Blog

  • Diyet uygularken yapılan yanlışlar

    Diyet uygularken yapılan yanlışlar

    Hiç yemek yemeden zayıflanmayacağını dile getiren Diyetisyen Ayşegül Keskinkılıç, diyet uygularken yapılan yanlışları anlattı.

    Diyetisyen Ayşegül Keskinkılıç, diyette doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi. Hastalarının, polikliniğine gelmeden önce kan tetkiklerini istediğini belirten Dyt. Ayşegül Keskinkılıç, “Bu kan tetkikleri doğrultusunda vücut ölçüm cihazında kilonuza, boyunuza, yağ, kas oranlarınıza bakarak kişiye özel diyet programları uyguluyorum. Bunun haricinde hastalarım haftalık olarak kontrollere geliyor ve diyet listeleri değişiyor. Hastalarımla bire bir iletişim kurmaya çalışıyorum” diye konuştu.

    “Hiç yemek yemeyerek zayıflanmaz”

    Keskinkılıç, “Danışanlarım geldiğinde ‘Ben hiç yemek yemiyorum ama zayıflamıyorum’ diyor. Hiç yemek yemeyerek zayıflanmaz bunu kesinlikle bilmemiz gerekiyor. Vücuda besin göndermemiz gerekiyor ki vücut onu yakmak için bir enerji harcasın ve metabolizma hızlansın. Onun haricinde hastalarım, ‘Ekmek hiç yemiyorum’ diyorlar. Bütün danışanlarıma ekmeksiz diyetin olmadığını basa basa söylüyorum. Sağlıklı ekmek tüketmek çok önemli. Beyaz ekmeği önermiyorum, tam çavdar ve buğday ekmeği tüketmeyi öneriyorum. Tabi ki ekmek tüketimi belirli öğünlerde belirli miktarlarda olacak. Ama kesinlikle ekmeği diyetimizden ve beslenme programımızdan çıkartmıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Tek besin diyetleri sağlıklı değil”

    Yaygın olan diyetlere dikkat çeken Keskinkılıç, şöyle konuştu:

    “Örneğin patates, elma, karpuz gibi tek besin diyetleri var. Bu diyetleri kesinlikle önermiyor ve sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Tek besinle beslendiğiniz zaman kilo kaybı yaşarsınız fakat bu hem sağlıklı olmaz hem de vücutta ciddi mineral eksikliklerine neden olur ve sağlık sorunlarına yol açar. Onun için tek besin rejimlerini kesinlikle önermiyorum. Bunun haricinde karbonhidrat ve proteini bir arada yemeyelim gibi bir düşünce var. Kesinlikle bütün öğünlerinizde karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral açısından dengeli olmalıdır. Ben kesinlikle dengeli ve sağlıklı beslenmeyi öneriyorum.”

  • Sararmış tırnaklardan nasıl kurtulunur?

    Sararmış tırnaklardan nasıl kurtulunur?

    Sararmış tırnakların yetersiz beslenmeden çok sık oje sürmeye kadar birçok nedeni var. Uygular uygulamaz sağlıklı rengini geri kazandıracak hile ise çok kolay.

    Sararmış olduğu için oje ile gizlemeye çalıştığınız, bu yüzden daha çok sararan ve bu kısır döngüye giren tırnaklarınızı sağlıklı bir görünüme kavuşturmak için yapacağınız işlem şöyle;

    İhtiyacınız olan beyazlatıcı diş macunu ile tırnak fırçası. Bir miktar diş macununu her bir tırnağınızın üzerini kaplayacak sıkın ve birkaç dakika bekletin. Sonrasında çok bastırmadan tırnak fırçası ile tırnaklarınıza masaj yapın.

    Ojeden sararmış tırnaklarınıza sabahları bu işlemi uygulayarak bir süre ojesiz gezip tırnaklarınıza eski sağlıklı görünümünü kazandırabilirsiniz.

    Milliyet.com.tr / Pembenar

  • Normal cinsel ilişki sıklığı nedir

    Normal cinsel ilişki sıklığı nedir

    Normal ilişki sıklığı, kişilerin ve çiftlerin kendi durumlarını kıyaslamak ve normalin neresinde durduklarını anlamak için en çok merak edilen konulardan ve karşilaşılan cinsel mitlerden biri olmuştur.

    Tarih boyunca her kültürün ve dinin kendine özgü düzenlemeler getirdi?i cinsel ilişki sıklığı bir çok farklılıklar gösterir. Tarihsel süreçte bakarsak, Yahudili?in son dönemi, hristiyanlı?ın ilk bir kaç yüzyılında karıyla kocanın haftanın yalnızca bir günü Cumartesi (sept günü) arifesinde birlikte olmasına izin verilir, bunun dışındaki günlere hoşgörüyle bakılmazdı. Farklı sosyal sınıfların nasıl ve ne sıklıkta birlikte olaca?ında dair düzenlemeler vardı. Mesela varlıklı kişiler yalnızca geceleri birlikte olabilirken işçiler haftada iki kere izin verilirdi. Başka şehirde yaşayanların haftada bir kez, deve sürücüleri otuz günde bir eşlriyle birlikte olma mecburiyeti vardı. Bilginlerin haftada bir kez cumartesileri zorunlu, bir kez de iste?e ba?lı ilişkiye girebiliyorlardı.

    Eski Yunanlılar şehvet peşinde koşup her türlü cinselli?i ölçüsüz yaşarken, ilk hristiyanlar buna tepki gösterdi ve Klasik Roma döneminde cinsel perhiz kutsanmaya, ne kadar az ilişkiye girilirse o kadar itibarlı olunmaya başlandı. Bu durum bazı grup ve mezhepler tarafından benimsenmiş hal günümüzde bile etkisini sürdürmektedir. Hazreti İsa evlilikte cinselli?i önem vermiş ancak takipçilerinden İ.S. 354-430 yılları arasında yaşamış olan St. Augustin sevdi?i metresiyle evlenemeyip kendi sosyal sınıfından istemedi?i bir kadınla evlenince yaşadı?ı vicdan azabı ile cinselli?e küsüp düşman kesilmiş ve geliştirdi?i cinsellik karşıtı ve bakareti kutsayan ö?reti bugünün hristiyan toplumlarının cinsel tutumları üstünde belirleyici olmuştur. Müslümanıkta da evlilik içi cinsellik kabul görmüş kocaların eşlerini memenun etmeleri istenmiştir.

    Avustralya ve Yeni Gine’de ki bazı yerlilerde ilişki sıklı?ını belirleyen kadının döllenmeye uygunlu?u, Afrika’daki bazı kabilelerde mevsimsel de?işiklikler ve do?al olaylar olabilmektedir.

    Yukarıdaki örneklerden de anlaşılaca?ı gibi her ça?a ve topluma uygun bir norm olmamakla birlikte yapılan araştırmalar batı toplumlarında ortalamanın haftada iki veya üç oldu?u şeklinde. Eşlerin yaşı, sa?lık durumları, evlilik süreleri, aralarındaki yaş farkı, çocuk sayısı, ortamın uygunlu?u, stres faktörleri gibi bir çok de?ışken olmasına ra?men bizdeki normlarda batı normlarıyla paralellik gösteriyor. Biz cinsel terapistler olarak, herkes için geçerli tek bir sayı olmadı?ını, her çiftin kendi normunu kendisi belirlemesi gerekti?ini, esas olanın çiftin uyumu ve cinsellikten aldı?ı doyumun niteli?i oldu?unu düşünüyoruz.

    Sayı olarak fazla ama eşlerin haz almadı?ı görev vari bir cinsellik yerine dokunmaktan ve sevişmekten keyf alındı?ı, duyguların bütünleşti?i, yasaksavarcasına de?ıl istekle yapılan bir birlikteli?in yaşadı?ı cinselli?i öneriyoruz.

    Kimi zaman eşlerden biri di?erinden daha istekli olabiliyor ve daha sık sevişmek isteyebiliyor. Bazı çiftlerde sorun oluşturan bu duruma karşı daha fazla istekli olan eşin mastürbasyon yoluyla kendi tatmin etmesi eşini zorlamaması gerekir. Sevgi ve saygının oldu?u çiftlerde daha az istekli olan taraf eşini elle okşama, oral sex gibi farklı tekniklerle doyuma ulaştırabilir ve eşinin gerginli?ini azaltabilir. Bir di?er yöntem de seksi daha fazla seven tarafın bunu eşinede sevdirecek şekilde çeşitli fantaziler, sex oyuncakları, erotik ortam yaratma gibi yollara başvurmasıdır.

    Skor odaklı de?il bir oyun gibi e?lenerek yaşanan ve karşılıklı doyumun oldu?u çiftler normlara takmazlar. Onlar nasıl daha keyifli bir cinsellik yaşayabileceklirini düşünürler.

    Herşeye ra?men çiftin arasına bir so?ukluk girmiş ve eşler uzun bir süredir birbirlerini arzulamıyorsa, yataklar ayrılmış ise bunun da normal olmadı?ını, evlilik ilişkisinde ciddi sorunların başladı?ını kabul etmek gerekir. Burada cinsellikten daha önemli sorunlar vardır ve belkide profesyonel bir yardıma ihtiyaç duyulur hale gelinmiştir. Çünkü yolunda gitmeyen bir ilişkinin ilk belirtileri cinsel yaşamda ortaya çıkar. Ilişki sorunları çözülmeden cinsel sorunların çözülmesi, tutkulu bir cinsel yaşamın olmadı?ını klinik deneyimler de gösteriyor.

    Kemal Özcan, Psikolog, Evlilik ve Çift Terapisti, Cinsel Terapist

  • Bal şuruplu ve zencefilli kek tarifi

    Bal şuruplu ve zencefilli kek tarifi

    Beş çayınız için “Bal şuruplu ve zencefilli kek” tarifi…

    Malzemeler
    125 g tereyağı
    2 yumurta
    90 ml pekmez
    110 g esmer şeker
    120 g toz badem
    75 g un
    75 g kek unu
    Yarım tatlı kaşığı karbonat
    2 çay kaşığı toz zencefil
    1 çay kaşığı tarçın
    Yarım çay kaşığı toz karanfil
    60 ml süt
    Bal şurubu için
    375 ml su
    120 ml bal
    1 çubuk tarçın

    Hazırlanışı
    Unları, karbonatı ve baharatları bir kaseye eleyin. Tereyağı, pekmez ve şekeri bir cam kaseye alıp mikserle iyice çırpın. Yumurtaları teker teker ekleyerek çırpmaya devam edin. Toz badem, un karışımı ve sütü ekleyip karıştırın. Hamuru yağlı kağıt serili kare bir kek kalıbına aktarın. önceden ısıtılmış 180 derece fırında yaklaşık 40 dakika pişirin. Bu arada bal şurubunu hazırlamak için su, bal ve çubuk tarçını sos tenceresine alıp kaynayıncaya kadar yüksek ateşte ısıtın. Kaynayınca ocağı kısıp 5 dakika bekletin ve ocaktan alın. Keki fırından çıkarın ve kalıbın içinde 5 dakika beklettikten sonra ızgara teli üzerine alın. Sıcak şerbetin 1/3’ünü sıcak kekin üzerine gezdirin. Keki kalan şerbet ile birlikte servis yapın.

    * Lezzet dergisinden alınmıştır.

  • 30 dakika yürüyüş meme kanseri riskini azaltıyor!

    30 dakika yürüyüş meme kanseri riskini azaltıyor!

    Her gün 30 dakika tempolu yürüyüş meme kanseri riskini %33 oranında azaltıyor.

    Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç.Dr. Defne Kaya, hareket etmenin özelliklememe kanseri riskinin azalmasında etkili olduğuna dikkat çekti. Meme kanseri ve hareket etmek arasında çok yakın bir ilişki bulunduğunu kaydeden Kaya, şunları söyledi:

    Düzenli spor kanser riskini belirli oranda azaltıyor

    “Amerika, Avrupa, Asya ve Avusturalya’dan 60’tan fazla bilimsel yayın, fiziksel aktivite seviyesi ile meme kanseri arasında ilişki olduğunu gösterdi. Meme kanseri olan 13 bin kişi üzerinde yapılan bir araştırma, haftada üç saatten daha fazla tempolu yürüyüş yapan hastaların meme kanserinden dolayı yaşamını yitirme oranının %30 azaldığını ortaya çıkardı. İngiltere Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmada ise her 10 kanser vakasından 4’ünün yaşam tarzında küçük değişiklikler ile önlenebileceği ispatlandı.

    Bu küçük değişikler ise; sağlıklı ve dengeli beslenme, normal vücut ağırlığı, aktif yaşam, alkol tüketiminin azaltılması, sigarayı bırakmak, güneşin ışınlarından korunmak ve vücudun belirtilerini takip etmekti. Bu değişimler sadece kanser riskini azaltmakla da kalmıyor, bireyi yaşam boyu ‘sağlıklı’ kılıyor. Aşırı kilo ve hareketsiz yaşam ise başta bağırsak, böbrek, pankreas, rahim ve meme (özellikle menopoz sonrasında) olmak üzere çok sayıda kanser riskini artırmaktadır. Düzenli egzersiz, spor ya da hareketli yaşam, özellikle de adölesan dönemde yapılan orta şiddetli ve yoğun egzersizler, ileri yaşlarda gelişebilecek kanser riskini belirgin oranda azaltmaktadır.”

    Hareket meme kanseri riskini azaltıyor

    Meme kanseri ve hareketsiz yaşam ilişkisi hakkında yapılan çalışmalarda da oldukça ilginç sonuçlar elde edildiğini kaydeden Doç Dr. Defne Kaya, bu sonuçları ise şöyle sıraladı:

    – Düzenli egzersiz yapan, yürüyen veya koşan kişilerde meme kanseri hareketsiz kişilere göre %25 daha az görülmektedir.

    – Her gün 30 dakika tempolu yürüyüş meme kanseri riskini %33 oranında azaltmaktadır.

    – Haftada 2 saat orta ya da yoğun fiziksel egzersiz yaparak meme kanseri riskini %5 oranında azaltabilirsiniz.

    – Aktif yaşamın meme kanserini önlemesi kadar, yapılan aktivitenin yoğunluğu da önemli. Fiziksel egzersizlerin sıklığı ve yoğunluğu arttıkça meme kanseri riski azaltmaktadır.

    – Çalışmaların çoğu her gün 30 ila 60 dakikaya kadar orta veya yoğun egzersiz yapılmasını önermektedir.

    Egzersiz ve fiziksel aktiviteler meme kanserini nasıl önler

    Doç. Dr. Defne Kaya, fiziksel aktivite ve egzersizlerin yarattığı etkileri ise şöyle maddelendirdi:

    Kontrolsüz hücre bölünmesini tetikleyen insülin ve insülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) seviyesini azaltarak,

    Meme kanserini tetikleyen yüksek östrojen seviyesini düşürerek,

    Vücudun bağışıklık sisteminin yanıtını güçlendirip tümör hücreleriyle savaşmasını sağlayarak,

    İstenmeyen aşırı vücut yağlarını yakarak veya azaltarak kansere karşı koruyucu bir şemsiye görevi görür.

    Daha aktif olmak için ne yapmalı

    Düzenli egzersiz yapılmasını, ağırlık çalışmaları ile kasların kuvvetlendirilip, koşulmasını öneren Doç.Dr. Defne Kaya, çeşitli nedenlerle bunları yapamayanlara ise şu tavsiyelerde bulundu:

    “Haftada 150 dakika tempolu yürüyüş yapılabilir. İlk başlarda günde 3 bin ila 4 bin adım atın ve zamanla 10 bin adıma ulaşın. 10 dakikada bin adım atmak size ideal bir yürüyüş temposu sağlayacaktır. Temponuz artsa da nefes alışınızın bozulmadığı, kalbinizin sıkışmadığı ve yanınızdakilerle nefes nefese kalmadan konuşarak yürüyebileceğinizi hissettiğiniz en yüksek tempoda yürüyün.”

    Ev işi yapmak da fiziksel aktivite sayılır mı

    Ütü yapmanın, bahçe işleri ile uğraşmanın ve ev temizliği yapmanın da meme kanseri riskini azalttığına dikkat çeken Doç.Dr. Defne Kaya, “Yine de düzenli olarak yaptığınız ev işlerine yürüme, spor veya egzersizi mutlaka ekleyin. Daha aktif bir yaşam için bu önerilere kulak verin: Merdivenleri kullanın, araba yerine yürüyün ve toplu taşımı tercih edin, araba için ısrar ediyorsanız uzağa park edin, evcil hayvan alın ve onu dolaştırmaya çıkın, günlük adımlarınızı takip edin ve artırın, televizyon yerine arkadaşlarınızla yürüyüş yapın, alışveriş merkezlerinde yürüyüş parkuru belirleyin ve her katta bir iki tur atın” dedi.

    Meme kanseri olanlarda da egzersiz önemli

    Doç.Dr. Defne Kaya, meme kanseri olan hastalarda ise kemik, kas ve yumuşak dokuların etkilenmesinden dolayı bu bireylerin egzersiz programlarının çok dikkatli ve özenle hazırlanması, ayrıca sıkça kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kaya, hastalara “Doktor ve fizyoterapistinize danışmadan hareket etmeyin. Bedeninizi ve beyninizi hareketlendirin, yaşamınız boyunca sevdiklerinizle aranıza mutlu ve güzel anılar dışında hiçbir şey girmesin” diye konuştu.

    haber7.com

  • Hamilelik sürecini bakımlı geçirmek için öneriler

    Hamilelik sürecini bakımlı geçirmek için öneriler

    Kadınlar her zaman olduğu gibi hamilelik döneminde de bakımlı görünmek ister. Peki, bunun için neler yapabilirsiniz? İşte cevabı…

    Hamileler için vücut ve güzellik ipuçları çok önemlidir. Sağlıklı bir hamilelik geçirip hem de güzel görünmeyi kim istemez ki? İçinizde yeni bir yaşam doğuyor ve bunun ışıltısı dışınıza da yansımalı.

    İşte hamilelik döneminizi bakımlı geçirmeniz için 17 öneri:

    – Paraben: Hamileyken paraben içeren kozmetik ürünlerinden kesinlikle uzak durmalısınız. Nemlendiriciler, makyaj ürünleri, güneş kremi, yaşlanma karşıtı ürünlerin yanı sıra, saç bakım ürünlerinde de paraben oldukça sık kullanılır. Paraben, koruyucu madde olarak kullanılır, çeşitli kanser türleri üzerinde etkisi vardır ve vücudunuzun hormon sistemini bozabilir. Kozmetik ürünü satın alırken mutlaka etiketine bakın ve paraben içermediğine emin olun.

    – C vitamini: Hamile kadınlar için en iyi güzellik ipuçlarından birisi C vitamini alımını artırmaktır. C vitamini damar sağlığınızı korumanıza yardım eder ve vücudunuzun varis gibi damar hastalıklarıyla savaşmasına yardımcı olur. Eğer genetik olarak varis hastalığı varsa, tamamen ortadan kaldıramasanız da şiddetini azaltabilirsiniz.

    – İstenmeyen tüyler: Hamilelik döneminde, istenmeyen tüylerden kurtulmak için kimyasal kullanmamanızı öneriyoruz. Jilet kullanmak daha faydalı olacaktır. Tüy dökücü kremlerle ilgili sağlam bir kanıt olmamakla birlikte, ana maddesi tiyoglikolik asit olduğundan, hamilelik süresince kullanmamanızda fayda olacaktır.

    – Retinoid: Hamilelik döneminde retinoid içeren maddelerden de uzak durmalısınız. Retinoid, akne tedavisinde kullanılan ürünlerde bulunur ve düşük ve doğum kusurlarıyla bağlantısı vardır. Hamileyken, size zarar vermeyecek bir ürün için doktorunuza danışın.

    – Melazma: Aynı zamanda hamilelik maskesi olarak da bilinen melazma, vücutta meydana gelen renk değişikliğidir ve güneşe maruz kalan bölgelerde görülür. Melazmayı önlemek için yüksek faktörlü bir güneş kremi kullanın. Yüzünüzü korumak için de geniş kenarlı bir şapka kullanın. Renk değişimini önlemek için kapatıcı kullanabilirsiniz. Melazmalar genellikle doğum sonrasında kendiliğinden kaybolur.

    – Oksibenzon: Bir önceki maddede, melazmalardan korunmak için güneş kremi kullanmanız gerektiğini söylemiştik. Ama güneş kremi seçiminde de dikkatli olmalısınız. Oksibenzon genellikle güneş koruma ürünlerinde kullanılır ve aşırı kullanımlarda gelişimsel toksisite ve hormonal bozukluklara yol açar. Güvenli koruma için zink oksit veya titanyum diyoksit içeren ürünler kullanın.

    – Akne: Hamilelik döneminde akne sorunuyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Hamilelik döneminde kullanacağınız cilt bakım ürünleri yağsız temizleyiciler ve nemlendiriciler olmalıdır. Aynı zamanda, hamilelikte yaşanan ekstra yağlanmayı önlemek için astrenjan içermelidir. Hamileyken cildinize zarar verecek saliklik asit veya benzoil peroksit yerine çay ağacı yağı ya da hamamelis içeren ürünler kullanabilirsiniz.

    – Saç bakımı: Hamileyken uzak durmanız gereken ürünler arasında saç boyası gelir. Saç boyası içinde bulunan P-feniledediyamin maddesi hamileyken son derece zararlıdır. Bu madde aynı zamanda saç spreyi, şampuan ve kremlerde de bulunur. Gelişimsel ve reprodüktif toksisite ile ilgilidir. Bu nedenle saç bakım ürünü almadan önce etiketini mutlaka okuyun.

    – Formaldehit: Hamileyken uzak durmanız gereken ürünler arasında formaldehit gelir. Bebeğinizin sağlığı için, oje ve saç boyası seçerken formaldehit içermeyen ürünler seçmelisiniz. Bu ürünler kanser, reprodüktif ve gelişimsel zehirlenmelerle yakından ilgilidir.

    – Hindistan cevizi yağı: Hamile kadınlar için Hindistan cevizi yağı alternatif ve eski bir yöntemdir. Hindistan cevizi yağını hem vücudunuz, hem yüzünüz hem de saçınız için kullanabilirsiniz. Göğüs ucu kremi olarak da kullanılabilir.

    – Bronzlaşma: Açıkçası hamilelikte güzellik ipuçlarında bronz bir ten çok da üst sıralarda yer almıyor. Sprey bronzlaştırıcılar, vücut ısısını arttırdığı için bebeğiniz için sakıncalı olabilir.

    – Ftalat: Hamileyken uzak durmanız gereken ürünler arasında ftalat gelir. Ftalat ojeden parfüme kadar çok çeşitli üründe bulunur. Ftalat, ürünlerin daha uzun süre dayanmasını sağlayan plastikleştirici maddedir ve bu kimyasala uzun süre maruz kalma vücutta toksisite birikimine neden olur.

    – Depresyon: Dış görünümüz kadar ruh sağlığınız da çok önemli ! Bazı kadınlar hamileyken depresyona girer ve bu durum gerçekten bebek için son derece zararlıdır. Hamileyken, hem beslenmenize hem de ruh halinize son derece özen göstermelisiniz.

    – Hassas cilt: Hamilelik döneminde ağır makyajdan uzak durmalısınız. Cildiniz normalden daha hassaslaşır ve daha fazla özen ister. Ağır fondöten gibi gözeneklerinizin tıkanmasına neden olan ürünlerden uzak duru. Hamilelik ışıltısının yüzünüzde parlamasına izin verin ve bunu makyajla kapatmayın!

    – Metilbenzen: Hamileyken uzak durmanız gereken ürünler arasında metilbenzen de yer alır. Metilbenzen tırnak ürünlerinde bulunur bu nedenle oje sürecekseniz de metilbenzen içermeyen ürünler kullanmalısınız. Bu kimyasal gelişimsel toksisiteye neden olur ve zararı kanıtlanmıştır.

    – Ruj: Hamileyken kullandığınız ürünler hakkında mutlaka araştırma yapmalısınız. Rujlarda yer alan kurşun hakkında bilginiz var mı? Gün içinde sürekli tazelendiği için, ruj içindeki maddeler son derece önemlidir uzun süreli maruz kalma sonrasında vücutta kurşun birikir.

    – Diş beyazlatıcılar: Diş beyazlatıcı ürünler hamileyken bebeğinize zarar verebilir. Hamilelik süresince diş beyazlığını korumak için peroksit içermeyen diş macunlarını tercih edin.

    Kaynak: Haber7.com

  • Her Kadın Plajda Göz Kamaştırabilir

    Her Kadın Plajda Göz Kamaştırabilir

    Dergi sayfalarında ya da ekranlarda plaj kıyafetleri içinde boy gösteren fit vücutlu modelleri unutun. Plajda etkileyici görünmek için vücudunuza değil seçeceğiniz mayoya odaklanın. İşte, en iddialı 6 seçenek.

    plaj_mayo_2016_modelleri

                                                                                                                                                           Lily and Rose, Jets, River Island

    Mücevher renkleri: Zümrüt yeşili, lal kırmızısı, safir mavisi gibi canlı ve yoğun renkleri geniş renk blokları halinde buluşturan mayoları düşünün.

    3D baskılar: Büyük soyut desenler ve üç boyutlu baskılar, normalde son derece sade olan yüzücü tipi mayoları dikkat çekici birer tasarıma dönüştürüyor.

    Etnik desenler: Çok renkli etnik ve tropikal desenler cesur ve çarpıcı bir etki yaratıyor. Desen ne kadar yoğun, canlı ve iddialıysa, o kadar iyi.

    3d_mayo_resimli_2016_modelleri

     

    Boohoo, Moschino, We Are Handsome

    Siyah beyaz: Formül şu; mayonuzu arka plana atmak istediğiniz bölgelerde siyah, öne çıkarmak istediğiniz kısımlarda beyaz renk içerecek şekilde seçin.

    Eğlenceli sloganlar: Mizahi sembol ve sloganlar içeren mayoları giymek için yaşınızın değil ruhunuzun genç olması yeterli.

    Hayvan desenleri: Hayvanların sadece desenleri değil, resimleri de şimdilerde çok popüler. Dikkati anında üzerlerine çektikleri de kesin.

    Kapak fotoğrafı: MENDO’S

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com

  • ‘Diyet’ deyip geçmeyin!..

    ‘Diyet’ deyip geçmeyin!..

    İzmir Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Baysal, hızlı kilo vermek için yapılan şok diyetlerin metabolizmada olumsuz etki yaptığını ifade etti.

    Yeni Asır’da yer alan habere göre İzmir Üniversitesi Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Fatma Baysal, yapılan yanlış diyetlerle ilgili bilgi verdi. Sık ve az yiyerek protein ağırlıklı beslenmek gerektiğini ifade eden Baysal, “Yaşlandıkça metabolizma hızı yavaşlar. Büyüme ve gelişme döneminde en yükseğe ulaşan metabolizma hızı 30’lu yaşlardan sonra her on yılda bir, yüzde 2 ila 5 arasında düşmeye başlar. Özellikle kadınlarda menopoz döneminde metabolizma hızında belirgin bir azalma görülür” dedi.

    Egzersiz metabolizmayı hızlandırıyor

    Egzersizin metabolizma hızını önemli ölçüde arttırdığını kaydeden Fatma Baysal, “Gün içerisinde yapılacak düzenli egzersiz ile kalori yakımı fazlasıyla arttırılabilir. Egzersizin düzenli yapılması metabolizmanın aktif olarak sürekli çalışması anlamına gelir. Uzun süreli ve orta tempo ile yapılan egzersizler hızlı tempo ile daha kısa süre yapılan egzersizlere göre daha verimli sonuçlar sağlar. Özellikle nabzı arttıran aerobik egzersizler ve dayanıklılık çalışmaları, kas kütlesini arttırarak metabolizma hızını önemli ölçüde arttırır. Aynı zamanda kas ve yağ yüzdesi de metabolizma hızını etkileyen ögelerdendir. Kas dokusu yüksek olan bireylerin metabolik hızı artar” diye konuştu.

    Şok diyetler olumsuz etkiliyor

    Baysal, metabolizma hızını artıracak besinler için ise şunları söyledi: “Vücudun gerek duyduğu besin ögelerini yeterince karşılayamaması metabolizma hızını etkiler. Özellikle D ve B vitaminleri ile kalsiyum, demir ve çinko gibi minerallerin eksikliği metabolizma hızını azaltır. Yetersiz beslenme ile birlikte sık yapılan diyet uygulamaları, şok diyetler, fazla kilo alıp vermenin metabolizma üzerinde yıkıcı etkileri olduğu bilinmektedir. Bu nedenle güne mutlaka kahvaltı ile başlayın. Sık sık ama az yiyin. Yemeklerinizde baharat kullanın ve her gün yeşil yapraklı sebze grubunda olan roka, dereotu, tere, semizotu gibi besinleri tüketin. Düzenli su için ve et, süt, yoğurt gibi protein içeren besinleri tüketmeyi ihmal etmeyin.”

  • Alın kırışıklıkları için tavsiyeler

    Alın kırışıklıkları için tavsiyeler

    Alın kırışıklıklarıyla nasıl başa çıkabiliriz? Uzmanından ‘alnımızı gere gere dolaşmak için’ altın değerinde tavsiyeler…

    Alın kırışıklıkları için tavsiyeler

    Cinsiyetin aynası alın: Kadın ve erkekde belirgin farklılıklar gösteren alın bölgesinde alının dış bükey olması daha kadınsı bir görüntü verir. Öte yandan kaşların hemen üzerinde alının belirginleşip saçlı bölgeye doğru daha iç bükey olması ise erkeksi bir özelliktir. Dolgu uygulamaları ile alın bölgesini daha erkeksi veya daha kadınsı ve çekici göstermek mümkün olur.Bu bölge uygulamalarında seçilen dolgunun fiziksel ve kimyasal özellikleri ve uygulama derinliği çok önemlidir.

    Mutlaka çok deneyimli ellerde ve çok kaliteli ürünlerle yapılması gerekir.

    Endişelenen ve kızan alın: İki kaş arası alandaki dikey kırışıklıklar endişe çizgisi olarak adlandırılırlar. Kızgınlık ve endişe ifademizin bir parçası olan bu alandaki kırışıklıklar kas aktivitesinin kuvvetli olması ve yıllarla birlikte yerleşik hale gelebilir. Bu da istemeden kişinin sürekli kızgın bir ifadeyi karşıya aktarmasına neden olur. İşte bu noktada botoks kullanımı devreye girer. Sert ve gergin hatları ve çizgileri botoks belirgin olarak yumuşatır. Çok derin ve inatçı olanlarda ise dolgu botoks ile beraber tercih edilir. İtiraz eden, şaşıran alın: Alındaki yatay çizgiler sıklıkla negatif bir mesaj veren mimik hareketlerine bağlı ortaya çıkar. Bakan kişide bu çizgiler şaşkınlık ve itirazla özdeşleşen bir ifadedir. Bu çizgilerin yerleşerek mimik yapmadığımız durumda bile gözükmesi gerek yanlış ifadeyi karşıya aktarmamıza gerekse daha yaşlı bir görüntüye neden olur. Bu tarz alın yapısında da botoks ve derinleşmiş yerlerde dolgu tedavinin ana anahtarlarını oluşturur. Üzgün, yorgun alın: Alında yerleşmiş olan kaşlarımızın kuyruk kısmının düşük olması çoğu zaman üzgün ve yorgun bir görüntü verir. Öte yandan bunun tam tersi durumda yani kaşların kuyruk kısmının alında daha yukarıda olması ise daha aydınlık, enerjik ve uyanık bir görüntüdür. Kaz ayağı bölgesinde özellikli noktalara uygulanan botoks kaşın kuyruk kısmını kaldırarak daha dinlenmiş ve uyanık bir görüntü verir. Özellikle kadınlarda kaşın bu pozisyona çekiciliğin simgesi gibidir.Lazer ve askı uygulamaları da bu amaçla kullanılabilen yöntemlerdendir.

    Yaşlı alın: Yaşlandıkça alın bölgesinin iki yanında yer alan şakaklarımızda doku kaybı meydana gelir. Bu yaşlanma süreci ile ortaya çıkan yağ dokusundaki azalma şakak bölgesinde iç bükey bir görüntüye neden olur. Bu bölgenin dolgunluğu ise daha genç bir görüntü yaratır. Derin yerleştirilen dolgular daha yukarı kalkmış bir görüntüyü sağlar ve boşalan şakak bölgelerinin tekrar daha genç ve dolgun görünümlerine kavuşturulmuş olur. Yaşlı alında elastikiyet kaybı ve renk değişiklikleri ve lekeler de meydana gelir. Geniş spekturumlu ışığın (BBL) alın bölgesine ulaştırılması var olan kollajen liflerinin sıkılaştırılması, kollajen üretiminin arttırılması kırışıkların tedavisini ve aynı zamanda alındaki güneş lekelerinde de azalmayı sağlar. Yaz kış uygulanabilen bu yöntem Amerika da ‘foreveryoung’ metodu olarak ünlenmiştir. Benzer şekilde Coolaser uygulamasıyla da alında çok güzel değişiklikler elde edilir. Sıkılaşma ve lekelerin azalmasını sağlayan bu lazer yöntemi Amerika da Holywood starlarının en çok tercih ettiği lazer yöntemidir. Alın deyip geçmemek lazım, alnımızı gere gere sağlıklı ve genç bir ifadeyi taşıyabilmek için yukarıdaki yöntemlerin bir veya birkaçını kullanmak mümkün. Başlangıçta yapılacak bilgisayar yardımlı bir analiz sonucunda öncelikle sorunun tespit sedilmesi ve buna göre de bir yaklaşım yapılması gerekir.

    (PROF. DR. REHA YAVUZER / AKŞAM GAZETESİ)

  • Bacak incelten diyet tavsiyeleri

    Bacak incelten diyet tavsiyeleri

    Diyetle bacakları inceltmek mümkün mü? İşte bacakları incelten bölgesel zayıflama önerileri…

    Kilo kaybetmek için beslenmenizi düzenlemeye karar verdiğinizde haftalık 0.5 ile 1kg arası kilo kaybını hedefleyin. 1 haftada yarım kilo kaybetmek için vücudunuzun yaktığından hafta boyunca her gün 500 kalori eksiltilmesi gerekir. Ancak bu eksiltme yapılırken vücudun günlük gereksinimlerini korumak günlük enerjinizin yerinde kalması için elzemdir.

    İşte dikkat etmeniz gereken noktalar:

    – Vücudunuzun belli noktalarından kilo kaybetmek istiyorsanız dengeli bir beslenme programı eşliğinde uygun kaslarınızı çalıştıran bir program uygulamalısınız. Amerikan spor Hekimliği Koleji haftanın 5 günü özellikle koşu, bisiklet, eliptik, tırmanma gibi egzersizlerin yer aldığı 60 ila 90 dakika süren egzersiz kombinasyonlarını önermiştir.

    – İnsülin direnciniz varsa kilo kaybetmeniz daha zor olacağı için gerekli biyokimyasal testlerinizin bir dahiliye uzmanınca takip edilmesi ve yönlendirmeleri dahilinde vücutta insülinin kullanımını arttıran ilaçların kullanımı gerekli olabilir. Ancak unutulmaması gereken nokta bunun bir zayıflama hapı olmadığı ve sadece insülin direnci olan bireylere yanıt verdiğidir ve yine dengeli ve uygulanabilir beslenme programı vazgeçilmezi olacaktır.

    – Vücuttaki yağ yakımını destekleyen elma, armut, kuru baklagil, avokado, esmer pirinç, badem, greyfurt, kinoa, yulaf, yumurta, enginar, bezelye, brokoli, ahududu, çilek ve böğürtlen gibi besinlereDiyetinizde yer vermeyi deneyin.

    Bacak incelten diyet tavsiyeleri
    Bacak incelten diyet tavsiyeleri

    Çayı ve kahveyi hurmayla için…

    – Öğünlerden doyup kalkmanız çok önemli ancak tıka basa değil. Böylece hem sindirim sistemi sorunları yaşamaz hem de fazla kalori almazsınız. Yüzde 80 kuralını aklınızdan çıkarmayın.

    – Kafeinle aranız iyi ise tercihinizi hafif içimli demleme tohum yeşil çay ya da yeşil kahveden yana kullanabilirsiniz. Bunun karaciğer yağlanmasına karşı da olumlu etkileri vardır. Ya da kahve seviyorsanız tercihinizi filtre kahve türevlerinden yana kullanabilirsiniz. Kahve tüketirken beyazlatıcı kremalardan kaçınmanız iyi olur.

    – Basit şeker alımınızı sınırlayın. Sağlıklı alternatifler aklınızın bir köşesinde yer alsın. Örneğin çay-kahveyi şekersiz içemiyorsanız yanında kuru kayısı, hurma, kuru erik vb. seçeneklerle deneyin.

    – Diyet lifi alımınız sağlığınızın geliştirilmesi ve korunması için çok önemlidir. Diyet lifi, ikinci beynimiz olan bağırsak ve immün sistem sağlığının korunmasına yardımcıdır.

    – Vücudumuzun dışını düzenli olarak temizliyoruz içi için de günde en az 2 lt su içmeyi ihmal etmeyin. Böylelikle metabolizmanız da hızlanacaktır.

    – Früktoz içeren meşrubatlar yerine taze sıkılmış meyve sularını tercih edin Unutmayın, sağlıklı besinler daha pahalı olabilir. Ancak sağlığınız bozulduktan sonra harcadığınız para ile kıyaslanamaz. Yaşattığı iş gücü kaybı ve üzüntüler de cabasıdır.

    Kaynak: milliyet.com.tr / pembenar