Blog

  • Miami Bikini Defilesi’nden en seksi bikiniler 2016

    Miami Bikini Defilesi’nden en seksi bikiniler 2016

    Size hem iyi hem de kötü haber. Kötü haber; Miami Bikini Moda Haftası’nda podyuma çıkan bikinileri 2017’ye kadar satın almak mümkün değil. Yani satışta olmayacaklar. İyi haberse bu sezon da oldukça eğlenceli ve seksi bikini trendlerini yakalamanız mümkün. Sadece ne aradığınızı bilin yeter.

    Seksi Bikini Modelleri 2016

    seksi_bikini_modelleri_2016 (1) seksi_bikini_modelleri_2016 (2) seksi_bikini_modelleri_2016 (3) seksi_bikini_modelleri_2016 (4) seksi_bikini_modelleri_2016 (5)

    Püsküllü Bikini modelleri 2016

    seksi_bikini_modelleri_2016 (6)

    Gelinlik tadında bikiniler, mayokiniler, mayolar

    seksi_bikini_modelleri_2016 (7) seksi_bikini_modelleri_2016 (8) seksi_bikini_modelleri_2016 (9) seksi_bikini_modelleri_2016 (10)

  • Ünlülerin spor eğitmeni Anna Kaiser’dan zayıflama sırları

    Ünlülerin spor eğitmeni Anna Kaiser’dan zayıflama sırları

    Ünlülerin spor eğitmeni Anna Kaiser’dan zayıflama sırları

    SHAKIRA’NIN EĞİTMENİ
    Sarah Jessica Parker, Shakira, Kelly Ripa ve Emmy Rossum gibi yıldızların spor antrenörlüğünü üstlenen Anna Kaiser, sağlıklı ve fit bir vücuda sahip olmak için nelere dikkat ettiğini anlattı.

    GÜNDE 4 SAAT SPOR
    Dans kardiyo uzmanı olan Kaiser, formada kalmanın öncelikli sırrını hareketli yaşam olarak açıklayarak günde dört saat spor yaptığını belirtti.

    GÜNEŞE KARŞI ESNEME
    Güne, güneşe karşı esneme hareketleri yaparak başladığını söyleyen Kaiser, zengin bir kahvaltıyla etmenin önemine değindi.

    GÜÇLÜ KAHVALTI
    Kendine besin değeri güçlü yiyeceklerle bir karışım hazırladığını söyleyen Kaiser, sabah smoothie’sini ıspanak, lahana, muz, badem sütü, badem ezmesi, dondurulmuş böğürtlen, maca (şalgaöma benzeyen Güney Amerika bitkisi), chia (Meksika bitkisi), arı poleni ve buz karışımıyla hazırladığını anlattı.

    GÜÇLÜ KAHVALTI
    Kendine besin değeri güçlü yiyeceklerle bir karışım hazırladığını söyleyen Kaiser, sabah smoothie’sini ıspanak, lahana, muz, badem sütü, badem ezmesi, dondurulmuş böğürtlen, maca (şalgaöma benzeyen Güney Amerika bitkisi), chia (Meksika bitkisi), arı poleni ve buz karışımıyla hazırladığını anlattı.

    kaiser_zayiflama_sirlari

    ÖZEL KARIŞIMLI TOST
    Bazen de hindistancevizi yağı, domates, chia tohumu ve çiğ Himalaya tuzundan oluşan tost hazırladığını söyledi.

    ÖĞLE YEMEĞİ OLARAK SALATA
    Öğle yemeği olarak besin değeri, güçlü bir salata yemeğini tercih ettiğini vurgulayan Kaiser; brokoli salatası, sezar salata ya da içinde ıspanak, karides, domates, ayçekirdeği, peynir, brokoli, kereviz sapı, kırmızı biber, pancar olan zeytinyağlı bir salata yediğini anlattı.

    ATIŞTIRMALIK HEP YANINDA
    Gün içinde toplantı ve diğer işler esnasında ihtiyaç duyduğunda yemek üzere yanında mutlaka közlenmiş tatlı patates, badem gibi güçlü atıştırmalıklar taşıdığını söyleyen Kaiser, günde üç litre su içmenin çok önemli olduğunu vurguladı.

    SOMON BALIĞI YİYOR
    Akşam yemeklerini çok sevdiğini söyleyen Kaiser, en sevdiği yemeğin karnabahar, pirinç ve domatesle hzırlanmış sosla yapılan somon balığı olduğunu söyledi.

    YEMEK SONRASI YÜRÜYÜŞ
    Ne yerse yesin akşam yemeği sonrası mutlaka hareket ettiğini anlatan Kaiser, dışarı çıkıp temiz havada yürüyüş yapmanın merkezi sinir sistemine iyi geldiğini ve iyi bir uykuya hazırladığını söyledi. Kaiser, mutlaka günde yedi ila sekiz saat uyumak gerektiğini de belirtti.

    MUTLU HİSSET, FORMDA KAL
    Mutlu hissetmenin dış güzelliğe yansıdığını söyleyen Kaiser, gerçek mutluluğu bulmak için üç şeye ihtiyaç olduğunu belirtti. Bunlar; sevecek biri, yapacak bir şey, dört gözle beklenecek bir şey.

    STRESLE BAŞ ETME YÖNTEMİ
    Bazen çok yoğun bire güne telaşlı başladığını söyleyen Kaiser, bu durumda oturup derin bir nefes aldığını, harekete geçmeden önce ruh ve bedeninin sesini dinlediğini anlattı. “Tutkulu olduğum pek çok şey, sevdiğim birçok insan var. Tüm bunlar bana sahip olduğum hayata ne kadar minnettar olmam gerektiğini hatırlatıyor” dedi.

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Kanal tedavisi tarihe mi karışıyor?

    Kanal tedavisi tarihe mi karışıyor?

    Diş tedavileri arasında en çok korkulan kanal tedavisi tarihe mi karışıyor? Kanal tedavisine alternatif bir yöntem kullanılabilir mi? Harvard Üniversitesi’nin geliştirdiği yeni yöntem sayesinde diş sinir köklerine direkt müdahale edilmeyecek; dişteki hastalıklı doku kök hücreyle iyileştirilecek. Diş Hekimi Pertev Kökdemir, geliştirilen bu yeni yöntemin ileride klasik tedavi yöntemleri arasında yer alabileceğini belirtiyor.

    İnsanlarda diş hekimi fobisinin en büyük sebeplerinden olan, tedavi koltuğunu kabus haline getiren kanal tedavisi; geliştirilen yeni yöntem sayesinde tarihe karışabilir. Dışarıdan sağlıklı olarak görülen ancak kökler üzerinden ilerleyen rahatsızlıklar sonucu diş sinir köklerine müdahale edilmesi olarak bilinen kanal tedavisi, yerini çok daha rahatlatıcı bir çözüme bırakıyor.

    DOKUYU KÖK HÜCRELER TEDAVİ EDECEK

    İngiltere’deki Nottingham Üniversitesi ve ABD’deki Harvard Üniversitesi’nin geliştirdiği devrim niteliğindeki tedavi yöntemine göre, dişteki hastalıklı doku alınacak. Enfeksiyonlu dokunun diş köklerine ulaşması engellenerek kişinin dişini kaybetmesinin önüne geçilecek. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde ise kanallara koyulan kimyasal maddeler ile delikler doldurulmayacak. Onun yerine dokuyu tamir edecek kök hücreler kullanılacak. Kök hücreler, hastalıklı kısmı otomatik olarak tedavi edecek.

    YÖNTEM İKİNCİLİK ÖDÜLÜ KAZANDI

    Bu yöntem sayesinde, hem zorlu ve acı dolu kanal dolgusu işlemi uygulanmayacak, hem de yenilenen dokular sayesinde hastalığın ilerlemesi ortadan kalkmış olacak. Araştırmacılar önümüzdeki yıllarda tamamlanmasını umdukları yöntemin aynı zamanda çok daha ucuz olacağını, bu sayede diş hekimlerinden korkmak veya kaçmak için de herhangi bir sebep kalmayacağını dile getiriyor. Söz konusu tedavi yöntemi, 2016 Kraliyet Bilim Yarışması’nda ikincilik ödülünü almıştı. 

    DİŞİN İÇİNDE YENİ DAMAR VE SİNİR YAPISI OLUŞACAK!

    Diş Hekimi Pertev Kökdemir, kısa zamanda hayata geçirilmesi planlanan bu devrim niteliğindeki tedavi yöntemi ile ilgili bilgi verdi:

    Kökdemir; “Kök hücre tedavisi birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Kök hücre, yeni saç köklerinin üretilmesinden kanser tedavisine kadar hastalıklarda destekleyici tedavi olarak kullanılabilmektedir. Dişlerin içindeki sinirlerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan kanal tedavisi ihtiyacı da ileriki yıllarda kök hücre tedavisi ile düzeltilebilecektir. İltihaplı olan sinir ve damarlar, dişin içinden temizlenip kök hücre tedavisi ile dişin içinde yeni damar ve sinir yapıları oluşması sağlanabilecektir” diyerek önümüzdeki yıllarda bu tedavinin klasik tedavi yöntemleri arasında yer bulabileceğini de belirtti. 

    YARIM SAATTE AĞRISIZ, ACISIZ OLARAK YAPILABİLEN BİR İŞLEM

    Diş Hekimi Pertev Kökdemir; “Tabii şunu da belirtmekte fayda var; herkes tarafından ağrılı ve acılı olarak bilinen kanal tedavisi, teknolojinin gelişmesi ile birlikte özel cihazlar sayesinde tamamen ağrısız ve acısız, yarım saat içinde tamamlanabilen bir işlemdir. Yani eskiden olduğu gibi kanal tedavisi için defalarca diş hekimine gitmek gerekmemekte, sadece kısa bir seansta hiçbir ağrı duymadan bu işlem bitirilebilmektedir. Üstelik kanal tedavisi yapılırken eskiden olduğu gibi defalarca röntgen çekimine ihtiyaç duyulmamakta, bu yeni cihazlar sayesinde kanal boyu cihaz tarafından tespit edilip kanallar doldurulmaktadır. Kanal tedavisi için kullandığımız bu cihazın bir özelliği de diş hekiminde bildiğimiz çok ses çıkaran makinalardan farklı olarak tamamen sessiz çalışmasıdır” diyerek bilinenin aksine kanal tedavisinin aslında ağrılı ve acılı bir tedavi yöntemi olmadığı da özellikle belirtiyor.

  • “Hayır”lar Dünyasında Çocukların Risk Almalarını Sağlamanın 10 Yolu

    “Hayır”lar Dünyasında Çocukların Risk Almalarını Sağlamanın 10 Yolu

    Dokuzuncu sınıftaki biyoloji öğretmenim sadece çok sıkıştığında yıkadığı kokuşmuş ıslak bir bezle silerdi tahtasını. Bunun gibi başka eksantrik hareketleri de vardı. Mürekkepbalığını kesip incelediğimiz bir derste, önceden sınıfın bütün Bunsen ocaklarını yakmıştı. Bir keresinde mürekkepbalığının kesesini patlatarak açtık ve dokunaçlarının resmini çizdik. Öğretmen bize elimizdekileri pişirip yiyebileceğimiz söyledi. Kaç tane çocuğun bu şeyi yediğine dair hiçbir fikrim yok, çünkü öğretmenimiz neşterleri dağıtmadan önce o şeylerin başından koşarak kaçmıştım.

    Öğretmenimin benimle yaşadığı tek problem bu değildi. O kirli havluyla herhangi bir şeyi temizlemeyi de reddettim ve bitkilerin üremesini anlatırken kendimi tutamadan kıkırdadım. Polen yüklü “erkeklik organını”, yumurtayı tutan “dişi organı” ve 14 yaşındaki erkek öğrencilerin çiçeklerin cinsel hayatı üzerine yaptıkları esprileri hala hatırlıyorum.

    Biyoloji öğretmeni bir gün dersten sonra sınıfta kalmamı istedi. Önce bir iç geçirdi ve sonra beni  fen bölümünden almak istediğini söyledi. Bunun hiç anlamı yoktu, çünkü sonuna kadar devam etmem mümkün görünmüyordu. Fizikte ya da kimyada da başarısız olabilirdim.

    Onun bu “bilgeliğini” sorgulamak hiç aklıma gelmemişti. Hatta beni zahmetten kurtarmıştı. Durum bu kadar umutsuzken neden deneyeyim ki? İlerleyen yıllarda, kimya ödevlerinin hiçbirini yapmadım ya da sınıfta not tutmadım. Üniversite ikinci sınıfa geldiğimde zorunlu bir jeoloji dersi alana kadar bilimi sevdiğime dair hiçbir fikrim yoktu.

    Dünya çocuklara sonsuz şekillerde “Hayır, yapamazsın” der. Bunu yetişkinlerden duyarlar. Akranlarından ve hatta kendilerinden bile duyarlar. Bir ebeveyn ve rehber öğretmen olarak çocukların ne kadar kolay raydan çıkıp bir şeyleri sonlandırabildiğini görüyorum. Bazı zamanlar, şansı çok yüksek olmayan hedeflerin peşinden gitme konusunda çocuklarımın cesaretini kırarken yakalıyorum kendimi. Tavsiyem sevgi dolu, koruyucu ya da hatta akıllıca olabilir. Ama aynı zamanda zamansız (ya da erken), yanıltıcı ya da sınırlayıcı olabiliyor. Çocukların sürekli olarak öğrendiğini ve olgunlaştığını unutmamaya çalışarak kendimi sık sık kontrol ediyorum. Yenilgiler, terslikler yolculuğun önemli bir parçası. Sekizinci sınıf öğrencilerimi ve kendi oğlumu liseye gönderirken, risk almalarını ve iyimserlik içinde yol almalarını istiyorum.

    İşte, çocukların negatifliğin üstesinden gelmelerini ve yenilgiyi kabul eden iç seslerini susturmalarını sağlamak için onlara öğretebileceğiniz 10 temel şey:

     

    Kendiniz hakkında iddialı olun. Hiçkimsenin düşüncelerini ya da davranışlarını kontrol edemezsiniz, ancak kendi azminize güvenebilirsiniz. Başarılı olma beklentiniz olsun, başkalarından daha çok bildiğiniz için değil, buna çok önem verdiğiniz ve hem zaman ayırma hem de çaba gösterme konusunda kendinize güvenebildiğiniz için. Sonra da yapın.

    Kimsenin kanatlarınızı kesmesine izin vermeyin. Ünlü basketbolcu Kobe Bryant 10 yaşındayken, okuldaki rehber öğretmeni ona bir NBA oyuncusu olma hayalinin hiç gerçekçi olmadığını ve başka bir şey olmayı seçmesini söylemişti. Bu, çocukların yüzde 99.9′u için sağlam bir tavsiye olsa da, birileri bir Kobe Bryant olarak büyüyecektir. Kimse geleceği tahmin edemez. Size ne ilham veriyorsa, onu yapın.

    Bağışlanma arayışında olun, izin alma arayışında değil. Eğer yeterince insana sorarsanız, eninde sonunda işi hayır demek olan birilerini mutlaka bulursunuz. Eğer peşinden gittiğiniz şeyin buna değer olduğunu, etik ve güvenli olduğunu düşünüyorsanız, şansınızı deneyin mutlaka. Sirenlerin bangır bangır öttüğünü duyana kadar, yeşil ışığın yandığını varsayın. Bir şeye son vermek, bir şey yaratmaktan çok daha kolaydır. Bu yüzden “her şeye hayır diyen negatiflerin” frene basmaları için çok daha fazla uğraşmalarını sağlayın.

     

    Kök salıp büyüyebileceğiniz yere ekin kendinizi. Ortamınızı her zaman değiştiremezsiniz, ama toprağı değiştirebilirsiniz. Eğer heyecanınızı kaybettiyseniz ya da sosyal anlamda rahat değilseniz, proaktif bir şekilde yeni düzenlemeler yapın. Derslerinizi yeniden düzenleyin, farklı aktiviteler keşfedin ya da içinde bulunduğunuz akran gruplarını değiştirin.

    Illegitimi non carborundum. Bu Latince aforizma şu anlama geliyor: “Kimsenin sana eziyet etmesine izin verme.” Dünya nazik, iyi ve cömert insanlarla dolu. Ancak bazen bazıları sana yargılayıcı ya da aşağılayıcı bir şekilde davranabilir. Bunun seninle hiçbir ilgilisi olmadığını asla aklından çıkarma. Olumlu olmayı seç, zor yoldan git ve bir amacın olduğu hissini hep koru.

    Bir kapı kapandığında, onu tekrar aç. Tam bir fiyasko olan bir şeyi denediğini düşünelim. Belki de ilk garsonluk işinden kovuldun ya da beyzbol takımına giremedin. Olur böyle şeyler. Bir daha asla bir restoranda çalışamayacaksın ya da aynı spor dalını ikinci kez deneyemeyeceksin diye bir kural yok. Hala işler senin lehine gitmeyebilir, ancak kaç girişime tahammül edebileceğine karar veren kişi sen olmalısın.

    Savunmasız ol. Eğer korumasız olursan, korkma ve reddedilme riskine girersin, ancak bunun ödülü muhteşem olabilir. Yaratıcılığın ve inovasyonun kökeninde savunmasızlık yatar. Bu yüzden o çok zor olan mühendislik dersini al, elin şiire gitsin ya da bütün sene hoşlandığın o çocuğu dışarı davet et.

     

    Kendini dışarıdan bir gözle tanımlama. Kendini nasıl gördüğün, başkalarının seni nasıl gördüğünden farklıdır. Hatta genellikle daha acımasızdır. Güzelliğin tek tip bior şey lmadığını unutma ve görünüşünden çok daha fazlası olduğunu da. Kendine yönelik negatif bir algının, kendini ortaya koyman konusunda (ister yeni bir arkadaş edinmek olsun, ister bir oyun için seçmelere katılmış ol) seni durdurmasına izin verme. Hiç kimse, senin odaklandıklarını düşündüğün kadar odaklanmaz sana.

    Pozitif iç konuşma alıştırması yap. İnsanların günde 20,000 fazla düşüncesi oluyor ve bunların yüzde 80′i negatif. Beyinlerimiz iyi deneyimlerden çok kötü olanlara yöneliyor. Bu insana zarar verebilir. Kendine yalan söylemediğini sanırsın, ama söylersin. Kendine karşı aşırı eleştirel olabilirsin ya da problemleri aşırı abartabilirsin. Düşüncelerini izle ki seni engellemesinler.

    Bırak seni reddetsinler. Test sonuçların düşük gibi görünse de en sevdiğin okula başvur. Yüzlerce başvuru olsa da o roman yarışmasına katıl. En alt sıradaki oyuncu olmana rağmen o tenis maçına kayıt yaptır. Belki kazanamayacaksın, ama bir daha asla acaba ne olurdu diye merak etmeyeceksin.

     

    Kaynak: https://www.washingtonpost.com/news/parenting/wp/2016/06/21/10-ways-to-help-kids-take-risks-in-a-world-of-nos/?postshare=661466519193210&tid=ss_fb

    Çeviri: egitimpedia.com

  • Hamilelikte Migren ve Baş Ağrısı Tedavisi

    Hamilelikte Migren ve Baş Ağrısı Tedavisi

    Migren, üreme çağındaki kadınların yaklaşık olarak üçte birinde görülen yaygın bir sorundur. Migren nöbetleri, hamilelik sırasında ilaç kullanımının sınırlı olması nedeniyle anne adayları için önemli bir endişe kaynağıdır ve bazı kadınlar baş ağrıları nedeniyle hamileliği erteleyebilirler.

    Hamilelik sırasında baş ağrılarının %70’e kadar azalması olumlu bir gelişmedir. Özellikle hamileliğin ilk üç ayından sonra ataklar tamamen kaybolabilir. Hamilelikte migren genellikle azalırken bazı kadınlarda devam edebilir veya nadiren baş ağrıları hamilelik sürecinde başlayabilir.

    Hamilelikte Migren ve Baş Ağrısıyla Başa Çıkma Yöntemleri

     

    hamilelikte migren
    hamilelikte migren

    Hamilelikte ilaç kullanımı sınırlı olduğundan, migren veya baş ağrısı ile mücadele için alternatif tedaviler önerilir. Hamilelik döneminde tercih edilen tedavi yöntemi nöral terapidir. Bu tedavi, cilde uygulanan hafif lokal anestezik iğnelerle (çok kısa etkili) genel bir rahatlama sağlar. Bu yöntemde kullanılan az miktardaki ilaç bebeğe zarar vermez.

    Hamilelik boyunca migreni devam eden kadınlarda, nöral terapi ile hedeflenen bölgeler belirlenir. Öncelikle bu bölgelere nöral terapi uygulanarak anne adayının rahatlaması sağlanır, daha fazla tedavi doğum sonrasına ertelenir.

    En iyisi, anne adaylarının hamilelik planlamadan önce migren nedenlerini belirleyerek tedaviye başlamasıdır. Özellikle günlük ilaç kullanan kadınlarda, hamilelik öncesinde tedavi daha da önemlidir.

     

    gebelikte_migren

    Hamilelikte Ortaya Çıkan Baş Ağrıları

    Migren nadiren hamilelik sırasında başlar, ancak özellikle hamileliğin son üç ayında baş ağrıları ortaya çıkarsa, preeklampsi düşünülmelidir. Preeklampsi, yüksek tansiyon ve ödem gibi belirtilerle kendini gösteren bir hamilelik komplikasyonudur. Bazı durumlarda, ense kökünden gelen baş ağrısıyla birlikte ortaya çıkar.

    Tanımlanamayan sürekli baş ağrıları varsa, özellikle eklampsi açısından değerlendirilmelidir. Eklampsi riski taşıyan kadınlarda, tansiyon yüksekliği olmasa bile sadece baş ağrısı belirtisi olabilir. Migrenli bir hamilede de eklampsi gelişebilir. Baş ağrısı sürekli ise, sağ kaburga altında gerginlik varsa derhal bir doktora başvurulmalıdır.

    Dural sinüs trombozu nadir görülen ancak ciddi bir durumdur. Bazı kişilerde genetik faktörlerden dolayı kanın pıhtılaşmasını artıran bir eğilim vardır ve hamilelik hormonel değişikliklerle bu durumu tetikleyebilir. Bu durumda beyindeki toplardamarlarda pıhtı oluşarak beyin kan akışını bozabilir. Genellikle baş ağrısıyla birlikte nörolojik belirtiler de görülür. Sürekli baş ağrısı tek belirti olsa bile bu ciddi bir hastalık olduğu unutulmamalıdır.

  • Frenk Tavası Tarifi

    Frenk Tavası Tarifi

    Hoş görünümü ile sofraları renklendiren, lezzeti ile tadı damaklarda kalan Frenk Tavası vazgeçilmez yemekler listesinde yer alıyor. İşte lezzetli Frenk Tavası tarifi…

    FRENK TAVASI TARİFİ İÇİN MALZEMELER

    1,5 kilo domates
    700 gr köftelik kıyma
    2 adet kırmızı biber
    1 adet kuru soğan
    1 yemek kaşığı domates salçası
    1 yemek kaşığı biber salçası
    Yarım çay bardağı sıvıyağ
    1 su bardağı su
    Karabiber
    Tuz

    FRENK TAVASI HAZIRLANIŞI

    Geniş bir kaba kıymayı alın. Soğanı rendeleyip ekleyin. Kırmızı biberleri ince ince doğrayın. Baharatları , biber ve domates salçasını da ekleyin ve tüm malzemeler birbiriyle özdeşleşene kadar güzelce yoğurun.

    Domatesleri sap kısmı alt tarafa gelecek şekilde çevirin ve üst kısımlarına çok derin olmayacak şekilde iki tane kesik atın. Oluşan yarıkları köfte harcı doldurun. Hazırladığımız içi dolu domatesleri tepsiye dizin. Üzerine yağ, tuz ve birazda su gezdirin. Fırında pişirin.

    Afiyet olsun…

    Kaynak: haberturk.com/tarifler

  • Sivilce yapan yiyecekler

    Sivilce yapan yiyecekler

    Özellikle ergenlik dönemindeki gençlerin korkulu rüyası olan sivilcelerin engellenmesi için en etkili yollardan biride sivilce oluşumuna neden olabilecek besinlerden uzak durmaktır.

    Bazı besin ve besin gruplarının sivilce oluşumuna zemin hazırlayabileceği ya da sivilce oluşunun hızlandırabileceğini çeşitli araştırmalar göstermiştir.

    sivilce_yapan_yiyecekler

    Sivilce yapan yiyecekler

    İşte sivilce Oluşumuna neden olabilecek besin maddelerinden bazıları;

    Acılı yiyecekler: Acı, kırmızı biber ve domates ürünleri gibi baharatlı yiyecekleri de az tüketmeliyiz.

    Bu besinler sivilceye direkt olarak neden olmaz, ancak sivilce kızarıklıklarını artırabilir. Çünkü yüzdeki kan akışını ve dolaşımını arttırırlar.

    Şekerli gıdalar: Çikolata gibi şekerli gıdalar bağışıklık sistemini olumsuz etkiler. Bağışıklık sistemi güçsüzleştikçe, sivilce oluşumu artar.

    Bu nedenle şekerli gıdaları çok fazla tüketmemeliyiz. İşlenmiş şekerler vücudun kan şekeri seviyesini değiştirmektedir.

    Süt ve süt ürünleri: Süt ve süt ürünlerinin tüketimi vücudun kalsiyum dengesi açısından önemlidir. Fakat süt ve süt ürünlerinin bilinçsiz ve aşırı tüketiminin de sivilcelerin oluşmasına neden olabileceği unutulmamalıdır.

    Fakat süt ve süt ürünlerinin bilinçsiz ve aşırı tüketiminin de sivilcelerin oluşmasına neden olabileceği unutulmamalıdır. Bu tip durumlardan kaçınmak için tüketilen ürünlerin temiz ve taze olması oldukça önemlidir.

    Şekerli ve asitli içecekler: Şekerin bağışıklık sistemini güçsüzleştirmesinin yanı sıra, şekerli içecekleri içtiğimizde, daha az su tüketiyoruz.

    Hem vücudun şeker dengesinin korunması hem de sivilcesiz bir cilt için bu ürün grubun dikkatli tüketilmesinde fayda bulunmaktadır.

    İşlenmiş Gıdalar: Beyaz ekmek ve şekerli atıştırmalıklar gibi işlenmiş yiyecekler genel olarak kandaki insülin (kan şekerini dengeleyen hormon) düzeyini yükseltirler.

    Bu sadece sivilce sorununu tetiklemez aynı zamanda farklı cilt sorunlarına da neden olur.

    Sivilce yapan yiyecekler
    Sivilce yapan yiyecekler

    İşte sivilce ve akne oluşumuna neden olan ve uzak durulması gereken diğer ürünler..

    • Patates Kızartması
    • Kahvaltılık Gevrekler
    • Bol Şekerli Hazır Meyve Suları
    • Dondurmalar
    • Kızarmış Soğan Halkaları

    Takvim.com.tr

  • Cinsel isteği arttırmak için rezene

    Cinsel isteği arttırmak için rezene

    Potasyum, fosfor ve magnezyum açısından zengin olan rezene birçok hastalığa şifa oluyor. Afrodizyak etkisiyle de cinsel isteği artırıyor. Kan akışını hızlandırıp ereksiyon problemini çözüyor..

    Cinsel isteği arttırmak için rezene

    Rezene’in içeriğindeki A, B ve C vitaminleri ile potasyum, magnezyum ve kalsiyum gibi mineraller vücudu güçlendirir, cinsel gücü artırır. Yaprakları ile çay yapılırken, protein ve yağ bakımından zengin olan tohumları da birçok hastalığa şifadır. Oldukça faydalı olan bu bitkinin diğer yararları ise şöyle:

    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 İştah açıcıdır.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Vücudu rahatlatır.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Gaz sancısı çeken ve ishal olan bebeklere çay olarak içirilir.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 İdrar söktürücü özelliğiyle idrar zorluğunu giderir.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Balgam söktürücüdür.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Gözlere iyi gelir.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Kansızlığı giderir.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Yatıştırıcı etkisi ile ağrıları dindirir.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Kalp hastalıkları, romatizma ve boğmacada faydalıdır.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Bünyeyi kuvvetlendirir.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Antibiyotik etkisi vardır.
    Cinsel isteği arttırmak için rezene | 1 Kanserle mücadele eder…

    Kaynak: Takvim.com.tr

  • Yağ yakıcı muz tarifi

    Yağ yakıcı muz tarifi

    Muz, lezzetinin yanı sıra, tam bir potasyum deposudur – vücuttaki fazla suyun atılması için gereken madde ile dolu bir depo. Dahası, muzu ıspanakla ya da keten tohumu ile kombin ettiğinizde, metabolizma hızınız artar. Siz de fazla kilolarla uğraşanlardansanız ve kendinizi çaresiz hissediyorsanız, bu inanılmaz tarifi deneyin; pişman olmayacaksınız.

    Yağ yakıcı muz tarifi

    Malzemeler:

    2 çay kaşığı keten tohumu
    2 kaşık peynir altı suyu proteini
    1 muz
    1 portakal
    ¼ rendelenmiş zencefil
    ½ bardak yoğurt
    1 çay kaşığı hindistancevizi yağı

    Hazırlanışı:

    Tüm malzemeleri mutfak robotuna koyun ve iyice karıştırın. Bu karışımı, her sabah aç karnına, bir bardak ılık su içtikten sonra tüketmelisiniz.

    Kaynak: Haber7.com

  • Daha Temiz Bir Ev İçin Her Gün Yapmanız Gerekenler

    Daha Temiz Bir Ev İçin Her Gün Yapmanız Gerekenler

    Ev temizliği, evde daha huzurlu ve keyifli vakit geçirmek için olmazsa olmazlardandır. Ancak her gün biraz dağılıp biraz kirlenen evinizi temizleme işini tek bir güne sığdırmak çoğu zaman yorucu olur. Bunun yerine günlük alışkanlıklarınızda ufak değişiklikler yaparak evinizi her gün temiz tutabilirsiniz.

    Yataktan Kalkarken

    Şunu unutmayın ki güne enerjik bir başlangıç yapmak, yataktan nasıl kalktığınıza bağlıdır. Yataktan kalktığınızda hemen yatağınızı toplayarak güne başlayabilirsiniz. Yatak odanızdaki eşyaları yerlerine götürmek, çıkardığınız kıyafetleri dolaba yerleştirmek, uyandığınız anda bir odanın tamamen toparlanmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda odayı havalandırmak da odanın enerjisini değiştirecektir.

    Banyoya Girdiğinizde

    Sabah uyanıp kendinize gelmek için duşa girdiniz. Duşun sonunda kabinin içini ve fayansları kısa sürede temizleyebilirsiniz. Temizleyici ürünler ve duş başlığı işinizi görmek için yeterli olacaktır. Banyo sonunda lavaboda saçlarınızı tarayıp etrafa saç dökülmesini engelleyebilir, lavabodaki işleriniz bittiğinde biraz su ve temizleyici ürünle son dokunuşları yapabilirsiniz.

    Mutfak Temizliğine Dikkat!

    Evin en kolay dağılan ve kirlenen yerlerinden biri olan mutfak, çoğu zaman özel bir ilgi gerektirir. Önerimiz, bir yandan yemek yaparken diğer yandan dağınıklığı toparlamak ve hiç vakit kaybetmeden makineye bulaşıkları yerleştirmek. Mutfak temizliğinde en çok vakit kaybettiren alışkanlıklardan biri de bulaşıkları elde yıkama isteğidir. Ancak bulaşık makinesine girebilecek bulaşıkları elde yıkamayarak zaman kazanabilirsiniz.

    Giyinme Odası ve Dolap Temizliği

    Kıyafet seçimi konusunda kararsız kaldığınızda nasıl bir dağınıklıkla baş başa kaldığınızı çok iyi biliyoruz. Beğenmediğiniz giyecekleri atıp yenilerini almak bir çözüm tabii, ama bu biraz masraflı olabilir. Bunun yerine giyeceklerinizi haftalık olarak belirleyebilir ya da ertesi gün ne giyeceğinize akşamdan karar verebilirsiniz. Böylece sabah bir yandan işe yetişmeye çalışıp bir yandan odayı toparlamak zorunda kalmazsınız. Akşamdan kıyafetleri belirleyip dağıttıklarınızı o an toplayarak büyük bir karmaşayı önlemiş olursunuz.

    Altın Kural: Biriktirmeyin!

    Dağınıklık ve temizliği anlık olarak yapmak her zaman evinizin temiz olmasını sağlayacaktır. Yere kırıntı döküldüğünde bir mini şarjlı süpürge ile o anda temizleyebilirsiniz. Aynı şekilde aynada gördüğünüz parmak izini hemen o an silmeniz de mümkün. Yerleri süpürüp silme konusunda ise önerimiz bir gün süpürüp bir gün silmenizden yana. Bu şekilde evinizin kirlenmesini engeller, kendinize de vakit ayırabilirsiniz.

     

    Kaynak: blog.gittigidiyor.com/ev-bahce-ve-ofis