Blog

  • En çok anlaşan burçlar

    En çok anlaşan burçlar

    Belki siz de duygusal hayatınızı bu ipuçlarına göre şekillendirmek istersiniz?

    Potansiyel bir romantik partnere burcunun ne olduğunu sormak, kulağa saçma geliyor; ama söz konusu kişilik özelliklerini belirlemek olduğunda astrolojik tespitlerin ne kadar doğru olduğunu görmek şok edici. Hatta kimi insanlar, astrolojik burçların ilişki kurup, ilişki yıkabileceklerine inanıyor.

    Terazi ve Aslan

    Teraziler ve aslanlar, oldukça sosyaldirler. Parti yapmaya ve ilgi odağı olmaya bayılırlar. Aslan, her zaman ilgiye ihtiyaç duyar; terazi de bu ilgiyi karşılayabilecek kişidir.

    İkizler ve Terazi

    Genellikle yoğun bir cinsel bağa sahiptir. Bu iki burç arasındaki ilişki, hızlı ve ferahlatıcı olacaktır.

    Koç ve Kova

    Bu iki burcun oluşturduğu çift, herkesin kıskanacağı türde bir ilişki demektir. Maceracı, özgür ve kesinlikle eğlenceli

    Koç ve Yengeç

    Koç, cesur ve cüretkârdır; yengeç ise genellikle koçun enerjisi ile büyülenir.

    Koç ve Balık

    Koç ve balık burçları, birbirlerine karşı oldukça iyi olabilirler; balık, daha pasif taraf olmayı kabul ederek liderliği koça bırakır.

    Yengeç ve Balık

    Bu iki su burcu, hassas ve duyarlıdır; dolayısıyla birbirlerini incitmemek için ellerinden geleni yapacaklardır.

    Boğa ve Yengeç

    Bu iki burç, birbirine iltifat eder; çünkü ikisi arasında bolca karşılıklı anlayış vardır. Ve aynı şeylere değer verirler: aile, ev ve istikrar.

    Boğa ve Oğlak

    Boğa, oğlağın iş ahlakını ve mizah anlayışını takdir ederken Oğlak, Boğa burcunun nazik ve duyarlı doğasından hoşlanır.

    Yay ve Koç

    Yay, dramdan hoşlanmaz, genelde eğlence sever bir insandır. Koç da sosyal bir kişilik olduğundan bu iki burç oldukça uyumludur.

    Aslan ve Yay

    Aslanlar biraz inatçıdır; ama yay, aslanın özgüveninden hoşlandığından sorunlarına pratik çözümler bulabilmesi için ona yardımcı olur.

    Başak ve Oğlak

    Başak, düşünceli, endişeli ve içe kapanıktır; ancak bir yandan da oldukça açık sözlüdür. Pratik oğlak, ilişkide başağın bu özelliğine iyi tepki verir.

    Kova ve İkizler

    İkizler, yeni fikirleri takdir eder; kovalar ise yaratıcıdır. Bu çift, hayatın iniş yokuşları ile baş edebilme becerisine sahiptir.

    Aslan ve İkizler

    Bu iki burç, birlikte deyim yerindeyse sonsuz bir maceranın içerisindedir ve ikizler, aslanın aşırı fevriliklerini durdurabilecek tek burçtur.

    Akrep ve Aslan

    Akrep, sivri dillidir ve kıskançlığa meyillidir; ama aslan, ilgi odağı olmayı sevdiğinden bu durum, ilişkiye hareket katar.

    HT Hayat

  • Doğru sütyen bulmanın yolları

    Doğru sütyen bulmanın yolları

    Her üç kadından biri satın almadan önce sütyeni denemiyor. Doğru sütyen sizi daha ince gösterecek hatta dış görünüşüne zenginlik ve zariflik katacaktır. Göğüs yeri çizginizi görmezden gelip kıyafetinize odaklanmak gibi bir hataya düşmeyin. Eğer doğru sütyeni seçerseniz dış görünüşüz bin kat daha güzel olacaktır. Ama yanlış sütyeni giyerseniz korkunç görünme ihtimaliniz yüksek. Bir sütyen yalnızca iyi görünüşlü olmamalı, destekli ve şekillendirici olmalı.

    Az alarak başlayın

    Bir düzine sütyen alarak başlamanın alemi yok. 2-3 tane alarak başlamakta fayda var. Her kıyafetinizle uyumlu olabilecek temel renklerden birkaç çift alınabilir. Neyden hoşlandığınızı böylece keşfedip ardından alışverişe girişebilirsiniz!

    Bedeninizi düzenli olarak kontrol edin

    6 ila 12 ayda bir bedeninizi kontrol etmekte fayda var. Bazı kadınlar göğüslerinin yeterli değişikliğe uğradığını ve bundan sonra aynı bedende devam edeceğini düşünür. Bu büyük bir yanılsama. Kadınların bedenleri sürekli değişim halindedir. Göğüs bedeniniz hamilelik, menopoz, hormonal değişiklikler, ameliyat ya da kilo dalgalanmaları nedeniyle değişikliğe uğrayabilir. Sizde bu tip değişiklikler olmasa bile üretici firmalar kendi ürünlerinin bedenlerinde değişiklik yapabileceklerinden temkinli davranmakta fayda var. Sütyenler büyük oranda elastik yapıda olduklarından kullanım süreli en fazla 1 yıldır desek yanlış olmaz. Böylece göğüs bedeninizi ölçtürmeye gittiğinizde yeni sütyenlerinizi de alabilirsiniz.

    Sütyen ölçüsü hesaplamak için TIKLAYIN

    Sütyenlerinizi elinizde yıkayın

    Onların ömrünü uzatmanın en iyi yolu elinizde yıkayıp açık havada kurutmanız olacaktır. Herhangi bir deterjanı kullanmak yerine bir avuç bebe şampuanı kullanın ve petrol bazlı deterjanlardan uzak durun. En önemli kural ise sütyenleriniz için asla kurutucu kullanmayın. Bırakın ortalıkta kurusunlar.

    Düzgün muhafaza edin ve özenli kullanın

    Sütyenlerinizi dış cephesi çekmeceye gelecek şekilde kümeleyin ve şekillerini korumalarını sağlayın. Ezmeyin, kıvırmayın, büzüp diğerinin içine koymayın. Öyle olursa çökmesine ve şeklinin bozulmasına neden olursunuz. Belki inanmayacaksınız ama sütyeni doğru veya yanlış giyinmek diye bir şey var. Giyinirken gevşek olan kopçadan başlamak önemli. Böylelikle göğüsleriniz sütyendeki yerini tam anlamıyla alınca diğer kopçayı kapatabilirsiniz.

    dogru_sutyen_olcusu

    Yatırımınıza gözünüz gibi bakın

    Artık nasıl seçeceğinizi bildiğinize göre yatırım yapma zamanı. Ama kaliteli bir sütyen için ne kadar harcamalısınız? Kadınların büyük bir bölümü kıyafete özellikle de iç çamaşırlarına büyük meblağlarda para harcama taraftarı değil. Ancak konu sütyen olunca giyeceğiniz tüm kıyafetlerin sizi nasıl göstereceğinin aslında ona bağlı olduğunu aklınızdan çıkarmayın. En kaliteli ya da pahalı ürünleri bile alsanız onları iyi muhafaza etmedikten sonra yine sizin görünüşünüzü yerle bir edeceklerdir.

    HT Hayat

  • Uzun tatil sonrası işe dönme psikolojisi ve motivasyon

    Uzun tatil sonrası işe dönme psikolojisi ve motivasyon

    Enerji Koçu – Reiki Master’ı İrem Tunçman, uzun tatil sonrası işe dönme psikolojisi ve motivasyon ile ilgili yazdı. Öyle haklı ki, tam da bugüne özel! Mutlaka okuyun.

    Uzun yıllar kurumsal hayatın içinde yer almış biri olarak, Cuma günlerinin, o gün iş yerinde başınıza ne gelirse gelsin, neşesinden hiç bir şey kaybettirmeyen güzel enerjisi ile, Pazar akşamüstü 4 sularında başlayan anlamsız iç burukluğu, enerjinizde bir düşüş, yavaş yavaş, içe doğan sıkıntılar ile Pazar’ın Pazartesi’yi karşılayışını çok iyi bilirim. Pazartesi sendromundan ise bahsetmeye hiç gerek yok sanırım.
    Kısacası herkes haftasonu ve tatil için yaşıyor, 365 günün geri kalan kısmını ise, haftasonları ve tatillerine geri sayım yaparak geçiriyor. Tüm milletimizin, özellikle çalışan kesimin büyük bir hevesle beklediği ve aynı coşku ile karşıladığı bayram tatili ise başlamış durumda. Deniz kenarında neşeli resimler, arkadaşlarla sohpetler, güzel güzel kahvaltı sofraları, “ah hayat hep böyle olsa ya!”

    Bu düşünce yapısı, aslen, hayatımızın büyük bir bölümünü “gelecekte” ve “gelecek için” yaşamamıza neden olur, “an” yaşanılması gerekenden çıkar, sadece geleceğe giden yolun bir parçası olur kalır. Hayatımızı, gücümüz yettiğince çalışarak geçireceğimizi düşünürsek, yaşama dair biriktirdiğimiz gün sayısı, yaşamımızın o kadar ufak bir parçasını oluşturuyor ki, geri kalan günlerin aslında layığıyla yaşanmamış olması, bize verilen hayat hediyesini boşa harcadığımız gerçeği ile bizi yüzleştiriyor, genelde bu yüzleşme malesef, yaşlılık dönemine denk geliyor, ahlar, keşkeler, şimdi 25 olsaydımlar.

    Bunlar tonton ninenizle, dedenizin boşa söylediği laflar değil, yaşama hatta yaşanmamışlıklara ithafen pişmanlık sözcükleri ve kesinlikle dikkate alınması gerekiyor, çünkü hayatınızda ve bakış açınızda bir şeyleri değiştirmezseniz, sizin de varacağınız yerin ta kendisi de orası.
    Peki ne yapmak lazım? “Tatilde herşey güzel de, iş gerçek hayata dönünce bambaşka bir insan oluyorum, dolayısıyla beni motive eden tek şey de bir sonraki tatilim oluyor, aksi takdirde, bu kadar baskı ve stres altında işimi yapacak gücü kendimde bulamam” mı diyorsunuz? Size verilen ve süresini bilmediğiniz bu hayatın çoğunu bu düşüncenin gölgesine geçirmek sizce de çok yazık değil mi? Gelin biraz bana kulak verin.

    1. Değiştirebileceğiniz şeyleri değiştirin, değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabullenin.
    Kulağa uygulaması çok basit gibi gelen belki de klişe diyebileceğiniz bu ilkeyi her ne kadar daha önce bir yerlerde daha duymuş olsanız da, büyük ihtimalle herkes gibi siz de uygulamadınız, ancak uygularsanız, hayat kalitenizin ne kadar artacağını göreceksiniz. Malesef bizim doğamızda, bir şeyleri değiştirmek yerine, hoşlanmadığımız şeyler hakkında durmadan söylenmek var. Artık sadece arkadaşlarımızla birebir sohpet halindeyken değil, sosyal medyayı da deşarj olma aracı olarak kullanıyor, sahilde güneşlenen neşeli ayak görsellerinin yerini ise somurtkan suratlar, isyankar statüler alıyor. “Vallahi, ayaklarım geri geri gidiyor şu işe” diye hangimiz söylenmedik ki? Peki kaçımız bu konuda bir şey yaptık? “E işini değiştirmeyi düşünmez misin?” diye sorulduğunda ise, “ay yeni işe adapte olmak, vs vs, yine bildiğim yer” diyerek aynı tas aynı hamam yolumuza devam ediyoruz.
    Durum buysa, size kötü bir haberim var, evrendeki hiç bir güç size yardımcı olamayacak! Çünkü hayat seçimlerden ibarettir ve siz, durumunuzu değiştirmemek yönünde bir seçim yaptınız.

    a) İşinizden memnun değilseniz, işinizi değiştirmek yönünde harekete geçin. Ancak unutmayın, kişi kendinden kaçamaz, işinizi değiştirdiğiniz zaman aynı sorunlarla karşılaşmayacağınızı kimse garanti edemez, bu nedenle, kariyerinizle ilgili yaptığınız seçimlerde, para odaklı hareket ettiğiniz ölçüde, sizi yine memnun etmeyecek bir ortamda kendinizi bulmanız çok olası, para, bütün çekim yasası kitaplarında yazılanın aksine, paraya odaklandığınızda hayatınıza girmez, girse bile toz olup rüzgara karışır, para, para kazanmak için yaptığınız işe odaklandığınızda, bir değer katmak üzere bir şeyler ürettiğinizde, zaten kendiliğinden o değerin karşılığı olarak size gelir, bugün hatrı sayılı derecede servet sahibi bir çok bilinir kişi, yaptığı işi para kazanmak için değil, yaptığı işi en iyi şekilde ve severek yaptıkları için zenginlik seviyesine ulaşmışlardır (ör. Steve Jobs, Mark Zuckerberg, Bill Gates vb.). Bu nedenle odağınızı, mutlu olarak yapabileceğiniz bir iş ve içinde bulunmak istediğiniz gerçek ortamlara yönlendirerek kariyerinizi şekillendirmelisiniz. Haydi biraz cesaret, kader cesuru destekler.

    b) İşinizden memnun değilsiniz, ama bir nedenden ötürü, işinizi değiştiremiyorsanız; o zaman mevcut durumunuzu sakinlikle ve huzurla kabul edin. Öncelikle, şunu kabul edin, bu seçimi belli sebeplerden ötürü siz yaptınız, bu nedenle, en başta bu işi neden seçtiğinizi daima hatırlayın, büyük resimden uzaklaşmayın, sizin bir ana hedefiniz vardı, belki bu paraydı, belki belli bir kariyer, veya pozisyondu, eğer bu değişmedi ise, bu hedefinize odaklanın, ve günlük aksilikler, stres ve baskıyı amacınıza ulaştığınızda hatırlamayacağınızı da bilin.
    Söylenmeyin. Dertler paylaştıkça azalır derler ya, dertler paylaştıkça azalmaz aksine çoğalır, zira odaklandığınız her şey büyümeye ve çoğalmaya mahkumdur. Bu durumda mevcut durumunuz içinizi ne kadar sıkıyor olursa olsun, odaklandığınız şey işinizin aksilikleri, stresi veya baskısı olmamalı, işinizden sağladığınız maddi ve manevi menfaatler olmalıdır. İçinde bulunduğunuz ortamda değiştirebileceğiniz bir şeyler var ise, harekete geçin ve ne gerekiyorsa yapın, eğer bazı durumlar değiştirilemez ise, ısrarcı olmayın, söz konusu durumun ne kadar “yanlış” olduğuna odaklanıp kalmayın.

    2. An’da Kalın
    İş yaparken tüm odağınız, mevcut elinizde olan iş olsun. Mevcut işinizi yaparken, bir sonra yapacağınız iş veya eve gidince yapılacakları, özel ve sosyal ilişkilerinizi düşünmeyin, çünkü bu sizi yavaşlatır ve zamanla biriken işler, fazla mesai yapmanıza neden olur. İş gününüz koca bir “sorundan” ibaret olabilir, ama eldeki sorunları ufak parçalara bölerek adım adım hareket ettiğinizde, o büyük sorun gözünüze o kadar da büyük görünmeyecektir, bu nedenle yapılacakları, mümkün olduğunca küçük parça ve adımlara bölün ve izleyeceğiniz adımları tek tek yazın, ve gün içinde bu sıranızı mümkün olduğunca bozmayarak takip edin. Birikmiş onca iş canınızı sıkıyor olabilir, hepsini aynı anda ve bir anda yapamayacaksınız, suçluluk duymayın, neticede insansınız, elinizdeki işlerin yoğunluğunu ilgilisine bildirmek suretiyle, size bildirilen önem sırasını takip ederek, adım adım işlerinizi halledin, sizden beklenen “o an” yapabileceğinizin en iyisidir, zira – acı ama gerçek – kimse o beklenen geleceğin aslında sizin veya onlar için gelip, gelmeyeceğinizi bilemez, anınızı değerlendirin. İşinizi işte, evinizi evde bırakın.

    3. Mutlu Olun
    Yukarıda anlatılan hiçbir şeyi yapmasanız dahi şu söyleyeceğimi dinleyin: Hayatınızın tek bir amacı vardır, o da mutlu olmak. Para, sağlık, bolluk, bereket, kariyer, unvan….hepsi ama hepsinin talep edilme amacı, özünde, kişinin mutluluk, keyif ve huzur aramasından kaynaklıdır, ucunda mutluluk olmadıktan sonra, bütün bu sayılanlar konusunda ısrarcı olacağınızı hiç sanmıyorum. Bu nedenle mutluluk anlarınızı sadece 365 günde 14 gün yaptığınız tatillere paylaştırmayın, mutluluğunuz gelecekte yer alan tatil gibi olaylara bağımlı olmasın.

    Sizi bu hayatta keyiflendiren, mutlu eden her ne ise, bir listesini yapın. Liste yapmanız çok önemlidir, zira düşünce uçar, yazı odağınızı toplar ve kalıcıdır. Listenizde yer alan aktivitelerden her gün en az birini günlük hayatınıza dahil edin. Biz yorgunluğa, sıkıntıya, mutsuzluğa o kadar alıştık ki, evet keyif aldığınız aktiviteler konusunda kendinizi disipline etmezseniz, her gün iş-ev-uyku rutininde kendinizi buluversiniz, biraz zorlayın kendinizi.

    Gün içerisindeki genel duygu halinizin olumsuz olduğunu saptıyorsanız, aklınızdan geçen her bir olumsuz düşünce için, olumlu bir düşünce üretin. Evet bu ilk başlarda, duygu ve düşüncelerinizi sandığınızdan daha çok denetlemenizi gerektiriyor, ama zamanla bunu otomatik olarak yaptığınızı farkedeceksiniz. Düşüncelerinizi eğitmek konusunda niyetiniz ciddi ise- ki olmalıdır, ilk başlarda bir defter edinip, sizi rahatsız eden olumsuz düşünceleri not edip, yanlarına olumlu bir düşünce yazarak, duygu durumunuzu nötr hale getirebilirsiniz. Evrendeki canlı, cansız herşey enerjiden oluşur, günde 8-10 saat olumsuz duygu üretmeniz sizi zamanla tüketir ve hatta fiziksel rahatsızlıklara bile sebep olabilir, zira olumsuz duyguların da bir enerjisi vardır, ve bu enerjinin sürekli sizin tarafınızdan beslenmesi, önce enerji bedeninizi daha sonra ise fiziksel bedenininizi tüketmeye başlar. Bu nedenle, düşüncelerinizi denetlemeniz aslında hepimiz için “hayati” bir gerekliliktir, ve unutmayın, benzer benzeri çeker, siz hangi düşünce kalıbı içerisinde olursanız, aynı düşünce kalıbından daha fazla üretir ve bu düşünceleri destekleyecek olayları hayatınıza çekersiniz.

    Mutlu olmak sizin tek hedefiniz olduğu kadar, tek ödevinizdir.

    kaynak: cosmopolitanturkiye.com/iliskiler

  • Makatta kaşıntı Tedavisi

    Makatta kaşıntı Tedavisi

    Anal kaşıntı, makat bölgesinde istenmeyen kaşınma ve yanma hissi ile karakterize dermatolojik bir durum olarak tanımlanmaktadır. Bu hastaları sıklıkla aile hekimleri görmekle birlikte, özellikle inatçı vakalarda dermatoloji ve kolorektal cerrahi uzmanları bu sorunla karşı karşıya kalmaktadır. İnatçı karakteri ve çok sayıda neden zemininde gelişebilmesi nedeniyle çok özellikli bir klinik durum olarak algılanması gerekmektedir.

    Genel toplumda görülme sıklığı %1–5 olup, erkeklerde dört kat daha sık görülmektedir. 40-60 yaş gurubu bu hastalıktan daha çok etkilenmektedir. Yetersiz perianal hijyen, anal bölgede kızarıklık ve inflamasyon anal kaşıntı semptomlarını tetikleyip arttırmaktadır. Bunlara ilaveten kaşıntının rahatlaması için yapılan sabunla o bölgenin temizlenmesi, tuvalet, kağıdı ya da ıslak mendil ile aşırı silme, temizleme, tırnakla kaşıma, krem vb. uygulamaları da bu şikayetlerin alevlenmesine neden olmaktadır.

    Hastanın iyi bir klinik öyküsü alınmalıdır. Sistemik ve alerjik hastalıkları sorgulanmalıdır. Kullandığı ilaçlar, makat bölgesine uyguladığı topikal ilaçlar irdelenmelidir. Alerji testleri (patch-yama test) öyküsü, ishal, antibiyotik ya da steroid tedavisi uygulamalarının olup olmadığı araştırılmalıdır. Mevsimsel, aralıklı bir makat kaşıntısının olup olmadığı, eşlik eden anorektal hastalıklar (hemoroid, gaita kaçırma, anal fistül), iç giyimde farklı bir şey kullanıp kullanmadığı, kullandığı banyo malzemeleri, çamaşır deterjanları sorgulanarak kayıt altına alınmalıdır. Ayrıca tükettiği gıda maddeleri ve içecekler ve de semptomların bunlarla ilişkisi irdelenmelidir. Fizik muayene sadece perianal bölge muayenesi ile sınırlı kalmayıp, genel vücut muayenesi yapılarak özellikle kasık bölgesinde, el ve ayak tırnaklarındaki eşlik eden mantar durumunun varlığı araştırılmalıdır. Perianal bölgedeki eritemler, maserasyon, liken sklerozis gibi görünümler dermatolojik lezyonların ayırıcı tanısı açısından irdelenmelidir. Kadınlarda vulva, labialar ve de perine de değerlendirmeye tabii tutulmalıdır. Mantar arama testi, gaitada parazit araştırılması gibi basit testler hastaya uygulanabilir. Tekrarlayan ve inatçı vakalarda deri testi, biyopsi ayırıcı tanı için yapılabilir.

    Tedavide özellikle dermatolojik nedenler bu konunun uzmanları tarafından irdelenip tedavi edilmelidir. Esas kolorektal cerrahları ilgilendiren ve de zora düşüren inatçı-dirençli, nedeni tam olarak bilinmeyen anal kaşıntının tedavisidir.

    Tedavi üç aşamalıdır.

    İlk aşamada anal kaşıntıya neden olan kremler, sabunlar, şampuanlar, banyo köpüğü, ıslak mendil ve tuvalet kağıdı gibi irritanların bireyden uzak tutulmasıdır. İç çamaşırlarını deterjanlar yerine sabun tozları ile yıkaması gerektiği, perine bölgesine sabun vb. kozmetikleri sürmemesi konusunda uyarılmalıdır. Aynı zamanda kafeinli içecekler, alkol (bira, şarap), süt ve süt ürünleri, fındık, domates, ketçap, çikolata, baharat ve baharatlı yiyecekler, üzüm, ve turunçgiller (limon, portakal, mandalina vb.) gibi gıdaların yenilmesi ve tüketilmesi engellenmelidir.

    İkinci aşama ise makat bölgenin temiz, kuru tutulması ve deri bütünlüğünün korunmasına yönelik önlemlerdir. Dışkılama sonrası o bölgenin temizliğinin sıcak su ile yapılması, ideal olan çömelme pozisyonunda perianal bölgeye telefon duş ile 3–5 dakika sıcak su uygulanmasıdır. Bu işlemler sonrası makat bölgesinin ya özel pamuklu kurutma havlusu ile kurulanması ya da saç kurutma makinesi ile kurutulması gerekmektedir. Çinko içeren bariyer-pişik kremleri de kurulama sonrası kullanılmaktadır. Günlük iç çamaşırı değiştirilmesi, perianal bölgeye küçük bir gazlı bez konulması hem terlemeyi hem de özellikle geceleri meydana gelebilecek dışkı kirlenmesine bağlı akut kaşıntıları önleyecektir. Bunlara ilaveten el tırnaklarının kısa kesilmesi kaşıma sırasındaki makat bölgesindeki derinin travmasını minimuma indirecektir. Burada bahsedilen genel önlemlerle ilgili maalesef kanıta dayalı tıp olarak rafine çalışmalar bulunmamaktadır. Ancak hastalardan alınan rahatlama tarzındaki geri dönüşler sayesinde tavsiye olarak önerilmektedir.

    Üçüncü? aşama ise kaşıntıya neden olan altta yatan hastalıkların tedavi edilmesidir. Yani anorektal (hemoroid-basur, fistül, gaita kaçırma), infeksiyöz, dermatolojik vb. patolojilerin tedavi edilmesidir.

    Lifli gıdaların tüketilmesi dışkının normal kıvamda (sulu ya da sert değil) çıkarılmasını sağlamakta, dışkı kaçakları engellemektedir. Konstipasyonu olmayan bireylere diyete ilaveten loperamid türevi ilaçlar (ishal olmayı engelleyici) eklenebilmektedir. Ayrıca gece kaşıntılarını azaltmak için oral antihistaminikönerilmektedir.

    Erken evre anal kaşıntının tedavisinde steroidli kremler ya da antifungal, antibakteriyel kombinasyonları kullanılabilmektedir. Uygulamalar sabah ve akşam sıcak su banyolarının arkasından kurulanma sonrası yapılmaktadır. Kısa süreli kullanımda hastaların semptomlarında rahatlama olmaktadır. Ancak steroidli kremlerin en büyük handikabı uzun süreli kullanımına bağlı ortaya çıkabilecek makat derisindeki atrofi ve rebound şeklinde anal kaşıntının daha beter artması gibi yan etkileridir. Bu nedenle 8 haftadan fazla süre ile kullanılması önerilmemektedir.

    İnatçı nedeni bilinmeyen makatta kaşıntıların tedavisinde anal tatu-dövme ya da intradermal metilen mavisi injeksiyonu uyulanımı ve makat bölgesindeki sinir uçlarının tahrip edilmesi önemli bir tedavi metodu olarak literatürdeki yerini almıştır. Bu sayede hastaların %93’ünde başarılı sonuçlar alabilmekteyiz. Buradaki en önemli durum metilen mavisinin uygun koşullarda, uygun dozda, uygun yere ustalıkla uygulanabilmesidir.

    Doç. Dr. Sezai LEVENTOĞLU tarafından yazılmıştır.

  • Kilo verdiren yeşil çaylı limonata tarifi

    Kilo verdiren yeşil çaylı limonata tarifi

    Yaz aylarında lezzetli ve serinletici bir içecekle kilolarından basit ve sağlıklı bir şekilde kurtulmak isteyenler için kilo verdiren yeşil çaylı limonata tarifi..

    Kilo verdiren yeşil çaylı limonata malzemeleri:

    2 bardak su
    1 sallama yeşil çay
    2-3 çay kaşığı bal
    1 limon kabuğu rendesi ve suyu
    Tarçın çubuğu

    Yeşil çay: Antioksidan özelliklere sahip yeşil çay yağ yakmaya yardımcı oluyor, metabolizmayı çalıştırıyor.

    Limon: C vitamini, egzersiz sırasında yağ yakımını %30 artırıyor. Limon, başlıca C vitamini kaynaklarından bir tanesi.

    Bal: Normal şekerlerle karşılaştırıldığında bal, kan şekerini daha yavaş etkiliyor. Bu, açlığı kontrol etmeyi sağlıyor ve kilo vermeye yardımcı oluyor.

    Tarçın: Tarçın da kilo vermede önemli bir rol oynuyor. Ancak kilo vermek için tek başına tarçın tüketmek yetmez. Kalori alımını azaltmak ve egzersiz yapmak gerekiyor.

    Kilo verdiren yeşil çaylı limonata yapılışı:

    Suyu tencereye alın. Limonun kabuğunu rendeleyin. Tarçın çubuğunu ekleyin. Kapağını kapatıp kaynamaya bırakın.

    Kaynadıktan sonra altını kapatıp yeşil çayı koyun, yine kapağını kapatın. 3-5 dakika demlendikten sonra çayı içinden çıkarıp soğumaya bırakın.

    Soğuyunca süzüp limon suyunu sıkın. Balı da ilave edip karıştırdıktan sonra buzdolabında soğutun ve hemen için.

    Milliyet.com.tr / Pembenar

  • Ballı ve zeytinyağlı maske tarifi

    Ballı ve zeytinyağlı maske tarifi

    Zeytinyağı doymamış yağ asitleri açısından oldukça zengin bir yağdır, özellikle de omega-3 açısından… Bu bakımdan cilde esneklik kazandırır.

    Vitamin, mineral açısından oldukça zengin ve protein kaynağı olan bal ise cildi arındırır. Özündeki elementler sayesinde hücreleri yeniler.

    Ballı ve zeytinyağlı maske

    Her cilt tipine uygun olan bu pratik maske cildinizi nemlendirirken aynı zamanda ışıl ışıl parlamasını da sağlayacak.

    Malzemeler:

    1 yumurta
    1 yemek kaşığı bal
    1 yemek kaşığı zeytinyağı

    Hazırlanışı ve uygulanışı

    Bir kasede yumurtayı kırın, üzerine bal ve zeytinyağını döküp iyice karıştırın. Sonra yüzünüze sürüp 15 dakika bekletin. Ardından ılık suyla durulayabilirsiniz.

    Yüzünüzün nem dengesini yeniden sağlamak ve gözeneklerin sıkılaşmasına yardımcı olmak için son derece kolay olan bu formülü haftada 1 kez uygulayabilirsiniz.

    Önemli uyarı

    Bu arada maskeyi yüzünüze sürerken çok ince bir deriye sahip olan hassas bölgelere yani göz ve dudak çevrenize gelmeyecek şekilde uygulamanızda fayda var.

    KAYNAK: KADINKADIN

  • Oyun Gruplarına Katılmak İstemez Misiniz?

    Oyun Gruplarına Katılmak İstemez Misiniz?

    Bebeklerimizin rahme düştüğü andan itibaren yaşadığımız heyecanı paylaşıyoruz. Anne adayı olmanın verdiği mutluluğu birbirimiz ile paylaştıkça daha da mutlu oluyoruz.

    Kimi ilk çocuğunu kucağına almak için gün saymaya başlıyor, kimi ikinci yada üçüncü. Kimi ikiz bekliyor, kimi üçüz : ) Ama hepsi aynı heyecanları yaşıyor.

    Hamile anneler birbirini doğuma uğurluyor

    Hamile kalma sürecinden hamilelik belirtilerine, doğumdaki doktor seçiminden bebeğin büyüme ve gelişmesine değin birbirinin yanında olan biz; Kadınlar Kulübü üyeleri, karşılaşılan her zorlukla da beraber başa çıkıyoruz. İl veya ilçe bazında tanışıyoruz ve kaynaşıyoruz. Site üzerinde kurulan dostluklar, sağlamlaşıyor : )

    kids-at-picnic

    Hiç kimsenin kötü bir tecrübe yaşamasını istemeyerek, hem kendi bebeğimiz hem de dostlarımızın bebekleri için dua ediyoruz : ) Bebeklerimiz dünyaya gözlerini açtığında ise, ilişkimiz sona ermiyor. Bebeklerimizin gelişim sürecinde, emzirme olsun, bezleme olsun, uyutma olsun her konuda birbirimize yardımcı oluyoruz.

    Ve o bebekler büyüyor…

    Bebeklerimiz belli yaşlara geldiğinde onların gelişimi için kendi yaş grupları ile vakit geçirmelerinin yararlı olduğunu bildiğimizden, bu sefer bebeklerimiz ile buluşmaya başlıyoruz : )

    leagane

    Dostluklarımız sürerken, bebeklerimiz de oyun grupları ile keyifli vakitler geçiyor ve paylaşmayı, sevmeyi öğreniyorlar.

    rk

    Siz de oyun gruplarımıza katılmak istemez misiniz?

  • Çamaşır makinesinde giysilerin rengi nasıl korunur?

    Çamaşır makinesinde giysilerin rengi nasıl korunur?

    Kadınların en çok şikayet ettiği konulardan biride çamaşır makinesinde renk akması. Peki çamaşır makinesinde renk akması nasıl önlenir?

    Çamaşır makinesinde giysilerin rengi nasıl korunur?

    1- Önerilen yıkama talimatları için giysilerin bakım etiketlerini okuyun. Özellikle kot pantolon gibi belirli giysilerin ters yüz edilerek ya da ilk yıkamada tek başlarına yıkanması gerekebilir.

    2- Her zaman önerilen sıcaklık ayarını kullanın. Bazı çamaşırlar daha düşük sıcaklıkta yıkandığındarenk vermez ama çok yüksek sıcaklıkta yıkandığında renk verebilir. Özellikle tereddütte kaldığınız bir durumda çamaşırınızı düşük ısıda yıkayın.

    3- Açık ve koyu renkli çamaşırlarınızı ayırın. Ama benzer renklileri bir arada yıkayın. Akan renklerin bir numaralı şüphelileri kırmızı, lacivert ve siyahtır. Ama sakın siyahla kırmızıyı bir arada yıkarsam bir şey olmaz diye düşünmeyin. Aksi taktirde kırmızı çamaşırınız makinenizden kahverengi olarak çıkabilir.

     

    4- Renk vermez giysiler almaya dikkat edin. Özellikle kalitesiz ve ucuz kumaşlarda kullanılan boya yıkamayla kusar.  Giysi etiketinde ‘renk vermez’ uyarısı olan kıyafetler satın almayı tercih ederseniz bu riski de ortadan kaldırmış olursunuz.

    5- Yeni giysilerinizin renk verip vermeyeceğini test edebilirsiniz. Giysinin görünmeyen bir yerine deterjanlı su dökün ve beyaz bir bezle bastırın. Beze renk geçiyorsa giysiyi tek olarak yıkamalısınız. Kendinizi riske atmak istemiyorsanız yeni aldığınız her giysiyi ayrı olarak yıkamanız en doğrusu olacaktır.

    6- Islak giysileri çamaşır makinesinde bırakmayın. Çünkü canlı renkli giysiler ıslak olarak ne kadar uzun birbiriyle temas ederse renk geçme ihtimali de o kadar yüksek olur.

    7- Giysilerinizin rengini, çamaşır makinesinin içine bir tutam tuz atarak koruyabilirsiniz.

    haber7.com

  • Doğum kontrol hapı Efsaneleri

    Doğum kontrol hapı Efsaneleri

    Söz konusu doğum kontrol yöntemleri olduğunda erkeklerin bilmesi gerekenler. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de kadınlar, kullanacakları doğum kontrol yöntemine eşlerinden veya partnerlerinden etkilenerek karar veriyor. Erkeklerin bu konuda kadınları en fazla etkilediği yöntemler ise geri çekme (yani dışarı boşalma) ve prezervatif kullanımı.

    Geri çekme yöntemi ile prezervatifler ne kadar koruyucu?

    Prezervatiflerin gebeliğe karşı etkin bir koruma sağladığı düşünülse de cinsel ilişki esnasında yırtılma riski var. Bu nedenle 1 yıl içinde partneri prezervatif kullanan 5 kadından 1’i hamile kalıyor. Modern hormonal yöntemler ile kıyaslandığında, prezervatifler gebeliği önleme açısından daha az güvenilir ve daha az etkilidirler, fakat HIV/AIDS dahil olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlayan tek yöntemdir.

    Geri çekme yöntemi ise en eski ve en güvenilmez doğum kontrol yöntemlerinden biridir. Bu yöntem, erkeğin önemli ölçüde kendine hakim olmasını gerektirir. Türkiye’de geri çekilme yöntemiyle korunan 4 kadından 1’i ilk yılda gebe kalıyor ve bu gebeliklerin bir kısmı kürtaj ile sonuçlanıyor.10

    Modern yöntemler konusunda erkeklerin bilmesi gerekenler neler?

    Doğum kontrol hapları ve spiraller doğru kullanıldığında %100’e yakın koruma sağlayan yöntemlerdir. Hem etkinliği yüksek olan hem de ek faydalar sunan doğum kontrol hapları konusunda “efsane mi gerçek mi?” tartışmalarının yaygın olduğu bir ortamda, Prof. Dr. Fatih Durmuşoğlu erkeklerin en çok merak ettiği ve yanlış bildiği bazı efsaneleri yorumluyor:

    dogum_kontrol_hapi

    Doğum kontrol hapı Efsaneleri

    EFSANE: Doğum kontrol hapları etkili ve güvenilir değildir.

    GERÇEK: İçerdiği sentetik östrojen ve progestin, vücuttaki doğal hormonların yapısına çok yakın, son derece etkili, geri dönüşü olan yöntemlerdir.1 Doğru kullanıldığında %99,9 etkilidir. 

    EFSANE: Doğum kontrol hapı partnerimin/eşimin göğüslerini büyütür.

    GERÇEK: Doğum kontrol hapı kullanımı göğüsleri bir miktar büyütebilir. Bu durum kalıcı değildir; doğum kontrol hapı kullanımı kesildiğinde göğüslerin boyutu eski haline döner.2 

    EFSANE: Doğum kontrol hapı cinsel isteği azaltır.

    GERÇEK: Doğum kontrol hapı kullanırken cinsel yaşam daha güvenli hale gelir. Geri çekilme gibi doğum kontrolü açısından riskli yöntemler kullanılmadığı için ve plansız gebelik endişesinin olmamasıyla cinsel ilişkiden daha fazla zevk alınabilir. 3,4.5 

    EFSANE: Doğum kontrol hapı kilo aldırır.

    GERÇEK: Doğum kontrol hapı kullanan kadınların kilosunda bir değişiklik olmaz. Yeni nesil doğum kontrol hapları iştah arttırmadığı gibi, vücutta su ve tuz tutulmasını da engeller.3,5 

    EFSANE: Doğum kontrol hapı kullanan kadınlar huysuz bir ruh haline bürünür.

    GERÇEK: Doğum kontrol hapı kullanımı ruh halini olumsuz etkilemez, aksine âdet öncesi gerginliği azaltır.3,5 Aslında doğum kontrol hapı kullanan kadınların  başka yönlerden de daha sağlıklı oldukları görülmüştür. Örneğin üreme çağındaki kadınların %80-90’ı adet öncesi dönemde göğüslerde şişkinlik ve çeşitli ağrılar yaşarlar. Kadınların %60’ı âdet öncesi dönemde vücutlarında şişkinlik olduğunu, %70’i göğüslerinde şişkinlik hissettiklerini bildirir.8 Günümüzde yeni nesil doğum kontrol haplarının âdet öncesi şikayetlerde azalma sağladığı saptanmıştır.8 Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda âdet döneminde görülen baş ağrılarında azalma görülmüştür.3,8 Bir çalışmaya katılan kadınların %35’inde âdetle ilişkili baş ağrılarında azalma olduğu bildirilmiştir.8

    EFSANE: Doğum kontrol hapları partnerimin cildi ve bedeni üzerinde olumsuz etki yapar.

    GERÇEK: Yeni nesil doğum kontrol hapları hormonlar üzerindeki etkisiyle ciltteki yağlanmayı önleyerek sivilce oluşumunu engeller ya da var olan sivilceleri azaltır. Doğum kontrol haplarının ayrıca aşırı tüylenmeyi engelleyici, azaltıcı etkisi de vardır. Hapların kullanım süresi uzadıkça, cilt üzerindeki olumlu etkisi daha da belirgin hale gelir.

    EFSANE: Doğum kontrol hapı kullanımı, ileride gebe kalma şansını azaltır, kısırlığa yol açabilir.

    GERÇEK: Doğum kontrol hapları gelecekte kısırlığa neden olmaz, doğum kontrol hapı kullanımını bıraktıktan hemen sonra hamile kalınabilir.3 Bırakıldıktan sonraki gebelik oranları 6 ay icinde %83, 1 yıl icinde %94 olarak saptanmıştır. Bu oranlar bariyer metodunda yani prezervatif ya da diyafram yöntemlerinde görülen oranlara benzerdir.9

    EFSANE: Doğum kontrol hapı kullanılıyorsa prezervatif kullanımına gerek yoktur.

    GERÇEK: Doğum kontrol hapı kullanımı gebeliğe karşı %100’e yakın oranda koruma sağlamakla birlikte, cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklara karşı riskleri ortadan kaldırmaz. Cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklardan korunmak için prezervatif kullanılması gereklidir.3

  • Geleli kebabı nasıl yapılır?

    Geleli kebabı nasıl yapılır?

    Malatya usülü hazırlanan Geleli Kebabı ile sofralarınızı taçlandırın. İşte lezzetli Geleli Kebabı tarifi…

     

    GELELİ KEBABI TARİFİ İÇİN MALZEMELER

    – 100 gr kuyruk yağı
    – 1 kilo kuzu kuşbaşı
    – 5 adet patlıcan
    – 2 adet domates
    – 2 adet kuru soğan
    – 5 adet yeşil biber
    – 1 yemek kaşığı domates salçası
    – 1 yemek kaşığı biber salçası
    – 1 tatlı kaşığı pul biber
    – 1 tatlı kaşığı tuz
    – 1 tatlı kaşığı karabiber
    – Yarım çay bardağı sıvı yağ
    – 1 yemek kaşığı tereyağı
    – Su

    GELELİ KEBABI HAZIRLANIŞI

    Kuyruk yağı ve kuzu kuşbaşı et tencereye alınarak kavrulur ve pişmeye bırakılır. İçine yemeklik doğranan soğanlar eklenir. Ardından biberler ve domatesler doğranarak ilave edilir. Salçalar, karabiber, pul biber, tuz ve 2 su bardağı kadar suyu katıldıktan sonra pişmeye bırakılır. Patlıcanlar közlenir, soyulup doğrandıktan sonra tavaya alınır, tuz ve sıvı yağ eklendikten sonra hafif çevrilir. patlıcanlar fırın tepsisine alınır. Üzerine pişen etler serilir. Üstüne tereyağ eritilir ve dökülür. Geleli kebabı 180 dereceye ayarlanmış fırında 20 dakika kadar pişirilir.

    Kaynak: haberturk.com/tarifler