Blog

  • Orgazm olamayanlar için tavsiyeler

    Orgazm olamayanlar için tavsiyeler

    Orgazm olamayan kadınların kendilerini zorunlu hissettikleri için ilişki esnasında orgazm taklidi yaptıklarını söyleyen Dr. Cem Keçe, tavsiyelerde bulundu

    Orgazm, cinsel hazzın en yoğun şekilde yaşanması ile gerçekleşir. Orgazm esnasında rahim, vajina kontrolsüz ve güçlü bir şekilde kasılır.

    Orgazm olmak, beynin cinsel uyarıları yoğun bir şekilde alması sonucu vücudun genital bölgelerinin bu uyarılara cevap vermesi olarak tanımlanır. Orgazm olamayan kadınlar kendilerini zorunlu hissettikleri için ilişki esnasında orgazm taklidi yapabilirler.

    Orgazm olmak ve orgazm evrelerini sağlıklı bir şekilde yaşayabilmek için nefes kontrolü, orgazm egzersizleri, açık iletişim, ön sevişme, düzenli spor ve beslenme şekli oldukça önem arz etmektedir. Orgazm olamayan kadınlar için Cinsel Terapi Uzmanı Dr. Cem Keçe, tavsiyelerde bulundu.

    ORGAZMA YARDIMCI OLACAK NEFES KONTROLÜNÜ SAĞLAYIN

    Orgazm için yardımcı olacak nefes kontrolü nefsin kontrolünü sağlar. Özellikle partnerlerinden önce boşalamayan veya orgazm olamayan kadınlar aşağıdaki önerileri uygulamalıdır:

    Kadın ilişki sırasında sırt üstü yatarak bacaklarını partnerinin omuzlarına ya da omuz hizasına kaldırmalı ve ellerini karınlarına koyarak derin derin nefes almalıdır. Nefes kontrolü orgazmı kolaylaştıran en etkili yöntemdir.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Jean’le giyilebilecek tek parçalık mayolar

    Jean’le giyilebilecek tek parçalık mayolar

    Yaz sezonunu açtık! Sahilde giydiğimiz bikini ve mayo parçalarını, jean pantolonlarla kombinlemek, bahar ve yaz mevsimlerini buluşturuyor, modada da yeni bir tarzın habercisi oluyor.

    mayo_2016

    Boohoo Rio Zig Zag Cut Out Long Sleeve Swimsuit, $35

    jean_mayo_2016

    Eberjey So Solid Mason One-Piece, $159

    tek_parcali_mayo_2016

    Ipanema Rio Body Suit, $155

    mayo_modelleri_2016

    Lisa Marie Fernandez Mira Flounce Sueded Maillot, $430

    tek_parca_bikini_2016

    Bikyni The Racerback, $95

    zara_mayo_modelleri_2016

    Zara Halter Neck Swimsuit, $36

    tek_parca_mayo_modelleri_2016

    Boys and Arrows Bad News Bonnie One Piece,$242

    tek_parcalik_mayo

    J. Crew Ruffle One-Piece Swimsuit, $60

    tek_parcalik_mayo_ve_markalari

    Dolce & Gabbana Striped Swimsuit, $645

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Hamur işi diyeti ile haftada 1.5 kilo verin

    Hamur işi diyeti ile haftada 1.5 kilo verin

    Diyetisyen Sanem Apa ‘nın hazırladığı hamur işi diyeti ile haftada 1.5 kilo verebilirsiniz. İşte hamur işi diyet listesi…

    Hamur işi diyeti ile haftada 1.5 kilo verin

    1. Seçenek

    Uyanınca

    • 2 bardak limon dilimli su

    Kahvaltı

    ruseymekmegi

    Ara

    • 1 fincan Türk kahvesi
    • 5-6 çiğ badem

    Öğle

    • 1 kase buğdaylı yayla çorbası
    • Cevizli salata

    Ara

    • 1 adet unsuz poğaça (tarifi altta)
    • 1 Fincan ananaslı yeşil çay

    Akşam

    • Izgara köfte
    • 1 bardak ayran
    • Salata

    Ara 

    • 1 fincan ananaslı yeşil çay

    Unsuz Poğaça Tarifi

    • Malzemeler:
    • 1 yumurta beyazı
    • 1 paket kabartma tozu
    • 1 çay bardağı yoğurt
    • 2 su bardağı yulaf ezmesi
    • 1 çay bardağı ceviz
    • 1 tatlı kaşığı tereyağı
    • Tuz,karabiber,kekik,pulbiber,çörekotu

    Yapılışı: Tüm malzemeler karıştırılır. Küçük toplara ayrılır ve şekillendirilir. Sonrasında pişirme kağıdına yerleştirilir. Yumurta sarısı sürülür. Çörek otu serpilir. Önceden ısıtılmış 160 derece fırında 15-20 dakika kadar pişirilir. Afiyet olsun :)

    2. Seçenek

    Uyanınca

    • 2 bardak limon dilimli su

    Kahvaltı

    • 2-3 kaşık yulaf ezmesi
    • 1 adet elma
    • 1 kutu probiyotik yoğurt
    • Tarçın

    Ara

    • 1 fincan ananaslı yeşil çay
    • 2 adet hurma
    • 2 adet ceviz

    Öğle

    • Ton balıklı salata
    • 1-2 dilim ruşeymli ekmek
    • Ara
    • 1 fincan şekersiz türk kahvesi

    Akşam

    • Yeşil mercimek yemeği
    • 1 kase yoğurt
    • 1 dilim ruşeymli ekmek

    Ara

    • 1 fincan ananaslı yeşil çay
  • Günlük cilt bakımı

    Günlük cilt bakımı

    Kadın doğum uzmanı olarak yazacağım şeyler hakkında endişeye düşemenizi istemem. Queen Mary University of London da Medikal estetik yüksek lisansı yaptım ve öğrendiğim estetik uygulamalar ve bilgleri sizinle paylaşmak istiyorum. Yazacağım her bilginin referansı vardır.

    Gün içinde kaç kere elinizi yıkıyorsunuz? yada dişinizi iki gün fırçalamadığınızda nasıl hissediyorsunuz? Ağız bakımınızı günlük yapmadığınızda dişleriniz nasıl çürür, ellerinizi yıkamadığınızda nasıl mikrop kaparsanız yüzünüz içinde günlük bakım çok önemlidir. Gün içinde kaç kere elinizi yüzünüze götürüyorsunuz, yolda giderken yüz derinize egzos dumanı, tozlar yapışıyor, elleriniz ile metrobüs elliyor sonra yanağınızı kaşıyorsunuz ve bir de yüzünüze sürdüğünüz kapatıcılar cilt derinizde sayısız mikrop üremesini sağlıyor. tüm bu nedenlerden dolayı yüzünüzü temizlemelisiniz. yani sabah akşam yüz yıkama jeli ile yüzünüzü yıkamalısınız. yüzünüzü yıkarken hemen durulamayın. 60 a kadar sayın ve sonrasında durulayın.

    gunluk_cilt_bakimi_nasil_olmali

    Deri, alt ve üst deri olarak iki kısımdan oluşur. bunun tam ortasında bu iki kısmını birbirine sıkıca bağlayan bir bariyer mevcut. işte bu dermal epidermal bariyer denen yapının bozulması sonucu, kuru, hassas ve kolay sivilce çıkan cildiniz olur. bu nedenle cilt yağ dengesini korumalısınız. yaşlanmamak için yağ dengesini korumalı ne çok yağlı nede çok kuru bir cildiniz olmalıdır. Yağ dengesini sağlayacak tonik veya pedler kullanmalısınız.

    Sağlıklı cilt parlak, dolgun ve gergin olmalı, gözenek, leke, sivilce olmamalıdır.

    haftada 3 kere cildinizi derin temizlemeli en üstteki ölü deri ve tıkaçlardan cildinizi arındırmalısınız. bunun içinde haftada üç kere peeling yapmalısınız.

    hergün dışarı çıkarken güneş kremi de kullanmalısınız. böylece UV nin sizde yapacağı leke ve kırışıklıkları önlemiş olursunuz. lütfen solaryuma falan girerek cildinizi yaşlandırmayın.

    Op. Dr. Ebru ÜNAL

  • Fibromiyalji

    Fibromiyalji

    Yaygın ağrı ve sızılar, yorgunluk, halsizlik, uyku bozukluğu, sabah yorgunluğu ve yaygın hassasiyet gibi şikayetlerle ortaya çıkabilen fibromiyaljiye genetik, ailesel ve psikolojik pek çok etken zemin hazırlayabiliyor. 12 Mayıs Fibromiyalji Farkındalık Günü dolayısıyla bilgi veren Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği üyesi Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan, genç kadın hastalığı gibi görülmesine rağmen fibromiyaljinin, her cinsiyette ve her yaşta görülebileceğini vurguladı. “Fibromiyalji yaşlılarda, hatta çocuklarda da ortaya çıkabilir. Kronik fibromiyalji hastaları tedavi edilmezse tükenmişlik sendromu da yaşayabilir.” 

    Kronik ağrı sendromu olarak tanımlanan fibromiyalji yaygın ağrı-sızı, yorgunluk, tutukluk, halsizlik, uyku bozukluğu, sabah yorgun kalkma, yaygın hassasiyet gibi yakınmalara neden oluyor. Ayrıca eklem ağrıları, baş ağrısı, sık idrara çıkma, hafıza ve konsantrasyon bozuklukları gibi bir çok hastalığı taklit edebilecek bulgular da sıklıkla tabloya eşlik edebiliyor. Fibromiyaljiye genetik, ailesel ve çevresel pek çok faktörün zemin hazırladığını belirten Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan şunları söyledi: “Şimdiye kadar pek çok neden öne sürülmüş olsa da bugün için kabul edilen görüşe göre fibromiyaljinin nedeni ağrı algılama sistemlerinde yaşanan bir bozukluktur. Ağrıyı beynimize taşıyan yolaklarda aşırı bir aktivite, ağrıyı azaltması gereken yollarda ise bir fonksiyon eksikliği söz konusudur. Beyindeki ağrı merkezlerindeki değişiklikler de buna katkı yapar. Sonuçta kişide aşırı bir ağrı algılaması oluşur. Enfeksiyonlar, fiziksel ve psikolojik stres de hastalığı tetikleyebilir.”

    Fibromiyalji her yaşta, herkeste görülebilir

    Fibromiyaljinin genelde genç kadınların hastalığı olarak görülmesine rağmen,  aslında her yaşta görülebileceğini belirten Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan şöyle devam etti: “Fibromiyalji yaşlılarda, hatta çocuklarda da ortaya çıkabilir. Genelde erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülse de bu, erkeklerin daha az doktora başvurması ile ilişkilidir. Bu hastalık dünya genelinde %2-10 oranında görülmektedir. Türkiye verileri de benzerdir.

    Fibromiyalji başka hastalıklarla karışabilir

    Fibromiyalji sendromunda bulgular çok çeşitli olduğu için birçok hastalıkla karışabiliyor. “Önemli olan benzer yakınmaları yapabilecek diğer hastalıkları akla getirip ayırıcı tanı için gerekli tetkikleri yapmaktır. Fibromiyalji sendromunda laboratuvar bulguları normaldir, tanı koyduracak bir test yoktur. Detaylı öykü, iyi bir fizik ve nörolojik muayene ile tanı konulabilir. Ancak fibromiyalji başka hastalıklara da eşlik edebilir; yani hastanın hem osteoartriti, hem fibromiyaljisi veya hem iltihaplı eklem romatizması, hem de fibromiyaljisi olabilir.

    Fibromiyalji tedavi edilmezse tükenmişlik sendromuna neden olabilir

    Eskiden fibromiyaljinin sadece depresyonlu hastalarda ortaya çıktığının düşünüldüğünü ancak bunun doğru olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan şunları söyledi: “Günümüzdeki çalışmalar depresyonun, hastaların yaklaşık beşte birinde görüldüğünü göstermiştir. Fibromiyaljide depresyondan daha sık olarak anksiyete tablosuyla karşılaşmaktayız. Tükenmişlik sendromu ise daha çok duygusal bir çöküş, tükenmişlik hissi olup, bir duyarsızlaşma hali şeklinde ifade edilebilir. Her ne kadar kişinin duygusal durumu fibromiyalji gibi kronik ağrı sendromlarının oluşumuna etkide bulunsa da tek faktör bu olamaz. Ancak kronik ağrılı hastalar zaman içerisinde tedavi edilmezlerse tükenmişlik sendromu da yaşayabilirler.”

    Fibromiyalji hastaları hastanelerden “bir şeyin yok” diye geri çevrilebiliyor

    Fibromiyaljide hem ilaç-dışı hem de ilaç tedavilerinin birlikte uygulanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Ayşen Akıncı Tan teşhis ve tedavi sürecini şöyle anlattı: “Fibromiyaljili hastalar genellikle doktor doktor dolaşıp tüm tetkikleri ve muayeneleri normal çıktığı için tanı konamayan ya da “bir şeyin yok” diye geri çevrilen hasta grubudur. Öncelikle bu hastalara yakınmalarının bir adı olduğu, gerçekten “fibromiyalji” diye bir hastalık bulunduğu ve tedavisinin mümkün olduğu anlatılmalı, güvence verilmelidir.  Bu kişileri yataktan uzaklaştırıp günlük hayata döndürmek, hafif egzersizler yapmaya ikna etmek çok önemlidir. Ayrıca hastalar mutlaka ilaçlarını önerilen dozda ve düzgün kullanmalıdırlar. Hekimler de, varsa yan etkiler konusunda hastaları bilgilendirilip önlemleri anlatmalı ve yan etkilerin zamanla azalacağı bilgisini vermelidir.  Gerçekten de ilaç düşük dozdan başlanıp yavaş yavaş arttırılacağı için etkisi yavaş başlayacaktır, aynı şekilde ilk kullanımda görülen yan etkiler de zaman içinde azalıp kaybolacaktır. Ağrının tam sıfırlanamayabileceğini,  ancak ağrı azalmasıyla birlikte yaşam kalitesinin artacağını mutlaka hasta bilmelidir; sabırlı davranmalıdır. İlaç fayda ettikten sonra da mutlaka hekimin önerdiği süre tedaviye devam etmeli, kendiliğinden ilacı kesmemelidir. Bu ilaçlar bağımlılık yapmazlar, başka hastalık gruplarında olduğu gibi gerekirse ömür boyu kullanılmalarında bile sakınca yoktur. Ancak ek başka hastalığı olanlar, başka ilaç da kullananlar doktorlarının önerilerine mutlaka uymalıdırlar. Fibromiyalji başta olmak üzere kronik ağrının günümüzde en azından semptomatik tedavisi mümkündür. Ne kadar erken tanı ve tedavi yapılırsa da başarı şansı o kadar fazla olur.”

  • Çocuklara güneş gözlüğü alırken dikkat

    Çocuklara güneş gözlüğü alırken dikkat

    İlerleyen yaşlardaki cilt ve göz sorunlarının ortaya çıkmasında çocukluk ve gençlik döneminde maruz kalınan ultraviyole ışınları önemli rol oynuyor. Bu nedenle özellikle Çocuklara güneş gözlüğü alırken bazı noktalara özel önem göstermek gerekiyor.

    Sağlıklı bir yaşam için gerekli olan güneş ışığına aşırı miktarda ve uygun olmayan koşullarda maruz kalındığında sağlığı ve hatta yaşamı tehdit eden sorunlar ortaya çıkabilir. Güneş ışınlarına aşırı maruziyetin gözleri de olumsuz etkilediğini belirten Göz Hastalıkları UzmanıDoç. Dr. Tuğrul Altan, özellikle çocuklarda güneş gözlüğü seçerken dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı.

    DENİZ KENARINDA PÜR DİKKAT!

    Atmosfer kirliliği nedeniyle ozon tabakasında oluşan hasarlar günümüzde daha fazla zararlı güneş ışığının bize ulaşmasına neden oluyor. Bu zararlı ışınların başında kısa dalga boylu ultraviyole (mor ötesi) geliyor. Bu ışınların yüzde 95’i daha düşük enerjili olan UVA, kalan kısmı da daha yüksek enerjili UVB.

    UVA daha derine ulaşırken UVB’nin daha yüzeysel etkili olduğunu belirten Doç. Dr. Tuğrul Altan, “Bu ışınlar etkiledikleri vücut bölgesinde proteinler ve DNA üzerinde olumsuz etki yapar. Bu etki temas süresiyle artar ve zamanla birikir. Ultraviyole ışınlarının en güçlü olduğu durumlar yeryüzüne dik olarak ulaştığı yaz mevsimi, yansıyan ışığın fazla olduğu deniz kenarı, karla kaplı bölgeler veya yüksek rakımlı yerlerdir” dedi.

    SİPERLİ ŞAPKA DA ÖNEMLİ

    Çalışmalar; ilerleyen yaşlardaki cilt ve göz sorunlarının ortaya çıkmasında çocukluk ve gençlik döneminde maruz kalınan ultraviyole ışınlarının rolünü ortaya koyuyor. Gözle ilgili en önemli iki hastalık grubunun katarakt ve yaşa bağlı maküla dejeneresansı olduğunu dile getiren Dr. Altan, çocukların ve gençlerin, erişkinlere göre zamanlarının daha büyük kısmını açık havada geçirdiklerine dikkat çekerek şöyle konuştu:

    “Yaşamı boyunca maruz kalınan ultraviyole ışınlarının yüzde 50’ye yakın kısmının ilk 18 yaşta olduğu ifade edilir. Bu nedenle çocuklarda cildin olduğu kadar gözlerin de güneş ışınlarından korunması önemlidir. Direkt güneş ışınlarından korunmanın en iyi yolu siperli şapka kullanmaktır. Geniş siperli şapka göze ulaşan ışınların yarısını engeller. Fakat ışınların yoğun olduğu, yansıyan ışın miktarının fazla olduğu sahillerde ve karlı ortamlarda mutlaka güneş gözlükleri kullanılmalıdır. Ayrıca güneş ışınlarının dik olarak geldiği 10 ve 16 saatleri arasında güneşe maruz kalmamak istenmeyen etkileri en aza indirecektir.”

    cocuklara_gunes_gozlugu

    KIZARIKLIK VE YANMA YAPABİLİR

    Güneşin göz üzerindeki etkilerine dikkat çeken Altan, UVB’nin gözkapaklarında kızarıklık ve yanmaya neden olabildiğini, ileri yaşlarda güneş lekeleri, cilt kırışıklıkları gibi iyi huylu değişiklikler veya kanseröz yapıların da görülebildiğini söyledi:

    “UVB gözün en dış saydam tabakası olan kornea tarafından tamamıyla bloke edilir. Korneayı geçen, lens ve retina üzerine etki eden UVA’dır. UVB’ye uzun süre maruz kalmak kornea yüzeyinde hasara ve geçici de olsa ağrılı görme kaybına neden olur. Bu durum korumasız kayak yapan kişilerde ve kaynakçılarda sık görülür. UVA ise korneadan geçerek göz merceği (lens) ve gözün sinir tabakası (retina) üzerine etki gösterir.”

    Çocuklara güneş gözlüğü alırken dikkat

    Doç. Dr. Tuğrul Altan, çocuğa güneş gözlüğü aylırken göz önünde bulundurulması gereken noktaları ise şöyle sıraladı:

    • Camı kırılmaya dirençli olmalıdır. Polikarbonattan yapılmış camlar diğer organik reçinelerden kırılmaya 10 kat daha dayanıklıdır.
    • Yüzde 100’e yakın UVA filtreli olmalıdır. Polikarbonat yapısı gereği UVA’yı yüzde 100’e yakın bloke ederken diğer organik camlarda kaplama gereklidir.
    • Çerçeve de kırılmayan metaryelden üretilmiş olmalıdır.
    • Çerçeve yüzü tamamen saran tipte olmalıdır.
    • Gözlüğün düşmesini engellemek için meteşesi yaylı olmalı veya arkadan elastik bir bantla tutturulmalıdır.
    • ‘Ucuz’ gözlüklerden kaçınılmalıdır. ABD’de camı yüzde 100 UV filtreli olmasına rağmen çerçeve boyasında yüksek oranda kurşun içerdiği saptanan market gözlükleri piyasadan toplatılmıştır. Çocuk ciltlerinin ince olduğu ve toksik maddeleri çok daha kolay emebileceği unutulmamalıdır.

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Cannes şıklık yarışı 2016

    Cannes şıklık yarışı 2016

    Bu yıl 69’uncusu düzenlenen Cannes Film Festivali, Woody Allen’ın Cafe Society filminin gösterimiyle başladı. Festivalin ilk galasında yine kırmızı halıda ünlüler geçidi yaşandı.

    cannes_siklik_yarisi_2016 (1) cannes_siklik_yarisi_2016 (2) cannes_siklik_yarisi_2016 (3) cannes_siklik_yarisi_2016 (4) cannes_siklik_yarisi_2016 (5) cannes_siklik_yarisi_2016 (6) cannes_siklik_yarisi_2016 (7) cannes_siklik_yarisi_2016 (8) cannes_siklik_yarisi_2016 (9) cannes_siklik_yarisi_2016 (10) cannes_siklik_yarisi_2016 (11) cannes_siklik_yarisi_2016 (12) cannes_siklik_yarisi_2016 (13) cannes_siklik_yarisi_2016 (14) cannes_siklik_yarisi_2016 (15) cannes_siklik_yarisi_2016 (16) cannes_siklik_yarisi_2016 (17) cannes_siklik_yarisi_2016 (18) cannes_siklik_yarisi_2016 (19) cannes_siklik_yarisi_2016 (20) cannes_siklik_yarisi_2016 (21) cannes_siklik_yarisi_2016 (22) cannes_siklik_yarisi_2016 (23) cannes_siklik_yarisi_2016 (24) cannes_siklik_yarisi_2016 (25) cannes_siklik_yarisi_2016 (26) cannes_siklik_yarisi_2016 (27)

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Kilo almak isteyene sumocu diyeti

    Kilo almak isteyene sumocu diyeti

    Uzmanlara göre; kilo almanın sırrı sumocu geleneğinde saklı…  Yoğun aktiviteden sonra günde sadece iki öğün yemeği içeren bu beslenme programı kilo aldırıyor.

    Kilo kolay alınıyor ama maalesef vermesi bir o kadar zor oluyor. Çocukluklara diyet yaptırma ise bir o kadar zor… Türkiye’de yapılan bir araştırma sonucunda erişkin erkek nüfusta obezite görülme oranı yüzde 21.2 olarak saptandı, bu oran kadın nüfusta ikiye katlanıp yüzde 41.5’e çıkıyor. Her 100 çocuktan 20’sinde ise kilo sorunu yaşanıyor.

    İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji Klinik Şefi Doç. Dr. Ceyhun Dizdarer, “Kızlarda obezite riski 7-8 ve 9, erkeklerde 9-10-11 yaşlarında daha yüksek. Özellikle ergenlik döneminde aileler çocuklarının kilo takibini bilinçli yapmalı. Alınan kiloları ‘büyüme çağında’ diyerek görmezlikten gelmemeleri gerek. Kilo almak kolay, vermek zor” dedi.

    ANOREKSİYA ÇOK YAYGIN
    Dizdarer, obezite kadar olmasa da ciddi sayıda çocukta gelişme geriliği olduğunu, hatta kilo alamayan yetişkinlerin de bulunduğunu söyledi. Doç. Dr. Ceyhun Dizdarer, ‘kendini şişman hissedip, yememe hastalığı’ olarak bilinen anoreksiya vakalarının kilo alamayanlardan çok daha fazla ve ‘gizli’ olduğunu kaydetti.

    Kilo almak isteyene sumocu diyeti
    Kilo almak isteyene sumocu diyeti

    GÜNDE İKİ ÖĞÜN
    DHA’nın haberine göre; Dizdarer kilo almanın sırrını şöyle anlattı:

    “Sumocu geleneğinde sabah kalkınca kahvaltı yapmamak, sonra uzun bir spor, sonrası büyük bir kahvaltı, sonra yine akşama kadar hareket aktivite büyük bir yemek var. Yani günde sadece iki ve büyük yemek. Sonra sumocu olunuyor. Sumocular başka türlü beslenmiyorlar, beslenemiyorlar. Onun için sumocuların tersini yaptığınızda yani yemekleri güne dağıttığınızda kilo veriyorsunuz, zayıfsanız da sumocuya benzer bir davranış modeline geçtiğinizde kilo alıyorsunuz. Ama bu kiloların verilme ve alınmalarının sağlıklı olup olmadığının profosyonelce izlenmesi gerekiyor. Yağınız mı azalıyor kasınız mı azalıyor, yağınız mı artıyor, kas kitleniz mi artıyor? Bunlar muhakkak, ayrıca kan tahlilleriyle, klinik izlemleriyle desteklenmeli. Böylelikle bilinçli bir şekilde, bilimsel olarak sumocu diyeti uygulanabilir. Dünyada da sumocu diyeti uygulamaları var.”

    NTV

  • Cilt kreminde civa çıktı

    Cilt kreminde civa çıktı

    Bu yılın ilk üç aylık döneminde yaptığı 336 kozmetik ürün incelemesinde, 170 ürünün “teknik düzenlemeye aykırı”, 138’inin ise “güvensiz” olduğu belirlendi.

    Sağlık Bakanlığına bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun bu yılın ilk üç aylık döneminde yaptığı 336 kozmetik ürün incelemesinde, 170 ürünün “teknik düzenlemeye aykırı”, 138’inin ise “güvensiz” olduğu belirlendi.

    Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumundan edinilen bilgiye göre, tıbbi cihaz ve kozmetik denetimlerinde ilk üç aylık dönemde 336 kozmetik ürün ve 573 tıbbı cihaz incelendi.

    Denetimde, 339 kozmetik ürünün mercek altına alındı ve 70 ürün “teknik düzenlemeye aykırı”, 138 ürün de “güvensiz” bulundu.

    Kurum tarafından “teknik düzenlemeye aykırılık” gerekçesiyle ilgili firmalara 119 bin 663 lira, “güvensizlik” gerekçesiyle 90 bin lira, “mevzuata uygun olmadığı” gerekçesiyle 70 bin lira olmak üzere 279 bin 663 lira para cezası ile ürün geri çekme, imha iş ve işlemleri de uygulandı.

    Güvensiz olduğu belirlenen ürünler arasında bebekler için kullanılan pişik önleyici kremler, yüz maskeleri, gece-gündüz kremleri, maskaralar ve taklit parfümler yer aldı. Cilt bakımında kullanılan leke giderici bir kremde, bir tür ağır metal olan ve toksik etkileri bulunan civaya rastlandı.

    Güvensiz ürünler arasında oksijen cihazları da var

    Ocak-Şubat-Mart 2016 döneminde 573 tıbbı cihaz da denetlendi. Ürünlerin 267’sinin “uygunsuz”, 30’unun ise “güvensiz” olduğu tespit edildi.

    Güvensizlik gerekçesiyle firmalara 531 bin lira para cezası kesildi. Kurumun denetim ağına takılan güvensiz ve uygunsuz ürünler arasında ameliyat aletleri, vücut analizörü, kan ayrıştırıcı kitler, şırıngalar, alçılı sargılar ve oksijen cihazları bulunuyor.

    Geçen yıl yapılan denetimlerde bin 272 kozmetik üründen 937’sinin “teknik düzenlemeye aykırı”, 119 ürünün “güvensiz” olduğu belirlenmiş, ilgili firmalara 1 milyon 570 bin 472 lira para cezası verildi.

    Tıbbi cihaz alanında da 2 bin 873 tıbbi cihaz ürününden bin 215’i “uygunsuz”, 101’inin “güvensiz”, 9’unun da “teknik düzenlemeye aykırı” olduğu kayıtlara geçirildi, ilgili firmalara 1 milyon 724 bin 253 lira ceza kesildi.

    Kaynak: trthaber.com/haber/saglik/cilt-kreminde-civa-cikti-249978.html

  • Ev hanımları bu hastalığa dikkat!

    Ev hanımları bu hastalığa dikkat!

    Tekrarlayan ve zorlayıcı hareketler sonucu yaygın olarak görülen dirsek hastalıkları hareket kabiliyetini kısıtlayarak günlük yaşamı zorlaştırıyor.

    Dirsek rahatsızlıkları konusunda ev kadınlarının sporculara göre daha fazla risk altında olduğunu söyleyen Ortopedi ve Travmatoji Bölümünden Doç. Dr. F. Erkal Bilen, ev işleri sırasında kolların fazla sıkılmaması ve zorlanmaması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen konusunun uzmanı ortopedistler
    5. Ortopedi Günlerinde bir araya geldi. Ortopedi Günlerine, bu alanda dünyaca ünlü bir isim olan ABD’li Cerrah Prof. Dr. Michael Hausman ve alanında uzman doktorlar dirsek rahatsızlıkları konusunda deneyimlerini paylaşarak, güncel tedavi yöntemleri, yeni gelişmeler, risk gurupları ve alınabilecek önlemleri masaya yatırdı.

    Güneşlenerek dirseklerinizi koruyabilirsiniz

    Doç. Dr. F. Erkal Bilen dirsek ve tendom yaralanmalarının D vitamini eksikliğinden kaynaklandığını vurgulayarak, “Ülkemiz güneş ışığı açısından zengin coğrafyada yer alıyor. Öğlen 12 civarında 15 dakika güneşten faydalanmak D vitaminimizi yeterli düzeyde arttıracaktır ve özellikle dirsek yaralanmaları bakamından koruma sağlayacaktır” dedi.

    Çamaşır sıkarken dikkat

    Düşme, çarpma gibi kazalarla dirseklerin yaralanabileceğini ifade eden Doç. Dr. Bilen, “Bunların yanında esas risk faktörünü kollarını fazla kullanan ve zorlayan kişiler oluşturmaktadır. Ev kadınları ve işleri sırasında sürekli kollarını kullanmak zorunda kalan işçilerin dirseklerinde rahatsızlık yaşanabilmektedir. Sporcularda da aynı şekilde kolların fazla sıkılması ve zorlanması sonucu kümülatif travma denilen rahatsızlık oluşabilmektedir. Bilinenin aksine ev kadınları sporculara göre daha büyük risk altında. Çünkü kollarını devamlı bütün gün kullanıyor ve zorluyorlar. Aynı şekilde kollarını devamlı zorlayan işçilerde bu gurupta yer alıyor. Sporcularda daha az rastlıyoruz. Dirsek rahatsızlıklarını önlemek için özellikle ev hanımlarının çamaşırları tutup sıkarken, çamaşır kurutup suyunu alırken aşırı sıkmamaları ve her gün yapmamaları gerekir. Sonrasında ağrı varsa bir süre bunları yapmaktan uzak durmalarında fayda var.”

    Kazalarda en fazla zarar dirseklerde yaşanıyor

    Ortopedi Günleri toplantısına katılıp deneyimlerini paylaşan ABD’li Prof. Dr. Michael Hausman, kazalar ve travmalarda dirsek yaralanmalarının sıklıkla yaşandığını dile getirdi. Bu tür travmalarda dirseklerin kırılabileceğini belirten Hausman, sporcularda meydana gelen yaralanmalarda ise dirseğin dış tarafında görülen tenisçi dirseği denilen rahatsızlığa rastlandığını söyledi.

    Dirseğinizi dinlendirin

    Dirsek rahatsızlıklarında tanı ve tedavi yöntemlerine değinen Prof. Dr. Hausman, hastanın şikayetlerinin çok iyi dinlenmesi gerektiğini söyleyerek “Muayene çok dikkatli ve detaylı yapılmalıdır. Bazen muayeneyi desteklemek için röntgen, ultrason, MR gibi görüntüleme yöntemlerinden destek alınır. Sinir yaralanmalarında EMG denilen elektriksel testleri yapmak gerekir. Dirsek rahatsızlıklarının yaşanmaması için zorlanmaların hissedildiğinde dirseğin dinlendirmesi önemlidir” dedi.

    Türkiye’nin dünyanın en iyi dirsek tedavilerinin uygulandığı ülkeler arasında olduğunun altını çizen Hausman, cerrahi tedavilerden sonra dirseğin uygun zamanlarda hareket ettirilmesinin, hareket kısıtlığının önüne geçeceğini de hatırlattı.

    Kaynak: trthaber.com/haber/saglik/ – İHA