Blog

  • Bebek Hırka Modelleri 2015

    Bebek Hırka Modelleri 2015

    Canınızdan çok sevdiğiniz bebekleriniz kış aylarında üşümesin, hasta olmasın diye sizler için bebek hırka modelleri 2015 resim galerimizi hazırladık.
    Bebek hırka modellerinden başka, bebek battaniye modelleri, bebek patik modellerini de sitemizde anne çocuk bölümünde bulabilirsiniz.
    Örgü bebek hırkalarında kapşonlu, kapşonsuz, spor, klasik gibi pek çok modeli bulmak mümkün.

    İlgili Konular

    En Güzel Kız Bebek Örgü Hırka Modelleri 2015 Tıklayınız

    Bebek Hırka Modelleri 2014 resim galerimiz için tıklayınız

    Bebek hırkaları annelerin severek yaptığı veya birine yaptırarak hazır olarak satın aldığı, bebek giyim eşyalarındandır.
    Kışın ve sonbaharın vazgeçilmezi olan erkek ve kız bebek hırka modelleri resim galerimizi incelemenizi tavsiye ederiz.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

    lila kız bebek hırkası
    lila kız bebek hırkası
    mavi örgü erkek bebek hırkası
    mavi örgü erkek bebek hırkası

    bebek_hirka_modelleri_2015 (1)

    lila kız bebek hırkası
    lila kız bebek hırkası
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    Bebek Hırka Modelleri 2015
    mavi örgü erkek bebek hırkası
    mavi örgü erkek bebek hırkası
    kız bebek hırkası
    kız bebek hırkası
    örgü bebek hırkası
    örgü bebek hırkası
    kız bebek hırkası
    kız bebek hırkası
  • 2014 2015 Sonbahar Kış Kadın Ayakkabı Modelleri

    2014 2015 Sonbahar Kış Kadın Ayakkabı Modelleri

    Şık ve güzel görünmek isteyen kadınlar için 2015 yılına hitap eden 2014- 2015 sonbahar kış kadın ayakkabı modellerini sizler için derledik.
    Ünlü modacılar New York, Paris moda haftalarında hazırladıkları ayakkabı tasarımlarını her sene görücüye çıkarıyorlar.

    Son moda son trend olabilen kadın ayakkabı modellerini resim galerimizde bulabilirsiniz. 2014 2015 sonbahar kış en güzel kadın ayakkabı modellerinde neler yok ki kalın topuklu, kemerli kayışlı, sivri burunlu, dolgu topuklu, asimetrik kesimli çizmeler, dizlere uzanan çizmeler, taşlı ayakkabılar…

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

    2014 2015 Sonbahar Kış Kadın Ayakkabı Modelleri
    2014 2015 Sonbahar Kış Kadın Ayakkabı Modelleri
    platform kadın ayakkabısı
    platform kadın ayakkabısı
    2014 2015 Sonbahar Kış Kadın Ayakkabı Modelleri
    2014 2015 Sonbahar Kış Kadın Ayakkabı Modelleri
    dolgu topuk kadın ayakkabısı
    dolgu topuk kadın ayakkabısı
  • Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı 2015

    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı 2015

    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık siyah beyaz yatak odası takımı 2015 resim galerimizi sizler için derledik.
    2015 yılına hitap edebilecek siyah beyaz yatak odası takımı modellerinden oluşan bu
    Az eşya ile evini döşemek isteyenlerin dekorasyonda tercih ettiği tasarım olan minimalist dizaynda öne çıkan renkler siyah ve beyazdır. Bu zıt ve asil renkleri çalışma odalarından salonlara kadar her alanda kullanabilirsiniz.
    Günün yorgunluğunu atmak, dinlenmek için en iyi alan olan yatak odalarında da siyah ve beyazın hakim olduğu bir dekorasyon oluşturup yatak odanıza zarif bir görüntü kazandırabilirsiniz.

    Yatak odası Modelleri 2015 İçin Tıklayın

    Dikkatli şekilde uygulandığında gayer şık duran, siyah ve beyaz rengi doğru şekilde kullanmak istiyorsanız özen göstermeniz gereken en önemli konu renklerin oda içerisindeki dağılımı olmalı.
    Siyah beyaz yatak odası modelleri resim galerimizi incelemenizi öneririz.

    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı 2015

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

    siyah beyaz yatak odaları
    siyah beyaz yatak odaları
    siyah beyaz yatak odaları
    siyah beyaz yatak odaları
    siyah beyaz yatak odaları
    siyah beyaz yatak odaları
    siyah beyaz yatak odaları
    siyah beyaz yatak odaları
    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı
    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı
    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı
    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı
    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı
    Siyah Beyaz Yatak Odası Takımı

     

  • Evde pedikür yapmanın püf noktaları

    Evde pedikür yapmanın püf noktaları

    Tüm günün yorgunluğunu çeken ayaklarınıza sık sık bakım yapmalısınız. Akşam tüm işleriniz bittikten sonra ayaklarınızı uzatıp dinlenmeden önce pedikürünüzü yapın.

    Peki evde pedikür nasıl yapılır?

    Ayak bakımı yapmak için aslında en uygun zaman banyo sonrasıdır. Cilt yumuşak, tırnaklar ise daha esnek hale gelir.

    Banyo sonrası yapmayacaksanız eğer, ayaklarınızı on dakika kadar ılık su doldurulmuş ve bir kaşık tuz atılmış kabın içinde bekletin. Daha sonra ayaklarınızı sudan çıkartarak durulayın. Topuklar gibi ölü deri yüzünden kalınlaşmış bölgeleri ponza taşıyla ovun. Tahrişlere yol açmamak için cildin hassas olduğu yerleri ovmaktan kaçının.

    Şimdi sıra tırnak etlerinizde; küçük bir tahta çubukla iyice yumuşamış olan etleri içeri doğru itin. Bu yöntem, tırnak etlerini kesmeye kıyasla hem çok daha kolay hem de daha risksiz. Sadece tırnakların, özellikle de baş parmak tırnaklarının kenarlarında bulunan ölü derilerin ucunu kesebilirsiniz, çünkü bunlar bazen geriye itilemeyecek kadar serttir.

    Bundan sonra yapılacak son iş tırnakları kesmek. Bu işlemde en fazla dikkat etmeniz gereken nokta tırnakların yanlarını çok derin kesmemek ve küt bırakmamak. İçeri doğru fazla fazla kesilerek oyulan tırnak kenarları ileride batık tırnak oluşmasına yol açabilir ki bu da son derece can sıkıcı, acı verici bir durumdur.

    Şimdi tırnaklarınızı törpülemeye başlayabilirsiniz ama metal bir törpüyle değil! Son zamanlarda çıkan kalın karton törpüler bu iş için çok daha uygun, çünkü tırnakları kırmıyorlar. Törpüledikten sonra ayaklarınızı tekrar durulayın ve kurulayın.

    Artık sıra işin en zevkli kısmı olan ojeyle pedikür işlemini tamamlaya geldi. Yalnız bu işleme başlamadan önce parmaklarınızı bir parça pamuk yardımıyla ayırın.

  • Hem şifa oluyor hem zayıflatıyor

    Hem şifa oluyor hem zayıflatıyor

    Birçok hastalığa karşı direnç sağlayan ve vücut direncini artıran zencefil, çay olarak tükettiğinizde de zayıflamanıza yardımcı oluyor.

    Havaların bir soğuk bir sıcak seyretmesi vücut dengesini bozuyor. Bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla hastalıklara da davetiye çıkartılıyor. Hastalıklarla baş edebilmenin yolu bağışıklık sisteminin güçlü olmasında yatıyor. Vücut direncini artıran gıdaların başında ise zencefil geliyor. Her derde deva olan zencefil özellikle kötü bakterilere karşı tam anlamıyla kalkan görevi görüyor.

    Her derde deva

    Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu’nun çalışmalarına göre de zencefil mide bulantısı, şişkinlik, sindirim problemleri, mide, bağırsak enfeksiyonlarında etkili oluyor. Ayrıca, akciğeri temizleyen zencefil, terlemeyi artırarak cildi de güzelleştiriyor. Kan dolaşımını artırıp kolesterolü düşürüyor. Solunum yoluyla bulaşan mikroplara karşı mücadele ediyor.

    Doğal aspirin

    Özellikle soğuk algınlığıyla, buna bağlı olan öksürük için yatıştırıcı etkisi oluyor. Ayrıca zencefil, doğal aspirin olarak kanı sulandırır, böylece kanın pıhtılaşmasını engeller. Kan pıhtılaşması sonucu oluşan istenmeyen rahatsızlıkları engellemeye yardımcı olur. Beyne de faydası olan zencefil hücrelerin işlevini artırıyor.

    Zayıflatır

    Zencefili sıcak havalarda soğuk içeceklere ilave edebilir, kışın da demleyip çay olarak içebilirsiniz. Böylece hem bağışıklık sistemi güçlenmiş olur hem de zayıflamaya yardımcı olur. Bal ile tatlandırılan zencefil çayı zayıflatırken birçok hastalığa da çare olabiliyor. Zencefil ile havuç ve elmayı blenderda karıştırın. Bedeninize güç verecek olan bu karışımı özellikle sabahları içiniz.

    Zencefil, vücuttaki iltihabın atılmasında etkilidir. Kanserden korur. Zencefilin bir başka özelliği de metabolizmayı hızlandırmasıdır. Bu da zayıflamak isteyenler için zencefili önemli hale getirmektedir. Zayıflama tedavisinde kan şekerini dengede tutuğu için tok tutar. Metabolizmanın yavaşlamasını engeller. Rahat kilo verilmesini sağlar.

  • Hindistan Cevizli Kubbe Pasta Tarifi

    Hindistan Cevizli Kubbe Pasta Tarifi

    Hindistan Cevizli Kubbe Pasta Nasıl Yapılır? Hindistan Cevizli Kubbe Malzemeleri nelerdir?

    Malzemeler:

    2 adet hazır rulo pasta

    Kreması için;

    1 litre süt
    1 su bardağı toz şeker
    1 su bardağı nişasta
    1 yemek kaşığı un
    1 su bardağı hindistan cevizini
    1 paket krem şanti

    Hazırlanışı:

    Bir tencerede krema malzemelerini krem şanti hariç hepsini ekleyip orta ateşte pişirin.Daha sonra rulo pastaları ince ince dilimleyin.Streç filmle kapladığınız derin bir kabın içerisine düzgünce yerleştirin.Pişirmiş olduğununz kremanın içerisine
    krem şanti ekleyip karıştırın.Kasenin içerisine döküp tekrardan rulo pasta ile kapatın.Alt kısmının iyice düz olmasına dikkat edin.Bir gün dolapta beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

  • Şeffaf Perde Modelleri

    Şeffaf Perde Modelleri

    Şeffaf perde tasarımlarını galerimizde görebilirsiniz…

    Siyah ve beyaz desenli perde modelleri İçin tıklayınız!

    seffaf_perde_modelleri (25)
    Şeffaf Perde Modelleri
    seffaf_perde_modelleri (24)
    Şeffaf Perde Modelleri
    seffaf_perde_modelleri (26)
    Şeffaf Perde Modelleri

    seffaf_perde_modelleri (1) seffaf_perde_modelleri (2) seffaf_perde_modelleri (3) seffaf_perde_modelleri (4) seffaf_perde_modelleri (5) seffaf_perde_modelleri (6) seffaf_perde_modelleri (7) seffaf_perde_modelleri (8) seffaf_perde_modelleri (9) seffaf_perde_modelleri (10) seffaf_perde_modelleri (11) seffaf_perde_modelleri (12) seffaf_perde_modelleri (13) seffaf_perde_modelleri (14) seffaf_perde_modelleri (15) seffaf_perde_modelleri (16) seffaf_perde_modelleri (17) seffaf_perde_modelleri (18) seffaf_perde_modelleri (19) seffaf_perde_modelleri (20) seffaf_perde_modelleri (21) seffaf_perde_modelleri (22) seffaf_perde_modelleri (23)

  • Eğer ilişkiniz konusunda herhangi bir endişeniz varsa…

    Eğer ilişkiniz konusunda herhangi bir endişeniz varsa…

    Hayat insanı nasıl yoruyorsa ilişkileri de aynı hızla yıpratabiliyor. Ama bu, uzun süren her evlilik eninde sonunda bitmek durumundadır anlamına gelmiyor. Beraberliğinizi sağlıklı tutmanın bir sürü yolu var. Ve unutmayın: Bu konu sizin sağlığınızla da doğrudan ilgili.

    İşe temelden başlayalım. Eğer ilişkiniz konusunda herhangi bir endişeniz varsa önce şu tek soruluk testi uygulayın:

    Şu anki romantik ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?
    A – Muhteşem! Hayatımın aşkını buldum.
    B – Güçlü ve istikrarlı ama biraz daha alevi olsa fena olmaz.
    C – Çalkantılı ve sarsıntılı. Evde olacağıma işte olmayı tercih ederim.
    D – Çamaşır makinesiyle bile daha iyi bir iletişimim var.

    Sizin de tahmin edeceğiniz gibi ideal ilişki A şıkkına yakındır. Hepimizin hayatta farklı amaçları var. Bazılarımız yıldız olmak bazılarımız da yıldızları araştırmak isteriz. İlgi alanlarımız, hedeflerimiz ve kariyerlerimiz aynı fiziksel görüntümüz gibi farklı olsa da hepimizin en büyük dürtüsü neredeyse aynı: “Hayatım” diye seslenebileceğimiz, sarılabileceğimiz o özel insanı bulabilmek…

    Aşkın, huzurun, duygusal bağlantının ve fiziksel çekimin verdiği o hisler ne kadar mutlu olduğumuzla alakalıdır. Biz insanlar bir başkasına ihtiyaç duyar, bir başkasını sever ve bir başkasını isteriz. Romantik bir ilişkideki o bağ olmadan mutlu olmak çoğumuz için çok zordur. Arkadaşlarımız, ailemiz veya evcil hayvanlarımızla olan bağlar da mutluluğumuzla doğrudan ilintilidir. Bunun tam tersi de elbette geçerli: Kötü sosyal ilişkiler stres ve olumsuz sağlık koşullarını tetikler. Güvene dayalı, tek eşli, romantik ilişkiler çok önemli olsa da yapılan araştırmalar yakın bir arkadaş gibi güçlü sosyal bağların da sağlığımız üzerinde eşli ilişkiler kadar önem taşıdığını gösteriyor. Bu tür sosyal ilişkilerin mutsuz ve huzursuz romantik birlikteliklerden çok daha iyi olduğunu söylememize bile gerek yok herhalde.

    30 YILLIK EVLİLİK DÖRT EVLİLİĞE EŞİT

    Birçok çift zamanla birbirinden kopar ve sonra bağlarını tekrardan onarmak durumunda kalır. Peki neden? Bir kadın bir erkeğin potansiyelini düşünerek onunla evlenir ve onu bu potansiyele uydurmaya çalışır. Bir erkekse tam aksine bir kadınla tam istediği gibi biri olduğu için evlenir. Ancak kadın zamanla değişebilir. İşin aslı âşık olduğunuz andan itibaren iki taraf da farklı yönlere doğru koşmaya başlar. Başlarda hele ki çocuğunuz varsa dopamin ve oksitosin gibi bağlayıcı kimyasallar sayesinde birbirinize yakın kalırsınız. Ancak 5-7 yıl sonra bu kimyasalların seviyesi düşmeye başladığında sürekli olarak evliliği yeniden keşfetmeniz gerekir. 30 yıldır evli olan insanlar aslında dört kez evlenmiş gibidir. Ancak paniğe gerek yok. İlişkimizi küçük detaylara biraz daha fazla özen göstererek güçlendirebiliriz. Birbirimize yapacağımız iltifatlar, yapacağımız farklı programlar gibi… Böyle şeyler büyük problemlerin su yüzüne çıkmasını da engellemeye yardımcı olacaktır.

    İLİŞKİME CANLILIK KATMAK İÇİN NELER YAPABİLİRİM?

    Eskileri hatırlayın. İlk çıkmaya başladığınızda eşinizin nasıl olduğunu hatırlayın. Birbirinizden etkilenmenize neden olan özelliklere odaklanın.

    Daha fazla uzlaşmaya çalışın. Evlilikteki en önemli kurallar ikinizin de üzerinde anlaştığı kurallardır. Kimse zarar görmediği sürece (önemli olan da budur) eşler arasındaki her ‘kural’ tartışılabilir. Bu, mali konulardan çocuk yetiştirmeye, tatil için nereye gideceğinize kadar her şeyle alakalı olabilir.

    İlişkinize odaklanın. Çocuk sahibi olduğunuz zaman dünyanın onların etrafında döndüğü doğru ama çocuklarınıza ebeveyn, akıl hocası olurken bile öncelikli olan ilişkinizin çocuklarınızla değil, eşinizle olduğunu unutmayın. Özellikle zaman ve ilgi söz konusu olduğunda bunu hatırlamalısınız. Zor olduğunu biliyorum ama evlilikte ne kadar mutlu olunursa, çocuklarla ilgili konuların üstesinden gelmek de o kadar kolaylaşır. Ayrıca evliliğinize özen göstermek çocuklarınıza birbirini seven ebeveynlerin şefkati altında büyüme şansını verir. Çocuklarınızın sonunda evden gideceğini ve ömrünüzün kalanını eşinizle geçireceğinizi de unutmayın.

    Ortak bir görüş belirleyin. Evlenmeden önce çocuklarınızı belli bir dine göre yetiştirmek veya hiç fast food yedirmemek gibi kararlar almış olabilirsiniz. Bütün bu evlilik öncesi hedefler ve değerler iyi, hoş ama sürekli olarak yeni sorunlar ve problemlerle karşılaşacağınız için önemli olan özellikle de ilişkiniz gelişirken, konuşup anlaşarak ortak bir görüş belirleyebilmektir. Ortak görüş belirlerken iki tarafın da problemleri eleştirel olmayan şekillerde ele alması ve çözümlemesi gerekiyor. Anlaşamadığınız noktalarda problemleri çözmek için, iki tarafın ortaya sunduğu farklı yaklaşımlardan faydalanmaya çalışın.

    Spontane davranın. Şu anda, eşinizin hoşuna gidebilecek üç tane şey söyleyebilir misiniz? O halde bir tanesini yapın. Evet, tam şu anda. Unutmayın ki sürpriz olarak ne yaptığınızın önemi yoktur, onu gece dışarı çıkaracak olsanız da veya değişik bir ayak masajı yapacak olsanız da önemli olan onun için özel bir şeyler yapmaya vakit ayırmış olmanızdır.

    Mehmet ÖZ

  • Vampir botoksu

    Vampir botoksu

    Vücudun kendi kendini yenileyemediği bir yapı olan eklemlerde bulunan kıkırdak dokusu hasar gördüğünde, medikal tedaviden yanıt alamayan, cerrahi tedavi için ise uygun bulunmayan hastalar kendi kanları ile iyileşiyor.

    Eklem hasarı ve eklem kireçlenmesi; diz, kalça, ayak bileği eklemlerinde kırık oluşanlarda, kıkırdak hasarı olanlarda, genetik aktarımı olanlarda, çok ayakta kalanlarda, ağır iş yapanlarda, bir sebeple eklemdeki kıkırdağa ağır yük binenlerde ve son yıllarda artan oranlarda bilinçsiz spor yapanlarda görülüyor. Tıpkı beyin hücreleri gibi, öldüğünde yerine vücut tarafından yenisi yapılamayan kıkırdak dokusu suni olarak üretildiğinde ise hiçbir zaman orijinali gibi fonksiyon gösteremiyor. Medipol Üniversitesi Hastanesi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Bülbül’e bu değerli dokuyu koruma yollarını, hastalık belirtilerini ve tedavi seçeneklerini sorduk.

    Kıkırdak, kemiklerin üzerinde, eklemlerdeki iki kemiğin birbirine sürtünmesini engelleyen, üzerinde hiçbir pürüz olmayan bir zemin ve bu zemindeki milimetrik çatlaklar dahi problem yaratabiliyor. Eklem hasarları ve kireçlenmesi en sık dizde görülüyor ve bunun en belirgin bulguları merdiven inip çıkarken, çömelirken, yürürken, yokuş inerken, otomobil kullanırken hissedilen ağrılar oluyor. En son safhada, ileri yaşlarda ise hareket güçlüğü başlıyor. Gençlerde hareket kısıtlılığı ise ağrıya bağlı olarak değil, menisküs yırtıklarında ve yırtığın kilitlenme yapması halinde görülüyor.

    İhmal hastalığı ilerletiyor

    Dizdeki bu ağrılar günün her saati çekilmediği için çoğu kişi tarafından ihmal ediliyor ve tablo ilerlediğinde kireçlenmeye dönüşüyor. Doç. Dr. Bülbül, ülkemizde 40’lı yaşlarda görülen eklem hasarlarının ABD ve Avrupa’da 60’lı yaşlarda ortaya çıktığını, bunun da sağlık bilinci ile bağlantılı olduğunu belirterek, “Ağrı bir alarm olarak değerlendirilip uzmana başvurulduğunda eklemler korunmuş oluyor” diyor.

    Dikkate alınmayan eklem ağrısı ilerlediğinde hareket kısıtlılığına doğru gidiyor, kıkırdaktaki zedelenmeyi tamir etmek için vücut bu bölgeye sıvı salgıladığı için ödem oluşuyor ve bu da eklem zarını şişiriyor. Koruma amaçlı “airbag” tarzı bu oluşum hareketi kısıtladığı için günlük yaşamı etkiliyor, işgücü kaybına neden oluyor.

    Eklem hasarlarında ilk belirti merdiven ve yokuş inerken hissedilen ağrı oluyor ve bu şikayet ile gelen hastaya önce bir muayene yapılıyor. MR ve röntgen ile dizin yapısal bozukluklarının ve eklem deformitesinin olup olmadığı inceleniyor. Birinci ve ikinci derece lezyonlarda konservatif tedavi denilen medikal tedavi ve fizik tedavi veriliyor. Üçüncü ve dördüncü derecede ise cerrahi tedavi gündeme geliyor. Doç. Dr. Murat Bülbül, cerrahi tedavinin detaylarını şöyle anlatıyor: “Artroskopik yani kapalı yöntemle lezyonun büyüklüğüne göre kıkırdak temizleniyor ya da törpüleniyor ancak kıkırdak hiçbir zaman eski haline gelmiyor. Bu şekilde temizleme yapılamayan olgularda kıkırdak nakilleri yapılıyor. Yani dizin bir başka bölümünden kıkırdak ya da kemik blokları mozaikplasti denilen yöntemle naklediliyor ya da kişinin kendi kıkırdağı laboratuvar ortamında çoğaltılıp blok halinde buraya naklediliyor. Ayrıca sentetik kıkırdaklar da nakledilebiliyor. Tüm bu tedaviler dünyanın her yerinde en fazla yüzde 60 başarı ile sonuçlanıyor. Kök hücre çalışmalarının ilerlemesi ile bu tedavilerde büyük ilerlemeler olmasını bekliyoruz.”

    “Eklem sağlığınızı korumak için koşmak yerine tempolu yürümeyi tercih edin.”

    Tedavi nasıl yapılıyor?

    Hastanın kendi kanı kullanıldığı için “Vampir Botoksu” denilen yöntemde PRP tekniğinin kullanıldığını belirten Doç. Dr. Bülbül, “Bir tüp kan alınarak belli bir devir sayısında santrifüj ile döndürülüyor ve bir çökelti oluşuyor. Çökeltinin bir tabakası, kanın pıhtılaşmasını sağlayan trombositlerden oluşuyor. Bunlar ayrıştırılarak, normal sayısı 250-400 bin arasında olan trombositler kimyasal aktivatörlerle 15 katına kadar çıkartılıyor. Bu trombositler sıkıntı olan eklem bölgesine enjeksiyon ile uygulanıyor. Hastanın durumuna ve alınan cevaba göre beş defaya kadar tekrarlanabiliyor. Kıkırdakta zedelenmiş olan zemine oturan bu yapı, vücuttaki tüm kök hücreleri bu bölgeyi tamir etmeye davet ediyor ve vücut bunun için çalışmaya başlıyor” diyor. Bu tedavi, kıkırdaktaki hasarlanması cerrahi tedavi gerektirmeyen ancak medikal ve fizik tedavinin de yeterli olmadığı ara bölgede kalmış hastalar için bir seçenek oluyor. Tedavi sonuçları yüzde 60-70 oranında başarı ile sonuçlanıyor. Doç. Dr. Bülbül, PRP’nin yeni formlarının geliştiğini ve ilerleyen yıllarda eklemlerde çok daha başarılı sonuçlar alınabileceğini söylüyor.

    EKLEMLERİNİZİ NASIL KORURSUNUZ?

    – Düzenli spor yapın.

    – Spor öncesi mutlaka germe egzersizi yapın çünkü sağlık için spor salonuna gitmeye başlayan birçok insan kısa sürede ortopedi ve travmatoloji uzmanlarına başvuruyor. Germe egzersizi, ısınma ve soğuma hareketleri yapılmayınca hiçbir egzersizin faydası olmuyor.

    – Koşmak yerine tempolu yürümeyi tercih edin.

    – Ağrı hissettiğinizde vücudunuzun sesine mutlaka kulak verin.

    – Eklemlere aşırı yük binmesine neden olan fazla kilolarınızdan kurtulun.

  • Sağlıklı doğumun püf noktaları

    Sağlıklı doğumun püf noktaları

    Birçok anne adayı hamile kalmak için onca hayal kurduktan ve çaba sarf ettikten sonra bu sürecin pamuklara sarılı, masum bir dönem olmadığını yaşadığı olumsuzluklarla anlayabilir. Mutlu sonun gerçek anlamı sağlıklı doğum ve sağlıklı bebeğin kucağa alınmasıdır. Sağlıklı doğumun püf noktalarını Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aytun Aktan açıkladı.

    Gebelikte vücut, dengesini yeni baştan kurar ve adaptasyon sürecinde daha fazla miktarda kan taşımaya damarlarını gevşeterek, nabız sayısını artırarak cevap verir. Dolayısıyla anne adayı gebeliğin ilk dönemlerinde, önceki tansiyon değerlerinin bile altındaki seviyelerde hiç rahatsızlık hissetmeden yaşantısına devam eder. Kalp, böbrek, karaciğer yeni gelecek hayata yardım edebilmek için daha fazla çalışmayı göze alıp, kendi aralarında iş bölümü yaparlar. Ahenkli bir ekip çalışması ile anne adayının vücudu dokuz ay süresince misafirine en iyi ev sahipliğini yapar.

    Hamilelik hakkında herşey için tıklayınız!

    Yüksek tansiyona dikkat!

    Anne ve bebeği için büyük sorunlar yaşatan, hayatı tehdit eden yüksek tansiyon sorunu gebelikte yaşanan adaptasyon sorunlarıyla ortaya çıkar. Tüm gebeliklerin % 6-20’sinde rastlanır. Hiç azımsanmayacak bu oran coğrafyalar arası farklılıklar gösterebilir. Hele de anne adayı gebe kalmadan önce bazı hastalıklara sahipse, süregelen böbrek hastalığı, şeker hastalığı, damarsal bozukluklar, lupus hastalığı gibi gebelikte yüksek tansiyon görülme olasılığını yukarılara çıkarmaktadır. Yıllarca gebelikteki hipertansiyona gebelik zehirlenmesi denmişse de, zehir olabilecek bir madde kanda saptanmamıştır. Kan basıncı değerinin dinlenmiş halde, tekrarlanan ölçümlerde 140/90 mmHg değeri ve üstünde olması ya da gebelik öncesinde bilinen kan basıncı değerinden büyük (sistolik) 30 mmHg, küçük (diastolik) 15mmHg daha fazla olması yüksek tansiyon olarak tanımlanır. Bu tek başına yüksek tansiyon durumu olabilir ya da beraberinde başka sıkıntılarla birliktelik gösterir.

    Gebelik haftasının ilk 20 haftasında saptanan yüksek tansiyon genellikle kronik hipertansiyon olarak adlandırılır. İlerleyen gebelik haftalarında ise yani ilk beş ayın tamamlanmasından sonra ortaya çıkan ve beraberinde idrarda protein atılması, el ve yüzde şişme (ödem), nöbetler (konvulzüyon) görülmesi gibi durumlarda, yüksek tansiyon, preeklampsi/ eklampsi adını alır. Bu durumu yaşayan anne adayını, bebeğini ve doktorunu zor günler bekliyor demektir. Bu hastalığın zamanında tanınması, gerekli önlemlerin alınması ve tedavisinin yapılması hayat kurtarıcıdır.

    Kimler risk altında?

    *İlk gebelikler,

    *Ailesel öyküde yüksek tansiyonun varlığı,

    *Şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı, lupus eritematosis, diğer damarsal hipertansif hastalıklar,

    *Çoğul gebelik,

    *Bebeğin fazla amnion sıvısı içinde olması (polihidramnios),

    *Bazı genetik hastalıklı bebeklerin varlığı (Trisomi 13),

    *Anne yaşının 20’nin altı ya da 35’in üstünde olması,

    *Beslenme bozuklukları, kansızlık, obezite, ,

    *Üzüm gebeliği (molar gebelik),

    *Daha önceki gebeliklerde preeklampsi – eklampsi yaşanmış olması preeklampsi gelişme olasılığının daha fazla olduğu gebelerdir.

    Hastalığın tespitinde kan basıncı ölçümü dışında anne adayının bir gün boyunca biriktirdiği idrarda protein ölçümü yapılır. Kan testlerinde pıhtılaşma faktörlerinin durumu, karaciğer ve böbreğin sağlıklı çalışıp çalışmadıkları, hastalıktan ne derece etkilendikleri tespit edilmeye çalışılır. Çünkü ciddi düzeylerde yaşanan yüksek tansiyon durumlarında anne adayında çok sayıda hayati organ geçici ya da kalıcı hasar görebilir. Bu hedef organlar, karaciğer, böbrek, beyin, akciğer, kalp ve gözdür.

    Anne karnındaki bebek sıkı takip edilmeli!

    Bebek için ise ana sorun plasentada yaşandığından bebekte gelişme geriliği, suyunda azalma, erken doğum, plasentanın ayrılması (dekolman) ya da en kötüsü anne karnında bebeğin kaybedilmesidir. Gebelikte tansiyon yükseklikleri çok ciddiye alınmalıdır.
    Takiplerin deneyimli doktorlar tarafından yapılması gerekmektedir. Çünkü bazı hastalarda preeklampsi yaşanabileceği erken dönemde yapılan (20-24.haftalarda) doppler ultrasonografilerde ön görülebilmektedir.

    Risk grubu olan hastalara erken dönemde başlanılan ilaçlarla ve yakın takiplerle bu sorunun şiddetti azaltılabilmektedir. Preklamsinin gebeliğin hangi haftasında ortaya çıktığı ve şiddetine bağlı olarak bırakacağı hasarlar ve tedaviler değişmektedir. Tanıda ya da tedavisinde geç kalındığında ya da yetersiz tıbbı koşullar altında anne adayının ve bebeğin hayatını kaybetmesine kadar giden bir süreçtir. Annede kalıcı böbrek, karaciğer yetmezliği, körlük, yaygın damar içi kanama bozuklukları, akciğer ve kalpte hasarlar yaratabileceğinden takip doktorunun da bıçak sırtı kararlar alması gerekmektedir.