Blog

  • Karamel mus tarifi…

    Karamel mus tarifi…

    Karamel Mus Nasıl Yapılır? Karamel Mus Malzemeleri Nelerdir ? Karamel Mus Tarifi…

    Karamel mus malzemeleri
    40 gr. tereyağı
    150 ml. krema
    50 gr. Tozşeker ( 3 kaşık )
    1 yumurta sarısı
    1 paket yulaflı bisküvi

    Karamel mus yapılışı:

    Tozşekeri tavaya koyun ve hiç karıştırmadan orta ateşte eriyip kahverengi olana kadar bırakın.

    Aynı zamanda kremanın 50 mililitresini sos tenceresinde kaynatın.

    Karamel istediğiniz kıvama gelince sıcak kremayı yavaşça tavaya dökün. Karıştırarak birbirine yedirin ve ocaktan alın.

    Küçük küçük kestiğiniz tereyağını ekleyin ve iyice soğuması için kenarda bekletin.

    Kalan kremayı kabarana kadar çırpın.

    Karamel soğuyunca 2-3 yemek kaşığını ayırın. Geri kalanına yumurta sarısını ekleyip karıştırın. Sonra tüm karamelli karışımı yavaş yavaş çırptığınız kremayla karıştırın.

    Cam kaplarınıza önce biraz ufalanmış bisküvi koyup, üzerine ayırdığınız karamelden dökün ve karamel musu paylaştırın.

    İyice soğuyunca servis edin.

  • Yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler

    Yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler

    Hemen hemen her kadında görülün yumurtalık kistlerinin çoğu iyi huylu. Ameliyat bile gerektirmiyor. Aceleyle ameliyat kararı vermemeli. Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Leyla Ercan, yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler verdi.

    Kist ve miyom genellikle halk arasında karıştırılıyor. Kisti rahimden çıkmış gibi algılıyor insanlar. Rahimden çıkan urlara miyom, yumurtalıktan çıkan urlara ise kist denir. Kisti tariflersek; yumurtaların içindeki dokudan çıkan, içi sıvı dolu kesecikler diyebiliriz. Kist denince kanserle karıştırılıyor, korku yaratabiliyor. Her kist kanser değildir. Yumurtalık kistleri genellikle genç yaşlarda, 12-40 yaş arasında görülür ve bunların çoğu da iyi huyludur. Ama ergenlik döneminden önce ve menopozdan sonra görülen kistlere şüpheyle yaklaşılmalıdır. Bu kistlerin kötü huylu olma olasılıkları daha fazla olduğundan daha ayrıntılı ve yakın takip edilmesi gerekir. Menopoza girmiş bir kadında ve ergenliğe adım atmamış, adet görmemiş, bir çocukta yumurtalık kisti görülürse (ki bunlar çok nadirdir) ilk önce mailinite yönünden araştırılır. Ancak üreme çağındaki kadınlarda adet görülen yaştan (12-15) menopoza kadar olan dönemde meydana gelen kistlerin yüzde 80-85’i iyi huyludur. Bunlar çoğunlukla yumurta üretimi sırasında oluşan, basit yumurta (follikül) kistleridir.

    Follikül kistler ve çikolata kistleri
    Yumurtalıkta en çok gördüğümüz çeşit, iyi huylu yumurta kistleri dediğimiz follikül kistleridir. Aslında her kadında her ay yumurta atılır ve bu yumurtalar bir kist içinde büyür. İki adetin orta döneminde (adet kanamasının 12-18. günleri arasında) bu yumurta 2 santime kadar büyür, sonra belli bir olgunluğa gelince yırtılıp atılarak içindeki yumurta kanala geçer. Gebelikle sonuçlanmazsa 14-15 gün sonra kadın adet görür. Bazen yumurta atılmaz, o yumurta kistleşir, yaklaşık 4-5 santime kadar büyür, belli bir zaman sonra kendiliğinden kaybolur. Bu tür yumurta kistleri çoğunlukla belirti vermezler. Genelde muayeneler sırasında, tesadüfen buluruz. Bunlar her kadında olabilen zararsız kistlerdir. Tedaviye ihtiyaç yoktur, kendiliğinden kaybolurlar. Eğer bir-iki ay içinde kaybolmadıysa doğum kontrol hapı verilir. Bu haplarla kistler en az iki-üç, en fazla altı ay içinde kaybolur. Yine kaybolmuyorsa o zaman araştırmak gerekir.

    Bir de halk arasında “Çikolata kisti” diye bilinen kistler vardır. Çikolata kisti doğuştandır ve çoğunlukla ağrılı bir kisttir. Kadınların belki bir parça korkmakta haklı oldukları bir kist türüdür. Çünkü endometrioma dediğimiz bu kistler gebe kalmayı zorlaştırabilir. Ama iyi huyludur, kansere dönüşmez. Şu önemli; bir kist kansere meyilli başladıysa kansere dönüşebilir, iyi huylu kistler asla kanserleşmezler.

    Her kadında olur, kendiliğinden geçer
    Hangi kistlere ameliyat gerekir dersek; boyutu 5 santimden fazla ve giderek büyüyen, içinde sade-berrak sıvıdan ziyade düzensiz yapılar içeren, habis şüphesi doğuran kistler, karın boşluğuna ani kanama yapan kistler ve etrafında dönerek (burkularak) şiddetli karın ağrısına sebep olan kistler acil ameliyat gerektirebilir. Ayrıca çok fazla ağrıya sebep olan, ilişki sırasında sancı yaratan (endometrioma- çikolata kisti) ve ilaçla tedavi edilemeyen kistler için de ameliyat gerekebilir. Bir de çocuk sahibi olmak isteyen kadın, hiçbir başka sebep yokken gebe kalamıyorsa ve doğum kontrol hapı ile kaybolmayan kistleri varsa ki bunlar daha çok yukarda bahsettiğimiz çikolata (endometrioma) kistleridir, bunlara da ameliyat öneriyoruz.

    Kistler hep korkutucu ve ameliyat gerektiriyormuş gibi görülüyorlar ama aslında öyle değildir. Doğurganlık yıllarında görülen yumurtalık kistlerinin çok azı tedavi gerektirir, çoğu sessizce oluşur ve kendiliğinden geçer. Her kadında zaten her ay 2-3 santime kadar yumurta kisti olur. Bunlar yumurta içinden atıldığında kaybolup gider ama yumurtlama olmazsa kist 3-5 santime kadar büyüyüp sonra kendiliğinden kaybolur.

    Panikle ameliyat kararı vermeyin!
    Ancak bazı kadınlarda bu iyi huylu, içi sıvı dolu olan yumurta kistleri bazen çok şiddetli ağrı yapabiliyor ve bu durum yanlış değerlendirilirse ameliyat sebebi bile olabiliyor. 5-6 santime kadar olmuş normal iyi huylu bir kist bazen büyüyor, en ince, hassas yerinden yırtılıyor ve sıvı karın içine akıyor ya da bir miktar kanama yapabiliyor. Bu durum karında kıvrandıracak kadar, çok şiddetli ağrıya sebep olabiliyor. Kusma, bulantı, şiddetli baş dönmesi, şiddetli kasık ve bıçakla keser gibi bir karın ağrısına neden oluyor. Bu tür vakalar, çoğunlukla iyi teşhis konulmadan acele davranılarak ameliyata alınıyor. Hâlbuki biraz beklenirse, çoğu durumda ağrının giderek azaldığı, bu gürültülü tablonun yavaş yavaş düzeldiği görülür. Böyle durumlarda panik yapıp hemen ameliyata karar vermemek çok önemlidir. Ameliyat kararı ciddi bir karardır ve yumurta kistlerinin yüzde 80’i ameliyatsız, kendiliğinden geçebilecek kistlerdir. Genç kadınlarda yumurtalık kisti lüzumsuz yere ameliyat edilirse ilerideki doğurganlığını çok olumsuz etkileyebilir. Her ameliyat yumurtaların yumurtlama kapasitesini azaltır. Yumurtalıklara yapılan her müdahale yumurta rezervini azaltır. O yüzden özellikle doğurganlığını tamamlamamış genç kadınlarda bir kiste ameliyat kararı vermek için çok iyi düşünmek, beklemek, sabretmek, takip etmek gerekiyor.

    Genç kadınlarda basit yumurtalık kistleri lüzumsuz yere ameliyat edilirse, ilerideki doğurganlığı olumsuz etkileyebilir.

    Kadın hastalıkları ilgi alanına giren tüm konuları buraya tıklayarak tartışabilirsiniz.

  • 2014 Sonbahar moda trendleri…

    2014 Sonbahar moda trendleri…

    Birbirinden ünlü tasarımcıların 2014 Sonbahar koleksiyonlarını ağırlayan New York Moda Haftası’nda öne çıkan trendleri sizin için seçtik:

    2014 Sonbaharında floral desenlerle geçmişi anarken fütüristik kesimlerle geleceğe kucağımızı açacağız.

    Geçmiş sezondan gelen bazı trendleri yeni akımlarla birleştiren tasarımcılar önümüzdeki sonbahar minimal tasarımlarla iddialı desenleri ön plana çıkardılar.

    2014 Sonbahar trendleri

    2014 Sonbahar moda trendleri...
    2014 Sonbahar moda trendleri…
    2014 Sonbahar moda trendleri...
    2014 Sonbahar moda trendleri…
    2014 Sonbahar moda trendleri...
    2014 Sonbahar moda trendleri…
    2014 Sonbahar moda trendleri...
    2014 Sonbahar moda trendleri…

    sonbahar_2014_moda_trendleri (5) sonbahar_2014_moda_trendleri (6) sonbahar_2014_moda_trendleri (7) sonbahar_2014_moda_trendleri (8) sonbahar_2014_moda_trendleri (9) sonbahar_2014_moda_trendleri (10)

    2014 Sonbahar moda trendleri...
    2014 Sonbahar moda trendleri…

    2014_sonbahar_moda_trendleri (2) 2014_sonbahar_moda_trendleri (3) 2014_sonbahar_moda_trendleri (4) 2014_sonbahar_moda_trendleri (5) 2014_sonbahar_moda_trendleri (6) 2014_sonbahar_moda_trendleri (7) 2014_sonbahar_moda_trendleri (8) 2014_sonbahar_moda_trendleri (9) 2014_sonbahar_moda_trendleri (10) 2014_sonbahar_moda_trendleri (11) 2014_sonbahar_moda_trendleri (12) 2014_sonbahar_moda_trendleri (13) 2014_sonbahar_moda_trendleri (14) 2014_sonbahar_moda_trendleri (15) 2014_sonbahar_moda_trendleri (16) 2014_sonbahar_moda_trendleri (17) 2014_sonbahar_moda_trendleri (18) 2014_sonbahar_moda_trendleri (19) 2014_sonbahar_moda_trendleri (20) 2014_sonbahar_moda_trendleri (21) 2014_sonbahar_moda_trendleri (22) 2014_sonbahar_moda_trendleri (23) 2014_sonbahar_moda_trendleri (24) 2014_sonbahar_moda_trendleri (25) 2014_sonbahar_moda_trendleri (26) 2014_sonbahar_moda_trendleri (27)

  • Kime, neden aşık oluyoruz?

    Kime, neden aşık oluyoruz?

    İnsanlık tarihi ile yaşıt olan aşkı, ‘benzerlik’ kavramı ile bütünleştiren Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Berrin Özyurt, “Saç ve göz rengi gibi fiziksel benzerliklerin yanı sıra, benzer psikolojik davranışlar da ilişkide çekiciliği artırıyor. Bu tür benzerlik gösteren kişiler arasında aşk daha yoğun yaşanıyor” dedi.

    Aşkı, hayranlık ve duygusallık gibi tutku yönelimli ifadelerle tanımlayan Yrd.Doç. Dr. Berrin Özyurt, aşk türlerini de değerlendirdi. Benzer özelliklerin yanı sıra kişilerin birbirlerini sık sık görmesinin de çekiciliği artıran bir durum olduğunu belirten Özyurt, şöyle konuştu: “Fiziksel ve duygusal olarak onaylanmak, çekicilik ve iletişim aşkın en önemli koşulları olarak kabul edilir. Aşk denildiğinde birini çok fazla düşünme, kendini iyi hissetme ve mutluluk gibi olumlu duygular içeren ifadeler akla geliyor.

    Ancak aşkta benzerlik kavramı çok önemli

    Kişiler arasında saç ve göz renginin, yaşın, fiziksel ve psikolojik özelliklerin, ayrıca sosyal statülerin aynı olması aşkın daha yoğun yaşanmasında önemli bir etken. Örneğin, kişiler kendi çekiciliklerine yakın kişileri daha çekici bulurlar. Ayrıca aşina olduğumuz, hatta sık sık gördüğümüz kişileri çekici buluruz.”

    Günümüzde görülen aşk türlerini 6 kategoride değerlendiren Özyurt, mükemmel aşkı ise hem bulmanın hem de elde tutmanın zor olduğunu söyledi. Özyurt, aşk türlerini şöyle sıraladı:

    Delicisine Aşk

    Bir görüşte aşk sınıfına girer. Gerçekte aşık olduğu kişiye değil de, kafasında idealize ettiği kişiye karşı aşkın saplantı durumuna dönüşmesi.

    Boş Aşk

    Bir kişinin bir başka kişiyi sevdiğine karar vermesi ve yakınlık veya tutku barındırmadan bu aşkı devam ettirmesi. Boş aşk, uzun yıllar süren ancak doğal duygusal içeriklerin ve fiziksel çekimin zaman içinde yok olduğu ilişkiler türüne girer.

    Romantik Aşk

    Kişilerin birbirlerine karşı fiziksel ve diğer açılardan çekici gelmesi durumunda oluşur. Bu aşk türünde bağlılık gerekli değil. Yaz aşkları gibi gelecekte birlikte olmama durumu söz konusu olabilir.

    Karşılıklı Aşk

    Tutku unsuru ilişkide pek söz konusu değil. Tutku, uzun zaman sonra ilişkide derinden hissedilen bağlılığa dönüşür.

    Budalaca Aşk

    Filmlerdeki gibi insanlar tanışıp ardından kısa bir süre içerisinde evlenirler. Budalaca aşk, stresin oluşmasına uygun bir ortam oluşturur. Çünkü tutku ortadan kaybolduğunda ya da azaldığında geriye yalnızca bağlılık kalır ancak o da zaman içinde gelişip derinlik kazanabilecek bir eylemdir.

    Mükemmel Aşk

    Pek çok insanın arzuladığı aşk türü. Bu tür aşkı elde tutmak onu yaşamaktan daha zordur. İlişkide tutku, bağlılık ve fiziksel çekiciliği barındırır.

  • Vintage yatak odası fikirleri

    Vintage yatak odası fikirleri

    Vintage yatak odası fikirleri galerimizde sizlerle…

    Vintage yatak odası fikirleri

    Vintage yatak odası fikirleri
    Vintage yatak odası fikirleri
    Vintage yatak odası fikirleri
    Vintage yatak odası fikirleri
    Vintage yatak odası fikirleri
    Vintage yatak odası fikirleri
    Vintage yatak odası fikirleri
    Vintage yatak odası fikirleri

    vintage_yatak_odasi_fikirleri (5) vintage_yatak_odasi_fikirleri (6) vintage_yatak_odasi_fikirleri (7) vintage_yatak_odasi_fikirleri (8) vintage_yatak_odasi_fikirleri (9) vintage_yatak_odasi_fikirleri (10) vintage_yatak_odasi_fikirleri (11) vintage_yatak_odasi_fikirleri (12) vintage_yatak_odasi_fikirleri (13) vintage_yatak_odasi_fikirleri (14) vintage_yatak_odasi_fikirleri (15)

  • Aşk lokumu tarifi…

    Aşk lokumu tarifi…

    Aşk lokumu nasıl yapılır? Aşk lokumu malzemeleri nelerdir ? Aşk lokumu tarifi…

    Aşk lokumu malzemeleri :
    1lt süt
    125gr margarin
    9 çorba kaşığı un
    9 çorba kaşığı şeker
    2 paket vanilya
    2 adet damla sakızı

    Üzeri için: Hindistan cevizi,çekilmiş fıstık

    Hazırlanışı: Margarini tencereye koyup eritin ve unu ekleyip kokusu çıkana kadar hafif kavurup yavaş,yavaş sütü ekleyerek karıştırın.Orta ateşte sürekli karıştırarak pişirin kaynamaya başlayınca şekeri ve damla sakızını ekleyip 5dk daha pişirip ocaktan alın..

    Ocaktan aldığınız muhallebiyi yaklaşık 10dk mikserle çırpın (uzun dar bardak kullandım ben) Bardakları su ile çalkalayıp hazırlanan muhallebiyi bardaklara doldurup ilk sıcağı çıkınca buzdolabında bir gece beklettikten sonra muhallebili bardakların üzerlerine su ekleyip hemen boşaltıp tatlıları bardaktan çıkartıp ıslatılmış bıçak ile istenilen genişlikte dilimleyerek her tarafını hindistan cevizine bulayıp fıstıkla süsleyip servis yapın.

    Muhallebileri bardaktan kolay ve sorunsuz çıkartmak için hemen suyun altına tutup çekin ve bardaktan çıkartın.Suya tutulmasındaki amaç tatlıların bardaktan daha kolay ve sorunsuz çıkması için ve hindistan cevizine rahat bulanması için.Bardaktan kütle halinde çıkan tatlıyı istenilen genişlikte ıslatışmış bıcak ie dilimlere kesip hindistan cevizine bulayın.Cıvık yada sulu olmuyor çok basit ve lezzetli..
    Afiyet Olsun..

  • 2014 estetik trendleri

    2014 estetik trendleri

    2014 Moda trendleri sadece yeni koleksiyonlara değil aynı zamanda plastik cerrahların neşterlerine de yön veriyor. Eskiden güzel bulunan bugün sıradan kabul edilirken yeni güzellik anlayışı da trendlere uyuyor.

    Güzellik size göre burundan ya da dudaktan başlarken başkasına göre vücuttan başlayabiliyor. Siz kendinizi hiç beğenmezken başkası çok güzel olduğunuzu söyleyebiliyor. Bu nedenle güzellik kavramı sürekli değişiyor. Bu kavramla birlikte estetik trendleri de sürekli değişiyor. Yeni yöntemler ve yeni uygulamalar kadınları en kolay ve en hızlı şekilde istedikleri şekle sokmaya çalışıyor. Yeni bir yıla girdiğimiz bugünlerde eğer siz de eskide kalmamak ve yeni trendler hakkında bilgi almak istiyorsanız Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Dinar’ın değişen estetik yöntemler ve trendler hakkında verdiği bilgilere kulak vermelisiniz.

    Ameliyatsız seçenekler tercih ediliyor
    Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Dinar, “Ameliyatlı seçenekler yanında artık hastalar ameliyat olmadan nasıl gençleşebileceklerine yöneldiler. Tıp bu nedenle ameliyatsız yöntemler hakkında çalışmalar yapıyor. Buna bağlı olarak lazer teknolojileri, radyo frekans teknolojileri gelişti. Örneğin plastik cerrahlar olarak yüz germeyi daha çok tercih etsek de a yüz germe ameliyatındaki etkiyi tam olarak yaratmasa da lazerli yüz gençleştirme yöntemleri bu yıl çok tercih edilecekler arasında yer alıyor. Tabi ki ameliyat kadar gergin bir ifade yaratmıyor fakat yüzde bir miktar gerginlik olmasını sağlıyor ve aynı zamanda genç bir bakış yaratabiliyor. Ameliyattan daha kolay bir yöntem ve bu nedenle hastalara kolaylık sağlayabiliyor” diyor.

    Yağ enjeksiyonları
    Son birkaç yıldır ismini sıkça duyduğumuz fakat artık neredeyse botoks kadar kullanılan bir yöntem de kök hücreden zenginleştirilmiş yağ enjeksiyonları oluyor. Önceleri kök hücrenin kemik iliğinde olduğu biliniyordu ama şimdi yağ hücresinde daha fazla olduğu biliniyor. Bu yüzden kök hücreden yoğunlaştırılmış yağ enjeksiyonuyla yüz gençleştirme çok popüler. Kök hücrenin uygulanabilmesi için önce liposuction ile yağ fazlalığı olan bölgeden o yağın alınması gerekiyor. Basen bölgesinde ya da karın bölgesinden alınan yağın yüzde 50 si hücre için ayrılıyor yüzde 50’si de kişinin kendi yağı oluyor. Hücrelerinden ayrıştırıldıktan sonra alınan yağ dolgu şeklinde vücuda veriliyor. Yağ enjeksiyonu tüm hücrelere hem yağın tutulmasını sağlıyor hem de o hücrenin gençleşmesine yardımcı oluyor.

    Bunun yanında radyofrekans teknolojisi de çok popüler. Bu yöntem cilt altını ısıtarak cildin yapı taşı kolajeni artırmaya böylece cildin elastikiyetini artırarak daha gergin ve daha canlı bir cilt yaratılmasına yardımcı oluyor. Kendi kanınızdaki akıllı hücrelerin ayrıştırılıp cilde uygulanması yöntemi olan PRP de çok popüler. Bu yöntem de ciltteki kolajeni artırarak daha parlak bir cilt görünümü yaratmayı amaçlıyor. Saç için de uygulanabilen PRP, ince telli, zor uzayan saçlar için özellikle de dökülme varsa tercih edilebiliyor.

    Kaşlar ilk sırada yer alıyor
    Bir ara ince kaşlar moda olduğu için herkes kaşlarını incecik yaptırıyordu oysa bu yıl kalın kaşlar çok moda. Buna bağlı olarak dövmeyle kaş kalınlaştırma yöntemi çok tercih ediliyor. Fakat dövme kötü yapılırsa daha kötü bir görüntü ortaya çıkabiliyor. Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Serkan Dinar, “Kaş kalınlaştırmanın en doğal yolu artık kaş ekimi. Bu işlem saç ekimi gibi yapılıyor. Kendi saçınızdan kökler alınarak kaşlara ekiliyor. Yaklaşık 2 saatlik bir işlem ve enseden tek tek saç kökü alınarak yapılıyor. Bant şeklinde de alınabiliyor. Daha sonra bu saç kökleri ayrıştırılıyor. Kaş bölgesi ne şekilde isteniyorsa çiziliyor. Bu işlemdeki dikkat edilmesi gereken şey kaşların yönü oluyor. Eğer kaşlar eğri dikilirse eğri büyüyebiliyor tam dik dikerseniz karşıya doğru uzayan kaşlar olabiliyor. Bu nedenle doğru yönde dikmek çok önemli.

    Kaşlar saç kökü gibi davrandığı için 6 ay içinde istenilen uzunluğa erişiyor. Hatta saç özelliğinde olduğu için sonrasında da uzamaya devam edebiliyor. Bu durumda kaşları bir süre kesmeniz gerekebiliyor. Dokular konduğu yerin özelliğine uymaya çalıştıkları için birkaç yıl içinde ise saç kökleri orada kaş gibi davranmaya başlıyor ve uzama durarak belirli bir boyda kalıyor. Kirpik için de aynı işlem yapılabiliyor. Özellikle yapıştırılan kirpiklerden çok muzdarip olan hastalar oluyor. Kirpikler çıkartılırken yapışkanla birlikte kendi kirpiklerine de zarar verebiliyorlar. Kaş ekiminden sonra görüntü kötü olmuyor. Birkaç gün nemlendirici antibiyotikli kremler sürülüyor ve bir hafta sonra da hasta tamamen iyileşiyor” diyor.

    Botoks hala gündemde
    Botoksla badem göz yapılabiliyor. Botoks uygulandığında kaş belirli bir seviyeye kaldırılıyor böylece gözde daha çekik bir ifade yaratılabiliyor. Askı teknikleri de badem göz için kullanılabiliyor. Kaşın kuyruğu yukarıya doğru kaldırılıyor. Göz kenarı bir miktar çekilebiliyor. Askı tekniğinde amaç ise iz bırakmadan bir gerginlik yaratmak. Bu teknikte saçın içinden giriliyor ve çok küçük bir delikten yorgan iğnesi benzeri bir iğne yardımıyla yöntem uygulanıyor. Dokuyu taşıyan şey bu ip zannediliyor. Oysa ip sadece alçı görevi görüyor çünkü askı tekniğinde eriyen bir ip kullanılıyor. Badem gözlü olunması için uygulanan bu yöntemle kırışıklıklar da gidiyor. Etkisi ise 2 ya da 3 yıl devam ediyor.

    Elmacık kemikleri belirginleşiyor
    Dr. Serkan Dinar, “Çıkık elmacık kemikleri de çok istenilen bir trend fakat bundan korkan hasta sayısı çok fazla. Gözaltındaki sınır boyunca çok küçük enjeksiyonlarla dolguyu dağıtmak gerekiyor. Çünkü elmacık kemikleri abartı olduğunda çirkin bir görüntü oluşabiliyor. Elmacık kemikleri için ışık dolgusu denilen yeni bir dolgu yöntemi de uygulanabiliyor. Silikon uygulanması ise eski bir trend. Ayrıca silikon yabancı bir cisim, yer değiştirebiliyor, cilt altından belirgin görünebiliyor” diyor.

    Köşeli yüzler dikkat çekiyor
    2014 trendi köşeli yüzler oluyor. Bunun için ise çene konturünün daha açılı ve daha belirgin olması isteniyor. Dr. Serkan Dinar, “Artık hastalar biraz daha çenem belirgin olsun diye geliyorlar. Keskin hatlar isteniyor. Yüz için de ideal aslında üçgen yüzdür. Aşağı doğru sivri inen bir yüz popülerdir. Fakat bu trend herkese uygun olmayabiliyor. Yuvarlak yüz hatlarına sahip olanlarda çeneyi biraz sivri yapmak yüzü biraz uzatabiliyor. Uzun bir yüze de olmaz çünkü o zaman yüz daha fazla uzun görünüyor. İstenilen çene için yağ enjeksiyonu uygulanabiliyor. Silikon protez de kullanılabiliyor. Protez çenede kemiğin üstüne saklanıyor ve görünmüyor. Çene konturünün yaratmak için Nefertiti denilen bir yöntem de kullanılabiliyor. Bu yöntem için boyun bölgesine botoks kullanılıyor.. Boynu yokmuş gibi olan hastaların kaslarına botoks yapıldığında o kontür ortaya çıkabiliyor” diyor.

    Dudak
    Dudakta dolgunluk hep moda. Dolgular çok fazla tercih ediliyor çünkü dolgudan sonra ilk olarak bir pişmanlık yaşanabiliyor. Şiştiğinde, ödemlendiğinde bazen dudaklar beğenilmeyebiliyor Altı ay boyunca dolgu kalırsa ve alışırsanız o zaman yağ enjeksiyonu yaptırmak gerekiyor. Çünkü yağ enjeksiyonu kalıcı oluyor ve dönüşü olmuyor.

    Doğal göğüsler
    Güzel göğüs damla yapısında bir göğüstür. Üstten biraz kavisli inmeli alta doğru dolgun olmalı. Dik olması, meme uçlarının karşıya bakması gerekiyor. Çok fazla yana bakan meme uçları ya da içe bakan meme uçları tercih edilmiyor. Trendlerden biri de memelerin birbirine çok yakın olması. Dr. Serkan Dinar, “Memede trendler çok değişiyor. Genelde uzun süre küçük meme modası devam etti ama yurtdışında eskiden beri moda olan büyük göğüstür. Türkiye’de de büyük göğüs hala daha popüler. Meme için alternatif bir yöntem olarak kök hücreli yağ enjeksiyonları uygulanabiliyor. Kesinlikle silikon istenmiyorsa eğer vücut yapısı müsaitse hastadan alınan kök hücre yağ enjeksiyonu ile meme büyütülebiliyor. Vücudun başka bölgesinden yağ alınabiliyor. Basen ya da karın bölgesinde fazla yağ varsa hasta iki bölgesinden ameliyat olmuş oluyor. Hem fazlalık olan bölgedeki yağlardan kurtuluyor hem de bu yağ memenin içine değil arkasına enjekte ediliyor “ diyor.

  • Göz altlarınız için kivili maske

    Göz altlarınız için kivili maske

    Evde kolayca hazırlayabileceğiniz kivili maske tarifi.

    Malzemeler:
    • 1 adet kivi
    • 4 damla avokado yağı

    Uygulama:
    Kiviyi rendeleyin. Avokado yağını ekleyip karıştırın. Göz altlarınıza uygulayıp 10 dakika bekleyin ve pamukla silin.

    Not : Siz de uykusuzluk sorunu yaşıyorsanız hazır mevsimi gelmişken akşamları 1-2 adet kivi yemenizi öneririz.

  • Kilo vermek için ne kadar egzersiz?

    Kilo vermek için ne kadar egzersiz?

    Aşırı kilo veya obezite kalp damar hastalıkları, diabet, hipertansiyon ve daha birçok hastalığın riskini arttırır. Son yıllarda görülen obezite oranındaki artışta beslenme türü kadar fiziksel aktivitedeki azalmanın da büyük rolü olduğu biliniyor. Günümüzde kilo vermek için bir çok yöntem tanımlanmış olmasına rağmen, verilen kiloların kontrolü konusunda çoğu insan başarısız olmaktadır.

    Yaşın ilerlemesi ile metabolizmanın yavaşlaması ve fiziksel aktivitedeki değişiklikler kişilerin kilo almasını kolaylaştırıyor. Bu nedenle alınmış kiloyu vermeye çalışmak yerine, sağlıksız kilo alımı önceden engellenmelidir.

    Egzersiz, kilo verme yanında verilen kiloların korunmasında çok etkili bir yöntemdir. Buna rağmen kilo kontrolü için ne kadar egzersiz yapılması gerektiği konusunda net bir bilgi de bulunmamaktadır. Amerikan Hastalık Koruma ve Önleme Merkezi (Center of Disease Control and Prevention)’nin 1995’te yayınladığı bir araştırmada günde 30 dakika ve üzerindeki orta yoğunluktaki aktivitenin kilo kontrolünde yeterli olduğu görüşü savunulurken 2002 yılında Ulusal Akademi Enstitüsü (Institude of National Academy) tarafından bu sürenin yetersiz olduğunu ve kilo kontrolü için en az günde 60 dakika orta düzeyde egzersiz yapılması gerektiği görüşü ortaya konmuştur.

    Kilo kontrolü için egzersiz yoğunluğunu araştıran bir yazı 24 Mart 2010 tarihinde JAMA (Journal of American Medical Association) da yayınlandı. Bu yazıya göre araştırmaya ortalama 54,2 yaşında, 34.079 sağlıklı ve normal kilodaki kadın dahil edilmiş; çalışmaya katılanlar fiziksel aktivitelerine göre 3 grupta, 13 yıl boyunca izlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre ortalama kilo artışı 2,8 kg olmuştur. Fiziksel aktivitelerine göre bakıldığında her 3 grubun kilo artış paterni birbirine paraleldir. Araştırmada fiziksel aktivite ve kilo değişiminin yaş, sigara içiciliği, menopoz durumu ile etkilendiği bulunmuştur. Yoğun fiziksel aktivite (Haftada 420 dakika, yani ortalama günde 60 dk orta düzeyde aktivite) yapan gruba göre orta (420-150 dakika/ hafta) ve düşük düzeyde ( haftada 150 dakikanın altında) aktivite yapan grupta kilo artışının daha belirgin olduğu kaydedilmiştir. Araştırmacılar çalışma başlangıcında normal kiloda olan kadınların fiziksel aktivite düzeylerinin daha yüksek olduğunu ve bu kadınlarda kilo artışının daha az olduğunu vurgulamış ve normal kilonun üzerine çıkıldıysa kilo kontrolünü sağlamanın zorlaştığını ve eğer kilo kontrolünü sağlamak isteniyorsa günde en az 60dk orta düzeyde egzersiz yapmak gerektiği sonucuna ulaşmışlardır.

    Bütün bu araştırmalardan anlaşıldığı üzere kilo kontrolünde tek başına beslenme düzeni yeterli değildir. Yaşla beraber kilo artışı yadsınamaz ancak düzenli fiziksel aktivite ile kilo kontrolünü sağlamak mümkün. Günlük yaşantımızda hareketimizi arttırmaya yönelik yürüyüşler, çocuklarımız oynadığımız hareketli oyunlar, danslar bile bunun için yeterli olabilir. Ancak yine de yaşımıza ve fiziksel fonksiyonlarımıza göre yaptığımız egzersiz programları ile kilomuzu uzun yıllar korumamız mümkün.

  • 2014 neon modası

    2014 neon modası

    New York Moda Haftası Sonbahar 2014 defilelerinde en sık görülen renkleriydi…

    Thakoon, Alexander Wang, Altuzarra, Ralph Rucci ve BCBG Max Azria koleksiyonlarında sonbahar 2014 için neon renklerin hakimiyetini fark edeceksiniz.

    2014 neon modası
    2014 neon modası

    2014_neon_modasi (2)

    2014 neon modası
    2014 neon modası
    2014 neon modası
    2014 neon modası

    2014_neon_modasi (5)

    2014 neon modası
    2014 neon modası

    2014_neon_modasi (7)

    2014_neon_modasi (8)

    2014_neon_modasi (9)

    2014_neon_modasi (10)

    2014_neon_modasi (11)

    2014_neon_modasi (12)