Blog

  • Dar alanlara çözümler

    Dar alanlara çözümler

    “Sığmama” problemi, ev ne kadar büyük olursa olsun pek çoğumuzun yaşadığı bir gerçek. Bu sığmayan eşyaların bir kısmından kurtulmayı başarabiliyor muyuz? Hayır. Peki dar alanlarda çok eşya ile bize rahat kullanımlar sunacak ufak ipuçları var mı? Var!

    Özellikle büyük kentlerdeki apartman dairelerinde belirli sınırlar içine bir düzen kurmaya çalışmak, mimar ve tasarımcıların her konuda akıllı çözümler geliştirmelerine neden oluyor.

    Multifonksiyonel aynı anda birden fazla işleve sahip tasarımlar, bu ihtiyaç sonucundaortaya çıkan eğilimlerden biri. Sırtı kitaplık görevi gören kanepeler, bazalı yataklar, aydınlatma özelliği olan oturma birimleri gibi…

    Bir diğer çözüm ise, mobilyaları hareketlendirerek aynı birim ile farklı alanlarda farklı ihtiyaçları karşılamak. Tekerlekli sehpalar ve açılıp kapanan sandalyeler, buna en iyi örnek. Peki yer kazanmak için, daha doğrusu mevcut yerden optimum şekilde yararlanmak için neler yapılabilir?

    İşte size tam on fikir

    Pencere altlarında ve kapı üstlerinde raf veya dolap imkanı yaratın.

    Sürgülü kapıları tercih edin.

    Gömme dolapları mimari detaylarla birleştirerek bütünlük yaratın.

    Renkleri doğru kullanmak ve etkilerinden faydalanmak çok önemlidir, bu konuda muhakkak bir uzmandan yardım alın; sadece ‘açık renkler büyük gösterir’ kuralıyla sınırlı kalmak yeterli değildir.

    Dar bir odayı geniş göstermenin bir yolu da, parkeleri enlemesine döşemektir.

    Koltuk kolları çok yer kaplarlar, mümkünse seçiminizi bunu bertaraf edecek şekilde yapın.

    Işığı tüm alana yaymak için eşyalarınızda reflektif malzemeler kullanın, ışıklandırılarak aydınlatılmaya ihtiyacı olan her yere ayna koyun.

    Alçak mobilyaları tercih edin.

    Küçük mekanları transparan ayırıcılar ile bölmek hem ayrı bölümler oluşturur, hem de genel ışığı ve bütünlüğü bölmez.

    Mekanın büyük algılanması için seçilen yer, duvar ve mobilya döşemesinin küçük ebatlı ve küçük desenli olmasına dikkat edin.

    Bütün bunların dışında, uzun süredir kullanmadığınız eşyalardan kurtulmayı başarabilirseniz, ne kadar ilave alan kazanacağınızı tahmin edemezsiniz!

  • Göbek gizlemek için moda hilesi

    Göbek gizlemek için moda hilesi

    Ne yaparsanız yapın göbek yağlarınızdan kurtulamıyor ve bu durum kıyafetlerinizi de etkiliyorsa bize kulak verin!

    Ne yaparsanız yapın göbek yağlarınızdan kurtulamıyor ve bu durum kıyafetlerinizi de etkiliyorsa bize kulak verin!

    Küçük moda hileleri sayesinde hem göbeğinizi gizleyebilecek hem de şık bir görünüme kavuşacaksınız.

    Karın bölgenizde yağlanmalar var diye etek giymek hayal değil! Özellikle yüksek bel etekler, karın bölgesi yağlarınızı gizlemenize yardımcı olacak.

    Balıkçı pantolonlar giyerek karın bölgesi yağlarınızı gizleyip, hem şık hem de rahat görünebilirsiniz.

    Karın bölgesi yağlarınızı gizlemek için büyük tokalı kemerler tercih edin. Kemeri, bel altından biraz daha yüksek noktadan bağlayın.

    Düşük bel pantolonları gardrobonuzdan çıkarın! Yüksek bel pantolonları, koyu renkli bluzlarla kombinleyerek şık bir görünüm elde edebilirsiniz.

    Vücuda yapışan, dar bluzlar yerine üzerinizden akan tipte kumaşa sahip bluzları tercih edin.

    Kıyafet seçimlerinizde tuniklere ağırlık verebilirsiniz. Böylelikle fazlalıklarınızı kolayca kapatabilirsiniz.

    Karın bölgenizde sizi rahatsız edecek bir yağlanma olabilir. Bunun yerine güzel bacaklarınızı ya da kollarınızı yani vücudunuzun başka bölgelerini vurgulayacak kıyafetler seçin.

    İki parça giyinmek sizi her zaman zayıf gösterecektir. Tek parça elbise yerine, etek ve bluz ikilisini tercih edebilirsiniz.

  • Saç için olmazsa olmazlar…

    Saç için olmazsa olmazlar…

    Yazın güneşten, kışın soğuğun etkilerinden dolayı saçlarımız kurur ve saç diplerimiz pul pul olur. Canlı, her zaman parlak saçlar için aslında ihmal edilmemesi gereken bir yapılacaklar listesi mevcut.
    • Saçınızı seyrek yıkayın. Fazla yıkamak saçı kurutur, kırılarak yıpranmasına neden olur. 3 günde bir yıkamak büyük şehir yaşamanın kirli havasında zorunludur. Temiz bir çevrede yaşama olanağınız varsa bunu 5 günde bire çıkarabilirsiniz.
    • Ergenlik çağındaysanız ya da yağlı ve kepekli bir saçınız varsa saçınızı 2 günde bir yıkamanız gerekir.
    • Saç dipleri ve saç üzerinde yer alan asit ve koruyucu lipit tabakayı erittiği için saçınızı çok sıcak suyla yıkamayın. Ilık suyu tercih edin.
    • Saç kurutma makinesini yüksek sıcaklıkta çalıştırmayın. Yüksek sıcaklık, fön çekmek ve aşırı sıcak maşalarla saçı şekillendirmek zararlıdır.
    • Saçınızı çok gergin bağlayan ağır toka ve taçlar kullanmayın. Bu şekilde kullandığınız toka ve taçlar saçlarınızın köklerinden çekilmesine ve kopmasına neden olur.
    • Saçınızı sabunla yıkamayın. Sabun alkali içerdiği için cildi kurutarak mantar ve bakteri üretimine neden olur.
    • Saçlı deri tipinize (normal, kuru, yağlı) göre şampuan seçin.
    • Saçınızda sedef, ekzema gibi özel bir hastalığınız varsa ya da dökülme gibi bir problem yaşıyorsanız dermatoloğunuzun önereceği kükürt ve katran içeren; mantar ve bakterilere karşı koruyucu özelliği olan ilaçlı şampuanları kullanın.
    • İkisi bir arada şampuanları kullanmayın. İkisi bir arada şampuanların kullanımında saç kremi saçta kalması gerektiğinden daha az süre kaldığı için nemlendirme etkisi yeterince olmaz.
    • Saçınız çok kuruysa 10 günde bir maske uygulayın.
    • Saç dökülmeniz yoğunsa saçınızı beslemek için dermatoloji uzmanınızın önerdiği biotin, çinko, selenyum, metionin, E, B, D vitaminlerini içeren destek ilaçları kullanın.

  • Zeytinyağlı yeşil pilav tarifi

    Zeytinyağlı yeşil pilav tarifi

    Zeytinyağlı yeşil pilav nasıl yapılır? Zeytinyağlı yeşil pilav malzemeleri nelerdir ? Zeytinyağlı yeşil pilav tarifi….

    Malzemeleri :
    1 demet nane
    1 demet dereotu
    ½ demet reyhan
    1 demet maydanoz
    3 adet taze soğan
    2 su bardağı pirinç
    3 su bardağı su
    1 küçük boy kuru soğan
    7-8 kaşık zeytinyağı

    Yapılışı:Geniş bir pilav tenceresinde zeytinyağını ısıtın.Yemeklik doğradığınız soğanı ekleyin ve orta ateşte soğanı hafif hafif terleterek soteleyin.
    Ardından pirinci ekleyin ve birkaç dakika kavurun.Pirinciniz parlak kıvama gelince tuz, karabiber ve suyunu ekleyin, su kaynayana kadar harlı ateşte, su kaynadıktan sonra 15 dakika tencerenin ağzı kapalı şekilde kısık ateşte pişirin.Bütün yeşillikleri ince kıyın. 15 dakika sonra pişen pilavın kapağını açın, bütün yeşillikleri ekleyin ve karıştırın. Tencerenin ağzını tekrar kapatıp 5 dakika daha demlenmeye bırakın.İster ılık, isterseniz de soğuk olarak servis edin.

  • “Kıskanıyorsa sevmiyordur”

    “Kıskanıyorsa sevmiyordur”

    Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun’un açıklamaları yıllardır söylenen “Seven insan kıskanır” sözünü yalanladı. Berksun yaptığı açıklamada seven insanın kıskanmayacağını, kıskanan insanın güvenilmez insan olduğunu anlattı

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Erkan Berksun, öz güveni olan bireylerin başkalarını sevebileceğini belirterek, “Seven insan sever, kıskanmaz. Güvensiz insan kıskanır, o da aslında gerçekten sevemez” dedi. Berksun yaptığı açıklamada, kıskançlığın insanlık tarihi kadar eski olduğunu belirterek, birçok insanın ilişkilerini derinde etkileyerek ciddi sorunlara yol açtığını söyledi. Eşlere karşı yöneltilen bu duygunun aşırı olanına “patolojik kıskançlık” veya “othello sendromu” adı verildiğini aktaran Berksun, “Birçok kadın ve erkek, kıskanmanın içgüdüsel davranış olduğundan yola çıkarak sevginin göstergesi kabul eder. Bu, yanlış bir kabuldür. Sevgimizi ve sevdiğimizi esirgemediğimizi göstermenin çok daha sağlıklı yolları vardır” ifadesini kullandı.

    Kıskançlığı öz güven eksikliğiyle açıklayan bazı kuramlara dikkat çeken Berksun, şöyle konuştu: “Kendine güvenen insanların karşıdaki insanlara daha rahat güven duygusu geliştirdiklerini biliyoruz ancak kıskançlık sadece sevdiğimiz insanı kaybetme tehdidiyle ortaya çıkan kendine güven eksikliğiyle açıklanamaz.Kıskançlıkta eğitim, yetiştirilme biçimi, genel geçer kabul ve özellikle kadınlara yöneldiği için kadınla ilgili önyargılar önemli rol oynamaktadır. Sevginin göstergesi olduğuna ilişkin yanlış inançlar da kıskançlığı hem makul heh de meşru gösterebilmektedir. Özellikle birçok kadın, erkeğinin kendisini kıskanmasını istemektedir. Bu, kadınlar tarafından bir çeşit güvence şeklinde algılanmaktadır.”
    “GÜVENSİZ İNSAN KISKANIR”
    Kıskanılmayı beklemenin sağlıksızlığın ifadesi olduğunu savunan Berksun, şöyle devam etti: “Seven insan sever, kıskanmaz. Güvensiz insan kıskanır, o da aslında gerçekten sevemez. Her durumda insanların bireysel gelişimini sağlıklı tamamlamadıklarını gösterir. Öte yandan, gerçekte kendine güvensizlik sevgi zannedilen, hiç içinden çıkışı olmayan çukurdur. Bu durumda şu soru sorulmalıdır. Kıskanıyorsun çünkü güvenmiyorsun, o zaman güvenmediğin insanı nasıl yanında istersin? Bu, ne senin ne de karşındaki insanın onuruyla bağdaşmaz. Bu soruyu sorduğum birçok erkek veya kadın yan çizer ve şöyle der. ’Ben sevgilime, kız, erkek arkadaşıma ve eşime güvenmiyor değilim, ona güveniyorum ama diğer erkeklere, kadınlara güvenmiyorum.”
    “KISKANÇLIK SEVGİ İFADESİ DEĞİL”
    “Kıskanç erkeklerin sadakatsizlik olasılığı her zaman için daha yüksektir” diyen Berksun, sözlerini şöyle tamamladı: “Romantik sahiplenme duygusunu aşan kıskançlıklar her zaman için ilişkileri bozucu etkiye sahiptir. Başlarda hoş gibi algılansa da ilişkinin ilerleyen dönemlerinde eşleri sadakatsiz ve ahlaksız yerine koymaktan başka işe yaramaz. Bir insanın başkasına güvenebilmesi için önce kendine güvenmesi gerekir. Güvenmediğiniz insanı nasıl seversiniz ki? O sizin ananız babanız, çocuğunuz değil ki. En katlanılabiliri romantik olandır. Kıskanç insanlar kendi kıskançlıklarının sevgi ifadesi olduğunu düşünür.”

  • Diyet eşiniz ile dışarıda yemek yerken

    Diyet eşiniz ile dışarıda yemek yerken

    Diyetisyen Güneş Aksüs, diyet eşiniz ile dışarıda yemek yerken dikkat etmeniz gerekenleri yazdı.

    Yaz yaklaşırken evde, işyerinde veya okulda, diyet konuları daha sık açılmaya başladıysa bu yazıyı alıp elinize, yanınızdakine hadi başlıyoruz deyin. En azından bir listeye geçmeden önce bu dediklerime dikkat ederseniz kilo vermeye başlarsınız. Yanınızda birinin olması yani en iyi arkadaş (tabii kilo vermesi gereken ya da istekli) eş, sevgili, iş arkadaşı olursa harika. Anneniz, babanız değil, genelde aileden biri ile diyet yapıldığında çok birbirlerini dinlemeyebiliyorlar. Motivasyonun adı ‘baskı’ya dönebiliyor. Ama arkadaşına verdiğin ya da şimdilerde duyduğumuz gibi ‘kanka’ ile daha iyi motivasyon sağlanabilir. İşyerinde patron size hadi dediyse, ya da erkek arkadaşlarınız ile iddiaya girdiyseniz daha iyi zayıflayabilirsiniz. Ne alakası var demeyin. Biri tahlillerini kötü görünce hırslanır, biri destek görünce, bizi üzülünce, birileri de iddiaya girince. Özellikle de erkekler…

    Şimdi gelelim diyet eşiniz ile dışarıda yemek yerken nelere dikkat edeceğinize… Diyelim ki erkek arkadaşınız veya eşiniz ile birlikte ‘dikkat’ etmeye başladınız, özel durumlarda ne yapalım?

    1- Dışarıda yemek gerekirse: Mümkünse diyetin çok bozulmayacağı, yani sağlıklı öğünler bulabileceğiniz bir yer seçin. Örneğin balıkçıya gitmek her zaman daha iyidir. Sadece burada kaçabilecek olan şeyler mezeler olabilir. Ve yemekten sonra gelen tatlı. Paylaşmak güzeldir. Tatlıyı muhakkak paylaşın. Mezeler çok yenirse, balığı da paylaşabilirsiniz. Eğer sevgiliniz size ‘paylaşalım’ derse hemen cimri olduğunu düşünmeyin, belki bu yazıyı okumuştur!

    2- Pizza: Evde veya dışarıda fark etmez. Pizza deyince benim aklıma yine paylaşmak geliyor. Pizza doyurucu olabilir ama 1-2 dilim yiyip bırakmanız için pizza yanında salata ille de olmalı. Hatta siz pizzayı beklerken evde salatayı hazırlamaya başlayın veya dışarıda pizzacıda iseniz salatayı önden söyleyin. Kampanya yapan pizzacıdan değil de, gerçekten güzel malzemeler ile tadı damağınızda kalacak bir pizza yiyin, az olsun güzel olsun. Özellikle öğrencilerin tercih ettiği zincir pizzacılarda sürekli 1 alana 1 bedava kampanyaları var. Evet çok uygun ama bizi ne hale getirdiğini unutmayın. Evde çok kalabalıksanız olabilir. Dediğim gibi yanında salata şartı ile.

    3- Et restoranına gittiyseniz: Ortaya yağsız bir et söyleyip yanında güzel cevizli bir salata ile günü kapatabilirsiniz. Ama ortaya söylenen etlerin çeşit ve miktarı arttıkça sizin diyet tehlikeye girer. Sadece ne istediğinizi bilerek gidin yeter. Mönüye bakmadan garsona yağsız ızgara et ve bol salata (yağsız) deyin ve ortaya gelenlere de dikkat edin.

    4- Birinin doğum günü: Pastanede misiniz? Arkadaşlarınız ile buluştunuz ve herkes pastamı yiyor? Tamam sakin olalım. Şimdi kendinize iki soru sormanızı istiyorum.
    a: Şu anda gerçekten canım tatlı istiyor mu ? (Hayır, ise bravvvooo! )
    b: Evet, evet istiyorum (o zaman muhallebili, meyveli bir pasta olabilir, ama az evet AZ)

    5- Beraber bir alışveriş listesi yapın: Ara öğünlerde atıştırmanız için wasa, yulaflı bar, şekersiz bisküviler, light içecekler, light krakerlere bakın. Sevdiklerinizden alın ve zor durumlarda aç kalmak yerine çekmecenizden veya çantanızdan ara öğününüz çıkarıp paylaşın.

    6- Haftalık yemek listesi yapın: Evde olduğunuz günlere ortak yemekler koyun. Bu size daha da birbirinize bağlar. Verdiğiniz sözü unutmazsınız.

    7- Beraber yürüyüş yapmak üzere planlar yapın: Söylediğiniz saatte buluşun ve yürüyün. Mola verip bir yağsız sütlü kahve için ve tekrar yürüyerek gezinin.

    Diyet Listeleri için tıklayın!

    Uyguladığınız diyeti bizlerle paylaşabilirsiniz…

  • Huzursuz barsak sendromu belirtileri nelerdir?

    Huzursuz barsak sendromu belirtileri nelerdir?

    Trabzon Özel Yıldızlıgüven Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Akbaş, huzursuz barsak sendromuyla yaşamanın zorluğuna dikkat çekti.

    Barsak sendromunun toplumda görülme sıklığının erişkinlerde yüzde 15-20’lere kadar çıkabileceğini kaydeden Dr. Akbaş, “Barsak sendromu, bilinen bir organik sebebi olmayan, stres veya emosyonel (duygusal) gerilimin yüksek olduğu dönemlerde ortaya çıkan veya artan, başta karın ağrısı olmak üzere ishal ve kabızlık gibi defekasyon (dişkılama) alışkanlıklarında değişiklik ile seyreden ve bunların yanında daha birçok değişik semptomlarla seyreden fonksiyonel bir barsak hastalığıdır.

    Hassas barsak sendromu toplumda görülme sıklığı erişkinlerde yüzde 15-20’lere kadar çıkabilmektedir ve barsak hastalıkları içerisinde doktora en sık müracaat etmeye sebep olan rahatsızlıkların başında gelir. Gerçek anlamda bir hastalık değildir. Daha sonra ciddi rahatsızlıklara dönüşme riski olmamakla beraber hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemektedir. Çok sık görülen bir hastalık olmasına rağmen, bu şikayetleri normal yaşam biçimi olarak kabul eden ve doktora başvurmayan hastaların sayısı fazladır. Bu hastalar, şikayetleri ve huzursuzlukları nedeni ile iş ya da okula gidememe, sosyal planlamalara ara verme, erteleme gibi şikayetleri oldukca sık yaşar. Yapılan bır araştırmaya göre, soğuk algınlığından sora iş-okula gidememe nedenleri arasında ikinci sırada huzursuz barsak sendromu gelmektedir” dedi.

    Yedikleriniz çok önemli

    Sindirim sistemi ile ilgili bozukluk olduğundan yiyeceklerin önemli olduğunu anlatan Dr. Akbaş, “Yapılan çalışmalara rağmen hastalığın nedeni tam belirlenememiştir. Hastalarda yapılan tetkikler sonucunda organik olarak normal olması, psikolojik, fizyolojik ve beslenme şeklinden kaynaklanan nedenlere bağlı olabileceğini düşündürmektedir. Kişiden kişiye şikayetlerin artma nedenleri farklılık göstersede, sindirim sistemi ile ilgili bozukluk olduğundan yiyecekler büyük önem taşır. Bununla beraber en sık görülen tetikleyıcıler; liften yetersiz beslenme, belirli yiyeceklere karşi hassasiyet (kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir), kahve ve kafein içeren maddeler, çikolata, aşırı baharatlı yiyecekler, gazlı içecekler, sütlü besinler, stres, psikolojik sorunlar, sigara, alkol, adet dönemi, öğün atlama ve birden çok yemek yeme, enfeksiyonlar, antibiyotik kullanımı, mevsimsel değişiklikler ve soğuk hava sayılabilir” diye konuştu.

    Belirtileri nelerdir?

    Hastalığın tüm sindirim sistemini ilgilendirebileceğini ifade eden Dr. Akbaş, şunları söyledi:

    “Irrıtab l(huzursuz) barsak sendromunun belirtileri sadece barsaklar ile sınırlı değildir. Hastalık tüm sındırım sıstemını ilgilendirebilir.Karın ağrısı en sık görülen şikayettir. Künt bir karın ağrısı şeklinde veya kramplar şeklinde olur. Ağrılar dalgalar halinde gelir gider.Lokalızasyonu, sıklığı,şiddeti ve süresi hastadan hastaya göre değişiklikler gösterebilir. Emosyonel stres, soğuk, bazı yiyecekler,bazı ilaçlar,ağrıyı artırır. Dışkılama ve gaz çıkarma ile hasta rahatlar.

    Gece uykuda ıken hasta oldukca rahattır. Dışkılama düzenındeki değişiklikler ikinci en sık görülen şikayettir. Çoğu kez kabız ve ishal dönemleri birbirini izler. Kabızlık dönemlerinde sert, tane tane,zeytın veya keçi pisliği şeklinde görünümü gaita varken, ishal döneminde yumuşak pelte kıvamında kötü kokusu olmayan bir özelliktedir. Hastalar yemeklerden sonra defekasyon ihtiyacı hisseder. Dişkılama sonrasında karın ağrısının kısmen azalması gözlenir. Hastalartda bazan sık dişkılama isteği ve tam boşalamama (tenesmus) hissi mevcuttur. İster kabız, ister ishal dönemlerınde olsun barsağın mukus sekresyonu artmıştır. Bazen gaitanın kalem gibi inceldiği ve kabizlığın giderek arttığı gözlenir, laksatif ile lavmanlara bile cevap vermez hale geldiği.Dispeptik yakınmalar hastaların çoğunda vardır. Bilhassa yemeklerden sonra karın gerginliği, karın rahatsızlığı,şişkinlik, gaz, hazımsızlık, geğirme, bulantı, iştahsızlık gözlenir. Sindirim sistemi dişindaki belirtiler ise bayanlarda adet bozuklukları, ağrılı adet dönemleri, sık idrara çıkma ve acıl idrar yapma isteği, sinirlilik hali, anksiyete, saldırganlık, nefret, suçluluk hissi, depresyon, yorgunluk ve halsizlik sayılabilir.”

    “Sık ve az yemeli”

    Huzursuz barsak sendromunu tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavi olmadığını kaydeden Dr. Akbaş, “Ancak tedavi belirtilerin şiddetini azaltmaya ve tekrarlanmasını önlemeye yönelik olarak başarılı olmaktadır. Amaç hastaların günlük yaşamlarını sürdürmeleri, ve yaşam kalıtelerinin bozulmamasının sağlanmasıdır. Özellikle dikkat edilmesi gereken konular; rahatsızlığın artırdığında düşündüğünüz yiyeceklerden uzak durulması., Sık sık ama azar azar yemelerını, sofradan tıka basa doyarak kalkmamalarını (buna en güzel örnek anadolu-islam kültüründe yemeklerde midenın ücte birini su ile , üçte birin yemek ile, üçte birini de hava ile doldurmak önemli yer tutar), düzenli yemek yemelerini, yemek saatlerinin düzenlenmesini tavsiye ederiz. Öğün atlamadan beslenmek barsakların düzenli çalişmasını sağlar, özellikle sabah kahvaltısı barsaklarımızı çalişmak üzere uyaran en önemli öğündür. Bol su içilmesi, gaz yapan yiyeceklerin az tüketilmesi, daha çok egzersiz yapılması, sigaranın bırakılması, alkol alımının bırakılması, ve stresten uzak durulmasını önermekteyiz” ifadelerini kullandı.

  • Orkid Uyku Akademisi

    Orkid Uyku Akademisi

    Orkid, gün boyu huzurlu ve mutlu hissetmek isteyenler için kesintisiz bir kuruluk sunan yepyeni Orkid Platinum Gece Extra’yı tasarladı. Orkid’in aynı amaçla yarattığı Orkid Uyku Akademisi, sizlere kesintisiz bir gece uykusu ve birbirinden güzel hediyeler sunuyor.

    Orkid

    Uyku Akademisi, sizleri daha derin bir uykuya ulaştıran özel ipuçları, grafikler ve uyku uzmanı Profesör Zulley’nin uyku tavsiyeleriyle rahat ve huzurlu bir gece geçirmenize, ertesi güne daha mutlu ve zinde başlamanıza yardımcı oluyor. Uykunun fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlık için temel bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Profesör Zulley’ye göre uykusuz kalmak formumuzu düşürüyor ve daha kötü bir performans sergilememize neden oluyor.

    Orkid Uyku Akademisi’ndeki “Ben Uyurken” yarışmasıyla da paylaştığı uyku kombinleri en beğenilenler arasına giren katılımcılara birbirinden güzel hediyeler sunuyor.
    Orkid Uyku Akademisi ile hem kesintisiz bir uykunun sırrını keşfedebilir hem de harika hediyeler kazanabilirsiniz!

    Orkid Uyku Akademisine katılmak için tıklayın

    Kişisel Uyku Testi

    Kişisel Uyku Testi
    Uyku tipinizin sizi yansıttığını biliyor muydunuz?

    Orkid Uyku Akademisi’ni ziyaret edin, sahip olduğunuz uyku tipini öğrenip daha düzenli ve kaliteli bir uyku için gerekli tavsiyeleri almak için “Kişisel Uyku Testi”ni cevaplayın.
    Uyku Grafiği

    Uyku hakkında bilinmeyenleri, ilginç gerçekleri topladık ve sizler için yararlı bir uyku grafiği hazırladık! Grafiğimize bakarak derin bir gece uykusuna engel olan etmenleri ve bu etmenlerin nasıl üstesinden gelinebileceği ile ilgili tavsiyeleri öğrenebilir, güne zinde başlamanın formülünü keşfedebilirsiniz!

    Orkid Uyku Akademisine katılmak için tıklayın

    Dr. Zulley’den Uyku Tavsiyeleri
    Keyifli bir uykunun tadını çıkarmaya hazır mısın?

    Uyku Uzmanı Doktor Zulley’den kadınların uykusuna etki eden faktörler ve kesintisiz bir uykunun püf noktalarını öğrenebilirsiniz. Adet dönemlerinde ortaya çıkan uyku problemleri, uykunun önemi ve gün içindeki performansınız üzerindeki etkileri gibi konular hakkında detaylı bilgi alabilirsiniz.

    Orkid Uyku Akademisine katılmak için tıklayın

    Orkid Numune

    Ben Uyurken
    Kendi uyku kombinini paylaş!

    Her kadın gibi senin de, özel günlerinde kendini rahatlatacak farklı yöntemlerin var. Orkid Uyku Akademisi’ndeki “Ben Uyurken” yarışmasına katıl, uyurken vazgeçemediğin, özel günlerinde sana eşlik eden özel eşyalarının fotoğraflarını Orkid Platinum Gece Extra ekleyerek bizimle paylaş, birbirinden güzel hediyeler kazanmaya bir adım daha yaklaş.

    “ Ben Uyurken” yarışmamıza katılanlar arasından her hafta 10 kişi, Özel Yapım Orkid Pofuduk Yastık ve Orkid Platinum Gece Extra kazanıyor. Ayrıca haftanın en çok oy alan ilk 3 yarışmacısına, Orkid’den Sürpriz Uyku Seti ve Orkid Tatlı Rüyalar Partisi’ne 2 kişilik davetiye hediye!

    Orkid Uyku Akademisine katılmak için tıklayın

    Yeni Orkid Platinum Gece Extra

    Yeni Orkid Platinum Gece Extra

    Siz uyurken vücudunuzda neler olduğunu biliyor musunuz? Gözleriniz kapalı olsa bile, gecede ortalama 28 kere uyanıyor ve çoğunlukla uyandığınızı fark etmiyorsunuz. Dahası, uyurken yaklaşık 70 kere yer değiştiriyorsunuz. Bu sırada, bağışıklık sisteminiz yenileniyor, beyniniz gün boyu yaşadıklarınızı bilinçaltınıza işliyor ve bunları bilgi olarak saklıyor. Huzurlu ve derin bir uyku, fiziksel ve zihinsel olarak sizi rahatlatırken bir sonraki güne sağlıklı ve mutlu bir şekilde başlamanıza yardımcı oluyor.

    Bu yüzden iyi bir uyku, sağlık ve hareket için oldukça önemli. Ama iyi bir gece uykusu söz konusu olduğunda, kadınlar için uykuya dalmak ve bunu sürdürmek hayatlarının bazı dönemlerinde -özellikle adet dönemlerinde- erkeklere göre daha zor gözüküyor. Bu adet dönemindeki hormonal değişiklikler uykusuzluğa sebep olurken sizi gün boyu huzursuz ediyor. Kadınların adet dönemlerinde yaşadıkları kramplara, fiziksel rahatsızlıkların eklenmesiyle ertesi gün de devam edecek yorgunluk ve bunun beraberinde gelen bir uyku problemi yaşıyorlar.

    Orkid Uyku Akademisine katılmak için tıklayın

    Yeni Orkid Platinum Gece Extra

    Orkid’den Özel Çözüm

    Gece boyu kesintisiz bir uyku çekmenize engel olan tüm o problemleri unutun! Orkid’in gece için özel olarak tasarlanmış yeni pedini deneyin, huzurlu gecelere ilk adımınızı atın!

    Yeni Orkid Platinum Gece Extra, %60 daha büyük arka yüzeyi sayesinde geceleri bile sızıntılara karşı %100’e kadar koruma sağlar. Vücudunuza mükemmel şekilde oturarak yatağınızda ne kadar dönerseniz dönün sizi sızıntılara karşı korumayı başarır.

    Orkid Platinum Gece Extra ile kadınlar, özel günlerinde dahi geceleri kesintisiz uyur; yeni güne mutlu ve huzurlu bir başlangıç yapar.

    Orkid Uyku Akademisine katılmak için tıklayın
    Orkid Uyku Akademisi | 1

  • Bahar gelmeden kilo vermenin yolları…

    Bahar gelmeden kilo vermenin yolları…

    Biraz dikkat ederek ve özveride bulunarak kışın rehavetiyle aldığınız kilolardan kurtulabilirsiniz.

    Tatları iyi seçin

    Diyette olmanız, kilo vermek için uğraşmanız, sizin kötü yiyecekler yiyeceğiniz anlamına gelmez. Diyeti yorumlamak sizin elinizdedir. Dokusu, tazeliği ve tadı güzel olan besinleri seçin. Diyet yapmak lezzetsiz beslenmek anlamına gelmez.

    Baharat kullanın

    Diyet yaparken lezzet veren tatları kullanmak ve yediklerinizden keyif almak, sizin için yemek yemeği ve diyet planına uymayı kolaylaştıracaktır. Baharatlı yiyecekler tüketin. Böylece damağınız farklı lezzet arayışlarından uzak duracaktır.

    Ödül

    Kendinize bir küçük ödül koyabilirsiniz. Her şeyden mahrum kaldığınız hissi sizi bir süre sonra kilo vermekten soğutabilir. Bu yüzden, haftada bir gün ödül koyun. En sevdiğiniz kurabiyeden birkaç adet veya bir küçük puding gibi bir ödül seçebilirsiniz.

    Negatif düşünceler

    Çevrenizde sizi başaramayacağınıza inandıran insanlar varsa, onlardan uzak durun. Her konuda negatif ve kötümser tipler, size sıkıntı verir. Kendinizi yapamayacağınız yönünde etkilemeyin. Yaz geldiğinde giymek istediğiniz bikiniyi, kıyafetleri düşünün ve hedefinize doğru odaklanarak ilerleyin.

    Spora başlayın

    Yapılan araştırmalar evde yapmak üzere spor aleti alanların, genellikle spor disiplinine uymadığını ve yapmadıklarını gösteriyor. Bu yüzden şimdi bir spor salonuna yazılın veya pilates gibi özel bir spor dersine başlayın. Ayrıca bir salona gitmek, sosyalleşmeniz için de önemlidir.

    Gün seçin

    Eğer spor disiplini elde etmek istiyorsanız, kendinize gün ve saat seçin. Ajandanızı kontrol edin ve doğru zamanı belirleyin. Gerçek bir planlama yapmadan, disiplinle spor yapamazsınız. Haftanın 3 günü, hangi saatlerde salona gideceğinizi belirleyin.

    Önce ağırlık

    Çalışırken önce ağırlık kaldırma çalışmalarını yapın çünkü vücudunuz depolanan karbonhidratı enerji olarak kullanır. Eğer ağırlık çalışmasından önce kardiyo yaparsanız, vücudunuz glikojen depolarını tüketeceği için, ağırlık kaldırmak için gücünüz kalmaz.

    Danışın

    Kişisel egzersiz planınızın oluşturulması için eğitmeninizle görüşün ve fikir alın. Bedeninizin hangi bölgesindeki yoğunluk daha fazla, öğrenin.

    Uyku

    Eğer kilo vermek istiyorsanız, doğru ve istikrarlı uyumak çok önemlidir. Bedeniniz uykusuz kaldığında kilo vermeniz zorlaşacaktır. Düzgün ve sağlıklı bir uyku uyumanın önemini kavramalı ve en doğru biçimde uykunuzu almalısınız.

    Tüm karbonhidratlar kötü değildir

    Ayrıca vücudun enerjisi için karbonhidrata ihtiyaç vardır. Yani karbonhidratı hayatınızdan tamamen çıkarmayın.

  • Diyabet körlüğe neden oluyor…

    Diyabet körlüğe neden oluyor…

    Diyabetin körlüğe neden olan hastalıklar arasında ikinci sırada geldiği belirtildi.

    Düzce Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Murat Kaya, toplumda sıkça görülen diyabete bağlı göz hastalıkları konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

    Prof.Dr. Kaya, hastaneye göz sorunu nedeniyle başvuran hastaların üçte birinin diyabet hastası olduğunu, diyabetin körlüğe neden olan hastalıklar arasında ikinci sırada geldiğini belirtti. Ayrıca Kaya, diyabete bağlı olarak damar sisteminin bozulması neticesinde gözün arka kısmında kanama, ödem, su toplaması ve damarlarda sızma gibi problemlerin oluştuğunu bunun da körlüğe neden olduğunu vurguladı.

    Ailesinde şeker hastalığı geçmişi bulunan bireylerin düzenli aralıklarla hem şeker hem de göz kontrollerini aksatmamaları gerektiğini dile getiren Kaya, kontrolsüz diyabetin kör edebileceğinin altını çizdi.

    Diyabete bağlı körlüğün önüne geçilebilmesi için Prof. Dr. Murat Kaya, şöyle konuştu: “Düzce Üniversitesi Hastanesi’nde lazer tedavisini başarıyla uyguluyoruz. Diyabetli hastalarımızın kontrollerini aksatmadan yaptırmalarını, tedavinin başarısı açısından zorunlu buluyoruz. Hastaların kendi kendilerinin doktoru olması, diyabetli hastalar için oldukça önemlidir. Göz şikayetiyle üniversitemiz hastanesine gelen diyabetli hastalarımıza 3 ile 6 ay arasında değişen süreçte göz kontrolü yapıyoruz.”

    Hastalığın takibinin önemini vurgulayan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyabetli hastalara, mutlaka göz kontrollerini yaptırmaları konusunda uyarılarda bulunuyoruz. Kontrol neticesinde gözde kanama tespit edilmesi durumunda üç ya da dört seans süren lazer tedavisi uyguluyoruz. Bu sayede hastada körlük oluşmasının önüne geçiyoruz. Burada önemli olan hastanın kontrollerini aksatmaması, hastalığının öneminin farkına varıp hayat tarzını ona göre şekillendirmesidir.”

    Diyabet hastalığında erken tanının önemini anlatan Prof.Dr. Kaya, şeker hastalığının, 10 yıldan sonra göze zarar vermeye başladığını, gözün etkilenmesinin, böbrek ve kalp gibi hayati organların da zarar gördüğünün habercisi olduğunu vurguladı.