Blog

  • Sen de bir milyon kişiden biri olmak istemez misin ?

    Sen de bir milyon kişiden biri olmak istemez misin ?

    birmilyon_bileklik Biz Özürlüler Vakfı olarak özürlülüğün; bu sorunla yaşayan bireylerin ya da ailelerinin karşı karşıya kaldıkları bir sağlık sorunu değil, sosyal boyutlarıyla toplumu yakından ilgilendiren ve tüm bireylerin ortak çabasını gerektiren bir insan hakları sorunu olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.

    Devlet ve toplum olarak temel sorumluluğumuz, nüfusun azımsanamayacak bir bölümünü oluşturan özürlü bireylerin sorunlarına sahip çıkarak, sağlıklı politikalar ve kalıcı çözümler üreterek, onların yaşama sevincini yitirmeden, mutlu bir yaşam sürebilmeleri için çaba sarf etmek olmalıdır.

    Özürlüler Vakfı; özürlülük hakkında ihmal edilen konularda, kamuoyunu harekete geçirmek üzere planlı bir şekilde çalışarak, çeşitli etkinlikler yapmaktadır.

    2009 yılında “Haydi Gülümse” isimli bir proje ile 0-15 yaş arasındaki özürlü çocukların (aciliyet sıralarına göre) ameliyatlarını duyarlı kişi ve kurumların katkılarıyla gerçekleştirebildik.

    2013 itibariyle de daha büyük ve kapsamlı bir projeyle yolumuza devam ediyoruz. Sırada ameliyat olmayı bekleyen daha çok çocuğumuz var, onların da yarınlara umutla, sağlıkla bakabilmeleri için duyarlı kişi ya da kurumların destekleri gerekli.

    Şık bileklikler tasarladık. Gelirleri 0-15 yaş arasındaki özürlü çocuklarımızın ameliyat ve tedavilerinde kullanılacak. Proje ile ilgili detaylı bilgi www.birmilyonbileklik.com sitemizde mevcuttur, dilersiniz ziyaret edebilirsiniz.

    Şimdi harekete geçme zamanı!

    Proje ile ilgili ayrıntılı bilgi için www.ozurlulervakfi.org.tr web sitesi ziyaret edilebilir ya da 0212 635 78 42-45 nolu telefonlardan iletişime geçilebilir.

    Birmilyonbileklik Projesi

    Birmilyonbileklik.com, Özürlüler Vakfı tarafından yürütülen projelere ve özellikle özürlü çocukların ameliyat ve tedavilerinin gerçekleştirildiği “Haydi Gülümse” projesine destek sağlamak amacı oluşturulmuş bir yardım ve farkındalık oluşturma sitesidir.

    Bu site üzerinden oluşturulacak bağış havuzundan ameliyat ve tedavi olmayı bekleyen çocukların ihtiyaçları karşılanacak, özürlülerin yaşam standardını geliştirecek projelere destek sağlanacaktır.

    Bir milyon kişiden destek almayı hedeflerken, aynı zamanda “engele karşı” olan bir milyon kişide özürlülük alanında farkındalık oluşturmak da hedeflenmiştir.

    Özürlüler Vakfı’nı destekleyen kişiler için de bileklik bir sembol haline getirilmiştir.

    Sitemiz üzerinden görsellerine ulaşabileceğiniz bileklikler, yapılacak 10TL değerindeki bağış karşılığında size hediye edilmektedir.

  • Aşkın halleri

    Aşkın halleri

    Tarih boyunca romancılar, şairler, düşünürler, sanatçılar aşk konusundan ilham almış, aşk hakkında sayısız eser yarattılar ve yaratmaya devam ediyorlar. Ama aşk yalnızca sanatçıların konusu değil. Bilim insanları da son 50 yıldır sistematik şekilde inceliyorlar. Psikologlar aşık olmanın insan duygu, düşünce ve davranışındaki etkilerini daha iyi anlamak için modeller geliştirirken; sinirbilimciler aşkın psikobiyolojik kökenini keşfetmek adına önemli deneyler yapıyor ve karşılaştırmalı metotlarla insanlarla hayvanları kıyaslayarak hangi organik süreçler aşkın doğasını idare ediyor sorusuna yanıtlar vermeye çalışıyorlar. Artık günümüzde aşk bilimi üzerine kitaplar yazıyor, sempozyumlar düzenliyor hale geldik diyor Psikolog Orhan Öztürk ve aşkın 3 halini şöyle açıklıyor.

    Aşkın Halleri

    Platonik aşklar, patolojik (hastalıklı) aşklar, karasevda gibi durumlar haricinde aşk, iki kişi arasında yaşanan ortak bir süreç. Aynı aşıklar gibi aşklar da doğuyor, büyüyor, şekil değiştiriyor ve ölüyor. Bu aşklarda üç farklı özellik ve bu özelliklerin birbiriyle ilişkisi 7 aşk tipini ortaya çıkarıyor. Bu üç özellik şöyle sıralanıyor: “Yakınlık, Tutku ve Bağlılık”. 7 aşk tipini daha iyi anlayabilmek için bu üç temel özelliğin daha detaylı bilinmesi gerekiyor.

    Yakınlık: Taraflar arasında kurulan karşılıklı duygusal bağ olarak ifade edilebiliyor. Yakınlık özelliği sayesinde ilişkide sıcaklık, samimiyet, duygusal destek, iletişim, anlayış, huzur, beraber geçirilen zamandan keyif alma durumları gelişiyor.

    Tutku: Tutku aşkın psikofizyolojik boyutu olarak tarif ediliyor. Heyecanlanma, sevgilinin yanında olunca soluğun kesilmesi, kalp çarpıntısı, genel bir uyarılmışlık hali, enerji artışı, erotizm, fiziksel çekicilik, dikkatin sevgiliye odaklanması ve takıntılı şekilde sevgiliyi düşünme gibi özelliklerle kendini belli ediyor.

    Bağlılık: Çiftler arasındaki karşılıklı bağımlılık, her şeye rağmen birlikte olmayı isteme, ortak bir hayat hedefi oluşturma ve sürdürme özelliği olarak açıklanıyor.

  • Saksı kebabı tarifi

    Saksı kebabı tarifi

    Saksı kebabı nasıl yapılır ? Saksı kebabı malzemeleri nelerdir ? Saksı kebabı tarifi…

    Saksı kebabı malzemeleri :
    2 Tane Bostan Patlıcan
    250Gr Kuşbaşı Et
    2 Tane Domates
    1 Tane Havuç
    1 Tane Yeşil Biber
    1 Tane Soğan
    1/2 Yemek Kaşığı Salça
    Tuz
    Karabiber
    Sıvı Yağ
    Maydanoz

    Saksı kebabı hazırlanışı :

    Bostan patlıcanlarımızı alacalı soğup enlemesine ikiye bölüp içlerini boşalttıktan sonra tuzlu suda bir kaç saat bekletelim

    Patlıcanlarımızı yıkayıp kuruladıktan sonra sıvı yağda kızartıp havlu kağıt üzerine alıp yağını süzdürelim

    Havuç ve biberleride küp küp doğrayıp kızarttıktan sonra havlu kağıt üzerinde fazla yağlarını alalım

    Kuşbaşı etleri ve sıvı yağı tavaya alıp kavurmaya başlayalım

    Soğanlar kavrulunca salça, bir domates rendesi tuz ve karabiberi ekleyip bir süre daha kavuralım ve ardından kızartığımız havuç ve biberleri ekleyelim

    Patlıcanlarımızı fırın kabına alıp içlerine iç harcımızı dolduralım

    Diğer domatesimizi rendeleyip sıcak su ile sos pişirip fırın kabına koyalım

    Patlıcanların üzerine domates ve maydanoz koyup 180C 40 dk kadar süre ile pişirelim

    Saksı kebabı tarifi
    Saksı kebabı tarifi
  • Tatilde diyet

    Tatilde diyet

    Tatil demek son yıllarda sık sık yapılan otele git, bütün gün yemek ye değildir. Böyle olunca tatilde kilo alıyorum diyenler hemen bu artışa bir bahane arıyorlar.

    Aslında tatil demek, kafanızın rahatladığı, daha çok hareket ettiğiniz, daha çok dinlendiğiniz, çok fazla iş düşünmediğiniz, ailenizle veya arkadaşlarınızla birlikte olabildiğiniz, canınızın istediğini (her gördüğünüzü değil) yediğiniz, içtiğiniz, eğlendiğiniz, okuduğunuz, gezdiğiniz bir dönemdir. Şimdi bir daha düşünün, bu saydıklarım içinde tatilde yemek yeme kısmı aslında o kadar da fazla değil. Bu yüzden sağlıklı tatili tercih edin. Her şey dahil bir otele gidip hareketsiz ve aralıksız yemek ile tatilinizi mahvetmeyin. Gittiğiniz otelde mutlaka havuz ve spor salonu olmalı. Salon olmasa bile çok daha iyisi dışarıda yürüyüş yapılacak bir alan hatta deniz kenarında bir otele gidiyorsanız bu yürüyüşleri sahilde yapmanız size çok iyi gelecektir.

    Deniz kenarında
    Aslında en sevdiğim dinlenme seçeneklerinden biri yazlık evde aile ziyareti. Uzakta ailesi olanlar tatilin bir kısmını onların yanına giderek geçirirler. Bu bazen çocukluğunuzun geçtiği yer, bazen de yazlık bir ev olabilir. İki türlü de evde yemek yemek bence her şeyden önemli ve güzeldir. Belki o yemekleri pişiren kişi benimle aynı şeyi düşünmüyor olabilir ama en sağlıklı tatil yemekleri genelde evde yediğiniz, arada bir de dışarıya yemeğe çıktığınız tatildir. Evdeyseniz; güzel bir yaz kahvaltısı ile güne başlayın. Yani bol zeytinyağı ile domates, kesik zeytin, maydanoz, biber, taze nane, fırından alınmış tam buğday ekmeği, haşlanmış yumurta üzerine baharatlar eklenmiş hali ile… Aralarda azar azar taze meyve… Kiraz, şeftali, kayısı… Öğlene (tabii ki) zeytinyağlı bir sebze ve yanında cacık veya yoğurt biraz ekmek ile… Akşama balık ve salata, et ve salata gibi seçenekler ile devam edin. Bu mangal keyfi de olabilir. Akşamüzerine çayın yanına tam buğday unu ile yapılmış bir kurabiye, çörek hazırlanabilir. En önemli kısmı; sabah kahvaltıdan sonra veya öğle yemeğinden sonra bir denize uğrayın derim. Deniz dönüşü, hatta sahilde kek, kurabiye atıştırabilir veya kepekli ekmeğe tost, sandviç yiyebilirsiniz. Yanında ayran içerseniz hem lezzetli hem de sıcakta sizi toparlar. Çok terliyorsanız mutlaka 1 veya 2 maden suyu için.

    Gezelim, tozalım
    Bir de gittiğiniz yerde gezilecek görülecek yerler var ise; yakınlardaki tüm görülmesi gereken yerleri mutlaka gitmeden bulun, öğrenin, not alın. Nereye gidilir, orada ne yenir, nerede fotoğraf çekilir… Tatil anılarından en kıymetli olanlar fotoğraf makinesine verilen pozlardır. Gittiğiniz yerlerde fotoğraf çekmeyi unutmayın. Hatta diyet yapanlar, yediğiniz yemeklerin de fotoğrafını çekerek tatil dönüşü diyetisyeninize gösterebilirsiniz. Bu ne işe yarar? Döndüğünde bu konuları konuşacağını bilmek, aklının bir köşesinde tutmak her zaman dozunda disiplin getirir. Gezilecek yerlere nasıl gidileceğini öğrenin ama mümkün olduğu kadar her yere yürüyerek gidin. Yürüyüş için kendinize bahaneler bulun. Arabayla çok yakına gitmeyin, biraz uzağa park edin. Yürüyüş uzun sürerse yanınızda taşıyabileceğiniz kuru meyveler, kuruyemişler, kepekli galeta ve hemen oradaki bakkaldan alabileceğiniz bir ayran hem ara öğün yerine geçer hem de yorgunluğunuzu önler.

    Abartmadan kaçamak yapın
    Çünkü tatil kalori sayacağınız bir yer olmamalıdır. Bu sizi rahatlatıyor mu? Strese mi sokuyor? Sizi yoracak, mutsuz edecek, strese sokacak işlerden uzak durun. Ama kilo almak istemiyorum diyenler! Burada önemli olan abartmadan kaçamak yapmanız. Size 2 örnek liste yazıyorum. Biri keyifli bir tatil programı, diğer liste ile kilo almamanız mümkün değil zaten!

    Keyifli tatil programı

    1-2 dilim peynir ve zeytin
    Haşlanmış yumurta
    Domates, salatalık, biber, maydanoz, taze nane…
    Tam buğday ekmeği

    Aralarda
    Meyve
    Ayran, süt, şekersiz meyveli oğurt
    Dondurma

    Öğle
    Sebze+yoğurt+ekmek

    Akşam üzeri
    Tam buğday unundan apılmış kek, kurabiye
    Peynir+ekmek

    Akşam
    Balık+salata
    Kırmızı et+salata

    Genelde tatil programı kilo aldırabilir!

    Kahvaltıda
    Peynir (kaşar, tulum gibi yağlı peynirler ün aşırı olabilir.)
    Yağda sucuklu yumurta (haftada 1-2’den fazla olmamalı.)
    Beyaz ekmek, börek, poğaça (haftada 1 kez olabilir.)
    Reçel, bal, terayağ (tadımlık olabilir.)

    Aralarda
    Gofret, çikolata, tatlı, cips… abur cubur, bazen hiçbir şey.

    Öğle
    Et+pilav-makarna+ekmek+gazlı içecekler. öğle yemeğini atlamak da kilo aldırabilir.

    Akşam
    Et , balık, tavuk (soslu ve yağlı)+pilav-makarna+ ekmek+ mezeler (azar azar sorun yok.)

    Alkol
    (1 kadehi geçmeyin derim.)
    Dürüm, döner, iskender… Yağlı, kalorisi yüksek yemekler (haftada 1’den fazla olmamalı.)
    Midye, kokoreç, kızartma yemekler (çok canınız çekerse -2 kez olabilir, üst üste değil!)

    Yemekten sonra
    Tatlı, pasta, börek… (Bu seçenekleri gün içinde tüketin, akşama bırakmayın.) Bir de bunun üzerine hareketsiz bir tatil geçiriyorsanız, kilo alıp dönebilirsiniz. İstediğiniz ne varsa yiyin, ama azar azar, hepsini aynı güne denk getirmeden ve yürüyüş yaptığınız gün. Bu 3 konuya dikkat ederseniz istediğinizi yiyebilecek ve kilo almayacaksınız!

  • Ayakkabı seçerken bunlara dikkat

    Ayakkabı seçerken bunlara dikkat

    Ayakkabı alırken dikkat edilmesi gerekenler…Ayakkabı alırken nelere dikkat edilmesi gerekir?

    Ayakkabının Şekli Çok Önemli

    Eğer elbiseye uygun ayakkabı seçecekseniz ayakkabının şekliyle elbisenin görünümünün uyumlu olmasına dikkat edin. Öreneğin spor bir ayakkabıyla klasik kesimli bir elbiseyi bir arada kullanamazsınız. En sağlıklısı ayakkabı alırken birlikte giyeceğiniz elbiseyi de yanınıza almak olacaktır.

    Topuk ve Kıyafet Boyunu İyi Ayarlayın

    Ayakkabı seçiminde elbise boyunuz da oldukça önemlidir. Kısa elbiselerin altına çok yüksek topuklu ayakkabı giymek hoş bir görüntü oluşturmaz. Ya da çok uzun elbisenin altına topuksuz bir ayakkabı giyerek elbisenizin yerlerde sürünmesini istemezsiniz. Bu nedenle aradaki dengeyi iyi ayarlamaya çalışın.

    Renk Uyumuna Dikkat Edin

    Ayakkabınızın renginin birlikte kullanacağınız elbisenin altında sırıtmaması için ikisi arasındaki renk uyumuna dikkat etmeniz gerekir. Aynı renk olması için uğraşmanıza gerek yok. Aralarında hoş bir uyum yakalamışsanız doğru yoldasınız demektir.

    Elbise ve ayakkabı Arasında Denge Oluşturun

    Karışık desenli ya da rengarenk bir elbisenin altına giyeceğiniz bir o kadar karışık renkli ayakkabı hiç hoş bir görüntü oluşturmaz. Doğru olan karışık renkli veya desenli elbiselerin altına sade renk ve desende olan ayakkabıları tercih etmektir. Tam tersi şekilde düşünürsek sade bir elbisenin altına giyeceğiniz renkli bir ayakkabı çok şık görünmenizi sağlar.

    Nötr Renkler Kurtarıcıdır

    Bir kadının dolabında her zaman nötr renklerde ayakkabı bulunmalıdır. Her çeşit ve renkte elbiseyle oldukça uyumlu olabilecek bu ayakkabılar günü kurtarmak için birebirdir.

    Denemeden Almayın

    Denemeden aldığınız ayakkabının ayağınıza olmaması, yakışmaması, rahat olmaması … gibi çeşitli nedenler olabilir. Bütün bunları yaşamamak için siz siz olun ayakkabılarınızı denemeden alamayın.

    Kullanım Yerini de Hesaba Katın

    Alacağınız ayakkabı ne kadar güzel olursa olsun kullanacağınız yere uygun olmazsa sonuç felaket olur. O nedenle ayakkabıyı nerde kullanacağınızı hesaba katarak seçim yapmalısınız.

     

  • Evlenmeden önce cinsellik

    Evlenmeden önce cinsellik

    Niçin evleniriz; Temelde hepimiz başka insanlarla iletişim kurmayı arzu ederiz. Olgunlaştıkça da bu his bizi yakından ve derinden sevecek bir kişiyi özleyip, aramaya iter. Almakta vermekte sevginin olmazsa olmaz bölümleridir. Biri olmadan öteki pek uzun ömürlü olmaz. Evlenmenin temel nedenlerinden bir tanesi beraberlik,birine sahip olmak ve birine ait olmak duygusu, bundan doğan yakınlık, can yoldaşlığı, istenmek, anlaşılmak, çocuk sahibi olmak, kendi düzenini kurmaktır. Bunlar vazgeçilmez duygusal öğelerdir. Yine bunlar cinselliği yalnızca fiziksel yönden değil, ruhsal yönden de tamamlar.

    Özellikle kadınlar yıllar yılı evlenmeyi ve cinsel ilişkide bulunmayı dört gözle beklerler. Daha çocukluklarından beri her türlü yaşam sorununun evlenince çözümleneceğine inanırlar, ama beraberlik güzel duyguların yanı sıra birçok sorumluluğu ve sıkıntıyı da beraberinde getirir. Evlilik kişilerin bundan sonraki yaşamlarında beraberce kullanacakları sınırlı bir kredidir. Bunu ilk günden tüketebilir ve ya mantık, saygı ve sevgi doğrultusunda bir ömür boyu mutlu olarak kullanabilirsiniz. Cinsellikte bu beraberliğin vazgeçilmez bir parçası ve tamamlayıcısıdır.

    Beraberlikte ilk cinsel ilişkinin kusursuz geçmesi gerektiğine inanmışızdır. Oysa bu inancın tam tersine ilk gece gerginlik ve korku içinde geçer. Yeni beraber olan çiftlerin ilk gecelerini birtakım olumsuz duygular içinde olduklarını ve korkularını gizlemek istemeleri de gerginlik ve baskıları daha da arttırır.

    Yetersiz cinsel eğitim, daha önceden bilinmeyen ama evlilik süresinde ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları zaten var olan ekonomik sorunlara, toplumsal baskılara ve olumsuzluklara eklenirse cinselliği yok etmeye başlar. Bu yüzden evlilik öncesi bazı hazırlıkları yapmak kişilerin bu olabilecek negatifliklerden uzaklaştırır.

    Bunlar nelerdir ; En önemlisi her iki tarafın evlilik öncesi muayeneye gitmeleridir Erkeğin ve kadının cinsel bir anormalliği yani sağlıklı bir cinsel yaşantıyı engelliyecek problemleri var mı, varsa ve mümkünse bunun düzeltilmesi.

    Herhangi bir bulaşıcı hastalık var mı ( sarılık, cinsel yolla geçen bir hastalık, aids ve bu gibi ) varsa gerekli önlemleri alınıp, tedavi edilmesi .

    İleride sorun olabilecek herhangi bir sağlık problemi var mı. ( Gizli şeker, kalp hastalığı, hormonal bozukluk gibi )

    Bebek sahibi olmayı engelliyecek bir sebep var mı ? Erkeklerde evlenmeden önce sperm sayımı yaptırılması, kadında yumurtalıkların ve hormonal düzenin kontrol edilmesi.

    Gebelik esnasında sorun yaratabilecek kan uyuşmazlığı, kadında toksoplasma( çiğ etten geçip kırsal alanlarda yaygın bir enfeksiyondur ) gibi gebeliğin ileri ki aylarında bebeğin ölümüne sebep verebilecek bir enfeksiyonun var olup olmadığının araştırılması gerekir.

    Kan uyuşmazlığı kan grubu ile değil kanınızda ki Rh faktörü ile ilgilidir. Yalnızca kadının Rh negatif, erkeğin ise Rh pozitif olduğu durumlarda oluşabilir.

    Kadın Rh pozitif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok
    Kadın Rh negatif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok
    Kadın Rh pozitif , erkek Rh pozitif uyuşmazlık yok

    Kan uyuşmazlığının varlığının bilinmesi gebelik öncesinde veya gebeliğin başlangıcında gerekli tedbirlerin alınarak ortaya çıkabilecek rahatsız edici durumları engeller.

    Çiftlerin ailelerinde ve ya kendilerinde kalıtsal ( doğumla geçen ) bir hastalık ve ya anormallik var mı varsa bunların derecelerinin araştırılması , değerlendirilmesi eğer riziko payı varsa oluşacak gebeliklerin titizlikle takip edilmesi gerekir.

    Özellikle akraba evliliklerinde genetik danışmanın alınması ( bunu hekiminizin tavsiye ettiği bir yerde ve ya hastanelerin genetik bölümlerinde yaptırabilirsiniz )

    Akraba evliliklerinde sakat çocuk olmasının nedeni basit olarak şöyle izah edilebilir ;

    Her insanın yapısında var olan ama bulunduğu şekli ile kişide ciddi rahatsızlıklar yaratmayan birtakım anormallikler vardır ( teknik olarak herkesin genetik şifresinde ki bazı yerlerde zararsız bozukluklar vardır ) aynı sülaleden gelen kişilerde bu bozuklukların aynı yerlerde olma olasılığı fazladır. Doğacak bebeğin yapısını oluşturacak formülün yarısını anneden yarısını da babadan alacağı için aynı kökenden gelen kişilerin her ikisinin de vereceği formülde aynı yerde bozukluk olma olasılığı yüksektir. Ve böyle bir bozukluk olursa verilen şifrede aynı yerde bozukluk olacağı için ciddi sakatlıklar görülecektir.

    Teknik olarak her iki taraftan gelecek genetik şifre bozukluklarının aynı yerde ise çocukta o basamaktaki gen tamamen bozuk olacaktır.

    Evlilik öncesi cinsel eğitim ve danışma almak oluşabilecek korku ve yanlışlıkları ve bunların getirebileceği cinsel isteksizlikleri ve problemleri ortadan kaldıracaktır.
    Unutmayınız ki yaşanan her şey iz bırakır.

    Evli çiftlere bir önerimizde birbirlerini iyice tanıyana kadar çocuk sahibi olmamaları. Bunun içinde bir hekime danışarak en uygun doğum kontrol yöntemini cinsel hayatlarına başlamadan önce uygulamalarıdır. Gebe kalma korkusu altında kadın rahat bir cinsellik yaşayamaz.

    Sonuç olarak yukarıda saydığımız olumsuzlukların var olması birbirini seven iki insanın bir araya gelmesi için engel teşkil etmeyebilir. Bunların önceden bilinmesi eğer mümkünse gerekli tedavilerin yapılması ve tedbirlerin alınması faydalıdır.

    Bilinmeden evlilik sırasında ortaya çıkması ve ya getirebileceği tamiri mümkün olmayan
    sonuçlar büyük hayal kırıklıkları, olumsuzluklara hatta ilişkinin bitmesine neden olur.
    Bu gibi rahatsız edici olaylarla karşılaşmamak için önerilerimize uymanızı ve hekim kontrolünde sağlıklı bir cinselliğe adım atmanızı öneririz.

  • Mutlu evler için dekorasyon önerisi

    Mutlu evler için dekorasyon önerisi

    Asya’da çevre dengesini kullanarak yapılan sanata Feng Shui denir. Sağlıklı ve mutlu bir ev yaşamı, ayrıca tüm hayatınızda etki görmek istiyorsanız, evinizin enerjisini iyi dengelemeniz gerekir.

    Hava

    Evinize bol bol temiz hava girmesini sağlayın. Yaz, kış evinizi havalandırın. Evde yeşil bitkiler bulundurun. Kokulu mum yakın ve aromaterapi yağları kullanın.

    Organize

    Dağınıklık, evinizin enerjisi için iyi değildir. Evinizde tüm alanları düzenleyin ve organize edin. İhtiyacınız olmayan eşyaları verin ve evde saklamayın.

    Aydınlatın

    Temiz pencereler ve aydınlık, evinize mutlu enerji getirir. Perde ve güneşlikleri sık sık yıkayın ve gündüzleri açıp ışık almasını sağlayın.

    Çeşme

    Akvaryum, çeşme gibi su döngülerinin olduğu eşyaları özellikle mutfak camnın8ın önünde veya evin merkezinde kullanın.

    Ocak

    Ocağınızı her zaman temiz tutun. Mutfak tezgahınızı temiz tutun ve bir kase içinde meyveleri tezgah üzerinde bulundurun. Açık cam vazoları, turuncu ve sarı çiçeklerle doldurun.

    Banyo

    Banyo kapısını kapalı tutun. Klozetin kapağını kapalı tutun. Beyaz, mavi ve yeşil duş perdeleri banyonun enerjisini düzenler.

    Huzurlu uyku

    Yatak odasında elektronik cihaz bulundurmayın. Uyurken oda kapısını kapalı tutun. Sakin ve huzurlu renklerde döşeyin.

    Evin kalbi

    Evin kalp alanını bulun. Evinizin coğrafi konumunu belirleyin ve kalp alanını bulun. Orada çok yüksek mobilyalar bulundurmayın. Sizi mutlu eden manevi değeri olan objeleri kullanın. Sevdiklerinizle birlikte olduğunuz resimleri asın.

  • Yoğurt Maskeleri

    Yoğurt Maskeleri

    Yoğurt, pek çok gıda ile karıştırıldığında yüzünüzde harikalar yaratabileceğiniz, mucizevi bir nimet.

    Cildinize düzenli olarak uyguladığınız yoğurt maskeleri ile yaşlanmayı geciktirebilir, sağlıklı ve ışıltılı ciltlere sahip olabilirsiniz. Ancak dikkat etmeniz gereken bir konu var; maskeleriniz için organik yoğurt kullanmak!

    İşte yoğurt ile kolayca yapabileceğiniz yüz maskeleri:

    Sade yoğurt
    Yatmadan önce 15 dakika boyunca koyu halkaları üzerine ince bir tabaka halinde uygulayın. Etkin beyazlatma özellikleri nedeniyle, yoğurt bir hafta içinde kesin sonuçlar getirecektir.

    Limon suyu ve yoğurt
    Yoğurt yaşlılık ve lekeler için oldukça etkilidir. Limon suyu ve yoğurt yardımı ile bir yüz maskesi hazırlayın ve yüzünüzde leke olan bölgelere uygulayın.

    Zeytinyağı ve yoğurt
    Zeytinyağı ile karıştırılan yoğurt, kırışıklıkları azaltır ve yaşlanma belirtilerini geciktirme de yardımcı olur. Bu maske cildinin erken yaşlanmasını önlemek isteyenler için ideal bir çözüm olacaktır.

    Muz, bal ve yoğurt
    Muz, bal ve yoğurtan oluşan bir karışım hazırlayın. Karışımı cildinize sürün ve yaklaşık 25-30 dakika kadar beklettikten sonra soğuk su ile yıkayın. Bu maske, cildinizi sarkmasını önleyecek ve daha gergin yapacaktır.

    Salatalık ve yoğurt
    Ölü cilt hücrelerinden kurtulmak için, salatalık ve yoğurt ile bir maske hazırlayabilirsiniz. Salatalığı rendeleyin ve bir kap içerisinde yoğurt ile karıştırın. Yaklaşık olarak 15 dakika bekledikten sonra cildinizi yıkayın.

    Papatya yağı ve yoğurt
    Papatyaya organik yoğurt eklediğinizde, birçok faydalı karışıma dönüştürebilirsiniz. Yoğurda ekleyeceğiniz yarım çay kaşığı papatya yağı eşliğinde hazırlanan bu maske, pürüzsüz ve ipeksi bir cilde sahip olmanızı sağlayacak.

  • En Kötü Dekorasyon Hataları

    En Kötü Dekorasyon Hataları

    Evinizde yeni ve taze fikirler denemenize son derece açığız ve bu konuda sizin arkanızdayız. Fakat bazı dekorasyon hataları var ki bunlardan olabildiğince kaçınmalısınız.

    Birden fazla trendi kombinlemeye çalışmak

    Trendler çok eğlenceli olabilirler ama çok çabuk gelir ve geçerler. Dekorasyonda akıllıca olan büyük parçaları klasik seçmektir. Böylece modaları asla geçmez. Daha sonra dekorasyonunuza daha ucuz ve küçük parçaları, trendlere göre, ekleyebilirsiniz. Böylece dilediğiniz zaman değiştirebilirsiniz.

    Fazla yastık kullanmak

    Her şeyin fazlası zarardır. Fazla yastık kullanmak, rahat köşelerin bile rahatsız hale gelmesine neden olur.

    Unutmayın, ev dekorasyonu yaparken önemli olan kendinizi yansıtacak, size özgü ve içinde rahat hissedeceğiniz odalar yaratmaktır.

    Çok fazla eşya

    Vazolar, şamdanlar, aynalar ve diğer çeşitli eşyaları fazla sayıda kullanmak, siz fark etmeden başınıza gelebilecek bir hatadır. Her küçük ve güzel ayrıntıyı bir yerlere koymak istemek ve onlara yer bulmak çok kolaydır. Fakat bunlar bir araya gelince, ortalık şirin değil dağınık duracaktır.

    Temalı odalar

    Kulağa çekici gelse de aslında bu oldukça kötü bir fikirdir. Temanızın modası geçebilir ya da siz ondan sıkılabilirsiniz. Temanızı değiştirmek istediğiniz zaman da, her eşyanızı o temaya göre almış olduğunuz için her şeyin yenisini almanız gerekir.

    Döşeme takımlarına güvenmeyin

    Bir dükkana girip koca bir yatak odası ya da yemek odası takımını almak kolay ve iyi bir fikir gibi görünebilir. Ama siz, evinizin gerçekten bir katalogdan çıkmış gibi mi görünmesini istiyorsunuz? Dekorasyonda kalıplardan kaçının ve içine kendi zevkinizi katın!

  • Haşimato‬ hastalığı nasıl tedavi edilir?

    Haşimato‬ hastalığı nasıl tedavi edilir?

    Tiroid hücrelerine karşı vücudumuzun ürettiği antikorlar sonucu oluşan tiroid iltihabına Haşimato hastalığı denir.

    Haşimato hastalığı nedir?

    Haşimato hastalığı, kronik tiroidittir.

    Kronik tiroidit nedir?

    Tiroid bezinin kronik iltihabı demektir. Kronik tiroidit, en sık virüsler nedeniyle olur.

    Bulguları nelerdir?

    Tiroid bezinin akut iltihabı hastalıkları genelde gürültülü seyrederken Haşimato hastalığı daha sessiz ve derindir. Bu nedenle çok kez tesadüfen saptanır. Hemen her sistemik hastalığı tetikler, depresyondan panik atağa kadar pek çok ruhsal bozukluklara yol açar. Guatra neden olabilir.

    Haşimato hastalığı olanların paylaşım alanı için tıklayın !

    Guatr nedir?

    Guatr, tiroid bezinin büyümesi demektir. Haşimato hastalığında guatr gelişmesi şart değildir.

    En sık kimlerde görülür?

    Haşimato hastalığı, iyot eksikliği olan yörelerde yaşayanlarda daha sık görülür. Kadınlarda, erkeklerden daha çok rastlanır.

    Haşimato hastalığı neye yol açar?

    Haşimato hastalığı en sık hipotiroidiye yol açar.

    Hipotiroidi ne demektir?

    Hipotiroidi, tiroid bezinin yeterli miktarda hormon sentez edememesi demektir. Tiroid hormonları T3 ve T4 olarak bilinir.

    Ne tür yakınmalara neden olur?

    Tiroid hormon yetersizliği, B12 vitamini eksikliği ve anemiye neden olur. Bu durum; üşüme, çabuk yorulma ve halsizliğe yol açar. Saçlar ve deri kurudur, deride pul pul dökülmeler oluşur.

    Haşimato hastalığında yorgunluk tipiktir. Rahat ve uzun bir uyku uyunsa da sabah yorgunluğu dile getirilir. Gün içinde uyuklamalar ve sık sık esnemeler olur. ‘Bıraksanız tam gün uyurum’ diyeni az değildir.

    Sürekli şişkinlikten ve kilo artışından söz edilir. Gerçek bir kilo artışı vardır. Kilo artışı ve ilerlemiş ödem, kalp yetmezliğine yol açabilir.

    Şişmanlık neden olur?

    Şişmanlık, kas ve yağ kitlesi artışı ile birlikte yaygın ödemden ötürüdür. Diyet ve egzersize rağmen bir türlü kilo verilemez. Bu nedenle zayıflama rejimine başlamadan önce tiroid hormon düzeyleri mutlaka ölçülmelidir.

    Ruhsal etkisi nedir?

    Uykusuzluk ve yorgunluk, sinir sistemini doğrudan etkiler. İçe kapanma, sosyal faaliyetleri askıya alma, karamsarlık sıktır. Tüm bu ruh halleri depresyona kapı aralar.

    Mide-bağırsak etkisi nedir?

    Karında şişkinlik, hazımsızlık ve inatçı bir kabızlık söz konusudur. İlaçlara son derece dirençli bir kabızlıktır. Kabızlığın devamı hemoroid, fistül ve fissürlere neden olur.

    Kalp-damar etkisi nedir?

    Dakikadaki kalp atım sayısı düşer. Nabız düşüklüğü, çarpıntı ve aritmilere yol açar. Kontrol edilmezse kolesterol yüksekliği ile birlikte koroner arter hastalığı gelişebilir.

    Kandaki kolesterol ve trigliserid seviyeleri yükselir. Kolesterol ve trigliserid düşüren ilaçların etkisi azalır. İlaçlar ancak hipotiroidi düzelirse etkili olur.

    Nasıl teşhis edilir?

    Haşimato hastalığı; tiroid ultrasonografisi, tiroid hormonları ve antikorlarının ölçümü ile teşhis edilir.

    Haşimato hastalığı seyrinde oluşan tiroid nodüllerinin çoğu yalancıdır. Bu nedenle müdahale gereksizdir. Çapı iki santimetreyi aşan nodüller yakından izlenir.

    Nasıl tedavi edilir?

    Klinik ve laboratuvar olarak ciddi sorunlar yoksa periyodik takipler yeterlidir. İlaç kullanmaya da gerek yoktur.

    Hipotiroidi varsa uygun dozlarda tiroid tabletleri ile takviye edilir.

    Tiroit tabletleri nasıl kullanılır?

    Tiroid tabletleri aç karnına alınmalıdır. Antiasit, demir ve kalsiyumla birlikte kullanılmamalıdır, aksi takdirde emilmezler.