Blog

  • Mükemmel saç bakımı

    Mükemmel saç bakımı

    Bedeninizin, yüzünüzün, kıyafetinizin kısacası sizin en büyük ve en güzel aksesuarınız saçlarınızdır. Saçlarınızın her zaman mükemmel görünmesi için de sadece 6 bilgiye ihtiyacınız var.

    Kurutma
    Zamansızlığınız kabarık ve dağınık saçlar için mazeret değildir. Sadece iki dakikalık bir kurulama işlemi ile saçlarınızı forma sokabilirsiniz. Bunun için saçlarınızın ‘T bölgesini’ şekillendirmeniz yeterlidir. Saçlarınızın önünü ve üstünü kurulayıp hafif şekil verdiğinizde dışarıya çıkmaya hazır hâle gelirsiniz. T bölgenizi belirlemek için saçlarınızı ortadan ayırıp iki yana doğru taramalısınız.

    Yeni kâkül
    Kâkül kesimi ya da var olan kâkülün şeklini değiştirme, saçlarınızın farklı bir havaya girmesini sağlar. Kâküllerinize bakım yapmayı unutmamalısınız. Uzama hızına göre iki haftada bir uçlarından aldırabilirsiniz.

    Topuz
    Saçınızı topuz yaptıktan sonra kenarlardan çıkan firari saç tellerini, renksiz rimel ve saç spreyiyle gizleyebilirsiniz. Renksiz rimel uçuşan tüm saç telleri için harika bir yöntemdir.

    Teknolojik bukleler
    Saçlarınızın yanmadan, elektriklenmeden harika buklelere sahip olmasını istiyorsanız; seramik yüzeyli, turmalin teknolojili ürünler tercih etmelisiniz. Turmalin, negatif iyon yükü sebebiyle sıkça tercih edilen doğal bir kristaldir. Bu da saç yapısına zarar vermez ve elektriklenmeyi sıfıra indirir.

    İlk deneyim
    Herhangi bir kuaförde saçlarınızı kestirmeden önce, ilk denemenizde fön çektirmenizi öneriyoruz. Böylece kuaförün becerilerini ve zevkini tespit etme olanağına sahip olabilirsiniz.

    Saçtan taç
    Hacimli saçlara sahip olmayı herkes sever. Peki, saçlarınıza nasıl hacim verebilirsiniz? Saç diplerinize hacimli olmasını sağlayacak köpük ya da sprey sıkıp, kalın bir fırçayla da fırçalayarak kurutmalısınız. Sonrasında istediğiniz gibi şekil verebilirsiniz.

  • Cinsel sorunlara hipnoz

    Cinsel sorunlara hipnoz

    Kamuoyunda cinsellik kadar olmasa da çok ilgi çeken, merak uyandıran; buna karşı hakkında bilinenlerin hemen tümünün yanlış olduğu başka bir konu da hipnozdur. Söz, bakış, hayal gücü yada bazı yardımcı nesneler kullanılarak telkin vb. tekniklerle oluşturulan; kişinin duygu, düşünce, algı ve bellek işlevlerinde değişikliklerin gerçekleştirilebildiği çok özel bilinç durumuna hipnoz diyoruz. Hipnoz tamamen beynin doğal ve normal işlevlerinden bir tanesidir.

    Büyü, sihir yada doğaüstü hiçbir yönü yoktur. Hipnoz sadece gevşeme ve rahatlama aracı değildir. Hipnoz bilinçaltına açılan bir kapıdır. İyi bir cinsel terapist bu kapıdan içeri girer ve cinsel hastalıklara, kötü huylara, alışkanlıklara yol açan ve çocuklukda hatta bazen doğmadan önce oraya yerleşmiş yanlış bilgileri, inançları, düşünceleri, algılamaları bulur ve değiştirir. Ayrıca eğitim almış hipnoz uygulayıcılarına hipnozitör, hipnozla cinsel terapi veya psikoterapi yapan terapistlere ise hipnoterapist denir.

    CİNSEL SORUNLARDA HİPNOZ MUCİZESİ

    Özellikle psikolojik kökenli cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde, hipnoz son derece etkili yöntemdir. Yıllardır cinselliği bir tabu sayan, ayıp, yasak ve günah kavramları tarafından kuşatan ve konuşamayan Türk insanı, artık cinsel sorunları olduğunu kabul ediyor ve çözmek için yeni çareler arıyor. Hipnozun tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en yaygın kullanıldığı alanlardan biri de erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus, cinsel isteksizlik vb. cinsel işlev bozuklarıdır.

    Hipnoz cinsel terapide kullanılan araçlardan biridir. Hipnoz aracılığı ile bazı cinsel işlev bozukluklarının tedavi edilmesine hipnoterapi diyoruz. Cinsel terapi seansları sırasında kullandığımız tıbbi bir girişimlerden biri olan hipnoz; tek başına mucize yaratmaz. Çünkü hastayı iyileştiren bizzat hipnozun kendisi değil, hipnoz sırasında uyguladığımız değişik tedavi yöntemleridir. Yani, hipnoz cinsel terapide çok işe yarayan ve kolaylaştıran bir tedavi aracıdır. Bu anlamda hipnozu bir şırıngaya benzetmek mümkündür. Nasıl ki şırınga, iyileşmek için hastanın gereksinim duyduğu çeşitli ilaçları uygulamak için kullanılan bir tedavi aracı ve hastayı iyileştiren şey şırınga değil de içindeki ilaçlar ise; aynı şekilde hastayı iyileştiren şey bizzat hipnozun kendisi değil; hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir.

    HİPNOZ UYKU DEĞİLDİR

    Hipnozdaki kişinin uyanıktır, hipnozitörün yani hipnoz uygulayan kişinin tüm sözlerini duyar, anlar ve hatta yargılayıp sorulara yanıtlar bile verebilir ancak farklı bir bilinç halindedir. Dıştan bakıldığında hipnozdaki kişi çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor gibi göründüğünden yüzyıllardır, hipnozun bir uyku olduğu yanılgısı yerleşmiş olarak sürmektedir. Oysa hipnoz bir uyku değildir. Hipnoz artmış bir farkındalıktır. Hipnoz, kişinin gönüllü isteğiyle, hipnoz uygulayan kişinin direktifleri doğrultusunda dikkatini toplaması, gevşemesi ve yoğunlaştırması ile gerçekleşen bir durumdur. Dolayısı ile hipnoza girmek istemeyen kişi dikkatini yoğunlaştırmayacağı ve direktiflere uymayacağı için isteği dışında hipnoza sokulamaz.

    Hipnoz sırasında kişinin kontrolü tamamen kendi elindedir. Biz cinsel terapide bilinçli hipnoz tekniğini kullanıyoruz. Yani kişi, hipnozitörün söylediği her şeyi dinler, anlar, değerlendirir ve istemediği hiçbir şeyi söylemez, istemediği hiçbir şeyi de yapmaz. Eğer, hipnoz uygulayan kişi, hipnozdaki kişiden söylemek istemediği gizli sırlarını söylemesini yada onun ahlaki ve sosyal değerlerine aykırı bir şeyi yapmasını isterse kişi bunu kabul etmez daha da zorlanırsa hipnozdan çıkar.

    Kimi insan hiç hipnoza giremezken, kimileri çok kolay kimileri ise çok zor hipnoza girerler. Kişilerin hipnoza girebilme düzeyine hipnoza yatkınlık adını veriyoruz. Hipnozun gerçekleşmesinde zeka, algılama, değerlendirme, hayal gücü ve konsantrasyon çok önemlidir. Bu nedenle de bu işlevlerin düzeyleri hipnoza yatkınlığı belirlemektedir. Hipnoza yatkınlık, bireyin kişilik özelliklerine, bilişsel işlevlerinin düzeyine ve içinde bulunduğu ruhsal durum ya da varsa ruhsal hastalığının niteliklerine göre farklılıklar gösterir.

    Örneğin, dikkat ve algılamanın ciddi düzeylerde yetersiz olduğu yada bozulduğu zeka geriliği olan kişilerin, ağır depresyon ve bunama hastalarının hipnoza girmeleri mümkün değildir. Yine karşısındakine güvenmeyen, her an kontrolü elden kaçırma yada zarar görme endişesi yaşayan, kuşkucu, aşırı titiz ya da başkalarından direktif almayı kabullenemeyen paranoid, obsesif ve narsisistik kişilik özellikleri olan kişiler hipnoza çok zor ve yüzeysel girerler. Zeki, hayal gücü kuvvetli, kolayca dikkatini yoğunlaştırabilen kişiler; hipnoza çok kolay girer, kolayca derinleşebilir ve cinsel sorunlarına çok daha kısa sürede çözüm bulabilirler.

    HİPNOZDAN ÇIKAMAMA GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

    Hipnoza alınan herkes seans sonunda hipnoz uygulayan kişinin direktifleriyle hipnozdan çıkabilir. Diyelim ki hipnoz sırasında hipnozitör çeşitli nedenlerle kişiyi hipnozdan çıkartmadan odadan ayrıldı. Hipnozitörün uzaklaştığı süre ve mesafeye bağlı olarak bir süre sonra hipnoz kendi kendine sona erer. Yani hipnozdan çıkamama gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca iyi ve tecrübeli bir hipnozitör televizyon başında izleyenleri veya telefonda karşı taraftakini hipnoz yapabilir. Hastanın hipnoza girmek için hipnozitöre ihtiyacı vardır, ancak çıkmak için değil.

    VAJİNİSMUS ve ERKEN BOŞALMAYA HİPNOZLA ÇARE

    Hipnozla cinsel sorunların tedavisinde hastalığın öznelliğine ve hastanın durumuna göre seansların uzayabilir. Hipnozla en kolay tedavi edilen cinsel sorunların başında erken boşalma ve vajinismus, en zor tedavi edilenlerin başında ise cinsel kimlik bozuklukları gelmektedir. Hipnoz cinsel yaşamın renklendirilmesinde de büyük yarar sağlayabilir. Cinsel isteksizlik duyanlar, korku nedeniyle ve acı nedeniyle ilişki kuramayan vajinismuslu kadınlar, erken boşalıp partnerini tatmin edemediği için suçluluk duyan erkekler, hipnozun etkisiyle normale dönebilirler. Ayrıca hipnoz iktidarsızlığın cinsel terapisinde çok yoğun olarak tercih edilmektedir.

    KADINLARDA CİNSEL İLİŞKİYE GİREMEME – VAJİNİSMUSTA HİPNOZ

    Kadında cinsel ilişkinin olduğu anatomik bölgeye vajen adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan, istemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki bilinçdışı vajinal kasılmalara vajinismus denir. Halk arasında evli bakireler, tamamlanmamış evlilik veya cinsel fobi, tıp literatüründe cinsel işlev bozuklukları sınıflamasında ise cinsel ağrı bozukluğu da denilir ve hipnoz destekli cinsel terapi ile %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    OTOHİPNOZ – KENDİ KENDİNE HİPNOZ

    Otohipnoz kişinin kendi kendini hipnotize etmesidir. Bunun için hastamız hipnotik transta iken hastamıza -sen benim seninle olduğumu ve sana yaptığım gibi sana hipnoz için verdiğim önerileri düşünerek kendi kendini hipnotize edeceksin. Sana vermiş olduğum ve senin kendi kendine verebileceğin aynı uyanma telkinlerini verebileceksin ki otohipnozdan uyanmama korkusuna sahip olmana gerek kalmasın. İlave olarak sizin otomatikman uyanabilmeniz için biri sizin yanınızda olmalı yada başka bir kişi hipnotik durum esnasında size gereklidir. Bunun için sağ elinin başparmağını avuç içine, diğer dört parmağını da onun üzerine kapatıp hafif bir yumruk yapacaksın. Bu esnada gözlerini kapatacaksın ve sorunun hakkında kendi kendine telkin vereceksin.

    Artık kendi kendinin hipnozitörü oldun. Gerektiği hallerde ve yerde ototelkini kullanıp rahatlayabilirsin. Ancak bu kendi talebin ile ilgili hazırladığın telkinler doğrultusunda uygulayabileceksin. Onun dışında kullanmayacaksın. Ortalama tedavi süren 3-5 seans arasındadır- telikinini veririz. Otohipnozu başarmak için kullanılan daha az yaygın yollar veya metodlar da vardır. Bunlar, kasetçalar ile hastayı hipnotize ederek tedavi etmek, tedavi edici öneriler veya telkinler ve kendi yönteminizle uyanmak gibi çeşitli metodları içerisine alır. Hipnoz sonrasında hasta kaset çalacak ve daha sonraki hayali durumlarda hasta kendi kendine hipnotik duruma girebilecektir. Yazılı telkinlerle ve aynı yolun uygulanmasıyla bu başarılmıştır.

    HİPNOZUN YAN ETKİSİ YOK

    Hipnoz insanlık tarihi kadar eski ve güvenilir bir yöntemdir, bir şifa, huzur ve başarı aracıdır. Bilimsel bir yöntemdir. Ancak yine de farklı bir varoluşla kişinin kendisi hakkında bilinmeyenleri öğrenmesinin bir yolu olan hipnozun ehil ve deneyimli kişilerce yapılması gerekir. Çünkü biz hipnozu insanları uyutmak için değil aksine gizli gerçeklere yandırmak için kullanırız. Hipnoz öze dönüştür. İçsel ve öz kaynaklarımızın eczaneniz olarak kullanılmasıdır.

    CİNSEL SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARI İÇTEN KAYNAKLANIR

    Hipnoz sanılanın aksine başkalarının davranışlarını yönetmek ya da kendi iradelerine aykırı bir biçimde davranmalarını sağlamak amacı ile kullanılmaz. Hipnoz herkesin en olumlu yanları ile isteklerini gerçekleştirmesine izin veren öz benliğimizi idrak etmemizde ve doğal ahengi engelleyen duygusal sınırlarımızı yok etmede etkili olur. Cinsel birçok sorun ve rahatsızlık içsel kavram ve inançlarımızın bir sonucudur ve bir çözüm bulma girişimidir. Eğer en içsel duygularımızı ve inançlarımızı tanımaya, kabul etmeye ve değiştirmeye gönüllüysek, cinsel sorunlarımıza daha yapıcı çözümler bulabilir ve rahatsızlıktan tamamen kurtulabiliriz.

    Cinsel sağlık, mutluluk ve başarı daima içten kaynaklanır. Düzenli bir şekilde içsel kaynaklarımızla bağlantı kurduğumuzda iç benliğimizin dikkatimizi çekebilmesi için bizi hasta etmesine gerek kalmaz. Bu bakımdan hipnoz aslında hastalığı doğrudan tedavi etmez, hastanın telkin alma ve kabul etme yetisini arttırır. Ayrıca cinsel hastalıkların altında yatan faktörleri belirlememize yardımcı olur. Çünkü bilinçaltına atılan bir olay, hipnoz seansı sırasında birden akla gelebilir. Bu da özellikle insanın doğal dengelerini yeniden kurmasını sağlayarak, cinsel sorunların çözümüne katkıda bulunur.

    ERKEN BOŞALMADA HİPNOZ

    Erken boşalan kişi genellikle o an geldiğinde kendini tutamadığını söyler. Hipnoz destekli cinsel terapi ile erken boşalma %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    KADINLAR HİPNOZA DAHA YATKIN

    Özellikle kadınlar hipnoza daha yatkındır. Çünkü kadınların üzerinde var olan toplumsal, ailevi ve dini baskılar nedeniyle cinselliği çok daha az konuşur ve yaşarlar. Bu nedenle hipnoz seanslarında kendi cinsellikleri yeniden keşfedebilirler ve sorunlarına erkeklere göre daha kolay çözüm bulabilirler.

  • Tok Tutan Meyve Suyu İle Zayıflama

    Tok Tutan Meyve Suyu İle Zayıflama

    Her zaman formda olması ile bilinen Demet Kutluay bu formunu borçlu olduğu tok tutan meyve suyu tarifini açıkladı…

    Diyet kitaplarında formunun sırrını anlatan ünlü manken Demet Kutluay mucizevi tariflerini sizin için paylaştı. İşte tok tutan ve kilo almayı engellediği için formda kalmayı sağlayan meyve suyu tarifinin ayrıntıları…

    Demet Kutluay, her beslenme programında tok kalıyordu ancak ara ara doymama ve spordan sonra bir şeyler atıştırma isteği duyuyordu. Bu formülü kullandıktan sonra ise açlık hissetmedi.

    Açlık hissettiğinde bu lezzetli formülden kendi diyetinize ek olarak 1 su bardağı içmeniz yeterli.

    Demet Kutluay, bu formülü acıktıkça uyguladığı beslenme programı ile beraber içtiğinde hem kilo vermesi kolaylaştı hem de tatlı krizleri bitti.

    Siz de bu formülü, acıkma hissettiğinizde kilo verme hızınızı takip ederek 1 su bardağı olarak kullanabilirsiniz.

    Tok tutan meyve suyu malzemeleri (2 su bardağı için)

    – 2 adet yeşil elma
    -1 adet kivi
    -1 adet lime tipi limon
    -1 adet başparmak büyüklüğünde taze zencefil

    Tok Tutan Meyve Suyu Nasıl Yapılır?

    Tüm malzemeler yıkanır. Taze zencefilin kabukları soyulur.
    Çok lifli olduğu ve katı meyve sıkacağından kolay geçebilmesi için küçük parçalar halinde doğranır.
    Diğer meyveler de kabukları ile küçük parçalara bölünerek taze zencefil ile beraber sıkılır.
    Yeşil renkte, çok lezzetli ve içimi kolay taze meyve suyu hemen içime hazırdır.
    1 su bardağı meyve suyu 80 kaloridir.

  • Erkeğin kalbine giden yol

    Erkeğin kalbine giden yol

    Kurduğumuz tüm ilişkiler aslında çocukken ailemizle kurduğumuz ilişkilerdeki edindiğimiz davranışlar şeklinde oluyor!

    Erkekler neden annelerinin yemeklerini isterler?
    Bilinçaltımızın en büyük özelliği herhangi bir kavram duygusu ile birlikte kayıt ediliyor. Duygusu olmayan hiçbir kavram kayıtlı değil. Dolayısı ile bir erkek ilk kez tattığı bamyayı annesin elinden çıkan koku, lezzetle o ailedeki o anki duyguyla kaydeder.

    Tabiî ki her zaman sadece iyi duyguları kayıt almaz bilinçaltımız. Çünkü bilinçaltı bazen negatif örnekleri de çağırır. Örneğin ailesinde sürekli haksızlığa uğrayan bir insanın artık ilişki modeli o olmuştur.

    Ama bu tıpkı canınız acısa da o yoldan gidip gelmeyi öğrenmişsinizdir, bildiğiniz yol en güvenli yoldur, ilkinde ölmediğinize göre devam edersiniz. Çünkü acıda verse orası artık sizin konfor alanınızdır. Orada yaşamayı öğrenmişsinizdir. Dolayısıyla bir yanımız onu çağırmaya devam eder iyi yada kötü…

    Bazen güzel duygularla kötü duyguları yaşadığımız o an nereye koyacağımızı bilemeyebiliriz ve tıpkı bilgisayarda aynı dosyaya koymak gibi bilinçaltımızda da aynı yere koyarız. Örneğin; yeşili bilmeyen birinin yeşile en yakın renk olan mavinin olduğu dosyaya koyması gibi…

    Dolayısıyla o duyguyu, yemeği, o lezzeti o ailenin içindeki küçük çocuk olma duygusu ile kaydettiyse orayı aşamıyor olması çok mümkün ve o yüzden tekrar tekrar annesinin yemeğinin lezzetini arar. Yani hepimizin anne yemeğini arama durumu bundan ibarettir.

    Peki, bu kız çocukları içinde geçerli mi?
    Kız çocuklarında zaten kendi duygusu olduğu için, bir süre sonra kendi anne olma duygusu gelir ve belli bir süreden sonrada almaktan vermeye yönelir. O yüzden bizde illa annemin yemeği olsun duygusu çok uzun soluklu yer almaz. Çünkü biz kendimizde yaratıcılarızdır. Dişi enerji yöneten, yaratan enerjidir.

    Erkeklerin derdi sadece yemeği aramak mı yoksa hala aileye bağımlı olmak mı?
    Erkekler annelerin lezzetini ararlar ama bu yeterli olur mu yada tek başına bu mudur? Hayır, tabiî ki değildir. Zaten herhangi bir yetişkinin anneye-babaya bu kadar yapışık kalması, bütün duygularını orada hapsetmesi, aslında kendi zeminini çok genişletmediğinin ve kendi yetişkin olma durumunu sadece çocukluk bilgisiyle kısıtladığını gösterir.

    Bu durum günlük hayatta çiftler arasında çok büyük sorun haline gelebiliyor, siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
    Bunu psikolojinin pek çok teorisi ile açıklamak mümkün. Yetişkinlikte kurduğumuz ilişkilerin hepsi aslında çocuklukta öğrendiğimiz ilişki modelleri. Dolayısıyla yeni bir ilişki modelimiz yok.

    İlişki modeli dediğimiz şey; bizim diğer insanlarla yarattığımız temas sınırlarımız ve kendi var olabilme biçimimizdir.

    İyi ve kötü bütün ilişki modellerini çekirdek aile içinde alırız.

    Dolayısıyla günlük hayatta neden bu kadar basit bir şey sorun oluyor, neden annesinin yemeklerini arıyor diyemeyiz çünkü o kadar da basit değildir. Aslında yapmamız gereken şey temelde olan bu ilişki şekillerini yetişkin zihnimizle genişletmek. 5 yaşında bir çocuğun deneyimi ile 40 yaşındaki bir adamın deneyimi çok daha farklıdır dolayısı ile esnemesi de farklıdır.

    Evet erkekler annesinin yemeğini o an arıyor çok büyük ihtimalle o duygu ile ilgili, günlük hayat içinde mücadele ederken çocukluluğundaki aile içinde keyifli anı arıyor yada negatif duyguyu çağırıyor da olabilir. Daha da ötesi çok özlem duyduğu, anlam yüklediği, bir türlü sahip olamadığı bir şeyi de arıyor olabilir. Önemli olan karşı tarafın buna nasıl tepki verdiğidir…

    Peki, siz kadınlara bu durumda nasıl bir yol izlemesini öneriyorsunuz?
    Dönüp kendine bakmalı. Tam olarak Neye kızdığına bakmalı. Çünkü kayınvalideniz sizi ne kadar rakip görürse görsün siz bu rekabeti kabul etmediğiniz sürece bu gerçekleşemez.

    Bir ilişkide erkeğin “annesi” rolüyle rekabet ediyor olmanız ilişkide neyi almak neyi vermek konusunda razı olduğunuzun dengesini gözden geçirmeniz için iyi bir sebep… Gerçekten nasıl bir ilişki aradığınızı seçmeniz gerekir. Yan yana olan mı yoksa ast üst olan mı…

    Açıkçası “erkeklerin annelerinin yemeklerini neden arıyor of nasıl yenicem” sorunu aslında direkt oturtma yada karnıyarıkla ilgisi yok! Mesele bilinçaltımızda kalan çocuk tarafımızda, yetişkinliğimizi tamamlayamamışlığımızda…

    Nedir bu kadınların karnıyarıktan çektiği!

    Sürekli anne yemeğini hatırlatmak doğru mu?
    Hayır, tabii ki doğru değil ama asıl doğru olmayan bunu böyle bir şey yani sadece teşekkür etsin, annesinin lezzetini bulsun diye yapıyor olmak. Önemli olan neyi neden yaptığınızın farkında olarak yapmaktır.

    Sevdiğinizin sevdiği bir şeyi onun için yapmak doğru olan. Yoksa gerçekten birinin yerine geçmek için bunu yapıyorsanız bu ciddi bir yanlış.

    İnsanlar kendi içlerinde fiziksel ve ruhsal anlamda büyüdükçe, geliştikçe yaşam döngümüz yer değiştirir. Bunun içinde bir süre sonra anne babamızla bile aramızdaki iletişim artık anne baba ve çocuk değil her iki tarafında yetişkin olarak devam ettiği bir iletişim olur.

    Ya tam tersi bir durum varsa, hiç annesinin yemeğini sevmiyorsa, eşinin daha iyi yaptığını savunuyorsa?
    Negatif duyguyu kodladıysa mutlaka bundan dolayı bu tarz tepki veriyordur. Yada cidden eşi iyi yemek yapıyordur.

    Son olarak şunu söylüyorum herkese; Yaşadığımız her ilişki bizim için gelişim açısından iyi bir fırsat. Özellikle bizi bir şey çok sinir ediyorsa orada bakmadığımız bir şeyler vardır. Dolayısıyla ona bakmak lazım. Fark ettiniz ama söylerken zorlanıyorsunuz, bedeniniz kasılıyor, yada kendinize saklıyorsanız henüz idrak etmemişsiniz demektir, henüz o durumla barışmamışsınız demektir. Fark etmeyi başarabilirsek daha hızlı yol alırız. Ve zamanla bilebiliriz ve idrak edebiliriz böylece gelişimimizi tamamlarız.

    Şapka Koçluk – Eğitim ve Danışmanlık şirketi

  • Hervé Léger by Max Azria İlkbahar 2013 Koleksiyonu

    Hervé Léger by Max Azria İlkbahar 2013 Koleksiyonu

    Hervé Léger by Max Azria İlkbahar 2013 Koleksiyonu, New York Moda Haftası.

    Hervé Léger by Max Azria İlkbahar 2013 Koleksiyonu

  • Mobilya dekorasyonu

    Mobilya dekorasyonu

    Mobilya dekorasyon görsel fikirler…

  • Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı Cinsel İlişki veya Disparoni, cinsel birliktelik sırasında kadının yüzeyel olarak vajina girişi veya daha derin kasık bölgesinde ağrı, acı, batma veya yanma hissetmesidir.

    İlk cinsel birliktelik den itibaren Disparoni gelişebileceği gibi, cinsel birliktelikden yıllar sonra da ağrılı cinsel ilişki oluşabilir.

    Toplumumuzda cinselliği çoğunlukla bir görev olarak gören kadınlarımız, disparoni şikayeti olsa da bu nedenle doktora başvurmayı pek gerek görmezler. Bu yüzden disparoninin hangi sıklıkda görüldüğüne dair elimizde net bir bilgi yoktur. Ancak son yıllarda cinselliğe bakış açısının yavaş yavaş değişmesi ile birlikte kliniklere ağrılı cinsel ilişki şikayeti ile gelen hasta sayısında da bir artış izlenmektedir.

    Ağrılı cinsel ilişkisi olan bir kadın öncelikle jinekolojik muayene ile değerlendirilmelidir. Cinsel birliktelik sırasında oluşan ağrı, penisin vajinaya giriş bölgesinde ise Yüzeyel Disparoni olarak değerlendirilir. Derin Disparoni ise penis vajinanın daha ilerisindeyken, daha çok kasık bölgesinde hissedilir. Bu hastalarda genital bölgenin anatomik bozukluk veya enfeksiyonları öncelikle araştırılmalıdır. Karşılaşılan en sık Disparoni nedenleri şunlardır:

    • Vajina veya vulvar bölge enfeksiyonları, Bartholin absesi, genital uçuk veya siğiller.

    • Kızlık zarı veya vajina giriş bölümünde doğumsal anatomik darlıklar: Kalın kenarlı veya septalı kızlık zarı veya vajinanın normalden kısa olması.

    • Vulvar vestibulit sendromu.

    • Menopoz döneminde östrojen hormon eksikliğine bağlı vajinal sekresyonların azalması, vajinal kuruluk ve doku harabiyeti.

    • Rahim sarkması, mesane sarkması (sistosel) veya vajina arka duvarının sarkması (rektosel).

    • Cinsel ilişki sırasında kullanılan prezervatife karşı gelişen alerjik reaksiyon.

    • Endometriozis hastalığına veya pelvik bölgede daha önceden geçirilen operasyonlara bağlı gelişen yapışıklıklar.

    • Doğum sonrası veya vajinal yoldan geçirilen bir cerrahi operasyona ait dokuların kötü iyleşmesi.

    • Vajina, vulva veya diğer pelvik organlara ait tümöral yapılar.

    • Cinsel birlikteliğe tam hazır olmadan ilişkiye girmek: Ön sevişmenin uzun tutulduğu cinsel birlikteliklerde vajinal sekresyonlar daha fazla olacağı için vajinal kuruluk ve iritasyon daha az olacaktır.

    • Anüs, rektum bölgesine ait kronikleşmiş hastalıklar: Anal fissür, fistül, hemoroid, kronik inflamatuar barsak hastalıkları veya kabızlık.

    • Psikolojik sorunlar, cinselliğe ait kötü tecrübeler, cinsel yaşamla ilgili mitler, vajinismus.

    Ağrılı cinsel ilişki şikâyeti olanlarda tedavide esas olan ağrının nedenini ortaya koyabilmektir. Daha sonrasında alt da yatan nedene yönelik uygun tedaviler, cerrahi, medikal veya cinsel terapiler planlanabilir.

    Cinsel ilişki sırasında ağrı, kadında cinsel doyumda azalma ve cinsel ilişki sıklığında azalmaya zemin hazırlar ve zaman içinde cinsel isteksizlik gelişir. Bu durum giderek cinsel birliktelik de çiftlerin her ikisi için de sorun olmaya başlar.

    Bu yüzden eğer sizin de cinsel ilişki sırasında ağrınız varsa artık daha fazla ertelemeyin, hemen doktorunuzla görüşün!

  • Ev yapımı çemen tarifi

    Ev yapımı çemen tarifi

    Çemen nasıl yapılır ? Çemen malzemeleri nelerdir ? Evde çemen tarifi..

    Malzemeler:
    7 çorba kaşığı domates salçası,
    2 çorba kaşığı Tahin,
    2 çorba kaşığı iri kıyılmış ceviz,
    1 diş sarımsak,
    (yada 1 silme çay kaşığı sarımsak tozu)
    1 silme tatlı kaşığı kuru nane,
    1 silme tatlı kaşığı kekik,
    1 silme çay kaşığı kimyon,
    1 silme çay kaşığı karabiber,
    1 silme çay kaşığı kırmızı pul biber,
    1 silme çay kaşığı çörek otu,
    Zeytinyağı ve tuz

    Hazırlanışı;
    Tavaya zeytinyağımızı alalım. Biraz ısıtalım. İçine domates salçamızı alıp biraz kavuralım. Daha sonra sarımsağı ezip tavaya ekleyelim 2-3 dk.kavuralım. Baharatları ekleyip 1-2 dk daha karıştıralım. En son tahini, cevizi ve çörek otunu da ekleyip şöyle bir karıştıralım ve ocağın altını kapatalım. Uygun bir kaseye boşaltıp ılımasını bekleyelim.
    Afiyet Olsun…

    Not: Kapaklı bir kapta buzdolabında 2-3 hafta kadar saklayabilirsiniz…
    Daha sarımsaklı seviyorsanız sarımsak sayısını arttırabilirsiniz…

    Afiyet Olsun..

  • Yazın Hamile Olmanın Avantajları

    Yazın Hamile Olmanın Avantajları

    Aşırı sıcaklarda bu düşünce doğru olmakla birlikte yaz hamilelerinin avantajları da vardır.

    Yaz aylarında hamile olduğunuzda “eyvah sıcaklarda ne yapacaksın” sözleriyle karşılaşmanız kaçınılmazdır.

    Gerçekten de sıcak yaz günlerinde her gün ağırlaşan bir karın ile dolaşmak oldukça zor olabilir. Bununla birlikte hamileliğin bazı zorluklarıyla yaz günlerinde baş etmek daha kolaydır. İşte size yaz hamilelerinin en büyük 8 avantajı….

    1- Şişen ayaklar ve ayak bilekleri kışlık ayakkabıların ve botların içine mahkum olmak zorunda değildir. Terliklerle, rahat babetlerle yaz boyunca rahat rahat dolaşabilirsiniz.

    2- Her yaz olduğu gibi bu yaz kilo telaşına düşmenize gerek yoktur. Kış boyunca alınan ekstra kiloları vermek için çaba harcamak zorunda değilsiniz.

    Siz artık iki canlısınız ve fit görünmek zorunda değilsiniz. Kilolarınızın canınızı sıkmayacağı keyifli bir yaza merhaba demeye hazırlanın.

    3- Hamilelik süresince uyku sorunu çekmeniz, geceleri sık sık uyanmanız olağan bir durumdur.

    4- Sıcak yaz günleri ve tatiller insanı tembelliğe sevkedebilir. Sık sık kısa şekerlemeler yapma fırsatı bulabilirsiniz. Sizi hem dinlendirir hem de ilerleyen günlerdeki yoğun günlere sizi hazırlayacaktır.

    5- Evde, iş yerinde, restaurantlarda en rahat ve en serin bölgedeki koltukları kapmak sizin en doğal hakkınız olacaktır. Hamile olmanın avantajlarından yaz boyunca faydalanabilirsiniz.

    6- Canınız dondurma çektiğinde sabah kahvaltısı, öğle yemeği ya da akşam yemeği farketmeksizin yiyebilirsiniz.

    Kaçamaklar sırasında çevredeki meraklı bakışlarla karşılaştığınızda önce sıcak havaları suçlayabilirsiniz. Gecenin ilerleyen saatlerinde buzdolabını karıştırırken yakalanırsanız bu da bir suç olmayacaktır.

    7- Yaz boyunca rengarenk, bol, tiril tiril elbiseler giyebilirsiniz. Büyüyen göbeğinizle paltolarınıza giymek için çaba sarfetmenize gerek olmadan rahat rahat gezebilirsiniz.

    8- Kış boyunca kilo aldıysanız bikini giyerken göbeğinizi içeri çekerek dolaşmak sizin için kaçınılmazdır. Yaz boyunca hamileliğiniz sayesinde göbeğinizi içeri çekmeden mayo bikini giyme keyfini yaşayabilirsiniz.

    Yaz aylarında hamile olmanın zorluklarının yanı sıra ayrı bir keyfi vardır. Sıcak havalara farklı bir açıdan bakarak olumlu düşünüp avantajlarından faydalanabilirsiniz.

  • Yanak Sarkmasına Çözüm

    Yanak Sarkmasına Çözüm

    Eğer yanaklarınızın ve gıdığınızın sarkık görünümünden şikayetçiyseniz ve sıkılaştırmak istiyorsanız Suna Dumankaya bitkisel çözüm sunuyor. Şifalı bitkiler ile hazırlanan bu kür ile yanakları ve gıdıyı sıkılaştırmak mümkün.

    Malzemeler:

    * 1 adet siyah turp,
    * 1 adet elma,
    * 1 tatlı kaşığı bal,
    * 1 tatlı kaşığı kabak çekirdeği yağı.

    Hazırlanışı ve Uygulanışı:

    Birer adet siyah turp ve elmanın sularını, bir tatlı kaşığı bal ve bir tatlı kaşığı kabak çekirdeği yağı ile karıştırın. Akşamları yatmadan önce, bu karışımı bir pamuk yardımıyla temiz cildinize iyice yedirerek yayın. Cildiniz emdikçe, uygulamayı tekrarlayın. Bu formülden haftada en az üç gün yararlanmanızı öneririm. Bu bitkisel kür sayesinde yanaklarınız ve gıdığınız çok kısa sürede sıkılaşacaktır. Sarkık görünümün azaldığını ve zamanla sıkı bir görünüm aldığını göreceksiniz.