Blog

  • Fazla meyve kilo aldırıyor

    Fazla meyve kilo aldırıyor

    Yaz mevsiminde vücudun su ihtiyacını karşılaması ve şeker dengesini düzenlemesi için meyveyi tavsiye ettiklerini ancak aşırı tüketimin kiloya neden olduğunu ifade eden Kütük, şöyle devam etti:

    MEYVEYİ YEMEKTEN SONRA YİYİN

    “Yazın öğünlerin sadece meyve ile geçiştirilmesi oldukça yanlıştır. Meyvenin ana yemek yerine, yemekten sonra yenmesi gerekir. Mesela sadece karpuz ile öğün geçiştirmek yanlıştır, fazla meyve yemek kilo artışına neden olmaktadır.

    Karbonhidrat ve şeker açısından zengin olan meyveler hareketsiz kalınması sonrasında vücutta yağa dönüşmektedir. Bu da aşırı kiloları beraberinde getiriyor. Aynı şekilde yazın geç saatlerde yemek yenmesi de kilo alınmasını etkiliyor. Yatmadan en az iki saat önce kalorisi düşük gıdalar tüketilmeli. Yemek sonrasında çay içilecekse beraberinde herhangi bir gıda tüketilmemelidir.”

    Hava sıcaklığının artmasıyla bol sıvı alınmasına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten Kütük, sıvı alınan kaynakların önemli olduğunu ifade etti. Sıcaklarda terlemeyle sıvı ihtiyacının arttığına dikkati çeken Kütük, “Sıvı aldığımız ana kaynak çözücü, saf, doğal ve katkısız su olmalıdır. Günlük 2,5 litre su tüketilmesi gerekiyor. Bunun yanında ayran, kefir, taze sıkılmış meyve suları gibi sağlıklı tercihler yapmamız gerekir. Yaz aylarında artan meyve ve sebze seçenekleri de sıvı ihtiyacını sağlamaya yardımcı olur” diye konuştu.

    SÜTLÜ VE MEYVELİ TATLILAR ÖNERİLİYOR

    Kütük, enerjisinin yüksek olması sebebiyle kızartılmış şerbetli tatlılardan uzak durulması uyarısında bulunarak, sütlü tatlılarla hem kan şekerinin daha rahat kontrol altında tutulmasının sağlanacağını hem de yüksek enerji alınmasının önüne geçileceğini belirtti.

    Yazın mümkün olduğu kadar tatlı tüketimini en aza indirmek gerektiğini ifade eden Kütük, “Yenildiği taktirde tüketim sıklığına ve miktarına dikkat etmek, lokma ve tulumba gibi ağır tatlılar yerine sütlü ve meyveli tatlıları tercih etmek daha sağlıklı olacaktır” dedi.

  • Çatı böreği tarifi

    Çatı böreği tarifi

    Çatı böreği malzemeleri , çatı böreği yapılışı , Çatı böreği tarifi…

    Malzemeler:
    7 adet yufka
    200 gr taze kaşar
    5 adet yumurta
    1 adet patates
    1 su bardağı süt
    Kızartmak için;
    Sıvı yağ
    Yapılışı: 5 adet yumurta 1 su bardağı sütle çırpılır. İçine rendelenmiş 200 gr taze kaşar ve 1 adet haşlanmış patates katılıp karıştırılır. İlk yufkanın yarısına harçtan sürülür ve diğer yarısı üzerine kapatılır. 7 yufka bu şekilde hazırlanıp üst üste serilir. Börekler yuvarlak kesilip kızgın olmayan yağda kızartılır.
    Çatı Böreği servise hazırdır.

    Afiyet olsun…

  • Polikistik over sendromu diyeti

    Polikistik over sendromu diyeti

    Yumurtalıklarda kistler oluşmasına neden olan Polikistik Over Sendromu (POCS) hamile kalmayı ve kilo vermeyi zorlaştıran bir sağlık problemidir. Ancak bu hastalarda kilo verme hormonal tabloyu düzeltebildiği için gebelik şansını da artabilir.

    Fulya Tüp Bebek Merkezi IVF ve Sağlıklı Yaşam Danışmanı Dr. Hasan Ali Nogay hamile kalmayı zorlaştıran bu problemin çok yaygın olduğunu ve diyetinizde yapacağınız değişikliklerin sorunu olumlu yönde etkileyebileceğini söylüyor.

    Polikistik Over Sendromu nedir?
    “Halk arasında yumurtalıklarda birçok kist oluşması olarak tanımlanan Polikistik Over Sendromu (PCOS) genç kadınlarda %10 oranında, çocuk sahibi olmak isteyen kadınların da %25-45’de görülen bir hastalıktır. Bu rahatsızlıktan muzdarip kadınların kilo vermesi de son derece zordur.”

    Hastalar kilo vermek için nelere dikkat etmeli?
    “Öncelikle bu hastalar için iyi bir şişmanlık tedavi programı oluşmak gerekir. Önemli olan bu programa uyum sağlayabilmek ve istikrarlı olarak sürdürmektir. Bunun için de öncelikle akupunktur ve nöral terapiden faydalanıyoruz. Böylece, modern hayatın getirdiği günlük stresi azaltırken, akupunktur ile doyma merkezinin yeterli ve dengeli uyarılması sayesinde anne adayımız, diyet programına uyum sağlayarak daha kolay doymaktadır. Yapılan araştırmalar sonuçları yüzde 5-10’luk kilo kaybı bile dramatik bir şekilde yumurtlama ve gebelik şansını artığını ortaya koymaktadır.”

    Dr. Hasan Ali Nogay PCOS Diyetinin püf noktalarını anlatıyor:
    Yağlar çok önemlidir “Günümüzde, neredeyse tüm diyet uzmanları artık yağları, eti yasaklıyor; hatta balık yenmemesini bile önerenler var. Halbuki yağlar, beslenmede çok önemlidir. Özellikle A,D,E,K vitaminleri, besinlerde yağ olmadığında bağırsaklar tarafından emilemez. Ancak, zeytinyağı dışındaki sıvı yağlar ve margarin kullanmamaya özen gösterilmeli. Kızartma yerine ızgara ve doymuş yağlar (tereyağı) tercih edilmelidir.”

    Haftada bir kez kırmızı et tüketilmeli “Amerika’da, kırmızı etlerde bulunan Dioxin isimli toksin yüzünden kırmızı et yenmesini yasaklayan bir diyet anlayışı giderek yaygınlaşıyor. Fakat kırmızı et, vücudun ihtiyacı olan önemli bir besindir. Sadece yediğiniz etin menşeini öğrenmeye çalışın ve haftada en az bir defa özgür dolaşan hayvanlardan elde edilen kırmızı et tüketmeye çalışın.”

    B 12 eksikliğine dikkat “Ülkemizde son yıllarda B12 vitamini yetersizliği yaygın görülmekte ve hiçbir bitkisel besin B12 içermemektedir. Bitkisel kaynaklı-vejetaryen- beslenmede en önemli bir eksiklik ise bu diyetin esansiyel amino asitler açısından fakirliğidir.

    Çiğ sebze tüketin “Bu beslenme modelinde unlu ve şekerli gıdalar tüketilmemeli ve toplam diyetin en az yarısı çiğ yiyeceklerden oluşmalıdır. Özellikle pestisit denilen toksik tarım ilaçlarını az tutan karnabahar, brokoli, Brüksel Lahanası, muz, ananas, avokado, taze soğan, soğan, üzüm, erik, karpuz daha çok tercih edilmelidir.”

    Probiyotiklere ağırlık verin “Kefir, yoğurt, turşu, nar eşlisi ve boza gibi “Probiyotiklerden” (Faydalı Mikroplar) zengin gıdalar alınmalıdır.”

    Fabrikasyon gıdalardan uzak durun “Marketlerde satılan paketlenmiş, fabrikasyon gıdaları mümkünse hiç tüketmemeye özen gösterin.”

    Dikkat dikkat “Ekmek yerine ceviz, kavrulmamış fındık, badem yemelisiniz.

    Ayrıca çok fazla katkı maddesi içeren salam, sosis gibi sanayi tipi etlerden kesinlikle uzak durmak gerekiyor.”

    Değerli Omega 6 “Omega-3 açısından zengin olan ve sonbahar, kış aylarında İstanbul’da kolaylıkla bulunabilen olta balıklarını tüketmeye çalışın. Çiftlik balıklarından mümkün olduğunca uzak durun. Midye, istiridye gibi sindirim organları ile birlikte pişirilen deniz gıdaları kesinlikle tüketilmemelidir. Çünkü bunlar ağır metal zehirlenmesi açısından çok risklidir.

    D vitamini kaynağı güneş “Yeteri kadar güneşlenmeli ya da kan düzeyini 40-120 ng/ml tutacak kadar D vitamini takviyesi alınmalıdır.
    Susuz olmaz “Kiloya göre günde ortalama en az 2-2,5 litre su içilmelidir.”

    Menopoz, Gebe, Emzikli ve P.O.S. Beslenmesi için tıklayın !

  • Antalya’da bir New York Markası

    Antalya’da bir New York Markası

    TASARIMLARIYLA GELİNLİK MODASINA FARKLI BİR ÇİZGİ KAZANDIRAN “JUSTIN ALEXANDER” ANTALYA’DA 750 METRE KARELİK İLK MAĞAZASINI AÇTI. GELİN ADAYLARINA ÇEŞİTLİ FIRSATLAR SUNMAYA DEVAM MARKA ABD VE AVRUPA’NIN ÖNDE GELEN GELİNLİK FİRMALARI ARASINDA YER ALIYOR. HER GEÇEN GÜN TÜRKİYE’DE BÜYÜME YOLUNDA İLERLİYOR.

    Tasarımlarıyla 60 yıldır gelinlik modasına farklı bir çizgi kazandıran, “En İyi Kalıp” ve “En İyi Tasarım” kategorilerinde uluslararası “Gelinlik Ödülü” alan; New York kökenli “Justin Alexander” markası; Mayıs 2013 ayından itibaren Antalya ve çevresindeki tüm gelin adaylarına hizmet verecek. 750 metre karelik, iki katlı, modern, şık mağazasında ürün çeşitliliği ile de dikkat çekiyor.

    ABD ve Avrupa’nın önde gelen gelinlik markaları arasında yer alan “Justin Alexander” her geçen gün büyüme yolunda ilerliyor. Türkiye’de 2007 yılında satışa başlayan marka, 2012 yılından itibaren “Justin Alexander” ismini taşıyan; İzmir Alsancak, İstanbul Erenköy ve Muğla mağazaları bulunuyor.

    ASTROLOJİ UZMANINDAN 2013 KOLEKSİYONU YORUMLARI
    Astroloji Uzmanı Hande Kazanova; “Justin Alexander’ın 2013 Koleksiyonu”nu üzerinden “burcuna göre seçim yapmak” isteyenler için yorumlarda bulundu.

    Burcunuza göre gelinlik seçimi yapmak için tıklayın !

    Burcunuza uygun gelinlik modellerini görmek ve bilgi almak için 7 gün boyunca mağazalar gelin adaylarını bekliyor.

  • Gıda saklama kapları

    Gıda saklama kapları

    gıda saklama kapları…

  • Saç dökülmelerini önleyici evde saç bakımı önerileri

    Saç dökülmelerini önleyici evde saç bakımı önerileri

    Saç dökülmelerini önlemek için evde kendinizde oldukça faydalı saç bakım maskeleri hazırlayabilirsiniz.

    Bir cam kavanozun içine 1 kilogram su koyun ve içerisine bir avuç karanfil atın. Kavanozun kapağını sıkıca kapatın ve karanlık bir dolabın içine kavanozu koyup 1 gün bekletin.

    Ertesi gün kavanozu açın ve suyun nasıl karardığını görün. Bu karanfilli suyu ile her gün bir kez saç diplerinize masaj yaparak yedirin. 1 litre olan bu karanfilli su hangi gün biterse tekrar o gün bir daha hazırlayıp ertesi gün tekrar uygulamaya devam edin. Ortalama 1 hafta içinde saçlarınızda farkı göreceksiniz. 1 hafta içinde saç dökülmeniz durmuş ve daha güçlü saç köklerine sahip olduğunuzu fark edeceksiniz.

    Saç dökülmeleri için tıklayın !

    Beslenme düzeniniz, saçların dökülmesini engellemekte oldukça etkilidir. Saçların dökülmesini engellemek için, badem, tahin, kıvırcık, kuru nane, sivri biber, kereviz, portakal, süt, yumurta, ıspanak, havuç gibi gıdalar tüketmeye özen gösterin. Bu besinler saç köklerinizi kuvvetlendirerek daha sağlıklı, parlak, güçlü saçlara sahip olmanızı sağlar. Zira bilinçsizce yapılan diyetler yüzünden birçok kadın, sebebinin hiç farkına varmadan, süratle saç dökülmesi yaşar.

    Bir kâsenin içine aynı miktarlarda susam yağı, badem yağı ve bir adet yumurtanın sadece sarısını dökerek iyice çırpın ve haftada 3 gün bu maskeyi saç diplerinize parmak uçlarınızla masaj yaparak yedirin. 1 saat bekledikten sonra yıkayın. Bu üç ürün de saç köklerinizi kuvvetlendirerek saç dökülmesini engeller.

    Unutmamalısınız ki basit ama çok etkili bu öneriler, saç dökülmelerinizi engellenmesi için 3 ay düzenli olarak devam etmeniz gerekir.

  • Açlığımızı bastırmanın yolları

    Açlığımızı bastırmanın yolları

    Nil Şahin Gürhan: Diyette başarılı olmak istiyorsanız açlık yaşamamalı, mahrumiyet hissetmemelisiniz…

    1- Sabah uyandıktan sonra 1 saat içinde ya kahvaltı yapın ya da küçük bir parça sağlıklı atıştırmalık alın. Sağlıklı atıştırmalık olarak; ½ – 1 su bardağı kadar süt veya yoğurt, 1 avuç ceviz, badem gibi yağlı kuruyemiş, 1 dilim peynir+ 1 dilim ekmek gibi alternatifler düşünebiliriz. Böylece yeni uyanmış olan metabolizmamıza enerji vererek hem aşırı açlık oluşmasını önlemiş hem de metabolizmamızı çalıştırmış oluruz.

    2- İki-üç saatte bir beslenin. yemek yedikten sonra 4 . saatte sindirim tamamlanır ve vücudumuzda metabolik havuz dediğimiz enerji havuzuna enerji akışı durur. Ancak metabolik havuzdan enerji kullanımı devam eder. Canlılığımız devam ettiği sürece, enerji ihtiyacı bu havuzdan sağlanır ve bu havuz sürekli dolu tutulur. Fakat enerji kazanımı durduktan sonra vücudumuz otomatik olarak harcadığı enerjiyi azaltır.

    Duruma adapte olmak için çaba harcar. Sağlıklı dengeli, yeterli ve düzenli beslenirseniz; metabolik havuza enerji akışını sürekli ve kaliteli sağlamış olursunuz. Böylece metabolizmanız maksimum düzeyde çalışabilir. Sürekli bir şeyler yiyip hep zayıf olan insanlara şaşmamak gerek, yedikleri yiyeceklerin çeşitleri, miktarları ve yemek yeme şekilleri bize durumu açıklar. Sadece genetik olarak şanslı olmadıklarını görürüz.

    3- Bol miktarda ve sürekli su için. Su midemizi doldurarak kısa süreli tokluk oluşturmakta etkilidir. Ayrıca yeterli su alımı, kan ve lenf dolaşımını sağladığı için daha dinç ve enerjik olmanıza katkıda bulunur. Ne kadar çok ve sürekli su içerseniz kilo vermeniz o kadar kolay, fazla kilo almanız da o kadar zor olur.

    4- Sabah öğlen akşam öğünlerinde en az 1 avucunuzun dolusu taze mevsim sebzesi yiyin (domates, salatalık, maydanoz, biber, semizotu vb. ) mevsiminde olan taze sebze ve meyveler vücudumuzun iklime uyumunu sağladığı için kilo vermemiz için ortam oluşturur.

    5- Yavaş yiyin, iyi çiğneyin, lezzete odaklanın, yemek yemekle barışın. Anı yaşamak; hayattan her anlamda zevk almak ve doyum sağlamak için en doğru ve tartışmasız yöntemdir. Günümüzde sorumluluklar ve yükümlülükler arttıkça, hangimiz anı yaşayabiliyoruz o da tartışılır tabi. yemek yemekkeyifli ve eğlenceli bir ihtiyaç ve bu ihtiyacımızı karşılarken ne kadar rahat olup, iyi çiğneyip, lezzete odaklanır yemekten keyif alırsak ; yani yemekyemekle ne kadar barışık olursak; kilo alıp verme kısır döngüsünden o kadar uzak oluruz.

    Nil Şahin Gürhan

  • Karaçuval helva tarifi

    Karaçuval helva tarifi

    Karaçuval helva nasıl yapılı ? Karaçuval helvasının malzemeleri nelerdir ? Karaçuval helva tarifi…

    Malzemeler;
    2 kase un
    1 kase rondodan geçmiş leblebi unu yani ezilmiş leblebi
    1 kase üzüm pekmezi
    yarım kase su
    1 yemek kaşığı ayçiçek yağı
    1 kase iri doğranmış ceviz içi

    Yapılışı;
    Unu teflon tavada yakmadan orta kısık ateş arası kavuralım
    Un koyu pembe renk alınca ocaktan alıp yoğurma kabına alalım.
    Unu ara ara karıştırarak soğutalım
    Una ceviz içi, leblebi unu, pekmez, yağ ve suyu katıp kaşıkla karıştıralım.
    Elimizle kıvam alana kadar yoğuralım.
    Kıvamı sıvı olursa leblebi unu katı olursa pekmez ilave edelim.
    Şekil verip servis tabağına alalım.
    Helvamızı buzdolabında 1 hafta saklayabilirsiniz tabi kalırsa.

    Afiyet Olsun..

  • Haz dolu seks hayatının püf noktaları

    Haz dolu seks hayatının püf noktaları

    Cised onursal başkanı Dr. Cem Keçe: “Çiftler sevildiklerini, değerli olduklarını ve arzulandıklarını birbirlerine hissettirmelidir!”

    Özellikle uzun süreli birlikteliklerde, aşkı ve tutkuyu öldüren, monotonlaştıran cinsel hayat tarzından ziyade çiftin bakış açısıdır. Çünkü kadın ve erkek çift olmaya başladığı andan itibaren büyük tutkular ve cinsel tatminler yaşamaya başlar ve bu şehvet duygusuyla doyumsuz seksin kapıları ardına kadar açılır. Her şey güzel ve anlamlı giderken, ilerleyen zamanla birlikte çift kendi bedenlerini ve dolayısıyla istek ve arzularını da keşfetmeye başlar. Bu keşif bazen sancılı olabilir ve cinsel beklentilerden doğan anlaşmazlıklar yaşanabilir. Bu tür anlaşmazlıkların kör düğüm olmadan çözümlenebilmesi için Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (Cised) Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, daha iyi bir seks hayatının püf noktalarını açıkladı…

    Altın değerinde öneriler…
    İdeal sekste kadına da erkeğe de eşit oranda sorumluluklar düşüyor. Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu sanatı icra ederken çift sadece anın tadını çıkarmalı ve beyinlerini başka şeylerle meşgul etmemelidir.

    Haz dolu seks hayatının püf noktaları…

    İşte çarpıcı öneriler:

    1- Kadının cinsel yoldan doyuma ulaşabilmesi için duygusal yönden sevildiğine, değerli olduğuna ve arzulandığına inanması gerekir. Bu erkeğin gözlerinde, sözlerinde, davranışların ve dokunuşlarında fark etmek ister. Erkek sevdiğini ve sevildiğini cinsel ilişkiyle fark edebilirken, kadın da cinsel ilişkiden haz alarak ve partnerine bu hazzı yaşatarak duygusal ihtiyaçlarını fark eder.

    2- Erkeğin kadının cinsel ihtiyaçlarının farklı olabileceğini anlaması gerekir. Çünkü bir kadına haz yaşatmak ve bu haz sonunda doyuma ulaştırmak tümüyle farklı bir konudur. Sanılanın aksine, erkeği mutlu eden her şey kadını da mutlu etmeyebilir. Bu nedenle, erkeğin partnerinin bedenini tanıması ve nasıl uyarıldığını bilmesi ve zamanla keşfetmesi gerekir. Kadının da bu keşfe yardımcı olması esastır.

    3- Kadının erkeğe yaptıkları, aslında kendisine yapılmasını istedikleridir, erkeğin bunu anlaması gerekir. Her kadın erojen bölgelerinin keşfedilmesine yönelik erkeği yönlendirmek istemez ya da bunu yapamaz. Çekingen olan bir kadının bunu ifade edebilme yolu %87 oranında “Yaptığımı yap!” şeklindedir. Bu nedenle erkek, seks sırasında kadının ne yaptığına odaklanarak, asıl istediği şeyin ne olduğunu keşfedebilir.

    4- Cinsel birleşme sırasında, öpüşme ve dokunuşlarda, özellikle klitoral dokunuşlarda yavaş hareket edilmesi önemli bir ayrıntıdır. Erkek haz almaya başladığı noktada daha da sertleşirler ve kadının bu sertlikten hoşlanacağını düşünür fakat bu her daim böyle değildir. Özellikle erkek klitoral dokunuşlarda yavaşladığı takdirde, kadın çok daha fazla mutlu olur. Bu nedenle, erkek yavaş hareket etmeli ve kadının bedeninin sesini dinlemelidir.

    5- Kadın cinsel arzularını ne kadar hissederse ve istekleri ne kadar karşılık bulursa cinsel ilişkiden ve partnerinden o kadar zevk alır. Erkek uyarıldıktan hemen sonra testosteron hormon seviyesini düşürmek için boşalmayı hedefler, ancak kadının hormonları ancak bu seviyede çalışmaya başlar. Kadının cinselliği erkeğe göre geç ve tahrik olunca başlar ve erkeğin tersine kadın gerginliğini doyuma ulaşabilmek adına muhafaza eder. Bu gerginliğin muhafıza edilebilmesi için uyarıların yüksek olması, klitoral uyarının sevişme ve cinsel bileşme süresinde devam ettirilmesi gerekir.

    6- Kadın cinsel arzularını daha derinden hissedebilme peşinde olur. Bu da cinsel ilişki süresinin kaliteli bir şekilde uzatılması anlamına gelir. Ön sevişme sırasında yapılması gereken dokunuşlar, öpüşmeler, mimikler ve hislerin dile gelmesi söz konusu olunca, karşılıklı olarak hissedebilme yeteneği de kendiliğinden yükselir. Aslında bu sadece kadın için değil erkek için de eşsiz bir zevk, sevgi ve huzur kaynağıdır.

  • Tükenmişlik Sendromu Bulaşıcıymış

    Tükenmişlik Sendromu Bulaşıcıymış

    Türkiye Psikiyatri Derneği Ruh Sağlığı ve Medya Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya, “tükenmiş” bireylerin bulunduğu ortamlarda, bu sürecin diğerlerini de etkileyebildiğini ve onların da tükenmişlik yaşamalarını kolaylaştırdığını bildirdi.

    Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi de olan Doç. Dr. Kaya, “tükenme” kavramının, yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakmayla karakterize bir durumu tanımlamak için kullanıldığını söyledi.

    Yapılan çalışmalara göre tükenmişliğin, sağlık çalışanlarında diğer meslek gruplarına göre daha fazla olduğunu, ancak bunun her meslek grubunda görülebileceğini belirten Kaya, şu bilgileri aktardı:

    “Tükenmişlik, duygusal tükenmişlik, duyarsızlaşma ve azalmış başarı duygusu olmak üzere üç ayrı biçimde yaşanabilir. Bu değişiklikler işe bağlı tutum ve davranışlarda değişikliklerle kendini gösterebilir. Tükenmişliğin temel özellikleri enerji kaybı, motivasyon eksikliği, diğerlerine karşı negatif tutum ve aktif olarak geri çekilmeyi içerir. Bunun yanı sıra fiziksel tükenme, kronik yorgunluk, çaresizlik, ümitsizlik, negatif bir kendilik algısı, duygusal ve zihinsel tükenme de tükenmişliğin göstergelerindendir.”

    Dört evresi var

    1. Evre: Yüksek Beklenti

    Tükenmenin dört evresi olduğunu ancak bunun kişinin bir evreden diğerine geçtiği kesintili bir süreç şeklinde değil, birbiri içine geçmiş süreçler şeklinde kendini gösterdiğini anlatan Kaya, “İdealistik Coşku Evresi” olarak tanımlanan birinci evrede yüksek bir umut, enerjide artma ve gerçekçi olmayan boyutlara varan mesleki beklentiler sergilendiğini söyledi.

    Bu evrede kişi için mesleğinin her şeyin önünde olduğunu, uykusuzluğa, gergin çalışma ortamlarına, kendine ve yaşamın diğer yönlerine zamanını ve enerjisini ayıramayışına karşı üstün bir uyum sağlama çabası ortaya konulduğunu belirte

    2. Evre: Durağanlaşma

    Doç. Dr. Kaya, ikinci evrenin ise “durağanlaşma” olarak tanımlandığını bildirdi.

    Bu evrede artık istek ve umutta azalma yaşandığını, kişinin, mesleğini uygularken karşılaştığı güçlüklerden, daha önce umursamadığı ya da yok saydığı bazı noktalardan giderek rahatsız olmaya başladığını ifade eden Kaya, iş dışında bir şey yapmamanın giderek sorgulandığını dile getirdi.

    3. Evre: Engellenme

    “Engellenme” diye tanımlananan üçüncü evrede, kişinin insanları, çalışma sistemini, olumsuz çalışma koşullarını değiştirmenin ne denli zor olduğunu fark ettiğini, aşırı bir engellenmişlik ve hayal kırıklığı duygusu yaşadığını bildiren Kaya, “Hasta bu durumda uyum sağlamaya odaklı savunma ve başa çıkma çabalarını harekete geçirir. Kullandığı uyum bozucu savunmalar ve başa çıkma stratejileri ile tükenmişliği daha da ilerletir. Giderek kendini geri çekme, kaçınma şeklinde bireyin kişisel özelliklerine da bağlı olan davranışlar gözlenir” diye konuştu.

    4. Evre: Apati

    Kaya, “Apati” denilen dördüncü evrede ise tepkisizliğin hakim olduğunu, bu evrede duygusal kopma, duyarsızlaşma, donuklaşma, derin bir inançsızlık ve umutsuzluk gözlendiğini anlattı.

    Hastanın bu dönemde mesleğini ekonomik ve sosyal güvence için sürdürdüğünü ancak zevk almadığını, böyle bir durumda iş yaşamının kişi için bir doyum ve kendini gerçekleştirme alanı olmaktan uzak bir yer haline geldiğini anlatan Kaya, hastanın sıkıntı ve mutsuzluk veren bir ortamda bulunduğunu söyledi.

    Stresli iş tüketiyor

    Özelikle acil servislerin çalışma koşulları gereği sıklıkla fiziksel dikkat gerektiren, çalışanlar için sürekli merhamet, sempati ve acıma için ağır yük oluşturan yerler olduğuna dikkati çeken Kaya, bu ortamda çalışmanın yarattığı stresin kişiyi duygusal açıdan güçsüzleştirdiğini ve tükettiğini aktardı.

    Doç. Dr. Burhanettin Kaya, destek sistemlerinin olmamasının da tükenmişliği artırdığını, işe devamlılığın ve üretkenliğin azalmasına yol açtığını ifade ederek, “Tükenmişlik ‘bulaşıcı’ bir durumdur. Tükenmiş bireylerin bulunduğu ortamlarda bu süreç diğer bireyleri de etkileyebilmekte ve onların da tükenmişlik yaşamalarını kolaylaştırmaktadır” diye konuştu.