Blog

  • Evlilik hazırlığında kavgalardan nasıl kaçınabilirsiniz?

    Evlilik hazırlığında kavgalardan nasıl kaçınabilirsiniz?

    evlilik yeni bir yaşam, mutluluk ve heyecan demek. Bu hazırlığı yapan çift ve tarafları, mutlu olma amacıyla adım attıkları yolda çoğu zaman tatsız olaylar yaşayabilmekte. evlilik ve düğün hazırlıkları çoğu çift için stresli bir dönem. Uzmanlar bu dönemdeki stresi yeni bir yaşama geçmenin doğal sonucu olarak yorumlarken, yaşanan çatışmaların, çiftin ilişkisinde ve aralarındaki duygusal bağda onarılması güç yaralara neden olabileceği uyarısında bulunuyor.

    Hem evlenecek çiftin hem de ailelerinin bu dönemde dikkatli olması, birbirinin sınırına saygı gösterip biz bilinciyle konulara yaklaşması gerektiğine vurgu yapan uzmanlar, tarafların ego savaşlarına girmekten kaçınmaları gerektiğini de hatırlatıyor. evlilik dönemine girildiği bu günlerde binlerce çifte evlilikheyecanı yaşanıyor. Her biri yeni bir hayat ve mutlu gelecek için adım atmaya hazırlanıyor. Ancak iyi niyetle çıkılan bu yol çoğu zaman her iki taraf için zorlu, geri dönülmez süreçlere gebe kalabiliyor. Onun için uzmanlar yolun başında tarafları uyarıyor. Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği’nden Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy sağlıklı bir evlilik ve hazırlık süreci için çok önemli bilgileri paylaşıyor.

    evlilik ve hazırlık döneminin stresli olması doğal mı?

    evlilik ve düğün hazırlıkları birçok çift için oldukça stresli bir dönem. Yeni bir yaşama geçmenin heyecanı bu dönemin doğal stresidir. Ama bununla kalmıyor, doğal olan bu stresin ötesinde ev kurma ve düğün gibi hazırlıklar sırasında bazı tatsızlıklar da sıklıkla yaşanıyor. Öyle ki bu dönemde evlenecek çiftin veya ailelerin arasında yaşanan gerginlik ve çatışmalar çiftin ilişkisinde ve aralarındaki duygusal bağda onarılması güç yaralar açarak evliliğin geleceğine gölge düşürebiliyor. Eşler arasında görüş farklılıkları neden yaşanır? İki kişi ne kadar anlaşırlarsa anlaşsınlar iki ayrı insan, üstelik farklı cinsten olmalarından ötürü ortak bir yaşam kurmaya çalışırken zevkler ve tercihlerde farklılıklar da ortaya çıkacaktır. Geleneksel bir toplum yapımız olduğu için evlilik bizim toplumumuzda sadece birbirini seven ve birlikte yaşama kararı alan iki insanın birlikteliği değil. Her iki tarafın aile ve akrabalarının da bu sürece dahil olmaları ile evlilik hazırlıkları karmaşık bir hal alabiliyor. Özellikle de görücü usulü yapılan, ailelerin ön planda olduğu evliliklerde adetler ve ailelerin kuralları daha ön plandadır.

    Hangi durumlar çatışmayı getirir?

    Evliliğe hazırlık süreci pek çok detayı barındırıyor ve kültürel alışkanlıklar, örf ve adetler bu detayları daha da ağırlaştırıyor: Evlenecek çift nerede oturacak, oturacakları ev hangisinin ailesine yakın olacak, evin eşyalarını kim seçecek, ev kimin zevkine göre döşenecek, eşyaların alınmasında hangi taraf neyi üstlenecek, birbirine ne gibi hediyeler ne takılar alınacak, adetlerde farklılık olduğunda hangisinin ritüelleri uygulanacak, düğüne taraflardan kaçar kişi çağrılacak, davetlilerin oturma düzenleri nasıl olacak, hazırlıklarla ilgili konularda kim hangi işi üstlenecek veya ön planda olacak, takılar kimin ailesinde emanette duracak vs… Pek çok şeyin planlanması ve üzerinde uzlaşılması ve hatta bunların birçoğunda birlikte, işbirliği içinde hareket etmek gerekir.

    Çatışma durumunda kriz yönetimi nasıl olmalı?

    Bu kadar detayın içinde farklı fikir ve tercihlerin olması ve çatışmalar yaşanması da kaçınılmazdır aslında. Çatışmaların büyük sorunlara yol açmaması için hem evlenecek çiftin hem de ailelerinin dikkatli olması, birbirinin sınırına saygı gösterip biz bilinciyle konulara yaklaşılması ve ego savaşlarına girmekten kaçınmak gerekir. Çatışmalara baktığımızda genel olarak; zevk, tercih ve adetlerdeki farklılıklardan ve/ya sorumluluk alma konularından çıkıyor. Bu çatışmaları ve karmaşayı en aza indirmek için çiftin mümkün olduğunca birlikte hareket etmesi ve sorumluluğu kendi üzerlerine alarak süreci bizzat kendilerinin yönetmesi gerekir. Ama her ikisi de henüz kendi ailelerinden ayrılmadığı ve belki de hazırlıklar konusunda onların maddi desteğine de gereksinim duyulduğu için ister istemez ailelerin isteklerine ve sınırlarına da uymak zorunda kalınır. Evlenecek çiftin bu gerçeği göz ardı etmeden birbirlerine yaklaşmaları ve iyi bir işbirliği, dayanışma içinde hareket etmeleri gerekir. Aileye göre davranmak gerektiğinde birbirini taraf olmak veya yalnız bırakmakla suçlamak yerine hoşgörü ile karşılamak çiftin arasında gereksiz gerilimlerin, kopuklukların yaşanmasını önler. Biz olmak ve ortak kararlar alabilmek için nasıl olsa daha önlerinde koca bir yaşam olduğunu kendilerine hatırlatmaları karşılaştıkları engellenmelere dayanma gücü verecektir. Ailelerin de duracakları noktayı iyi ayarlamaları gerekir ama işler her zaman böyle olmuyor, aileler bazen kendi özlemleri ve ideallerine kapılıp sınır ihlâli yapabiliyorlar. Her iki tarafın ailesi de; hazırlık sürecinin sorumluluğunu birincil olarak çifte bırakmalıdır ve sadece onların ihtiyacı olduğunda devreye girip gerektiği kadar yardım, destek vermeleri gerekir.

    İletişim dili ne olmalı?

    Zevk ve tercihlerden kaynaklanan farklılıklar ortaya çıktığında da kendi beklentilerini esnetebilmek önemli. Kendisi için ideal olanı, mükemmeli yerine getirmeye çalışırken diğer tarafın tercihini ya da koşullarını hiçe sayma yanlışına düşme ihtimali vardır, buna hem çift hem de aileleri dikkat etmelidir. Küçük detaylara fazla önem vermemek, mükemmeli değil uyumu ve huzuru korumaya çalışmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Sürecin iyi yönetilebilmesi için çiftin ve tarafların arasında açık bir iletişim olmalıdır. Beklentiler, tercihler ve koşullar, sınırlılıklar açık ve net olarak konuşulabilmelidir. İletişim doğru kurulamadığında doğal sayılabilecek küçük pürüzler büyük çatışmalar doğurabilir.

    Bu hazırlıklar sırasında yapılan veya yapılmayan şeylere yüklenen anlamlar önemlidir. Bir beklenti gerçekleşmediğinde bunu önemsenmenin, verilen değerin, sahiplenmenin göstergesi olarak ele alıp negatif anlam yüklemek gerginliğe yol açar. Bazen de karşıdan gelen farklı bir fikir veya öneri ilişkide kontrol ve dayatma gibi algılanabilmektedir. Olumsuzluklar yaşandığında veya bir şeyler istendiği gibi gitmediğinde reaksiyonel davranmak da, susup biriktirmek de doğru değildir. Negatif anlamlar yükleyip hemen tepkisel tavır geliştirmek sorun çözücü değil, tam tersine olayları büyütücü bir yaklaşımdır. Ancak bunun aksi olarak bazı şeylere bozulduğu halde bunları susup biriktirmek de bir o kadar hatalıdır. Zamanında konuşulup çözülecek problemler üstü kapatılıp ertelendiği zaman ilişkilere gerginlikle devam edilir ve daha büyük problemlere zemin oluşturur. İki taraf da olaylarda art niyet aramaz ve uzlaşmacı bir dialog oluşturup işbirliği ve dayanışma sağlayabilirse aslında stres değil, yeni bir oluşumun içinde olup katkı sağlamanın tatlı heyecanı yaşanacaktır. Bunun için de ilişkilerde iyi niyet kuralı ile hareket etmek, karşı tarafın bir eksiği veya hatası varsa bunun çözümü ve telâfisine yönelik sorumluluklar alabilmek evliliğin sağlam temeller üzerine başlamasını sağlayacaktır.

  • Diyeti Destekleyecek Egzersiz Önerileri

    Diyeti Destekleyecek Egzersiz Önerileri

    Rafinera, özellikle diyet yapanlar için kısa bir egzersiz turu hazırladı.gerektiğinde danışabileceğimiz online diyetisyeni ve egzersiz önerileriyle sağlıklı bir bedene kavuşmamızda önemli rol oynuyor.

    Rafinera, özellikle diyet yapanlar için kısa bir egzersiz turu hazırladı.

    Rafinera, özenle hazırladığı sağlıklı menülerini, farklı günlük kalori seçenekleriyle kapımıza kadar ulaştırırken, 7/24 erişilebilen web sitesinde, günlük kalori hesaplayıcısı,

    gerektiğinde danışabileceğimiz online diyetisyeni ve egzersiz önerileriyle sağlıklı bir bedene kavuşmamızda önemli rol oynuyor.

    Sağlıklı zayıflama ve form tutma konusunda verdiği hizmetlerin yanı sıra beslenme ve diyet konusunda önemli bilgiler de paylaşan Rafinera, özellikle diyet yapanlar için kısa bir egzersiz turu hazırladı.

    Kol ve bacakların ısınması ile başlayan Rafinera Egzersizleri karın, bel, sırt ve kalça kaslarını çalıştıran egzersizlerle devam ediyor. Refinera’nın egzersiz önerileri şöyle:

    “1. İleri Hamle: Kalça ve bacaklar için

    Ayaklarınız arasında 1 ayak mesafesi boşluk bırakın. Sırtınızın dik ve ayaklarınız birbirine paralel. Başlangıç pozisyonunuzu aldıktan sonra, bir adımınızı ileri atın ve dizleriniz 90 derecelik açı yapana kadar,

    bedeninizi yavaşça aşağıya indirin. Tüm ağırlığınız topuklarınızda olsun; dengenizi kaybetmemeye özen göstererek birkaç saniye sonra harekette kalın. Yavaşça doğrularak, başlangıç pozisyonunuza dönün ve aynı hareketi bu kez diğer bacağınızla tekrarlayın. Ayaklarınızı farklı yönlere döndürerek farklı kas gruplarının da çalışmasını sağlayabilirsiniz.

    2. Omuzdan Kol Çevirme: Omuz çevrenizdeki kaslar için

    Yağ yakıcı egzersiz programından önce kasları ısıtıcı özel bir egzersizdir. Ayaklarınızı omuz hizasında açın. Kollarınız ve vücudunuz T şeklinde olacak biçimde, kollarınızı açın. ve kollarınızı aynı anda, önden arkaya çevirerek havada küçük daireler çizin. 20 sn. hareketi sürdürdükten sonra, havada çizdiğiniz daireleri büyüterek egzersize devam edin. Hareketten çıkarken, vücudunuzu başlangıçtaki “T” pozisyonuna döndürün. Nefes alıp verin ve kollarınızı indirin. Hareket, dar dairelerden, geniş dairelere geçerken; tekrar sayılarınızı değiştirin.

    3. Bank Pozisyonunda Yukarı Tekme: Kalça eklemleri için

    Avuç içleriniz ve diz kapaklarınız yerde, sırtınız yere paralel olacak şekilde pozisyon alın. Önce sağ bacağınızı yana doğru uzatarak iyice gerin, harekette bir süre bekledikten sonra dengenizi koruyarak, bacağınızı bu kez geriye doğru havaya kaldırın. 2 saniye harekette kalın ve sonra indirin. Aynı hareketi diğer bacağınızla da yapın.

    4. Bank Pozisyonunda Yana Tekme: Kalça eklemleri için

    Avuç içleriniz ve diz kapaklarınız yerde, sırtınız yere paralel olacak şekilde pozisyon alın. Sağ bacağınızı yana doğru uzatın ve iyice gerin. Dengenizi koruyarak harekette 2 kalın ve sonra başlangıç pozisyonunuza geri dönerek, aynı hareketi diğer bacağınızla yapın.

    5. Yan Yatar Pozisyonda Bacak Kaldırma: Kalça ve iç baldırlarınız için

    Yere yan pozisyonda yatın. Sol dirseğinizi yere koyun ve her iki avuç içiniz de yerde olsun. Sol bacağınız bedeniniz hizasında düz dururken, sağ bacağınızı sol bacağınızın üstünden, öne getirin.

    Bu pozisyonda, aşağıda kalan sol bacağınızı yerden 5 cm. kaldırın, 2 sn. harekette kalın ve indirin. 20 tekrardan sonra, vücudunuzun diğer tarafına yatın ve aynı hareketi diğer bacağınızda tekrarlayın.

    6. Köprü: Kalça eklemleri, baldırlar ve karın kasları için

    Sırt üstü yere uzanın. Dizlerinizi yere 90 derecelik açı yapacak şekilde kırın. Kollarınız iki yanda ve avuç içleriniz yukarı gelecek şekilde pozisyon alın. Burnunuzdan derin bir nefes alarak kalçanızı yavaşça yukarı kaldırıp 2 sn. köprü pozisyonunda kalın. Hareketten çıkarken, nefesinizi verin ve yavaşça kalçanızı indirerek eski pozisyonunuzu alın.

    7. Yarım Mekik: Karın kaslarınız için

    Sırt üstü uzanın ve dizlerinizi karnınıza doğru çekerek yere 70 derece açı sağlayacak şekilde kırın.

    Ayak tabanlarınız yerde ve birbirine paralel olsun. Kollarınızı öne doğru gergin bir şekilde uzatın, parmak uçlarınız diz kapaklarınıza değecekmiş gibi pozisyon alın. Bu pozisyondayken, sırtınızı öne doğru yerden kaldırın. Başınız dizleriniz yönüne baksın ve 2-3 saniye kadar harekette kalarak, sırtınızı yavaşça yere indirin.

    8. Çapraz Mekik: Karın kaslarınız için

    Sırt üstü uzanın ve dizlerinizi karnınıza doğru çekerek yere 70 derece açı sağlayacak şekilde kırın.

    Ellerinizi başınızın arkasında, sağ bacağınız sol dizinizin üzerinde olacak şekilde pozisyon alın.

    Ve sol dirseğiniz sağ diz kapağınıza doğru gelecek şekilde sırtınızı kaldırıp indirin. Egzersizi bacak değiştirerek, diğer bacağınız ve dirseğiniz ile de tekrarlayın.

    9. Dirsekler Yerde Beklemeli Şınav: Karın kasları için

    Yüzüstü yere uzanın. Dirsekleriniz yerde, elleriniz ileri bakar pozisyonda ve ayaklarınız bitişik, bedeniniz dümdüz olacak şekilde pozisyon alın.

    Dirsekleriniz ve ayak parmaklarınız yerde kalacak şekilde, belinizden destek alarak vücudunuzu kaldırın. Karnınız sıkı, gergin ve diz kapaklarınız yere değmeyecek şekilde bekleyin. Bedeniniz düz ve gergin olurken, kalçanız bu çizgiyi bozmayacak şekilde 30 sn. harekette kalın.

    Yavaşça vücudunuzu indirin ve eski pozisyonunuzu alın.

    10. Yatarak Pedal Çevirme: Karın kasları için

    Sırt üstü yere uzanın ve dizlerinizi bedeninize 90 derece açı yaratacak kendinize doğru çekin. Ayaklarınız havada ve topuklarınız yere 90 derece açıyla durmalıdır. Ellerinizi başının altında, ensenizde birleştirin. Bedeninizi öne kaldırarak, sol dirseğinizi sağ diz kapağınıza uzatarak, değdirin. Bu harekette diğer bacağınız, ileriye doğru uzanacaktır. Tekrar sırtınız üzerine geri inin. Her defasında başlangıç pozisyonuna hızla geri dönerek, dönüşümlü olarak her iki dirsek ve diz kapağınızla hareketi sürdürün.

    11. Ters Mekik: Sırt kaslarınızı güçlendirmek için

    Yere yüzüstü uzanın. Elleriniz alnınızın altında, bacaklarınız bitişik olacak şekilde pozisyon alın. Nefes alın ve nefesinizi vererek, ellerinizi alnınızdan ayırmadan vücudunuzu boynunuzla birlikte hafifçe yukarı kaldırın. 2 saniye harekette kaldıktan sonra eski pozisyonunuza geri dönün.

    12. Yerde Yüzme: Sırt ve kalça çalıştırmak için

    Vücudunuz dümdüz olacak şekilde yüz üstü yere uzanın. Bacaklarınız gergin ve düz, kollarınız başınızın iki yanından yukarı doğru uzanır şekilde pozisyon alın. Sırasıyla sağ kolunuzu ve sol bacağınızı yerden kaldırın, onları yere indirirken senkronize bir şekilde sol kolunuzu ve sağ bacağınızı aynı şekilde yerden kaldırarak, bedeninizin devinim içinde hareket etmesini sağlayın. Bu esnada düzenli nefes almaya dikkat edin.

    13. Diz Yerde Şınav: Bu egzersiz kolay bir şınav yöntemidir.

    Avuç içleriniz, ayak parmak uçlarınız ve dizleriniz yerde, bedeniniz yere 45 derecelik bir açı oluşturacak şekilde şınav pozisyonu alın. Nefes alın ve nefesinizi verirken karnınızı sımsıkı olacak şekilde, kollarınızı dirseklerinizden kırarak üst bedeninizi yere indirin ve kaldırın. Boynunuz bedeninizle aynı hizada olmalı ve vücudunuzun üst kısmını yere değmeyecek şekilde aşağı indirin ve bu pozisyonda 2 sn. durun. Nefes alarak başlangıç pozisyonunuza dönün.

    14. Ters Beklemeli Şınav: Sırtınızı, trisepler ve omuzlar için.

    Sırtınız yere 90 derece, elleriniz kalçanızın arkasında ve bacaklarınız gergin uzatılmış olacak şekilde pozisyon alın. ve kalçanızı yavaşça yukarı kaldırın. Hareketi yaparken karnınızın kasıldığını hissedin. Kollarınız tamamen gergin ve düz olduğunda 30 sn. kadar harekette kalın. Sonra başlangıç pozisyonunuza dönün. Bu egzersize devam ettikçe, kollarınızın üzerinde durma sürenizi artırın.

    15. Boyun İtme: Boyun için iki yana germe hareketidir.

    Ayakta durun. Vücudunuz düz, bacaklarınız omuz genişliğinde pozisyon alın. Harekete başlarken bir elinizi dirsekten bükerek, kulağınızın üzerinden başınızın yanına koyun. Eliniz başınızı diğer tarafa itsin. Boynunuzun gerildiğini hissedin. Bu pozisyonda 2 sn. durun ve başlangıç pozisyonuna dönerek, aynı hareketi diğer yöne doğru da tekrarlayın”.

  • Libidonuz düşükse nedeni kansızlık olabilir!

    Libidonuz düşükse nedeni kansızlık olabilir!

    Kansızlık kadınlarda cinsel isteksizlik nedeni. Her yüz kadından 70’ı kansızlık (anemi) sorunuyla baş etmeye çalışıyor. Halsizlikten, depresyona saç dökülmesinden görme kaybına kadar ciddi sorunları da beraberinde getiren kansızlığın kadınlarda libidoyu düşürdüğünü biliyor muydunuz?

    Vücutta düşen hemoglobinin hücrelere ve beyne yeteri kadar oksijen taşıyamamasının kişide arzu ve isteklerin körelterek cinsel isteksizliğe neden olduğunu söyleyen Medical Park Göztepe hastane Kompleksi’nden Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Cafer Adıgüzel kadınların baş belası kansızlıkla ilgili merak edilenleri anlattı: oksijen kanda hemoglobin adı verilen bir proteine bağlanarak taşınır.

    Alyuvarlarda bulunan hemoglobin aynı zamanda kana kırmızı rengi veren maddedir. Hemoglobinin normalden düşük olması ise kansızlık olarak isimlendirilir. Hemoglobinin düşmesi dokulara ve beyine yeteri kadar oksijen gitmesini engeller.

    Yetersiz oksijen ise fiziksel pek çok soruna yol açacağı gibi psikolojik olarak da kişiyi etkiler. Kişi kendini bitkin, depresif hisseder, arzu ve istekleri körelir. Bu durum cinsel hayatını da olumsuz etkiler. Kadınlarda cinsel isteksizliğin nedeni kansızlık olabilir.

    İşitme ve görme kaybına neden olur. Kansızlık en sık kadınlarda görülür. Regl dönemlerinin uzaması, hemoroid, kanamalı ülser, mide ve bağırsak hastalıkları, folik asit eksikliği, demir ve b12 vitamini eksikliği kansızlığın başlıca nedenlerindendir.

    Kansızlık tedavi edilmediğinde hayat kalitesini ciddi şekilde düşürür.
    Halsizlik, yorgunluk, soluk bir cilt, asabiyet, uykusuzluk, konsantrasyon eksikliği, saç dökülmesi, tırnaklarda incelme ve kırılma görülebilir. Kansızlık ileri derecelerde elde ve ayakta karıncalanma, depresyon, çarpıntı, kulak çınlaması, görme ve işitme kaybı gibi sorunları da beraberinde getirir.

    Anne karnında bebeğin gelişimini engeller.
    Kadınlarda özellikle hamilelik döneminde en sık karşılaşılan anemi türü demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliği anemisinin en sık karşılaşılan nedeni yetersiz demir alımıdır. Demir hayvansal gıdalarda, iyi pişmiş kuru baklagillerde, kurutulmuş meyvelerde (kayısı, üzüm v.s.), pekmezde, fındık, fıstık, tahin gibi gıdalarda, yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. Folik asit ve b 12 vitamini eksikliği de gıdalarla ilgili olan anemiye neden olur. Basur, mide, barsak sisteminde olan kanamalar ya da benzeri patolojiler nedeni ile kronik kan kaybı gelişmekte olan bebeğin annesinin depolarını tüketmesi de diğer bir nedendir. Hamilelik döneminde kansızlık sorunu ciddiye alınmadığında ve derinleştiğinde bebeğin gelişimini engelleyebilir.

    Aneminin nedeni iyi tespit edilmeli.
    Anemi tedavisinde birinci koşul, anemiyi yapan nedenin çok net ortaya konulmasıdır. Eğer kansızlığın nedeni demir eksikliğiyse hastada demir tedavisine başlanırken diğer taraftan demir eksikliğinin nasıl ortaya çıktığının bulunması büyük önem taşıyor.

    Mide bağırsakta kayıp söz konusuysa bu durumun nereden kaynaklandığı tespit edilip ortadan kaldırılması gerekir. Jinekolojik kayıpsa, bir jinekoloji uzmanıyla birlikte problemin çözülebilir. Kansızlık bir sonuçtur. Bu sonucu oluşturan sebep mutlaka aydınlatılmalı ve tedavi edilmelidir.

    Bu besinler kan yapıyor. Demir yetersizliğine bağlı anemi tedavisinde doğru bir beslenme düzeni oluşturmak büyük önem taşıyor. İşte kansızlığa iyi gelen besinler; karaciğer, kırmızı et, tavuk ve balıketi, yumurta, üzüm ve pekmez, kuru baklagiller, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru dut gibi kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı ), fındık, fıstık ve susam demir eksikliği ileri boyutta olan kişiler; süt, yoğurt ve ayran gibi kalsiyum içeren gıdaları yemeklerin yanına değil, ara öğünlerde tüketmelidir. Çünkü kalsiyumun demirin emilimini yavaşlatma özelliği vardır.

    Yemeklerle çay ve kahve tüketilmemelidir. C vitamini demir emilimini arttırır.

  • Mercimekli içli köfte tarifi

    Mercimekli içli köfte tarifi

    Mercimekli içli köfte nasıl yapılır ?  Mercimekli içli köfte malzemeleri nelerdir ? Mercimekli içli köfte tarifi…

    Mercimekli içli köfte için gerekli malzemeler:

    Dışı için:

    200 gram yağsız kıyma
    1 ½ su bardağı ince bulgur
    1 su bardağı çekilmiş yarma
    1 ½ yemek kaşığı un
    1 adet yumurta
    1 tatlı kaşığı tuz

    İç harcı için:

    500 gram yağlı kıyma
    1 su bardağı mercimek
    4 adet soğan
    ½ bağ maydanoz
    1 tatlı kaşığı tuz
    1 tatlı kaşığı karabiber
    1 tatlı kaşığı pul biber
    1 yemek kaşığı tereyağı

    Sosu için:

    2 yemek kaşığı tereyağı
    1 yemek kaşığı pul biber

    Yapılışı:

    bir buçuk su bardağı ince bulgur ile bir su bardağı çekilmiş yarmayı ıslatıp harmanlıyoruz. Bulgur ve yarmaya tuz serpip, dört soğanı incecik kıyıyoruz. Soğanlar tereyağda kavurulur. Yarma ve bulgura 200 gram kıyma koyup, bir yumurta kırarak içli köftenin dışı yoğurulur. Dış harca bir yemek kaşığı un serpilip yoğurulmaya devam edilir. İç harç için kavrulan soğana, 500 gram kıyma eklenip, birer tatlı kaşığı tuz, pul biber ve karabiber serpilir. Kavrulan iç harca bir su bardağı mercimek eklenir, karıştırılıp soğuması için bir kaba alınır ve doğranan yarım bağ maydanoz koyulur. Dış harç hamurundan küçük bezeler kopartılır ve yuvarlanıp parmakla içi açılır, mercimekli, kıymalı iç harç koyularak kapatılıp tabağa dizilir. Hazırlanan içli köfteleri haşlamak için tuzlu su kaynatılır. Mercimekli içli köfteler kaynar suda haşlanıp servis tabağına alınır. İki yemek kaşığı tereyağda bir yemek kaşığı pul biber yakılıp, hazırlanan sos içli köftelerin üzerine dökülür.
    Mercimekli içli köfte sunuma hazırdır…

    Afiyet olsun…

  • Bronz Ten İçin Makyaj Önerileri

    Bronz Ten İçin Makyaj Önerileri

    Yaz aylarında bronzlaşan teninize pastel ve mat renkler yerine yüzünüze ışıltı verecek türden ürünler seçmelisiniz. Sedefli farlar, ışıltılı göz kalemleri, terracotta allıklar ve nemlendiricili parlatıcılar kullanarak bronz teninize uygun bir makyaj yapabilirsiniz…

    Yaza en yakışan ten rengine bürünme zamanı geldi. Bunun için kolları sıvıyoruz ve bronz makyajımıza başlıyoruz. Hem yaza, hem de size bu makyaj çok yakışacak!

    Bronz Makyaj Nasıl Yapılır?

    İlk yapmanız gereken sıcak nedeniyle nemini kaybetmiş olan cildinize iyice nemlendirici sürmek. Nemlendiriciyi sürdükten sonra makyaja başlayabiliriz. İsterseniz cildinize renkli bir nemlendirici de sürebilirsiniz.

    Şimdi istediğiniz bir bronzlukta pudrayı yüzünüze iyice sürün.

    Yanaklarınıza pembe tonlarında bir allık sürerek yüzünüzü doğal hale getirebilirsiniz.

    Bronz makyajın en önemli tamamlayıcılarından biri de göz makyajıdır. Bunun için kahverengi tonlarını tercih edin. Ayrıca göz kapaklarınızda çift tonlarda far kullanarak daha hoş bir görüntü elde edebilirsiniz.

    Sıra göz kalemi ile bakışlarınıza anlam katmakta. Pırıltılı bir makyaj için eyeliner ve göz kaleminizi bu şekilde seçebilirsiniz. Ayrıca göz renginize uyumlu bir renk seçmeniz makyajınızın güzelliğini daha da arttıracaktır. Göz makyajınızı istediğiniz renkte bir rimelle tamamlayabilirsiniz.

    Dudaklarınız ışıl ışıl olmalı. Bunun için altın pırıltılar ya da kahverengi tonları dudağınız için ideal. Çok doğal olmasını istiyorsanız açık pembe tonlarını deneyebilirsiniz.

  • Paco Rabanne ilkbahar yaz 2013 defilesi

    Paco Rabanne ilkbahar yaz 2013 defilesi

    Paco Rabanne ilkbahar yaz 2013 defilesi galerimizde sizlerle…

    Paco Rabanne 2013 Defilesi

  • Sebepsiz bayılmalara dikkat

    Sebepsiz bayılmalara dikkat

    Uzun süre aç kalma, aşırı korku, sinirlenme anı ya da aşırı sıcaklarda görülebilen bayılma ciddi hastalıkların belirtisi olabilir. Bilinen bir sebep olmadan yaşanan ve tekrarlayan bayılmalar, kalp sağlığı konusunda vücudun sinyal vermesi anlamına gelebilir.Memorial Ataşehir Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Güçlü Dönmez bayılma ve kalp hastalıkları ilişkisi hakkında bilgi verdi.

    Ani ve tekrarlayan bayılma dikkate alınmalı

    Bayılma, tam bir bilinç kaybı ile birlikte vücudun normal pozisyonunu koruyamayıp olduğu yere yığılmasını ifade eder. Baygınlık halinde ise; tam olarak bilinç kaybı yaşanmaz, kişi çevrede olup bitenlerin farkında olur. Ancak güçsüzlük, yorgunluk ve halsizlik uyaranlara yeterli yanıt verilemez.

    Baygınlık sırasında yere düşmeler de yaşanabilir. Vücut önceden uyarı vermeyebilir Epilepsi hastalığının dışında, özellikle psikolojik etki altında olan kısa süreli geçici bilinç kaybı olarak tanımlanan bayılma durumlarına “senkop” denilmektedir. Senkop, önceden uyarı vermeyecek kadar hızlı gerçekleşen, kısa süreli, tam ve ani iyileşme ile düzelen beynin kısa süreli global beslenme-kanlanma bozukluğudur.

    Sıcak hava ve susuzluk bayılma nedeni olabilir

    Bayılmaya, kan dolaşımını yöneten mekanizmaların bir takım tetikleyiciler nedeniyle geçici olarak iş yapmaması, aşırı duyarlı olması durumlarında reflekslerle beyne kan akımının azalması neden olabilmektedir. Tuvalette ıkınma refleksi ile oluşan ya da sıkı yakalı gömleğin boyun ve şah damarlarına yaptığı basıda yaşanabilecek bayılmalar buna örnek gösterilebilir. Bir diğer sebep de kan hacminde genel ya da kısa süreli azalmaya bağlı, kanın kalbe dolayısıyla beyne kısa süreli az ya da düşük basınçta gitmesidir. Gençlerde ve yaşlılarda, özellikle tansiyon ilacı kullananlarda sık izlenen, bulunulan yerden aniden kalkma sonrası izlenen baş dönmesi, sendeleme ve çok ileri durumlarda bilinç kaybı durumudur.

    Sıcak havalarda, susuz kalındığında, uzun süre ayakta kalındığında ve bacaklarda varis varlığında senkop daha belirgin ve şiddetli yaşanabilir. Kalbe ait ciddi rahatsızlıklar da bayılmalara sebep olabilmektedir. Bu rahatsızlıklar; kalp kapağı hastalıkları, kalp içinde yer işgal eden kitleler ve ritim bozuklukları olabilmektedir.

    Kalbe ait ciddi rahatsızlıklar varsa…

    Bayılma şikayeti olan kişide kalbe ait ciddi rahatsızlıkların da olması dikkate alınmalıdır. Çünkü yaşam süresini kısaltma potansiyeli olan hastalıklar bu grupta bulunmaktadır. Çarpıntı, kalpte yapısal bozukluğun izleniyor olması, ailede ani ölüm öyküsü ve şikayetlerin fiziksel zorlanma sırasında ya da istirahatteyken olup olmadığı, bayılma riskinin belirlenmesinde yardımcı olmaktadır.

    Ritim bozukluğu bayılmalara sebep olabilir

    EKG, ekokardiyografi, T table testi (eğilebilir masa testi), EKG holter incelemesi ve bazen koroner anjiyografi ya da elektrofizyolojik çalışma, bayılma sebebinin bulunmasında yardımcı olabilecek testlerdir. Özellikle senkop bayılmaya en çok neden olan ve en tehlikeli sebebi oluşturan aritmi teşhisi konulursa; ilaç tedavisi, kalp pili ya da şok cihazı uygulamaları, ablasyon gibi tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Kişi sebepsiz ve ani gelişen bayılma atakları yaşadığında vakit kaybetmeden doktora başvurmalıdır. Senkop adı verilen bayılmanın; kan şekeri düşüklüğü, epilepsi, ortopedik kökenli düşüşler ve psikoloji kökenli nöbetlerden doğru bir şekilde ayırt edilmesi ve tedavinin bu yönde planlanması gerekmektedir.

  • Seksomanya hastası

    Seksomanya hastası

    Seksomanya kelimesinin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Çoğu zaman farklı anlamlar yüklenerek kullanılan bu kelime aslında ‘uykuda seks hastalığı’ anlamına geliyor. “Böyle bir hastalık var mı?” diye sormayın, çünkü var. Daha da ötesi, birçok kişi farkında olmasa da bu hastalığın pençesine düşmüş olabiliyor. Sadece, uyurgezerlikle ya da sara hastalığıyla karıştırıldığı için pek bilinmiyor. Uyurgezerliğe benzeyen bu hastalıkta, hasta kalkıp yürümüyor, kontrol edilemez bir şekilde cinsel ilişkiye girme ihtiyacı hissediyor. Uykuda partnerinin arzu ve isteğine bakmaksızın, anormal bir cinsel dürtü ile seksi başlatıyor, alışılmadık bir şekilde, normalde yapmadığı fantezilerle sevişiyor.

    Celal Bayar Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, bu hastalığın, tüm dünyada çok fazla bilinmediğini ve kendi merkezlerinde bilinen altı olgu olduğunu söylüyor. Fakat hem dünyada hem de ülkemizde bu hastalığın sıklığının daha fazla olduğunu, ama bilinmediği için olguların tanılanmadığını belirtiyor. Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, bugüne kadar bildirilmiş olguların yüzde 80’inin erkek olduğunu söylüyor. Ergenlikten itibaren her yaşta ortaya çıkabilen seksomanya hastalarının, yüzde 60’dan fazlasının 30 yaşın altında olduğu da biliniyor.

    Hiçbir şey hatırlamıyor

    Seksomanya hastaları sık sık cinsel içerikli rüyalar görüyor, sık sık uykuda ereksiyon ve boşalmalar yaşıyor, mastürbasyon yapıyor, uyku sırasında farkında olmaksızın, partnerinin arzu ya da isteğine bakmaksızın anormal derecede artmış bir arzu ve istekle seksi başlatıyor, dalgın ve boş bakıyor. Bu birliktelikler sırasında normalin dışında davranış ve fanteziler sergiliyor; okşuyor, çığlık atıyor, inliyor, bağırıyor, orgazm sesleri çıkarıyor, küfür ediyor, partnerine fiziksel ya da duygusal şiddet uyguluyor hatta hakaret edebiliyor. Bu durum, uyuduktan sonra herhangi bir saatte ortaya çıkabiliyor. Gündüz ya da gece uyumuş olmak fark etmiyor. Fiziksel yorgunluk, stres, uykusuzluk ya da aşırı uyku sonrası ile alkol ya da uyuşturucu kullanımı sonrası ortaya çıkması kolaylaşıyor.

    Tedavisi mümkün

    Bu hastalığın tedavisi mümkün. Hastalar uyku hijyeni konusunda bilgilendirilerek, davranış tedavisini içeren psikoterapi görüşmeleri ve ilaç tedavisi yapılarak bu hastalığın tüm belirtileri ortadan kaldırılabiliyor. Hastaya, bu hastalığı tetikleyen stres, uyku yoksunluğu, alkol, uyuşturucu ya da uyarıcı ilaçlar gibi etkenlerden uzak durması öğretiliyor. Hastalar aynı zamanda kalkıp yürüyor, dolaşıyorsa, kapı ve pencerelerin kilitlenmesi, uykuda düşme ve yaralanma gibi problemleri önleyebiliyor. Eşlik eden bir başka hastalığı varsa, onun da teşhis edilip tedavi edilmesi, bu hastalığın tedavisini kolaylaştırıyor. Örneğin uykuda seks hastalığının yanı sıra olguda uyku-apne sendromu da (uykuda horlama ve nefes durmaları) varsa, bu sendromun etkin bir şekilde tedavi edilmesiyle uykuda seks hastalığının da tedavisi kolaylaşmış oluyor.

    Başka sebepler de seksomanyaya neden olabiliyor

    Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, uykuda seks hastalığının altında yatan başka sebepler de olabileceğini söylüyor ve “Bu tablolar epilepsi ile de karışabiliyor ve ayırıcı tanılarının mutlaka yapılması gerekiyor. Bu nedenle bu olgularda klasik PSG dışında EEG, MRG gibi tetkik yöntemleri de uygulanmalıdır” diyor.

    Fantezi sanıyorlar

    Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, “Agresif ve saldırgan davranışların varlığı, eşleri rahatsız edebiliyor. Ancak bazen de yatak arkadaşı, eşinin bu hastalığından rahatsız olmayabiliyor. Hatta bu hastalığın neden olduğu davranış değişikliklerinden hoşlanabiliyor. Bir hastamda, bu sorunun 3-4 yıldır var olduğunu öğrenince hastamızın eşine ‘Kocanızın 3-4 yıldır bu hastalığı varmış, bu durum sizi hiç rahatsız etmedi mi?’ diye sordum.

    Cevabı; ‘Birkaç yıldır zaman zaman gecenin bir yarısında birden, hiç konuşmadan, uykumun ortasında beni okşayarak uyandırıyor; hiç konuşmadan, benim söylediklerime de yanıt vermeden donuk bir yüz ifadesiyle, normalde birlikte olduklarımızdan farklı şekilde benimle birlikte oluyordu. O anlar bana, eşim değil de yabancı birisiyle birlikteymişim duygusu veriyordu. Bunun eşimin bir fantezisi olduğunu düşünerek bir süre sonra ben de garipsemeden ve sesimi çıkarmadan bu olayın bir parçası oldum. Canımı yakacak, beni üzecek bir şey de yapmadığı için, üstelik fantezi olarak düşündüğüm bu farklı davranışlardan hoşlandığım için, bir süre sonra artık garipsemeden eşimle birlikte oluyordum. Bunun bir hastalık olabileceği aklımın ucundan bile geçmedi’ olmuştu.”

  • İyi Günde ve Kötü Günde Birlikte Olmak

    İyi Günde ve Kötü Günde Birlikte Olmak

    Sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, tutku ve saygı olursa mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir seks hayatı olur.

    Sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülen aile ve evlilik ilişkilerinde, düzenli beslenme, düzenli seks yapma, uyum gösterme yeteneği ve aile sıcaklığı insan ömrünü uzatan en önemli faktörlerin başında geliyor. Evli olmanın avantajları arasında sayılabilecek stresin paylaşılması, düzenli seks hayatı ve mutlu aile tablosu sonucu artan endorfin hormonunun ömrü uzattığı da bir gerçektir. Bu nedenle 40 yaşına evli girmek ömür uzatabilirken, bekârlık ve yalnızlık erken ölüm riskini artırabiliyor.

    DUYGUSAL PAYLAŞIMLAR STRESİ AZALTIYOR…

    Ömrü uzatabilmek için yalnızca bedensel sağlığa odaklanmak yetmez. Bunun yanında, duygusal ve zihinsel sağlığımıza da önem vermek gerekir. Duygusal ve fiziksel bağların en güçlü olduğu evlilik kurumu, yaşam kalitesi ve süresi üzerinde oldukça etkili bir faktördür. Diğer bir değişle, evli olmak ve evli olmamak yaşam kalitesini derinden etkilemektedir. Nikâh masasına oturulduğu zaman sorulan ve “İyi günde ve kötü günde…” cümlesiyle başlayan o klişeleşmiş söz yabana atılmamalıdır. Kucaklaşmak, öpüşmek, eşin omuzda gözyaşı dökmek, hayatın stresini paylaşmak, her şeye birlikte göğüs germek, baş sıkıştığında ya da hasta olunduğunuzda eşin yanında olduğunu ve dışarıdan gelindiğinde evde bekleyen bir eşin ya da çocukların varlığını bilmek ve aşk, insanoğlu için paha biçilmez bir servettir.

    YAŞAM KALİTENİZİ VE SÜRENİZİ UZATIN!

    Evliliğin bir diğer avantajı da düzenli hayattır. Kişi eve geldiğinde huzurlu bir ortam buluyorsa, düzenli bir cinsel yaşamı varsa ve her akşam yatağına yattığında sarılıp uyuyabileceği, her sabah uyandığında yanağına bir buse kondurabileceği bir eşi varsa, bu güzel anları uzun süre daha yaşayacağından emin olabilir. Çünkü düzenli aile ve seks hayatı sonucu vücudun salgıladığı endorfin hormonu (mutluluk hormonu) ömre ömür katar. Kalbin, dolayısıyla yaşam kalitesi ve süresinin en büyük düşmanı olan stres, uykusuzluk, yalnızlık, anksiyete ve depresyona karşı bağışıklık sistemini güçlendiren endorfin hormonunu artırmak varken, yaş kemale erdiğinde hala bekâr gezmek neden?

    BEKÂRLIK BAŞA BELA…

    Bekâr olmak, tatmin edilmemiş bütünleşme ihtiyacıyla kişinin kötümserleşmesine, bunalım ve sıkıntıya düşmesine, kronik yalnızlık yaşamasına, depresyon haline girmesine, sigara ve alkol kullanımını arttırmasına, düzensiz bir yaşam sürmesine ve kilolu olmasına yol açabiliyor. Tüm bu faktörler de teorik olarak yaşamı ve yaşam süresi olumsuz etkileyebiliyor.

  • Karagöz tatlı tarifi

    Karagöz tatlı tarifi

    Karagöz tatlısı nasıl yapılır ? Karagöz tatlı malzemeleri nelerdir ? Karagöz tatlı tarifi…

    Karagöz tatlısı için gerekli malzemeler:
    1 kase fındık
    1 su bardağı yoğurt
    1 su bardağı zeytinyağı
    1 adet yumurta
    1 çay bardağı pudra şekeri
    1 paket kabartma tozu
    2 yemek kaşığı kakao
    Aldığı kadar un
    Şerbeti için:
    3 su bardağı şeker
    3 bardak su
    1 çay kaşığı vanilya
    ½ limon

    Yapılışı: 

    Tatlının şerbeti için 3 su bardağı şeker, 3 bardak suyla kaynatılır ve üzerine limon sıkılıp 1 çay kaşığı vanilya koyulur.Karıştırılarak kaynatılan şerbet soğutulur. Bir su bardağı zeytinyağının üzerine bir su bardağı yoğurt ve kırılan bir yumurta koyulur. Karıştırılan malzemelere 1 çay bardağı pudra şekeri eklenir. Kabartma tozu ve aldığı kadar un eklenerek hamur yoğurulur. Kıvamını bulan hamurun üçte biri başka bir kaba alınır ve üzerine kakao koyulup özleşene kadar yoğrulur. Diğer hamur üçe bölünüp açılırken, kakaolu hamur yuvarlanarak silindir şekline getirilir. Silindir şeklindeki kakaolu hamur da üç parçaya kesilir. Açılan ilk bezeye fındık serpildikten sonra kakaolu silindir şeklindeki hamur koyularak sarılır. Sarılan hamurlar kesilip yağlanan fırın tepsisine dizilir. Diğer hamurlarada aynı işlem uygulanıp tepsi dolunca tatlı fırında pişirilir. Tatlımız pişr pişmez fırından çıkartılır ve üzerine vanilyalı soğuk şerbet dökülür.
    Karagöz tatlısı sunuma hazırdır.

    Afiyet olsun…