Blog

  • Aşkı evliliğe dönüştürmek

    Aşkı evliliğe dönüştürmek

    Uzun bir aşk birlikteliğinden sonra neyin gerçek neyin hayal olduğunu ayırt etmek zor oluyor, değil mi?

    Aşk ve kadın-erkek ilişkileri üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan Aşk Danışmanı Robin Gorman, fiziksel anlamda yan yana olunduğunda gerçekte kimin ne olduğunun kolaylıkla anlaşılabileceğini ifade ederek, “Biriyle yüz yüze görüşmek gerçekte onun kim olduğunu anlayabilmek adına en iyi yoldur.

    Örneğin; internet ortamında çok hoşlandığınız birini gördüğünüzde fiziksel olarak aynı şeyleri hissetmeyebilirsiniz. Yüz yüze gelindiğinde gerçekten uyumlu bir partner bulmak zordur. Her nerede yaşıyorsanız yaşayın ilişkinizi ayakta tutmak adına iletişimi asla aksatmayın. İletişim azlığı her iki tarafta da şüphelere, güvensizliklere ve anlaşmazlıklara neden olabilir. Bu yüzden düzenli iletişim ve birbirini dinleme iyi bir ilişkinin anahtarlarıdır. Birbirinize, birbiriniz hakkında
    ne düşündüğünüzü ve ne hissettiğinizi söylemeye teşvik edin” dedi.

    Uzun aşk birlikteliğinin evlilikle sonuçlanmasının bireylere bağlı olduğunu söyleyen Gorman, aşıklara şu önerilerde bulundu:

    “Birbirinize aranıza başka hiç kimsenin giremeyeceğinin sözünü verin. Dünyanın farklı kürelerinde dahi yaşayabilirsiniz, ancak teknoloji aşkınızı yaşatmanıza yardımcı olacaktır.
    Bir araya gelmek için bir gün tespit edin.

    Eğer gerçekten ilerde hayatınızı paylaşmayı düşünüyorsanız şimdiden ortak zaman geçirmeniz gerekir. Eğer çiftlerden hiçbiri bir diğerinin yanına taşınmayı düşünmüyorsa bunun imkansız bir aşk olduğuna inansanız iyi olur. Bazı insanlar için hislerini yüz yüzeyken dile getirmek zor olabilir. Bu yüzden sık sık mesajlar atın, mektup yazın ve e-mail gönderin. Birbirinize karşı dürüst olun. Uzaklık bir şeyleri saklayabileceğiniz anlamına gelmez.”

    Evlilik hazırlığı için tıklayın !

  • Pratik cilt bakımı

    Pratik cilt bakımı

    Yağlı cilt için çökelek maskesi: 4 yemek kaşığı dolusu çökelek, 10 ml adaçayı,10 ml gülsuyu, 1 kahve fincanı ılık süt mikserde iyice karıştırılır. Yüze ve boyuna uygulanarak 30 dakika etkilemeye bırakılır.

    * Yağlı cilt için zencefil kompresi: 1 bardak zeytinyağı hafifçe ısıtılır, 1 yemek kaşığı dolusu öğütülmüş zencefil yağa iyice karıştırılır ve 1-2 saat bekletilir. Bu karışımın emdirildiği bez parçaları yüze uygulanır ve 20 dakika etkilemeye bırakılır.

    * Kuru cilt için buğday kırması maskesi: 100 gr kırılmış buğday, krem haline gelebilecek ölçüde zeytinyağı ile mikserde karıştırılır. Yüzde 15 dakika etkilemeye bırakılır.

    * Olgun cilt için havuç maskesi: 1 yumurta sarısı, yarım tatlı kaşığı zeytinyağı ve bir tatlı kaşığı dolusu havuç suyu iyice karıştırılır. Yüze, boyuna ve dekolteye sürülerek, 20-30 dakika etkilemeye bırakılır.

    * Yağlı cilt için salatalık maskesi: Soyulmuş salatalıktan kesilen 5 kalın dilim mikserde püre haline getirilir, 2 tatlı kaşığı elma sirkesi ve 2 tatlı kaşığı susam yağı, 1 yumurta sarısı iyice çırpılır ve hepsi mikserde iyice karıştırılır. Yüze ve boyuna uygulanarak, 45 dakika etkilemeye bırakılır.

    * Kuru cilt için avakado maskesi: Olgun bir avokado meyvesi kabuksuz olarak çatalla ezilir ve yarım tatlı kaşığı bal, bir tatlı kaşığı elma sirkesi ile iyice karıştırılır. Bu karışım daha sonra bir yumurta sarısı ile karıştırılır ve içine 3 yemek kaşığı dolusu zeytinyağı eklenir. Cilde 20-30 dakika uygulanması yeterli olur.

    * Olgun cilt için yeşil çay maskesi: Bir bardak su kaynatılır ve 5 dakika bekletilir. 1 yemek kaşığı dolusu yeşil çay eklenerek, 5 dakika demlendirilir, süzülür ve soğumaya bırakılır. Bu arada, 3 yemek kaşığı bademyağı ve 1 yemek kaşığı dolusu çiçek balı iyice karıştırılır. Yeşil çay bu karışıma yavaş yavaş eklenirken karıştırmaya devam edilir. Maske, yüze, boyuna ve dekolteye uygulanır ve 20 dakika etkilemeye bırakılır.

  • Harire tarifi

    Harire tarifi

    Harire malzemeleri nelerdir ? Harire nasıl yapılır ?

    Malzemeler:
    2 bardak pekmez
    2 bardak süt
    2 bardak un
    3 bardak su
    Ceviz

    Yapılışı:

    2 bardak pekmez, 2 bardak süt ve 3 bardak su tencereye alınır ve 2 bardak un eklenip çırpılır. Çırpılan muhallebi karışımı koyulaşıncaya kadar devamlı karıştırılarak pişirilir. Koyulaşan muhallebi servis tepsisine dökülür. Soğuyunca üzeri ceviz parçalarıyla kaplanır.
    Harire servise hazırdır.

    Afiyet olsun…

  • Duvar Temizliği Nasıl Yapılır

    Duvar Temizliği Nasıl Yapılır

    Çok sevimsiz bir iş olan duvar temizliğini en kolay nasıl yaparım sorusunun en pratik cevabı şudur; odanın ortasına kaynar su dolu kabı koyup camı kapıyı kapatıp odanın buharlaşmasını sağlamanız gerek. Bu sayede duvardaki kirler yumuşamış olur. Temizliğin daha kolay hale gelmesini sağlarsınız. Boyalı duvarları silip kuruladıktan sonra nişastalı su ve sünger yardımıyla duvarları tekrar silin. Bu işlem bir sonraki temizliğin kolaylaşmasını sağlamaktadır.

    Mutfak duvarlarının temizliğinde kullanacağınız suya sabunla beraber 1 kaşık dolusu tuz ilave edin. Bu sayede duvardaki yağ ve is lekesini çıkartmak daha kolay olacaktır.

    Duvar kağıtlarının temizliğinde yulaf ununa batırılmış bir penye bezle silmek yeterli olacaktır. Bu şekilde yapılan silme işlemi sayesinde duvarlarınız ayrıca leke tutmayacaktır.

  • Tansiyon ölçerken ayaklarınızı yere düz basın

    Tansiyon ölçerken ayaklarınızı yere düz basın

    Hipertansiyon erişkinlerin en sık karşılaştığı kronik hastalıkların başında geliyor.
    Dünyada yaklaşık olarak 1,5 milyar kişi bu rahatsızlıkla baş ederken, ülkemizde ise hipertansiyonu olan hasta sayısı neredeyse 15 milyonu buluyor. Aslında hipertansiyon tedavi edilebilir, hatta önlenebilir bir hastalık. Dünya Sağlık Örgütü bu konuya dikkat çekmek amacı ile bu yıl Dünya Sağlık Günü olan 7 Nisan’ı “hipertansiyon” konusuna ayırdı. 7 Nisan’ın ana teması “KAN BASINCINIZI KONTROL EDİN!”olarak seçildi. Liv Hospital Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat yüksek tansiyonla mücadelenin yollarını ve tansiyon ölçerken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

    Kan basıncını kontrol etmek için 2 konu çok önemlidir:

    Kan basıncını ölçtürmek ve doğru ölçmek: Hipertansiyon erken dönemde belirti vermediği için kan basıncını ölçtürmeden tanı koymak mümkün değildir. Ülkemizde kan basıncı yüksek 2 kişiden biri hastalığının farkında değildir. Doğru tanı koymak için kan basıncı doğru ölçülmelidir.

    Yüksek kan basıncını düşürmek: Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması yani egzersiz, sigaranın bırakılması ve aşırı alkolün önlenmesi gibi yaşam düzeni değişiklikleri kan basıncını düşürür. Bunların yetersiz olduğu durumlarda ilaç kullanılır. Yaşam düzeni değişiklikleri ile hastaların bir kısmının ilaç kullanmasına gerek kalmayabilir.

    Kan Basıncı Ölçülürken Yapılması Gerekenler

    – Oturun.

    – Dinlenin.

    – Konuşmayın.

    – Sırtınızı arkaya dayayın.

    – Kolunuzu destekleyin.

    – Ayaklarınızı yere düz basın.

    – Kol ve kalp aynı hizada olmalı.

    Hipertansiyonla Gelen Hastalıklara Dikkat

    Hastaların yüzde 5-10’unda ise hipertansiyon başka bir hastalığa bağlıdır. Hipertansiyona yol açan hastalıkların önemli kısmı böbrek kaynaklıdır. Hormonal hastalıklar ise önemli diğer bir grubu oluşturmaktadır. Bu hastalıkların önemli bir kısmının tedavi edilebilir nitelikte olması, hastalıkların tedavisi ile de hipertansiyonun kalıcı tedavisinin mümkün olması her hastanın hipertansiyona yol açan hastalıklar açısından değerlendirilmesini zorunlu kılar.

    İş Yaşantısı ve Tansiyon

    Uzun çalışma saatleri, masa başı çalışma düzeni ve düzensiz beslenme tansiyonu olumsuz etkiler. Bunlara ilaveten çalışma hayatının stresi de göz önüne alındığında çalışanlar hipertansiyon ve hipertansiyona bağlı sorunlar için risk altındadırlar. Zamanın kısıtlı olması kişileri daha az hareket etmesine olanak tanır. İş yemekleri ve uzun süren toplantılar beslenme düzenini daha da bozar. Kişinin kendisine zaman ayıramaması tedavinin de aksamasına neden olabilir. Hipertansiyon tedavisi üç aşamadan oluşuyor; hipertansiyona yol açan hastalığın tedavi edilmesi, ilaç uygulaması, yaşam düzeninde değişikliğe gitmek. Tuz alınımının kısıtlanması, fazla kiloların verilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sigara ve alkolün belli düzeyde tutulması başlıca yaşam düzeni değişiklikleridir.

    Kan basıncını düşürmek ne yapmak gerekiyor?

    – Tuzun azaltın.

    – Düzenli egzersiz yapın.

    – Fazla kiloların verin.

    – Sigarayı bırakın.

    – Alkolün sınırlandırın.

    – Gerekirse ilaç kullanın.

  • Bouchra Jarrar 2013 koleksiyonu

    Bouchra Jarrar 2013 koleksiyonu

    Bouchra Jarrar 2013 koleksiyonu galerimizde sizlerle…

  • Disparoni

    Disparoni

    Pek çok kadın süregelen cinsel yaşamlarının herhangi bir bölümünde penis-vajina birlikteliğini içeren bir cinsel ilişkide (penetrasyon sırasında) ağrı ve acı duyabilir. Cinsel birleşme sırasında çıkan bu ağrıya tıp dilinde disparoni denilmektedir. Bu ağrı genellikle kadın vajina bölgesinde, kasıklarda, klitorise yakın bölgelerde ve iç ya da dış dudak kısımlarında olur. Ağrı, acı, basınç, yanma ya da yırtılma hissi olarak tarif edilmektedir.

    Disparonin 2 çeşidi vardır:

    1-Penetrasyon sırasında ya da öncesinde, kadının yakındığı şikayetlerin ilk cinsel deneyimden beri var olması birincil disparoni olarak adlandırılmaktadır. Cinsel ilişki sürecini yaşamış bir kadının şikâyetlerinin sonradan ortaya çıkması durumunda ise ikincil disparoni oluşmaktadır.

    2-Tedavi sürecine başlamadan önce, disparoni nedenleri yaşandığı bölgeye göre değerlendirilmelidir. Kadının şikâyeti vajina girişindeyse yüzeysel disparoni, penis vajina ilişkisi sırasında vajinanın derinliklerinde (karın bölgesi yakınında) hissedilen bir ağrı ise derin disparoni denilmektedir.

    Disparonin nedenleri nelerdir?

    Disparoni diye adlandırılan kadın hastalığı basit bir enfeksiyondan kaynaklanacağı gibi önemsenmesi gereken çok ciddi hastalıklarında habercisi olabilir. Bu nedenle, penetrasyon sırasında ya da öncesinde, anlamlandırılamayan herhangi bir ağrı yaşanması durumunda hiç vakit kaybetmeden bir jinekologa başvurulmalıdır.

    Yüzeysel disparoni nedenleri

    · Kızlık zarının yapısıyla ilgili problemler. Kızlık zarının sert olması penetrasyon sırasında ağrılı ve acılı bir ilişki yaşanmasına neden olmaktadır.
    · Zor yapılan doğumlardan sonra ya da doğum sonrası dikişlerin enfeksiyon kapması sonucu penetrasyon sırasında ağrı duyulabilir.
    · Menopoz döneminde ve sonrasında dokuların esnekliğini yitirmesi sonucu ağrı ya da yanma hissi oluşabilir.
    · Genital enfeksiyonlar sonucu yeteri kadar uyarılmanın olmamasından dolayı acılı penetrasyon yaşanabilir.
    · Ön sevişmenin yeterince uzun tutulmadığında ağrıl ve acılı penetrasyon olabilir.
    · Yeterli uyarıma olmadığında vajina kaygan olmaz ve acılı penetrasyon yaşanır.

    Derin disparoni nedenleri:
    · Vajinal enfeksiyonlar ağrıya neden olabilir.
    · Vajinada oluşmuş kitle, tümör gibi faktörler acı ve kanamaya neden olabilir.
    · Kadın penetrasyona hazır olmadan cinsel birleşme yaşadığında ağrı ve acı olabilir.
    · Vajina duvarlarının sarkması sonucu gerilmeye bağlı ağrı yaşanabilir.
    · Vajinal bölgeyi etkileyen ve penetrasyonu zorlaştıran cilt hastalıkları ağrıya neden olabilir.
    · Sentetik iç çamaşırları, fitil, prezervatif, sünger, jel ya da köpük tabletler ve vajinal yıkama materyallerine karşı oluşan alerjik durumlar ağrı yapabilir.
    · Cerrahi ya da radyoterapiye bağlı olarak vajina bölgesinde meydana gelen değişiklikler ağrıya neden olabilir.
    · Doğumdan kaynaklanan anormallikler ağrı sebebi olabilir.

    Aşk kaslarından (pelvik taban kasları) kaynaklanan nedenler:
    · Pelvik enfeksiyonlar sonucu oluşan ağrı
    · Endometriozis nedeniyle oluşan acı hissi
    · Pelvik kırıklar ya da geçirilmiş pelvik kırıklar nedeniyle duyulan ağrı.

    Sindirim sistemi hastalıkları:
     

    · Enflamatur barsak hastalıkları
    · Kabızlık
    · Anüs ve rektum bölgesi hastalıkları

    İdrar yolu hastalıkları:
    · Üretra ya da mesane hastalıkları

    Psikolojik hastalıklar: 

    · Kadının korku ve kaygı duyması, fobik reaksiyonlar sergilemesi, partnerle uyumsuzluk olması, partnere karşı güven duyulmaması, geçmişte cinsel taciz ya da tecavüz yaşaması, ilk gece travması ya da partnerin erken boşalma, ereksiyon gibi sorunlarının olması, partnerin alkolik olması, karşı cinse olan ilgi kaybı, melankolik, güvensiz, asosyal olunması, kişilik bozuklukları, karşı cinse karşı bastırılmış saldırganlık duygusu, doğum sonrası depresyon, vb. nedenler psikolojik olarak diparoniye neden olabilir.

    Disparonin tanısı nasıl konu?

    Disparoni tanısının konulabilmesi için kadının mutlaka bir jinekolojik muayeneden geçmesi gerekmektedir. Daha sonra disparonin nedenlerinin herhangi bir faktöre bağlı olduğunun saptanabilmesi için cinsel terapistten yardım alınması gerekmektedir.

    Disparonin tedavisi nedir?

    Disparoni tedavi edilmediği takdirde kadının karşı cinsle kuracağı ilişkilere zarar vermekte, zamanla vajinismusa neden olmakta, cinsel birleşmeden keyif almayı engellemekte ve kadının kendisine olan saygı ve güvenini zedelemektedir. Jinekoloik muayene sonucu konulan disparoni tanısı devamında yapılması gereken cinsel terapi tedavisinde amaç; disparonin altında yatan psikolojik ya da fiziksel nedenlerin su yüzüne çıkarılarak, bu faktörleri ortadan kaldırmaktır.

  • Aşkta bu hatalara yer yok

    Aşkta bu hatalara yer yok

    Erkeğinizi elinizden kaçırmak istemezsiniz, değil mi? Öyleyse uzmanların ortaya koyduğu 10 hatadan uzak durmalısınız…

    Erkeğinizi konuşmaya zorlamayın

    Mutlaka siz de böyle bir sahne yaşamışsınızdır. Sevgiliniz biraz suskun ve bunu bir sorun olarak algılıyorsunuz. Ne yaparsınız? Onu biraz rahat bırakmak yerine, sürekli üzerine gidip her şeyin yolunda olup olmadığını sorarsınız. Sevgiliniz iyi olduğunu söylemesine rağmen sorularınızın sonu bir türlü gelmez. Böyle davranarak aslında iyilik yapmıyorsunuz. Kabul edin erkekler kadınlar kadar çok konuşmayı sevmez. Sizin için vakit geçirmek arkadaşlarınızla oturup sohbet etmek anlamına gelebilir belki; ama erkekler tek başlarına da çok mutlu olabiliyorlar.

    Erkeğiniz suskun mu? Suskunluğunun nedenini bir düşünün. Eğer daha yeni kavga etmişseniz ve erkeğiniz sizinle konuşmuyorsa, o başka. Üstünüze alınabilirsiniz. Kalbini kırmış olabilirsiniz ve kızgınlığını konuşmayarak ifade ediyor olabilir. Eğer ortada bir tartışma yokken suskun davranıyorsa, belki de onun da biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardır. Onu soru bombardımanına tutmak yerine suskunluğuna saygı gösterirseniz size daha minnettar olacaktır.

    Parasız dışarı çıkmayın

    Erkekler genellikle cömert davranmayı severler belki elinizi cebinize sokmanıza bile izin vermezler. Ama bırakın içlerinden gelerek bunu yapsınlar. Eğer her zaman hesap ödeme görevini ona bırakıyorsanız, kendilerini kullanılmış gibi hissederler. İlişkide eşitlik olmalı. Eğer sürekli sevgilinizin her şeyi ödemesini bekliyorsanız, kısa sürede asıl duygularınızdan şüphelenip, ondan faydalandığınızı düşünecektir.

    Durumu kurtarmak için ağlayıp sızlanmayın

    Hiç fark ettiniz mi? Bir tartışma sonrasında erkekler hatalı olsalar da, ya hiçbir şey söylemiyorlar ya da çok doğal bir şekilde özür diliyorlar. Kadınlara gelince ise durum değişiyor. Sizden taş gibi duygusuz olmanız beklenmiyor, yeter ki tartışmalar sırasında duygularınıza hakim olup bir yetişkin gibi konuşun. Erkekler gözyaşlarından etkilenir ve hiçbir erkek bir kadını ağlatmak istemez. Ne var ki, her şeye ağlarsanız sizinle doğru dürüst konuşamayacak ve söylemek istediklerini söyleyemeyecek. Daha da fazlası, size bir suçlama getirildiğinde ağlamaya başlarsanız, sevgiliniz suçunuzu örtmek istediğinizi düşünebilir.

    Arkadaşlarınızla sevgilinizin arkasından konuşmayın

    İlişkinizin sırlarını anlatmak kadar kötü bir şey yoktur. Bir düşünün: En şık kıyafetlerinizi giyip arkadaşlarınızla birlikte bir davete gidiyorsunuz. Ne var ki aranızdaki bir olayın tüm detaylarını anlatmışsınız onlara ve şimdi sevgilinize anlamlı bakışlar atmaktan kendilerini alamıyorlar. Bu yine bir derece idare edebilir; ama sevgilinizin hatalarını anlatmak çok büyük bir gaf olur. Uzmanlara göre arkadaşlarınıza anlattığınız şeyler konusunda çok dikkatli olmanız gerekiyor.

    Siz unutabilirsiniz veya affedebilirsiniz ama arkadaşlarınız size yapılan haksızlıkları kolay unutmazlar. Anlattıklarınız olumsuz olmasa da, sevgilinizle ilgili olan bütün sırlarınızı ortaya dökmekten kaçınmalısınız. Bazı olaylar yanlız sizin aranızda kalmalı.

    ‘Bir dahaki sefere’ sözünü sürekli kullanmayın

    Bu üç kelimenin neden bu kadar can sıkıcı olduğunu biliyor musunuz? Hatırlayın: Küçükken anneniz de sizi böyle azarlardı.

    Fazla üstüne düşmeyin

    Bazı kadınlar var ki sevgililerini günde en az 10 kez ararlar. Tabi erkeğinizi düşünmek güzel bir şey ama onunda bir iş ve sorumluluk sahibi olduğunu unutmayın. Herkes çalışırken onun oturup sizinle sohbet etmesi profesyonel bir davranış sayılmaz. Saat başı sevgilinizi arayıp onu kontrol etmeniz onu oldukça sıkabilir. Eğer aramadan duramıyorsanız en azından vakti olup olmadığını sorun. Yine de aramalarınızı en aza indirmenizde fayda var. Sürekli sesinizi duymaktan sıkılabilir, ama eğer onu nadir arıyorsanız sesinizi duymak için can atacaktır.

    Kalabalık yerlerde sevgilinize fazla asılmayın

    Erkek arkadaşınıza sevginizi göstermek güzel bir şey, ama unutulmaması gereken bir nokta var: Yatak odanızda yapacağınız hareketleri herkesin gözünün önünde yapmamalısınız. Erkekler, duygularını kadınlar kadar kolay gösteremezler, yabancıların önünde ise hiç gösteremezler. Her erkeğin kendine özgü bir davranışı vardır.Fazla ileri gidip gitmediğinizi anlamak için önce bir deneyin. Elini tutun veya omuzuna elinizi koyun ve nasıl bir tepki vereceğini görün. Eğer fazla yakınlıktan rahatsızlık duymuyorsa, soruın yok. Ama hareketlerinize karşı çekingen davranıyorsa, onu fazla zorlamayın.

    Arkadaşlarına bütün sırlarını vermeyin

    Onun sevgilisi olduğunuz için hayatının birçok detayını biliyorsunuz. Bu bir ayrıcalıktır ve aynı zamanda sorumluluk ister. Size 5 yaşına kadar yatağını ıslattığını anlatmış olabilir; ama bunu herkese anlatırsanız rahatsız olabilir. Söylenecek ve söylenmeyecek şeyler var. Kaldı ki size anlattığı bütün sırları başkaları ile paylaşırsanız sizin ne ayrıcalığınız kalır? Oturun ve düşünün: Siz onun yerinde olsaydınız sizin her şeyinizi anlatmasını ister miydiniz?

    Selülit kreminizden tutun, göğüslerinizi büyük gösteren sutyenlerinize kadar her şeyinizi ortaya dökmesini ister miydiniz? Tabi ki hayır. Aynı şekilde onun da başkalarının bilmesini istemediği şeyler vardır. Kesinlikle anlatmamanız gereken bir şey daha var: Yatak odası davranışlarınız. Çıkardığı sesler ve gizli zevkleri hakkında asla konuşmayın.

    Geleceği planlamak

    Erkekler içlerinden geldiği gibi davranmayı severler, sürprizlerle dolu bir yaşam isterler. Siz cumartesi akşamlarının programını 3 hafta önceden yaparsanız, çok sevdikleri sürprizleri yaşayamazlar.
    Fazla üstlerine düşerseniz, hareketlerinin kısıtlandığını düşünürler. Uzun zamandır biriyle birlikte olan bir erkek bile özgürlüğünden kolay kolay vazgeçmez. Eğer siz de planlama huyundan vazgeçemiyorsanız, en azından havayı yumuşatın. Ona öneri yapın emir vermeyin. Böylece kendine de söz hakkı verdiğinizi düşünür ve rahatsız olmaz.

    Biz kelimesini çok erken kullanmayın

    Her ilişki sen ve ben olarak başlar ve bunların “biz”e dönüşüp dönüşmeyeceği kesin değildir. Bunun olmasını beklemekte acele etmeyin. Erkekler aceleci kadınlardan hiç hoşlanmazlar. Erkeklere her şeyden bahsedin sadece evlilikten bahsetmeyin. Evlilik kelimesini duyar duymaz bekarlık zamanlarının özlemini duymaya başlar. Gelecekle ilgili çeşitli fantezileriniz varsa onlardan fazla söz etmeyin, yoksa onu nikah masasına oturtmayı planladığınızı düşünüp sizden uzaklaşabilir.

  • Doğal cilt sıkılaştırıcı maske

    Doğal cilt sıkılaştırıcı maske

    Yemek alışkanlıkları ve fazla kilo nedeni ile cilt ödem toplayabilir, yağlanabilir, bozulabilir ve şişebilir. Özellikle kilo kayıplarından sonra deride oluşan sarkmalar ve çatlaklar oldukça üzücü durumlar yaşatabiliyor. Bu sorunların önüne geçebilmek için doğadan faydalanabilirsiniz. Evde yapılabilecek bazı formüller sayesinde cilde güzellik kazandırırken bir yandan da sıkılaşmak hayal gibi fakat kesinlikle gerçekleşebilecek bir hayal. Sadece evde yapılabilen bu basit tarifi denemeniz yeterli.

    Doğal Sıkılaştırıcının içeriği 

    Bir şişe gliserin
    5 Limon suyu
    Yarım kilo kırmızı acı biber
    Bir şişe biberiye yağı

    Doğal Sıkılaştırıcının Hazırlanışı 

    Gliserin ve biberiye yağını aktarlarda hazır halde bulabilirsiniz. Diğer malzemeler ise kolayca bulunabilen ve zahmetsizce hazırlanan malzemelerdir. Kırmızı acı biberler haşlanır ve limon suyunda öldürülür. Bütün malzemeler temin edildikten sonra hepsi birden bir blendar yardımıyla karıştırılır. İşlem şimdilik hazır sayılmaz. Elde edilen karışımın 3 gün karanlık ve serin bir yerde muhafaza edilmesi gerekiyor. Bunun için karışımı koyduğunuz şişeyi ya da kavanozu folyo ile sarabilir ve dolapta bekletebilirsiniz.

    Doğal Sıkılaştırıcının Uygulanışı 

    Evde hazırlanan doğal sıkılaştırıcı her gün düzenli bir şekilde kullanılmalıdır. Mümkünse karışımı sürdüğünüzde güneşlenin ya da egzersiz yapın. Bir saatlik bir bekleme sürecinden sonra cildinizi ılık suyla yıkayabilirisiniz. Doğal sıkılaştırıcı düzenli kullanıldığında gözle görülür derecede şişliklerin indiğini, sıkılaştığını ve cildinizin yenilendiğini göreceksiniz.

  • Canan Karatay beslenme uyarıları

    Canan Karatay beslenme uyarıları

    Prof. Dr. Canan Karatay, yemek pişirirken dikkat edilmesi gereken noktaları sıralıyor ve rafine şeker tüketiminin vücuda zararları konusunda da uyarıyor. İşte Karatay’dan öneriler…

    “YEMEKLER DÜŞÜK ISIDA, UZUN SÜRE PİŞİRİLMELİ”

    “Yemekler, çok yüksek ısıda pişirilmemeli, ayrıca unla terbiye yapılarak hazırlanmamalı! Yemekler düşük ısıda, uzun süre pişirilmeli. Malzemeler çiğden hep birlikte tencere veya tepsiye konup, ocakta ya da fırında pişirilmeli, yağda soğan veya biber öldürme gibi yöntemler uygulanmamalı. Özellikle güveç yaparken önce tencerede kavurma, sonra fırında pişirme gibi iki farklı pişirme şeklinin bir arada olmaması gerekiyor! Ya tencere ya da fırın tercih edilmelidir! Pişirme süresi çok fazla uzayıp, ısıya maruz kalma şekli değişip, ısı derecesi arttıkça yemekteki faydalı vitamin ve mineraller ölüyor.”

    “PİŞİRMEDE ALÜMİNYUM FOLYO VE TEFLONLARDAN UZAK DURULMALI”

    “Yemekler cam, çelik veya emaye kaplı dökme demir tencerede, tepside pişirilmeli. Alüminyum ve teflonlardan, mikro dalga fırınlardan uzak durulmalı. Pişirme sırasında alüminyum folyo, yanmaz pişirme poşeti ya da yağlı kağıt gibi ürünler asla kullanılmamalı!”

    “YEMEKLERDE BLENDER VEYA MİKSER KULLANILMAMALI”

    “Yemeklerde blender (karıştırıcı) veya mikser (çırpıcı) gibi elektrikli aletler kullanılmamalıdır. Çünkü yemeği işlenmiş hale getiriyor ve lifleri yok edip, sağlıksız hale dönüştürüyor. Bu da hazım sisteminin bozulmasına sebep oluyor.”

    “KIZGIN YAĞDA KIZARTMA YOK”

    “Kızgın yağda kızartma yapılmamalı! Balık ya da etler, sos veya una bulandırılarak yağda kızartılmamalıdır. Eğer illa kızartma yapmak isteniyorsa kısık ateşte, az zeytinyağı veya tereyağı ile sade pişirme yapılabilir.”

    “BESİNLERİ MEVSİMİNDE TÜKETMELİ”

    “Bugünün çocukları hem hareketli sokak oyunlarından, hem güneşten mahrumlar, hem de çilek, muz, salatalık, domates, biber gibi yiyeceklerin maalesef dört mevsim boyunca yetiştiğini sanıyorlar. Asıl üzücü olan ise, anne ve babaların bu durumu doğal karşılaması! Tıpkı sebze ve meyveler gibi, ülkemizde yetişen deniz balıklarının (çiftlik değil!), dağda bayırda yetişen yabani otların (serada değil), orman meyvelerinin (hormonlu, yapay üretim değil) de mevsimleri, zamanları var. Öncelikle mevsiminde yetişen yiyecekleri tüketmemiz gerekiyor.”

    “BUĞULAMA, EN SAĞLIKLI PİŞİRME YÖNTEMİ”

    “Izgara yapılabilir, ancak yiyecekler yakılmadan ve yüksek ateşe, kömür ve odun alevine, dumanına maruz kalmadan pişirilmeli. Ayrıca buğulama en sağlıklı pişirme yöntemlerinden biridir.

    “AYNI YEMEĞİ DEFALARCA ISITMAK TEHLİKELİDİR”

    “Yemekleri pişirirken çok az su konmalı. Böylece hem besin değerleri korunuyor, hem de daha lezzetli oluyor. Tazelik ve besin değerleri açısından yemekler günlük olarak pişirilmeli. Birkaç günlük yemek yapıp, aynı yemeği defalarca dolaba koyup çıkartmak, her seferinde ısıtmak tehlikelidir, kesinlikle yapılmamalıdır.”

    “KONSERVE BALIKLAR TERCİH EDİLMEMELİ”

    “Taze balığın her türlüsü sağlıklı. Ancak teneke kutudaki ve poşetlerdeki konserve balıklar, ambalajlarındaki kanserojen maddelerden dolayı riskli hale dönüşür. Bu yüzden fabrikasyon konserve balıklar da tercih edilmemelidir.”

    RAFİNE ŞEKER VE TATLI (AŞIRI KARBONHİDRAT) TÜKETİMİNİN ZARARLARI 

    . Tüm hücresel fonksiyonlarımız yavaş yavaş bozulmaya başlar. . Organizmadaki birçok sistem normal çalışamaz hale gelir. . Vücudun mineral dengesini bozar. Krom ve bakır eksikliğine neden olur. . Kalsiyum ve magnezyum emilimini bozar. . Vücutta su tutulmasını arttırır. . Protein emilimini engeller. . Dokuların esnekliğini ve işlevini bozar. . DNA yapısında zarara yol açar. . Bağımlılık yapıcı bir maddedir. . Vücudun bağışıklık sistemini yıkar ve zayıflatır. . Beyinde delta, alfa ve tetra dalgalarını bozar. Dikkatsizliğe, baş ağrısı ve migrene, depresyona neden olur. Şeker ve tatlı alımı azaltıldığında duygusal kararlılık artar. . Alzheimer hastalığına neden olur. . Derimizdeki kolajen yapısını bozar. Ciltte kırışıklıklara, erken yaşlanmaya sebep olur. . Çocuk felci riskini arttırır. . Böbreği büyütür, böbrek taşlarına sebep olur. . Her türlü kanser hücresini besler, mide kanseri riskini arttırır.

    “TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SORUNU, KABIZLIK”

    “Türkiye’nin en büyük sorunu kabızlıktır. Kabızlık ülkemizde hiçbir zaman hastalık olarak görülmez. Eğer siz her gün muntazam bir şekilde büyük abdeste çıkamıyorsanız, vücudunuz iyi çalışmıyor demektir. Bu, en önemli sinyal. Örneğin bana gelip, ‘Ben çocukluğumdan beri kabızım’ diyen hastalar var. Bu demektir ki vücutta hiçbir şey doğru dürüst çalışmıyor. Türkiye’de hekimler, bunu sormaya utanıyor, hastalar da sorunca ‘Kusura bakmayın’ diyorlar. Her gün düzenli olarak tuvalete çıkabiliyorsanız vücudunuz saat gibi çalışıyor demektir. Çıkamıyorsanız bir bozukluk var demektir. Hareket etmezseniz, su içmezseniz vücudunuz çalışmaz. Tabi ki yiyecekler de bunu etkiliyor. Kabızlığın en büyük nedeni aşırı şekerdir. Şeker ve şekere dönüşen unlu ve nişastalı gıdalar bağırsak florasını bozar. Şekerli yiyecekler yediğiniz sürece gazınız ve kabızlığınız artar. Onun için bağırsaklarda 4 binden fazla birlikte yaşadığımız mikrop vardır. Bunlar iyidir veya kötüdür. Şeker, kötü olanları arttırır. Çok tatlı yiyen ve çok unlu gıdalar yiyenlerde bağırsak problemleri, kronik bağırsak hastalıkları başlıyor.”

    “MARKETTE SATILAN LİMON SULARI ZARARLI”

    “Limon faydalı bir meyvedir. Ancak organik olmasına ve dış kabuğu kimyasallarla mumlanmış ve boyanmış olmamalı. Limon her zaman taze sıkılmış olarak kullanılmalı. Çoğu markette limon suyu olarak satılan sarı suların limonla yakından uzaktan alakası olmadığı gibi son derece zararlıdır.”

    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz

    Habertürk