Blog

  • 2013 popüler diyetler

    2013 popüler diyetler

    Mevsimlerden diyet zamanındayız… Bu vesileyle son yılların en popüler diyetlerine göz atmaya ne dersiniz? Ender Saraç yazdı

    Dukan Diyeti, Fransız doktor Pier Dukan tarafından geliştirilen son yılların en popüler diyetlerinden. Protein yüklü beslenme ve buna bağlı olarak hızlı kilo kayıpları ön görülerek oluşturulmuş. Dukan’ı diğer popüler diyetlerden ayıran evrelerden oluşması.

    1. Aşama: Bu evrede sadece protein bazlı besleniliyor. (Balık, yağsız süt mamulleri, tavuk, kırmızı et.)

    2. Aşama: Sırasıyla önce sebze, sonra protein tüketiliyor.

    3. Aşama: Her gün protein ve sebze tüketiliyor, çok abartmamak kaydıyla meyve de yeniyor.

    4. Aşama: Haftanın belirlenen bir gününde sadece protein bazlı besleniliyor. Diğer günlerde yağ oranına dikkat edilerek istenilen yemekler yenilebiliyor.

    Hollywood yıldızlarının diyeti. Yapmanız gereken en önemli şey, şekeri hayatınızdan çıkarmak. 3 ana ve 1 ara öğün halinde besleniliyor. Ama her öğünde sadece bir tabak yemek yeniyor. Saat 20.00’den sonra kesinlikle hiçbir şey yenmiyor. Patates, pirinç, havuç, muz, ananas, işlenmiş şeker, alkol, bal ve dondurma yasak.

    İsveç diyeti, tamamıyla protein tüketmeye odaklı. Hedefi, yüksek protein tüketmiyle metabolizmayı hızlandırmak ve kilo verdirmek. Bu diyette kesinlikle tüketilmemesi gereken yiyecek ve içeceklerin başında gazlı olanlar geliyor. Diyete başlamadan ve bitirdikten sonra kişinin değerlerini kontrol ettirmesi gerektiği için sürecin hekim ve diyetisyen kontrolünde olması çok önemli.

    Kan grubu diyeti çok tartışıldı ama pek çok kişi de yarar gördüğünü belirtti… 0 GRUBU: Deniz ürünleri, iyotlu tuz, karaciğer, kırmızı et, ıspanak ve brokoli tüketmeleri öneriliyor. “Süt ürünlerinden ve yumurtadan uzak durun” deniliyor.

    A GRUBU: Soya proteinleri, tahıl ürünleri ve sebzelere ağırlık öğünler ve et yerine haftada 2-3 kez balık yemeleri öneriliyor.

    B GRUBU: Tavuk eti yerine hindi eti tercih etmeleri, bol bol balık tüketmeleri ancak ıstakoz, karides, kalamar ve midye gibi deniz ürünlerinden uzak durmaları öneriliyor.

    AB GRUBU: Et yerken de yanında mutlaka sebze tüketmeleri öneriliyor.

    Sadece zayıflamak için değil, sağlıklı bir yaşam sürmek için de uygulamak gerekiyor. Sebze ve meyve ağırlıklı bir beslenme şekli öneriliyor. Temelinde zeytinyağı, kırmızı et, sebze ve meyve, balık, tahıl ve fındık tüketimi var. Ayrıca ceviz, badem, yoğurt ve tam tahıllar da tüketilecek besin listesinde önemli bir yere sahip. Damak tadı açısında da oldukça zengin bir diyet…

  • Tüp Bebek Tedavisinde Mikroenjeksiyon Yöntemi

    Tüp Bebek Tedavisinde Mikroenjeksiyon Yöntemi

    Tüp Bebek Tedavisinde Mikroenjeksiyon Yöntemi

    Mikroenjeksiyon tüp bebek tedavisinden farklı bir yöntem midir? Çocuk sahibi olmak isteyen çok sayıda hasta uzmana başvurduğunda ‘Doktor biz tüp bebek değil mikroenjeksiyon tedavisi olmak istiyoruz’ demektedir. Acaba kaç çift mikroenjeksiyon yöntemini ne olduğunu ve ne zaman uygulanması gerektiği sorusunu yanıtlayabilir. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ konu hakkında bilgi verdi.

    Tüp bebek tedavi yöntemi (In-vitro fertilizasyon- IVF) 35 yıl önce pratik uygulamaya giren ve çocuk sahibi olamayan milyonlarca çifte şans getirmiş bir tedavi çeşididir. Her geçen gün gelişen teknoloji çiftlere farklı yöntemler sunarken son günlerde gündeme getirilen soru kafaları karıştırıyor: Mikroenjeksiyon tüp bebek tedavisinden farklı bir yöntem midir? Bu soruyu Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Ulun Uluğ cevapladı.

    “Tüp bebek tedavisi; özellikle tüpleri tıkalı veya hasarlı olan kadınlarda anne karnında döllenme olmayacağı için yumurtanın anneden alınıp, laboratuar koşullarında halkın ‘tüp dediği’ tıp dünyasında ise ‘dish’ olarak adlandırdığı ufak bir tabak içersinde babanın spermlerinin etrafına bırakılmasıyla döllenmenin sağlanmasıdır.

    Spermler Yarışı…

    Bilimsel olarak yumurtanın döllenebilmesi için çevre zarında yaklaşık 100 bin adet sperm olması gerekmekte ve bunlardan sadece bir tanesi ancak yumurtayı delip dölleme işlemini yapabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında birçok sperm arasında bir yarış olmakta ve sadece bir tanesi kazanıp yumurtanın içersine girmektedir. Bu yöntem teknik açıdan kolay, çok fazla laboratuar yükü ve ekipmanı gerektirmemektedir. Klasik tüp bebek denilen bu yöntemde spermin normal olduğunu varsayıldığında yaklaşık %75 döllenme olmaktadır. Sayılarla konuşulduğunda sperm sayısının az veya şekillerinin bozuk olduğu olgularda, yumurta sayısının az olduğu kadınlarda klasik tüp bebek yöntemi çok fazla başarılı olamamaktadır.

    Mikroenjeksiyon Yöntemi Nedir?

    Mikroenjesiyon (Intra sitoplazmik sperm enjeksiyonu-ICSI) denilen yöntem ise 1990’lı yıllardan itibaren uygulanan, tek bir spermin özel bir mikroskop ve robotik ufak kolların kullanılmasıyla yumurtanın içersine enjekte edilmesidir. Bu durumda döllenme daha fazla olmakta ve özellikle sperm sayısı son derece az olan erkeklerde başarılı olunmaktadır. Unutmamak gerekir ki spermin yumurta içersine girmesi muhakkak döllenme işlevini başlatmamaktadır. Bazıları bilinen bazıları ise hala çözülemeyen birçok ardışık biyolojik mekanizma döllenmeyi sağlar. Mikroenjeksiyonda spermler arasında bir yarış veya doğal seçim olmaz. Hareketi ve şekli iyi olan spermler mikroenjeksiyon için seçilir. İster klasik tüp bebek ister mikroenjeksiyon olsun hastalar tedavileri boyunca aynı süreçten geçerler başka bir değişle yumurtaların uyarılması yumurtaların toplanması ve embriyo transferi yapılması standarttır. Bu yüzden pratiklik olsun diye tedavilere tüp bebek denmektedir. Dikkat edilecek olursa sadece mutfak kısmında yani laboratuarda farklılık olmaktadır.

    Mikroenjeksiyon yöntemi daha yaygınlaştı…

    Günümüzde ülkemizde nerdeyse tüm tüp bebek yöntemlerinde laboratuarda mikroenjeksiyon uygulanmaktadır. Bu artışın önemli nedenleri erkeklere bağlı infertilite problemiyle daha fazla karşılaşılması ve daha çok sayıda ileri anne yaşı olan kadının tedaviye başlamasıdır.

    Laboratuar koşullarında seçilen sperm ile doğal seçilen sperm sonucu gelişen gebeliklerde problem yaşanıp yaşanmayacağı uzun yıllar bilimsel çevrelerde tartışma konusu olmuştur. Son yapılan araştırmalar mikroenjeksiyon tarafında önemsenmeyecek kadar bir artışın olduğunu dikkat çekmektedir

  • Kadınlar birbirine neden yalan söylüyor?

    Kadınlar birbirine neden yalan söylüyor?

    Onlar hiçbir çaba harcamadan mükemmel olduklarına inanmamak için sebebimiz var; kadınlar birbirine bazen beyaz yalanlar söyleyebiliyorlar…

    İncecik vücutları ile gazetelerde, dergilerde boy boy fotoğrafları yayınlanan ve verdikleri röportajlarda “Yemek yemeyi çok seviyorum. Ne bulursam yiyorum. Yapım böyle, kilo almıyorum” diyen mankenler doğru söylemiyor olabilirler mi? Ya da mesleğinde doruklara çıkmış ve aslında hiç de hırslı olmadığını söyleyen kadınlar…

    Onlar hiçbir çaba harcamadan mükemmel olduklarına inanmamak için sebebimiz var; kadınlar birbirine bazen beyaz yalanlar söyleyebiliyorlar.

    Nazik olalım derken…

    ABD’de yapılan bir araştırma, erkeklerin iş ve ilişki hayatlarını iyi göstermek, kadınların ise karşı tarafın duygularını incitmemek ya da çatışma çıkmasını önlemek için beyaz yalanlara başvurduğunu ortaya koydu. Bu araştırma aslında biz kadınların nezaketimizi korumak uğruna yalancı olmayı göze aldığımızı gösteriyor.

    İnsanlara ne kadar zeki olduğunuzu, işimizin ne kadar iyi gittiğini veya diyetimizin nasıl başarılı sonuçlar verdiğini söylemek yerine vurdumduymaz ve işe yaramaz olduğumuzu söylemeyi tercih ediyoruz. Kimsenin gözünü korkutmamak, kimseyi kıskançlıktan çatlatmamak istiyoruz.

    Kem göz korkusu

    Bir de şu nazar meselesi var. Kendimize, kocamıza ya da çocuklarımıza kem gözlerin değmesinden o kadar korkuyoruz ki; olanı az göstermeye çalışıyoruz. İyi bir evliliği olan kadın, mutsuz kız kardeşine kocasının ne kadar mükemmel olduğunu anlatmaktan özenle kaçınıyor. Sahip olduklarını anlatarak diğer kadınları mutsuz etmekten çekinen de birçok kadın var. Kendini küçümseyici yalanlar söylemek bazı kadınların agresif tepkilerini geri püskürtmek ve diğer kadınların sempatisini kazanmak için de tercih edilen bir yol.

    Tabii ki sahip olduklarımızla böbürlenmemek ve insanları kırmaktan kaçınmak erdemli davranışlar. Ama yine de bu işte bir sinsilik yok mu sizce? Ev işlerine ve çocuk bakımına yetişemediğiniz için bir yardımcı tutup aslında bunları kendiniz yapıyormuşsunuz gibi davranmanın kime ne faydası var? Sizin bunları başardığınızı düşünüp kendisi başaramadığı için üzülen hemcinslerinizi kötü hissettirmekten başka…

    Ah şu rekabetçilik

    Uzmanlar var olanı tersine göstermek için yalan söylemenin temelinde aslında rekabetçiliğin yattığını ve bunun temellerinin mağara adamlarına kadar gittiğini söylüyor. Aslında kadınlar da erkekler kadar rekabetçi ancak bunu daha gizli kapaklı yapıyorlar çünkü bu rekabetçilikleri toplum tarafından hoş görülmüyor. Bu durumda biz de rekabet içgüdümüzü baskılayıp başka yönlere kanalize olmaya çalışıyoruz. Bu arada da anlamsız yalanlar ağzımızdan dökülüveriyor.

    Tabii ki beyaz yalana başvurulması gereken durumlar olabilir. Ancak yine de bu hakkımızı aslında hazırlanmamız saatler sürerken “Beş dakikada hazırlanıp çıktım” diyerek, 10 kişilik akşam yemeği için üç gün uğraşıp, “Aman ne var ki, bir iki saatte hem evi temizledim hem yemek pişirdim” demek ya da yaramaz çocuklarımız bizi ağlatana kadar sinirlendirirken, “Ben onları evde mum gibi yapıyorum” demek için harcamaya ne gerek var… Elinizden geleni yaptığınızı söyleyin yeter!

  • Makyajda doğru bilinen yanlışlar

    Makyajda doğru bilinen yanlışlar

    Makyajda doğru bilinen yanlışlar…

    Farklı tonlardaki vücut ve yüz renkleri

    Otobronzan kullanmak konusunda profesyonel olsanız bile, daha fazla yıkandığı ve peeling uygulandığı için yüzünüz vücudunuzun geri kalanına göre daha soluk bir renge sahip olacaktır. Bu da yüzünüz ve vücudunuz arasında ton farklılıklarına neden olacaktır.
    Bunu deneyin : Oluşan bu farklılığı bronzlaştırıcı pudra kullanarak hafifletebilirsiniz. Pembe alt tonlara sahip bronzlaştırıcı pudralar portakal renkli görünümü engeller. Bu pudrayı alnınıza, burnunuza, elmacık kemiklerinize ve çene kemiğinizin hizasından boynunuza doğru uygulayın. Bu anahtar noktaları harmanlayarak tek renk bir görünüme sahip olabilirsiniz.

    Parlak bir ten

    Ünlü yıldızlar sürekli bunaltıcı ısı veren ışıklarla uğraşmak zorundadırlar. Günlük hayatta ise aşırı sıcak restoranlar veya bir gece kulübünün terletici atmosferi görünümünüzü zedeleyebilir.
    Bunu deneyin : Hazırlık aşamasında makyaj rutininize ekleyeceğiniz bir kaç kurtarıcı öneriyle terli cilt görünümünü yok edebilirsiniz. Kayganlığı önlemek için yüzünüze yağsız formüle sahip bir baz uygulayın. Ardından üzerine sabitleyici pudra sürün. Tazelenmek istediğiniz her an pudra uygulamak yerine yağ emici kağıtları tercih edebilirsiniz.

    Rujlu dişler

    Dişler rujların koyu pigmentlerini bir mıknatıs gibi kendilerine çeker. Kırmızı tonlu rujların diğer soluk tonlu rujlara göre 3 kat daha fazla pigment içerdikleri için dişe bulaşan kırmızı, pembe veya daha doğal bir renkten daha fazla dikkat çekiyor.
    Bunu deneyin : Rujunuzu uyguladıktan sonra üstündeki fazlalığı emici kağıtlar yardımıyla alın. Ardından pamuklu bir çubuğun ucunu dişlerinizin üzerinde gezdirerek bulaşan renk pigmentlerini temizleyin. Diğer ucunu vazeline batırın ve hafifçe dişlerinize sürün. Bu bariyer, rujun beyaz dişlerinize bulaşmasını engellerken gülüşünüzün parlak olmasını sağlayacak.

    Dağınık kaşlar

    Düzgün görünümlü kaşlar çok önemlidir. Mükemmel şekle sahip kaşlar bile taranmadığında kötü görünebilir.
    Bunu deneyin : Kaş fırçası veya şeffaf bir maskara kullanarak kaşlarınızı yukarı ve dışarıya doğru tarayarak şekle sokun. Dışarı doğru çıkan kaşları bir damla suyla yatıştırabilirsiniz. Son olarak saç spreyi sıkarak kaşlarınızı sabitleyebilirsiniz. Bu makyaj rutininizde en son sırada yer almalı. Aksi takdirde yaptığınız herşey boşa gidebilir.

    Ucu çıkmış ojeler

    Adeta bir mücevher gibi oje de hoş bir görünüme sahip olmanızı sağlayacak bir aksesuar gibidir. Sürekli mükemmel maniküre sahip olmanız gerektiğini söylemiyoruz. Ancak bir davete gittiğinizde şarap kadehi tutmayı veya biriyle el sıkışmayı planlıyorsanız en azından 2 dk tırnaklarınıza ayırmalısınız.
    Bunu deneyin : Soyulmuş tırnakları kalem biçimli oje ile kolayca düzeltebilirsiniz. Tek bir damla tüm tırnaklarınıza yetecektir. Ojenin kuruması için 1 dk bekleyin. Koruyucu bir ürün kullanmak yerine ölü derileri yumuşatan bir yağı tırnakların üzerine sürerek parlak bir görünüm elde edebilirsiniz. Tırnaklarınız yola sokulmayacak gibiyse ojelerinizi çıkarın.

    Gözlerinizi küçük gösteren makyaj

    Dumanlı ve yoğun göz makyajı, gece dışarı çıkarken uygulanabilecek en ideal seçeneklerden biridir. Ancak çok koyu veya amatörce yapılan makyaj gözlerinizdeki beyaz rengin yok olmasına ve daha küçük görünmelerine sebep olabilir.
    Bunu deneyin : Dumanlı göz etkisini yapabilecek tek renk siyah değil. Özellikle simli gri farlar aynı etkiyi yapabilir. Üst ve alt kirpiklerinize ince bir tabaka halinde siyah kalem çekin. Ardından göz kapaklarınıza gri göz farı uygulayın. Eyeliner fırçası yardımıyla siyah kalemin üzerinden geçerek daha aydınlık bir etki yaratabilirsiniz. Keskin hatları yok etmek için rengi olabildiğince dağıtın. Simli beyaz bir göz farını gözlerinizin iç kısımlarına uygulayarak iyice ortaya çıkmalarını sağlayabilirsiniz.

    Göz etrafındaki halkalar

    Uyku akan gözlerden daha kötü ne olabilir? Bu görünümü gidermeye çalışırken kullanılan çok açık renkli ve beyaza yakın göz altı kapatıcı daha kötü sonuçlara neden olabilir.
    Bunu deneyin : Gözaltı kapatıcınızın fodöteninizden veya ten renginizden bir ton daha açık bir renge sahip olması gerekiyor. Uygun kapatıcıyı tek bir parmağınızla göz altınıza yedirin. Üzerine ince bir kat fondöten uygulayarak cildinizin tamamının aynı renge sahip olmasını sağlayabilirsiniz. Son olarak sabitleyici bir pudra kullanmayı unutmayın.

  • Her 10 kadından biri vajinismus

    Her 10 kadından biri vajinismus

    2006 yılında yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde her 10 kadından birisinde vajinismus görülüyor. Pekçok çift daha önce böyle bir rahatsızlığın var olduğundan bile habersiz! Sorun kendi başlarına geldiğinde araştırdıklarında vajinismus ismini ilk defa duyduklarını söylüyorlar.

    Vajinismus, cinsel ilişki sırasında kadının kendisini ve vajina kaslarını kasması sonucunda cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumu olarak biliniyor. Bir başka tanıma göre de vajinismus “tamamlanmamış evlilik” veya “tamamlanmamış birliktelik” olarak geçiyor.

    Uzmanlar cinsel ilişkide kasılma sorunu yaşayanların mutlaka zaman kaybetmeden cinsel tedaviler konusunda deneyimli bir merkeze başvurmalarını öneriyor. Çünkü çözümlenmeyen cinsel problemler zamanla aldatmalara, boşanmalara kadar giden evlilik problemlerine dönüşebiliyor.

    Jinekolog ve cinsel terapist Dr. Süleyman Eserdağ, vajinismus hastalarında görülen cinsel ilişki sırasındaki kasılmaların kontrol dışı yani refleks olarak gerçekleştiğini söylüyor ve ekliyor; “Vajinismus hastası olan kadınlarda eşleriyle ilk zamanlarda rahatlatıcı ve ön sevişme sonrası birleşme anı geldiğinde kendilerinde “panik atak benzeri bir durum” ortaya çıkar. ”

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimiz için tıklayın !

    Bu durumda aniden heyecanlanıp vücutlarını bir korku ile kasarlar, kalp atışları hızlanır, nefes alış verişleri artar ve kendilerini geri çekerek bacaklarını kapatıp eşlerini iterek ilişkiye son verirler. İlişki sırasında ağrı, acı gibi durumlar da ortaya çıkabilir. Kasılmalar hastalığın derecesi ile orantılı şekilde karın, kalça, sırt, hatta çene ve ayak parmaklarına kadar yaygın şekilde vücudun başka diğer kaslarında da izlenebilmekte.

    Bazı vajinismus hastalarında cinsel beraberlik yalnızca bir kez gerçekleşebilir, sonrasında ise korku iyice bilinçaltına yerleşmekte ve kişi, eşini kendisine yaklaştırmayı dahi reddetmektedir.

    Vajinismus belirtileri nedir?

    Vajinismus aslında bir hastalık değil bir belirtidir. İçsel bir takım sıkıntıların dışsal yansıması olarak yorumlanabilir. Aslında vajinismus problemine sahipkadınların pek çoğunda başka korkular da (fobiler) olabiliyor.

    Bunlar; kan aldırmak, muayene olmak, diş tedavisi almak, iğne, yükseklik, karanlık, yalnızlık, hastalık, ölüm, kedi, köpek vb. korkuları olabilir.

    Vajinismus problemine kadınlarda görülen belirtiler:

    -Partneri ile cinsel ilişkiden korkma ve hiçbir birleşmeyi dahi deneyememe
    -Cinsel birleşmenin ağrılı ve zor gerçekleşmesi
    -Cinsel ilişkinin yarım olarak gerçekleşmesi
    -Vajina içerisine ped veya tampon yerleştirememe
    -Vajina içine parmak sokamama
    -Vajinal ultrasona girememe
    -Jinekolojik muayenelerden korkma ve çekinme, masaya çıkamama
    -Vajina içine tedavi amaçlı fitil türü ilaçlar sokamama.

    Vajinismus hastalarının bir kısmı cinsel ilişkide acı hissederler. Ancak çoğu hasta acıdan çok, acı olacakmış gibi bir korku içerisinde kendilerini kasar, bacaklarını kapatır, eşlerini iter ve cinsel ilişkiyi sonlandırırlar. Ön sevişme kısmında haz ile ilgili bir sorun olmadığı halde cinsel ilişkide birleşme anı gelince korku ile birlikte haz da biter.

    Dr. Süleyman Eserdağ, bazı hastalarının ise cinsel ilişki sırasında korkma ve eşini itme gibi durumlar olmasa da kendilerini kontrol dışı kasmalarıyla birlikte penisin vajina içine girişini engellediklerini ifade ettiklerini söylüyor.

    VAJİNİSMUS NEDEN OLUR?

    Vajinismusun belirtileri; yüzde 90 psikolojik, yüzde 10 yapısal nedenlerden kaynaklanıyor.

    PSİKOLOJİK NEDENLER

    Çocukluk veya ergenlik dönemlerinde gerek anne babadan gerekse çevreden alınan yanlış, eksik, abartılı cinsel mesajların verilmesi sonucunda vajinismus oluşabilmekte ve farkına varılmaz ise ömür boyu kalıcı etkiler bırakabilmektedir.

    Geleneksel aile düzeni, katı ahlaki tabular, cinsellikle ilgili şehir efsaneleri, en büyük neden olan kızlık zarının korunması ile ilgili kız çocuklarının aşırı korkutulması, cinselliğin ayıp, günah, suçluluk ile özleştirilmesi, korumacı aile düzeni içinde iç disiplinin fazlaca gelişmesi önemli psikolojik faktörlerdir.

    Diğer taraftan ilk gece ile ilgili abartılı bilgiler, ilk gecede ağrı, çok kanama, acı hissedileceğine dair önyargılar, hamile kalma korkusu, çocukluk döneminde taciz, tecavüze maruz kalma, ev içi şiddet, katı ebeveyn tutumu sonucu yaşanılan kötü tecrübe ve anılar da sayılabilir.

    YAPISAL NEDENLER

    Yapısal nedenler sonradan oluşmakta veya doğuştan gelmektedir.

    Sonradan oluşan nedenler:
    -Kızlık zarı kenarlarında yer alan bölgedeki aşırı hassasiyet (Vulvar Vestibulit Sendrom)
    -Üst genital sistemin yani rahim, tüpler, yumurtalıklar ve bunların etrafındaki karın zarında oluşan enfeksiyonlar
    -Vajina girişinde bulunan Bartholin bezlerindeki kist ve abseler
    -Vajinal enfeksiyonlar
    Doğuştan gelen nedenler:
    -Kısa ve kör vagina
    -Vajina duvarındaki perdeler
    -Kalın veya yüksek kenarlı kızlık zarı anormallikleri bulunmaktadır.

    Cinsel ilişkiye giremeyen kadınların öncelikle bir jinekolog muayenesinden geçmeleri ve kesin tanının konması şarttır.

    CİNSEL İLİŞKİDE ACI

    Vajinismus rahatsızlığı cinsel ilişki sırasında kasılmaya bağlı olarak acıya neden olabilir. Öncelikle “disparoni” adı verilen cinsel ilişkide acı – ağrı hissinde jinekolojik bir değerlendirme yapılmalıdır.

    Vajinismus tedavisine başlamadan önce hastaların gerçekten bir cinsel ilişki acısı mı, yoksa acıya bağlı bir kaygı mı yaşadıklarının net olarak ayırt edilmesi gereklidir.

    Vajinismus sorunu genelde psikolojik kökenlidir ve hastaların pek çoğunda gerçek bir acıdan çok, “acı olacakmış” kaygısına bağlı gelişen bir durum söz konusudur. Cinsel ilişkide ağrı sorunu veya vajinismus çözümlenmediği zaman cinsel ilişkiden uzaklaşmaya ve cinsel isteksizliğe neden olabilir.

    Vulvar Vestibulit Sendrom

    Vajina girişinde ağrı ve hassasiyet nedeni ile cinsel ilişkiye girememe veya daha sıklıkla cinsel ilişkide acı sorununa neden olan bir cinsel sorundur. Hastalar cinsel ilişkide yaşadıkları bu keskin acıdan bahsederken “sanki o bölgenin bıçakla kesilmesine” veya “açık yaraya tuz basılmasına “ benzetirler. Acı vajinanın hemen giriş kısmındadır. Kesin tanı jinekolog tarafından konulur.

    Cinsel ilişki sırasında ağrı veya acı yakınması olan kadınların öncelikle bir jinekolojik muayeneden geçmeleri şarttır. Jinekolojik muayene sırasında bu alana temas ile kadınlarda aşırı derecede hassasiyet, acı şikâyetleri olur. Bu tanıyı belirlemek son derece basit olmasına rağmen pek çok jinekolog doktor tarafından atlanabilmektedir. Kesin tanısı yalnızca jinekolojik muayene ile mümkündür. Muayene eden jinekolog doktorun cinsel sorunlar ve cinsel terapiler konusunda deneyimli olması şarttır.

    Bu problemine sahip pek çok kadın gereksiz yere yıllarca cinsel ilişkiden acı çekmeye devam etmektedir. Bu şekilde problemlerini adeta kaderiymiş gibi kabul edenler olduğu gibi zamanla cinsel ilişki sıklığı azalanlar, cinsel ilişkiden tamamen uzaklaşanlar da bulunmaktadır.

    Vulvar Vestibulit Nedeni
    Kesin nedeni bilinmemekle birlikte, o bölgedeki sinir uçlarının yoğunluğundan ve ağrıyı tetklediğinden şüphenilmektedir. HPV enfeksiyonu ile bağlantısı ise net olarak gösterilememiştir.

    Vulvar Vestibulit Sendrom (VVS) Tedavisi
    Vulvar Vestibulit Sendromunda göre cerrahi yaklaşımlar tek ve en değerli yaklaşımlardır. Sorunun kaynağı net olarak bilinmediği için gereksiz yere aylarca, hatta yıllarca psikoterapi alan kadınlar mevcuttur. Psikoterapi olmayan kadınlarda da gidilen her jinekolog tarafından verilen farklı farklı kremler, fitiller, kayganlaştırıcı jeller de hiçbir işe yaramamaktadır. Ağrı sürekli olarak kalmakta ve geçmemektedir.

    Tedavi Nasıl Olmalıdır?
    Vajina girişinde yer alan vestibulumun kısmi olarak çıkarılması tam olarak tedavi edicidir. Operasyon yaklaşık 15-20 dakika sürer, lokal anestezi ile (o bölgenin uyuşturulmasıyla) yapılır ve hemen hemen hiçbir riski de bulunmamaktadır. Ameliyatta yapılan işlemde, vajina girişindeki ağrıyan alanın (cildin) yüzeysel şekilde çıkarılmakta ve vajinal giriş rahatlatılmaktadır. Bu basit cerrahi işlemin hiçbir riski bulunmamaktadır ve aynı gün hastalar günlük yaşantısına dönebilmektedir. Ameliyattan bir ay sonrasında verilen bir cinsel eğitim ve vajinal kasları yönetme egzersizleri de psikolojik korkuların giderilmesini sağlamaktadır. Böylece olayın hem fiziksel hem de zamanla gelişen psikolojik boyutu çözümlenmiş olur.

    EĞİTİMLİ KİŞİLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜYOR

    Vajinismus sorunu daha çok eğitimli ve sosyokültürel düzeyi yüksek kesimde daha sık görülüyor. 2003’ten bu yana vajinismus başta olmak üzere cinsel sorunlar konularında hizmet veren kliniklerinde 2500’den fazla vajinismus hastasının tedavi gördüğünü belirten Dr. Süleyman Eserdağ, vajinismus tedavisi gören hastaların yüzde 80’inden fazlasının en az lise mezunu olduğunu, içlerinde doktor, hemşire, mühendis, öğretmen, akademisyen gibi mesleklere sahip pek çok kişiler bulunduğunu belirtti.

    ÖNERİLMEYEN YÖNTEMLER

    Vajinismus tedavisi için önerilmeyen, fakat pek çok hasta tarafından gereksiz yere denenen daha pek çok yöntem vardır.

    Vajinismusta kesinlikle önerilmeyen diğer uygulama yolları:
    – NEDENSİZ yere kızlık zarının ameliyatla çıkartılması
    – Belden uyuşturarak veya genel anestezi altında ilişki denemeleri
    – İlişki öncesi alkol, uyuşturucu, kas gevşetici veya kayganlaştırıcı jellerin kullanımı
    – Sıcak su içine oturma banyoları gibi uygulamaların hiç bir faydası yoktur.

    Vajinismus sorunu yaşayanlar pek çok değişik tedavi yöntemlerini deneyebilmektedirler. İnternetten, arkadaşlarından, şarlatan hocalardan her duyduğunu yapan ve bir türlü sonuca ulaşamayan çiftlerde derin maddi manevi kayıplar oluşur.

    Vajinismus için mucizevi bir rahatlatıcı, ilaç, hap, derman, fitil, jel, krem yoktur; kesin çözüm yalnız ve yalnız bilimsel cinsel terapi yöntemlerinden geçer. Kas gevşeticilerin ve uyku haplarının da yararı olmamaktadır. Diğer taraftan ilişki öncesinde alkol alımı da hiçbir fayda sağlamamaktadır. Çünkü sorunun kaynağı vajina değil, beyindeki aşırı korku ve kaygılardır.

    Vajinismusun üstesinden gelmek için tek çözüm modern cinsel terapi yöntemlerinden geçer

  • Fatima Lopes Sonbahar-Kış 2013-2014

    Fatima Lopes Sonbahar-Kış 2013-2014

    Fatima Lopes Sonbahar-Kış 2013-2014 Defilesi Galerimizde … Fatima Lopes Sonbahar-Kış 2013-2014 Modelleri , Fatima Lopes Sonbahar-Kış 2013-2014 koleksiyonu…

    Fatima Lopes Sonbahar-Kış 2013-2014 Defilesi

     

  • Kadınlar ağrılara daha dirençli

    Kadınlar ağrılara daha dirençli

    Ergenlikle başlayan adet ağrıları, sonrasında gebelik ve doğum… Hemen her kadın, yaşamı boyunca şiddetli ağrılara maruz kalıyor.

    Sanılanın aksine kadınlar ağrıya daha dayanıksız değil, onlar sadece sosyolojik rolleri gereği erkeklerden farklı olarak ağrılarını gizlemiyor… Adet sancısı, gebelik ve doğum ağrısı başta olmak üzere her kadın yaşamı boyunca şiddetli ağrılarla karşı karşıya kalıyor.

    Kadına özel bu ağrıların dışında, karın, baş ve eklem ağrılarını da kadınlar erkeklerden daha fazla yaşıyor. Ağrı kişisel bir kavram. Her birey bu sözcüğün anlamını yaşamı boyunca edindiği deneyimlerle kavrıyor. Ancak her iki cinsiyette de farklı biyolojik, psikolojik ve sosyolojik faktörler değişik ağrı deneyimlerine neden oluyor.

    Acıbadem Ağrı Tedavi Merkezi’nden Prof. Dr. Süleyman Özyalçın “Ağrı vücudun belirli bir bölgesinden kaynaklanan, bir doku hasarına bağlı olan veya olmayan, insanın geçmişteki deneyimleri ile ilgili hoş olmayan, duyusal bir histir” diye ağrıyı tanımlayarak şunları söyledi:

    “Tekrarlayıcı ağrı yakınmaları bakımından kadın ve erkek cinsleri arasındaki farklılıklar ergenlik çağı döneminde başlar ve erken yetişkinlik döneminde sürer. Çocukluk çağında da cinsiyet farklılıklarına bağlı ağrı şikayetleri olabilir. Genellikle kız çocukları, ailenin ilk çocukları ve alt sosyo-ekonomik sınıfların çocuklarında ağrı yakınmaları daha fazladır ve bu psikolojik bir olaydır. Erkek çocuklar ise ağrı yakınmalarını daha iyi kontrol altına alırlar.”

  • Evde Sir Ağda Nasıl Yapılır?

    Evde Sir Ağda Nasıl Yapılır?

    Evde Sir Ağda Nasıl Yapılır?

    İstenmeyen tüylerden kurtulmak için başvurulan yöntemlerden sir ağda, oldukça hijyenik ve pratik bir çözümdür. Ağda uygulaması sırasında cildiniz, her bölgede aynı hassasiyeti göstermez.

    Sir ağda işleminde konserve kartuş ve tablet kalıp ağdalar olmak üzere üç farklı sistem bulunmaktadır. Kartuşlar kendinden döner başlıkları ile rahat ve pratik bir şekilde ince bir tabaka halinde sürülür. Tek kullanımlıktır ve kişiye özel uygulama sağlayan bir sistemdir. Kartuş sistem özellikle geniş bölgeler,bacak,kol gibi bölgeler için idealdir ama alışkanlıklara göre her bölgede kullanılabilir. Özel bölgeler için Küçük Başlık ve Mini Başlık olmak üzere özel iki başlık bulunmaktadır. Konserve sistem tahta spatulalar yardımı ile bölgeye sürülür; özel bölgeler, hassas bölgeler için daha uygundur, ama kişinin alışkanlığına göre her bölgede rahatça uygulanır. Bez ile uygulanır.

    Tablet kalıp Ağdaları konserve Ağdadan ayıran tek fark bezsiz uygulanmasıdır. Spatula ile sürülür. 2-3 saniye içinde donar sonra elle çekilir.

    Gelelim sir ağda yapmanın inceliklerine…

    Ağda işlemine başlamadan önce ne yapılmalı?

    Ağda işlemine başlamadan önce işlem yapılacak bölgenin temiz olması, kozmetik kalıntılardan arındırılmış olmasına özen göstermek gerekir. Bu nedenle antibakteriyal temizleme jeli ile önce kendi ellerinizi, sonra sir ağda yapılacak yüzeyi temizleyin.

    Hangi bölgede hangi sir ağda kullanılmalı?

    Ağda uygulaması sırasında cildimiz, her bölgede aynı hassasiyeti göstermez. Bacaklarımızdaki tenin hassasiyeti ile kasıklarımızdaki tenin hassasiyeti bir değildir. Hassas bölgelere sir ağda yaparken, cildin tahriş olmasını engelleyecek bir takım uygulamalar gerekebilir. Ağda çeşidini belirlerken tek dikkat edilecek husus, cilt veya bölge hassaslaştıkça, ağdanın içerdiği pudra miktarının ya da ağdadan önce sürülecek pudra miktarının artması gerektiğidir.

    Evde Sir Ağda Nasıl Yapılır?
    Evde Sir Ağda Nasıl Yapılır?

    – Pudrasız ağdalar oldukça güçlü olan ağdalardır. Bu nedenle bacaklarda rahat kullanılır. Ancak hassas bölgelerde ve ciltlerde uygulama yapılırken bol miktarda pudralama yapılması gerekir.

    – İnce pudralı ağdalar, az miktarda pudra içerir. Bu grup, her bölgede pudralama yapılmadan kullanılabilir, ancak hassas bölge ve ciltlerde alta ince bir tabaka pudralama yapılması tavsiye edilir.

    – Kalın pudralı ağdalar bol miktarda pudra içerirler ve kıvam olarak oldukça yoğundurlar. Bu ağdalar uygulamada tercih ediliyorsa her bölgede alta pudra sürmeksizin sir ağda uygulaması yapılabilir. Eğer cilt hassas ise, pudralı ağdalar tercih edilmeli veya ince pudralı/pudrasız ağdanın altına bol miktarda pudralama yapılmalıdır. Talk Pudra her sir ağda uygulamasında gerek duyulan önemli destekçilerden biridir.

    Ağda nasıl sürülmeli ve ağda bandı nasıl çekilmeli?

    İstenilen bölgeye göre seçilmiş ağdayı, kılların çıkış yönüne mümkün olduğunca ince sürün. Tek kullanımlık uygun boyda kesilmiş ağda kağıdını, ağda sürüldükten hemen sonra kılların çıkış yönünde iyice yapıştırın. Ağda kağıdını kılların çıkış yönünün tersine, cildi alttan gererek ve cilde paralel şekilde (muz kabuğu soyar gibi) ne çok hızlı ne çok yavaş tek seferde çekin.

    Ağda sonrası ne yapılmalı?

    Ağda kağıdının kenarı ile ağda kalıntılarının üzerine tampon yaparak kabası temizlenen cilde Sir Ağda Temizleme Yağı uygulayın. Sir ağda işlemi sonrasında cildin üst tabakasında oluşan yanma hissini azaltmak ve bölgeyi rahatlatmak için bölgeye rahatlatıcı ve nemlendirici losyonlar da kullanabilirsiniz.

    Sir ağda setlerini incelemek için tıklayınız…

    bakimliolmak.com

     

  • Emziren anne zayıflama

    Emziren anne zayıflama

    Emziren anne diyetinde beslenmede özellikle “protein ağırlıklı beslenme” olmasına özen gösterilmelidir. Hayvansal proteinlerin yanında bitkisel protein grubu ( fasulye – nohut – soya ) mutlaka tüketilmelidir. Balık ve balık ürünleri haftada 1 ile 2 öğünde yer alması omega3 ve balık yağı asitlerinin faydaları açısından oldukça önem arz etmektedir. Unutulmamalıdır ki balık kesinlikle yağda kızartılmamalıdır. Izgara ya da buğulama yöntemi tercih edilmelidir.
    Her diyet programında olduğu gibi emziren anne diyetinde de ana amaç, ne tarzda olursa olsun sadece kilo vermek değildir; sağlıklı ve dengeli beslenerek kilo vermektir

    Kilo vermek için yapılan sağlıksız ve bilinçsiz diyetlerde bazı ana gıdalar az veya hiç alınmamakta, bunu sonucunda anne sütü azalmakta veya kalitesinde ciddi seviyelerde bozulmalar gözükmekte ve sonuçta annede ve bebekte sağlık problemleri oluşabilmektedir. Özellikle anneler bu dönemdeki diyetlerini mutlaka bir uzman yardımıyla yapmalıdırlar. Yenilecek gıdalar özenle ve iyi hesaplanarak seçilmeli ve diyet programına harfi harfiyen uyulmalıdır.

    Emziren Anne Diyeti, sağlıklı doğum sonrasında annenin gebelik dönemde alınan ortalama 10 ile 15 arasında kiloyu bir an önce vermek istemektedir. Fakat diyet programına en erken 3 hafta sonra başlanması en doğru ve sağlıklı olanıdır. Emziren bir anne günde en az iki bin kalori almak zorundadır. Mutlaka yeterli miktarda protein almalı ve günde en az 2-3 litre sıvı tüketmelidir. Suyun yanında limonata, nane aromalı ıhlamur veya papatya çayı hem bebek hem anne için oldukça yararlıdır.

    Bebeklerin beslenmesinde anne sütünün en önemli besin kaynağı olduğunun unutulmaması gerekmekte ve diyetin o şekilde yapılması gerekir. Bu dönemdeki diyetin en önemli farkı diyetin tekil değil iki kişilik yapılmasıdır! Anne sütü, bebeğin beslenmesi, metabolizmasının gelişmesi ve büyümesi adına en önemli gıda olduğu gibi anne ile bebeği arasında psikolojik bağ oluşmasını da sağlamaktadır. Bu sebepten dolayı annenin beslenirken özellikle sütünün yeterli oranda ve kalite seviyesinin düşmemesine öncelikle birincil olarak dikkat etmesi gerekir.

    Vitamin ve mineral yönünden zengin olan meyve ve sebzeler ihmal edilmeden yenilmelidir. Bu dönemde ( hatta her dönemde ) kesinlikle sigara ve alkol yasaktır. Kilo verilme aşamasında diyetin değişmez yardımcısı olan egzersiz ideal kilolarınıza gelinmesinde kesinlikle yardımcı faktördür. Pilates, yoga, yürüyüş ve yüzme kesinlikle önerilen sporlar arasındadır. Kilo verme döneminde ve açlık hissinin meydana gelmemesi konusunda alternatif tıptan yardım alınıp “akupunktur” uygulamaları yardımcı olabilir.

    Emziren bir annenin günlük kalorisi normal bir kadına göre 600 – 750 kalori fazlalık içermektedir. Bu yüzden de günlük alınacak kalorinin en az 2 bin – 2 bin 200 olmasına mutlaka dikkat etmelidir. diyet programında unutulmaması gereken diğer konu bol miktarda sıvı alınmasıdır. Sıvı alınması yaklaşık 2 – 3 litre civarında olmalıdır. Sizlere diyet uzmanı Dr. Ender Saraç tarafından hazırlanan diyet listesini sunuyoruz.

    Dipnot: Bir haftalık bu diyet programı arasında ara verilmeli ve doktor görüşü alınması tavsiye edilmektedir.

     

    Emziren Annelerin Birlikte Zayıflama Deneyimleri için tıklayın !

     

    Dr.Ender Saraç’dan Bir Haftalık Emziren Anne diyet Programı

    Emziren Anne diyet Programı
    1. Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Kibrit Kutusu Kadar Beyaz Peynir,
    – Bir Dilim Kepek Ekmeği

    Ara Öğün: Bir adet Elma.

    Öğle :

    – Bir Porsiyon Yağ Konmadan Yapılan Etli Türlü, – Bir Ufak Tabak Makarna ( Yağsız )
    – Bir Kase Yoğurt, – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Ara Öğün:

    -Bir Dilim Kepek Ekmeği ile Bir Dilim Beyaz Peynir.

    Akşam :

    – Bir tabak Domates Çorbası, – Bir Balık Izgara, – Bol Salata, – Serbest Meyve.

    2. Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Kaşık Bal, – Bir Dilim Kepek Ekmeği,
    – Bir Domates-

    Ara Öğün: Bir tane Muz.

    Öğle :

    – Bir Tabak Etli Taze Fasulye ( Yağsız ), – Bir Porsiyon Yağsız Yapılmış Pilav,
    – Bir Kase Komposto ( Sakarin yada esmer şeker tatlandırılmalı ), – Bir Dilim Ekmek.

    Akşam :

    – Bir Kase Tarhana Çorba, – 5-6 Adet Izgara Köfte, – Bir Tabak Püre, – Bir Kase Yoğurt, – Bir Tabak Kayısı.

    Ara Öğün: Yatmadan Önce Bir Bardak light süt.

    3.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Taze Portakal Suyu, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Yumurta, – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Öğle :

    – Bir Tabak Taze Etli Bezelye, – Bir Kase Cacık, – Bir Ufak Dilim Börek, – Bir Kase Komposto ( Sakarin ya da esmer şeker tatlandırılmalı ), – Bir Dilim Kepek Ekmeği.

    Akşam :

    – Bir Kase Yayla Çorbası,- Bir Tavuk But Haşlama, – İki Havuç, – Bir Domates, – Bir Salatalık ve Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Salata Tabağı,

    Ara Öğün: Yatmadan Önce Bir tane Muz.

    4.Gün

    Sabah :

    – Bir Yumurta, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Domates,- Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Birkaç Bardak Çay.

    Öğle :

    – Bir Porsiyon Barbunya Pilaki, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bol Salata, – Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt,

    Ara Öğün: Bir adet Muz.

    Akşam :

    – Bir Porsiyon Bonfile, – Bir Patates Haşlama, – Bir Tabak Taze Fasulye, – Bir Kase Cacık, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Domates.

    Ara Öğün:Yatmadan Önce Bir Bardak Light Süt.

    Emziren anne diyeti ile sağlıklı zayıflayın!
    5.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Yumurta, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – 6 Adet Yağsız Kıyma ve Az Ekmekle Yapılmış Izgara Köfte, – Bir Ufak Kase Kaymağı Alınmış Yoğurt, – Bir Tabak Süt ile Yapılmış Püre, – Bir Portakal.

    Ara Öğün: Bir tane Muz.

    Akşam :

    – Bir Kase Mercimek Çorbası, – Bir Tavuk Göğüs Haşlama, – Bir Tabak Taze Fasulye, – Bir Kase Cacık, – Bir Elma veya Portakal.

    6.Gün

    Sabah :

    – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Bardak Süt, – 8 & 9 Adet Siyah Zeytin, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – Bir Tabak Yağsız Et İle Yapılmış Türlü, – Bir Kase Cacık, – Bir Ufak Tabak Yağsız Yapılmış Pilav, – İki adet Portakal.

    Ara Öğün: Bir Bardak Ayran.

    Akşam :

    – Bir Dilim Kepek Ekmeği Bir Adet Alabalık Haşlama, – Bir Domates, – İki Havuç,
    – Bir Salatalık, – Birkaç Yaprak Maruldan Oluşan Tabak,
    – Bir Ufak Tabak Yağsız Makarna (Üzerine İki Kaşık Yoğurt Koyabilirsiniz),
    – İstediğiniz Meyveden Bir Porsiyon Yiyin.

    7.Gün

    Sabah :

    – Bir Bardak Şekersiz Süt, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Dilim Beyaz Peynir, – Bir Domates, -Birkaç Bardak Şekersiz Çay.

    Öğle :

    – Bir Tabak Taze Bezelye, – Bir Dilim Kepek Ekmeği, – Bir Kase Cacık, İki Havuç,
    – İki Domates, – Bir Haşlanmış Patates,

    Ara Öğün: Bir tane Elma Ve Bir Portakal.

    Akşam :

    – Bir Kase Domates Çorbası, – Bir Bonfile, – Bir Dilim Kepek Ekmek, – Bir Patates Püre, – Bir Domates, – Bir Salatalık, – Bir Havuç, – Bir Muz.

    Emziren Anne Diyeti Yapanlar

    Malumunuz özellikle yeni olmuş anneler için diyet programlarını uygulamak ayrı bir hassasiyet gerektiriyor bu nedenle daha önce emziren anne diyetini uygulamış olanların görüşü bu aşamada büyük önem arz etmekte. Lütfen daha önce emziren anne diyeti yapmışsanız tecrübelerinizi bizlerle paylaşınız.

    Bu diyeti yapmadan önce lütfen hekimizinle görüşünüz.

    ilgili konular :
    – Doğum Sonrası Diyet Ne Zaman Yapılır?
    – Doğum Sonrası Forma Girme Rehberi
    – İdeal kilo ile hamile kalın
     makalemize tıklayarak bakabilirsiniz…

  • Mutlu Bir Cinsel Yaşamın Sırrı

    Mutlu Bir Cinsel Yaşamın Sırrı

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “7 KERE DOKUNUN 1 KEZ SEKS YAPIN!”

    Seks ve zevk almanın birbirine karıştırıldığı günümüzde, sürekli olarak duyduğumuz “önsevişme” ifadesinin anlamı hala net bir şekilde bilinmiyor. Yanlış anlamlandırmadan kaynaklı olarak, erkek, kadına sadece seks yapmak için dokunuyor, diğer zamanlarda dokunmasını esirgiyor ve bu bir döngü şeklinde çiftin hafızasına kazınıyor. Dolayısıyla, çift dokunmalar sonrasında gerçekleşen sekse odaklandığı için dokunmanın verdiği hazzı tam olarak yaşayamıyor ve seks tam bir bütünlük duygusuna ulaşamıyor, bir şeyler yarım kalıyor. Oysa çiftin cinsel haz ve heyecan yaşayabilmesi için havaya girmeleri çok önemli. Ancak, pek çok çift seks hayatlarını rutinleştirerek cinselliği bir görev haline getiriyor. Burada göz ardı edilen nokta, dokunma, sevişme ya da seks sırasında, ne tür davranışların hangi sıra ile yapılması gerektiği hakkında belirlenmiş kalıpların olmamasıdır. Bu nedenle Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamın sırlarından birini açıkladı. Cinsel terapistler çiftlere önsevişmenin gerçek anlamına odaklanarak birbirlerini sevmelerini ve Sevişmek her zaman, seks zaman zaman!” felsefesini hatırlatarak 7 kere dokunup 1 kez seks yapmalarını önerdi. İşte çarpıcı başlıklar:

    KADINA ÖZEL VE DEĞERLİ OLDUĞUNU HİSSETTİRİN, ALICI GÖZLE BAKIN…

    Önsevişmenin önemine değinen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “İlişkiye hazırlanmada etken faktörlerden biri olan önsevişmeyi, cinsel içgüdüleri arttırmak için heyecan verici bir eyleme dönüştürmek mümkün. Peki, bu doğru bir şekilde nasıl yapılabilir? Görsel hafızanın güçlü olduğu yani görsel olarak cinsel uyarımlar alarak cinselliğe hazırlanan erkeklerin aksine kadınlar, dokunsal ve hissel uyarımlar yaşayarak cinsel isteklerini harekete geçirebiliyor. Bu nedenle, cinsel hazzı artırmaya yönelik yapılan ‘ dokunma, okşama, iltifat etme, küçük mesajlarla kadına güzel ve değerli olduğunu, arzulandığını hissettirme, ona alıcı gözle bakma’ erkeğin kadını sekse hazırlaması için gereklidir. Cinsel yaşamda hazırlık süreci, tahrik olma, uyarım süreci, odaklanma, boşalma ve orgazm özellikle kadınlar için erkeklere nazaran çok daha uzun bir süreç olduğundan, seks yapmaya geçilmeden önce diğer bir değişle, kuvvetli bir arzu belirinceye kadar dokunmalara daha çok yer verilmesi gerekiyor.” dedi.

    SEVİŞMEK HER ZAMAN, SEKS ZAMAN ZAMAN…

    Cinselliğin rutinleşmesinin sakıncalarını anlatan Dr. Keçe; “Günümüzde halen kadın cinselliği karmaşık yapısını korumaya devam ediyor. Bunu bilen pek çok erkek, bu düşüncenin arkasına sığınarak, cinselliğin karşılıklı olduğunu ve cinsel birleşme sırasında kadına da görevler düştüğünü savunuyor fakat cinsel ilişki sırasında kadının uyarılması gerektiği bilincini göz ardı ediyor. Rutine dönüşmüş olan önsevişme birkaç saniyelik soyunmalardan, öpüşmelerden, klitoris uyarılarından ibaret değil. Nasıl ki, erkek için hazzını harekete geçiren ve cinsel isteğinin zirve yapmasını sağlayan heyecan verici görsel şovlar cinsel yaşamda önemli bir yer tutuyorsa, cinsel içgüdüleri harekete geçirmede ve cinsel isteği artırmada etken olan heyecan verici dokunuşlar da kadın için önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle, ‘sevişmek her zaman seks zaman zaman’ felsefesini cinsel yaşama uygulamak gerekiyor. Dokunmaların çok olduğu bir cinsel yaşamda heyecana yer verildiği için cinsel istek artacak ve doyurucu bir seks yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca, kalıplaşmış olan ‘dokunma sonrası seks’ bilincinin yıkılması, kadının odak noktasını değiştirecek ve hiç olmadığı kadar istekli, heyecanlı ve mutlu olmasını sağlayacaktır.” dedi.

    CİNSEL DOYUMUN ANAHTARI: “7 KERE DOKUN 1 KEZ SEKS YAP!”

    Şehvetli ve doyurucu bir cinsel birleşmenin sırlarını açıklayan Dr. Keçe; “Çift birlikte şehvetli ve doyurucu bir cinsel birleşme yaşamak istiyorsa, birbirinin tarafında olması şart. Bunu başarabilmek için biraz fedakârlık yapmak gerekiyor. Fedakârlık bir zorunluluk değildir, bir armağandır. Sekste kimse kimse için bir şey yapmak zorunda değildir, herkes kendi tatmininden sorumludur. Çift birbirinden isteklerde bulunabilir, bu istekler yerine geldiğinde çift unları bir armağan gibi kabul etmelidir. Erkeklerin sabah sertleşmelerinden dolayı sabah seksini bir hayli sevdikleri aşikârken, kadınların sabah seksine çoğu zaman kapalı oldukları bilinmektedir. Bunun nedeni, sertleşmiş halindeki erkeğin boşalma odaklı sekse yönelmesi ve kadının uyarılma olmaksızın sekse yönelmek istememesidir. Bu durumun çatışma yaratmaması için erkekler bir değişiklik yapmalı ve partnerlerini dokunuşlarla uyandırmalı fakat bu uyarım sonunda seks olmamalıdır. İlk denemede kadının yüzünde bir tebessüm belirmesi ya da erkeğe doğru dönmesi gibi bir geri bildirim almak muhtemeldir. İkinci dokunma, banyoda yaptığı bir eylem sırasında, üçüncü dokunma giyinirken ya da kahvaltı yaparken ve dördüncü dokunma evden ayrılırken olabilir. Kadınlar hissel olarak uyarıldığı için dokunma şiddeti ve dokunmanın yapıldığı bölgeler oldukça önem teşkil eder. Bu nedenle, erkelerin dokunacakları ve öpecekleri yerler kadın erojen bölgeleri, kalçalar, bacaklar, göğüsler, dudaklar, boyun, omuzlar, klitoris ve saçlar olmalıdır. Akşam olduğunda dokunmaların devam ettirilmesine özen gösterilmelidir. Çift birbirini gördüğünde ‘Seni özledim!’ düşüncesini yansıtan bir öpücük sırasında, beşinci olan ‘Seni istiyorum!’ dokunmasını erkek ihmal etmemelidir. Arzulandığını hisseden ve dokunmalar sonucu uyarılan kadın, erkekle cinsel ilişki yaşamak için an kollamaya başlar bile. Altıncı dokunuşu erkek TV izlerken ya da soyunurken kendine özel tavırlarla süsleyerek yapabilir. Kadın neler olduğunu çözmeye çalışırken, gözünü erkekten ayıramayışını kullanarak, erkek son dokunmayı yatmadan öncesine taşıyabilir ve bunu seks öncesi sevişmeye dönüştürebilir. Erkek aldığı zevke ve kadının cinsel isteğine göre yedi dokunuştan sonra uygulayacağı seksi gecenin keyifli saatlerine ya da güzel bir günaydın seksine saklayabilir. Görüldüğü gibi sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşamın sırrı 7 kere dokun 1 kere seks yap felsefesidir.” dedi.