Anaçlığın da bir sınırı olmalı

Bence sort meselesi degil.Eskiden olanlarin ozguvenini zedelemesi.Buyuzden artik kucuk de olsa birsey duymak istemiyor.Bende de oyle olmustu.
 
Annem. Her seferinde tutucam kendimi diyorum ama her seferinde tersliyorum. Tutamiyorum kendimi.
Niye bilmem,ben de öyleyim.
Zamanında ünide okurken sigara içtiğimi bile bile evime ayak basar basmaz,-ki yemin ediyorum rahatsız olmasın diye evi 24 saat havalandırmıştım-allah belanı versin sigara içiyorsun değil mi demişliği var.Merhaba demeden!
Anladım ki derdi sigara kokusu değil,benim aklınca açığımı yakalamak,çünkü ilk yakaladığını sandığında beni çok tehdit ettiği için kendimi kötü hissetmiştim,onu ben ezildim sanmıştı,
Değildi,ezilmemiştim,benim sağlığımdan ona neydi aslında,
Sigaraya başlamam bile ona olan tepkimdendi.
Anlamasını istemiştim,anlamayınca direkt yüzüne söylemiştim,ama hıh sen de kimsin bakışıyla tekrar bakmıştı ama benim aslında çok güçlü bir karakter olduğumu iyi biliyordu.
Karışık yazdım ben de evet ama bu hisleri annesiyle sorunu olanlar iyi bilir,
Yokuspokus Yokuspokus YALNIZ DEĞİLSİN.
Birgaripinsan Birgaripinsan sen de,
Ben de sizdenim.
Diğer tüm sıkıntılarımı rahatça anlatırken,annemle olan sıkıntılarımı anlatırken şimdi olduğu gibi canım acıyor,gözlerim dolu dolu klavyedeki harfleri bile görmeden basıyorum tuşlara,
Tek hissettiğim acı,
Koskoca kadın oldum 35 yaşındayım ama canım 5 yaşındaki çocuk gibi acıyor.
 
Niye bilmem,ben de öyleyim.
Zamanında ünide okurken sigara içtiğimi bile bile evime ayak basar basmaz,-ki yemin ediyorum rahatsız olmasın diye evi 24 saat havalandırmıştım-allah belanı versin sigara içiyorsun değil mi demişliği var.Merhaba demeden!
Anladım ki derdi sigara kokusu değil,benim aklınca açığımı yakalamak,çünkü ilk yakaladığını sandığında beni çok tehdit ettiği için kendimi kötü hissetmiştim,onu ben ezildim sanmıştı,
Değildi,ezilmemiştim,benim sağlığımdan ona neydi aslında,
Sigaraya başlamam bile ona olan tepkimdendi.
Anlamasını istemiştim,anlamayınca direkt yüzüne söylemiştim,ama hıh sen de kimsin bakışıyla tekrar bakmıştı ama benim aslında çok güçlü bir karakter olduğumu iyi biliyordu.
Karışık yazdım ben de evet ama bu hisleri annesiyle sorunu olanlar iyi bilir,
Yokuspokus Yokuspokus YALNIZ DEĞİLSİN.
Birgaripinsan Birgaripinsan sen de,
Ben de sizdenim.
Diğer tüm sıkıntılarımı rahatça anlatırken,annemle olan sıkıntılarımı anlatırken şimdi olduğu gibi canım acıyor,gözlerim dolu dolu klavyedeki harfleri bile görmeden basıyorum tuşlara,
Tek hissettiğim acı,
Koskoca kadın oldum 35 yaşındayım ama canım 5 yaşındaki çocuk gibi acıyor.
Uzuldum senin adina. Yok ama annemkn hakkini yemiyim simdi annemin yaptigi canimi acitmak icin degil aslinda. Nasil desem cocugu uyuttum cam acik mi diye sordu. Yok kalkar cama.gider dedim. Sicakolur dedi. Burasi cok serin dedim.kapisi da kapali mi dedi. Anne bura cok serin bak balkonda usudum iceri girdim dedim. Olsun ev sicak oluyor dedi. Biraz daha surdu sonunda babam napiyo diye konuyu degistim cunku o ne derse dogrudur. :))) ha cam acik desem bu sefer de kalkar bakar duser diye giderdi bu konusma. Bunun gibi seyler. Mesala bana geldiginde dokulenleri supurcem yemekten sonra her seferinde 10 kere supurme islak mendille al der. Supurgeyle mi ugrascan der. Falan fisman. Kendi evinde de supurur. Cok ilginc ama benim supurmem yasak :))) bunun gibi sacma seyler. Ama yoruyo basit gibi gelsede. 10 kere ayni nasihati vermesi gibi falan. Bi anda cikisiyorum bende yada inatlasiyorum. Ama senin annenin yaptigi hepten sinir bozucuymus. :/
 
Uzuldum senin adina. Yok ama annemkn hakkini yemiyim simdi annemin yaptigi canimi acitmak icin degil aslinda. Nasil desem cocugu uyuttum cam acik mi diye sordu. Yok kalkar cama.gider dedim. Sicakolur dedi. Burasi cok serin dedim.kapisi da kapali mi dedi. Anne bura cok serin bak balkonda usudum iceri girdim dedim. Olsun ev sicak oluyor dedi. Biraz daha surdu sonunda babam napiyo diye konuyu degistim cunku o ne derse dogrudur. :))) ha cam acik desem bu sefer de kalkar bakar duser diye giderdi bu konusma. Bunun gibi seyler. Mesala bana geldiginde dokulenleri supurcem yemekten sonra her seferinde 10 kere supurme islak mendille al der. Supurgeyle mi ugrascan der. Falan fisman. Kendi evinde de supurur. Cok ilginc ama benim supurmem yasak :))) bunun gibi sacma seyler. Ama yoruyo basit gibi gelsede. 10 kere ayni nasihati vermesi gibi falan. Bi anda cikisiyorum bende yada inatlasiyorum. Ama senin annenin yaptigi hepten sinir bozucuymus. :/
Bu küçük bir örnekti,yıllardır yaşattığı /yaşadığım.
Kendince benim için iyi olanı söyler ama eskiden üslubu çok kötüydü,yaralamak,aşağılamak içindi,çünkü kendisine de uygulanan oydu.
Ben büyüdükçe eğitmeye çalıştım,ama yanındayken yapamadım.Ne zaman kendisinden komple uzaklaştığımı ve bunu kaçarak yaptığımı anladı o zaman biraz dank etti sanırım.
Ama benim için çok geç.
Ne kadar uzaksam o kadar iyiyiz,
Her gün telefonda konuşuruz,balımlar canımlar,aşklar uçuşur,
Sevgililer gününde annemi ararım ilk,çünkü ilk aşkım annemdi,ona sanırım 7 yıl önce söyleyebildim bunu.Babam olmadığı için sanırım :)
Çok duygulandı ,ağladı ilk duyduğunda,o da beklemiyordu böylesi bir sevgi benden ona.
Kendi kelimeleriyle bunu mahvettiğinden o gün haberi olmuştu,ama diyorum ya çok geç.
Uzak olduğumuz kadar iyiyiz,yanıma gelir gelmez ilk dakikada kavgaya başlarız.
Kapanmıyor ki yarası,hala daha acıtıyor işte.
Neyse.
 
Bu küçük bir örnekti,yıllardır yaşattığı /yaşadığım.
Kendince benim için iyi olanı söyler ama eskiden üslubu çok kötüydü,yaralamak,aşağılamak içindi,çünkü kendisine de uygulanan oydu.
Ben büyüdükçe eğitmeye çalıştım,ama yanındayken yapamadım.Ne zaman kendisinden komple uzaklaştığımı ve bunu kaçarak yaptığımı anladı o zaman biraz dank etti sanırım.
Ama benim için çok geç.
Ne kadar uzaksam o kadar iyiyiz,
Her gün telefonda konuşuruz,balımlar canımlar,aşklar uçuşur,
Sevgililer gününde annemi ararım ilk,çünkü ilk aşkım annemdi,ona sanırım 7 yıl önce söyleyebildim bunu.Babam olmadığı için sanırım :)
Çok duygulandı ,ağladı ilk duyduğunda,o da beklemiyordu böylesi bir sevgi benden ona.
Kendi kelimeleriyle bunu mahvettiğinden o gün haberi olmuştu,ama diyorum ya çok geç.
Uzak olduğumuz kadar iyiyiz,yanıma gelir gelmez ilk dakikada kavgaya başlarız.
Kapanmıyor ki yarası,hala daha acıtıyor işte.
Neyse.
Of kiyamam. Uzmus seni annen. Kelimelerin otesinde anlatmadan hissedebildim.:)Insan elden gordugunu unutabiliyor. Siliyosun veya yok sayiyosun. Kotu dusunebiliyosun hakkinda ozgurce. Ama aile oldu mu. Anne baba kardes. Onlarla yasadigin sorunlari unutmus gibi yapiosun ama icinde yara gibi oluyor. Bana nasil boyle davranir ben onun caniyim, yada ben onun hakkinda boyle nasil dusunurum kotu muyum ben gibi.
 
Hepsını okudum :) benım annemin tam tersıymiş ben cocukken ogrettı tek sey sus konusma sen kucuk sun du buyuklere saygılı ol cevap verme oldu bunun dısında hıc bısey ogretmedı ozguvensız ezik bır sekilde buyudum halende oyleyım kendimi ıfade edemiyorum cunku ne zaman konusmaya kalksam sen sus derlerdi mal gıbı buyudum herkesten de korkarım bide boyle durum var hangisi ıyı sence
 
Konuyla ilgili degil ama Türkçenize hayran kaldım. Kadınlar kulübünde rastlanmayacak kusursuzlukta bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık.

Çoğu insanın aksine düzgün bir Türkçeyle yazılmışsa uzun yazı okumaya bayılırım. Sizin yazınıza da bayıldım.
 
kuyruk acılı tiplerin gelip yerli yersiz yorum yapmalarına hiç şaşırmadım
burada bir insan kimseye açamadığı yarasını açıyor şifa bulmak için
bu tipler de geliyor "aa açığını yakaladık" diye sinekler gibi üşüşüyor
yiyin efendiler yiyin, bu hanı yağma sizin. anca sineklerin yediğinden işte
güçlü duran kadınlara içten içe uyuz olanlar işte
kıskanın, zayıf noktaları olsa da hep güçlü duracak bu kadınlar
sizin alamadığınız riskleri aldıkları için çatlayın tamammı.
hah.

gangsta, benim annem sizinki gibi değildi ama olsa katil olabilirdim
affetmezdim çok net
annelik iyilik kutsallık bikbik diye ötmesin kimse
kimse doğurdu diye çocuğuna iyilik adı altında duygusal şiddet işkencesi çektirme hakkına sahip değil
anne ya hani
çocuğuna kıymık batsa canı acır derler
e bu anne konuştukça çocuğunun acı çektiğini görmüyor mu karşısında?
işkence yahu!

psikiyatrlerin genelde dediği söylenen bir laf vardır hani
"bize hastalar değil hastaların hasta ettikleri geliyor" diye
asıl sizin annenizi psikiyatre götürmeniz lazım
ağır oldu üzgünüm anneniz hakkında böyle konuştuğum için
ama annesi yüzünden bütün hayatı mahvolan çok insan var
o bir şeyler hep eksik kalıyor ve o insan ömrü boyunca onu tamamlamaya çalışıyor
hep bi çaba içinde

demek istediğim, hatayı kendinizde aramaktan vazgeçin
1 senedir tanıdığım bir arkadaşım var, sizin konunuzu okuyunca o geldi aklıma
o kızın gözündeki fersizlik, ben kimsede görmedim
yüzü gülerken gözünün içindeki boşluk... anlatamam ya
ben hayatımda öyle göz görmedim ya. mutsuzluğun dibi
ve bunu yapan, sürekli yeren bir anne! otuz küsür sene!
acımamış, çenemi tutayım dememiş, yermiş de yermiş!
kanadığını görmüş kızının, gene durmamış! nasıl bir vicdan!
vuran içerden olunca duvar da öremez ki insan! resmen belaltı!
düşündükçe çıldırcak gibi oluyorum

siz yine içinde bulunduğunuz durumun farkındasınız, inanın çok büyük şans
ama nolur nolur nolur kendinizde aramayın meseleyi
onaylanma ihtiyacı falan...
ya ne bileyim, bu tür şeyler sanki insanlar "aa hastalığım şuymuş" diyip kaderine razı olsun diye uydurulmuş bir şey gibi geliyor bana
çok yazdım ama bir şey anlatmadım sanki
tek ricam kendi içinizde kaybolmayın nolur o arkadaşım gibi
kimse öyle bir karanlıkta kalsın istemem

ve annenize yeri gelirse söyleyin -umarım hiç gelmez ama - , onun gibi annesi olsa öldürebilecek insanlar olduğunu.
 
Konuyu tekrar açmana sevindim. Burda şorta takan insanlara cevap yazma bile. Düzelir mi demişsin ama sanmıyorum düzeleceğini. Benim son konum da bununla ilgili bakabilirsin. Ben ümidimi kaybettim. Bide yazıda yanyana olsak da aramızda sınır var yazmışsın ya o durum bizde de var. Niye bilmiyorum yani hep bi sınır var arada. Sevdiğini söylüyor ama sınır var. Diğer kardeşime öyle değil ama. Ona gider espiri yapar sarılır vs. Ben annemin beni sevmediğini öğreneli bi ay oldu. Lanet olsun gözlerim doldu yine. Başka insan olsa banane derdim ama anne ya bu anne evladını kayırıp nasıl bana bunları yaşatıp üzüldüğümü dahi umursamaz. Beni görsen ağlattı beni eşimin yanında sonra umursamadı. Duygusal bu deyip çekti gitti. Ama içimde biseyler koptu anlatabiliyor muyum. İçimde ümit vardı beni sever, beni düşünür, bana iyi davranır diye ama o ümit söndü. Sanki annesiz kaldım gibi hissediyorum. Telefonda haftada bir hayırlı cuma mesaji atıyorum. Ama onun dışında içimde koptu yani güvenim bitti. Anlatamadım tam..
 
Çocukken mini mini şortlar giyerdim, askılı badiler filan.daha 8-10 yaşlarındayım ama öyle bi mahalle baskısı varki üstümde anlatamam.sokakta her gören beni çevirip kızım böyle giyinme filan diye tembihliyor.yaşlı teyzeler annemi çevirip bak kızını böyle giydirme senden sorulacak hesabı filan diyorlar düşünün daha çocuğum.annem ne mi yaptı hepsinin ağzının payını verip oturturdu.benim kızımın giydiği kimseyi ilgilendirmez dedi.ve benim annem öyle okumuş bi kadında değil ilkokul mezunu.hiç bi zaman başkası için yaşamamak lazım.yoksa içimizde hep uhde kalır bazı şeyler.
 
Seni sen olma izni vermediği için yıllarca hırçın ve huzursuz olman bundan dolayı e bazı kızlar zeki olur ve buna asla izin vermez ne kadar izin versede yıllarca ''ben'' olma çabası vermisşin açıkca kuşak çatışması yaşamışsın, bu özellikle üni okuyan kızlarda daha da belirgin oluyor aslada tam olarak annelerine benzemezler bence annen çok müdahale bulunmuş boş yere çatışma çıkartmış ''elalem'' için ama o nesil zaten elalem ile büyümüş hayatını
o kafayla geçirmiş hep, o nesil kadınlar fazla konuşmayacak erkeğine evine laf getirmeyecek , kadınlık işlerini becerecek , ama artık yeni nesil yemek pişiren erkek istiyor özellikle meslek sahibi olanlar
 
Mesaj tekrarı
 
Son düzenleme:
Mesaj tekrarı
 
Son düzenleme:
Seni çok iyi anlıyorum. Benim annem de benim üzerimde o kadar baskı kurdu ki çocukluğumdan beri, onun onayı olmadan bir şey yapamıyorum. Tepki de veremiyorum, surat asıyorum, pasif agresifim sanırım. Mesela ben annem o şort olmamış dese, gider çıkarırırım, içime sinmez, ama suratım da asılır istemsizce.. Bir çözüm bulamadım, ama eşine çok yüklenmişsin

Onun bazı konularda fikrini almadan hareket edersem, yaptığımın yanlış bir şeylere sebep olacağı düşüncesi oluşuyor bende de. Pek sağlıklı bir düşünce olmadığını bildiğim halde üstelik, emin dahi olsam, ona sorma ihtiyacı hissettiğim olur.
Ancak sormadığım kısımlar, inat ile beslenen tepki kısımlar ve ufak bir yorumu dahi sinirlerimi zıplatıyor.
Evet, eşime epey yüklendim; onunla hallettik, o da telafi etti ben de.
Sıra annemde, bakalım ne olacak.

Bu yaziya 10 uzerinden 10 veriyorum. Cevap vermek icin birkac kere okumak dusunmek istiyorum cunku cok onemli tespitler var. Inanilmaz guzel bir itiraf- kendini bulma yazisi. Tesekkurler.

Teşekkür ederim, ilgiyle bekliyorum yorumunuzu.

bunu okuyunca bir anne olabileceğimden korktum..

ben de çok karışırım, çenemi tutamam. erkek kardeşimden biliyorum. ondan 14 yaş büyüğüm. saç sakal biçiminden tutun da giyim tarzına, konuşma şekline kadar karışırım. sizin dediğiniz gibi, "onun iyiliği" için.. kimi zaman dediğimi dinler kimi zaman bildiğini yapar.
şimdi siz bunalıyorsunuz ya, peki bi insan çocuğuna karışmadan nasıl durabilir? nasıl frenler kendini? ya gerçekten anne haklıysa? çocuğunu göz göre göre kendi haline nasıl bırakabilir? bunun ölçüsü ne olmalı? çocukların kimi zaman yönlendirmeye ihtiyacı yok mudur?
bunu 20 yaşını aşmış çocuklar için söylemiyorum. tabi ki o yaşlarda da karışmak abese iştigal.
şimdi bunu söylerken bi yandan da kendimle çelişiyorum, şöyle ki: benim annem de bana çok karışırdı, 30 yaşımı geçtim hala karışır. e şimdi ben bunu sorgularken (çocuğuma nasıl karışmam) annemi nasıl yargılayabilirim?
kafamda deli sorular:)

Milana22 Milana22 çok güzel cevaplamış; sürekli bir evham-endişe halinde çocuğa yaklaşılıp, onu kollamak, bu yönden çocuğu ya çok tepkili ya da eli kolu bağlı hale getiriyor. Atıyorum "Üşürsün" diye kat kat giydirmek ve "Bunu giymek istemiyorum" denildiği halde inatla "Böyle çok daha güzel görünüyorsun ama" diyerek kendi kafasına göre zorlamak; bunu 12,13 yaşlarına kadar aralıksız yapmak... Çocuk istediğini giyip de üşüdüğünde, en fazla ufak bir soğuk algınlığı ile baş etmek durumunda kalır anne ve çocuk da kendi istediğini giyerek hevesini alırken aynı zamanda üşüdüğünü görerek seçimlerini daha düzenli, daha mevsime uygun yapmaya başlar.

Bu bizim en ufak inatlaştığımız nokta mesela, sürekli "Böbreklerini üşüteceksin!" diyerek ensemde gezen, zorla çıtçıtlı badi giydirmeye çalışan bir anne düşünün 15 yaşlarındaki kızına... Bu davranışın, küçüklükten bu yana aynı şekilde devam ettiğini de ilave edin... İnadına giymezdim, hasta olurdum "Bak gördün mü, beni dinlemedin ondan oldu" derdi ve ben yine dinlemezdim. Çünkü onu, bu davranışları sebebiyle cezalandırmak isterdim. Ona verebileceğim en büyük ceza da, evladına zarar vermek olurdu, yani kendime. İşte aramızdaki ilişki, böyle sağlıksız bir şey halini alacağına, bıraksaydı kendi istediğimi giyseydim, kendim üşüyüp görseydim ve gördüğümde hiçbir şey söylemeseydi... Olmaz mıydı?
 
galiba seni anlıyorum
ama bazen insanları değiştirebilmek imkansızdır
yani annen aslında araştırmaya okumaya öğrenmeye açık bir insan olmasına rağmen bazı tabularını kıramamış
bu saatten sonra birbirinizi yıpratmaya gerek yok
bazen duymazlıktan gelmek gerekir
babamla benzer sorunlar yaşadık çok uzun zaman
çünkü adam çağının normlarına göre yetişmiş
ne kadar okusa da, gözlemlese de aşamıyor içindeki o keskin çizgileri ve benim üzerimde her şeyi hak görüyordu kendine.
onun sanki kuklasıyım gibi.
dediklerini yapacağım
yasakladıklarını ya da beğenmediklerini yapmayacağım.
böylece sorun kalmayacak.

ben açıkça karşı gelmeyi denedim
bu, ilişkimizi iğrenç bir hale getirdi
çünkü ne o ne de ben haksız olduğumuzu kabul ediyorduk.
şimdi onu olduğu gibi kabulleniyorum.
dediklerini dinlemiyorum
ama karşı da gelmiyorum
yani o söyleyip rahatlamış oluyor
ben duymazlıktan gelip kafama takmayarak bildiğimi yapıyorum.

benim çözümüm bu, ve inan ki elalem temalı dediklerini 10 dk falan düşünüp sorguluyorumdur. sonra beynimi meşgul etmiyorum.
kendi içinde bunu çözebildiğinde iç dengeni sağlayabileceksin diye düşünüyorum...
sevgiler ve başarılar...

Dediğin gibi sanırım, bir noktada kendini tekrar eden, üzerine çıkamadığı bir çizgisi var onun da.
Görmesini, anlamasını, salt beni geçiştirmek için "Anlıyorum ben seni" demeyip gerçek manada anlayabilmesini ve gözünden bunu okuyabilmeyi, ne çok istedim, ne çok bekledim.
Kendi içimde bunu çözmeli ve sırtımdan şu yükü atmalıyım, teşekkürler yorumunuz için.

Manipule edilmek ya da manipulasyon teknikleri uzerine arastirma yaparsaniz konumunuzu ve durumunuzu daha net görürsünüz.
Ben de annem tarafindan bu baskilara maruz kaldim.cok uzun zaman once psikiyatrist ile cozdum.o zaman ogrendim.
Bir de toksik aileler terimini araştırın.
Bu aeada ben de anneyim.cocuklarima oldukca demokratik ysklastigimi dusunuyorum.Tercihlerinde ozgurler...

"Toksik aile" terimine baktım, toksik ebeveynlik davranışları... Annemi anlatmışlar.
Sevgi-saygı için koşul koyma (Sevdiği halde, cümleleri bu yönde olduğu için ben bu şekilde anladım)
Mükemmeliyetçilik
Evhamla kontrol
Kendini suçlu hissettirme

Altı maddenin içinde, dördü annem...
Küsmek ise nadiren yaptığı bir şeydi.
Zehirli şakalar... Annem hiç şaka yapmazdı, hep ciddiydi ve yaptığım esprileri de ciddi anlayarak çıkışırdı.
Garip.

Yokuspokus Yokuspokus merhaba
Yazdıklarının hepsini okudum.
Senin annenden gelecek onaylanmaya ihtiyacın yok ki.
Önce sen kendini bi onayla bakalım ardından annen de onaylayacak emin ol.
Annen neyi eleştiriyorsa senin o yönün kırılgan ve olgunlaşmamış.
Yaz bakalım şalterlerini attıran hangi tavır?
Sen olduğun gibi mükemmel olduğunu anlasaydın,bilseydin annenle olan bu konuşman "tuzu uzatır mısın" ya da " bugün de hava çok sıcak" gibi sıradan gelecekti.

Doğru, önce kendimi onaylamam, önce kendimle barışmam lazım.
İçimde bir yön annem gibi eleştirel, kendisini eleştiren sürekli. Bunu aşmalıyım sanırım önce, önce ben bi çıkmalıyım şu kısır döngüden.
 
Konuya girmeyeyim okumayayım diyorum ama okudum yine :) Çok hassasım ben de bu konuda. Umursamamazlık zor benim için de. Çok yakın değiliz olamıyoruz pek ama "annem". Keşke köstek değil destek olsaydı daha çok, keşke heves kırmak yerine daha çok yap deseydi, sindirmeden, benliğimi bastırmadan, çok fazla eleştirmeden büyütseydi, benim yapmak istediğim yapamadığım şeylere benden çok heveslenip sonra olmayınca bana sarmasaydı kızmasaydı, bir çok şeyden soğutmasaydı beni, haksız yere suçlamalar yapmasaydı ısrarla, ara ara bel altı vurmasaydı sinirini kontrol edemediği için, ne bilim gerçekten o kadar küçük şeylere karşı sinir gördüm, laf işittim ki yıllardır, manevi olarak hep kendi kendimi büyütmek zorunda kaldım... Şimdi çocuğuna çok kızan bağıran döven kişilere "ah yazık" diyor ama sen de yaptın diyorum bazen dayanamayıp.. Gerçekten çok çok boş şeylerden çok sinir gördüm. Çok hassas bir insan kalben(tepkileri bu yüzden abartılı sert sanırım), ben de öyleyim ama empati yok. Başka zaman içinden yapıyor gibi ama bir an da yok oluyor. Düşünüyorum o da neler yaşadı da böyle oldu bilmiyorum onları da birileri yetiştirdi ve onların anne babaları da onlarda bazı izler bıraktı. Sevgi de gösteriyor ama tam tersi yaptıklarından dolayı hiç karşılık veremedim henüz.

Benim anneme göre anneniz daha konuşulabilecek bir insan, öfkesi, siniri yok görünüşe göre ama biliyorum konuşuyorsunuz devam ediyor ve daha çok birikiyor birikiyor.. Zamanında konuşmayı denedim ben de ama haksız olmak istemediği için hep susturdu, sonra kah kavgalar ettik o şekilde anlatmaya çalıştım kah sustum. Çok sinir krizleri geçirdim maalesef...

Bir de demişsiniz ya kendinize; "Böhü, hep annem yüzünden oldu" demekten vazgeç. Ben şahsen annem bana manevi anlamda bu kadar ağırlık vermeseydi, onun yerine benim karakterimi yapımı anlamaya tanımaya çalışıp ona göre davransaydı diğer insanlara karşı da daha az kırılgan daha rahat biri olabilir miydim acaba diye düşünüyorum, öz güvenimi de zedeledi çünkü, ama sonra her şeyde bir hayır vardır bu da bana hayatın "ileride bu konuda böyle yapma, dikkat et" deme şeklidir, uygulamalı öğretidir belki diyorum mecbur :) Anne babamızı seçemiyoruz sonuçta, değiştirilemeyecek bir kader bu, kabullenmek bu psikolojik bağı koparabilmek gerekiyor, ben henüz başaramadım pek ama..
Hayata başlangıcımız, ilk tanıdığımız örnek insanlar onlar. Tamam hepimizin düşüncesi aklı fikri var bir noktada bazı şeyleri düzeltip azaltabiliriz ama biz hamurken bir karakter şekillenmiş, küçükken/ergenken bunları o kadar düşünemiyoruz ki, farkında olduğumuz/olmadığımız boşluklar oluşmuş, gözümü öfkeye/korkuya/dayağa açtım ben mesela, her şeyin başı aile. Annem diktatör babam da o kadar sessizdir ki o da aslında sinirli biri gibi ama görünüşe göre annemin siniri hepimize yetiyor, annemden kaçıp babamla konuşmaya çalışırdım(ben konuşmaya çalışana kadar belli bir yaşta evde yok gibiydi resmen), evde konuşacak paylaşacak insan arardım, sonradan babamın da işin arka kısmında anneme bir şeyler yap et dediğini öğrendim benim için, bazı konularda da dur demesini bekledim anneme ama pek olmadı onu desteklememesine rağmen, bunlar da üzmüştü ama yine en rahat konuştuğum kişi babam oldu evde, sözlerimi farklı noktalara çekmediği için, bana çok "takma, boşver" der ama olmuyor, özellikle kişiliğime laf söylediği zaman.. Aileler ama iyi ama kötü bir çok şeye sebep olabiliyorlar. Ama yapacak bir şey de yok , %100 uyum zor bu konuda, karakterler farklı farklı, her çocuk da aynı tepkileri veremeyebiliyor, biri siniyor biri asileşiyor vs. vs.. Sizin de çocuğunuza göre yanlış olan başka bir durumunuz olacaktır belki ama esas olan farkında olup yapılacak en düşük hale getirmek bunu, büyük şeyler olmaması.. "Farkındalık" önemli...

Ben mesela annem gibi sinirli tahammülsüz bir insan olacaksam (maalesef bende de var biraz), psikolog pedagog ile azaltma imkanım olmayacaksa Allah'ım evlat verme bana diyorum isteyeceğimi bildiğim halde, çekiniyorum kendimden. Kırıcı olduğunu tahmin ettiğim insanlardan da kaçıyorum hep...
Bir de evet ergenlik ruh hali gibi dursa da bunlar, farkında olarak ya da olmayarak yetişkinliğimizde de kendilerini gösteriyorlar ki psikologlar bu yüzden çocukluğa inmiyorlar mı?
Yazmayım dedim ama yazdım yine uzun uzun :)
Pek aynı değil konularımız ama anneler, baskılar ve izleri deyince bir of deyip dökülesim geliyor.

Annemle benzer yönlerimizi (Daha doğrusu onun sürekli tekrarı ile bende klonlanan yanını) kendimde yakalıyor ve durduruyorum. Bak mesela bizim yemek saatlerimiz belliydi ve şaşmazdı. Babam da memur olduğu için, kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği, herkesin aynı anda buluştuğu ve dakika sektirmeyen tören gibi bir şeydi. Sofrada "Şunu yemelisin, saçlarım uzamıyor diyorsun, bundan yemezsen uzamaz tabi, vitamin almıyorsun" lafını duymadığım bir öğün geçirmedim yemin ederim. "Bir kaşık da benim için" diyerek doyduğum halde ağzıma soktuğu kaşığı, onun hatırı için yedikten sonra kusmalar geldiğini bilirim. O kadar güzel işlerdi ki, annem mutlu olacaksa yiyeyim der yer, kendimi mutsuz ederdim. Ya bir kere doyduğuma kendim karar vermeme izin verilmedi o seneler boyunca; "Doymadın, doysan sana söylerim" demediği kaldı. Şimdi anlatırken gülüyorum, oğluma bunu yapmayacağım dedim mesela; yapmıyorum da. İçimde bir yan "Ya tam doymadı aç" bile dese, onu yemek için zorlamıyor, kendime "Annenin yaptığını mı yapacaksın sen de çocuğuna?!" diyorum. O yemek istemezse, yemez. Yemek isterse yer.

Çünkü benzer şeyleri yaşasın istemiyorum; anoreksiya nevroza teşhisi konulduğunda 14 yaşındaydım, ciddi bir yeme bozukluğu... Bunu aştım, sonra insomnia başladı; çünkü "Uyumak zorundasın, bedenin uykuya ihtiyacı var" diyerek uykum gelmeden yatağa çok gönderildim, uykuya dalamaz ve rahat 3-4 saat sürekli düşünce halinde olurdum "Bu saatte uyumam gerektiği halde uyuyamıyorum, sorunum mu var?" diye, çocuk aklıyla... Bunların hepsi hastalık olarak geri döndü. Sinirsel olarak saçlarımın döküldüğü zamanlar oldu ve dahası... Hepsi de "Sen istemiyorsun, isteyen insan aşar, uyuyamayacağım deyip kahve içtiğin için uyuyamıyorsun" benzeri cümlelerle annem tarafından savunuldu, taarruz edildi bana karşı.
Doktorum annemi çekip "Evladınızın birey olmaması için elinizden geleni yapıyorsunuz, bari bu psikoloji içinde saplanıp kalmasına sebep olmayın ve artık üzerinden elinizi çekin!" dedi. Geri çekildi ve pek çok şey düzeldi. O zamanlardan miras kalan sadece insomnia oldu... Uykusuzluk...

İyi niyet, koruma kollama, sürekli ilgi... Sonuçları da bu.

Şu "onay ihtiyaci" sanırım 35.5 yasimda bundan yeni yeni sıyrılıyorum. Itiraf edeyim tam olarak başardım da sayilmaz.

İlla minik bir parça kalacak sanırım... Ama bugün o kadar nötr ve o kadar sakinim ki kendime hayret ediyorum; buraya yazmak, bunun "Sen haklısın" cümleleri ile geri dönüşünü almak... Sanki içimde bir yerde zafer kazanmış, küskün yönüme tekrar el uzatmış gibiyim. Şimdi kendimi inanılmaz sakin ve uzun bir konuşmaya hazırlıyorum.
Annemle hiçbir zaman sakin kalarak konuşamadım, bir noktadan sonra yine tek bir lafıyla sinirlendim, sinirden hislerimi gölgeleyip düşünmediğim şeyleri söyledim. Belki bugün, toparlayacağız son parçalarımızı.
Yorumun için teşekkür ederim.

Benimki de öyle. Onun istediği gibi olsam ona da memnun değil denedim yani. Hiç farkında değil ben öfke sinir krizleri geçirip aylarca küsüp başka şehire taşındım gittim. Şu an aramız iyi uzakta olduğu için. Ama yaz tatillerine gittiğim de gene enerjimi dip noktalara düşürmeyi başarıyor. Tek kaldığında kafasında kurgulamış bir sürü kötü şeyi aktarıyor ve benim yaptığım tercihlere getiriyor lafı. Yapacak birşey yok öyle kabul ettim.

Öfke krizi çok geçirdim, sonra öfkemi kontrolü öğrendim... Annemin kullandığı cümleyi eskaza bir başkası kullansa, bir başkasından işitsem; sakin kalamazdım. Bunu aştım. Salt annem kaldı. Bunu da aşmaya adım adım yaklaştığımı hissediyor ve rahatlıyorum.

"Öyle kabul ettim ve artık umurumda değil" diyeceğim sanırım son konuşmamızla beraber.
Bu, 30 senelik yükü alacak... Dinleneceğim düşüncesi bile dinlendiriyor şu an.
 
Bence sort meselesi degil.Eskiden olanlarin ozguvenini zedelemesi.Buyuzden artik kucuk de olsa birsey duymak istemiyor.Bende de oyle olmustu.

Aynen budur. Ondan bu konularda tek bir kelime duymak, memnuniyetsiz tek bakışını yakalamak bile beni deliye döndürüyor, içimde bir kitap açılıyor geçmişe dair ve altı çizili tüm paragrafları tekrar tekrar okutuyor, o kitaba, tekrar okumam için beni gömüyor sanki.

Tüm bunları burada dile getirmek, yükümün yarısını aldı bile. Geri kalanı da onunla konuşunca bitecek, inanıyorum.

Niye bilmem,ben de öyleyim.
Zamanında ünide okurken sigara içtiğimi bile bile evime ayak basar basmaz,-ki yemin ediyorum rahatsız olmasın diye evi 24 saat havalandırmıştım-allah belanı versin sigara içiyorsun değil mi demişliği var.Merhaba demeden!
Anladım ki derdi sigara kokusu değil,benim aklınca açığımı yakalamak,çünkü ilk yakaladığını sandığında beni çok tehdit ettiği için kendimi kötü hissetmiştim,onu ben ezildim sanmıştı,
Değildi,ezilmemiştim,benim sağlığımdan ona neydi aslında,
Sigaraya başlamam bile ona olan tepkimdendi.
Anlamasını istemiştim,anlamayınca direkt yüzüne söylemiştim,ama hıh sen de kimsin bakışıyla tekrar bakmıştı ama benim aslında çok güçlü bir karakter olduğumu iyi biliyordu.
Karışık yazdım ben de evet ama bu hisleri annesiyle sorunu olanlar iyi bilir,
Yokuspokus Yokuspokus YALNIZ DEĞİLSİN.
Birgaripinsan Birgaripinsan sen de,
Ben de sizdenim.
Diğer tüm sıkıntılarımı rahatça anlatırken,annemle olan sıkıntılarımı anlatırken şimdi olduğu gibi canım acıyor,gözlerim dolu dolu klavyedeki harfleri bile görmeden basıyorum tuşlara,
Tek hissettiğim acı,
Koskoca kadın oldum 35 yaşındayım ama canım 5 yaşındaki çocuk gibi acıyor.

:KK200:
Ben de bazen "Sevmeseydi hiç" derdim annem için. "Sevmeseydi, bu kadar sevmeseydi, beni ben olmaktan vazgeçirecek kadar sevmeseydi..."

Bu konuda yazsam sayfalar tutar. Yalniz degilsiniz.

Teşekkür ederim.
Benim de sayfalar tutuyor sanırım yazdıkça, sonu gelmeyecek gibi.
 
Hemen aynı şeyleri yaşadım, yaşıyorum. Annem mükemmelliyeçidir. Ona da bu özellik kendi annesinden geçmiş. Annem herşeyin yakışığını en iyi bilendir. En iyi renk uyumu, en iyi desen uyumu, en iyi fikir, en lezzetli yemek, en doğru karar, en yeinde müdahale ona aittir. Annem dışında herkes figüran, tek başrol ona aittir. Annen gibi 'eh sen bilrin oğruunu ama' da demez, 'doğrusu bu!' Der kapatır konuyu. Bunun ne kadar yorucu olduğunu, saygı ve kabul görmemenin özbenliği ne kadar da yorduğunu çok iyi bilirim. 'En doğru zevk, fikir, karar diye birşey yok anne, fikirler, zevkler, kararlar var' diye dedalarca karşı çıksam da müdahalelerine, değişemeyeceğini anlamam uzun sürmedi. Annemin yaptıklarını fark ettiğimden beri teşekkür etmek, saygı duymak, hak edilen herşeyi övmek, haklıya hakkını vermek, saygı duymak, kimsenin özbenliğine dokunacak yanlış hareket ve sözlerden kaçınmayı şiar edindim.

Annemin babası o çocukken ölmüş. Ufak ufak, basit, yersiz anılar hatırlayıp pişmanlık duyar zaman zaman. 'Hatırlıyorum, ben çocukken babam beni yanına çağırmıştı öpmek istemişti de naz yapıp gitmemiştim, keşke gitseydim.' gibi küçük ve masum. Toplasan beş anısı yoktur. Beşi de 'keşke' ile yad edilir. Keşke diyecek hiçbir anı bırakmamaya çalışıyorum sadece arkamızda. Dantellere bayılır, nefret ederim. O bana gelirken serer, o gidince kaldırırım. Yeter ki benden yana gönlü hoş olsun. Gördüğün gibi annenin huyu sustuğu yıllar içinde de değişmemiş. O karaktere hapsolmuş, masum dğilse de suçlu da sayılmaz.
 
X