Okulların açılması artan kabuslar,iç dökme.

Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
işinize kimsenin müdahale etmesine izin vermeyin. Bildiğiniz yoldan ilerleyin. Müdür yardımcısı da olsa kendi hakkınızı koruyun. Gerektiği yerde gereken her kişiye sert de davranın.
 
Tek sınıfta daha hareketli, yorucu çocuklar toplanmış olabilir. Aileleri ilgisiz olabilir. Siz ne kadar çok uğraşırsanız uğraşın evde aileler ilgilenmediği sürece çocuklar akademik olarak ilerleyemez. Siz kendinizi üzmeyin kimseye de kendinizi ezdirmeyin. Otoritenizi koruyun. Batıda da daha farklı sorunlar oluyor. Helikopter veliler çocuklarını dünyanın merkezine koyup, diğer çocuklara ve öğretmenlere zorluklar yaşatıyorlar. Ve o kadar fazlalar ki Allah öğretmenlere kolaylık versin.
 
Endüstri meslek lisesinde bir yıl staj yaptım. İnanın orası da öyle. Gençler bizi saymıyordu. Bende çok naziktim, kıyamıyordum ama yanlış işte. Eli sopalı olup (mecazi anlamda) da döverim ederim demek de yanlış ama öğretmen kesinlikle pasif olmamalı. Bu durumu staj öğretmenimle de konuşmuştum. Mesela kurallar konulduysa asla çiğnenmemeli. Bir de benim gözümde sorunlu öğrenci yoktur sorunlu aile vardır. Sadece çocuklarla iş bitmiyor ailelerle de iletişim halinde olmak gerekiyor. Hocam kesinlikle olayları kişisel algılamayın o öğrenciler sadece size karşı öyle değil.
 
Konu formasyona bu çerçeveden çıkıp nasıl gelmiş anlamadım ama yaramazlık esas değildir. (hele ki lise) Özregülasyon gelişimi aile de başlar. Yaramaz ve tembel damgası vurmak ne kadar yanlışsa bu konuda öğretmene yüklenmek de yanlış..
Bir öğrenci, dersi kaynatmayı asilik olarak görür, o dönemin kendince en büyük başkaldırısıdır.
Buna da belirli çerçeveye kadar izin verilir gelişiminin gereği olduğu bilinerek.
İlkokul gibi 6 yaşta ise gayet yaramazlık, stabil kalamama esastır, o çocukların kimse 40 50 dk konuşmadan hareket etmeden oturmasını beklemez, bekleyemez.
Formasyon alanları eğitimci saymayan, kendilerinin yıllarca edinimlerinin 1 seneye sığamayacağını savunan eğitimciler; otorite ve sınır çizme konusunda sorun yaşıyor bunun suçunu da sınıfa bağlıyorsa dönüp kendine bakmalı.
Kendilerinde noksanlık, hata payı aramalı, bit kadar çocuğu hele de köy okuluydu aile yapısıydı diye suçlamaktansa feyz alacağı birçok yeni nesil öğretmen hesaplarını incelemeli, iletişimleri olmalı.
Dışa atmak çok kolay suçu lakin bu o meslek değil, insanı topluma kazandırmak istemiyorsa kimse sınıf öğretmenliği kadar temel bir unsuru kendine meslek edinmeyecek.
 
Kadın ve yaşça küçük olmak kaşarlanmış öğretmenler/memurlar/idarecilerin mobbing, iş yıkma vs gibi eylemleri için seni biçilmiş kaftan yapıyor.

Öğretmen değilim ama benzer şeyleri ben de iş ortamımda yaşıyorum. Bir süre sonra hepsiyle başetmeyi öğreniyorsun. Ben işimi doğru yaptığıma inandığım sürece hiçbir şeyi kafama takmamayı öğrendim şu an. Bir de milletin çakallıklarını göre göre oyunu kuralına göre oynamaya başladım. Bir nebze daha iyiyim.
 
Ben de ogretmenim ve sizi oyle iyi anliyorum ki. Sinif ogretmeni degilim ama veliler cok ilgisiz,okul idaresinin yuksek beklentileri var, cocuklar ailelerinden yuzeysel iletisim disinda aldiklari bisey yok ama okula bin yilin bi basi geldiklerinde ya da hic gelmeyip en son karnede dusuk notlari gorduklerinde hesap sormayw calisiyorlar.
Mobbing varsa haklarinizin geregini yapin, fakat asla ben beceriksizim ben eksigim diye dusunmeyin.Hersey zamanla edinilen tecrubedir ve elinizden geleni yapiyor oldugunuza inanmaniz yeterli.
 
Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
Müdürünüz ciddi anlamda mobbing yapıyor. Ben de öğretmenim ve bir süre yöneticilik yaptım. Yöneticilik demek diğer meslektaşlarına tepeden bakmak olmamalı.... Kendisi de öğretmen önce bunun farkına varsın.... Ne yazık ki öğretmenlik yapmak her geçen yıl zorlaşıyor. Öğretmeni anlamayan bürokratlar, veliler, öğrenciler, yöneticiler... İşimizi daha da zorlaştırıyor...
Sizi çok çok iyi anlıyorum...
 
Kendi öğrenciligimden hatirladiklarimi yaziyim.
İlk derse girdiğinizde aşırı sınırlı gergin bir öğretmen imajı çizin. Zaman içinde yumuşadığınızda öğrencilerini bunu bir lütuf olarak görür ve sizi de aslında iyi birisiymiş diye yüceltir. Şımarıklık yapamaz çünkü neye dönüşeceğinizi bilir.
Baştan ipleri ellerine verirseniz asla dönüşü olmaz.
Lisede iki ingilizce hocası vardı. Birisi iyi niyetli ve maalesef baskın olmayan biriydi. Bizim sınıftakiler yapmadıklarını bırakmıyordu. Hoca da arada espiri olsun diye şakalaşıyordu ama onunda b.kunu çıkarıyorlardı. Diğer ingilizce hocasının ise dersinde konuşacaklar ha sınıfın ortasında rezil ederdi.

Yine kaç hocam bilerek sert olduğunu söylemişti.
Üniversitedeki entel hocam ilk ders birini kovmuştu sonra bunu sizi korkutmak için yaptım demişti.
Arada yoklama alırdı niye? bu ders yoklama alacak mı korkusuyla gelelim diye.

Sınıfı iki gruba bölmüştü hoca diğer grupla biraz cıviklaşmışlar ve ipin ucu kaçmış. Arkadaşım doğru dürüst ders dinleyemedigini söylemişti. Biz hocayı mesafeli bildiğimiz için resmi geçiyordu dersler.


Demem o ki özellikle yılın başında tüm öğrencilere mesafeli durun
Bence sert, gergin her an bağıracakmış biraz da gıcık durun yıl içinde arada gerçek yüzünüzü gösterirsiniz.
 
Üç büyük şehrin birinde yeni atanmış bir branş öğretmeniyim. Okulun bulunduğu semtin de adı çıkmış, isim belirterek ifşa olmak istemiyorum. Velilerimin ve öğrencilerimin akrabaları silahlı çatışmaya karışmış. Birkaç defa basına yansımış. Gerçekten kan dondurucu. Anası babası haydut ve maganda, çocuktan ne olmasını bekliyorsun? Göreve başlamadan önce nasıl sevgi pıtırcığı ve hümanisttim. Şimdi dönüp bakıyorum da “Ne kadar safmışım!” diyorum. Eğitimi öğretimi geçeceksin arkadaşım, çocuk tekmeyle yumrukla küfürle iletişim kuruyor. Sana göreve başlar başlamaz birleri vermişler, bana da müdür yaşımın ileri oluşuna kanıp (2 ayrı lisans bitirdim) “En kötü ihtimal birkaç ay ücretli öğretmenlik yapmıştır, tecrübelidir.” deyip 8’lerin tamamını bana verdi :,) Kursta da sen 8’leri LGS’ye hazırlayacaksın dedi. Zaten aday öğretmenim, nasıl itiraz edebilirim ki? Sabah 9 akşam 5 mesaim, tam gün okul. En belalı 8’in de sınıf öğretmenliğini verdiler, kendi sınıfıma derse girerken korkuyordum çünkü bir şeyler fırlatıyorlardı birbirlerine bana denk gelir kafam gözüm yarılır diye. Yani ben 1.64 boyunda biriyim öyle çocuklar var, boylu boslu, bir çaksa beni Allah’a kavuşturur yani 😀 Hele bir erkek öğrenci okula prezervatif getirip kız öğrencilere göstermiş, bari onu okuldan attılar sağ olsunlar.
 
Allah yardımcınız olsun. Ben de doğuda çalıştım ilk atandığım yıl inan bana faranjitim var ve o kadar ilerledi ki o sene sesimi kaybettim. Tabi bi de yeni atama olunca gördüğüm kadarıyla idareciler mobbing uyguluyorlar. Kendinizi savunun ve asla korkmayın sizi çok iyi anlıyorum. Ben branş öğretmeniydim ne hale düştüm her zaman söylerim sınıf öğretmenlerine Allah daha çok sabır versin diye. Bu günlerinde geçecek inşallah ama öğrencilere yumuşak olmaya gelmiyor lütfen dik durun.
 
Sizi sadece öğrenxiler değil idarecilerde yok sayıyor .he deyin geçin madem .işten atma durumları yok nasılsa .müdür çağırınca karşılık bile verme gözüne değil başka yere bak he he de geç .zaten köy okulundasin daha başka nereye sürebilirler ki ?
 
Oğlum bu sene birinci sınıfa başlayacak,sınıf mevcuyeti 55 denildi büyük şehirlerden biri, ben iki çocukla başdemiyorum yaramaz olmadıkları halde yazık öğretmenler nasıl uğraşacak,şimdiki çocuklar zapt etmek zor,bende doguluyum türkçe bilmiyorduk çok iyi bir öğretmenimiz vardı çok şey öğrendik dersi çok verimli geçerdi tenefuslede bizimle oyun oynardı beraber türküler söylerdik oynardık vb güzel anılar birikti...çekinirdik korku yoktu bütün köy severdi evini temizlerdik yemeğe cagirirdik,ceza verdiği zaman haklı bir sebebi vardı öğrencisinde velilerde bilirdi,asla şikeyet edilecek bir davranışı yoktu, bence yerinde otorite iyidir,müdürünuz korkuyu başarı olarak görüyor,ben asla korkmadım 20 sene sonra aradım buldum görüşürüz eski günleri yad ederiz:),ev gezmeleri iyidir verimli olur,yönetimle ziyade çocukları yaramaz olan velilerle muhatap olun zamanla düzelir ümidiyle, ordan ayrılırken güzel anılarla ayrılırsınız inşallah
 
Maalesef bir çok okulda seçilen öğretmenler hariç diğer sınıflar aynı durumda. Alıyorlar mis gibi çocukları, geriye kalanlar bizde. Çocukları ve aileleri küçümsemek için söylemiyorum bu durumu. Sonra okul idaresi deneme yaptırıyor, sınıfı teftişe geliyor ve öğrenci seçen zümre ile kıyasliyor.

Ben davranış problemleri, velilerin de o öğretmenlerle bizim sınıfı kıyaslamasi ile de ayrı uğraşıyorum.

Birinci sınıfta küçük oldukları için davranış problemleri çok oluyor Akıllı olmadıkları zaman teneffüse çıkarmıyorum. Mesela o gün resim dersi yapacak ya da film saati yapacaksam yapmıyor um. Derste zamanı sizi uyarmak ile tükettim. Film ve resim dersine zaman kalmadı çocuklar deyip konuya devam ediyor um. Kararlı olunca çocuklar da artık daha ciddiye alıyor öğretmenim. O yüzden kararlı ve dik durun. Birbirini uyarıyorlar hatta. Yine devam eden olursa "Şu davranışı bir daha yapmayacağım." yazdırıyorum. Yani doğru yanlış çok sorgulamiyorum. Çünkü biliyorum ki ailede dayak ile durdurulan çocuklar. Maalesef ki tatlı dil ve uzun konuşmalar etkili olmuyor.

Haftanın öğrencisini seçip güzel bir ödül alıyorum. Bu da teşvik edici oluyor. Ama dediğim gibi uygulamalar düzenli ve tekrarlı olmalı.

Ayrıca akıllı olduklarında gayet şakacı, şen bir öğretmen oluyorum. Uzdukleri zaman sert duruyorum. Bu şekilde ders yapmami istiyorsunuz anladım diyorum. Çocuklar hemen toparlamaya çalışıyorlar.

Yeni nesil veliler ve yeni nesil çocuklar ile işimiz hayli zor. Onuncu yılım, köyde de çalıştım merkezde de. Merkezde de veli çatışmaları çok oluyor, çocuk için karakolluk olanlar vs. Oysa çocuklar birbirini affetmis okulda oynuyor ama veliler hem birbirini hem öğretmeni yiyor:) Her yerin ayrı bir zorluğu var maalesef ki...

Okulumuzun yeri çok fena bir mahalle, uyuşturucu kaçakçısı, kocası hapiste olan, annesi başka adamla kaçmış olan problemli çocuklar ile dolu. Müdürümüz bal gibi adamdı emekli oldu. Yerine gelen müdür de müdürculuk oynuyor okulun şartlarına bakmadan. Asarım keserim modunda.

Her yıl heyecanla döneme başlardım. Artık müdür yüzünden bende okula gitmek istemiyorum... Sürekli diğer sınıflar ile kıyasliyor. (Bu okulda 3.yilim, yeni olduğum için veliler beni secmedi :KK70:)
 
Ya boyle is mi olur allah askina, ben 1 hafta dayanamazdim. Cok uzuldum halinize umarim bir cozum bulursunuz. Ilk calistiginiz ise donseniz insan mutlu oldugu yerde mutlu oldugu isle yasamali. Ne kadar maas veriyolar suan ilkininde maasiniz neydi? Eger gecinebiliyorsaniz cekmeyin ne bu sinifi ne de anlayissiz muduru
 
Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
O çocukları sorun olarak görmekten vazgeçip anlamaya çalıştığınızda ve kalben sevdiğinizde herşey değişecek. Bunları at kafadan söylemiyorum mesleğinin ilk yıllarında benzer sorunları (üstelik 15 yaşındaki öğrencilerden oluşan 55-65 kişilik sınıflarda) yaşadım. Okuldan gelinceiki saat uyumadan kendime gelemezdim.Tatiller yarı olsa bitiyor diye kaygılanırdım. Etrafta eleştirenleri boşverin bizim işimiz vicdan işi.O çocukların gerçekten size ihtiyacı var. Bırakın öbür sınıflar kadar başarılı olamasınlar kendi çaplarında ilerlesinler. Ayrıca çok küçükler henüz, yoğrulmaya hazır birer hamur onlar her ne kadar malzemeler tam ölçüde olmasa da bir kaç dokunuşla kurtarabilirsiniz bu kurabiyeleri.
 
Doğuya giden öğretmenlerin batıya atanmak için günleri, yılları saymasına anlam veremiyorum bir türlü. Maalesef 3 yılım kaldı diyorsunuz, niye maalesef pardon? Yıllardır doğuya atanan öğretmenler bu şekilde düşündüğü için doğu illeri maalesef hep geri kalıyor. Hatta Erzurum'daki öğretmen demeye dilimin varmayacağı insanlar hatırlarsınız, hoşgeldiniz yazısına el hareketi çekip oradan ayrılmalarını kutladılar sosyal medyada. Bakın çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendimize batırmalıyız, özeleştiri yapabilmeliyiz. 4 sene okudunuz, KPSS'de iyi bir net yapmak için ciddi emek verdiniz, doğuya atanacağınızı bile bile tercih yaptınız, atandınız, şimdi de olduğunuz yerden kurtulmak için can atıyor, velileri, idarecileri suçluyorsunuz. Ben sizin de yazdıklarınızdan yeterli gayreti göstermediğinizi gördüm. Daha ev ziyareti bile yapmamışsınız, köy dediğiniz nedir 50 hane var yok. Gidin insanların bir tas sıcak çorbasını için, hasbihal edin, hayatlarının zorluklarını görün onları eleştirmeden önce. Öğretmenlik sadece okulun dört duvarının arasında kalırsa düz memuriyetten ne farkı var?

Maalesef yeni öğretmenlerin çoğu bu şekilde. Çocuklara katlanamayan, pedagojiden bihaber, 4 yıllık tabela üniversitesi (Türkiye'deki 108 devlet üniversitesinin 100'ü bu şekilde) -ki 2 yılı pandemi yüzünden boş- mezunu öğretmen adayları, 1 sene KPSS ezberi yapıp mülakatlarda hasbelkader geçip atanınca hayatın gerçek yüzüyle karşılaşıp neye uğradıklarını şaşırıyorlar.

Bir ülkeyi çökertmek için savaşlara, katliamlara hiç gerek yok. Eğitim sistemini bitirin yeterli.
 
Öncelikle çok şükür mesleğim var. Buralara gelmek için çok çalıştım. Ama meslekten beklentim bu değildi. Okulların açılması yaklaştıkça kabuslar görüyorum. İnanın sınıftan kac kere ağlayıp çıktım. Kaç kere sinir krizi geçirdim bilemiyorum.
Ben sınıf öğretmeniyim. Doğuda bir köy okulunda görev yapıyorum. Kalabalık bir sınıf. okulun en kalabalık sınıfı,tek şube. Ben daha önceden özel eğitimde çalıştım çeşitli kurumlarda 1 yıl ve çok mutluydum öğrencilerimi çok severdim. Her gruptan çocukla çalıştım. Düşük maaş alıyordum ama çok seviyordum mesleği. Her gün yeni bir macera gibi gelirdi kendimi gelistirmek için fırsatlar yaratırdım.
Ama atandıktan sonra her şey değişti. Hayatımda bu kadar davranış sorunu olan öğrenciyi bir arada görmedim bir iki değil ciddi anlamda çok. Öyle basit sorunlar gelmesin aklınıza dersin ortasında masanın üzerine çıkıp sela okuyan mi dersiniz,arkadaşının dudağını patlatan mi,yumruk yumruğa kavgalar,arkadaşını ısırmalar, kapıyı açıp sınıftan kaçmalar... Bir de ben hep iyilikle güzellikle demokratik yaklaştım, empati yapmaya çalıştım. Çocuklar ise evde hep bastırılmış,şiddet görmüş. Başka dil, anlaşma yolu bilmiyor. Benim otoritemi saymiyorlar bu yüzden. Üstelik ders başarısı da çok düşük. Ve Allah şahidim ben 1.siniflar okuma öğrensin diye çoğu zaman teneffüs yapmadım. Teker teker hepsiyle ilgilendim, bıkmadım,kızmadım. Her tenefüs farklı bir öğrenciyle okuma yaptım. Ama okulda idareciler tarafından sürekli eleştirildim ,senin öğrencilerin niye böyle ,niye ogrenemediler, öğrenmeyen kalmayacak,veliler ilgilenmez sen öğreteceksin, alan dışı olan idareciler bile bana akıl verdi şöyle yap böyle yap. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi yapmam sıkıntı oldu,çocukları çok dışarı çıkartıyormuşum. Daha az tenefus yapmalıymışım,sınıfım çok pismiş. Atandığım ilk haftası müdür beni odasına çağırıp sen sınıf yönetimi ne demek biliyor musun dedi. Müdür yardımcısı bana 10 kişilik sınıfı örnek gösterdi. O sınıftaki öğrenciler çok temizmis,çok usluymuş. Bu muamele sadece bana yapılıyor üstelik. Sene içinde kaç defa idarenin odasına çağırılıp azar işittim bilmiyorum. Çok soğudum meslekten,çok bunaldım. Acaba sorun bende mi diye farklı yerlerde çalışan arkadaşlarıma sınıf içi durumları anlatınca hepsi şok oluyor. Bizim öğrencilerimiz de yaramaz ama seninkiler farklı diyor hepsi
Öncelikle merhabalar değerli meslektaşım 🌸
Bütün yorumları okuyamadım ama ben bu durumda kaldığımda uyguladığım yöntemi sizlerle paylaşayım belki bi faydası olur diye yazıyorum.
Ben pekiştireç çok fazla kullandım şöyle ki her öğrencinin ismini duvara yapıştırdım ve yanına bir şerit yapıştırdım.Öğrenci doğru davranış yaptığında şerife bir kalp yapıştırdım yani sticker yapıştırdım yaptığı yanlış davranışta da yapıştırdığım stickeri geri aldım (inanın bana o geri aldığınız sticker o çocuk için çok önem arz ediyor onun için saatlerce ağlayanını gördüm.)
Şerit stickerla dolduğu zaman bir ödül verdim.Burada ilk uygulama yapacağınız zaman çocuğun ödüle ulaşması için çok fazla sticker gerekmemeli zamanla sticker sayısını arttırıp ödüle ulaşma zamanını uzatabilirsiniz.

Ve evet demokratik yaklaşım çok güzel ama her zaman bunu uygulamayabilirsiniz bazen otoriter olmanız gerekebilir bütün yaklaşımları kullanmaya çalışın her konuda demokratik yaklaşım sizi yorar demokratik yaklaşımın oturabilmesi için bir düzen kurulması lazım bunun için otoriter yaklaşımla başlayıp sonrasını demokratik yapabilirsiniz çocuklar sizi neyin sinirlendireceğini neyin mutlu edeceğini bilmeli…
Umarım faydalı olmuştur başarılar diliyorum🌸
 
Doğuya giden öğretmenlerin batıya atanmak için günleri, yılları saymasına anlam veremiyorum bir türlü. Maalesef 3 yılım kaldı diyorsunuz, niye maalesef pardon? Yıllardır doğuya atanan öğretmenler bu şekilde düşündüğü için doğu illeri maalesef hep geri kalıyor. Hatta Erzurum'daki öğretmen demeye dilimin varmayacağı insanlar hatırlarsınız, hoşgeldiniz yazısına el hareketi çekip oradan ayrılmalarını kutladılar sosyal medyada. Bakın çuvaldızı başkasına batırmadan önce iğneyi kendimize batırmalıyız, özeleştiri yapabilmeliyiz. 4 sene okudunuz, KPSS'de iyi bir net yapmak için ciddi emek verdiniz, doğuya atanacağınızı bile bile tercih yaptınız, atandınız, şimdi de olduğunuz yerden kurtulmak için can atıyor, velileri, idarecileri suçluyorsunuz. Ben sizin de yazdıklarınızdan yeterli gayreti göstermediğinizi gördüm. Daha ev ziyareti bile yapmamışsınız, köy dediğiniz nedir 50 hane var yok. Gidin insanların bir tas sıcak çorbasını için, hasbihal edin, hayatlarının zorluklarını görün onları eleştirmeden önce. Öğretmenlik sadece okulun dört duvarının arasında kalırsa düz memuriyetten ne farkı var?

Maalesef yeni öğretmenlerin çoğu bu şekilde. Çocuklara katlanamayan, pedagojiden bihaber, 4 yıllık tabela üniversitesi (Türkiye'deki 108 devlet üniversitesinin 100'ü bu şekilde) -ki 2 yılı pandemi yüzünden boş- mezunu öğretmen adayları, 1 sene KPSS ezberi yapıp mülakatlarda hasbelkader geçip atanınca hayatın gerçek yüzüyle karşılaşıp neye uğradıklarını şaşırıyorlar.

Bir ülkeyi çökertmek için savaşlara, katliamlara hiç gerek yok. Eğitim sistemini bitirin yeterli.
Evet öğretmenden çok öğretmenlik bilen bir veli daha 🤣🤣🤣 eleştirmekle ne geçti elinize, konu sahibi mükemmel mi oldu. Tabela üniversitesinden de mezun olsa bir öğretmenin aldığı formasyon, gördüğü staj aynıdır. Hiçbir öğretim görevlisi size veli ziyareti yapmayı öğretmez, okulda öğrendiğiniz o formasyon bilgileri değil doğuda batıdaki pek çok okulda da sökmez. Her şeyi zamanla deneye yanıla öğrenir öğretmenler de. Çok çalışıp eğitim fakültesi bitirip atansaydınız da mükemmel öğretmen olsaydınız, hepimize öğretmenliği öğretseydiniz. Okulun kapısından çocuk bırakıp öğretmene akıl vermek değil o iş, sizi çok değil 15 tane evde sadece dayakla eğitilmiş çocuğun arasına bırakalım bakalım ne yapacaksınız. Hadsizsiniz.
 
Son düzenleme:
Evet öğretmenden çok öğretmenlik bilen bir veli daha 🤣🤣🤣 eleştirmekle ne geçti elinize, konu sahibi mükemmel mi oldu. Tabela üniversitesinden de mezun olsa bir öğretmenin aldığı formasyon, gördüğü staj aynıdır. Hiçbir öğretim görevlisi size veli ziyareti yapmayı öğretmez, okulda öğrendiğiniz o formasyon bilgileri değil doğuda batıdaki pek çok okulda da sökmez. Her şeyi zamanla deneye yanıla öğrenir öğretmenler de. Çok çalışıp eğitim fakültesi bitirip atansaydınız da mükemmel öğretmen olsaydınız, hepimize öğretmenliği öğretseydiniz. Okulun kapısından çocuk bırakıp öğretmene akıl vermek değil o iş, sizi çok değil 15 tane evde sadece dayakla eğitilmiş çocuğun arasına bırakalım bakalım ne yapacaksınız. Hadsizsiniz.
Veli değilim öncelikle. Günümüzdeki öğretmenlerin çoğunun niteliksiz olduğu da bir gerçek ne kadar görmezden gelsek de. Üniversite kalitesi çok fark ediyor bu arada, mesela Yozgat Bozok Üniversitesi Eğitim Fakültesiyle Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesinin eğitiminin bir olduğunu iddia ediyorsanız diyecek bir şeyim yok.
 
X