Universite Egitimini Birakmali Miyim?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

sarhospalavralari

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
8 Eylül 2021
31
-14
23
Oncelikle herkese merhaba, basliktan da anlasilabilecegi uzere universiteyi birakip birakmama arasinda gidip geliyorum, ayrica dikkat daginikligimi gec de olsa fark ettim. Forumda benden yasca buyuk ve tecrubeli, belki de benzer sureclerden gecmis insanlar bulunabilecegi kanaatiyle yaziyorum. Yazi cok uzun olabilir, simdiden kusura bakmayin ancak olaylarin perde arkasini ve su anki zihin yapimi yansitabilmek adina oncelikle kendimden ve egitim hayatimin bir kismindan bahsedecegim. Lutfen tamamini okumayacaksaniz yazmayin.

21 yasindayim, Istanbul'da bir devlet okulunda X Muhendisligi okuyorum. 2018 yilinda Marmara'nin en iyi anadolu liselerinin birinden mezun oldum.Bu arada sunu da belirteyim, egitim hayatim boyunca hicbir zaman kotu bir ogrenci olmadim. Anaokuluna gitmedim ancak okul oncesinde canim annemin sonsuz ilgisi sayesinde 1. sinifa basladigimda siniftaki herkesten daha bilgili ve yetenekliydim. Okumayi en hizli ben ogrendim, guzel resimler cizerdim, kendimi rahatlikla ifade ederdim ve arkadaslik kurmak benim icin kolaydi. Dersleri hicbir zaman dinlemezdim, derslerde resim cizer kendimce oyunlar oynardim ama cok basariliydim, hatta abarti gelecek ama "ders calismak" diye bir seyin var oldugunu ortaokulda ogrendim. Zannediyordum ki herkes eve gidip kitap okuyup televizyon izleyip bilgisayarla oynayip uyuyor :/ Sinav tarihlerini bilmezdim, odev yapmazdim (ya da yapamazdim bilmiyorum) ama denemelerde il siralamalarinda yuksekteydim, notlarim hep iyiydi. Liseye gectigimde ise hayatim boyunca hic ders calismamis olmanin acisi cikti. Annem hep "cepten yiyorsun, lisede anlayacaksin" derdi cogu zaman oldugu gibi hakliymis :d Zekam ya da kulturumun beni kurtaramayacagi bir noktaya gelmistim. Yine de hocalar beni cok severdi, basim beladan kurtulmazdi hir gurum bitmezdi ama derslerim de cogu zaman ortalamanin ustundeydi. Bazi derslere egilimim daha fazlaydi, ingilizce, turkce ve edebiyat gibi derslerde hep sinif birincisi olurdum. Liseyi de kotu sayilmayacak, hatta gayet iyi bir ortalamayla bitirdim zaten.

Babam 2015-2018 yillari arasinda issizdi, aylik odemesi cok yuksek olan bir mortgage vardi. Maddi durumumuz gercekten berbatti ve "bir pantolon begendim ama alamadim" seviyesinde degil, cebimizde ekmek alacak paranin olmadigi gunler sikliktaydi. Su an tekrardan toparlandik, o gunlere nazaran cok cok iyi durumdayiz. Son sene hem maddi durum, hem de annemin evi terk etmis olmasi hem de saglik sorunlarim sebebiyle okula da sinava da odaklanamadim, ayrica anlatmaya kalksam sayfalar surecek bir suru problem vardi, iliskim ailevi durumlar siddet vs vs (bunun sonuclari da benim icin cok travmatik oldu, 9 ve 4 yasinda 2 kardesim vardi, birini hazirlayip okula yollamak digerini ise kahvalti ettirip bir de sabah babamla ugrasmak zorundaydim, okula genelde 2. ya da 3. ders anca gidiyordum). O sene sinava sifir beklentiyle, tamamen "parayi odedik bari gireyim" mantigiyla girdim ve zaten Turkce-Sosyal-Matematik harici hicbir sey bilmiyordum. Hatta 45 dakika kadar erken ciktim o kadar umrumda degildi. Beklendigi uzere berbat bir sonuc aldim :') Ben de dahil kimse bunun lafini yapmadi, seneye tekrar girerim diyip kapattik.

Sonrasinda bu gunleri atlattik, evi satip kiraya gectik, artik market alisverisini yapabilecek durumdaydik. Sinava hazirlanmaya basladim ancak lisede dersleri uyuyarak veya telefonla oynayarak gecistirdigim icin fen derslerim cok zayifti, temel matematigi rahatlikla yapiyordum, turkce temelim de mukemmeldi, hatta lisede en iyi 2 dersimden biri turkceydi, sosyali de okudugunu anlama kabiliyetim yuksek oldugundan bir sekilde hallediyordum. Ileri matematik ve fizik-kimya-biyoloji ise sifirdaydi, babamla dershaneye kayit olmak icin konustum (o gune dek sadece 15 gun matematik ozel dersi almistim 8. sinifta, dershaneye de gitmemistim). Gittim fiyat aldim, durumumuz hala tam iyi olmadigindan yalvar yakar indirim aldim 4 bin lira gibi bir fiyata dusurdum. Yarisini teyzem yarisini babam verdi, 2 ay rotarli da olsa bir sekilde basladim. Dershanede siniflar seviyeye goreydi, sayisalin 2. sinifindan baslamistim ben de. Sonrasinda ilk sinifa da ciktim ama hocalar ve sinif arkadaslarima pek isinamadigim icin tekrar 2.ye gectim.
Baslangicta cok iyi gidiyordum, ama cok berbat 2 huyum var: tutarsizlik ve dikkat daginikligi. Birincisinin neredeyse dogdugumdan beri farkindayim ancak dikkat daginikligini ancak 2021 yilinda fark edebildim, kayiplari cok buyuk oldu. Dershanede de derslerde telefonla oynamaya basladim, dinlemeye calistigim halde tahtanin koselerindeki lekeleri inceliyordum :/ Soru cozumleri icin hocalarla birebir alma sansimiz vardi. 7 ay boyunca toplam 3 kere birebir aldim... Cocuklugumdan beri suregelen bir rahatsizlikmis bu, ne yazik ki ancak simdi anliyorum. Sinava 1 ay kala dershaneyi birakip yakin bir arkadasimla kutuphanede calismaya basladim. Saatte 3 kere sigara molasi veriyordum, actigim 10 dakikalik konu anlatim videosunu sonuna kadar izleyemeden onumdeki deftere cizim yapmaya basliyordum ama bir sekilde bir seyler ogrenmeyi basardim, eger sinavi kazanip bir yere yerlesebildiysem bu 1 aylik calismamin sonucudur. Tabii bu sirada babamin "sen dershaneye degil sevgilinle bulusmaya gidiyorsun, ben biliyorum oralarda neler yaptigini" gibi baskilariyla da ugrastim.

Sinav 2 gun toplam 3 oturumdu. Ilk oturuma girdim, stresten ellerim titreye titreye cozebildigimi cozdum. Ilk sinavdaki rahatligimin zerresi yoktu ne yazik ki, bunun son sansim oldugunun farkindaydim. Ciktigimda hasta gibiydim ve eve gittim, once guzel bir kusup rahatladim sonrasinda baygin yattim saatlerce. Ertesi gun sayisalla beraber yabanci dil sinavina da girecektim. Sinavin 45. dakikasinda kisa sureli bir bayginlik gecirdim, bu da yarim saatten fazla zaman kaybetmeme sebep oldu. (atesim cok yuksekti, muhtemelen o sebeple) Ilk oturumdan ciktiktan sonra anneme "ben dayanamiyorum, eve gotur beni" dedim, o da "bu sene universiteyi kazanip babandan kurtulman lazim" dedi, hakli oldugunu dusunup yari baygin bir sekilde dil sinavina girdim. Ciktigimda konusamayacak haldeydim. Eve gidip haziran ayinda 7 kat battaniye ile 18 saat kadar uyuduktan sonra capakla kapli gozler ve sis bir yuzle uyandim. Sinava universitede girmistim, tavan komple klimaliydi. Muhtemelen klima mikrobu kaptim. Her neyse, sinavi da bir sekilde atlattim ama sonucum bekledigimin cok cok altindaydi. Babama bir sene daha katlanmamak adina (nasil berbat biri oldugunu, hayatimi nasil mahvettigini bu basliga sigdiramam :'l) anksiyete ve aglama krizleri ile sistemin kapanmasina 12 dakika kala tercihlerimi onayladim.

2. tercihime yerlesmistim, muhendislik iste diyip yazdigim 12 yerden biriydi. Yurt bulduk, kayit yaptik gittim yerlestim Istanbul'a. Universite benim icin cocuklugumdan beri gordugum bir kurtulustu. Evdeki baski, siddet ve kavgalardan kacmak icin "baska sehirde universite okuyacagim" diye plan yapiyordum 10 11 yaslarindan beri. Okula uyum saglamakta gucluk cekmedim, kisiligim geregi kolay uyum saglarim, hatta mesafeli fursam dahi insanlar da sacma bir sekilde cok severler beni, seytan tuyu diyorlar sanirim :KK43: Yurtta da ayni sekilde herkesle aram iyiydi (acisi sonradan cikti tabii). Inanilmaz ama 15 yildir ilk defa babam bana kizi oldugumu hissettiriyordu. Evdeyken 1 saat disaru ciksam bagirip cagirip dovecek olan adam tum gun disarda oldugumu bildigi halde "dikkat et kendine kizim" demekten baska bir sey yapmiyordu. Ailemle aram mukemmeldi, annem artik bagirip cagirmiyor; haftasonlari eve gittigimde mutlu oluyordu. Sonradan yurttaki garip insanlara uyum saglayamadigimi (lutfen yanlis anlamayin ama gercekten her turlu insan vardi, turkce bilmeyeni de, hayatinda koyden cikmamis olani da, sifon cekmeyi bilmeyeni de, telekizi da...), evi ve kardeslerimi ozledigimi fark ettim. Hatta hayatimda ilk kez aileme bir sikintimi anlattim diyebilirim. Babami arayip nasilsin kizim dedigi anda aglayarak "baba ben dayanamiyorum, okulu birakip eve donecegim" demistim. Babam da hic beklenmedik bir sekilde "eger istiyorsan don, okulu tekrar kazanir okursun da aklini yeniden kazanamazsin" demisti.

Tanimadigin 3 kisiyle ayni odada kalmak, annenin yemeklerini yiyememek, sevgilimden baska bir sehirde olmak, yurttaki problrmler beni alkole ve sigaraya daha cok yaklastirdi, ustelik yillardir 15 saate kadar uyuyan ben geceleri uyuyamiyordum. Artik okula gitmiyordum. Oglen 4 gibi kalkip haftada 2 gun olan lab derslerine giriyor, sonrasinda kendimi bir bara atip yurdun kapanis saatine 20 dk kalincaya kadar iciyordum. Alkol hayatimda her zaman vardi ama 2. kez bu kadar baglanmistim. Yurda ayik geldigim olmuyordu. Haliyle vizelerde batirdim. Bu sirada erkek arkadasimla da ayrilmistik, yerini doldurabilmek adina hayatima cok fazla insani aliyordum. Paranoid oda arkadasimla kavga etmistik. Kisacasi hayatim sorunlarimi gormezden gelmeye calistigim bir konfor alani icerisinde curuyordu.

Finalleri de bolca FG ve FF ile atlattiktan sonra somestr gelmisti. Eve gittigimde once her sey cok guzeldi. Ailemle ozlemimizi gideriyorduk, klasik tatil muhabbeti iste. Sonrasinda babam tekrar o yikici tutumunu hatirlatmaya basladi. Kahvaltida yedigim bile dertti, kardesimle kendi aramizda konusurken gelip sus diye bagiriyordu. Kendisi ve iskenceleri tezlere konu olabilecek bir canavardir ama kisacasi varligim adama batiyor, yillardir boyle :) 1 ayi bir sekilde atlatip Istanbul'a geri dondum. Ve biriyle tanistim, simdi baktigimda cok aptalca gelse de o zamanlar karnimda kelebekler ucusuyordu. Adi Abdurrezzak olsun. Uzun iliskimden sonra ilk defa birinden hoslanabilmistim. Bulusmalarimiz mukemmeldi, ilgiliydi ve en onemlisi sonunda yanindayken baskin olmamam gereken birini bulmustum, prenses gibiydim. Normalde bulundugum ortamda hep ben yonlendirirdim, ama onun yanindayken kwdi gibi oluyordum. Ilk defa kendimi kadin gibi hissetmistim, 2 senelik iliskimde toplamda 2 kere iltifat duymustum ama onlayken 2 bulusmada defalarca kez yuzum kizariyordu. Belki de o yuzden o kadar etkilenmistim, bilmiyorum. Aramizdaki fiziksel cekim de yuksekti ki bu benim icin cok onemliydi. Okulu yine iplemesem de artik alkole bagimli degildim. Her sey guzel giderken bir anda korona belasi cikti. 3 haftalik diye 2 pantolon 3 kazakla eve donmustum, tabii bu sirada salak gibi gercekten inanmistim 3 hafta olacagina. Nerden bileyim 2 sene eve tikilacagimi.

Geldigim gibi bir de benim yas grubuma sokaga cikma cezasi geldi, zaten eve geldigim gun aglama krizlerine geri donmustum, tuzu biberi oldu. Ustune Abdurrezzak ile aramiza mesafe girdi, artik baska sehirlerdeydik, oyle olunca da ilgisizlesmeye basladi. Eski sevgilim de bunun kokusunu almis olacak ki tekrar barismak icin yazmaya aramaya baslamisti, benim de zaten boslukta oldugum bir donemdi. Tekrar baristik. Bu sirada Istanbul'daki tasasiz gunlerimin geride kalmis oldugunu kabullenemedim tabii. Dis gorunusune cok ozen gosteren biriydim, makyajsiz markete dahi gitmezdim. Her sabah kalkar dus alirdim, o buhran donemindw ayda bire dusmustu. (Bu bilgiyi vermemin sebebi durumumu iyice kavramaniz.Rica ediyorum baska yerlere cekmeyin, insanlar depresyondayken cok uc seyler yapabiliyor.) Kaslarimi sikintidan kazimistim, zaten renkli sacli ve vucudunda cokca piercingi olan birisiyim, artik iyice rahatsiz edici gorunuyordum. Geceleri erkek arkadasim gelip beni aliyordu, 1 saat yuruyup eve geri geliyorduk, sabahlari disari cikmam yasakti cunku. Ikinci donem online olan hicbir sinava girmedim. Sonuc: 0.62 gano, ailemden habersiz aldigim bursumun krediye donmesi, tekrar birinci sinif okumam.

Bir sene sonunda yavas yavas koronaya alismistim. Hala depresyondaydim tabii, aksam 5te uyanip sabaha kadar instagramda kedi kopek videolari falan izliyordum. Disari cikmayi gectim odamdan cikmak bile zulumdu. 60 kg olarak geldigim evde 77 kg olmustum. Su anda bu kilolar hala duruyor ve hicbir kiyafetim olmuyor, tabii ben hala eski bedenime gore kiyafetler alip etiketleriyle sakliyorum zayiflayinca giyerim diye.
Ekim ayinda erkek arkadasimla 3. senemizi kutladiktan 2 hafta sonra terk edildim. Sanirim bu aldigim son buyuk darbe oldu.

Ayrildiktan sonra hayatim boyunca hic olmadigim kadar kotu olmustum. Surekli yemek yiyip agliyordum. Hayatima surekli yeni insanlar girip cikiyordu, bircogunu sadece cinsellik icin kullandim. Yaptiklarimin hicbirinin dogru oldugunu savunmuyorum kesinlikle, ancak duygusal bosluktaydim, davranislarimin kontrolunu saglayamiyordum. Bu sirada surekli eski erkek arkadasimi rahatsiz ediyordum, her yerden engelli oldugum icin her hafta 3 5 yeni hesap acip yaziyordum, yeniden barismamiz icin yalvariyordum. Tabii ki keske yapmasaydim diyorum ama o donem elimi kolumu baglasalar yine yapardim muhtemelen.

Sonra ondan umidi kestim, hala cok aci cekiyordum ama artik yapabilecegim bir sey olmadigini kavramistim. Kendimi oyunlara vermistim. Sabaha kadae arkadaslarimla pc oyunlari oynuyor, yoruldugumuzda da goruntulu konusup gunleri tuketiyorduk. Yine cogu sinava girmedim, girdiklerimden de ortalama notlar aldim. Ayrilmamizin ustunden 6 ay gectikten sonra eski erkek arkadasim yeniden hayatima girdi, aylarca yazmadigim halde kendi istegiyle geldi hem de. Su an hala beraberiz ve yaklasik 4 senedir hic olmadigi kadar iyi aramiz.

Baristigimizdan beri psikolojik olarak cok daha iyiyim, aglama krizlerim yok oldu, anksiyetem cok daha dusuk. Okullarin acilacagini ogrendigimden beri de 3 sorunum var, birincisi erkek arkadasimin maddi durumu sebebiyle uzun sureli gemiye cikacak olmasi, dolayisiyla en az alti ay gorusemeyecegiz, 2.si 2 sene once yasadigim adaptasyonu tekrar yasayacak olmam ve 3.su de 3. kez 1. sinif okuyacak olmam. Sizden yardimlarinizi ve fikirlerinizi istedigim konu da 3.su. En son yaz okulunda 3 saat suresi olan ancak nornal zamanda yarim saatte bitirecegim odevi aglamaktan ve titremekten yetistireneyince yapamacagimi fark ettim. Hayatim boyunca aileme hic yetemedim, ne yaparsam yapayim daha fazlasini istediler. Inanmayacaksiniz belki ama 100 aldigim sinava annem "oyle bir kagit vermeliydin ki ogretmenin bu kagit 100'luk degil 115'lik diye not yazmaliydi" demisligi var. Ayrica sinifta kaldigimdan da haberleri yok. Soyleyebilecegimi de hic sanmiyorum.

Madem derdin universiteydi neden bu kadar uzun yazdin diyeceksiniz, haklisiniz da. Ben dert anlatmayi becerebilen biri degilim, hic olamadim ne yazik ki. Hep bikmadan dinlerim ancak bugune dek anlatamadim, bazen ufak seyleri erkek arkadasima anlatirim o kadar. Yazarken bir miktar da icimi doktum boylelikle. Anlatamadigim ve farkli basliklar acmam gereken cok fazla konu var, elbette dunyanin en sikintili insaniyim demiyorum ancak cocuklugumdan beri basima cok fazla sey geldi, bunlarin bir kismi aklima geldikce konu uzadi da uzadi. Kendimi ifade etmek konusunda sorun yasayabiliyorum, lutfen anlamadiginiz ya da merak ettiginiz bir yer varsa sorun. Fikirleriniz cok onemli zira kendi basima karar verebilecek bir durumda degilim.

Okudugunuz icin cok tesekkur ederim.
 
Bence ilkokuldaki çizdiğin resimlerden değil de, ana rahmine düştüğün andan itibaren anlatmaya başlamalıydın hayat hikayeni.

Biraz okudum ama yazdıklarının başlıktaki soru ile doğrudan bi ilgisi yoktu. Bıraktım okumayı. Az daha sıksaydın manas destanı çıkacaktı ortaya.

Bu hali ile bunu kimse okumaz. Herkes başlıktaki soruya da hayır der. Kimse çıkıp da oh çok iyi fikir okulu bırak demez.
 
Hepsini okuyamadım, ancak yarısına kadar okuyabildim. Başlığa cevabım sen bilirsin.
Belki eksileyen olacaktır ama benim üniversite tanımım topluma göre daha farklı.
Ülkedeki 5 10 sayılı üniversite dışında hepsi lise gibi. Evet üniversiteye gidince bakış açın değişiyor kültür görüyorsun falan ama eğitim bakımından birkaçı dışında hepsi aynı. Önemli olan kendine kattığın nitelik, kendini geliştirmen.
Özellikle bunu dönem stajı için yer araştırması yaparken daha da net farkettim.
Mesela bugün özel bir dikim mağazasına staj için başvuru yapmaya gittim. Kadın lise mezunu, sonra kendisini geliştirmişte geliştirmiş. Üniversiteye gidip bölüm okuyayım bitsin dememiş. Çabalamış, kendine birşeyler katmış. Şuanda aylık cirosu 50bini rahat geçiyordur.
Anlatmak istediğim, üniversite sadece bir kapı, bir geçiş. Altın bileziğin tabiki olsun. Ama sen kendini geliştirmedikçe altın bileziğin öylece durur.
Yani uzun lafın kısası eğer üniversiteyi bıraktıktan sonra kendini geliştirebileceğine inanıyorsan sen bilirsin, bırak.
Ama ben yapamam, kendimi geliştirebileceğimi sanmıyorum sadece ünv mezunu olmak istiyorum diyorsan bırakma.
 
Gönül işlerini ve okulu aynı an da idare edemiyorsun sanırım ama nacizane fikrim önce okulunu bitir işini eline al ki ilerde eşine muhtaç olma saygı duyulacak birisi ol ve ailen de işin olduğu zaman sana saygı duyar gurur duyarlar.
üniversite yıllarını çok özlemiş birisi olarak konuşuyorum...
 
Bence ilkokuldaki çizdiğin resimlerden değil de, ana rahmine düştüğün andan itibaren anlatmaya başlamalıydın hayat hikayeni.

Biraz okudum ama yazdıklarının başlıktaki soru ile doğrudan bi ilgisi yoktu. Bıraktım okumayı. Az daha sıksaydın manas destanı çıkacaktı ortaya.

Bu hali ile bunu kimse okumaz. Herkes başlıktaki soruya da hayır der. Kimse çıkıp da oh çok iyi fikir okulu bırak demez.
Gılgamış + Manas + şehname.
Çok alakasız yerden başlamış haklısın.
 
Aynen haklisin, isim gucum yok fantezi yapiyorum burada. Tamamini okumayacak olan yazmasin dedim zaten, neden o denli uzun yazdigimi da anlattim, okusaydin ukalaliga gerek kalmazdi :)
Kadın kötü birşey dememiş, sizin yararınıza birşey söylemiş. Konu üniversiteyi bırakayım mı, siz hayat hikayenizi anlatmışsınız. Kısa öz bahsetseniz yeterdi. Böyle upuzuuun yazdığınız için insanlar okumaz sıkılır, dolayısıyla size fikir verip yardımcı olamazlar. Kadının yazdığını anlayamamışsınız ukala diyorsunuz.
 
Hepsini okuyamadım, ancak yarısına kadar okuyabildim. Başlığa cevabım sen bilirsin.
Belki eksileyen olacaktır ama benim üniversite tanımım topluma göre daha farklı.
Ülkedeki 5 10 sayılı üniversite dışında hepsi lise gibi. Evet üniversiteye gidince bakış açın değişiyor kültür görüyorsun falan ama eğitim bakımından birkaçı dışında hepsi aynı. Önemli olan kendine kattığın nitelik, kendini geliştirmen.
Özellikle bunu dönem stajı için yer araştırması yaparken daha da net farkettim.
Mesela bugün özel bir dikim mağazasına staj için başvuru yapmaya gittim. Kadın lise mezunu, sonra kendisini geliştirmişte geliştirmiş. Üniversiteye gidip bölüm okuyayım bitsin dememiş. Çabalamış, kendine birşeyler katmış. Şuanda aylık cirosu 50bini rahat geçiyordur.
Anlatmak istediğim, üniversite sadece bir kapı, bir geçiş. Altın bileziğin tabiki olsun. Ama sen kendini geliştirmedikçe altın bileziğin öylece durur.
Yani uzun lafın kısası eğer üniversiteyi bıraktıktan sonra kendini geliştirebileceğine inanıyorsan sen bilirsin, bırak.
Ama ben yapamam, kendimi geliştirebileceğimi sanmıyorum sadece ünv mezunu olmak istiyorum diyorsan bırakma.
merhaba öncelikle bazı meslek grupları okulunu okumadan anlamanız imkansız terzilik güzelik uzmanlığı vs. el becerisi gerektiren aynı zaman da bir iş yerinde çalışarak kısa sürede öğrene bilirsin ama mühendislik hiç öyle birşey değil ne müh.okuyor yazmamış ama bir sürü proğram öğrencekler çizimler kimya müh. laboratuvar ortamında karışımlar vs. anca öğreniyorlar kii hiçbir inşaata rasgale gel sana iş öğreteyim diye çırak almıyorlar en az önlisans okuyup ön bilgisi olan insanları alıp eğitiyorlar malasef (tecrübesiz temizlikçi bile işe alınamıyor)
 
Gönül işlerini ve okulu aynı an da idare edemiyorsun sanırım ama nacizane fikrim önce okulunu bitir işini eline al ki ilerde eşine muhtaç olma saygı duyulacak birisi ol ve ailen de işin olduğu zaman sana saygı duyar gurur duyarlar.
üniversite yıllarını çok özlemiş birisi olarak konuşuyorum...
Okulla iliskilerim hicbir zaman karismadi zaten, yazida da dedigim gibi engel olaral gordugum sey okula adapte olamamam. Hayatimda hep baska insanlar oldu ancak egitimime eksi yonde etkisi olmadi.
Ailemin bana saygi duyacagi konusunda pek emin degilim ama ese muhtac olmama konusunda haklisiniz. Bugune dek aileme de maddi acidan pek yuk olmadim, evlenecegimi dusunmuyorum ama sayet olursa kimseden para isteyemem. Bir kadinin maddi ozgurlugunun olmasi, kendi ayaklari uzerinde durabilmesi cok onemli.
 
Hepsini okumadım ama daha iyisini yapabileceksen bırak ama yok yapamayacaksan bırakma. Kardeşim ve bir kaç arkadaşım da okudukları bölümü bırakıp tekrar sınava girip istedikleri başka yerleri kazandılar. Okuduğun bölümü bırakmak dünyanın sonu değil . Ama şahsen ben bırakır mıydım Hayır :)
 
merhaba öncelikle bazı meslek grupları okulunu okumadan anlamanız imkansız terzilik güzelik uzmanlığı vs. el becerisi gerektiren aynı zaman da bir iş yerinde çalışarak kısa sürede öğrene bilirsin ama mühendislik hiç öyle birşey değil ne müh.okuyor yazmamış ama bir sürü proğram öğrencekler çizimler kimya müh. laboratuvar ortamında karışımlar vs. anca öğreniyorlar kii hiçbir inşaata rasgale gel sana iş öğreteyim diye çırak almıyorlar en az önlisans okuyup ön bilgisi olan insanları alıp eğitiyorlar malasef (tecrübesiz temizlikçi bile işe alınamıyor)
Tabiki öyle,haklısınız.
Ancak ben okulu bırakıp kendisini başka bir meslekte geliştirebileceğini düşündüğüm için böyle bir yorum yaptım. Konu sahibi ikilemde kaldıysa demek ki okumak istemiyor, bırakıp kendisini geliştirsin demek istedim.
Eğer illa üniversite mezunu olacaksa kendisine birşeyler katacaksa devam etsin tabii. Çok uzun yazmış, sanki bahane bulmaya çalışmış gibi.
 
Kadın kötü birşey dememiş, sizin yararınıza birşey söylemiş. Konu üniversiteyi bırakayım mı, siz hayat hikayenizi anlatmışsınız. Kısa öz bahsetseniz yeterdi. Böyle upuzuuun yazdığınız için insanlar okumaz sıkılır, dolayısıyla size fikir verip yardımcı olamazlar. Kadının yazdığını anlayamamışsınız ukala diyorsunuz.
Yok gayet iyi anladim anlamasina da, salladigimi nerden cikarmis, ya da isim gucum yok neden oturup 2 saat boyle bir hikaye uydurayim? Arkaplani ve yasadigim sorunlari ustunkoru de olsa aciklayabilmek adina uzun yazdim zaten, kaldi ki ilk paragrafta belirttim uzun oldugunu, kimseyi zorlamiyorum ki. Bu forumda tum sayfayi kaplayan noktalama isareti dahi olmayan yazilar da gordum, onlara bile yuzlerce cevap veren insan varsa illa ki bunu okuyacak insanlar da vardir.
 
Açıkçası yazıya şöyle bir göz gezdirdim. Ama ben olsaydım hazır evdeyken adamakıllı ders çalışıp bu yıl yeniden sınava girmiş olurdum. En azından başka bir üniversite bölüm seçerdim. Doğrudan eğitim hayatım bitmemiş olurdu
 
Açıkçası yazıya şöyle bir göz gezdirdim. Ama ben olsaydım hazır evdeyken adamakıllı ders çalışıp bu yıl yeniden sınava girmiş olurdum. En azından başka bir üniversite bölüm seçerdim. Doğrudan eğitim hayatım bitmemiş olurdu
Acikcasi onu da dusunuyorum. Evde oldugum surede sadece almanca ve yazilim ogrendim ders calisamadim ne yazik ki, bu sene sayisal yerine baska bir bolumden de sinava girebilirim ancak yasim da ilerliyor. Bastan baslayip riske atmali miyim ondan da emin degilim.
 
Acikcasi onu da dusunuyorum. Evde oldugum surede sadece almanca ve yazilim ogrendim ders calisamadim ne yazik ki, bu sene sayisal yerine baska bir bolumden de sinava girebilirim ancak yasim da ilerliyor. Bastan baslayip riske atmali miyim ondan da emin degilim.
Üniversite ve bölüm değişikliğini de araştır istersen. Puanin yeterse degistirebiliyorsun
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X