[
SIZE="3"]
Natürel Siklusta ICSI(ilaçsız tüp bebek).
Natürel Siklusta ICSI
Yumurtalık rezervi kısıtlı olan ve ilaç uyarısı ile yumurta gelişimi sağlanamayan kadınlarda son alternatif olarak, kadının her ay kendiliğinden büyüyen tek yumurtası takip edilerek mikroenjeksiyon uygulaması gerçekleştirilebilir. Düzenli adet gören kadınlarda her ay yumurtalıklardan bir yumurta geliştiği tahmin edilebilir. Bu yumurtanın büyümesi takip edilerek yeterli gelişim gösterdiği dönemde yumurta toplama işlemi ve takiben mikroenjeksiyon uygulanır ve gelişen embriyo uygun bir dönemde transfer edilir. Türkiye’de bu uygulama ile elde edilen ilk gebelik ve canlı doğum merkezimizde gerçekleştirilmiştir.
Tedavide başarı şansı, tek embriyonun transfer edilmesi nedeniyle %15 civarındadır.
Natürel Siklusta ICSI Uygulaması -İlaçsız Tüpbebek
Yaklaşık on yılı aşkın süredir ülkemizde yardımcı üreme teknikleri sayesinde binlerce kısır çiftin çocuk sahibi olma rüyası gerçekleşti. Kısırlığa yaklaşım belirli standart kuralları içerisinde sürdürülürken aynı zamanda daha başarılı, daha kolay ve daha az maliyetli yöntemlerin arayışı da sürüyor. Bunlardan biri de ilaçsız tüp bebek.
Yumurtalıkların uyarılması amacıyla kullanılan ilaçların yüksek maliyeti, hasta ve hekim açısından büyük bir sorun teşkil ediyor. Yardımcı üreme tekniklerini gerçekleştiren hekim önemli bir ikilem ile karşı karşıya kalıyor. Hekim, rahim içerisine transfer edeceği embriyo sayısını arttırdıkça gebelik oranını da, çoğul gebelik riskini de arttırdığının bilincindedir. Yumurtalıkların ilaçlarla uyarılması; çok sayıda folikül (yumurtalıkta yumurtayı içeren kesecik) gelişimi, dolayısıyla çok sayıda yumurta ve embriyo imkanı getiriyor. Embriyoların laboratuvarda uzun süreli kültüre (besi ortamı) edilmesi sayesinde, embriyo seçimi ve yüksek gebelik şansı elde edilebiliyor.
Son yıllarda ardışık kültür ortamlarının da geliştirilmesiyle ülkemizde de yoğun şekilde blastosist (5. gün) transferlerinin gerçekleştirildiğini görüyoruz. Blastosist (8 hücreden fazla sayıda hücre içeren embriyoya verilen isim) transferi, transfer edilen embriyo sayısının kısıtlanmasını, dolayısıyla da çoğul gebelik riskinin azaltılması imkanını tanıyor. Dünyada artık yumurtalıkların uyarılması protokollerinin yumuşatıldığı, daha az uyarıcı ile daha az oosit (yumurta) oluşturulmasını tercih edildiği görülüyor. Laboratuvar kültür ortamlarındaki gelişmeler, daha az sayıdaki yumurtanın veya embriyonun daha verimli kullanılmasına imkan tanıyor. Artık tedavilerde, tek veya iki blastosist transferiyle benzer gebelik oranlarının elde edilebildiği ve çoğul gebelik oranının en alt düzeye indirilebildiği görülüyor. Bu durum basitleştirilmiş tüp bebek (friendly IVF veya simplified ART) olarak da adlandırılan bir yaklaşımı ortaya çıkarıyor. Daha az ilaç uyarısıyla veya hiç uyarı yapılmadan yumurta eldesi ve blastosist transferi hedefleniyor.
Ülkemizin şartları çiftlere, yardımcı üreme tekniklerinde tek bir uygulamada, çoğul gebelik riskinden de koruyarak, en yüksek şansı sunma zorunluluğu getiriyor. Tedavinin tüm masraflarının çiftler tarafından karşılanması, tedavi masrafına ithal ilaçların yüksek maliyetinin de eklenmesi nedeniyle, faydasız ilaçların gereksiz dozlarda kullanımından kaçınılmalı. Alt yapı ve tecrübe eksiklikleri tamamlanmadan hasta tedavisine başlanmamalı. Günümüz tekniklerinin yeterli başarıyı sağlayamadığı önemli bir grup, yumurtalıkların uyarılması uygulamalarına kötü yanıt veren hastalardır. Bu grupta uygulanan ilaç protokolleri çoğunlukla az sayıda ve kötü kalitede yumurta eldesi ile sonuçlanıyor. Embriyo transferi yapılabilen olgularda gebelik oranı ise oldukça düşük kalıyor.
Natürel siklusta gelişen tek yumurtanın kullanımı
Düzenli adet gören kötü yanıtlı bir olguda, zaten her ay bir follikül geliştiği düşünüldüğünde, ilaç uyarısı sonucunda yine bir veya iki yumurta elde edilmesi, yüksek doz ilaç uygulamasının bir anlam taşımadığını gösteriyor. Böyle olgularda hiçbir uyarıya gerek duyulmadan, kendiliğinden seçilen ve gelişen follikülün takip edilmesi ve follikül aspirasyonu (vakumla emilmesi) ile elde edilen yumurtanın ICSI (mikroenjeksiyon) ile değerlendirilmesi natürel siklusta ICSI olarak adlandırılıyor.
Natürel siklusta ICSI uygulamasında, yumurta gelişimi ultrasonografi ve gerektiğinde kan östrojen seviyesi ile takip ediliyor. Hiç bir ilaç uyarısı olmadığından her ay tek bir yumurta gelişimi bekleniyor. Bazen iki yumurtanın bir arada büyüdüğü görülebiliyor. İlaç kullanımı olmaması nedeniyle yumurtanın büyümesi ve çatlaması tamamen vücudun kendi hormonlarının kontrolü altındadır. Bu durum tedaviyi klasik tüp bebek uygulamalarından farklı kılıyor. Klasik bir tüp bebek tedavisinde öncelikle gonadototropin salgılatıcı hormon analoğu adı verilen ilaçların yardımı ile vücudun kendi hormonları baskılanıyor. Bu şekilde yumurta gelişimi tamamen dışarıdan verilen ilaçlarla kontrol edilebilir hale geliyor. FSH ve HMG hormonları içeren ilaçların yardımıyla yumurta gelişimi uyarılıyor. İlaç dozu arttırıldıkça birden fazla yumurta gelişimi imkanı doğuyor. Ancak yumurtalıkların rezervi azaldıkça, çok sayıda yumurta gelişimini sağlamak için ihtiyaç duyulacak ilaç miktarı artıyor. Bazı olgularda çok yüksek miktarda ilaç kullanımına rağmen ancak bir veya iki yumurta elde edilebiliyor.
Natürel siklusta hormonların etkisi
Natürel siklus tedavisinde yumurtalıkları baskılayıcı ön hazırlık ilacı kullanılmadığı için yumurta gelişimini vücudun kendi hormonlarının kontrolündedir. Yani vücut kendi FSH hormonu uyarısıyla yumurta gelişimini sağlıyor. Ancak natürel siklus uygulamasındaki asıl risk burada karşımıza çıkıyor. Yumurtanın çatlamasını sağlayacak olan LH hormonu da baskılanmamış durumdadır. Bu nedenle LH hormonu kendiliğinden yükselip yumurtanın erken dönemde çatlamasına neden olabiliyor.
Normal yumurta gelişimi;
yumurtayı barındıran follikül (sıvı kesesi) belirli bir seviyeye kadar büyüdükten sonra çatlar ve yumurta dışarı atılarak tüp içerisine geçer. Çatlayan yumurtadan geriye kalan follikül içerisine sarı renkli bir sıvı salgılanır ve bu yapı korpus luteum (sarı cisim) olarak adlandırılır.
Yumurta toplama işleminin gerçekleştirilebilmesi ve sağlıklı kullanılabilir bir yumurtanın elde edilebilmesi için, yumurtanın belirli bir olgunluk seviyesine ulaşmış olması, ancak çatlamamış olması gerekiyor. Klasik tüp bebek tedavilerinde yumurtanın son olgunluğuna kavuşması, hCG hormonu içeren ilaçların enjeksiyonuyla sağlanıyor. Bu ilacın yapılmasını takiben 30 - 36 saat içerisinde yumurtalar son olgunluklarına kavuşurlar. Ancak ilaçtan 40 - 44 saat sonra yumurtalar çatlıyor. Dolayısıyla yumurta toplama işlemi yaklaşık 36. saatte gerçekleştirilmeli.
Natürel siklusta ise yumurta belirli bir büyüklüğe ulaştığında LH hormonu seviyesi yükselerek yumurtanın son olgunluğuna ulaşmasını ve çatlamasını sağlıyor. Ancak LH hormonunun ne zaman yükseldiği çok iyi takip edilmeli. hCG ilacı ile sağlanan programdan farklı olarak, natürel siklusta LH hormonu yükselip en üst seviyesine ulaştıktan 24 saat sonra yumurta çatlıyor. Bu nedenle eğer LH hormonu takip edilmezse yumurta çatlayacağından, toplama işlemi ile yumurta elde etmek imkanı olmaz.
İdeal bir takipte, yumurta yaklaşık 17 mm boyutuna ulaştıktan sonra, LH hormonu yükselmeden hCG ilacı verilerek yumurta toplama işlemi programlanabilir. Eğer LH hormonu daha önce kendiliğinden yükselirse, bu durumda hormonun en üst seviyeye ne zaman ulaştığı belirlenerek 24 saat dolmadan yumurta toplama işlemi gerçekleştirilmeli. Eğer yumurta toplama işlemi erken yapılırsa olgun olmayan bir yumurta elde edilecek ve tedavide başarı şansı belirgin derecede azalır. Aksine, eğer toplama işlemi için gecikilirse yumurta çatlamış olacak
Ovulasyon
Natürel siklusta gebelik şansı
Natürel siklusta ICSI uygulamalarında gebelik şansı belirli bir seviyede kalıyor. Bunun nedeni tek yumurtayla sürdürülen bir tedavide bazı risklerle karşılaşılması. Normal şartlarda vücut içerisinde gerçekleşen hadiselerin laboratuvar şartlarında taklit edilmesi kolay olmaz.
Normal şartlarda, çocuk sahibi olmak isteyen 100 çiftten her ay ancak yirmisinin gebelik elde edebildiğini biliniyor. Diğer bir deyişle her ay normal gebelik şansının %20 olduğu kabul ediliyor. Natürel siklusta ICSI uygulaması ile bu başarı şansının üstüne çıkmak mümkün olmaz. Bu güne kadar elde ettiğimiz tecrübemiz de bunu yansıtır. Natürel siklusta ICSI uygulamalarında gebelik şansının %10 seviyesinde olduğunu görürüz. Ancak bu oran, embriyo transferi yapılan hastalar için elde edilen gebelik oranıdır. Tedavinin başlangıcından itibaren pek çok basamağı başarıyla atlayarak embriyo transferine ulaşılıyor.
Toplam 100 çift için natürel siklusta ICSI tedavisi planlandığında tedavi basamaklarının nasıl ilerlediğini görecek olursak
[/SIZE][/COLOR]