Uyku problemleri

roxett

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.280
60
46
Uykusuzluk nedir?

Uykuya dalma, uykuyu sürdürme ve sonlandırmaya ilişkin sorunlar, dinlendirici olmayan uyku, insomnia (uykusuzluk) karşılığı kabul edilmektedir. Gündüzleri yorgunluk hissi, duygu alanında değişmeler (huzursuzluk, hırçınlık gibi), verimlilikte azalma, hatta düşünsel işlevlerde bozulma tabloya eşlik edebilmektedir.

Uykunun dönemleri var mıdır?

Uykuda farklı 5 dönem dikkati çekmektedir. Bu dönemlerden birisi REM (Rapid Eye Movement) diğerleri ise Non-REM olarak adlandırılmaktadır. Non-REM dönemi kendi içinde iki ana bölüme ayrılabilir:

Yüzeyel uyku (1. dönem ve kısmen 2. dönem)

Derin uyku (3. ve 4. dönemler). Bu dönemleri içine alacak şekilde bir tanım yapılırsa uyku, uyanıklıkla 5 uyku dönemi arasındaki periyodik geçişlerdir denebilir.

Genellikle kısa bir uyanık dönemden sonra insanlar 1., 2., 3. ve 4. döneme girmektedir. Uykunun başlamasından yaklaşık 90-120 dakika sonra da ilk REM dönemi ortaya çıkmaktadır. Daha sonra da 90-120 dakikalık aralarla bir gecede 3-5 REM döneminden geçilmektedir. Genç erişkin insan uykusunun yaklaşık olarak %5-10’unu 1. dönem, %45-60’ını 2. dönem, %20-25’ini 3. ve 4. dönem ve %20-30’unu REM dönemi kapsamaktadır. Genel olarak uykunun ilk üçte birlik bölümünde Non-REM, son üçte birlik döneminde de REM uykusu daha fazla yer almaktadır.

Yüzeyel uyku, uyku-uyanıklık geçişi arasındaki dönemi oluşturmakta olup bu dönemde insanlar kolaylıkla uyandırılabilmektedir. Derin uyku sırasında insanın uyandırılabilmesi için daha şiddetli uyarana ihtiyaç vardır. Bu dönemdeki değişimlerin, bedensel dinlenmeye, yenilenmeye hizmet ettiği kabul edilmektedir. Derin uykunun yeterince uyunmadığı ya da deneysel olarak ortadan kaldırıldığı durumlarda ise insanlar dinlenemediklerinden, sabah yorgun kalktıklarından, yeni bir günün yükünü taşıyacak durumda olmadıklarından yakınmaktadırlar.

Rüyalar ne zaman görülür?

Rüyaların % 80'inin REM sırasında görüldüğü bilinmektedir. Bu dönemdeki değişimler, fizyolojik aktiviteler açısından uyanıklığa benzerlik göstermektedir. REM'in işlevi konusunda iki temel açıklama vardır: birincisi, REM'in amacı gün içinde yaşananları unutmaktır, ikincisi, REM uyanıklıkta alınan bilgilerin düzenlenmesinde hizmet eder.REM'in birey için gerekli bulunmayan kayıtları silerek, gerekli olanları düzenleyerek ertesi güne duygusal ve düşünsel olarak hazırlanmaya hizmet ettiği söylenebilir.Ayrıca hayvan deneyleri, öğrenme ile REM arasında yakın ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.

Uyku bozuklukları yaygın mıdır?


Uyku bozukluklarının genel populasyonda yaygınlığı % 15-35 civarında olup, % 10-20 oranında ağır ve kalıcı bir şekilde uykusuzluktan yakınanlar bulunmaktadır. İnsanların % 50’si yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk çekmektedirler. Bu insanların yarısının sorunlarının ciddi boyutta olduğunu ifade etmeleri, uykusuzluğun önemli ve oldukça yaygın olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Yaşa ya da cinsiyete göre uyku sorunları değişir mi?

Araştırmalar kadınların daha fazla uykusuzluk yakınması bulunduğunu göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte uyku ihtiyacı da azalmaktadır. Gençlerin daha çok uykuya dalma güçlüğü çektikleri, yaşlıların ise uykuyu sürdürmeye ilişkin sorunlarının ön planda olduğu dikkati çekmektedir. Yaşlılıkla artan hastalıkların uykusuzluk oluşumuna katkısı da yadsınamaz. Süregen uykusuzluk, kadınlarda, yaşlılarda ve bedensel ya da ruhsal hastalıkları olanlarda yaygındır.

Uykusuzluk insanı nasıl etkiler?

Uykusuzluk, hasta için uyuyamamanın ötesinde anlam taşımakta, psikososyal, mesleki alanlarda da sorunlara yol açmaktadır. Araştırmalar, uykusuzluğu olan insanların günlük yaşamlarında ve genel sağlık alanlarında daha çok sorunları olduğunu, giderek yaşam kalitesinin düştüğünü ve zaman/enerji yönünden daha çok yardım aramaya yöneldiklerine işaret etmektedir.

Ruhsal bozukluklarda uyku sorunları daha fazla görülür mü?

Psikiyatrik bozukluklarda uykusuzluk yakınmasının % 75 oranında bulunduğu dikkati çekmektedir. Bunların içinde depresyonda ortaya çıkan uyku bozuklukları özel bir yer tutmaktadır. Depresyonda olan kişilerin uyku örüntüsündeki değişiklikler biyolojik gösterge olarak kabul edilmektedir. Bu örüntüdeki tipik özellikler, kısa sürede REM dönemine girme, geceleri sık uyanma, sabahları erkenden uyanma olarak özetlenebilir. Anksiyete (kaygı) tablolarında ise çoğu zaman uykuya giriş sorunları ön plandadır. Bu hastaların bir bölümü gerginlik nedeniyle, yeterince gevşeme elde edemediklerinden uykuya zorlukla girebilmektedirler.

Uykusuzluk nedenleri nedir?

Uykusuzluğa, uyarılmaya yol açan tüm faktörlerin neden olabileceği söylenebilir. Bu nedenle kaynağında kısa süreli ya da kalıcı psikoljik/biyolojik değişmeler yer alabilir.

Bedensel hastalıklar ve bazı ilaçlar biyolojik faktörler olarak ortaya çıkmaktadır.

Psikolojik faktörler olarak bireyin içinde bulunduğu gerginlik ve kaygı gibi yaşantıların, uykunun başlangıcında beklenen gevşemeye engel olduğu, hatta uyku ya da uyumanın kaygı verici bir yaşantı olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Böylece, hastanın uykuya girişi gecikmekte ya da uykuya geçememekte, uyku başlasa bile kesintilerle sürmektedir.

Aşırı uyku nedir?

Gündüzleri uyuklamaların temel yakınma olduğu aşırı uyku tabloları, tüm uyku bozukluklarının yarısını oluşturmaktadır. Aşırı uyku tablosunun içinde iki önemli bozukluk yer almaktadır: Bunların birincisi uyku apnesi, ikincisi ise narkolepsidir.

Uyku apnesi, bir saatlik uyku sırasında 10 saniyeden uzun süren beşden fazla sayıda solunum durmasıdır. Yaşamı tehdit eden, ani gece ölümlerine neden olduğu ileri sürülen ve yorgunluk, isteksizlik, verimsizlik, düşünsel işlevlerde bozulma, duygusal dengesizlik gibi çeşitli psikiyatrik belirtilere yol açabilen bir tablodur.

Narkolepsi, gündüzleri uyku atakları, karabasan ve diğer ek belirtilerle karakterize bir tablodur.. Tanı, uyku laboratuarlarındaki çalışmalarla konabilmektedir.

Uykuda konuşma, yürüme, kabus neden olur?

Uykuda konuşma, yürüme, diş gıcırdatma, kabus, korku, karabasan, altını ıslatma gibi tabloları içeren uyku bozuklukları (parasomnia'lar) tüm uyku bozukluklarının % 15.'ni oluşturmaktadır. Genellikle çocukluk ve ergenlik dönemde görülmektedir. Çocuk ve ergenlerin yaklaşık dörtte birinde parasomnia görülmektedir. Bu oran, erişkin dönemde % 1’e düşmektedir. Genellikle uykunun başlangıç dönemindeki Non-REM uykusu sırasında görülmekte olan parasomnia tablolarının genellikle psikolojik nedenlere dayalı olduğu dikkati çekmektedir. Bu nedenle tedavinin temelini psikolojik modeller oluşturmaktadır.

Uyku düzeni bozuklukları nedir?

Uyku düzeni (siklus) bozuklukları, tüm uyku bozuklularının % 2.9'nu oluşturmaktadır. Burada zaman zaman gece çalışanlara, uçakla ekvatora paralel olarak yolculuk yapanlara (jet-lag), günlük siklusu 24 saatten kısa ya da uzun olanlara ait tablolar yer almaktadır. Tedavi nedene yönelik olup, ritmin düzenlenmesi temel alınmaktadır.

Uyku bozukluğunun tanısının konabilmesi için,yakınmanın tanımlanması, nasıl ortaya çıktığının ve ilişkili faktörlerin araştırılmasına yönelik olan ayrıntılı bir görüşme , psikolojik değerlendirme yapılmalı ve fizik muayene ile laboratuvar testleri uygulanmalıdır.Ancak görüşme ve incelemeler sonucunda uygun tedaviye yanıt alınamamış, spesifik bir uyku bozukluğuna işaret eden sorunları bulunduğu düşünülen ya da tedavi sonuçları izlenecek hastalar uyku laboratuvarında incelenmelidir.

Uyku sorunlarının tedavisi nasıl oluyor?

Uykusuzluğu olan kişilerin bir sonuç alamamalarına karşın uyumak için alkol vb. maddeleri kullandıkları dikkati çekmektedir. Bu şekilde, tabloya diğer sorunlar eklenmektedir.

Uykusuzluğun kaynağı olarak görülen bedensel ve psikolojik gerginlikle başetmek için gevşeme teknikleri ile gerginlik ortadan kaldırılmaya çalışılır. Bazı uykusuzluk tablolarında ilaç tedavisi kullanılmaktadır.

Uykusuz insanların bir bölümünde sadece uyku hijyeninin düzenlenmesiyle önemli ölçüde yarar sağlanabilmektedir. Uyku hijyeni için şu noktalara dikkat edilmelidir:

çok aç ya da tok olmamak,
kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınmak,
düzenli egzersiz yapmak, ancak akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınmak,
uyku gelmeden yatağa girmemek,
yatak odasını sadece uyku ve cinsel ilişki için kullanmak,
uyuyamadığında uyumaya çabalamamak, yataktan ve yatak odasından çıkarak başka bir yerde zaman geçirip uyku gelince yatağa dönmek,
ne kadar uyunursa uyunsun sabah belirli bir saatte kalkmak,
gündüzleri uyumamak ve yatak odasını ses, ışık, ısı yönünden izole etmek.

Aslında bunlar herkesin sağlıklı bir uyku için dikkat etmesi gereken kurallardır.
 
kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınmak

Benim uykusuzluğumun nedeni sigara ve kola sanırım.Offff bırakamıyorum ki...
 
Uykuları bölünen kişiler, ağrıya karşı daha hassaslaşıyor..


Ağlayan bir bebek ya da başka bir nedenden ötürü sürekli uykuları bölünen kişilerin, ağrıya karşı daha hassaslaşabildikleri görüldü.
ABD'de bir uyku laboratuvarında 32 sağlıklı genç kadınla yapılan araştırmada, üç gece boyunca sürekli olarak uykuları bölünenlerin ağrı algılarında değişiklik gözlendi.
Bu kişilerin vücutlarının ağrı sinyallerini engelleme yetisinin azaldığı ve kadınların grup olarak sırt ağrısı ve mide krampları gibi ağrılardan daha fazla söz ettikleri belirtildi.
Öte yandan araştırma çerçevesinde her gece birkaç saat uyumalarına izin verilen, ancak uykuları bölünmeyen katılımcıların ağrı algılarında, aynı süre uyku uyumalarına rağmen uykuları bölünenlerdeki gibi bir değişiklik görülmediği bildirildi
 
Uyku kısa bir sürede bütün anne adayları için büyük bir lüks haline gelecektir. Bu nedenle henüz böyle bir sorununuz yokken, elinizden geldiğince fazla uyuyun.

Uyku problemi farklı nedenlerden kaynaklansa da bütün hamile bayanların ortak sorunudur.

� Erken ve geç hamileliklerde ortak olarak gece uyanma ihtiyacı hissedebilirsiniz.
� Kilo aldıkça uyuyacak uygun ve rahat bir pozisyon bulmakta zorlanacaksınız.
� Vücut sıcaklığınız gün geçtikçe artacağından, yatağı çok sıcak bulabilirsiniz; fakat kalktıktan sonra da soğuk hissedebilirsiniz.
� Bel ve sırt ağrısı sizi uyutmayabilir.
� Bacak krampları ki bunlar; çoğu bayanın ortak şikâyetlerindendir.
� Kaşıntı hissi sizi uyutmayabilir.

Kendi tarafınızda yatmaya özen gösterin

Eğer uykunuz bölünüyorsa doktorunuzla konuşun, o size bu durumu engellemek için çözüm yolları önerecek ya da en azından bundan kurtulmanıza yardım etmeye çalışacaktır. Yatış pozisyonunuzu değiştirmek işe yarayabilir. Kendi tarafınızda yatın. Bacaklarınızın arasına yastık koyarak uyumakta size yardımcı olacaktır.

Basit rahatlama teknikleri de uyumanızda size yardımcı olacaktır. Ritmik bir şekilde nefes alıp-vermeye konsantre olarak, vücudunuzun her bölümünü aynı anda rahatlatmaya çalışın. Egzersizler kan dolaşımını arttırıp, stersi azaltacağından daha iyi uyumanıza yardımcı olacaktır. İnce pamuklu gecelikler, terlemeden yatmanıza yardımcı olacaktır. Ayrıca yatmadan önce yapacağınız rahatlatıcı bir banyo da sizi uykuya hazırlayacaktır.

Sık idrara çıkma ihtiyacı, bebeğin tekmelemesi veya büyüyen karnın verdiği rahatsızlık nedeniyle uyku düzeni bozulabilir. Uyumadan önce ılık bir banyo veya gevşeme egzersizleri tavsiye edilir

Önemli bir uyku düşmanı: mide yanması

Mide yanması probleminiz varsa ve ilaç kullanmıyorsanız, yatmadan önceki iki saat boyunca yemek yememeye özen gösterin. Akşam yemeklerinizin hafif olmasına dikkat edin. Akşam yemeğiniz mutlaka bol kalorili tam bir akşam yemeği olmak zorunda değildir. Kahvaltı şeklindeki bir akşam yemeği tercih ettiğinizde mide yanmalarınız daha az olabilir.

Yatağınızın özelliklerini gözden geçirin

Sağlıklı bir uyku için yattığınız yatağın özellikleri de çok önemlidir. Çok sert bir yatak uyumanızı zorlaştırırken, çok yumuşak bir yatak bel ağrılarıyla uyanmanıza neden olabilir. Yatağınızın ortopedik özellikler taşımasına dikkat etmelisiniz.

Gebeliğin son dönemlerinde en iyi uyku pozisyonu sol yandır. Karnınızı desteklemek için altına bir yastık koyabilirsiniz. Ayrıca yine iki bacağınızın arasına alacağınız bir yastık (bu yorganınız da olabilir), bel ağrılarından korunmada yardımcı olabilir.

Uykuya dalarken olumlu duygular ve düşünceler içinde olmalısınız

Tüm duyguların atasının düşünceler olduğunu unutmayın. Uykuya dalarken olumlu şeyler düşünürseniz olumlu duygular hisseder ve daha rahat uyursunuz. Kendinize hayalinizde bir cennet yaratın ve beş duyunuzla bu cennette neler hissedeceğiniz konusunda bir hayal oluşturun. Bu hayal oluşana kadar uykuya dalmış olacaksınız.

Hiçbir şey fayda etmezse klasik yöntemleri deneyin: koyun sayma, belli bir rakamdan geri sayma gibi.

Bunların hiçbiri fayda etmezse durumu doktorunuza iletin.
 
Uykusuzluğu tanımlamak, hasta tarafından hissedilen ve kişiden kişiye değişen bir durum olduğundan, oldukça zor. Hem gece hem de gündüz birçok soruna yol açan ve işte okulda performans düşüklüğüne neden olan uykusuzluk, solunum problemleri olan hastalarda ciddi kalp-beyin damar hastalıklarına da neden olabiliyor. Bu nedenle uykusuzluk yakınmasına dikkatli yaklaşmak, nedenlerini mutlaka belirlenerek buna yönelik tedavi uygulanmak gerekiyor.
Uykusuzluk (insomnia) hakkında bilgiler veren Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Vedat Sözmen, uykusuzluğun en sık görülen şeklinin uykuya dalma güçlüğü şeklinde ortaya çıktığını belirtiyor. Uykuya dalma süresi uzadıkça hastanın sıkıntısının arttığını ve bu sürenin daha da uzun algılanmasına yol açtığını söyleyen Dr. Vedat Sözmen, "Uykusuzluğun bir diğer şekli de uykuyu sürdürme güçlüğüdür. Bu hastalar uykuya dalmakta güçlük çekmezler, ancak kolayca uyanırlar ve tekrar uyumakta zorluk çekerler. Bir diğer uykusuzluk şekli sabah erken kalkıp tekrar uyuyamamaktır ve bu yakınma genellikle depresyon bulgusu olarak kabul edilir. Bazı kişiler ise gece uykularında bir yakınma olmadığını söylemelerine rağmen sabah dinlenmemiş olarak kalktıklarından yakınırlar. Bu da bir çeşit uykusuzluk olarak kabul edilir" diyor. Uyuma güçlüğü çeken hastalarda gündüz başağrısı, yorgunluk, sinirlilik, konsantrasyon ve performans düşüklüğü gibi yakınmaların gözlendiğini aktaran Dr. Vedat Sözmen, şu bilgileri veriyor: "Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda orta yaşın üzerindeki kadınlarda %40, erkeklerde ise yüzde 20’nin üzerinde uykusuzluk görülmüştür. Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise toplumun yüzde 30’da uykusuzluk yakınması tesbit edilmiştir."

Uykusuzluk Çeşitleri ve Nedenleri

Dr. Vedat Sözmen'in verdiği bilgilere göre, uykusuzluk genellikle sürelerine göre değerlendirilir. Geçici uykusuzluklar genellikle otel odası, arkadaş evi gibi alışık olunmayan ortamlarda uyumak ve sınav, iş görüşmesi gibi gerginlik yaratan durumlarda ortaya çıkan geçici olarak birkaç gün süreyle devam eden yakınmalardır. Bu sebep ortadan kalktıktan sonra kişi normal uyku düzenine geri döner.
Kısa süreli uykusuzluklar ise geçici uykusuzluklarda olduğu gibi hastalık, gerginlik yaratan bir olay sonrası ortaya çıkar ve 1-4 hafta içinde sebebin ortadan kalkması ile düzelir. Bu hastalarda uykusuzluğun uzun süreli hale dönüşme olasılığı her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Uzun süreli uykusuzluklar ise aylarca süren yakınmalardır ve bu hastalar mutlaka uyku konusunda uzman bir hekim tarafından değerlendirilmeli ve tanı konduktan sonra gerekli tedavi uygulanmalıdır. Bu gruptaki uykusuzluğun en sık görülen sebepleri psikolojik-psikiyatrik bozukluklar, uyku-apne sendromu, huzursuz bacak sendromu gibi uyku bozuklukları, Alzheimer, Parkinson Hastalığı gibi dejeneratif beyin hastalıklarıdır.


Sebepleri Ayrıntılı Bir Şekilde Araştırılmalı

Uykusuzluğun tanısını koyabilmek için ilk yapılması gereken hastadan ayrıntılı hastalık öyküsü almaktır. Uykusuzluğun süresi, yakınmanın başlangıcında yaşanan herhangi bir sosyal olay (bir yakınının vefatı, iş veya şehir değiştirme gibi), uyku sırasında olan horlama, solunum durması, kol ve bacaklarda hareket gibi yakınmalar ve uykusuzluğa eşlik eden diğer hastalıklar (demans, Parkinson gibi) mutlaka değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirmeden sonra gerekli olan hastalara uyku tetkiki (polisomnografi) yapılır. Polisomnografide beyin dalgaları (EEG, hastanın uyku kalitesini değerlendirmek için), göz hareketleri (uyku sırasında uyku evrelerini belirlemek için), kas gerginliği (çene, bacak), solunum hareketleri, solunan hava miktarı, vücut hareketleri gibi birçok parametre kaydedilir. Bu parametreleri kaydetmek için hastaya birçok eletrot takılır ve bir hastane odasında uyuması istenir. Bu şartlar altında hastanın uykuya dalma süresi biraz uzasa da genellikle yeterli kayıt elde edilir. Bu kayıtlarda uykuyu bozan faktörler araştırılır. Örneğin, uyku-apne sendromu olan bir hastada solunum durması, kandaki oksijen düzeyi değerlendirilir ve tesbit edilen sebebe yönelik tedavi planlanır. Uykusuzluk yakınması olan her hastaya polisomnografi tetkiki yapılması gerekmez. Öykülerinde uykusuzluk sebebi olarak solunum bozukluğu veya uykuda kol bacak hareketleri olan hastalara tetkik mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca, uykusuzluk için uygulanan tedavilere yanıt vermeyen hastalara da polisomnografi tetkiki yapmak gerekir.


Nasıl Tedavi Edilir?

Uykusuzluğun tedavisinde en önemli adım uyku hijyenini yani rahat uyuyabilmek için uygun şartları sağlamaktır. Yakınması olan bir kişinin çay, kahve gibi kafeinli içeceklerden kaçınması, uyku saatlerini belirleyip her zaman aynı saatlerede uyumaya dikkat etmesi, bu saatler dışında, gündüz veya akşam yemeğinden hemen sonra uyumaması, gün içinde fiziksel aktiviteyi arttırarak gece yine belirlenen saatlerde uyuması gereklidir. Uyku ortamının fiziksel şartları da önemlidir. Yatak odası oturma odası gibi kullanılmamalı, örneğin yatakta kitap okuma, televizyon seyretme ve hatta yemek yemek alışkanlıklarından vazgeçilmelidir. Bu şartları sağladıktan sonra bile uykusuzluğu olan hastaya tesbit edilen sebebe yönelik tedavi uygulanmalıdır. Eğer hastada, depresyon gibi, psikiyatrik bir bozukluk varsa buna yönelik tedavi yapılır. Eğer uyku-apne sendromu veya huzursuz bacak sendromu varsa bu durumun uygun şekilde, ilaç veya diğer yöntemlerle, tedavi edilmesi yakınmayı ortadan kaldırır.
 
Hiç uykusuzluk çekmedim inşallahda hep öyle olur. Yastığa beş kala uyurum.
 
Uykusuzluğu tanımlamak, hasta tarafından hissedilen ve kişiden kişiye değişen bir durum olduğundan, oldukça zordur.

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Nöroloji Uzmanı Dr. Vedat Sözmen, uykusuzluk (insomnia) hakkında bilgi verdi.

Uykusuzluğun en sık görülen şekli uykuya dalma güçlüğü şeklinde ortaya çıkar. Uykuya dalma süresi uzadıkça hastanın sıkıntısı artar ve bu sürenin daha da uzun algılanmasına yol açar. Uykusuzluğun bir diğer şekli de uykuyu sürdürme güçlüğüdür. Bu hastalar uykuya dalmakta güçlük çekmezler, ancak kolayca uyanırlar ve tekrar uyumakta zorluk çekerler.

Bir diğer uykusuzluk şekli sabah erken kalkıp tekrar uyuyamamaktır ve bu yakınma genellikle depresyon bulgusu olarak kabul edilir. Bazı kişiler ise gece uykularında bir yakınma olmadığını söylemelerine rağmen sabah dinlenmemiş olarak kalktıklarından yakınırlar.

Bu da bir çeşit uykusuzluk olarak kabul edilir. Uyuma güçlüğü çeken hastalarda gündüz başağrısı, yorgunluk, sinirlilik, konsantrasyon ve performans düşüklüğü gibi yakınmalar gözlenir.
Çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalarda orta yaşın üzerindeki kadınlarda %40, erkeklerde ise %20’nin üzerinde uykusuzluk görülmüştür. Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise toplumun %30’da uykusuzluk yakınması tesbit edilmiştir.

Nasıl tedavi edilir?

Uykusuzluğun tedavisinde en önemli adım uyku hijyenini yani rahat uyuyabilmek için uygun şartları sağlamaktır.

Yakınması olan bir kişinin çay, kahve gibi kafeinli içeceklerden kaçınması, uyku saatlerini belirleyip her zaman aynı saatlerede uyumaya dikkat etmesi, bu saatler dışında, gündüz veya akşam yemeğinden hemen sonra uyumaması, gün içinde fiziksel aktiviteyi arttırarak gece yine belirlenen saatlerde uyuması gereklidir.

Uyku Ortamı Çok Önemli

Uyku ortamının fiziksel şartları da önemlidir. Yatak odası oturma odası gibi kullanılmamalı, örneğin yatakta kitap okuma, televizyon seyretme ve hatta yemek yemek alışkanlıklarından vazgeçilmelidir.

Bu şartları sağladıktan sonra bile uykusuzluğu olan hastaya tesbit edilen sebebe yönelik tedavi uygulanmalıdır. Eğer hastada, depresyon gibi, psikiyatrik bir bozukluk varsa buna yönelik tedavi yapılır.

Eğer uyku-apne sendromu veya huzursuz bacak sendromu varsa bu durumun uygun şekilde, ilaç veya diğer yöntemlerle, tedavi edilmesi yakınmayı ortadan kaldırır.

Sonuç olarak, uykusuzluk hem gece hem de gündüz birçok soruna yol açan ve işte okulda performans düşüklüğüne neden olan, hatta solunum problemleri olan hastalarda ciddi kalp-beyin damar hasalıklarına neden olabilen bir durumdur. Uykusuzluk yakınmasına dikkatli yaklaşılmalı, nedenleri mutlaka belirlenerek buna yönelik tedavi uygulanmalıdır.
 
Japonya’da yapılan bir araştırmaya göre; yatmadan önce bilgisayar ve televizyon karşısında fazla vakit geçirenler, bunu yapmayanlarla aynı uzunlukta uyusalar bile kendilerini daha yorgun ve daha az uyumuş hissediyor.

Herkes kadar uyuyor ancak sabahları uykunuzu alamadığınızı düşünüyorsanız, sorun yatmadan önce yaptıklarınızdan kaynaklanıyor olabilir.

Japonya’nın Osaka Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, yatmadan önce zamanlarını bilgisayar veya televizyon karşısında geçirenlerin uykusuzluktan daha çok şikayet ettiklerini ortaya koydu.

Yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı araştırmada, uyku öncesi elektronik aletlerin karşısına geçen deneklerin sabahları kendilerini daha yorgun hissetikleri sonucuna varıldı.

Araştırmanın en ilgi çekici yanıysa, daha az uyumaktan yakınan katılımcıların, aslında yatmadan önce bilgisayar karşısına geçmeyenlerle aynı süreyi uykuda geçirmelerine rağmen uykusuz kaldıklarını düşünmeleri.

Bu durum, bilgisayar ve televizyon başında geçirilen uzun sürenin belki uyku süresini değil ama uyku kalitesi ve uyku ihtiyacını etkilemesine bağlanıyor.

Uzmanlar, özellikle internet tutkunlarının yeterli miktarda uyusalar da daha yorgun uyandıklarını söylüyor.
 
sormayın acayip bi şekilde bende bu sorunu yasıyorum 6 bucuk aylık hamıleyım bı caresı yokmu bununyaaa
 
Bu aralar acaip şekilde uykusuzluk yaşıyorum, umarım aşabilirim mirmirmirmir
 
kızlar benımde sorunum aksam erkenden uyamıyorum en erken 12 oluyo sonrada cok gec uyanıyorum cok uyuyorum engel olamıyorum
 
X