1.Sınıftayız ama...



o Freud için geçerli, gerçeklikten uzak ve son derece saçma olan bi kuram...


kızlar bu bence çok ciddi bi durum. Öğretmene söylemekle çok iyi yapmışsınız, gerekli tedbirler alınmalı, ileride daha farklı bi boyuta gelebilir. Ne aşamada olduğu kontrol edilmeli.
ayrıca bu tarz şeyleri görüp öğrenmeleri için anne babalarını görmelerine gerek yok
dizilerde, reklamlarda, reklam panolarında, kliplerde hatta oyun sitelerinde bile empoze edilen tek şey bu.
 
Erken ergenliğin sonuçları kadar sebepleri de çok önemli. Endokrinoloji uzmanları karşılaştıkları vakaların yüzde 90’ının sebebini bilmemekle birlikte çocukların bilinçaltının önemli olduğunu, muhakkak onların hikâyelerini dinlemek istediklerini belirtiyor. Çünkü çocuğun duygusal gelişimi hormonel yapısını da etkiliyor. Cinsel konulara ilgi duyan bir çocuğun kısa zamanda ergenlik hormonları devreye giriyor ve yaşı ne olursa olsun erken ergenliğe adım atabiliyor. Peki bunu tetikleyen faktörler neler?

Genelde sıcak ülkelerde ergenliğe girme yaşı 6 ayla 1 yıl arasında erken oluyor. Kış mevsiminin tam yaşanmaması da erken puperte oranını artıran faktörler arasında. New Scientist Dergisi’ndeki habere göre, 18’inci yüzyıl Avrupa’sında kızlar ilk kez 17 yaşında regl görürken, yüzyıl sonra mens olma yaşı 14’e indi. Günümüzde ilk regl görenlerin yaş ortalaması ise 13. Katkı maddeli yiyecekler ve aşırı kalorili gıdalar çocukların hızla kilo almalarına sebep oluyor. Kız çocukları için âdet görmek vücut ağırlığıyla da alakalı olduğu için 47 kiloyu aşanlarda östrojen hormonu normalden daha fazla salgılanıyor. Hâliyle ergenlik belirtilerinin görülme oranı da yükseliyor. Erken ergenliği tetikleyen unsurlardan biri de hormonlu gıdalar. Endokrinoloji uzmanları hormonlu gıdaların kesinlikle tüketilmemesi gerektiği kanaatinde. Bir de dioksin, furanlar, poliklorlu bifeniller, biosidler, fitalatlar, bisfenol A ve heksoklorobenzen gibi ‘endokrin bozucu’ maddeler var. Onlar da oyuncaklar, emzikler, blister ambalajlar, kozmetik ürünler, temizlik maddeleri, spor malzemeleri, ev gereçleri ve ulaşım sektöründeki malzemelerde yoğunluklu olarak kullanılıyor.

Televizyon ekranlarının yaydığı yoğun ışık ve radyasyon da çocukların erken ergenliğe girmesine sebep oluyor. Zira bunlar ‘biyolojik saatin düzenlenmesine yardımcı’ olan melatonin hormonunun vücut tarafından çok fazla salgılanmasına vesile oluyor. İtalya’nın Cavriglia şehrinde yaşları 6 ile 12 arasında değişen 74 çocuk üzerinde yapılan testler bu iddiaları doğruluyor. Araştırmada, çocuklardan alınan idrar örnekleri, testlerin başlamasından önce alınan örneklerle kıyaslandığında melatonin hormonunun test süresince daha fazla salgılandığı ortaya çıkmış. Araştırmayı yapan Floransa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Roberto Salti, “Televizyon kullanımı 1950’lerde arttı. O yıllarda çocuklar buluğ çağına bir yıl daha geç giriyordu.” diyor. Ona göre bilgisayar oyunları ve elektronik oyunlar da aynı etkiyi yapıyor.

Erken ergenliği tetikleyen bir de psikolojik sebepler var. Uzmanlara göre psikolojik altyapı çocuk doğduğu andan itibaren başlıyor, ergenliğe girene kadar da sürüyor. Ergenliğin erken yaşanması bir şeylerin yolunda gitmediğini gösteriyor. Bu süreci hızlandıran faktörlerden biri de çocukların kılık kıyafetleri. Dr. Leyla Alkaş’a göre çocuklara giydirilen kıyafetler kendi yaşlarına uygun olmalı. Yani annelerinin kıyafetlerini (tüylü, dantelli, tüllü, telli, pullu) hatırlatan giysiler kız çocuklarına giydirilmemeli. “Eskiden Avrupa’da çocuklara yetişkin elbiselerinin küçükleri dikilir ve çocukların büyükler gibi davranmaları beklenirdi.” diyerek günümüz çocuklarının giyim tarzlarını eleştiriyor: “Biz de o hatalı sürece giriyoruz. Küçük çocuklara dikilen kıyafetler büyüklerinkinin aynısı. Anne ve babaları gibi giyinip sonra da onlar gibi davranıyor çocuklar. Bu da hormonlarını harekete geçiriyor.”

Belkıs Ertürk ise televizyon programlarına dikkat çekiyor. Çocukların cinsel dürtülerini harekete geçirecek yayınların yapıldığını söylüyor. Mesela dizi ve sinema filmlerinde çocuklar küçük yaşta âşık oluyor. İlkokul 5. sınıfa giden çocuklar ‘Ders çalışmak istemiyorum, mutsuzum, bir erkek arkadaşım yok’ gibi sorunlarla psikologlara başvuruyor. Normalde bu çocukların sadece hemcinsleriyle oynaması, karşı cinsle ‘sevgili’ değil, rekabet duygusu içinde olması gerekiyor. Televizyonun etkisiyle çocuklar 13-14’ünde hissetmesi gerekenleri 9-10’unda yaşıyor. Belkıs Hanım televizyon konusunda ailelerin çok uyanık olması gerektiği kanaatinde: “Çocuklar ‘ekran olgusu’ndan da tamamen mahrum bırakılmamalı. Alternatif olacak özel CD’ler alınabilir, kumanda kesinlikle çocukların eline bırakılmamalı. Kablolu televizyon varsa kanallar şifrelenmeli.”

BEBEK DEYİP GEÇMEYİN!

Uzmanlar ‘Barbie’ bebekleri kız çocukları için ciddi bir tehlike olarak görüyor. Çünkü Barbie bir bebek değil, cinsiyeti oluşmuş bir kadın figürü. Çocuklar Barbie ile oynamaya başlayınca lahana bebeğini bir kenara atıyor. Onu giydiriyor, süslüyor, saçını yapıyor, onun kıyafetlerinden giymek istiyor. Tüm bu aynılaşma gayreti beyindeki ergenlik hormonlarını da harekete geçiriyor. Ancak kız ve erkek çocuklara cinsel kimliğini geliştirecek ayrıntıların verilmesi şart. Peki, bu nasıl olacak? Psikolog ve psikiyatrlar cinsel kimliğin oturması için gerekenleri, çocukların kullandığı renk, kıyafet tarzı, davranış kalıbı olarak sıralıyor. Mesela anneler nadiren küçük kızının dudağına ruj sürmeli, başına örtü takmalı. Erkekler de babalarıyla alışverişe gitmeli, tamir işleriyle ilgilenmeli. Bunlar cinsel kimliğin kabulü açısından önemli. Yanlış olan ise cinsiyetlerin altını çizmek. Psikolog Yasemin Aslay bunu şöyle izah ediyor: “Anaokulunda müsamere yapılıyor, çocuklar makyajla birer ‘küçük kadın’ oluveriyor. Tüylü, dantelli, abiye kıyafetler giyiyor, topuklu ayakkabılarla yürümeye çalışıyorlar. Erkek çocuklar pipilerini gösteriyor. ‘Aslan oğlum, pipini göster, sen erkeksin’ deniyor. Bunların hepsi çocukların geleceği düşünüldüğünde ciddi birer tehlike.”

KONTROL VE SINIRLAR ÇOCUKLARA ÖĞRETİLMELİ

Her birey 6-13 yaş arasında latans (gizlilik), ödip ve ergenlik dönemini sırasıyla yaşıyor. Latans dönemi çocuğun kendi cinsiyetini ve karşı cinsi tanımaya çalıştığı bir dönem. Ödip ise ergenlikten bir önceki evre ve çocuk cinsellikle alakalı dürtülerini, enerjisini oyun oynayarak ya da spor aktiviteleriyle bilmeden bastırıyor. Ergenlikte ise cinsel konulara ilgi duyup araştırıyor, merak ediyor. Latans dönemi boyunca çocuğun sınırları, kontrolü öğrenmesi çok önemli; ama uzmanlara göre aileler bu konuda yeterince bilgi sahibi değil. Dr. Leyla Alkaş’ın verdiği küçük örnek bu tezi doğrular nitelikte: “Çocuk 4 yaşında pantolonunu indirerek gezdiğinde bu normal ve sevimli karşılanıyor; ama 9 yaşında aynı şeyi yaptığında aileler panik olup soluğu hastanede alıyor.”

Psikolog Aslay’a göre, latans döneminde sınırlarını ve kontrollerini öğrenmeyen çocuklar, ergenlik döneminde çok büyük sorunlarla karşılaşabilir: “Latansta teorik olarak beklenen şey, cinselliğe olan ilginin şekil değiştirerek rekabet duygusuna dönüşmesidir. Fakat günümüzde bu süreç teorikte olduğu gibi gelişmiyor. Çünkü çocuklar kontrol ve sınırı öğrenmeden yeni bir döneme yani ergenliğe giriyor.” Belkıs Ertürk’e göre bu noktada ailelere büyük iş düşüyor. Ebeveynin özgürlük adına evladının her isteğini yerine getirmesi yanlış. Onların isteklerine ‘hayır’ denilmediğinde çocuk, kendine biri zarar vereceği zaman da ‘hayır’ diyemiyor. Sınırları, neyin ayıp, neyin ‘kendine özel’ olduğunu bilmiyor. Kapı çalmadan anne-babasının odasına giriyor, 8 yaşında hâlâ ebeveynin yanında yatıyor.

Uzmanlar, sınır ve kontrol noktasındaki tedirginliklerini doğrulayacak bir olayı isimleri gizli tutarak şöyle anlatıyorlar. İlkokul ikinci sınıfa giden M.K., sınıf arkadaşı O.S.yi okulda ıssız bir yerde sıkıştırır, pantolonunu indirip taciz eder. O.S. cinsellikle ilgili bilgisi olmadığı için yaşadıklarının anormal olduğunu anlamaz. Olanları rehber öğretmenine anlatır. İki çocuk öğretmenleri aracılığıyla bir psikologa götürülür. Fiziksel ve biyolojik olarak ergenliğe girmemiş M.K.nin neden böyle davrandığı araştırılır. Meğer sınıf arkadaşı ona bir internet sitesi adresi vermiş ve oradaki animasyonlara bakmasını istemiş. Psikolog da aynı adrese girdiğinde karşısına oyunlar ve “18 plus” yazan bir bölüm çıkıyor. Burada animasyonlarla her türlü cinsel ilişkinin anlatıldığını görüyor. Psikolojisi tam düzelmeden M.K. 3’üncü sınıftayken ergenliğe giriyor.

Diğer olayda, ilkokul üçüncü sınıfa giden S.A. her fırsatta kız arkadaşlarına sürtünmeye, poposunu onlara dayamaya çalışır. S.A.nın davranışlarının farkına varan öğretmen, önce ailesiyle konuşur, sonra da çocukla psikologa gider. Terapiler neticesinde S.A.nın küçük yaşlardan itibaren geceleri sık sık kâbus gördüğü, hâliyle anne-babasının yanında yattığı, onların özel hayatlarına birkaç kez şahit olduğu anlaşılır. S.A. bu vesileyle cinsel konuları farkında olmadan merak etmeye başlar. Prof. Oya Ercan, gecekondu semtlerinde erken ergenlik vakalarıyla sık karşılaştıklarını belirtiyor: “Tüm aile bir odada yaşıyor. Çocukların bu ortamdan etkilenip hormonlarının erken yaşta hareketlenmesi muhtemel. Geceleri çocukların yeri kesinlikle anne-babanın yanı olmamalı.”

Psikologlara göre sınırları çocuğu sıkmadan ve yavaş yavaş çizmek daha doğru. Psikolog Aslay’a göre sınırları koymak çocuğun altını herkesin yanında değiştirmemekle, ulu orta yerde süt vermemekle başlar, tuvaletini yapmaya başladığında ebeveynin dışında kimsenin cinsel organını görmemesiyle devam eder. Anne-babasının yanında yatmasına izin verilmez, odasına girerken muhakkak kapısı çalınır, yaşı küçük olsa da etek giydiğinde üstüne başına dikkat etmesi gerektiği söylenir. Ayrıca çocuk banyo yaparken çıplak olmamalı, altında külotu muhakkak bulunmalı. Herkesin yanında kıyafetini değiştirmeyeceğini bilmeli. Özel bölgelerinin sadece ona has olduğu ve kimsenin görme hakkına sahip olmadığı sık sık anlatılmalı.

PORNOGRAFİ ERKEN ERGENLİĞİ HIZLANDIRIYOR

İnternetteki porno içerikli yayınlar da çocukların gelişimini olumsuz etkileyen faktörler arasında. Çocuklar internette gezinirken karşısına çıkan linkleri yeni bir oyun sitesi zannederek tıklıyor ve ‘çocuklara özel’ hazırlanmış cinsel içerikli animasyonlarla karşılaşıyor. Eğer çocuk sınır ve kontrol duygusunu kavramışsa bakmaması gereken bir yayın olduğunu anlıyor. ‘Mahremiyet duygusu’ gelişmemiş olanlar ise animasyonları merak edip izliyor. Ödev yapmak için odasına kapanan ve ebeveyni tarafından ‘başıboş’ bırakılan çocuk ilk kez gördüğü bu görüntüleri anlamak istiyor, araştırıyor ve kendinden yaşça büyük çocuklarla arkadaşlık yaparak onların bilgilerinden istifade yoluna gidiyor.

Psikolog Belkıs Ertürk’e göre bu ilk karşılaşmadan sonra beyin ergenlik hormonlarını harekete geçiriyor. “Arkadaşlarını internetteki görüntülerden etkilenerek taciz eden, henüz 7-8 yaşında orgazmın öncüllerini bilmeden yaşayan çocuklar var. Nereden öğrendiğini, gördüğünü soruyoruz. Birkaç seanstan sonra kaynağın internet olduğunu öğreniyoruz.” Psikolog Yasemin Aslay, yakın zamanda karşılaştığı bir vakıayı anlatıyor: “İlkokul ikinci sınıfa giden başarılı bir öğrencinin dersleri gittikçe kötüleşiyor, yemek yemiyor, zayıflıyor, içine kapanıyor. Ailesi telaşlanmış ve bana getirdi. Çocuk zamanla yaşadıklarını paylaştı. Meğer internetteki porno sitelerinden biri aniden önüne açılmış, o da merak edip tüm görüntüleri izlemiş. Henüz hazır olmadığından gördüklerinden çok etkilenmiş. Hayatındaki tüm olumsuzlukların kaynağı da onlarmış.” Dr. Leyla Aklaş da çocukların cinsel içerikli sitelerden uzak tutulması gerektiğini söylüyor. Gördükleri manzaralar çocukların hayal dünyasında derin yaralar açıyor. Hatta bir süre sonra karşı cinsten iğreniyor. Böyle çocukların tedavileri de çok zor oluyor.

Peki, alınan tüm önlemlere rağmen çocuklarda “erken ergenlik” belirtileri görüldüğünde ne yapmak lazım? Uzmanlar ailelerin vakit kaybetmeden bir endokrinoloji uzmanına başvurmasını tavsiye ediyor. Eğer belirtiler karşısında sessiz kalıp beklenirse kızlar mens oluyor, erkeklerde de penis büyümesi tamamlanıyor. Böylece çocuklar erken yaşta ergenliğe giriyorlar. Doktorların bu aşamadan sonra yapabilecekleri fazla bir şey kalmıyor. Ancak hekim yardımıyla erken ergenlik durdurulabiliyor. Prof. Oya Ercan, bu işlemi yapmak için göğsü çıkan bir çocuğun kemik yaşına, ultrasonda rahim ve yumurtalıklarının boyutuna baktıklarını söylüyor. “Yapılan tahliller neticesinde çocuğun biyokimyasal olarak ergenliğe girdiği anlaşılırsa puperteyi durduruyoruz.” diyor. Çocuğa 28 ya da 75 günde bir enjeksiyon yapılıyor. İlk iki iğneden sonra çıkmış göğüsler bile geri gidiyor. Durdurma yöntemini doktorlar genelde çocukların psikolojilerini ve boylarını düşünerek yapıyor. Fakat yine son kararı aile veriyor. Yalnız bu iğneler çocukların yaşıtlarından daha çabuk kilo almalarına sebep oluyor. Dr. Nihal Memioğlu, “Kendi çocuğum olsa ne yapardım?” düşüncesiyle genelde ‘durdurma kararı’ aldığını söylüyor. Bazı aileler çocukları âdet görmesine rağmen ergenliğin durdurulmasını isteyebiliyor. Yalnız bu işlem sadece çocuğun mens olmasını engelliyor. Yaşıtları regl olmaya başladığında enjeksiyon kesiliyor, bir iki ay içinde de çocuğun mens olması bekleniyor.

pdrservisi sitesinden aıntıdır.
 
benim oglumun 5 sınıfda arkadaşıyla ilgili çok ciddi bişeyler anlattı arkadaşıda tekliflerde bulunmuş hemen ögrtmene gittim anlattım ögretmen konuşmuş ama gene devam etti bende 5 sınıf biter bitmez başka okula aldım
 
slmlar! bu gibi krize müdahale durumlarında okul rehber öğretmeninden de yardım almanızı tavsiye ederim
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…