Sizin anlattiklarinizi okuyunca aklıma geldi. Liseyi yatılı olarak okudum. Türkiye'nin her yerinden 20-25 kız çocuğu zor bir okulda bulusuyorsun. Rekabet kizkavgasi gırla. Benim gibi sokakta her tür çocukla oynayanlar hemen kaynasirken, ana-babasinin sosyo-kulturel kaygılarla o kurs senin bu bale benim yetiştirdiği ama mahallesinde oynatmadigibir arkadaş ilk sene hiç kaynasamadi. İkinci sene tam samimilestik derken Msn'de tanıştığı bir adama (adam diyorum üniversite 3'e gidiyordu) kaçtı. İki merhabam olan kızı kalktık gece gece babasıyla Ankara barlarinda aradik.
Babası da öyle hot-zot biri de değil. Adam bürokrat, modern son derece kibar biri. Desem ki kız evdeki şiddetten zulümden kaçtı. Yok neymiş asik olmusmus çok sevmismis. Bu tiple birinci sınıfın ortasından beri yazisiyormus. Tabi arkadaşı olmayınca kimse de farketmemis.
İyiyi kötüyü doğruyu yanlışı bilen bir çocuk en azından iki kelam edecek insanlarla iletişim kurar. Belki ana-babasinfan sakladığı derdini açar ona. Beni de ne saçmalıklar dan arkadaslarim alikoymustur. Annemin tanimasa kesinlikle tasvip etmediği arkadaşlarım hem de.
Bir de benim gözlemim aşırı steril çevrede yaşayan, ne ailede ne arkadaşta yalan dolan vs görmeyen, kavga gürültü bilmeyen insanlar herkesi böyle zannediyor ve kanmaya çok meyilli oluyorlar. Çok iyi ailelerden,steril çevrelerden gelip iki güzel lafına kanıp şerefsiz insanlarla evlenen, ya da herkese kanıp kefil olan, borç veren insanlar da çok var. Çünkü söylenen her şeyi doğru zannediyorlar, herkesi kendi -kendi çevresi gibi görüyorlar. Mesela bizim bir aile dostumuz da bu duruma örnek , adam "gerçekten zorda olmasa istemezdi" diye düşünüp buyuk iyiliklerin altına giriyor insanlar için. Oysa aslında herkes o ve onun yetistigi kulturdeki gibi anca çok zorda kalınca Rica minnet bir şey isteyen kişiler değil ki, nice kişi yolunu bulmuş, kendini acindirip milleti kazikliyorlar...
Bunların hepsi cam fanus yüzünden bence.
Hatta ayse kulin de buna örnek. Üc kuşak sülalesini anlattığı kitapları vardı,sonra kendi hayat hikayesini yayinladigi iki kitap daha çıkarttı (veda, umut,hayat, hüzün)
Ailesi köklü bir aile, yalan yok,aldatma yok, ailesi için yaşayan adamlar , günlük çekişmeler hariç olaylara karışmayan kadınlar...kendisi de doğuyor Ankara'nın nezih bir semtinde, yazları adalarda köşkler, okuyor teyzesinin de öğretmenlik yaptığı Robert kolejinde...adeta bir camdan fanus.
Ama yaşarken bunun etksini çok görüyor. Mesela herkesi kendi ailesi gibi düzgün sandığı için , söylenen sözlere kandigi için yanlsi evlilikler yapıyor, iki koca - dört oğul
Boşanma davalarında çeşitli iftiralar duyuyor, iş hayatında bazı şeyler yasiyor. Gerçek dünyayı bilmediği için o kadar saf , o kadar naif düşünüyor ki , olan yine ona oluyor....
Cam fanus konusunda ben de böyle düşünüyorum. Bir çocuğu cam fanusa koyup onu dunyanin kötülüklerinden uzaklaştırmak bir ebeveynin yapacağı en büyük kötülüklerden biri bence
Çocuklarınızı gerçek dünyaya hazırlayın. Kimse onlara sizin kadar merhamet gostermeyecek, bari ilk darbelerini hala sizin kanatlariniz altında olduğu yaşta yesin ki nasıl kalkabileceğini onlara gösterin