hazır kahve dediğim evet Nescafe gibi markaların pazarladığı toz kahve, granül kahve gibi ürünler. suda eriyen kahve işte.
bildiğim kadarıyla şöyle üretiliyor;
filtre kahve demleniyor, sonra o filtre kahvenin suda çözünmeyen kahve kısmı atılıyor, demlenmiş kahveden oluşan sıvının içindeki su buharlaştırılıyor ya da yoğunlaştırılarak ve çeşitli kimyasallarla katı hale getiriliyor. işte ortaya çıkan, içinde aslında kahve içermeyen toz da bize Nescafe adıyla, oldukça da pahalıya satılıyor.
basur ve hemoroid gibi barsak hastalıklarına yol açtığı biliniyor çünkü sindirilemeyen kristal toz parçacıkları dokulara zarar veriyor.
filtr kahve ise, öğütülmüş hali suda çözünmeden demlendiğinden içindeki aromasını suya veriyor ve hiçbir zararı dokunmuyor. içinde karbonhidrat veya yağ da bulunmadığından kilo da aldırmıyor. kahve aromalı suya süt eklendiğinde de, hele ki yağsız sütse, o sütün kalorisini düşünmeye gerek bile yok.
türk kahvesi mantığı aslında filtre kahve de... türk kahvesi de suda çözünmez, telve olarak kalır fincanın dibinde. filtre kahveyi de süzmezseniz dibinde kalacaktır. sadece farklı cins kahveler ikisi.
biliyorsunuz nescafe'ler paketi açıldıktan sonra uzun süre dayanıyor. bu da içinde koruyucu maddeler bulunduğunun bir kanıtı.
ama filtre kahveyi mesela starbucks'dan aldığınızda çekirdek hali öğütüldükten sonra 7 günde tüketin diyor. çünkü içinde katkı maddesi yok ve dayanma süresi kısa. gerçi ben daha uzun süre kullanıyorum yani bir haftada 250gr kahve içemem elbette ama biliyorum ki içinde yabancı madde yok.
ilk başta filtresiydi veya makinasıydı biraz teferruatlı gibi geliyor herkese filtre kahve olayı ama bir kere çok keyifli, özellikle kahve seven için.
farklı menşeili kahveler deneme imkanı oluyor falan.
biraz uzattım ama böylece kendi kahve kültürümü de biraz gözden geçirmiş oldum, iyi oldu