2009 Ağustos Anneleri Paylaşım Alanı

ben sizin bu yazdıklarınızı algılayamıyorum
algılarım kapandı sanırsam
yahya uyumuyor sürekli ağlıyor kusuyor ve paçasına kadar sıçıyor sıyırdım sanırım
canim kac gündür devam ediyor bu ishal ve kusma..vücudu susuz kalacak yavrumun..ilac felan vermediler mi dogru dürüst ya..mafoldumben
 
ilaç kullanıyorum elbette
antibiyotik şurup
zinco şurup
reflor
pirinç lapası-muz-patates haşlama dahi yediriyorum
ancak geçmiyor her ishal çıkmadan sonra öyle halsiz düşüyorki mafoldumben
tekrar doktora gitsemmi diye düşünmüyor değilim
 
canim aslinda antibiyotik etkisini simdiye kadar göstermeliydi..eger ilk günküler kadar ya da ona yakin ishali felan varsa bence tekrar bir kontrole götür derim ben..
 
canım ishale çıkma sayısı azaldı ancak yoğunluk çoğaldı mesela 3 kez çıkacak ishali bir kerede çıkartıyor
sabahın 7 sinde ağlayarak kalktı bende anlamadım ne oluyor dedim bi baktım paçadan akıyor şok oldum bugün 4 kez ishal çıktı ilk zamanlar 8-9 kez çıkıyordu
 
Hayvan “ceza” ile, çocuk “vicdan” ile terbiye olur

Rus psikolog Ivan Pavlov’un meshur “sartli refleks”ini bilirsiniz. Hani, Pavlov, üzerinde deney yaptigi köpegine, et vermeden önce zil çaliyor ve ardindan da et veriyor ya… önce zil çaliyor, sonra et veriyor… önce zil, sonra et… ve bir süre sonra artik köpek, ne zaman zil çalinsa, et gelecegini umarak, kuyrugunu sallamaya basliyor ve salyasi akiyor…

Davranis bilimlerinde bir dönüm noktasi olan bu deneye “Sartli Refleks” adi verildi.

Bunda bu kadar abartilacak ne var da, bilim tarihine geçsin demeyin sakin, çünkü ilerleyen yillarda sartli refleks hayatin her alaninda hayvanlarin davranislarini degistirmekte bir yöntem olarak kullanilmaya baslandi...

Hatirlar misiniz, sokaklarda tef çalarak ayi oynatanlar vardi zamaninda… Ne yapiyordu ayi oynaticisi, elinde bir tef, tef çaliyor… tef çaldikça ayi bulundugu yerde ziplaya ziplaya oynuyordu… ve zaman tef susarsa, burnunda koca halkasi bulunan ayi, yerine oturuyordu, degil mi?

Peki bu ayi tef sesini duyunca neden oynamaya basliyordu? Neden mi? Söyleyeyim, ayi söyle terbiye ediliyor… Ayi oynaticisi, ayiyi önce bir kafesin içine aliyor… alti metal bir plaka ile kapali bu kafesin tabaninda bir ates yakiyor… sonra da ayinin karsisina geçiyor tef çalmaya basliyor… kafesin alti isindikça ayinin ayagi yaniyor… ayinin ayagi yandikça ayi oynaticisi daha hizli tef çaliyor… ates gittikçe daha yakici hale geliyor, ayi oynaticisi tef çalmaya devam ediyor… ve sonunda ayinin ayaklari yanmaya basliyor ve ayi aci ile bagira bagira kafesin içinde zipladikça kulagina tek bir ses geliyor; tef sessi… Bu olay günlerce, haftalarca devam ediyor… artik ayinin psikolojisi o hale geliyor ki, zavalli ayicik ne zaman tef sesi duysa ayaginin yanacagini düsünerek ziplamaya basliyor… Iste, sokakta karsinizda tef çalarken oyun oynadigini sandiginiz ayi, aslinda ayaginin yanacagi korkusu ile ha bire ziplamaya çalisan psikolojisi bozuk zavalli bir hayvandan baska bir sey degil…

Iste size davranis degistirmede, sartli refleksin basarisi…

Sartli refleks ve çocuk terbiyesi
Havanlarin davranislarini degistirmede büyük basari saglayan sartli refleks bir süre sonra insan davranislarini degistirmede kullanilmaya baslandi… yanlis bir davranis sergileyen insanlar belli acilara ve psikolojik baskilara ugratilarak, o davranistan vazgeçirmeye çalisildi… ve hatta artik sartli refleks günümüzde öylesine de yayinlik kazandi ki, çocuk terbiyesinde hemen hemen her anne babanin çok rahatlikla uyguladigi bir çocuk terbiyesi yöntemi halini aldi…

Örnegin, bir çocuk kendine zarar verecek bir cisme elini uzattiginda “cisss” diye seslenilir, degil mi? Çocuk elini biçaga uzatsa “cissss” denilir, sobaya uzatsa “cisss” denilir… Sadece “cisss” demekle kalinmaz bir de çocugun eli tutulur hafifçe atese de degdirilir ki o cisss sessinin ne anlama geldigi iyice anlasilsin… Böylesi bir süreçten geçen bir çocuk bir süre sonra,“cisss” sesi ile korkuyu bütünlestirecegi için, artik anne baba çok rahatlar… çocuk elektrik prizine elini uzatti “cisss” de kurtul… çocuk igneye elini uzatti “cisss” de igneyi elinden atisin… Çocuk arkadasi ile kavga yapti, cisss de korksun yanina gelsin…

Acaba anne baba olmak, çocugu “cisss”larla, “öcülerle” büyütme sanati midir?

Bazen “öcü”lerle korkutularak, bazen “cisss”larla psikolojik cezalar vererek korku duymaya sartlandirilan çocuklar dogru terbiye edilen çocuklar midir?

Ucuz ve kolayindan çocuk terbiyesi
Ne yazik ki günümüzde çocuk terbiyesine hakim olan yöntem iste bu yöntemdir. Hayvan terbiyesinde kullanilip basari saglanmis olan sartli refleks ile çocuklar terbiye edilmeye çalisiliyor, halbuki çocuklar, “ceza ve korku” ile degil, “vicdan”lari ile terbiye olurlar…

Henüz esyanin ne oldugunu kavrayamamis çocugun bilinç altina “cisss” veya “öcü” sessi yerlestirmek ve psikolojik cezalar vererek çocugun davranisini kontrol altina almak ne kadar insancil bir terbiye yöntemdir?

Çocuklari siddet ve ceza tehdidi ile terbiye etmek öylesine yayginlasmis ki, neredeyse her anne babanin hiç düsünmeden basvurdugu en ucuz terbiye yöntemi yöntemdir. Düsünün lütfen, gece yatagina gitmekte nazlanan çocuga “eger simdi yatmazsan bir daha seni sevmeyecegim” demek, duygusal tehdit ile çocugu istenilen davranisi yapmaya sartlandirmak degil midir? Böylesi bir tehdit altindaki çocuk, bir yandan anne sevgisini kaybetmemek için tehdide boyun egerken diger yandan da, kendi istekleri ile çeliski yasatilmiyor mu?

Yada, evdeki misafir çocuk ile kavga eden ev sahibi çocugun annesi, “Simdi çabuk odana git ve sakin disari çikma” denilmesi, psikolojik ve sosyal bir ceza degil mi? Böylesi bir cezayi veren anne, “Bir daha yanlis hareketler yapmasin diye bu cezayi verdim” diye kendini savunsa da, aslinda bunun “ucuz” terbiye yöntemi olarak annenin ceza tehditli sartli refleksi çocugunun üzerinde uyguladigi anlasilmiyor mu?

Tipki ayaginin yanacagindan endise eden ayinin, tef sesini duydugunda ziplamaya baslamasi gibi, ceza sessini duyan çocugun da kendi davranisini degistirmeye zorlanmasi ayni sey degil mi?

Havanlar aci ve iskence ile istediginiz hale gelebilir. Ama insanda bir izzet var… bir onur… bir vicdan… akil, ruh, kalp, sir var…. Havan belki aç birakilarak, aci verilerek terbiye olunur ama insan asla…

Ne yazik ki, evrim teorisyenlerine göre havanlar ile insanlarin ayni soydan geldigi inanci, havanlar üzerinde olumlu sonuçlar veren davranis degistirme metotlarini insanlar üzerinde de uygulanmasini yaygin hale getirdi… bu ve benzeri yöntemler pedagoji ve psikoloji fakültelerinde “Insan davranisi nasil degistirilir?” dersleri olarak ögretilir oldu… ve ne yazik ki bazi uzmanlar tarafindan da, bu yöntemler anne babalara rahatlikla tavsiye edilir oldu…

Sonuç? Sonuç ortada… (tabii ki) henüz, çocukluk yillarinda her sey gayet normal… ceza korkusu ile, otur deyince oturan, kalk deyince kalkan, yat deyince yatan çocuklar, anne babanlari çok sevindiriyor… peki ya sonra… bir süre sonra ergenlik dönemi ile birlikte kirilmis onur, yikilmis vicdan ile isyankar çocuklar anne babaya kan aglatmiyor mu? Ögretmene kafa tutar olmuyor mu? Sokakta, kavga edecek masum insanlar aranmiyor mu? Dövmek ve ezmekten zevk alan… okulda ögretmenine saygisiz… evde babaya asi… sokakta komsusuna “illallah” dedirten yeni tip insan modeli… Iste size ucuz terbiye yöntemleri ile terbiye edilmis günümüz insan modeli…

Döve döve pekistirmek yerine hohlaya hohlaya yumusatmak…
Madem ki, ceza ve siddet, insan davranisini degistirmede böylesi negatif bir tesir olusturuyor, o halde yanlista israr etmek niye?

Hangi insan görülmüs ki, ceza ve siddet ile “adam” olsun….

Döve döve insandaki kötülük hissini pekistirmek yerine, hohlaya hohlaya vicdani yumusatmak gerekmez mi?

Tarihin hangi dönemine bakilirsa bakilsin, toplumlarin basina bela olan liderlerin tamami çocukluk yillarinda siddet ortaminda büyümüstür. Ne kendilerine, ne de ailelerine gün yüzü göstermemislerdir.

Kendisi ile gurur duyduklari bir evlat sahibi olmak isteyen anne baba, çocugunun üzerinde siddet ve ceza provalari asla yapmaz, çocugunun izzet ve gururunu kirmamak için elinden gelen tüm gayreti sarf eder.
 
amma uzun yazı olmuşşş guclubacismile
ilgilenenler okusun diyeceğim hepimizi ilgilendiriyor bilmiyorumkismile
 

Çok etkilendim.. ne mutlu esınle sana.


Neyın var senın.. neden anlatmıyorsun?

ben sizin bu yazdıklarınızı algılayamıyorum
algılarım kapandı sanırsam
yahya uyumuyor sürekli ağlıyor kusuyor ve paçasına kadar sıçıyor sıyırdım sanırım

rice ederim bebemmm

Noldu nedır son durumunuz.. doktor 10 gun daha surecegını soylemıstı yanlıs hatırlamıyorsam dı mı Esram.. aradın mı doktoru?..
 
Okudum Esra yazıyı...

Sabıha Paktuna da elını degdırın ılıkken ütüye.. onun sıcak bısı olduğunu anlasın dıyordu..

Yazıda boyle yapmayın demıs, ama soyle yapın dememıs.. sanırm ıkna edın, sureklı ıkna etme yoluna gıdın demeye calısılmıs galıba.. ben bole anladım.
 
evet ikna yoluna gidilmesi gerektiğini düşündüm bende
konuşarak anlatma
mesela yahya sürekli çekmeceleri açmaya çalışıyor ben ise sürekli hayır anneciğim elin kalır sıkışır acır ağlarsın diyorum papağan gibi yada bir ayağımla çekmeceyi tutup elimle tezgahta iş yapıyorum oda vazgeçiyor bir daha yaklaşmıyor hiçbizaman cıss demedim bende konuşarak anlatmak daha mantıklı geliyor bana
çünkü herşeyi anlıyorlar bunun farkındayım
 
ya sorma benim esimin aileside hep kiz olsun ddi, onlarda kiz cocuk manyagi hatta kayinvlidem kzini daha cok sever esimden..ama simdi cok seviyorlar..ama hamileyken uzulmustum bende cok bu tavirlarina..
tatlim eger virutikse neden antibiyotik verdiki??
 

aynı seyı dusunmusuz demek kı..

doktoru aramadım evet 9-10 gün sürer demişti bekleyeceğim birkaçgün daha

ok..
 
Nurdan gogsumdekı agrı aksama dogru cok arttı.. dınlenınce gecıyor.. yıne de bugun yarın gorunecegım doktora..
 
bende utuye karsiyim acikcasi, cissada karsiyim cunku bir kere denedim dolabi acinca hala o dolaptan korkuyor ve yanina gidince bana sariliyor..korkarak buyutmek istemiyorum aciklayip anlatmak daha iyi..
mesela artik seet bir sesle "hayir" teoman dedigimde anliyor, birkackerden sonra yapmiyor..
 
ESRA yazı mükemmel. Kimin yazısıymış acaba merak ettim. Ayrıca nomal mi gerçekten ishalin bu kadar sürmesi? Sen yazdıkça ben parçalanıyorum, yavruyu düşünemiyorum bile. Allah acil şifalar versin.

DERYA nen var kuzum? Anlat kurtul...

BUKET derin bir konuya parmak basmışsın. Ben de cevap vereyim. Annem ben daha 7-8 yaşındayken kardeşimle ilgili büyük sorumluluklar yükledi bana. O yaşlarda kardeşimin altını açar, üstünü değiştirir, mamasını yedirir, saçlarını tarar, pusetine koyar, annemin okuluna götürürdüm. Sonuç, 2 anneli bir kızkardeş. Kardeşini kardeş gibi değil, evlat gibi gören bir abla. Kardeşim ergenliğe girene kadar her şey yolundaydı. Aynı anda pek çok psikolojik sorunla boğuşması, annemin kardeşime yaklaşamaması, küçük annenin (yani benim) gerçek anneden farklı olamaması, kardeşimle iletişim kuramayışımız...

( Annem öğretmen, görünüşte de mükemmel iletişim kurar. Sokaktaki insanlarla evet, ama aile içinde (( daha sen cümlene başlamadan o kararını vermiştir. Ya yalan söylemişimdir, ya haksızımdır, ama mutlaka hatalıyımdır! Bana uygulanan davranış bu olunca, ben de kardeşime aynısını uygulamışım bilmeden. ıyi ki kardeşim çabuk hissettirdi bunu, yoksa küçük Sefa olabilirdim. )

Kardeşimle birlikte, aynı evde, 2 - 3 yıl boyunca, çok yoğun psikolojik problemlerle geçen bir süreç... Her hafta pskiyatrlara gidiliyor, ilaçlar, terapiler ve çok şükür kardeşim iyileşiyor. ıstanbul'u kazanıp oraya yerleşiyor. Burcu'nun omuzlarından büyüüük bir yük kalkıyor. 2 sene sonra Burcu evleniyor. Onur bebek istiyor ama Burcu zaten bir tane büyütmüş, onun problemleriyle uğraşmış, iyileştirmiş, üniyi kazandırmış, ununu elemiş, eleğini asmış!

5 yıl boyunca istemedim. Hem de hiç istemedim. Hatta ne yalan söyleyeyim, Allah'ın gücüne gitmesin ama, Onur ya da ben çocuk sahibi olamayacak olsak bile sanırım pek üzülmezdim. Çok çektim çünkü Gözde'den. Bir tek şey vardı dikkatimi çeken! Çevremdeki insanların içinde "en çirkef", "en rezil", "en iğrenç" diye tanımladığım kişiler de dahil, herkes ortak görüşü paylaşıyordu; "çocuk dünyanın en güzel şeyi". Bu duyguyu çok merak ettim. Elbette kardeşimi ölesiye seviyorum. Hatta, bir bebeğim olduğunda acaba Gözde'nin sevgisini bastırır mı, diye çok düşünmüşümdür. Şimdi aynı şey olduğunu görüyorum. Şartlar olgunlaştı, gezmeye - tozmaya doydum, tamam dedik ve oldu :) Allah yokluğunu göstermedi. Binlerce defa şükrediyorum.

ŞıMDı; bazen eski yaşantımı özlemiyor değilim. ıstediğim her filme gitmeyi, barlara gidip canlı müzik dinlemeyi, bu esnada 2-3 bira içmeyi özlemiyorum dersem ayıp olur :) Ama bunlar gene olacak, bir süreliğine ara verdik sadece. 2 kişi olmayı da özlüyorum, yalan yok. 6 sene boyunca 2 kişi yaşadık çünkü. Ama 3 kişi olmak daha güzel yaaa... Farklı bir güzelliği var. Puzzle parçası örneğini veren kimdi, bilmiyorum. Çok doğru! Çok sevdiğim adamdan, sadece ikimize ait bir şey bu dünyaya. Hele sarılıp öpme çalışmaları yok mu.. Ölüyorum. Ağzını yanağıma dayayıp salyalarını sürüyor :) Şu an bile gözlerim yaşarıyor. Bazen hiç bir şey yokken, sadece ona bakarken gözlerim doluyor sevgimden. Aşk işte, başka tarifi yok bence...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…