30.12.2010

Tam bu tarih kızım saat 9.30 da dünyaya gözlerini açtı .Zor bir doğum 4 kilo doğan kapkara gözleriyle ben geldim diyen kızım .Ve ben sezeryanin acilariyla narkozun etkisinden çıkınca ağzından çıkan ilk kelime bebegim nasıl ?iyi dediler ve ben oh deyip tekrar gözlerimi kapadım .Sonra yürüttüler ve benim yaptığım ilk iş karnımı tuta tuta kızımı emzirmeye gitmek oldu.O gün babası olacak insan yanımda yoktu .Hastaneden çıkınca gelecekmiş sanırım bahanesi buydu .Güya izin alamazmis öğretmen kendisi .En ufak hastalıkta okul falan görmez gözü ki nasılsa doğan başka bı can .Doğuran kendisi değil .Ben telefonda ben arıyorum anlatıyorum ama nasıl heyecanlıyım .Bebek kuvozde kaldı 5 gün .o yok .Biz hastaneden ciktik geldi beyefendi olmayan haspam ve bir komşu gibi geçmiş olsun dedi .Ve ben nasıl mutluyum .Yine de mutluyum . Bilmiyorum ki geri kalan hayatım da da hep yalnız olacagimi .Aslında doğumun bı tekrarı olacağını hayatın.Ve hep yalnız yapayalnız sadece sırtımda bir yük gibi taşıyacağımi .Geldi geldiği gibi annesiyle babasıyla kavga etti .Ve gitti çalıştığı memlekete kaldım mi yalnız iki haftalık bir bebek lohusa halimle .Ağlıyorum ağlıyorum ama yine diyorum ki iyiki var .Kaymakamlar aşağıda tam iki kat aşağıda oturuyorlar ve gelmediler .Annem gelinimiz doğum yaptı onun yanında .Neyse annem sağolsun geldi .Ve iki hafta banyo yapmayan kizima banyo yaptırdı .Çünkü yaptırmadım ben acılarım vardı ve çok korkuyordum zarar vermekten .Ve annem geldi .Baktı .Sonra benim tayinimin çıktığı memlekete geldik ve başladı kabus vol 2.Annelik yeni öğretmenlik evlilik yeni .Ve beni bizi hiç görmeyen bir eş .Mücadele ettim yılmadım devam ettirdim .Akillanmadim 2.yi de doğurdum .Ama bı gün karsima geçip bosanalim dedi.Mutsuzmus .Tamam dedim sonra bı tarafı yemedi tabiki ama beni uyandırmaya 5 saniye yetti .Sartel atar ya hani ortalık aydınlanır .öyle oldu kafamın içinde .Herşey nasıl netleşti.Nasil berrak .Ve kocaman bir BU ADAM BENİ HİC SEVMEDİ.sozu yankılandı .Birgün kucucuk bir sebepten yine hakaret edecekti .Sus dedim bir tokat attım .Anahtarı verdim .Git esyalarini topla dedim .Ağladı zirladi ama vazgeçmedim .Çünkü artık Netti hersy ışık yanmıştı bı kere.Bosandim .Vebugun 30.12.2020.yine yalnizim ama iki kişilik yalnızlık değil .Gerçek bir yalnızlık .Yalnızlığın da gerçeği güzelmiş onu anladim .Ve şöyle söyleyeyim .Aslında evliliklerde hiç bir şey düzelmiyor .sadece siz alisiyorsunuz .ve baştan hatasını görürseniz .Affetmeyin. Zira 10 yıl boş bir ümitle geçti ömrüm.Ama şimdi en azından gerçekten SEVİLEBİLME UMİDİM var.
Hepsini okumadım ama eşiniz doğuma gelmemiş anlamadım kavgalı mıydın? Boşanma sürecinde miydiniz
 
bakış açısı farklılığı işte.
ben böyle, olaylara çok duygularını katan arkadaşlarımı bile dinleyemiyorum bunalıyorum, romantik ağlaklık bana göre değil, her şey duz, net, özet anlatılsın isterim.
sizin adınıza üzüldüm,hayata düz bakmanıza,yaşanılanlara bir anlam yükleme yetinizin olmamasına..
hissetmiş yazmış..bir başkası değil kendisi yaşamış bunu.Onun için düz değil basit değil.Ortada kaç senelik emek var,kaybolan umut var.
 
Konu sahipleri konusunu istediği gibi yazıp, aktarnakta özgür.
Biz de okuyup okumamakta, yorum yapıp yapmamakta özgürüz.
Bununla birlikte yorum yapma özgürlüğünü kullanırken; konu sahiplerini böyle adeta vura vura eleştirmeye, cüretkar bir şekilde had bildirmeye hiç birimizin hakkı olmadığını düşünüyorum.
Yazılan iki paragraftan yola çıkarak hiç tanımadığımız birini samimiyetsiz bulmak ne kadar doğru?
Burası sosyal medya platformu diye elimize nalıncı keserini almaya gerek yok.
 
Tam bu tarih kızım saat 9.30 da dünyaya gözlerini açtı .Zor bir doğum 4 kilo doğan kapkara gözleriyle ben geldim diyen kızım .Ve ben sezeryanin acilariyla narkozun etkisinden çıkınca ağzından çıkan ilk kelime bebegim nasıl ?iyi dediler ve ben oh deyip tekrar gözlerimi kapadım .Sonra yürüttüler ve benim yaptığım ilk iş karnımı tuta tuta kızımı emzirmeye gitmek oldu.O gün babası olacak insan yanımda yoktu .Hastaneden çıkınca gelecekmiş sanırım bahanesi buydu .Güya izin alamazmis öğretmen kendisi .En ufak hastalıkta okul falan görmez gözü ki nasılsa doğan başka bı can .Doğuran kendisi değil .Ben telefonda ben arıyorum anlatıyorum ama nasıl heyecanlıyım .Bebek kuvozde kaldı 5 gün .o yok .Biz hastaneden ciktik geldi beyefendi olmayan haspam ve bir komşu gibi geçmiş olsun dedi .Ve ben nasıl mutluyum .Yine de mutluyum . Bilmiyorum ki geri kalan hayatım da da hep yalnız olacagimi .Aslında doğumun bı tekrarı olacağını hayatın.Ve hep yalnız yapayalnız sadece sırtımda bir yük gibi taşıyacağımi .Geldi geldiği gibi annesiyle babasıyla kavga etti .Ve gitti çalıştığı memlekete kaldım mi yalnız iki haftalık bir bebek lohusa halimle .Ağlıyorum ağlıyorum ama yine diyorum ki iyiki var .Kaymakamlar aşağıda tam iki kat aşağıda oturuyorlar ve gelmediler .Annem gelinimiz doğum yaptı onun yanında .Neyse annem sağolsun geldi .Ve iki hafta banyo yapmayan kizima banyo yaptırdı .Çünkü yaptırmadım ben acılarım vardı ve çok korkuyordum zarar vermekten .Ve annem geldi .Baktı .Sonra benim tayinimin çıktığı memlekete geldik ve başladı kabus vol 2.Annelik yeni öğretmenlik evlilik yeni .Ve beni bizi hiç görmeyen bir eş .Mücadele ettim yılmadım devam ettirdim .Akillanmadim 2.yi de doğurdum .Ama bı gün karsima geçip bosanalim dedi.Mutsuzmus .Tamam dedim sonra bı tarafı yemedi tabiki ama beni uyandırmaya 5 saniye yetti .Sartel atar ya hani ortalık aydınlanır .öyle oldu kafamın içinde .Herşey nasıl netleşti.Nasil berrak .Ve kocaman bir BU ADAM BENİ HİC SEVMEDİ.sozu yankılandı .Birgün kucucuk bir sebepten yine hakaret edecekti .Sus dedim bir tokat attım .Anahtarı verdim .Git esyalarini topla dedim .Ağladı zirladi ama vazgeçmedim .Çünkü artık Netti hersy ışık yanmıştı bı kere.Bosandim .Vebugun 30.12.2020.yine yalnizim ama iki kişilik yalnızlık değil .Gerçek bir yalnızlık .Yalnızlığın da gerçeği güzelmiş onu anladim .Ve şöyle söyleyeyim .Aslında evliliklerde hiç bir şey düzelmiyor .sadece siz alisiyorsunuz .ve baştan hatasını görürseniz .Affetmeyin. Zira 10 yıl boş bir ümitle geçti ömrüm.Ama şimdi en azından gerçekten SEVİLEBİLME UMİDİM var.
Yoo biz sizin gibi değiliz.alışmıyoruz. Boşuyoruz. burdan bakınca sadece çocuklara acıyorum. Onları değil de kocayı daha çok seven bir kadın gördüğüm için.
 
Beğenmemek ya da samimi bulmamak noktasında sonuna kadar serbestsiniz elbette ama öyle bi yorum yapmışsınız ki hani Abdülhak Hamit Tarhan'la karşılaşsanız "Makber falan geç bu ayakları, karım öldü de özetle ne uzatıyosun, zaten rahmetli karının cenazesinde yeni bi kadına aşık olup onunla evlenmedin mi sen, bi de hala kendini begendirme çabasındasın" diyeceksiniz gibi. :KK53:

Amatörce ya da profesyonelce hiç fark etmez, sanat sanat içindir sevgili yorum sahibesi. (Lise edebiyat derslerimi özledim şu an.)

İnsanlar magaralarda yasarken bile kendilerini ifade etmek için sanata basvuruyorlardı. Tüm o sesler, renkler, objeler böyle var oldular. İçgüdüsel bi şey bu, sıcak bi şey, bizden bi şey. Hayatın olağan akışında her gün yaşanan, o nedenle de size basit gelen acılar ve mutluklar üzerine düşünmek, sorgulamak ya da bu duyguları kullanarak bi şeyler yaratmak, ya da en azından yaratmayı denemek bence çok anlamlı.

Dili çok ağdalı ya da arabesk bulabilirsiniz, yukarıda dediğim gibi samimiyeti sorgulayabilirsiniz ama bence bu kadar soğuk ve olumsuz olmayın. Hayatında umutlandığı bi anın tadını çıkarmaya, hatalarından ders aldığını hem kendine hem insanlara kanıtlamaya, bilinmeye, anlaşılmaya, kendi hikayesinin kahramanı gibi hissetmeye çalışan bi konu sahibine de bu kadar yüklenmeyin.

Abdulhak Hamit gibi yazan biri olsa önunde eğilirim:)
makber en sevdiğim şiirlerdendir.
Amatör dramatizasyona tahammulum yok sanırım ahaha.
Hayat beni acı gerçeklerle yuzleştirdiği için de duygusallığımı yitirmedim, kendimi bildim bileli böyle net, tasviri sevmeyen, ağlaklığa tahammulu olmayan biriyim, soğuk ve olumsuzdan ziyade. kimseye yuklenmedim ya ben yapmayın:)
sadece sevmiyorum bir olay anlatırken ordan burdan betimlemeler, uç noktalar, devrik cumleler, o anı tekrardan yaşatmak için anlamsız çabalar.
resmen linç edildim. ki ne hakaret var ne başka şey. sadece benim için çok derin acılar çok sessiz yaşanıyor, ya da insanın aklına guzellemek, ağdalı anlatmak yerine sadece ağıt gibi inlercesine ağlamak geliyor.
tatlı anlatımınız için teşekkurler.
 
Etkilenin diye yazmadım .Sadece birine anlatmasam çok kötü olacaktım .Ama size kızmıyorum hayatın hangi anında gerçeklikle yuzlestiniz de duygusallık tam nefret ettiniz kimbilir .Allah hepimizin yardımcısı olsun

hiç duygusal bir insan olmadım gerçekten uzulmem gereken yerler haricinde, duygusallıktan oldum olası nefret ettim diyebilirim, hem de gerçekten değmeyen saçmasapan insanlar için yapılan duygusallık,Allah korusun.
şurda mesela oturup köpeğinizin ölduğunu anlatsaydınız oturur ağlardım bile, ama saçma bir evlilikten, ilgisiz bir eşten ayrılmanızda öyle ağlanacak bir yan göremedim.
 
Tam bu tarih kızım saat 9.30 da dünyaya gözlerini açtı .Zor bir doğum 4 kilo doğan kapkara gözleriyle ben geldim diyen kızım .Ve ben sezeryanin acilariyla narkozun etkisinden çıkınca ağzından çıkan ilk kelime bebegim nasıl ?iyi dediler ve ben oh deyip tekrar gözlerimi kapadım .Sonra yürüttüler ve benim yaptığım ilk iş karnımı tuta tuta kızımı emzirmeye gitmek oldu.O gün babası olacak insan yanımda yoktu .Hastaneden çıkınca gelecekmiş sanırım bahanesi buydu .Güya izin alamazmis öğretmen kendisi .En ufak hastalıkta okul falan görmez gözü ki nasılsa doğan başka bı can .Doğuran kendisi değil .Ben telefonda ben arıyorum anlatıyorum ama nasıl heyecanlıyım .Bebek kuvozde kaldı 5 gün .o yok .Biz hastaneden ciktik geldi beyefendi olmayan haspam ve bir komşu gibi geçmiş olsun dedi .Ve ben nasıl mutluyum .Yine de mutluyum . Bilmiyorum ki geri kalan hayatım da da hep yalnız olacagimi .Aslında doğumun bı tekrarı olacağını hayatın.Ve hep yalnız yapayalnız sadece sırtımda bir yük gibi taşıyacağımi .Geldi geldiği gibi annesiyle babasıyla kavga etti .Ve gitti çalıştığı memlekete kaldım mi yalnız iki haftalık bir bebek lohusa halimle .Ağlıyorum ağlıyorum ama yine diyorum ki iyiki var .Kaymakamlar aşağıda tam iki kat aşağıda oturuyorlar ve gelmediler .Annem gelinimiz doğum yaptı onun yanında .Neyse annem sağolsun geldi .Ve iki hafta banyo yapmayan kizima banyo yaptırdı .Çünkü yaptırmadım ben acılarım vardı ve çok korkuyordum zarar vermekten .Ve annem geldi .Baktı .Sonra benim tayinimin çıktığı memlekete geldik ve başladı kabus vol 2.Annelik yeni öğretmenlik evlilik yeni .Ve beni bizi hiç görmeyen bir eş .Mücadele ettim yılmadım devam ettirdim .Akillanmadim 2.yi de doğurdum .Ama bı gün karsima geçip bosanalim dedi.Mutsuzmus .Tamam dedim sonra bı tarafı yemedi tabiki ama beni uyandırmaya 5 saniye yetti .Sartel atar ya hani ortalık aydınlanır .öyle oldu kafamın içinde .Herşey nasıl netleşti.Nasil berrak .Ve kocaman bir BU ADAM BENİ HİC SEVMEDİ.sozu yankılandı .Birgün kucucuk bir sebepten yine hakaret edecekti .Sus dedim bir tokat attım .Anahtarı verdim .Git esyalarini topla dedim .Ağladı zirladi ama vazgeçmedim .Çünkü artık Netti hersy ışık yanmıştı bı kere.Bosandim .Vebugun 30.12.2020.yine yalnizim ama iki kişilik yalnızlık değil .Gerçek bir yalnızlık .Yalnızlığın da gerçeği güzelmiş onu anladim .Ve şöyle söyleyeyim .Aslında evliliklerde hiç bir şey düzelmiyor .sadece siz alisiyorsunuz .ve baştan hatasını görürseniz .Affetmeyin. Zira 10 yıl boş bir ümitle geçti ömrüm.Ama şimdi en azından gerçekten SEVİLEBİLME UMİDİM var.
Herşey gönlünce olsun
 
hiç duygusal bir insan olmadım gerçekten uzulmem gereken yerler haricinde, duygusallıktan oldum olası nefret ettim diyebilirim, hem de gerçekten değmeyen saçmasapan insanlar için yapılan duygusallık,Allah korusun.
şurda mesela oturup köpeğinizin ölduğunu anlatsaydınız oturur ağlardım bile, ama saçma bir evlilikten, ilgisiz bir eşten ayrılmanızda öyle ağlanacak bir yan göremedim

Abdulhak Hamit gibi yazan biri olsa önunde eğilirim:)
makber en sevdiğim şiirlerdendir.
Amatör dramatizasyona tahammulum yok sanırım ahaha.
Hayat beni acı gerçeklerle yuzleştirdiği için de duygusallığımı yitirmedim, kendimi bildim bileli böyle net, tasviri sevmeyen, ağlaklığa tahammulu olmayan biriyim, soğuk ve olumsuzdan ziyade. kimseye yuklenmedim ya ben yapmayın:)
sadece sevmiyorum bir olay anlatırken ordan burdan betimlemeler, uç noktalar, devrik cumleler, o anı tekrardan yaşatmak için anlamsız çabalar.
resmen linç edildim. ki ne hakaret var ne başka şey. sadece benim için çok derin acılar çok sessiz yaşanıyor, ya da insanın aklına guzellemek, ağdalı anlatmak yerine sadece ağıt gibi inlercesine ağlamak geliyor.
tatlı anlatımınız için teşekkurler.
Saygı duyarım .Netlik candır.Umarım güzel bir hayatınız olur.
 
hiç duygusal bir insan olmadım gerçekten uzulmem gereken yerler haricinde, duygusallıktan oldum olası nefret ettim diyebilirim, hem de gerçekten değmeyen saçmasapan insanlar için yapılan duygusallık,Allah korusun.
şurda mesela oturup köpeğinizin ölduğunu anlatsaydınız oturur ağlardım bile, ama saçma bir evlilikten, ilgisiz bir eşten ayrılmanızda öyle ağlanacak bir yan göremedim.
Ben bu yaşıma kadar canım gerçekten yanmayinca ağlamadım .Belki de ağlamayı zayıflik olarak gördüm .Ama inanın bazen ağlamak duygusal olabilmek gerekiyormuş .O kadar rahatlatıyor ki.Kac yaşındasınız bilmiyorum ama ben 90larin çocuğuyum ve annemin hep güçlü ol kendini ezdirme telkinleriyle büyüdü. Ben ve cevremdekiler.Gercekten öyle de oldu .Güçlü oldum .Ağlamadım Duygularımı ikinci planda biraktim .Ama yaş 35 olunca şunu farkettim .Bir insan her zaman güçlü olmamalı .Salmali kendini izin vermeli .Bazen zayıf olduğunu kabul etmeli .Bazen sebepsiz aglayabilmeli .Huzunlendiginde biraz sessizlesmeli .Ağladığında hickirabilmeli.Bunlar insan olmanın gereği ve inanın Rahatlatıyor.40 yaşımda hayata dair ne düşünürüm bilmiyorum.Ama 35imde doğrularım hayatım da duygusallığa yer vermem gerektiği.Hersey gönlünüzce olsun .
 
Bir ağaç değiliz bulunduğumuz yere köklerimizi salıp hayatımız boyunca orada kalalım. Bizi mutsuz eden yerlerden, kişilerden uzaklaşabiliriz. Bu lütfu kullanmışsınız iyi ki de kullanmışsınız. Hayat çok kısa. Depremler, virüs tekrar tekrar yüzümüze vurdu bu gerçeği. Bugün varız yarın hatta belki de birkaç saniye sonra yokuz. Hayat bir insanın bizi sevmesini beklemek için çok kısa. Umarım mutlu olursunuz
 
hiç duygusal bir insan olmadım gerçekten uzulmem gereken yerler haricinde, duygusallıktan oldum olası nefret ettim diyebilirim, hem de gerçekten değmeyen saçmasapan insanlar için yapılan duygusallık,Allah korusun.
şurda mesela oturup köpeğinizin ölduğunu anlatsaydınız oturur ağlardım bile, ama saçma bir evlilikten, ilgisiz bir eşten ayrılmanızda öyle ağlanacak bir yan göremedim.
Kendinden bu kadar çok fazla emin olmamalısın.
İnsanız mantıkla yönetilemez hallerde yaşıyoruz.
Hadisi Şerif kırmayınız kırdığınız yerden kırılırsın ız diyor. Kalp kırmak kăbe yıkmak gibidir diyor.
Rabbim hepimize merhamet ve edep nasip etsin.
 
bunu yazmak için saatin 12 yi geçip zamanın 30 aralık olmasını mı beklediniz?
ne boş bir edebi çaba.
ben insanların dertlerini kompozisyon gibi anlatmasını sevmiyorum, o uzuntuyle bile bir beğenilme çabası içindelermiş gibi yapay geliyor, hiç etkilenmiyorum.
2 çocuktan sonra eş ilgisizliğinden boşanmışsınız özeti bu, edebi sanatlar,mecazlar,cinaslar kullanmaya gerek yok.
Özeti geçmişiniz ne güzel de anlamışsınız olayı.. Bence üslubu bırakıp olaya bakmak lazım.. Anladığınıza göre de gayet düzgün yazmış.. Hoşlanmıyorsanız okumayın yorum da yapmayın olsun bitsin..

Arkadaş ne yazmış, siz ne demişsiniz yani asıl sizinki çok manasız bir birşey oldu kusura bakmayın..
 
Abdulhak Hamit gibi yazan biri olsa önunde eğilirim:)
makber en sevdiğim şiirlerdendir.
Amatör dramatizasyona tahammulum yok sanırım ahaha.
Hayat beni acı gerçeklerle yuzleştirdiği için de duygusallığımı yitirmedim, kendimi bildim bileli böyle net, tasviri sevmeyen, ağlaklığa tahammulu olmayan biriyim, soğuk ve olumsuzdan ziyade. kimseye yuklenmedim ya ben yapmayın:)
sadece sevmiyorum bir olay anlatırken ordan burdan betimlemeler, uç noktalar, devrik cumleler, o anı tekrardan yaşatmak için anlamsız çabalar.
resmen linç edildim. ki ne hakaret var ne başka şey. sadece benim için çok derin acılar çok sessiz yaşanıyor, ya da insanın aklına guzellemek, ağdalı anlatmak yerine sadece ağıt gibi inlercesine ağlamak geliyor.
tatlı anlatımınız için teşekkurler.
Diğer sayfalara pek göz atma şansı bulamadım ama kendi açımdan yorumumu linç olarak algıladıysanız gerçekten üzülürüm. Zevk ve tercih meselesi, bunun da ötesinde yapı meselesidir neticede. Duygular söz konusu olunca dışa dönük olmak da içe dönük olmak da son derece normal.

Hem tabi ki benim de okurken gözlerimin kanadığı konular ya da gerçek duygusunu/durumunu anlatım tarzının altına sakladığını düşündüğüm konu sahipleri oluyor. Ki sadece benim degil herkesin oluyor. İlk yorumunuzu donuk ve ön yargılı bulmuştum ben sadece, ona istinaden yazdım. Belki de ben ön yargılı yaklaşmışımdır.

Yoksa bu lanetli yıldan sağ çıkmamıza sayılı saatler kalmış ve fırın başında yemeğimin pişmesini beklerken yeni yıla kimseyi linç etmiş olma hissiyatıyla girmek istemiyorum. O yüzden kalın sağlıcakla :KK3:
 
Back
X