NİŞASTA BAZLI ŞEKERLER, MISIR ŞURUBU VE GERÇEKLER
FRUKTOZ NEDİR, ZARARLARI NELERDİR?
Meyvelerin içinde doğal olarak bulunan ve meyve şekeri olarak bilinen fruktoz, son 30 yılda gıda sanayinin en çok kullandığı tatlandırıcı haline geldi. Doğal yiyeceklerle alımı yararlı olan bu şeker türünün gıda sanayiindeki kullanımı arttıkça, doğal olmayan yollardan fazla tüketiminin zararları tıp dünyasının dikkatini çekmiştir.
Mısırdan elde edilen fruktozdan zengin mısır şurubu (high fructose corn syrup), başta alkolsüz içecekler (meyve suları, asitli içecekler, sodalar vb.) olmak üzere bütün hazır gıdalarda (kek, bisküvi, çikolata, şekerleme, tüm jöle ve benzeri ürünler, hazır ekmekler vb.) yaygın olarak kullanılmaktadır. Ucuz olmasının yanında, karaciğerde diğer şekerlerden farklı işlenmesi gıda üreticilerine ek bazı yararlar getirmektedir. Tüm bu yararlar tüketiciye ise zarar olarak yansımaktadır.
Fruktoz, diğer şekerler gibi doyma hissi oluşturmaz ve fruktozdan zengin tatlı yiyecekler daha çok tüketilebilir. Yemeklerden sonra ortaya çıkan ve doyma hissi sağlayan en önemli iki unsur, kan glukoz ve kan insulin düzeylerinin yükselmesidir. Vücut hücrelerinin temel enerji kaynağı olan kan şekeri (glikoz) düzeylerinin yemeklerden sonra yükselmesi, ardından kan insülin düzeylerinin yükselmesine neden olur ve kan şekeri hücrelerin içine girer. Bu mekanizma insanda doyma hissine neden olur ve daha fazla yemek yenmesini engeller. Fruktoz, doyma hissine katkı sağlamamasına rağmen kan şekeri glukoz ile aynı enerji (kalori) yüküne sahiptir. Bu nedenle gıdalarla tüketilen glukoz miktarı azaldıkça ve bununla birlikte fruktoz miktarı arttıkça, bireyde daha geç doyma hissi oluşur ve daha çok yer. Fast-food olarak ifade edilen tüketim kültürünün en önemli unsurlarından bir tanesi budur. Bu nedenle farketmeden tükettiğimiz yüksek fruktoz, şişmanlık ve şişmanlıkla ilgili hastalıkların ortaya çıkmasında yeni bir sağlık tehdidi olarak kabul edilmektedir.
Mısır Şurubu İçeren Gıdalar Kanser Yapıyor
Günümüzde satışa sunulan hemen hemen her tatlı yiyecek ve içeceğin içinde tatlandırıcı olarak normal şeker yerine mısır şurubu kullanılıyor. Mısır, genetiği en çok oynanan besin olduğu için üretilen mısır şurubuda genetiği değiştirilmiş ürün olarak değerlendirilmesi ve GDO'lu olarak etiketlenerek satılaması gerektiği halde bu uygulanmıyor.
Yapılan son deneyler, mısır şurubu ile beslenen insanlarda pankreas kanseri başta olmak üzere pekçok kanserin gelişme riski bulunduğunu, şeker hastalığına yakalanma riskini önemli oranda arttırdığı, yüksek kolestrolün baş mimarı olduğu, kansızlık ve kalp büyümesi ile birlikte aşırı şişmanlık (obozite) yaptığı ortaya çıkardı. Bedenimizeki her hücre normal şekeri (glikoz) metobolize ederken, mısır şurubu yani fruktoz yalnızca karaciğerde metobolima olur. Araştırmalar, mısır şurubu ile beslenen kişilerin karaciğerinin alkoliklerinki gibi olduğunu ortaya çıkardı.
Baklava, kadayıf, şekerpare gibi şerbetli ve sütlü tatlılarda, dondurmalarda, meyve suyu, kola, gazoz ve aromalı maden sularında, gofret, çikolata, bisküvi, kek ve pastalarda, kakaolu/sade fındık, fıstık ezmelerinde, reçel, ciklet kısacası tatlı olarak tüketilen hemen her paketlenmiş gıda mısır şurubu kullanılarak üretiliyor.
Şeker, kanser dokusunu besliyor
Kanser ve şeker arasındaki ilişkiyi ilk kez Alman tıp adamı Otto Warburg ortaya koydu. 1931 ve 1944 yıllarında iki kez Nobel’i alan Warburg’un çalışmaları, kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden farklı bir metabolizması olduğunu gösteriyor. Buna göre kanser hücreleri sağlıklı hücrelere göre 3-5 kat daha fazla şeker kullanıyor. Ancak şekerin tek zararı kanser dokusunu beslemesi değil. Aşırı un ve şeker tüketimi insülin direncine (metabolik sendrom) yani hiperinsülizme yol açıyor. Hiperinsülizm, insüline benzer büyüme faktörü (IGF-1) düzeyini artırıyor. Serbest IGF bütün dokularda hücre üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere neden oluyor.
UZMANLARDAN GÖRÜŞLER
Onkolog Yavuz Dizdar, hayvanlarda yapılan deneylerde büyüme ve gelişim bozukluğu, beyinde küçülme, sindirim sistemi rahatsızlıkları tespit edildiğinin altını çizerek şunları söyledi,
“Doğal bir molekülün kanserle ilişkilendirildiği en güncel örnek mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerde bol miktarda bulunan fruktozdur. Fruktoz pancar (çay) şekeri olan sükroza göre daha tatlıdır ve ülkemizde bütün meşrubatlar ve gazlı içeceklerde bol miktarda kullanılır. Piyasa değerinin altında satılan tatlılar, çikolatalar, şekerlemeler früktoz ile tatlandırılmıştır. Örneğin buzdolabına koyduğunuz zaman şekerlenmeyen baklavalar fruktozla tatlandırılmıştır, kanser yapar.“
"Fazla sakarin idrar yolu kanseri yapar."
“Karaciğer yağlanmasının en büyük sebebi mısır şurubu tatlandırıcılarıdır. Örneğin, sakarin fazla alındığında idrar yolu kanseri yapar. Tatlandırıcı kullananlar muhakkak önemli sağlık sorunları yaşar. Bugün yediğimiz tüm diyet ürünlerinin içinde tatlandırıcılar var. Bu yüzden diyet ürünlerinden uzak duralım. Diyet tatlı ve yiyecekler yerine, doğal olanlardan az miktarda tüketelim. Tüketim ne kadar azalırsa, bu ürünlerin ülkemize girişi de o kadar azalır. Herkes bu ürünlerin girmesine karşı çıkarsa, bu ürünleri ülkemize sokan yasaların çıkmasını da engellemiş olur. Karşımızda bu işten kazançlı olan çok etkin bir lobi var.”
Pankreas Kanseri
Dr. Yavuz Dizdar şöyle diyor "Bu konuda yapılmış olan üç tane büyük çalışma var. Bu çalışmalarda fruktoz ve pankreas kanseri ilişkilendiriliyor. Şişmanlık üzerinden, başka şeyler üzerinden, yağlarda eriyen tarım ilaçları olabilir, herhangi bir şey olabilir. Fruktozun kanser riskini artırdığı konusunda geçen sene bir çalışma yayınlandı. Tez budur. Fruktoz insan için uygun bir şeker değildir. Hastalığa neden olur. Birinci hastalık şişmanlıktır, ikinci hastalık diyabettir, üçüncüsü pankreas kanseridir. Diğer kanserlerle ilgili bir bulgu yoktur. İnsan metabolizması glikoz üzerine kuruludur. Yani biz şeker olarak glikozu kullanıyoruzç Fruktoz bize yabancıdır. Mısır şurubu fruktozdan serbest üretilen bir şekerdir. En zararlısı konusunda oklar fruktozun üzerine gidiyor. Ve doğrudan mısır şurubuna gidiyor. Glikoz vücutta kullanılan bir fon. Fruktoz pankreas kanserini çoğaltıyor. İki bin kişiyi alıp 10 yıl günde 2,5 litre meşrubat içirirseniz farkı görürsünüz. 180 km hızla duvara çarpan bir aracın içindekiler ölür mü ölmez mi? Duvar mı, araç mı, içindekiler mi suçludur bilemezsiniz. Ama fruktoz pankreas kanseriyle ilişkilendirilmiştir."
Bingür Sönmez (Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr.):
Prof. Dr. Bingür Sönmez de, bugün yaptığı yazılı açıklamada, şurubun, mısır nişastasının glukoz ve fruktoza dönüştürülmesiyle elde edildiğini ve şeker pancarından sağlanan şekerden hem daha tatlı hem de daha ucuz olduğunu ifade etti.
Şeker pancarından elde edilen çay şekerinin yüzde 50 glukoz ve yüzde 50 fruktozdan oluştuğunu, mısır şurubunda bu oranın fruktoz lehine artarak yüzde 80'i bulduğunu ifade eden Sönmez, glukoza göre daha kuvvetli bir tatlandırıcı olan fruktozun emilerek karaciğere geldikten sonra metabolize edilmek için insüline gerek duymadığını ve hızla trigliseride dönüşerek depo yağ haline geldiğini bildirdi.
Fazla fruktoz kullanılan hayvanlarda obezite, diyabet, kan yağları yüksekliği, karaciğer yağlanması, yüksek tansiyon ve koroner kalp hastalıklarının görüldüğüne işaret eden Sönmez, son 30 yılda şeker pancarından elde edilen şeker yerine mısır şurubu şerbeti kullanılmasının obezite ve buna bağlı hastalıkların salgın şeklinde ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtti.
Sönmez, obezite sonucu oluşan insülin direncinin de reaktif hipoglisemi ve açlık duygusuna neden olarak, sürekli yemek yiyen ve doymayan şişmanlar yarattığına işaret ederek, bisküvi, kolalı içecekler, şekerlemeler, çikolata, gofret, ucuz hamur işi tatlılar, hazır pasta ve keklerde şuursuzca mısır şurubu şerbeti kullanıldığını ve bilgi olarak sadece “Nişasta Bazlı Sıvı Şeker” ifadesinin baş harfleri, “NBSŞ' hatta sadece “NBŞ” ibaresinin bulunduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Sönmez, “Gıda üreticileri tarafından tatlandırıcı olarak kullanılan ve şeker pancarından elde edilen şekerden daha ucuz olduğu için tercih edilen mısır şurubu şerbeti, kalp ve damar sağlığını önemli ölçüde tehdit etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.