senin gibi 10 senemiz beraber geçti bizim diyemem biz 3 sene beraberdik, ama 2 senesi aynı evin içerisindeydi. hatta şöyle söyleyim tanıştıktan 3 gün sonra ilişkimi başladı 5 ay sonra nişanlandık ve aynı evde yaşamaya başladık. bazen benim evime annem ya da babam gelirdi o zamanlarda da gündüz onların evinde bir araya gelirdik gece yatmaya giderdim eve, bazen de gitmezdim bi bahane bulurdum onlarda kalırdım ne salaklık..
peri masalı falan demeyeceğim, kavgamız da olurdu ama gerekirse sabaha kadar konuşur uyumaz ertesi gün de devam eder sorunu çözene kadar mevzuyu asla kapatmazdık. iki zombi olurduk yani kavgalıyken, uykusuz kırmızı gözler patlamay hazır iki bomba, ama sonunda barışmak bize yeterdi..
ex kaynanam iyi bi kadındı, yani o zaman öyle düşünürdüm. beni severdi çanta gibi de her yere taşırdı saolsun. oğlunu adam ettiğimi söylerdi, benden önce çok serseriymiş benim sayemde evde durmaya başlamış, hayatı düzene girmiş. tüm bu bahsettiklerim olurken de 23-26 yaş aralığındaydım yani, ergen falan da değildim.
beni çok sevdiğine inandığım ex kaynanamın alttan alta bana neler dayattığını ben çok sonradan gördüm, birkaç tane örnek vereyim sana:
-kilomla ilgili sürekli eleştirirdi beni, hatta bu öyle bi raddeye gelmişti ki 100 kilonun üstünde olan komşularına benzemekle, gelinlik giydiğimde uçan balon gibi gözükecek olmakla eleştirilirdim. (42 bedendim o vakitler, şimdi 44 bedenim)
-oğlu sigara içerdi, işsizdi, evde yatardı kendi hiçbişey demezdi, üstüne üstlük beni oğlunun üstüne salardı "söle sigarayı bıraksın, söyle iş bulsun" diye, ben de salak gibi lafına uyup adamla kavga ederdim.
-gelinlik konusunda bana o kadar laf söyleyen kadın, kendi kızının gelinliğini giymemi önerdi bana. düşünsene görümcemin gelinliğini giyeceğim. üstelik görümcem benden 15 kilo zayıf ve 10 cm kısa. ex kaynanaya göre tadilatla tüm bunlara çözüm getirilebilirdi (nişanlıma bunu söylediğimde olabilir aslında ablamın gelinliği çok güzeldi dedi, hiç ses çıkarmadım)
-evlenseydik onların bir tane daha evi vardı onların evle aynı site içerisinde, yaklaşık 8-10 blok uzaklıkta orada oturacaktık, evin borcunu biz ödeyecektik ama. buna da tamam dedim. evde tadilat yapılması gerekiyordu, parke yaptırılacaktı katalogtan modellere bakarken benim beğendiğimin tam tersi bi renk gösterdi, ben bu daha güzelmiş deyince de "ev benim istediğimi yaptırırım, ben bunu beğendim bu olacak" dedi (nişanlıma bunu söyleyince de asla bana annemi şikayet etmeyeceksin, bir daha duymayım böyle bişey dedi, ben yine hiçbişey demedim, diyemedim.)
-bana düğününüzü burda yapacaz diye bi salon gösterdiler, sen seninkine pavyon diyosun ya, bana gösterdikleri salon Sincan'da bodrum katında bir salondu. orda olacağına hiç olmasın daha iyi dedim, iyi o zaman bi nikah yaparız dediler, ona da bişey diyemedim (ailem ankarada değil bu arada, memleketlerimiz aynı olmasına rağmen bize hiç sorulmadan düğün o salonda yapılmaya karar verildi)
-koltuk takımı için katalog karıştırırken bizim beğendiğimiz modellerin hepsine burun kıvırdı, gitti kahverengi deri kolluklu kocaman koltukları gösterdi hep, beğenmedim, orda da eleştirildim.
-o dönemde okuyordum hala, mimarlık bölümünde. kadının en büyük hayali benim okulumu bitirip de kpss çalışıp devlette bir kurumda çalışmaya başlamamdı. oğlu mu? oğlu lise mezunu, bir işe girse asgari ücret alsa yeter, ev geçinir işte. ama doğumdan sonra hemen çalışmaya dönmek zorundayım çünkü oğlunun maaşıyla geçinemeyiz, aman ne olacak ya çocuk alt tarafı o bakar büyütür, ben yeter ki çalışayım.
3 seneye sığdırdığım yüzlerce örnek daha sayabilirim sana. nişanlımın kötü özelliklerini saymıyorum bile sana, kıskançlığı, baskı kurması, kendini hep halı zannetmesi vs. bunların hepsini geçtim, 3 sene sonunda bizim ilişkimiz nasıl bitti biliyor musun?
okula ara verdim memlekete döndüm, panik atak tedavisi görüyordum. eve döndükten 6 ay sonra okula geri dönmemeye ve tamamen bırakmaya karar verdim. annesi defalarca aradı beni yapma etme oku yoksa geçinemezsiniz dedi. ben bi iş bulur çalışırım ikimiz de asgari ücret alsak bile geçiniriz dedim, oğlumun sigara yemek parası ancak çıkar öyle dedi, yine hiçbişey demedim, sevdiğim adam arkamda durur dedim.
1 ay geçmedi üstünden uçurum açıldı aramıza. her gün saatlerce konuşurken günde 3-5 mesaja düştü. sordum dayanamayıp neden böylesin diye, sebebini bilmiyorum dedi, ben olmasam ne değişir hayatında dedim, hiçbişey dedi. işte o an bitti benim için. iyi geceler dedim ve yattım. o an bitti. ve o beni çok seven annesi vardı ya hani, beni bir kere bile aramadı. ortada bohça falan yoktu, yüzüğü de kaybetmiştim zaten ayrılmadan 2 gün önce, geri de göndermedik, öylece bitti.
beraberken ufak tefek eşyalar alıp biriktiriyorduk bir kutu içinde evimizde kullanmak için, o kutu onda kaldı. 1 koli kitabım evlenince kitaplık yapacaz nasıl olsa diye onda kaldı. hepsi bi yana o zaman ikimizde çalışarak 10 tane küçük altın biriktirmiştik onlar onda kaldı. ayrıldıktan 4 ay sonra ablasından kitaplarımı ve altınları istedim. bana 1 tane kpss hazırlık kitabı, 1 tane okulla ilgili bi kitap ve 2 tane hırkamı gönderdiler. altınları göndermediler, sebep ne biliyor musun? o parayı harcamış.. bizim beraber biriktirdiğimiz, "birgün olur da ayrılırsanız ben herkese hakkını vereceğim" diyen annesine emanet ettiğimiz altınları harcamış, işe girince geri yerine koyacakmış altınları o zaman bana verecekmiş. düşünsene okulu bıraktım, 5 kuruş param yok, o altınlar belki de bana destek olacak ama o altınları harcamış..
demem odur ki pofuduk bitek sen gibi görmedin, herkes gördü. 10 sene beraber olduğum adamı değil ama 2 sene aynı evde yaşadığım, kirli çamaşırını yıkadığım, aynı yatakta uyuduğum, sabahın köründe kalkıp kahvaltı hazırladığım adamı sadece okulu bıraktığım için kaybettim. okulu bitirseydim kaybetmeyecektim belki ama ben kendimi hala hiç suçlu görmüyorum. benim tercihlerime saygı duymadılarsa defolsunlar gitsinler dedim hep. defoldular gittiler..
bu olaylar 2011'de oldu, şimdi yeni mesajımda sana 2011'den bu yana yaşadıklarımdan bahsedeyim.