evet eş adayım beni, benim istediğim kadar, savunamıyor. onun hep farkındayım zaten.
ilk başlarda çok isyan ettim, "ben kız başıma babama seni kabul ettirdim, sen erkek halinle neden ağzını açamıyorsun" falan dedim. olayın üstünü örtüyor değilim. ben zaten sorunu görüyorum.
çocuk yetiştirirken "annecim sen ne düşünüyorsun, sen ne istiyorsun" dersen, çocuk benim gibi "ben bunu istiyorum" diyebilir, gerekçeleriyle açıklayabilir. ama "annecim ben senin için en iyisini düşünüyorum" dersen, çocuk sevgilim gibi "peki" demeyi öğrenir.
26 sene her şeye "peki" demiş bu adam. yeri geldi mi yani biz fikir ayrılığına düştük mü gerekçelerini bana çok güzel anlatıyor, gerekirse benimle tartışıyor. ama bunu ailesiyle yapmaya yeni başladı.
yani nasıl desem, aile çok da olmayacak şeyler istememiş zaten pek. okulunu seçmişler ama iyi de yapmışlar, iyi bi işi var çünkü şu an. mantıklı bulmuş kabul etmiş benimki.
bu adam ailesiyle tartışmayı 26 yaşında öğreniyor. cuma günü öyle beni tek başıma bırakıp susup oturmuş değil. ben ne zaman ters bi şey söyleyecek olsam bakışımdan anladı, müdahale etti, araya girdi, beni savundu. sesi çıkmaya başladı tabi ki ama yavaş yavaş oluyor. geldi babama da çatır çatır konuştu ardından.
ha ben çocuğumu asla bu şekilde büyütmem. kayınvalidemin çocuk yetiştirmesini onaylamadığımı da söyledim hep. ama adam çabalıyor ya. benim için annesini babasını karşısına alıyor ama bunu nasıl yapacağını bilmediğinden, annesini babasını da kırmak incitmek istemediğinden, elinden bu kadarı geliyor.
pek çok konuda benzeriz, ama biz sevgilimle burda ayrılıyoruz. ben daha bencilim sanırım. düğün kasımda olursa herkes gelemez diyorlar, ben diyorum ki, "biz evleniyoruz, önemli olan bizim ne istediğimiz, isteyen bi şekilde çıkar gelir, gelemeyenin canı sağolsun", o diyor ki "pofuduk halamlar falan beni çok severler, ben onların ellerinde büyüdüm, hepsi benim düğünümü görmek ister. şartları neden zorlaştıralım ki, insanlara yazık değil mi?"
o daha kendi istediklerini kimseyi kırmadan incitmeden, herkesin gönlünü yaparak gerçekleştirme çabasında. herkesi memnun etmeye çalışıyor. ama ben, belki yalnız büyümekten kaynaklı, "ben bunu böyle yapınca mutlu olucam, insanlar neden benim mutluluğumla mutlu olamıyor" düşüncesindeyim. biz onunla burda fikir ayrılığına düşüyoruz.
bana göre o herkesi memnun etmeye çabalarken kendini unutuyor. ona göre ben çok bencilim belki de. ama bana asla "haksızsın" demedi, allah var. hiç "yanlış düşünüyorsun" demedi. "yeni bi hayata başlıyoruz, bunu yaparken herkes mutlu olsun, kimse kırılıp incinmesin" derdinde. ama "pofuduk nolur sen anla nazım bi sana geçiyor" da diyor zaman zaman. nazı bi bana geçiyor evet.benim istediğim hiçbir şeyi "olmaz" diye kesip atmadı mesela. benim istediklerimi de yapmaya çalışıyor, çoğunu da yapıyor.
ama o diyor ki ""bunu istiyorum, böyle olacak" diyip kesip atmayalım. dayatmak gibi olmasın. "neden böyle olamıyor, böyle olsa ne olur, bunu böyle yapsak daha mutlu oluruz" diye ikna yoluna gidelim. bizim istediğimiz olsun ama büyüklerin de içine sinsin."
babası "nişan için salona ne gerek var, bizim evde bile yapardık" dediğinde, "nişanı onlar öyle yapmak istiyorlar, siz karışmayın" dedi bu adam ya. bana hiç "babamlar nişanı evde istiyor, evde yapın" demedi. ki onların adetinde nişan erkek tarafının.
hani sizin dediğiniz gibi "annem en iyisini bilir, o ne istiyorsa o olacak" diyen bi adam olsa eyvallah çekip gideyim. ama "annemin de gönlü kırılmasın" diyen bi adam var benim karşımda. çok fazla hatır gönül biliyor. bunlar erkek kardeşte veya oğulda mükemmel özellikler olarak görülürken, sevgilide eş adayında sıkıntı oluyor.
bi de ilk başta benim de hatam var. benim hatam şurda, annesi gibi bi kadınla ilk defa karşılaşıyorum, "en iyisini yaparız", "ben bilirim" tavırları olan bi insanı ilk defa görüyorum. evet her şeye müdahil olmak istiyor. bilmek istiyor. bunu ben de istiyorum bazen. "her şeyden haberim olsun" istiyorum. annem hep söylüyor zaten "benim çocuğumsun ama ona daha çok benziyorsun" diyor.
kayınvalidem ilk böyle ateşli ateşli gelip "onu şöyle yaparız, bunu böyle yaparız, hepsini hallederiz" deyip bana bi kere bile "sen ne istiyorsun" demeyince ben korktum sanırım. benim istediğim hiçbir şey olmayacak sandım. bi de sözde "siyah giyme" olayı oldu, "nişanlığını beğensin güzelse alırım" dedi iyice panikledim.
beyaz eşya baktığımız günün akşamı olanlar yüzünden ben o gün üstüne hiç düşünmedim. eşyası batsın dedim geçtim. eşya umurumda değildi çünkü. o olaya yeni gelebiliyorum.
liste yaptım, eşyaların numaralarını yazdım gönderdim. babası araştırmış. biz de baktık. o gün akşam beyaz eşya konuşmaya gitmiştim zaten. orda ortalık karışınca ben eşya konusunu çok düşünmemiştim anca düşünüyorum.
babası dedi ki, "kızım sen çamaşır makinasını inox istemişsin ama buna "abi banyoya koyacaksan beyaz al, inox banyoda paslanır" dediler, şu iki modeli söylediler, özellikleri falan da aynıymış. sen bi de bunlara bak, ama yanlış da anlama, sen onu istiyorsan ben yine onu alırım."
annesi dedi ki, "annecim davlumbazın çerçevesi cam, güzel durur ama yağı kiri çok gösterir, sürekli temizlemen gerekir, zorlanırsın."
beyaz eşya seçimimde sadece çamaşır makinasıyla davlumbazı değiştirmemi önerdiler. "bu olmasın" demediler, sadece önerdiler.
başka hiçbir şey demediler. benim seçtiğim ne varsa alınacaktı. kadının derdi, "ne seçtin ben bi bileyim, belki bildiğim bi şey vardır fikrimi söyleyeyim, yol göstereyim". fırın için "arkasını kendi temizliyor mu" diye sordu mesela. ilk başta buzdolabının dondurucusu aşağıda olsun istediler, daha kullanışlı olduğunu düşündüler, ben yukarda istedim. bu ilk konuşulduğunda "olmaz aşağıda olsun" dediler evet ama listeye yazdığım yukardaydı "bu olmasın" demediler.
o gün başka sorunlar oldu diye ben bunları hiç düşünmedim. ama annesi sadece bilmek istiyor gibi görünüyor, ben mi yanlış düşünüyorum bilmiyorum ki. fazla mı yumuşadım yoksa ilk başta mı çok serttim bilemiyorum şu an.