Ah şu yoksulluk...

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Biryerlere gelince bugünlerini unutmayan ve geçmişiyle barışık yaşayan insanlar hep sevilesi başarılı parmakla gösterilen insanlar olmuştur çevremde gözlemlediğim kadarıyla.
Çok az kalmış güzel günlere allah emeğini boşa çıkarmasın.
 
İlginçtir ki paranız olduğunda da çok değişmiyor durum..
Benim için öyle oldu mesela.
Yıllarca idareli yaşamaya, aile şartlarını düşünmeye alışmaktan belki..
Bir kumaş parçasına ''Çok güzel olmalıyım.'' diye büyük paralar saçmak tuhaf geliyor.
Ben hep indirimli tercihler yapmak zorunda hissediyorum.
O parayı ona verene kadar tatil yaparım ruhuma yarar diye düşünüyorum mesela, veya annemi
rahatlatacak bir başka harcama daha mantıklı.
800 tl olmaz 200 tl ile de güzel olursun.
Yazıktır. Kolay mı kazanıyorsun?
Gözün kalsın onda, dolabında olmasa da olur.
İçten içe bir ses hiç susmuyor.

Bir ara ''Çok harcayan, savuran kadınlar daha değerli. Ben de yapacağım lan. Haydi siteye!'' diyerek
bir gazla alışveriş sitesine girdiğimi biliyorum.

Sonucu söylememe gerek var mı?
Yine çok harcamaya kıyamadım :)

Şaka bir yana gerçekten her şey vaktinde güzel.
Gençlikte, sağlıkta mümkün olduğunca yaşamak, giyinmek, hatta savurmak lazım..

Yapabilenleri takdir ediyorum.

İçinizde kalmayacak kadar ama yarın sizi zora sokmayacak kadar savurun..
 
Siz yapamadığıniz için içinizde kalmış, yoksa maddi güç öyle çok da mutluluk vermiyor insana.
Yani inanın bu istediklerinizi yaptığınızda da çok büyük bir tatmin yaşamıyorsunuz..
Çok mutlu olacaksınız sanıyorsunuz, ama öyle olmuyor..
Anlık tatminler bunlar.
Kitap konusuna gelince her aradığınızı bulamazsınız belki ama kütüphane den iyi kötü ücretsiz kitap alabilirsiniz..
Ben aclik, evsizlik, hastalık gibi çok üzücü durumlar olmadığı sürece bunların topluma göre şekillendiğini düşünüyorum.
Mesela şimdi çocukların ellerinde kendilerine ait tabletleri var, eskiden evlerde TV yoktu..
Acaba hani çocuk daha mutluydu..
Tabi ki haklısınız, gencsiniz, güzelini istersiniz..
Allah her istediğinizi de versin inşallah, ama mutluluk başka şeylerde.
Onu da istediklerinize sahip olunca anlayacaksınız işte :)
 
Kızmayın ama yazdıklarınız birçok insanın yaşadığı şeyler. Hatta durumu iyi olanlar bile hayatlarının belli dönemlerinde bir ekmek parası bulmak için çantaların içini, pantolon ceplerini karıştırmışlardır. Yani bu kadar dramatize edip kendinize dert etmeyin. Bazen okula gitmek için bir otobüs parası bulunmaz, bazen kantinden bir simit alınamaz. Faturaları ödeyecek para yoktur, elektrik kesilir. Kira gecikir, evde yemek yoktur, dolap boştur vs. Okula yırtık ayakkabı ve yırtık gömlekle gelen çocuklar vardır. Hatta beslenme getiremeyenler. Kıyafet kumbaralarından eski pantolon ya da ceket çıkarıp giyinen babalar vardır.
Yani kıyafet eskiymiş, azmış, ne önemi var? Hz Ebubekirin ikinci bir kıyafeti olmadığı için camiye gidemediği zamanlar olmuş. Hz Muhammed efendimiz, açlığını bastırmak için midesinin üzerine taş bağlayıp gezmiş.
Bunlar için üzülmeyin. Şeref nişanınız olarak algılayın.
Zaten bu şartlarda aileye kol kanat germek insanın görevidir ve insan gibi insan olduğunu gösterir.
 
İste bir de bu dramatizasyon üzerinden, şartları hazırlamadan çocuk sahibi olmayina geliyor konu, onu da hiç anlamıyorum..
Herkes elinden gelenin en iyisini vermeye çalışır, kimi saraylarda büyutur, kimi evine et alamaz, sadece çocuğuna yedirir..
Bakamamak.. Açlık yaşatmak, çok başka..
Ama her orta halli çocuk yapmasın o zaman.. Bence insanlar mutluluğun maneviyatta olduğunu öğretmenli, öğrenmeli..
Konu sahibi siz yanlış anlamayın, sizi de anlıyorum, ama bunların çoğu topluma göre şekillenen olgular..
 

Şükret ki yapamadıgın şeylere engel olan şey parasızlık olmuş. Ya bu engel sağlığın olsaydı?
Ailen sana maddi olanak sağlayamamış belki ama güzel bir ahlak bırakmış belli ki..

Zorluğu tattığın için varlığın tadına dibine kadar varacaksın şimdi. Ve paranın mutlulukla dogru orantılı olmadıgını da anlarsın muhtemelen.
Bu maddi olanaksızlık sana öyle bir güç verir ki aslında bi düşünsen... Savaşmayı öğrenirsin, güçlü kalmayı, tırnaklarınla kazanmanın zevkini... Emeksiz kazanılan 100 tlnin alın teriyle kazanılan 10 tlden kıymetli olmadıgını...
Bi bakarsan kazandıgın şeyler de o kadar fazla ki...
Üstünde ve cebinde değerli bişey taşımıyorsun belki ama içinde çok değerli şeyler taşıyorsun bunun farkına var.
Kendine baya acımışsın gördüğüm kadarıyla ama o kadar öyle acınacak halde değilsin. Savaşı kazanmışsın bana göre.
Büyükler bize hep der "parayı cebinize koyun kalbinize değil." ben hem varlığı bilirim hem yokluğu. İkisinde de sağlam yere basmaktır önemli olan :)
 
Hatta konu sahibinin ailesi, çok vicdanlı bir evlat yetiştiren kıymetli bir aile bence
 
bu yaştan sonra alırsın ne olacak ki. daha yaşın 23. ben gönlümce harcamaya 25ten sonra işe girince başladım.
 
Evlenene kadar (19 yaş) hiç 20 liram olmadı.
20 lira!
Biz yoksul değildik durumumuz gayette iyiydi.
Varlık içinde yokluktu yaşadığım.
Ama 20 liram olmadı işte.
Arkadaşlarımın kokulu silgileri,şapka şeklinde kalemtıraşları,defterleri,okuma kitapları.........
Şimdi param var ve ben inanılmaz derecede kırtasiye takıntılıyım.
Evet en önemlisi sağlık ama her şeyde gözünün kalması çok zor hele çocuksan! ergensen! gençsen! ...

Kocam evlendikten sonra işe giderken 100 lira bırakmıştı çok ağlamıştım ben napıcam bu kadar parayla diye.
 
İlk bir kaç maaşın ile gözünün gördüğü canının çektiği herşey al hemen biriktirip ailene verme sen de önemlisin. biricik duygusunu biraz hisset kıymetlisin en başta kendin için. Hayat umarım çok güzel ilerler bundan sonrası için..
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…