İLETİŞİM
İnsanlararası; kişilerin birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir.
İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları, bir başka deyişle, iletişim kurmaları gerekir. Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin geliştirilmemiş olduğu toplumda, bir sorunu çözmek için başlatılan etkileşim, kısa sürede sürtüşme ve çatışmaya dönüşür. Böylece, varolanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir; dünyanın birçok ülkesinde görülen kanlı çatışmaların kökeninde, bilinçsiz koşullar altında yaratılan sosyal ortamdaki iletişim düzensizliği yatar.
Bir insanın ilişkilerinin niteliği, o insanın yaşamının kalitesini gösterir. İlişki sorunları, gerçekte iletişim yani düşünce alışverişi sorunlarıdır ve yaşamın değişik yönlerinde kendini gösterir. Aile yaşamınızda anne-babanızla aranızda bu tür sorunlar yer alabilir: Fikirlerinizi dinlemiyor, düşüncelerinizi sürekli olarak bir kenara atıyor olabilirler. Ne zaman konuşmaya kalkarsanız, kendinizi bir tartışma içinde buluyor olabilirsiniz. Bu tür iletişim sorunları, eşiniz, nişanlınız ya da arkadaşlarınız arasında da söz konusu olabilir; arkadaşlık , meslek seçimi, para harcamak gibi konularda farklı konulara sahip olduğunuz için, çevrenizdekilerle sürekli sürtüşme içinde olabilirsiniz.
İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır. İnsanların çoğu, doyumlu bir yaşam gerçekleştirme çabası içindedir: Uzun yıllar okula gitme, meslekte yükselmeye çabalama, aileyi en güzel biçimde yaşatmak ve çocukları en iyi biçimde yetiştirmek için uğraşma, anlamlı ve doyumlu bir yaşamı gerçekleştirebilmek içindir. Doyumlu bir yaşamı gerçekleştirme yönünde en önemli araç ise, iletişimdir.
Peki başarılı bir iletişimin temel konuları nelerdir:
1- Karşımızdaki Kişilere Saygı Duymak: Onların varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek, olduğu gibi benimsemek anlamını taşır.
2- Gerçekten ve Doğal Davranmak: Abartıdan uzak, olduğu gibi davranmaktır.
3- İletişimin belki de en önemli öğesidir empati. Empati, bir anlamda, dış dünyayı karşımızdaki kişinin penceresinden görmeye çalışmaktır. Kurulan bu duygu ortaklığı, iletişim güçlü kılar.
İletişim sadece konuşmak değildir. İletişim aynı zamanda;
. Ne söylediğinizi bilmek,
. Bunu ne zaman söylemenin daha uygun olacağına,
. Nerede söylemenin doğru olduğuna karar vermek,
. En iyi nasıl söyleneceği hususunda fikir yürütmek,
. Olayları basite indirgeyerek sunabilmek,
. Akıcı bir dille ve karşınızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek,
. Dikkati yoğunlaştırabilmek ve karşınızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir.
İLETİŞİMDE ENGELLER
1. EMRETME, YÖNETME
“Yapman gerekir .............”, “Yapmak zorundasın ................”
- Korku ya da aktif direnç yaratabilir;
- Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir;
- İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir.
2. UYARMA, TEHDİT ETME (GÖZDAĞI VERME)
“.........yapmazsan............olur”, “Ya yaparsın, yoksa.........”
- Korku, boyun eğme yaratabilir;
- Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar;
- Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.
3. AHLAK DERSİ, VAAZ VERME
“...........yapmalıydın”, “senin sorumluluğun”, “...........şöyle yapmak gerekir”
- Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır;
- Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir; (Kim demiş?)
- Çocuğun sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimi verir.
4. ÖĞÜT VERME, ÇÖZÜM GETİRME
“Ben olsam....”, “Neden.......yapmıyorsun?”, Bence.....”, “Sana şunu öneriyim.....”
- Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder;
- Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik seçenekler getirip seçenekleri denemesine engel olur.
- Bağımlılıkta da direnme yaratabilir.
5. MANTIK YOLUYLA İNANDIRMA, TARTIŞMA
“İşte şu nedenle hatalısın.......”, “Olaylar gösterir ki......”, “Evet ama.......”, “Gerçek şu ki....”
- Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır;
- Çoğunlukla çocuğun aileyle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol açar;
- Çocuğun kendisini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine yol açabilir.
6. YARGILAMA, ELEŞTİRME, SUÇLAMA
“Olgunca düşünmüyorsun....”, “Sen zaten tembelsin........”
- Yetersiz, aptallık, yanlış değerlendirme anlamı taşır;
- Çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar;
- Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (Ben kötüyüm!) yada karşılık verir. (Siz de daha mükemmel değilsiniz!).
7. ÖVME, GÖRÜŞÜNE KATILMA, TEŞHİS KOYMA
“Çok güzel........”, “Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor”, “Bence harika bir iş yapıyorsun.....”
- Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu ima eder;
- İstenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenen içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir.
- Çocuğun öz-imgesi (Kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratabilir.
8. AD TAKMA, GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRME
“Koca bebek....”, “Hadi bakalım süpermen”, “Geri zekalı”, “Hadi sende sulu göz
- Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir;
- Çocuğun öz-imgesi üzerinde çok olumsuzdur;
- Genellikle karşılık vermeye iter.
9. TAHLİL ETME, TEŞHİS, TANI KOYMA
“Senin derdin nedir biliyor musun?”, “Herhalde çok yorgunsun”
“Aslında sen öyle demek istemiyorsun”
- Tehdit edici; tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir;
- Çocuk kendisini korumasız, kıstırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir;
- Çocuk, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.
10. GÜVEN VERME, TESKİN, TESELLİ ETME
“Aldırma.......boş ver, düzelir......”, “Hadi biraz neşelen........”
“Zamanla kendini daha iyi hissedersin.......”
- Çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur;
- Kızgınlık duyguları uyandırır (“Size göre kolay tabii”
- Çocuk genellikle mesajı “kendini kötü hissetmen doğru değil” biçiminde algılar
11. İNCELEMEK, ARAŞTIRMAK, SORUŞTURMAK
“Neden?....Kim?.....Sen ne yaptın?......Nasıl?.....”
- Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan söyler;
- Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku ve endişeye kapılabilir;
- Ailenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu, gözden kaçırabilir.
12.KONU DEĞİŞTİRME, İŞİ ALAYA VURMA, ŞAKACI DAVRANMA
“Daha güzel şeylerden konuşalım...”, “sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”
- Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak mesajını ima edebilir;
- Çocuğa sorunların önemsiz, saçma ve geçersiz olduğu anlamını verebilir;
- Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.
Yanıt İletişim Engeli
“Benim oğlum okulu EMİR VERME,
bırakamaz, buna izin vermem.” YÖNLENDİRME
“Okulu bırakırsan benden para UYARMA,
mara bekleme.” GÖZDAĞI VERME
“Öğrenme herkese nasip olmayan AHLAK DERSİ VERME
ödüllendirici bir deneyimdir.”
“Ödevini yapmak için neden bir ÖĞÜT VERME,
plan yapmıyorsun?” ÇÖZÜM GETİRME
“Üniversite mezunu, lise mezunundan NUTUK ÇEKME,
yüzde elli fazla kazanır.” ÖĞRETME
“Uzak görüşlü değilsin. Düşüncelerin YARGILAMA, ELEŞTİRME,
henüz yeterince olgunlaşmamış.” SUÇLAMA
“Her zaman gelecek için umut ÖVME
veren iyi bir öğrenci oldun.”
“Hippi gibi konuşuyorsun.” AD TAKMA, ALAY ETME
“Çaba göstermediğin için okuldan YORUMLAMA,
hoşlanmıyorsun.” ANALİZ ETME
“Duygularını anlıyorum, ama GÜVEN VERME,
son sınıfta daha iyi olacak.” DUYGULARI PAYLAŞMA
“Eğitimsiz ne yapacaksın? SINAMA, SORU SORMA, Nasıl geçineceksin?” ÇAPRAZ SORGULAMA
“Yemekte sorun istemiyorum.” KONUYU SAPTIRMA
İnsanlararası; kişilerin birbirlerine bilinçli veya bilinçsiz olarak iletmek istedikleri duygu ve düşüncelerini aktardıkları bir süreçtir.
İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişinde bulunmaları, bir başka deyişle, iletişim kurmaları gerekir. Uygarca konuşma ve tartışma becerisinin geliştirilmemiş olduğu toplumda, bir sorunu çözmek için başlatılan etkileşim, kısa sürede sürtüşme ve çatışmaya dönüşür. Böylece, varolanı çözmek şöyle dursun, soruna yenileri eklenir; dünyanın birçok ülkesinde görülen kanlı çatışmaların kökeninde, bilinçsiz koşullar altında yaratılan sosyal ortamdaki iletişim düzensizliği yatar.
Bir insanın ilişkilerinin niteliği, o insanın yaşamının kalitesini gösterir. İlişki sorunları, gerçekte iletişim yani düşünce alışverişi sorunlarıdır ve yaşamın değişik yönlerinde kendini gösterir. Aile yaşamınızda anne-babanızla aranızda bu tür sorunlar yer alabilir: Fikirlerinizi dinlemiyor, düşüncelerinizi sürekli olarak bir kenara atıyor olabilirler. Ne zaman konuşmaya kalkarsanız, kendinizi bir tartışma içinde buluyor olabilirsiniz. Bu tür iletişim sorunları, eşiniz, nişanlınız ya da arkadaşlarınız arasında da söz konusu olabilir; arkadaşlık , meslek seçimi, para harcamak gibi konularda farklı konulara sahip olduğunuz için, çevrenizdekilerle sürekli sürtüşme içinde olabilirsiniz.
İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır. İnsanların çoğu, doyumlu bir yaşam gerçekleştirme çabası içindedir: Uzun yıllar okula gitme, meslekte yükselmeye çabalama, aileyi en güzel biçimde yaşatmak ve çocukları en iyi biçimde yetiştirmek için uğraşma, anlamlı ve doyumlu bir yaşamı gerçekleştirebilmek içindir. Doyumlu bir yaşamı gerçekleştirme yönünde en önemli araç ise, iletişimdir.
Peki başarılı bir iletişimin temel konuları nelerdir:
1- Karşımızdaki Kişilere Saygı Duymak: Onların varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek, olduğu gibi benimsemek anlamını taşır.
2- Gerçekten ve Doğal Davranmak: Abartıdan uzak, olduğu gibi davranmaktır.
3- İletişimin belki de en önemli öğesidir empati. Empati, bir anlamda, dış dünyayı karşımızdaki kişinin penceresinden görmeye çalışmaktır. Kurulan bu duygu ortaklığı, iletişim güçlü kılar.
İletişim sadece konuşmak değildir. İletişim aynı zamanda;
. Ne söylediğinizi bilmek,
. Bunu ne zaman söylemenin daha uygun olacağına,
. Nerede söylemenin doğru olduğuna karar vermek,
. En iyi nasıl söyleneceği hususunda fikir yürütmek,
. Olayları basite indirgeyerek sunabilmek,
. Akıcı bir dille ve karşınızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek,
. Dikkati yoğunlaştırabilmek ve karşınızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir.
İLETİŞİMDE ENGELLER
1. EMRETME, YÖNETME
“Yapman gerekir .............”, “Yapmak zorundasın ................”
- Korku ya da aktif direnç yaratabilir;
- Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir;
- İsyankar davranışa ya da misillemeye yol açabilir.
2. UYARMA, TEHDİT ETME (GÖZDAĞI VERME)
“.........yapmazsan............olur”, “Ya yaparsın, yoksa.........”
- Korku, boyun eğme yaratabilir;
- Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini “denemeye” yol açar;
- Gücenme, kızgınlık, isyankarlığa neden olabilir.
3. AHLAK DERSİ, VAAZ VERME
“...........yapmalıydın”, “senin sorumluluğun”, “...........şöyle yapmak gerekir”
- Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır;
- Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir; (Kim demiş?)
- Çocuğun sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimi verir.
4. ÖĞÜT VERME, ÇÖZÜM GETİRME
“Ben olsam....”, “Neden.......yapmıyorsun?”, Bence.....”, “Sana şunu öneriyim.....”
- Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder;
- Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik seçenekler getirip seçenekleri denemesine engel olur.
- Bağımlılıkta da direnme yaratabilir.
5. MANTIK YOLUYLA İNANDIRMA, TARTIŞMA
“İşte şu nedenle hatalısın.......”, “Olaylar gösterir ki......”, “Evet ama.......”, “Gerçek şu ki....”
- Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır;
- Çoğunlukla çocuğun aileyle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol açar;
- Çocuğun kendisini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine yol açabilir.
6. YARGILAMA, ELEŞTİRME, SUÇLAMA
“Olgunca düşünmüyorsun....”, “Sen zaten tembelsin........”
- Yetersiz, aptallık, yanlış değerlendirme anlamı taşır;
- Çocuğun olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlanma korkusuyla iletişimi kesmesine yol açar;
- Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar (Ben kötüyüm!) yada karşılık verir. (Siz de daha mükemmel değilsiniz!).
7. ÖVME, GÖRÜŞÜNE KATILMA, TEŞHİS KOYMA
“Çok güzel........”, “Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor”, “Bence harika bir iş yapıyorsun.....”
- Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu ima eder;
- İstenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenen içtenlikten yoksun bir manevra gibi algılanabilir.
- Çocuğun öz-imgesi (Kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı yaratabilir.
8. AD TAKMA, GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRME
“Koca bebek....”, “Hadi bakalım süpermen”, “Geri zekalı”, “Hadi sende sulu göz
- Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir;
- Çocuğun öz-imgesi üzerinde çok olumsuzdur;
- Genellikle karşılık vermeye iter.
9. TAHLİL ETME, TEŞHİS, TANI KOYMA
“Senin derdin nedir biliyor musun?”, “Herhalde çok yorgunsun”
“Aslında sen öyle demek istemiyorsun”
- Tehdit edici; tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir;
- Çocuk kendisini korumasız, kıstırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir;
- Çocuk, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.
10. GÜVEN VERME, TESKİN, TESELLİ ETME
“Aldırma.......boş ver, düzelir......”, “Hadi biraz neşelen........”
“Zamanla kendini daha iyi hissedersin.......”
- Çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur;
- Kızgınlık duyguları uyandırır (“Size göre kolay tabii”

- Çocuk genellikle mesajı “kendini kötü hissetmen doğru değil” biçiminde algılar
11. İNCELEMEK, ARAŞTIRMAK, SORUŞTURMAK
“Neden?....Kim?.....Sen ne yaptın?......Nasıl?.....”
- Soruları cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden çocuklar genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan söyler;
- Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku ve endişeye kapılabilir;
- Ailenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi sorununu, gözden kaçırabilir.
12.KONU DEĞİŞTİRME, İŞİ ALAYA VURMA, ŞAKACI DAVRANMA
“Daha güzel şeylerden konuşalım...”, “sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”
- Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak mesajını ima edebilir;
- Çocuğa sorunların önemsiz, saçma ve geçersiz olduğu anlamını verebilir;
- Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.
Yanıt İletişim Engeli
“Benim oğlum okulu EMİR VERME,
bırakamaz, buna izin vermem.” YÖNLENDİRME
“Okulu bırakırsan benden para UYARMA,
mara bekleme.” GÖZDAĞI VERME
“Öğrenme herkese nasip olmayan AHLAK DERSİ VERME
ödüllendirici bir deneyimdir.”
“Ödevini yapmak için neden bir ÖĞÜT VERME,
plan yapmıyorsun?” ÇÖZÜM GETİRME
“Üniversite mezunu, lise mezunundan NUTUK ÇEKME,
yüzde elli fazla kazanır.” ÖĞRETME
“Uzak görüşlü değilsin. Düşüncelerin YARGILAMA, ELEŞTİRME,
henüz yeterince olgunlaşmamış.” SUÇLAMA
“Her zaman gelecek için umut ÖVME
veren iyi bir öğrenci oldun.”
“Hippi gibi konuşuyorsun.” AD TAKMA, ALAY ETME
“Çaba göstermediğin için okuldan YORUMLAMA,
hoşlanmıyorsun.” ANALİZ ETME
“Duygularını anlıyorum, ama GÜVEN VERME,
son sınıfta daha iyi olacak.” DUYGULARI PAYLAŞMA
“Eğitimsiz ne yapacaksın? SINAMA, SORU SORMA, Nasıl geçineceksin?” ÇAPRAZ SORGULAMA
“Yemekte sorun istemiyorum.” KONUYU SAPTIRMA