Aklim Karisik

Kafam karisik, bir cok seviyorum bir sevmiyorum. Bir cekip gitmek istiyorum, bir huzur doluyum.
Ki sanirim hormanlarinda bu duruma katkisi büyük, PMS [Premenstrüel sendrom] hastasiyim dolasiyla her ay kücük capli bir duygu durum
dalgalanmasi yasiyorum.
Ama sunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim, sosyal bir insanin asosyal biriyle yasamasi cok zor.

Bir çok seviyorum,bir sevmiyorum.
Bir çekip gitmek istiyorum,bir huzur doluyum diyen biri için henüz karar verme zamanı değil.
Anlıyorum,çok bunaldın,,Boğazın sıkılıyor sanki,boğuluyor nefes alamıyorsun o kanepede oturup tv izledikçe ama;
Oturup sürekli gitmeli miyim diye düşünen kişi henüz gitmeye hazır değil tam aksine kalmaya meyillidir.
O zaman ne yapacaksın?
Bu adama silkelenmesi için şans,zaman vereceksin ama kendi haline bırakmadan onu.


Rutinin konforu diye birşey var.

Hayat rutine binince,konforlu geliyor,güvenli ve rahat olmaya başlıyor.
Sürpriz yok,heyecan yok,herşey düz.Ama herşeyin belli olması tuhaf,güvenli bir çark etkisi yapıyor.
Erkekler daha çok seviyor bu rutini sanırım.
Yani onlar çoğu zaman,kur yaparken sergiledikleri davranışları içlerinden geldiği için değil,öyle gerekir diye,görev olarak yapıyorlar.

Arada rutini kırmak lazım.Rahatı bozmak lazım :)
Bazen yemek yapmadım,dışarıda yiyelim demek,bazen emrivaki bir bilet veya misafir vs...
Hatta bazen kavga çıkarmak :)

Senin sorunun biraz da büyüdüğün ülkeden ve sevdiklerinden ayrı olmanla alakalı olabilir.
Herşeyi eşinden beklemen hayalkırıklığı yaratıyor sanırım.
Ne yap biliyor musun ? Sen koş,eşin sana yetişsin.
Yani sen istediğin hayatı yaşa,O sana ayak uydursun.

Ben mesela;o rutinin huzurunu o kadar severim ki....
Ama arada sırada cinnetim sallar bizi,şöyle bir çoşarız sonra o huzur yine ne tatlı ne keyifli gelir insana.
 
Yorumların tamamını okudum,
pek çok kişi Esin'e eşin sana uymuyorsa sen eşine uy taktiği vermiş....

Neden arkadaşlar?
Neden hep erkege uyan kadın olsun, erkek alıştıgı düzene devam etsin,
kadın saçını süpürge etsin...
Neden erkek de denemiyor, eşini mutlu etmek için bir şeyler yapmıyor?
Kaldı ki Esin de çok fedakarlık yapmış bu ilişki için...

Evlilik iki ikişiliktir.Bir taraf mutsuzsa orada bir düşünüp durmak gerekir...
Herkesin kendi hayatıdır , ancak adamın içkisi kumarı olmaması, evine vaktinde geliyor olması ,
onun iyi eş oldugu anlamına gelemez.
Evet beterin beteri var ama Esin bu adama güvenip gözü kapalı çocuk sahibi olmayı düşünemiyor...

Neden?
Çünkü biliyor ki çocuk dogdugunda adam yine tv karşısında maç, dizi izliyor olacak...
Esin'in tek başına aldıgı sorumluluk 2'ye katlanacak...
Zaman geçtikçe iyice yıpranacak.

Kadınlar buna mahkum olmamalı. Evlilik bu degil.

Esin sen elinden geleni yapmışsın. 4 yıldır degişen bir şey olamamış.
karşında iki güzel sözle senin gönlünü aldıgını düşünen bir erkek var.
O mutlu hayatından, ama sen degilsin.

Eşini seviyorsun aslında, yoksa bir şeylerin düzelmesi için bu kadar kafa yormazdın.
İşte olayın kilit noktası bu.
Sen bu kadar kafa yorarken eşin ne yapıyor?
Aynı tas aynı hamam devam ediyor...

Aslında sen de ne yapacagının farkındasın.
Bir cinnet her şeyi çözer.
İlişkinizde şöyle bir deprem etkisi yaratacak, eşini kendine getirecek bir şey lazım....



Bir cinnet herşeyi çözer :) güzel cümle. Ama kurtarılacaklar icin denemeye değer minikkuşum. Ben bir erkek icin ömür feda edilmesindense bir sevgili icin caba harcanmasından yanayım. Yani fedakar olan taraf kadın demiyorum. İnsan sevdigi icin bicimlenmemeli bicimlenmiş halini sevmeli, onu değiştirmemeli.
 
Bir cinnet herşeyi çözer :) güzel cümle. Ama kurtarılacaklar icin denemeye değer minikkuşum. Ben bir erkek icin ömür feda edilmesindense bir sevgili icin caba harcanmasından yanayım. Yani fedakar olan taraf kadın demiyorum. İnsan sevdigi icin bicimlenmemeli bicimlenmiş halini sevmeli, onu değiştirmemeli.

Bu konuda hemfikiriz zaten canım

Elbette ki karşımızdakini oldugu gibi kabul etmeliyiz.

Ama burada bir fark var.
Önceden romantik olan, Esin'i evlenmek için ikna eden, bunun için çabalayan,
belki de ne sürprizlerle gönlünü alan adam,
şimdi onu mutlu etmek için hiç bir şey yapmıyor...

Neden yani? Niye degişiyor?
Esin bu adamı böyle sevmedi ki...
İşte sorun burada...

Ya da adam hep böyleydi Esin bunu sonradan farketti...
 
Son düzenleme:
Bu konuda hemfikiriz zaten canım

Elbette ki karşımızdakini oldugu gibi kabul etmeliyiz.

Ama burada bir fark var.
Önceden romantik olan, Esin'i evlenmek için ikna eden, bunun için çabalayan,
belki de ne sürprizlerle gönlünü alan adam,
şimdi onu mutlu etmek için hiç bir şey yapmıyor...

Neden yani? Niye degişiyor?
Esin bu adamı böyle sevmedi ki...
İşte sorun burada...

Ya da adam hep böyleydi Esin bunu sonradan farketti...

Bence öyle. Adam hep öyleydi. İlişkinin ilk heyecanıyla yaptı onları. Aslında yapıyor da esini tatmin etmiyor. Ona yeterli gelmiyor.
 
Bence öyle. Adam hep öyleydi. İlişkinin ilk heyecanıyla yaptı onları. Aslında yapıyor da esini tatmin etmiyor. Ona yeterli gelmiyor.

Ama yapmıyor diyor...

Hani bazı insanlar kendini sözle, bazı insanlar da davranışla ifade eder ya,
işte Esin davranışla olmasını bekliyor anlaşılan...

Aslında tam tersidir genelde,
kadınlar sevildigini işitsel olarak duymak ister,
erkekler ise görsel olarak davranışla göstermek ister...
 
Son düzenleme:
Bence birazcik daha zaman verin, inşAllah düzelicek her şey. Sanki burayi okumuş demişsiniz ya, içine doğmuştur belki.. Düzelicek gibi hissediyorum ben, pozitif enerjimi gönderiyorum, güzel haberlerinizi bekliyorum
 
Bilmem.. Benim bekarlığa duyduğum bi özlemim yok..

Çünkü her an herşeyi eşimle yapmak zorunda olduğumu düşünmüyorum.. Onu da mecbur kılmıyorum..

Arkadaşlarımı özlediğimde yine kız kıza buluşuyorum, o da o esna da erkek arkadaşları ile vakit geçiriyor.. Akşam da evde buluşuyoruz, iyi oldu bu yaa şöyle şöyle geçti diye anlatıyoruz..

Eşim dışarı çıkmıyo , haftasonu da malum koltukta tv izliyoruz derken ? O tv izliyor diye siz de sürekli yapışık ikiz gibi yanında bulunmak zorunda değilsiniz bence.. Çıkın gezin arkadaşlarınızla ya da özlem duyduğunuz sosyal aktiviteleriniz neyse onlarla uğraşın..
 
aslında çoğu kişinin evlilği böyle ve bir çoğumuz da aynı şeyleri yaşıyoruz zaman zaman..ilk zamanlardaki o heyecanlar yerini başka şeylere bırakıyor..sevgililik döneminde ki aşık ikili yerini birbirini seven ama aşkı ilk gün ki kadar alevli olmayan iki arkadaşa bırakabiliyor..işte evlilik alışkanlık haline geliyor bir süre sonra..

ama şunu bilir şunu söylerim evlenene kadar bir prens olan erkekler evlendikten birkaç yıl sonra bir kurbağaya dönüşebiliyor.
 
Anlattim, ama anlasildigmi hic sanmiyorum.
O kadar baskayiz ki.
Insan ufacikta olsa bir süprizde yapmaz mi, bir sms romantik bir tanecik sms
yazmaz mi, yazmiyor iste.
Kendimi cok yalniz hissediyorum ve bunu acik ve net ifade ediyorum.
Ama anlamak istemiyor.

sen yapmayı dene, yani sürprizleri romantikliği vs hep erkeklerden bekliyoruz, mesela geçen gün kk'da sevgi kitabı diye bi sitenin reklamını gördüm eşime kitap hazırladım çok hoşuna gitti
 
zamanla çoğu evlilikler bu hali alıyor maalesef erkekler evlenince iyice odunlaşıyorlar.biz kadınlar 50 yıllıkda evli olsak hep romantik ilgili bir eş istiyoruz ama erkekler sadece dırdır etmeyen kadın istiyorlar.sana bir çözüm yolu sunamıyorum iyiliklr konuştun anlamadıysa kavga gürültüyle de anlayacağını sanmam.
 
ya merak ediyorum bizim gibi evli çiftler napıyo mesela gün içinde arayıp konuşuyo musunuz? öyle naptın nettin oldu görüşürüz modunda değil,gerçekten özlendiği için arandığını hisseden var mı ? yada akşam napıyosunuz? haftasonları filan yani karı-koca olarak ne paylaşıyosunuz merak ediyorum hakikaten ?

13. yılla girmek üzere olan bir birlikteliğim var. ( Evli + birlikte yaşam) Hiçbir zaman, ilişkimin hiçbir döneminde mucukss mucukkss olmadık (ikimizinde yapısı itibariyle) Aşkımızın en ateşli zamanlarında bile. Ne bileyim sevmek, aşık olmak ayrı sürekli dipdibe sepet misali yaşam ayrıydı bizim için.

Gene de ilk zamanların biraz fazlası varmış ki ben bile 3-5 yıllar arası az bocaladım. :ssz: Ben bile derken, sürekli dip dibe yaşamı sevmem, alışverişe birlikte, gezmeye birlikte, eşe dosta birlikte gidelim demem, yıllardır aynı yatağı paylaştığı adamdan 3 saat sonra özledim, seni seviyorum, balböceğim, çiceğim türü sözcükler beklemem. Buna rağmen bazı şeylerin eskidiğini kabul etmek zor oluyor.

Evet bizde gün içinde konuşuruz ama dediğin gibi ne yaptın, ne ettin türü olur, eve alınacak ihtiyaç olur, gecikeceksek bir yere uğrayacaksak o olur. Akşam yorrgun argın yemek, çocuk vs. çocuk yatar ben bir koltuğa o bir koltuğa yığılırız. Maç günümüzse maç izleriz yoksa, ben bilgisayardan kulaklıkla yabancı dizilerimi o da tv den tartışma , haber vs izler.

Bir tek günümüz var onda da gene dip dibe değilizdir ama tabi ki olduğumuzda olur tabi.

Yani biz az biraz farklıyız. Belki eşim klasik erkek modeli de, ben biraz farklı bir kadın modeliyim.



Benim bu ilişkiden edindiğim tecrübe şu oldu: Biz kadınlar sevgili bulduğumuzda, evlendiğimizde her şeyi eşimizle yapalım; romantik bir ilişki yaşayalım istiyoruz. Her birimiz tek tek birey olduğumuzu unutup 2 kişilik yalnızlıklar yaşamaya doğru kendimizi itiyoruz. Oysa hayat 2 kişilik değil. Önce birey olarak kendi hayatımızı inşa edebilmek zorundayız. Ve kendimizden ödün vermeden, tercihlerimizden, hayatımızdan ödün vermeden ilişkilerimize yön vermek zorundayız.

Unutmamamız gereken şu var: Bu ilişkiye başlamadan önce de bir hayatımız vardı. Elbette, her iki taraf da küçük fedakarlıklar yapacak ilişkinin devam edebilmesi için. Ama benim kast ettiğim, kişilerin - özellikle kadınların - eşleri uğruna kendilerini feda edip kişiliksizleşmemeleri.

Benim size tavsiyem; evlenmeden önceki hayatınızı yaşamaya devam edin. Kendinizi evli gibi düşünmeyin. O cafe'lere tek başınıza gidin. Tek başınıza tatile çıkın, parklara gidin, çimenlere uzanın kitap okuyun, güneşlenin, müzik dinleyin. Sinemaya, tiyatroya gidin, eski arkadaşlarınızı arayın, onlarla programlar yapın. Bir sertifika programına yazılın, kursa gidin. Kendinizi geliştirin. Hayatın tadını çıkarın. Önce kendinizi düşünün, bırakın evliliği. Zaten evlisiniz, evde bir kocanız var. Eee?... Siz neden dert ediyorsunuz ki bunu? Bırakın eşiniz düşünsün.

Siz her şeyden önce bireysiniz, sizin de bir hayatınız, zevkleriniz, tercihleriniz var. Hayat evlilikten, kocadan ibaret değil. Kocaman bir renk cümbüşü aslında. Bu evliliğin sorumluluğunu siz taşımak zorunda değilsiniz, bu sorumluluğu bırakın kocanız taşısın. Hem evlenmeye sizi o ikna etmemiş miydi?...

sanki ben yazmışım :46: işin özü bireylikten geçiyor.
 
Esincigim;duyularını bir kadın olarak çok iyi anlıyorum...senin istedigin şeyler,beklentilerin olsa ki beklentilerin zaten ne maddi anlamda ne de çok büyük birşey...arada sürprizler yapması,hayatınızı daha renkli hale getirmesi ve en önemlisi bunu kendi içinden gelerek yapması herseyden önemli senin için ve çogumuz için...eger bunlar gerçekleşmiş olsa,ne izledigi diziler senin gözüne batar ne de başka birşey.eşin evcimen anladıgım kadarıylla.yani işten bian önce evine gelip evinde dinlenme aşıgı...bir de fıstık gibi karısının o evdeki varlıgı ve onu sevdiginden emin olması da bu rahatlıgı veriyor ona...Esin şikayet eder ama bu durum aşırı büyümez mantıgında düşünüyor galiba,tipik kadın şikayetleri olarak görüyorda olabilir...ciddiyetini daha da saglam bir şekilde belli edecek birşey olması gerek aslında ama ne?umarım öyle şeyler olur ki buraya gelip herşey düzeldi yazarsın...ben aranızda sevginin bittigine inanmıyorum hislerim o yönde.sadece fazla rahatlık var..bu da kendinin seni sevdiginden ve senin de onu sevdiginden ve asla bırakmayacagını düşünmesinden kaynaklanan bir rahatlık.
 
seni çoooooooook iyi anlıyorum
hatta konu açmıştım aynı sebeplerle sevgilimden ayrılmak istediğimden bahsetmiştim.
Adama aç çekyatı,aç tvyi,bi de yanına kıvrıl...
10 sene tuvalete bile kalkmazdı :)
ne uçurtma uçurduk beraber ne dırdır etmeden gezmeye çıktık
herşeye o kadar itiraz ederdi ki nasolsa kabul etmez diye şehre gelen etkinlikleri söylemezdim bile bazen.Binbir dırdırla konsere götürürdüm mutlaka vaktinden önce çıkardı...
başka da kötü özelliği yoktu(he ayrıldıktan sonra beni zor durumda bırakacak herşeyi yaptı ama o zamanlar için söylüyorum) beni üzmezdi de,kavga da etmezdik.Hatta o kadar monotonduk ki,kavga etsek atraksiyon olurdu,rahatlardım :) çok sıkıcı,yaşam enerjimi sömürdüğü günlerdi...
Sırf bu özelliklerinden dolayı ayrıldım bir senenin sonunda, yeni sevgilim onun tamm tersi,bana özel tiyatro oyunları yazıyor,şiirler okuyor,yazın kamp yaparız diye çadır alıyor,herkesin içinde ayakkabılarımı bağlıyor...
Eski sevgilimle asla yaşayamayacağım şeyleri benimle yapmaktan büyük zevk alıyor...
Ama sevgilimle karşılaşmasaydım bile ayrılık kararımdan mutlu olurdum herhalde.'ne gerek var' cümlesi olmadan da sürdürebilirdim hayatımı...
***
size de aynısını diyemeyeceğim çünkü evlisiniz,işin içinde aileler var,beraber kurulmuş bir yuva var,onca yılın emeği var...
ama şu da bi gerçek ki yaşayacağımız tek bir hayatımız var...
inşallah hakkınızda en hayırlısı neyse onu yaşarsınız
 
Son düzenleme:
Back
X