Aklim Karisik

Aslında böyle konuşuyoruz da, istenilen her akşam romantik mum ışığında yemekler her gün elinde gül kapıya gelmeler falan değil ki. Şahsen benim heyecanlı ve romantik evlilik anlayışım, ayda 2 3 kere sinemaya tiyatroya gidelim, 3 4 kere dışarda yiyelim. Bayram seyran oldu mu 2 3 günde olsa tatile gidelim. Özel günleri unutmayalım ( özel günlerden kastım nişan günü tanışma günü gibi uydur buydur günler değilde, doğum günü evlilik yıldönümü gibi) Unutmayalımdan kasıt da, dışarda bi yemek birde gül.Ha birde gece sarılarak uyuyalım yani :16:

Aslında biliyormusunuz bence bu adamın sevgisini kaybetmesinden kaynaklanıyor gibi geliyor bana. Elde olan hiçbirşey en baştaki kadar keyif vermiyor. Çocukluğumuzu düşünelim, annem bir oyuncak aldığında 24 saat yanımda 48 saat yakınımda 72 saat sonra diğerlerinin yanında olurdu :) Evlilikte böyle sanırım. Sadece zamanlar daha uzun oluyor :)

Her ne kadar seni seviyorum desede bende sevgisinin bittigine ve benim cabam sayesinde uzatmalari oynadigimiza inaniyorum.
Hesap edilmeyen birsey ar o da benim onun annesi gibi bir kadin olmadigim.
Mutfakta olmak, kocama hizmet etmek bana mutluluk vermiyor.
Bu sekilde mutlu olanlara mutluluk diliyorum, ama ben mutlu degilim.
 
Ne yaptınız fotosentez, evlenenleri kara kara düşündüren, evlenmeyenleri ise ''oh bekarlık'' dedirtecek gibi yazmışsınız ? :)
Hiç 24- 48- 72 üçlüsünü düşünmemiştim. :))

Yanlış anlamayın beni nolur kötü niyetle değilde, başıma gelenlerden yola çıkarak yazdım.

8 sene çıktım ben biriyle. Üstüne titrerdim, görmediğimde özlerdim, aşk dolu mesajlar atardım. Bu arada belirteyim 8 yıl yani :) Adam öküz gibiydi. Cevap yok ses yok tık yok. Giderdik cafeye uzun uzun anlatırdım, şekerim bak şöle böle bak bigün bende bırakırım ipin ucu halimiz nolur yapma böyle seviyorum seni, seninde beni sevdiğini biliyorum ama bak olmaz böyle şeklindeeeee uzun uzun konumalar yaptım.

Belki duyduğum heyecanlı bir aşk değildi, ama çok sadıktım yahu. Başka bir erkek etek giydiğimde bacaklarıma baksa, rahatsız olurdum. Ben onunlaydım başka bir erkeğin bana bakması söz konusu olamazdı. Hani beğeniyle saygılı bakışları bile kaldıramazdım. Erkeklerle el şakası yapamazdım canımlı cicimli konuşamazdım. Anlayacağınız efendi uslu bi kızdım.

Ama olmadı, adam hem seni seviyorum diyordu, hemde hala öküz öküz davranıyordu. Bir konuşmanın etkisi 3 bilemediniz 4 gün gidiyordu. Sonra aynı tas aynı hamam. Üstüne bide annesiymiş kuzeniymiş derkeeeeeeeen bana masraflı geldi, bitti.

Ama gelin görün ben yanlış yapmışım öğrendim. Bir arkadaşım var, 6 senedir dostum olur kendisi. Bir erkek arkadaşı var, inanırmısınız hergün peşinde. Ama görseniz, sanki 1 aydır çıkıyorlar. Yahu dedim, sen naapıyorsun bu adama? Ben benimkini adam edemedim, acaba benim ki mi beni sevmiyordu, ondan mı oldu?

Yok hayatım dedi, bende senin gibiydim dedi. Üstüne titrerdim özlerdim, öküz gibi davranırdı bana dedi. Gün içinde bırak aramayı, mesaj bile atmazdı dedi. Birgün canıma tak etti, kendimi komple değiştirdim, farklılaştırdım. Önce dolabımı yeniledim, sırf o kızıyor diye giymediğim eteğimi dekolteli bluzlerimi çıkarttım, o karışıyor diye görüşemediğim erkek arkadaşlarımı aradım, grupçe buluşmalara başladık. Kız arkadaşlarımla haftanın bir günü takılıyorduk, izmirin en güzel barlarına gidiyor, yine de saat 11 i etmeden eve dönüyordum dedi.

Anlayacağınız, adam peşinde pervane. O gün anladım ki, kadın kendini adama adarsa, evine adarsa, yani kadın gibi kadın olursa olmuyormuş. Bu adamlara namuslu, kocasını seven kadın yaramıyormuş. Vallahi Allah şahidim olsun, bundan sonra biriyle çıkarsam, normalde giymediğim kıyafetleri giyip, hususi erkek arkadaş edineceğim :)
 
Son düzenleme:
arkadaşım konunu başından beri okudum
eşinin eşimden tek farkı benim eşim ayrıca pc oyunlarınada düşkündür:1:
flört ve nişanlılık döneminde sürekli dışarda buluşur bişeyler yapardık
evlenince evden çıkmaz işten eve evden işe gider gelir olduk
bu arada 5 yıllık evliyim 10,5 aylıkta bir kızım var

şimdi gelelim senle bana
seni bilmiyorum ama ben eşime aşık olarak evlendim
evlenmeden önce gezmeyi,sinemaya gitmeyi,kitap okumayı,insanlarla buluşup sohbetler etmeyi severdim halada severim
evlendikten sonra ise evde oturmakta,onunla birlikte dizi izlemekte,pc de oyun oynamakta keyif verdi halada veriyor
istediğim zaman eşimle dizi izlerken,istediğim zamanda o oyun oynarken ben kitap okuyorum vs vs

eşim yeni bir dizi keşfetmiş ve benimle izlemek istiyorsa onu kırmıyor izliyorum
çoğu zaman beğensemde bazen beğenmiyorum ama sırf onunla birlikte izleyip daha sonra üzerine konuşabiliyorum
o da yeri geldiğinde benim dışarı çıkalım isteğime istekli yada isteksiz riayet ediyor
bazen surat asıyor bende geriliyorum
ama geri dönüp düşündüğümde o surat asmalar genelde ben çok istemediği bir zamanda onu zorladıysam oluyor

senin tabirin olduğu için yazıcam bunu yanlış anlaşılmasın lütfen
onun avrupalı beyni devredeyse bunu görüp ona göre davranıyorum
yok eğer doğulu kalbi devredeysede ona göre
çünkü eşimi seviyorum
ve oda sevgimi ve onun için yaptıklarımı görüp
benim ruh halimi sezinleyip ona göre davranıyor
çok bişey yaptığıından değil aslında ama bazen yanından geçerken elimi tutup bana gülümsemesi bile yetiyor

bunları neden anlattım biliyormusun
ilişilerde tek tarafın tüm sorumlulukları üstlenmesi yada isteklerinin hiç gerçekleşmemesi ilişkiyi yıpratır elbette ancaaak
karşılıklı sevgi varsa karakterler ne olursa olsun bi ortak nokta bulunuyor
yada biz eşimle bulabiliyoruz diyeyim

duygularını tekrar değerlendirsen diyorum ben
ve eşini sevdiğine eminsen eğer
eşin için yapabileceklerini(ev işi değil kastım-duygusal anlamda tatmin olupta yemek yapmadı diye karısına kızan erkek görmedim şahsen)
eşin ile birlikte yapabileceklerini tekrar gözden geçirsen
onun için bir diziyi izleyip gülümsemeyi denesen mesela
ne dersin?

Esimle birbirimize cok asik olarak evlendik.
Ama diziler üzerine konusmak benim icin ortak bir nokta degil.

Esim icin yapabileceklerime gelince, ülke degistirdim, is degistirdim, hayat degistirdim
ve 3 sene boyunca evde onun isten eve gelmesini bekledim.
Bundan daha fazlasini yapmak istemiyorum.
 
arkadaşlar gereken fikirleri vermiş,yalnız söylemek istediğim birşey var :)
bu nasıl dünya anlamadım! dertsiz kimse yok, kimsenin derdi kimseye benzemiyor...pffffffff
 
Her ne kadar seni seviyorum desede bende sevgisinin bittigine ve benim cabam sayesinde uzatmalari oynadigimiza inaniyorum.
Hesap edilmeyen birsey ar o da benim onun annesi gibi bir kadin olmadigim.
Mutfakta olmak, kocama hizmet etmek bana mutluluk vermiyor.
Bu sekilde mutlu olanlara mutluluk diliyorum, ama ben mutlu degilim.

Çünkü evlilik mutfakta olmak,kocanıza hizmet etmekten ibaret değil.

Yani olması gereken zaten bu şekilde mutlu olmamanız.

Ben mutlu değilimmmmmm dediniz mi hiç sebeblerini sıralamadan,
Gözlerinin içine bakarak?
 
Esimle birbirimize cok asik olarak evlendik.
Ama diziler üzerine konusmak benim icin ortak bir nokta degil.

Esim icin yapabileceklerime gelince, ülke degistirdim, is degistirdim, hayat degistirdim
ve 3 sene boyunca evde onun isten eve gelmesini bekledim.
Bundan daha fazlasini yapmak istemiyorum.

dizi bir örnekti sadece,kendinize göre başka şeylerde bulabilirsiniz
ama yoruldum yada bıktımsa bulunduğun nokta
o zaman naçizane tavsiyem kendini daha fazla yıpratmadan sonlandırın ilişkinizi
 
Dedim.
ben "mutsuzum" dedim.

Öyle hislerini dile getiremeyen biri degilim, ne hissediyorsam söylerim.
Cabalamadanda pes etmem.
Ama ben yoruldum.
Dogdugum büyüdügüm ülkenin sokaklari konusulan dili herseyi ama herseyi gözümde tütüyor.
Sevildigimi hissetmedikten sonra benim ne isim var Türkiyede?
Hayatimi degistirdim ben esim icin karsiligi bu olmamaliydi.

Para istemedim ki, lüks istemedim ki.
sade bir kagida sarili cikolata kücük ama icten bir not yeterdi beni mutlu etmeye.
 
Fotosentez, inşaallah çok mutlu olursunuz ve hususi erkek arkadaş bulmanıza gerek kalmayacak kadar sizi önemseyecek biri olur bu kişi. :)
Haklısınız, üstüne çok düşülen sevdalar zamanla kalbi yoruyor.
En doğrusu büyük fedakarlıklardan kesinlikle kaçınmak VE en önemlisi ÇOK pembe düşünmemek gerekiyor.
Hayat ve evlilik olması gerektiği gibi gidiyorsa yeterli olmalı.
 
Yanlış anlamayın beni nolur kötü niyetle değilde, başıma gelenlerden yola çıkarak yazdım.

8 sene çıktım ben biriyle. Üstüne titrerdim, görmediğimde özlerdim, aşk dolu mesajlar atardım. Bu arada belirteyim 8 yıl yani :) Adam öküz gibiydi. Cevap yok ses yok tık yok. Giderdik cafeye uzun uzun anlatırdım, şekerim bak şöle böle bak bigün bende bırakırım ipin ucu halimiz nolur yapma böyle seviyorum seni, seninde beni sevdiğini biliyorum ama bak olmaz böyle şeklindeeeee uzun uzun konumalar yaptım.

Belki duyduğum heyecanlı bir aşk değildi, ama çok sadıktım yahu. Başka bir erkek etek giydiğimde bacaklarıma baksa, rahatsız olurdum. Ben onunlaydım başka bir erkeğin bana bakması söz konusu olamazdı. Hani beğeniyle saygılı bakışları bile kaldıramazdım. Erkeklerle el şakası yapamazdım canımlı cicimli konuşamazdım. Anlayacağınız efendi uslu bi kızdım.

Ama olmadı, adam hem seni seviyorum diyordu, hemde hala öküz öküz davranıyordu. Bir konuşmanın etkisi 3 bilemediniz 4 gün gidiyordu. Sonra aynı tas aynı hamam. Üstüne bide annesiymiş kuzeniymiş derkeeeeeeeen bana masraflı geldi, bitti.

Ama gelin görün ben yanlış yapmışım öğrendim. Bir arkadaşım var, 6 senedir dostum olur kendisi. Bir erkek arkadaşı var, inanırmısınız hergün peşinde. Ama görseniz, sanki 1 aydır çıkıyorlar. Yahu dedim, sen naapıyorsun bu adama? Ben benimkini adam edemedim, acaba benim ki mi beni sevmiyordu, ondan mı oldu?

Yok hayatım dedi, bende senin gibiydim dedi. Üstüne titrerdim özlerdim, öküz gibi davranırdı bana dedi. Gün içinde bırak aramayı, mesaj bile atmazdı dedi. Birgün canıma tak etti, kendimi komple değiştirdim, farklılaştırdım. Önce dolabımı yeniledim, sırf o kızıyor diye giymediğim eteğimi dekolteli bluzlerimi çıkarttım, o karışıyor diye görüşemediğim erkek arkadaşlarımı aradım, grupçe buluşmalara başladık. Kız arkadaşlarımla haftanın bir günü takılıyorduk, izmirin en güzel barlarına gidiyor, yine de saat 11 i etmeden eve dönüyordum dedi.

Anlayacağınız, adam peşinde pervane. O gün anladım ki, kadın kendini adama adarsa, evine adarsa, yani kadın gibi kadın olursa olmuyormuş. Bu adamlara namuslu, kocasını seven kadın yaramıyormuş. Vallahi Allah şahidim olsun, bundan sonra biriyle çıkarsam, normalde giymediğim kıyafetleri giyip, hususi erkek arkadaş edineceğim :)

Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim,
Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim,
Dünya öküzün üstünde derler ama,
Dünyanın üstünde nice öküzler bilirim. . . !
:34:


Esimle birbirimize cok asik olarak evlendik.
Ama diziler üzerine konusmak benim icin ortak bir nokta degil.

Esim icin yapabileceklerime gelince, ülke degistirdim, is degistirdim, hayat degistirdim
ve 3 sene boyunca evde onun isten eve gelmesini bekledim.
Bundan daha fazlasini yapmak istemiyorum.

Bir konu vardı burada açılmış bu ay içinde,bateri çalıp uçurtma uçuran kadın ve kocası....
Dertleriniz benzer çok...
Rastlarsanız konuşun,en iyi birbirinizin halinden anlarsınız
:34:
 
Son düzenleme:
Sikayet icin yazmiyorum ama kücük bir örnek vermek istiyorum.
Esim yanimdaki koltukta uyuyordu, az önce kalkip yatagina gitti,
bana sende gel bile demedi.
Cünkü umrunda degilim artik.

Iste böyle.... cok seversin alamazsin kara sevdan olur,
seversin alirsin karin olur.
Ama degerini bilmezsin.

Bana dua edin lütfen, bavulu toplayip gidecek cesareti bulayim.
Yoksa cok yipranacagim.
 
Son düzenleme:
Dedim.
ben "mutsuzum" dedim.

Öyle hislerini dile getiremeyen biri degilim, ne hissediyorsam söylerim.
Cabalamadanda pes etmem.
Ama ben yoruldum.
Dogdugum büyüdügüm ülkenin sokaklari konusulan dili herseyi ama herseyi gözümde tütüyor.
Sevildigimi hissetmedikten sonra benim ne isim var Türkiyede?
Hayatimi degistirdim ben esim icin karsiligi bu olmamaliydi.

Para istemedim ki, lüks istemedim ki.
sade bir kagida sarili cikolata kücük ama icten bir not yeterdi beni mutlu etmeye.

Siz mutsuzum dediğinizde o seinfeld izlemeye devam mı etti?
 
Siz mutsuzum dediğinizde o seinfeld izlemeye devam mı etti?

Suanda hatirlamadigim bir kac kelam etti ama sonrasinda ya dizi ya da futbol izledi.

Beni sevdigine inanmiyorum dedim ya.

Hani biz kadinlarda adini koyamadigimiz bir güdü vardir adini koyamazsin ama icinden bir his birseylerin
ters gittigini söyler iste benim icimdende Esincigim daha fazla yipranma degmiyor diyor.
 
Son düzenleme:
Bu konuyu tamamen ve açtığınız birkaç konuyu da okuyarak yorumda bulunmak istiyorum :

Siz üstünüze düşeni fazlasıyla yapmışsınız ve birçok kere de dile getirmişsiniz,eşiniz şimdiye dek anlamamışsa bundan sonra da anlamayacak gibi görünüyor.

Hayırlı kararlar almanızı diliyorum
:26:
 
EsincimBanucum,
12 senedir aynı adamla evliyim ben,
severek evlenmedik biz, görme usulu tanıdık birbirimizi
rahatsız olmadık birbirimizden, evlendik.
ilk beş sene, yaşadığını anlattığın düzende
anlaşamayan kedi köpek hırlaşıp durduk. (bazı kedi köpekler anlaşabiliyor çünkü. ondan anlaşamayan dedim)
önce ben boşancam
hayır önce ben seni boşuycam gibi tırmalayıp durduk birbirimizi

ikinci beş sene ise
I. duraklama ve farkındalık devri başlangıcı oldu,
düşündüm,
düşündüğüm kadarıyla da
odağım yüz birimse
90 birimini komple ona yönelttiğimi farkettim.

hep beklenti hep beklenti.

hep, bi beraber birşeyler yapalım isteği ve ondan benzer istekler gelmesini bekleme hali.

insan bir şeyi, herhangi bir şeyi isterse,
istediği için o şey onun aklına gelir.

aklına gelirse de,
içinden gelmiş olur. içtenlikle yapmış olur,
benimkine ilk beş sene zarfında bağırıp çağırırken söylenmiştim,
'bir sefer bile demedin ki şu kadına şu giysi ne kadarda yakışır, onca dükkan geziyosun bir seferde elinde bişiy alıp gelmiyosun'
düşünmüyosun sen beni. aklına bile gelmiyorum. düşünsen şöyle yapardın böyle yapardın,
n'oldu,,
üç gün sonra gelmiş bak sana ne aldım!
kendimden tiksinmiştim o gün.
ben istediğim için yaptı o eylemi çünkü. kendisi istediği için değil.
halbuki benim isteğim bir şey alması değildi,
benim isteğim düşünüldüğümü hissetmekti.
düşünüldüğümü, düşündürmeden hissetmekti.

beklentilerimi zihnimde yavaş yavaş azatmaya başlamam lazım geldiğini farkettim,
-osho abimizin 'farkındalık' kitabının da bulunduğu bi serisi var. dingin, huzurlu sakinlik veren okumalar-
beklentilerimizi azaltmaya çalıştım,
beklediğim herhangi şey olmadığında sinirlendim
sinirlendiğimi yansıtmadım
bir iki beş sekiz derken,
azalta azalta sıfıra yaklaştırdım.
bazen seks bi mesaj atıyorum örneğin
bakalım ne yazcak diye bekler ya insan,
beklemiyorum artık.
nasıl alıştırdıysam kendimi, güzel yapmışım. mesaj yazıyosun cevap beklemiyorsun :)

ilk 5 senem beyzade ile, ikinci beş senem kendimle cebelleşmekle geçti,

üçüncü beş senenin dolmasına bir üç sene daha var
beğenilerimiz hala tamamen farklı
yıldızlar bile bizim için sürtüşüyor, burçlarımız siz anlaşamazsınız yazıyor hep,
birbirine yakın filmlerden hoşlanmayız,
beyefendi paso fantastik bilim kurgu izler. bense seviş kurgu filmler izlemeyi severim. şakaşaka,
kurgu sevmem. samanyolunda sır kapılı filmler gibi gerçeğin yakınından geçen filmleri izlemeyi severim,
izlediğim film üzerine uzun uzuun konuşmak isterim.
kurgu üzerine ne konuşacağım ki der o filmden ne anladın diye sorduğumda :S
kitap okumayı hiç hiç sevmez. kurt değilim ama, kitap kurtlarına yakın olmasa da okurum,yazarım.
dışarda gezmeyi çok sever, bense evden çıkmak istemem.
yastığa başını koyarken o arada uyur, o yastığa gömesim gelir onu. hemen uyuma az konuşalım diyorum
karanlıkta uykum geliyor, hem insan uyumak için yatağa girer, konuşcaksak ışığı yakalım salona gidelim ne konuşçaksak konuşalım diyor bana :D
tamam tamam uyu sen diyorum.diyordum.

üçüncü beşinci senemde, birinci beşinci senemde problem ettiklerimi
artık önemsememekle,
odağımı ondan almakla olumlu anlamda yol aldım. günlük 50 doz lustrali gizlersem hakkı kalır,
işte böyle şeyler. buda benim başarı öyküm :)

beklenti yok.
ilgi, alâkâ talepkârlığı yok.
ayrışmaktan gelen,
kendiliğinden gelen
güzel hissediyorumlar var :)
 
Suanda hatirlamadigim bir kac kelam etti ama sonrasinda ya dizi ya da futbol izledi.

Beni sevdigine inanmiyorum dedim ya.

Hani biz kadinlarda adini koyamadigimiz bir güdü vardir adini koyamazsin ama icinden bir his birseylerin
ters gittigini söyler iste benim icimdende Esincigim daha fazla yipranma degmiyor diyor.

o kadar güzel yazmışsın ki her şeyi kendini çok iyi ifade etmişsin o üzülsün senin gibi akıllı aklı başında birini kaybedeceği için iyice düşün oluru yoksa bitir bence daha fazla uzatmanın ne anlamı var ki ne için uzatıcaksın neyi kurtarmak için sevgi yoksa
çocuğun da yok bence sen de istemiyosan boşuna zamanını harcama sen seviyor musun eşini
 
Cok uzuldum inanki biz kadınlar ilgi isteriz sevgi isteriz degisiklik isteriz monotonlugu
sevmeyiz
Ama erkeklerin cogu bencildir darilma lafıma ama seninkide öyle kendini düşünüyor hep tv seyredeceğine birgunde kendini düşünmeyi bırakıp seni düşünsün. Ama morelini bozmak istemem su gercegide bilmen gerek bir insandan can çıkarda huy çıkmaz sen neyaparsan yap iki gun sonra adam gine aynı adam. :(
 
Son düzenleme:
evlilik hayatından birşey anladıysam eğer o da boşanmanın ne kadar zor birşey olduğudur.boşanmayla uğraşacağıma ilişkimi düzeltmekle uğraşmak daha kolay geldi bana.kimseye hakettiğinden daha fazla değer vermemeye başlayınca herşey yoluna giriyor inanın.biliyorum istediğiniz bu değil ama önce kendinize ayrı bir dünya yaratın.bir süre sonra eşiniz o dünyaya dahil olacaktır.dert bitmiyor değişiyor bu sorunu aşınca yenileri olacak.boşverin.sonuna kadar dayanın. olmazsa o zaman kendi bilir.o yansın derdine
 
esin banu,

eşinizi hayatınızda odak noktası yapmanız sizi bu denli yıpratmış. evlilikten önce neyden keyif alıyorsanız onu yapmaya devam edin. illede eşimle ortak yapmalıyım düşüncesine girmeyin. onunla paylaştıklarınız ayrı kalsın sizin kendi keyif aldıklarınıza da ayrı zaman ayırın. bu şekilde ilişkiye kendinizi feda edip sonra da eşim neden benim kadar vermiyor diye düşünürseniz elbette üzülür ve boş bir döngünün içinde olduğunuzu düşünürsünüz. çünkü erkekler kadınlar kadar kendilerini ilişkiye verip onun üzerinde düşünmez.

evli bir arkadaşımdan örnek vereyim size. evlendikten sonra kendisiyle ara ara konuşurduk. o da ailesinden uzağa bilmediği bir şehre taşındı eşi için. evlilik nasıl gidiyor dediğimde başta çok mutlu olduğunu akşamları eşinin eve gelmesini dört gözle beklediğini söylerdi. bu uzun bir süre devam etti. hatta gıpta etmiştim açıkçası. kendim o zaman daha evli değildim ama ne güzel uzun süreye rağmen böyle heyecanla devam eden evlilikler varmış diye düşünmüştüm.

geçenlerde yine konuştuğumda sordum eşi ile arasının nasıl olduğunu. bana dedi ki ''erkeklerin üzerine düşmeye hiç gerek yok. ben uzun süre hep gelmesini heyecanla bekledim. eve geldiğinde etrafında pervaneydim. ne isterse yapıyordum. fakat sonra gördüm ki eşim konuşmuyor benimle. birşey paylaşmıyor. telefonla bilgisayarla oynayıp duruyor. madem öyle bende o bunlarla uğraştığında evden çıkıp gezmeye başladım. dışarda yürüyüş yaptım parklarda. onun yanında oturmadım. bunu fark edince telefon ve bilgisayarı bırakıp benimle ilgilenmeye başladı yeniden''

velhasıl erkeklerin üzerine düşmek kendini feda etmek maalesef ilişkiyi kötü hale getiren bir durumdur. kendi ilgi alanlarınıza yönelin ki eşiniz aranızdaki mesafeyi hissedip sizinle ilgilensin. sevgisini göstersin. bir de her erkeğin sevgisini gösterme tarzı farklıdır. bu konuda da zorlamaya gitmek yerine onun davranışlarına bakıp sevip sevmediği konusunda karara varın.
 
Back
X