Arkadaşlar,
buradaki herkesin umudu aslında bir çok kadının anlık bir şekilde, hiçbir özel çaba sarf etmeden sahip olabildiği ancak bu çoğunluğun büyük bir bölümünün ise buradaki mucizeyi göremediği bir oluşumu yaşayabilmek...
Hepimizin farklı nedenlerle yaşadığı bu süreçte aslında her birimizin hikayesi biraz birbirine benziyor tıpkı çaresizliklerimiz ve bu çaresizlikten beslenenlerin hikayeleri gibi...
Bana bu süreçte en çok cesaret veren ve umut kaynağım olan bu sorunla bizden önce savaşmış arkadaşlarımızın oluşturduğu blog sayfalarını okumak oldu. Belki sizlerinde benim gibi umuda ihtiyaç duyduğu anlar vardır diye düşünerek öncelikle bu blog sayfalarından birisini sizinle paylaşmak istiyorum.
http://www.poyrazligunler.com/
Geçirdiğim süreç bir çoğunuza göre çok kısa olabilir, ancak sürenin kısa olması yaşanan acıyı değiştirmiyor. Benim hikayemde bir ay regli olamamamla başladı. Çalıştığım için bir haftasonu özel bir hastaneden randevu alarak kan tahlili yaptırmak ve bir doktora muayene olmamla başladı. Yaptığı kan testi sonucunda hamile olmadığımı söyleyerek, son adet tarihimi bile sormadan ve muayene etmeden bir hormon hapını yazması üzerine bir sonraki hafta başka bir Özel Hastaneye gittim burada çok şükür biraz daha ilgili bir doktorla karşılaştım. Özellikle bayan doktor takıntım nedeniyle gittiğim hastanelerdeki bayan doktorları tercih ediyordum ki, bizi daha iyi anlayabilirler diye ilk yanlışım buymuş bunu öğrendim. Her neyse hanımefendi muayene ve kan testi sonucunda "Polikistik Over Sendromu" teşhisi koydu. Bir hafta beklememi eğer yine regli olamazsam o zaman yazdığı hormon ilacını kullanarak regli olmamı ve sonrasında izleyen 2. ayda reglimin 3. gününde tekrar kendisini ziyaret etmemi istedi. 50. gün regli göremeyince ilacı kullanmaya başladım. Sonraki aylarda normal regli düzenime döndüğüm için çok umursamadım. Ancak bir arkadaşımın ısrarı üzerine 3. ay da ayın hastaneye gittim. Yine bir Cumartesi günüydü. Doktor hanım izinliydi başka bir bayan doktora gittim, durumumu anlattım. Bir hormon tahlili yapmak istediğini söyledi. FSH değerim 20'nin üzerindeydi. Doktor hanım bu FSH'la asla bebek sahibi olamayacağıma emindi. Tüp Bebek? diye sorduğumda maalesef o bile mümkün değil sizin durumunuzda dedi. Muayene etmedi, edemedi çünkü ultrasonla muayene edebilmek becerisine bile henüz maalesef haiz değildi. Dünya başıma yıkılmış bir şekilde hastaneden ayrıldım. Öylesine çok ağlıyordum ki, yolda hiç tanımadığım amcalar teyzeler çevirip başsağlığı diliyor ve dayanmam gerektiğini sabretmem gerektiğini söylüyorlardı. Herhalde dışarıdan bakıldığında canımdan bir can koptuğunu düşündürecek kadar perişan görünüyordum. Eşim sakinleştirmek için elinden geleni yaptı. Sağlık sektöründe uzun yıllar çalışmış olmama rağmen başka bir doktora gitmeyi bile düşünecek halde değildim, o kadar kabullenmiştim o kadar çaresizdim ki...Çünkü o bir doktordu ve bu kadar kolay bir şekilde bana "asla anne olamayacaksınız" diyemezdi, bunun için ihtisas yapmıştı...
Sonra Türkiye'nin yetiştirdiği önemli hocalarından birisi olan bir akrabam durumumu babamdan öğrenip beni aradı. Hemen istediği tahlilleri yaptırdım ve kendisine istediği gibi gönderdim. Sonra güvendiğim bir bayan doktora giderek rahim içi ve yumurta durumumla ilgili bir ultrason muayenesi oldum. Sonucu yine kendisiyle paylaştım. Hem muayenemi yapan doktorum hem de akrabam olan hoca aynı fikirdeydi. Rahim içim normaldi, yumurtam vardı ve sadece yumurta rezervlerimde bir azalma söz konusuydu. O ay normal yollarla tekrar denememizi önerdiler ve tam o dönemde bir çatlatma iğnesi vurarak, oluşuma yardımcı olmak istediler. Olmadı. Bir sonraki ay yine dünya tatlısı Semra Hocamın yanında aldım soluğu ve tekrar muayene etti. Daha fazla hırpalanmadan ve zaman kaybetmeden bir tüp bebek merkezine gitmemi önerdi. Nereye gidecektim? Öylesi bir sektördü ki, sadece güvendiğim bir yere gitmeliydim. Çünkü insanların çocuk hasret ve istekleri kimileri için ciddi bir kazanç kapısı haline gelmişti. Sizin her denemeniz onlar için yeni bir kazanç demekti, hatta kullanacağınız ilaçlardan bile para kazanıyorlardı. Semra hocam ben araştıracağım ve sana haber vereceğim dedi. Bu arada eşimin ablasını yıllar süren denemeler ve tedaviler sonrasında ilk denemesinde çocuk sahibi yapan Prof. Dr. Hakan Yaralı'dan randevu aldım. Ancak sonuçlarımı değerlendiren akrabama danıştığımda Ankara da Gurur Polat çok iyi bir tercih olur dedi. Randevumu iptal ettim ve kendisinden randevu alarak muayeneye gittim. Tedaviye başladık, baştan beri klinikte hep söylenen üzülme yumurtan bitse bile çözümü var oldu. Çözümü Kıbrıs'ta yumurta donörlerindeydi. Nasıl olduysa, 2 yumurtam vardı ve inatla büyümüyorlardı onca ilaca rağmen. Gurur Hocam tedaviyi kesip kesmemek üzere karar vermek için bir kan tahlili daha istedi o gün. Bir hemşire ise muayene öncesi hazırlıkta kimsenin haberi olmaz, eşin bile duymaz üzülme doktorunla senin aranda kalır bir tek yumurta almak istersen dedi. altında hiç kötü niyet aramadım, çünkü güveniyordum sadece dediğim " hiç şansım kalmasa bile bir başkasının yumurtasıyla hamile kalmak istemiyorum. bunun yerine evlat edinirim daha iyi dedim." çünkü benim düşünceme göre yanlış bir yöntemdi ve bu şekilde çocuk sahibi olmak isteyenler olabilirdi ama benim için doğru bir yöntem değildi. Donör aracılığı ile sahip olacağım çocuğun bir hastalığı olması ve kardeşe ihtiyaç duyması durumunda ilerde kendimi suçlayabilirdim. O gün sonrasında kliniğe gidişlerimde bir daha kimse tarafından bu konu bana açılmadı. Ancak garip birşey oldu. İnatla büyümediği söylenen iki yumurtamdan birisi büyümeye başlamıştı ama yumurta toplamadan bir iki gün öncesindeki muayenemde birden yumurta sayım 4'e yükseldi. 3 yumurta toplanmıştı. 1 Embriyo yumurta toplamadan 2 gün sonra transfer edildi. Hiç kanamam olmadı, söylenenlere ve verilen ilaçlara harfiyen uydum. Test günü sonucun negatif olduğu Can Bey arayıp eşime iletmiş. Yine de umudumu kaybetmedim. Herkesin Prof. Dr. Hakan Yaralı'ya git çağrılarına ters cevaplar verdim. Siz acaba bu alanda ihtisas mı yaptınız da Gurur Hoca'nın tedavisini sorguluyorsunuz dedim. Eşimle bile defalarca tartıştım. Çünkü güveniyordum. Kullanmamı istediği Biosteron'u hergün aldım. 2. Tedavi dönemine kadar istedikleri tüm tahlileri yaptırdım. Gazi Üniversitesi'nde ve düzen laboratuvarında...Tahlil sonuçlarım onlara gidiyordu ve değerlendirip 2. tedavimde ne kullanacaklarına karar veriyorlardı. Birincisinde tutunmama nedeni olarak kan pıhtılaşmasına yatkınlığı gördüklerini söylediler. Bir de Lenfosit Subset Analizi yapmışlardı. Rahmim de tam olarak ne olduğunu söyleyemedikleri ama "bağışıklık sistemimle ilgili"bir sorun olduğunu söylediler. Hiç tanışmadığım Buğra Hoca karar vermişti bu duruma...Bir de ilaç yazmıştı. Ig VENA...Klinikte ilaçlarım yazılırken de neyim olduğundan çok ilacı kullanmam için ikna edici konuşmalar yapılmaya çalışılıyordu hasta danışmanı tarafından çünkü ilaç pahalıydı bir şişesi 1150TL kadardı ve ben sadece bu ilaçtan doğuma kadar 13 şişe kullanacaktım...Dünyadan habersiz, aşırı bir güvenle klinikten çıktım. Ne ilacı sorguladım ne başka bir doktora danıştım. Eczaneme gittim ve parayla almam gereken Gonal F, Ig Vena ve diğer ilaçlarımın olduğu listeyi uzattım. Eczacım tanıdıktı, o gün acele ettiğim için sağolsun akşam 7 de Gonal F ve diğer ilaçları getirtti. Ancak Ig Vena'ya yumurta toplama sonrası başlanacağı için bunu devlet raporla karşılıyor bir araştır istersen dedi ve kimlere hangi alanlar tarafından raporla verilebileceği yönünde bir doküm alıp uzattı. Hasta danışmanımı aradım bu ilaç yazılabiliyormuş, hangi teste istinaden yazıldıysa tahlil sonuçlarımı bana iletmesini istedim hastaneden yazdıracaktım. Kendisi bana başka tanıdığı hastaların "Sağlık Bakanını" araya koyduğu halde yazdıramadığını söyledi. Güzeldi çünkü ben Sağlık Bakanlığı'na danışmanlık yapmış, Avrupa Birliği Bakanından ödül almış ve yıllarını sağlık sektöründeki Ar-Ge gelişmelerine adamış birisiydim. Ancak güvendiğim insanları sorgulamak beni inciltirdi bu nedenle bunu asla yapmazdım. Tahlil sonuçlarım bir şekilde geldi. Ankara daki Araştırma Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri yetmedi bana İzmir de, İstanbul da Üniversite hastanelerindeki Başhekim tanıdıklarımı aradım. Aradığım herkesin sesi ilacın ismini duyunca değişiyordu. Neden istiyorsun bu ilacı neyin var senin kim koydu sana bu ilacı kullanacak teşhisi diye üst üste sorular alıyordum. Öğrendim ki ilaç kanser tedavilerinde kullanılıyordu ve ilaç sektöründe olan bir arkadaşımın telefonu üzerine ilacın C grubu olduğunu da öğrenmiş oldum. C grubu demek hamilelerin asla kullanmaması gereken ilaçlardan birisi olduğu anlamına geliyordu. Klinikte hasta danışmanım bu ilacı bebeğin kalp atışlarını duyana kadar gün aşırı sonrasında da ay da bir kullanacağımı söylüyordu. Transferden önce de daha yoğun kullanılacaktı. Kimse rapor vermek istemiyordu. Tanıdığım diğer doktorlar da, meslektaşları olması nedeniyle Doktorumu sorgulamak istemiyor ve benim güvenim nedeniyle beni de inciltmek istemiyordu bu nedenle " belki yeni bir tedavi yöntemi bulmuştur bunu deneyecektir" demekle yetiniyorlardı. Denek miydim ben?
Tedavimi 2 gün ilaç kullandıktan sonra bırakmaya karar verdiğimi kliniğe ve doktoruma bildirdim. Ancak halen güvenimi tamamen kaybetmemiştim. İlacı araştırmak istiyordum. Başka bir şey olmalıydı. Bu arada bu tedavimin başında 4 yumurtam olduğunu söylemişlerdi.
Gazi Üniversitesi Genetik Bölümüne gittim, orada yaptırdığım tahlillerin bir kopyasını almak istedim. Dosyamda dursun istiyordum. Ancak orada da bir panik yaşandı. Tedavimi bırakalı bir hafta olmuştu ve kararımı da bildireli bir hafta olmuştu.Ancak Genetik Bölümündeki sekreter hanım buna inanmak istemedi çünkü daha dün sizin tahlil sonuçlarınızı tekrar kendilerine fakslamamızı istediler dedi. Bende bilgim olmadığını sadece sonuçlarımı dosyamda olsun diye istediğimi söyledim. Ancak doktorlarını beklemek istediler. Tahlil sonuçlarımızla birlikte 3 doktor birden geldi odaya, oldukça ilgililerdi normal zamanlara oranla...kan pıhtılaşması sorunum olmadığını, sadece folbiol kullanmamın yeterli olacağını söylediler. Folikasit dedikleri ve normal kadınlarında gebe kalmaya karar verdiğinde gebe kalmadan 3 ay önce başlamasında yarar görülen haptı... Kafam iyice karıştı "Kanda pıhtılaşma yok diyorsunuz yani dedim" evet dedi. Lenfosit subset analizini gösterdim bir de siz yorumlar mısınız bunu dedim. Hiçbir sorun görünmüyor gebe kalmanıza engel olacak dedi.
Güven parayla satın alınabilecek bir şey değildi. Yerle bir etmeleri çok kolay oldu...
Diğer doktor tanıdıklarıma Lenfosit Subset Analizi sonuçlarımı gönderdim. Birşeyin yok dediler.
Eşimin ve ablalarının isteği üzerine kaybedecek neyim var diye düşündüm ve Prof. Dr. Hakan Yaralı'dan randevu aldım. Gittim ve öğrendiklerim beni o kadar çok şaşırttı ki, sağda solda ters olduğu aksi bir karakteri olduğu hakkında yazanlar yüzünden gitmekten korktuğum adam karşımda duruyordu ve öyle ters bir adam gibi de görünmüyordu. Normalde zaten duygusal bir yapıya sahibim ve o hormon ilaçlarını yüklendiklerinde ise hepinizde olduğu gibi daha derin bir hassasiyet içerisine giriyordum. Bu nedenle doktorunuzun kaşı havaya kalksa neden ters davrandı diye ağlayabileceğinize eminim bu nedenle Gurur Hoca'yı tercih etmiştim. Ama Hakan Hoca hakkında yazanların bilgi kirliliği olduğunu düşünüyorum şimdi. Bana başta koyulan Polikistik Over Sendromunun Yumurta Rezervlerimdeki azalmayla taban tabana zıt teşhisler olduğunu anlattı. Sonuçlarıma baktı, kanda pıhtılaşma yoktu ve ihtiyaç duyarsa embriyo transferi sonrası başlayabileceğini söyledi. Birinci tedavimde 2 yumurta ile başladığımı ve yumurta toplamadan önce sayının 4 e yükseldiğini anlattım. Bu mümkün müdür hocam dedim. Bu mümkün değil ama belki Gurur Hoca bütün ultrasonlarına kendisi girmemiştir başka doktorlar kontrollerini yaptıysa gözden kaçırmıştır dedi. Mümkün değil çünkü Gurur Hoca bütün ultrason kontrollerimi kendisi yaptı dedim.
Herşeyden çok canımı yakan aldıkları para ya da birinci tedavimde bebek sahibi olamam değildi. O kadar korku ve güvensizlik içinde güvenebileceğimi düşündüğüm ve önemli bir referansla gittiğim kliniğin gerçeğiyle yüzleşmem oldu. Canımızı emanet ediyoruz, her tüp bebek denemesinde iki ciddi operasyon geçiriyoruz. Böyle olmamalıydı.
İlla ben burada tedavi olacağım diyen arkadaşlarıma saygı duyuyorum ancak bize Fatura ya da Tahsilat Makbuzu vermediler birinci denememizde aldıkları para karşılığında lütfen isteyiniz... Çünkü bu kendinizi daha güvende hissetmenizi sağlayabilir aksi bir durum oluştuğunda... Ayrıca 2 reçete çıkartıyorlar. Birinci reçete aile hekiminizin yazacağı ilaçların bulunduğu reçete bunda doktorun kaşe ve imzası yer alıyor. Diğer reçete de ise sizin eczaneden paranızla tedarik edeceğiniz ilaçlar bulunuyor bu reçete de mutlaka kaşe ve imza olmasını talep edin çünkü genelde kaşe ve imza olmuyor. Herkesin yaptığı tedavinin sorumluluğunu üzerine alması gerektiğini düşünüyorum. Ig Vena'yı elbette bana yazan Gurur Hoca değildi, Buğra Hocaydı ancak bende bu ilacın kullanılmasını kabul eden yine de benim doktorum olan ve güven duyduğum Gurur Hocaydı. Ben bu ilacı kullansaydım ve sağlığımı aski yönde etkileyecek bir sonuç ortaya çıksaydı sorumluluğu sizce hangisi alacaktı?
Lütfen arkadaşlar, sorgulamadan ve bir kaç doktora görünmeden benim yaptığım hataya düşmeyin. En kısa zamanda hepimizin özlemi olan bebeklerimize kavuşabilmemiz dileklerimle...