- 26 Eylül 2010
- 17.546
- 32.823
- 798
Yani benim anlamadığım tencerenin yerini dahi soracak kadar ince düşünen kadın doğum günü gibi kutlamayı sormuyor.koalina ailesine kızmanı anlıyorum fakat sana hicbir sey sormadıkları zaman da görümcenin dogumgunune dönüyor olay.
belki annesi bir hata yaptıgını dusundu, ustelik uzun suredir evde olmadıkları icin ister istemez misafir oldukları düsüncesi daha baskındır eskiye nazaran.
fakat benzer sekilde babasının sıkıldım diye gelmesi de bir o kadar evi sahiplendiklerini, kacacak köse aradıklarında sizin yanınızda rahat ettiklerini gosteriyor...
baştan sona yanıtlarını okudum, eski konuna da baktım.
ne kadar dogru veya yanlıs bilemiyorum ama eger iyi insanlar ise 3ay beraber oturmak benim de kabul edebilecegim birsey olabilirdi.
hem onlar da kendi evlerinde, düzenlerinde oturmak varken annesi tencreyi bile sana sormadan dolapları karıstırmak istemeyen biri olmak, bir corba icin bu kadar ince dusunmek zorunda kalmak istemezdi sanırım.
istemişler ki havaya para verecegimize oglumuzun borcu az olsun... gayet iyi niyetle yaklasmıslar.
kendi evleri yapılacagı icin de esyaları dagıtma gereksinimi duymamıslar.
bence hata da biraz burda baslamıs, onları bir depoya koyup, en azından evinizin bazı mobilyalarını "kendi eviniz" olarak yapsaydınız eşinin mevcut şımarık ve cocukca tavrini besleyen annesinin evindeki kucuk ogul durumu bir nebze degisebilirdi belki.
fakat siz orayı bırakıp baska yere de tasınsanıp sıfırdan da baslasanız eşinin tavrı degismedikce senin sikayet ettigin seyler birbirinin türevi olacak gibi...
bazı noktalarda kendimle benzerlikler kurdugum icin diyorum, sikayet ettigin rahatsız oldugun seylerde susmak ya da suratını asmak yerine konusmayı denesen?
once sakince anlatırsın anlamadı mı? farklı kelimelerle tekrar konusursun, farkettirmeden yaptırmaya calısırsın hatta yer yer egosuna da oynayabilirsin, yine mi olmadı? bence bu sefer tavrını degistirmen gerekiyor... bazen sesini yukseltmek olur bazen de yaptırım uygulamak. ne kadar dogru emin degilim, fakat bende işe yaradı.
bu yaptırımlar da kısasa kısas gibi tam olarak mahrum bırakmak, cezalandırmak gibi olmasa da benzer bir kapıya cıkıyor... karsılıklı inatlasmaya dönmemesine özen gostererek "icinden geldigi gibi davranmak" olarak düşün.
mesela yerinde olsam o yokusu tırmandıktan sonra arkamda goremediysem, aradıgımda yoklugumu farketmeden magazaya girdigini ogrendiysem kavga eder sonra basar giderdim aynen senin gibi.
fakat adam yüzüne bile bakmadan, yanında olmadıgın farketmeden yurumeni izlemis, oyle baka kalmıs ardından... sonrasında gitmek yerine ortada bulusup "biz hangi ara iletisimi bu kadar kopardık, hadi bir cay bahcesine gidelim de bugunku tum sıkıntıları arkamızda bırakalım" diyebilirdiniz...
ondan beklemissin bunu ama o demedikce sen de teklif etmemissin.
eger "ilişki"ye devam etmeyi düsünüyorsan arkanı dönüp gitmek, derin suskunluklara gömülmek sonra da kafeye geldiginde hadi eve gidelim dediginde daha 1saat once soylemediginİZ seyler icin patlamak sorunlarınızı çözmez.
tabi senin yaptıgın da bir alternatif. fakat o gece eve gittin mi gittin, o nerde kaldı ona yoklugunu hissettirmek, yanlısını anlamasını saglamak? ustelik cok agır bir kelimeyi duyara bilerek gitmissin, magazanın önünden ayrılırken adım atmak gibi de degil durum.
yani demek istedigim bazı adımları atarken, sonrakini de dusunmek lazım... göze alamıyorsak da simdilik alttan almak degil ama biraz daha yapıcı olmak gerekebilir.
işten geldiginde kv.nin özverisine karsılık birseyler yapmak istemeni/zorunluluk hissetmeni anlıyorum ancak ona biraz eslik edip sonra odana gitmeyi istemen da son derece dogal bir sey,
once bunu "sen" kabul edeceksin ki baskalarına da kabul ettirebilesi, yorgunlugundan dolayı bu gerekliligi hissettirebilesin.
icim elvermiyor diyorsan da kadın butun gun evde, demek ki süpürmeden ici rahat etmiyor kadının hem de kendisine hareket oluyordur.
yani onun kendi kendine yaptıgı seyler sana ekstra bir sorumluluk yukledigi anlamına gelmez. icinden gelmiyorsa da yapmasın, sen rica etmedin ki kendi istedi.
keza senin yaptıgın fedakarlıklar icin de eşin biraz böyle dusunuyor...
o yuzden senden birseyler goturecegini hissedip uzulecegin bicimde fedakarlık yapma, yapıyorsan da dozajına dikkat ederek ve seni zora sokmayacak, hayatını kısıtlamayacak ve dolayısıyla beklentilerinin attırmayacak sekilde olmasına ozen goster bence.
Ben onların niyetinden, isteklerinden şüpheli değilim.
Asla biz oturalım gelin baksın gibi durumları yok. Kayınvalidem zaten takık bir insan, otele dahi gitse temiz bırakır, katlar-toplar. Lokantaya gitsek tabağını, dökülenleri toparlar. Öyle alışmış o yüzden rahat ettiği biçim bu. Hastalıktan yatağa yapışmadığı sürece iş yapacak o. Çoğu zaman bırak ben yaparım, sen işten yeni geldin falan diyor ama kocaman kadın ayaktayken ben de oturamıyorum işte.
Aa eşimin beni bu evin kadını, sahibi gibi gördüğünü düşünemiyorum. Ablasını 1-2 sene bizde yaşamaya davet etmiş bana sormadan( durumları biraz karışık). Yani elbette ki sokakta kalacak hali yok, çok da severim ve arkadaş gibi anlaştığım nadir insanlardan biridir ama böyle ciddi bir kararı biz konuşmadan teklif etmesi beni üzen. Sıkıntım eşimin düşüncelerinden yana ve sürekli onu deniyorum artık. Bakalım benimle konuşacak mı? Bakalım adım atacak mı? Bakalım onca olaydan sonra bir jest yapacak mı? O yüzden konuşmuyorum, teklif etmiyorum, yaklaşmıyorum. Ben de başka şehirden geldim, ailemi bıraktım, kendi kendime düşünüp ağladığım çok zamanlar oldu. Ben canımın sıkkın olduğunu söylediğimde bana "gelmeseydin" diyebilecek kadar öküz bir adam için sınırlarımı zorlamak da istemiyorum artık.
Amacım çözmek değil artık, adam olup olmayacağını anlamak. Bunun için bekliyorum...