Aile dizilimi ne demek acaba?
Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından yaratılmış olan bu yöntem; bir ailenin üyelerinin nesiller boyu birbirlerine çok derin bir bağ ile bağlı olduğu fikri üzerine kurulu. Dolayısıyla bu terapi yönteminde, kişi ailesinden bağımsız bir birey olarak değil, ailesindeki tüm üyelerin de içinde bulunduğu büyük bir bütünün veya sistemin parçası olarak ele alınıyor. ve aile geçmişindeki kürtaj, erken ölüm, suç, intihar, şiddet, cinayet, düşük, zulüm etmek, zulme uğramak, tecavüz, taciz, terk etme, aldatma, istenmeyen-gönülsüz çocuk uğruna beraberlik, boşanma, ayrılma, evlatlık edinme-verme, ilk aşklar veya evlilikler, o ilişkilerden olan çocuklar, evlilik dışı doğumlar, neshebi bilinmeyen hamilelikler, ölü doğum, savaş-göç hikayesi, doğuştan gelen sakatlıklar vb gibi bir sebeple sistemde bir bozulma veya aile sıralamasında bir kopma olursa, bundan aile fertlerinin hepsi, hatta - etkisinin derinliği oranında gelecek kuşaklar da etkilenmektedir.
diyelim büyük babanın işlediği bir cinayetten hiç haberi olmayan torun, kurbana karşı duyulması gereken suçluluğu taşıyor ve kendi hayatını kısıtlıyor, kronik depresyon yaşıyor, hatta intihar ederek kendi dahi olmadan yaşanmış bir haksızlığı yaşamıyla “ödüyor”.
örneğin, anneannesi şiddete maruz kalmış bir kişi, ‘anneannem nasıl dayak yediği halde dedemi sevip, onunla evli kalmaya devam edebilmiş?’ dediyse, çocukken şiddete maruz kalmamasına rağmen, eşinden dayak yemeye başlayabilir. bunun bir sebebi de, kabullenemediği olayı, evrenin aynısını kişiye yaşatarak karşısına çıkartmasıdır. üstlenmenin altında yatan, kişinin anneannesine duyduğu sevgidir ama anneannesinin hayat deneyimini kabullenip onaylamak yerine, saygısızlık göstermesidir.
diğer bir örnekte, maddi durumu iyi bir aileden gelen, eğitimli bir kişinin maddi sıkıntı içinde olmasına karşılık yapılan bir aile dizimi çalışmasının çıkarımını anlatmak istiyorum size. görünürde bolluk içinde yaşaması gereken bu kişinin, yaklaşık yüz yıl önce savaş yüzünden topraklarını, mal varlıklarını bırakarak, hayatta kalabilmek için göçmüş bir ailenin 5. kuşak bireyi olarak, aile büyüklerine olan kuvvetli sevgi bağı ile, ‘atalarım için önemli olan köşkleri, altınları değil, hayatta kalabilmekti, yaşayabilmek için parasızlığı göze aldılar, ben de onlar gibi sıkıntı çekerek onlara olan bağımı kanıtlamalıyım, param çok olursa onlara ihanet etmiş olurum’ düşünce ve hissine bağlanmış olduğu ortaya çıktı, o çalışmaya kadar kendisi de böyle bir düşünceye bağlı yaşadığını bilmiyordu.
bir başka örnek: kadın ya da erkeğin kurduğu sıkı bir aşk ilişkisi hiçbir zaman tam olarak kopmuyor ve birbirini unutamıyor. daha sonraki evliliklerinde doğan çocuklar, geçmişteki sevgili ya da nişanlıyı temsil ediyorlar. bunun çok acı sonuçları yaşanabiliyor. eğer kadının bir tek kız çocuğu olmuşsa, önceden sevilen nişanlıyı sevgiliyi veya ilk eşi yani bir erkeği aile içinde bu kız çocuğu temsil ediyor ve bu çocuk hiçbir zaman tam bir kadın olamıyor. veya tersi; oğlan çocuk babanın ilişkisini temsil ediyor ve tam bir erkek olamıyor; örneğin erken yaşta prostat sorunu çıkıyor böylece kadınlardan uzak duruyor veya çoğunluk eşcinsellikte karar kılıyor.
tek çocuklu bir ailede anne de baba da çocuk henüz küçükken başka sevgililer buluyor ayrılıyorlar. bunun sonucunda çocuk çoğunlukla bedensel hasta oluyor, “siz durun, sizin yerinize ben gideyim” deyip, örneğin lösemi oluyor ve ölüyor.
sevgisini dile getirmeyen, yüzünde en ufak bir tebessüm göremediğiniz, babanız... sizi sürekli eleştiri bombardımanına tutan, hep gözönünde olmanızı isteyen, anneniz... çocuk sahibi olmayı bir türlü kabul ettiremediğiniz, eşiniz... kızdığınız, kırıldığınız ya da red ettiğiniz, aile bireyleriniz... onları yargılamadan önce bu davranışlarının, bilinçsizce üstlenilen model, rol ya da kilitlenmelerden kaynaklanabileceğini düşündünüz mü hiç? aslında belki de hiç tanımadıkları büyükaane ya da büyükbabalarının, hatta kuzenlerinin kaderlerini devraldıklarını... ve kızgınlık, red gibi olumsuz duygulara dayalı ilişkilerinize devam ettiğinizde aynı portreyi sizin de çizmeye başlayacağınızı... veya, siz... özel ilişkilerinizde neden hep başarısız olduğunuzu düşündünüz mü? peki ya cinsel soğukluğunuzun altında yatan neden? kimbilir, belki siz de halanızın kaderini devralmış olabilirsiniz pekala! işte bu noktadan yola çıkan dünyaca ünlü psikoterapist bert hellinger, "aile dizimi" adlı bir psikoterapi yöntemi geliştirdi.
psikoterapist bert hellinger'e göre, ilişkilerde yaşanan sorunlar ve psikolojik rahatsızlıkların kökeninde "soyağacımız" yatıyor. bu sorun, bazen babanız, anneniz, bazen de halanız, ya da atalarınızla ilgili olabiliyor. yani siz, belki de hiç tanımadığınız, evlatlık verilen bir kuzeninizin kaderini devralabiliyorsunuz. dolayısıyla tüm yaşantınız boyunca kendinizi "evlatlık verilen" bir çocukmuş gibi hissedebiliyor, sevgisizlikten yakınabiliyorsunuz. ancak kalbinizde ait olmanız gererken yere ulaştığınızda "kilitlenme" ortadan kalkıyor, kuzeninizle aynı kaderi yaşamaktan kurtuluyorsunuz. işte bu noktadan yola çıkılarak gerçekleştirilen bu terapi yöntemi de 'güncel' ya da 'köken' ailenizinin temsili olarak dizilmesi esasında dayanıyor. aile dizimi, soy ağacınızdaki ağır yaşanmışlıkların farkına varmanızı, kendinizi o insanların yerine koyarak davranışlarının altında yatan nedeni ve neler hissettiklerini daha iyi görmenizi sağlıyor.
aile diziminin amacı; yaşamın herhangi bir alanında, "kriz" ya da "kilitlenme" yaşayan kişilere, sorunlarının çözümünde kökten yardımcı olmak.
- Kalıtımsal bir hastalık taşıyorsanız,
- Sülalenizde bekarlık yaygınsa ya da boşanmalar hakimse,
- Kendinizin, annenizin, anneannenizin ya da babaannenizin kürtaj ya da düşükleri varsa,
- Sülalede doğum esnasında ölüm (bebek ya da anne ya da her ikisi de), bebek ya da çocukken ölüm varsa (kardeşler, dayı, teyze, amca ya da hala),
- Size, aile ve atalardan birinin ismi konduysa,
- Aile ve atalardan enerjisel ve düşünsel baskılarından bir türlü kurtulamıyorsanız,
- Aile ve atalarla ciddi ilişki bozuklukları varsa,
- Kardeşler arası geçimsizlik varsa,
- İletişim(sizlik) sorununuz varsa,
- Hayatta hep size biçilen rolleri oynamak zorunda kaldıysanız,
- Hiç istemediğiniz bir hayat yaşıyorsanız,
- Kendinizi bu Dünya’ya ait hissetmiyorsanız,
- Anlamını bilemediğiniz sıkıntılarınız varsa,
- Ruhsal sorunlarınız varsa,
- Göçmen bir aile/sülaleden geliyorsanız,
- Maddi sıkıntılarınız varsa,
- Bir türlü borçtan kurtulamıyorsanız,
- Geçmişte, ailenizde bir miras haksızlığı olduysa,
- Cinsel ya da cinsiyetinizle ya da karşı cinsle sorunlarınız varsa,
- Öfke patlamaları yaşıyorsanız,
- İfade sorununuz varsa, kendinizi tam anlamıyla (mesleksel / bireysel) gösteremiyorsanız,
- Sevilmediğinizi ve/veya saygı duyulmadığınızı hissediyor/ düşünüyorsanız,
- Mesleki açıdan ilerleyemiyorsanız,
- İlişkilerde, hep aynı sorunları yaşatacak partnerler buluyorsanız,
- Sorunlu bir çocuğunuz varsa,
- Hiperaktif, engelli ya da Otistik bir çocuğunuz varsa, v.d...
yukarıda bir iki yerden copy paste yaptım umarım açıklayıcı olmuştur. alman psikolog bu yöntemi bulurken şamanlarda görüp geliştirmiş ve bilimsel literatüre geçmiş. dünyada gittikçe yaygınlaşarak uygulanmaya başlanan bir terapi yöntemi. yöntemi şamanlardan görmüş bir seyahati sırasında. biliyorsunuz biline ilk şifacılar şamanlar. eskiden tıp bilimi yokken otlarla biyoenerjiyle tıp vardı. aile dizimini yakında her yerde görmeye başlarsınız 3-5 yıl sonra. uzman birini bulun gidin yoksa işe yaramaz.