Ya ben böyle, arkadaşına, dibine kadar ajite ederek çocukluk travmalarını çırılçıplak anlatan insanlardan bir miktar gıcık alıyorum. Ne bileyim gidersin bilinmediğin bir yerde internetin karanlık bir köşesine yazarsın, tanımadığın insanlara anlatırsın, kağıtlara yazar geçersin, burası gibi yerlere yazarsın, sanal insanlara falan fıstık... Ama gidip de reel bir arkadaşlığın ortasına biraz samimi gördün diye salmazsın şunu. Siz burada düz yazmışsınızdır da, o anlatırkenki ifadesi filan tabii hep geçmiştir size. Bu bir yük ve size bunu taşımak isteyip istemediğiniz sorulmadan yüklendiniz. Hele yapınız da biraz duygusalsa işte, böyle oluyor, sınırlar oynayıveriyor.
Ben, bana sürekli travmalarını anlatıp duran bir arkadaşımla dostluğumu bitirdim seneler önce. Psikoloğa git derim gitmez, benimkine gidelim diye defalarca teklif ettim. Hayır benim de var bok gibi bi ton hatıram çocukluğuma dair, hepimizin az biraz var işte ama iki arkadaş otur ağlaş filan mı yapalım yani paso? Bir kereyle de kalmaz, devamı gelir söyleyeyim size (Herkese anlatamam demesinden anlayın). Beni dert küpü etmişti kendine. Sorar durur, "Napayım? Böyle hissediyorum şöyle mi yapayım?" falan... Sonunda "Kusura bakma da benim derdim bana yetiyor arkadaşım, dön dolaş anlat dur keyif alır oldun sen bu pışpışlanmadan" dedim artık dayanamadım.
Söylediklerim bencilce görünüyor olabilir ama böyle travma dökenlerin beklediği şey bu: Hadi beni pamuklara sar, teselli et, sırtımı sıvazla. Çözüm arayan, psikoloğa o saat uçar.
Dediğim gibi, git bunu internet ortamında yap iyi gelecekse ki gelir de böyle yazışmalar ilk başta, ama bir yere kadar... Sürekli aynı dramayla anlatılmaya başlandığında artık beyin onu çok sağlam kazımaya başlıyor kafaya. Kurban olmaya tekrar tekrar programlayıp duruyor insan kendini. Bunu profesyonel biri eşliğinde aşmalı.
Bu yüzden sürekli drama, sürekli dert dinleyip duran bir arkadaş haline getirildiyseniz, oradan yavaş yavaş sıvışmanın vakti gelmiş demektir. Bu sadece sizin değil, arkadaşınızın da iyiliğine bir hareket olacak.