Aşka,sevgi ve sevgiliye dair paylaşımlar...

Aşk, Uydurduğumuz En Güzel Yalan!


Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti.

Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti.


“Bana kalan,
Beni kalansız bölen bu şehir.
Ah! bu şehir, yalan şehir”


demek isterdim; ama yalan olan sendin. Benim yarattığım, inanmak için yıllarımı harcadığım kocaman bir yalandın sen. Gerçek olduğunu gördüm. Sen gittin...

Aslında içimden giden sevgili değildi. Ben sadece, yalanıma inanmıştım. O, gerçekti... Aşk bitmişti. Düşünüyorum da acaba aşk, ruhumuzun derinliklerinde yaratılan koca bir yalan mı? Şiirde, müzikte ya da sözde, nerede aşk varsa orada bir de yalan yok mu? Aşk ve yalan, güzel ile çirkin, iyi ile kötü gibi birbirini besleyen, değiştiren ve dönüştüren; biri olmadan diğeri varolamayan ya da anlamsız kalan evrimin temel dinamiklerinden ikisi olabilir mi? Ya da aşk, yalana sesdeş mi? “Seni seviyorum” derken, aslında içimizde yarattığımız en güzel yalana övgüler mi düzüyor, kendimize olan hayranlığımızı mı dile getiriyoruz?

“Bir gün içimden gittin, anladım.”


Aşk, uydurduğumuz en güzel yalan! Ve aşk, yalan varsa aşktı.


İnsanın doğasında var. Doğrular ne kadar da az cezbeder bizi. Yasaklı ya da yanlış ne varsa, yaptıklarımız hanesine yazmak isteriz. Durduralamaz bir dürtüdür bu. Yalanı bazen istem dışı kullanırız. Söyleyen biz değilizdir ama, söyleten ta kendimizdir.

İçimizdeki yasaklı kimliktir O:


Mülkiyet duygusu ve egosu olağanüstü gelişmiş; ihtiraslı, doyumsuz ve aşka her zaman hazır. Pembedir, mavidir ve daha çok kırmızı. Cıvıl cıvıldır, yerinde duramaz. Yaz gibidir: Islak ve sıcak. Zaafları vardır, yasak ve güzel olan herşeye. O cennetteki en güzel meyveyi tadan, ilk ihaneti gerçekleştirendir. Kısacası O, yaşayan tarafımızdır. En güzel anılarımız, en heyecanlı anlarımızdır...

Bir gün içimden gittin, anladım. Nereye ve neden gittiğin değildi önemli olan... Kiminle gittiğin, hangi havayı soluduğun, hangi şehrin, hangi sokağında yürüdüğün önemli değildi. Sen içimden gitmiştin... İçimde ne varsa bana ait, seninle gitmişti.

Renklerim, ruhumdaki yaz, güneşim gitmişti.

alıntı
 
Hüzünler saklasam da dilimde ve içimde ihanet kokan bir his olsa da,yamalı bir umudun çizgisinden baksam da hayata,mavidir düşleri insanın ve sevda;sonsuzluğu yakalamanın adıdır…



Şimdi yoksun’ya bir akşam kızıllığına sinen hayallerin gri noktasında asude bir yalnızlıkta saklısın’ya da kendimde bulduğum bir ümidin siyah çizgilerinde…

Oysa yıldızlarda kayardı gökyüzünden,SEN AĞLAMADAN ÖNCE…

Çocuk gülüşlerinden arda kalan şey,sadece kuru bir hıçkırık ve tebessümü bir çiçeğin ıslak kaldırımlara sinen hayallerim gibi…

Yağmur kokan sokaklardan geliyorum ben,sevgilinin ellerinin değdiği caddelerden ve koca bir gökyüzünü gülüşüne benzettiğim şehirlerden…

Mecnunun iffetiyle varlığına aşk olduğum yar ,yoksun…Leyla sı bir özlemle gözlerimin seni aradığı sevgili,yoksun…

Buğulu camlar ardındaki hayaline anlatmak şimdi seni ve ‘’seni seviyorum’’lar la geçmek hayatından…

Kulak verdiğim her bir seste seni işitmek,sen olmak her bir karesinde ömrün ve sana koşmak,sende çocuklaşmak…

Mesela uçurtmalar salmak gökyüzüne,mavi,mor,kırmızı kuyruklu…

Sonra güvercin olmak gagasında zeytin dallarıyla,ihaneti,nefreti ve ayrılığı çok uzaklara taşımak….

Gül olmak,dalında sonsuz bir tefekkürün aşk-ı nı saklayan,yağmur olmak çorak topraklara ve uzatılan bir el olmak her şeye rağmen…

Şiirden,aşktan ve hayalden örülü bir yaşamın gerçek yüzünü gösterip,ihaneti bir basamak daha geriye atıp koşmak,sonsuzluğa ve aşka…

Fasl-ı halimdir eyy can-ı raana
Ölümleri sorguluyorum yokluğunda

Kerem et bakışından ki candır bu hal-i nara
Uğrunda boynuna kurdale takılmış bir adağım can-ı ranaa

Şimdi fasıl bu,mecnunlar Leylasız kalmakta
İçimdeki kin,ayrılığın boynunu vurmakta

Sen ki caan-ı ranaa yaktığından beri beni hüz-ü halim
Gülüşünü görmediğim her an sevdanla yetimim

Oysa bir gülsün sen kuşanmışsın ki beyaz bir şalı
İçimde o ilk dokunuşun manası,

Kelimelerin en izbe ve en suskun anına atılan imzalarda saklasam da bu mısraları,önce bakışını, bakışında ki aşkı, aşkınla huuş olan yaşamımı,yaşamımı yaşamına bölen bu anı, her anın seni çağırdığı zamanı,zamanın sen olan yanını sevdim…

Dudak kıvrımlarımda yine o şarkı,özgürlük için aşk,yaşam için SEVDA…


Ayhan YALÇIN
 
bi an bu yazıyı benmi yazdım diye düşündüm :uhm:
emeğine sağlık canım Şeniz benim duygu ve düşüncelerimi nede güzel ifade etmişsin....yüce rabbim sevenleri ayırmasın hiçbir zaman..
hep gül..gülmek bize yakışıyor dimi ama jeyyar
 
Seninle yaşlanmak istiyorum. Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyım istiyorum. Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım kı, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip, içip, arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Yaşayalım ki, paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi, evimizde, bır şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek... Böylece yaşamalıyız işte.
Sonra çocuğumuz olmalı, düşünsene, senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın. Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutlu da olsa, kötü de olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce aklar ya da gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehırden.
Kavgasız, her sabah gürültüyle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip, benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli zıyaretimize, geçmışteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız...
Öyle sevmelisin ki beni, bu yazdıklarım korkutmamalı seni. Tebessümler açtırmalı yüzünde. Bir gün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde, birbirimizi sevmenin gururu olmalı \"herşeyde\".
 
arkadaşım ne de güzel yazmışsın bence bu aşkı tarif tir
 
Aşık için dünya ''o ve diğerleri'' olarak 2 ye ayrılır....

Teşekkürler uzak..
 
BİRBİRİNİZİ gerçekten sevip sevmediğinizi anlamak için ipuçlarına ihtiyacınız var. İşte biz de bu ipuçlarını araştırdık. Biliyoruz aşk bağlarınız kuvvetli ama siz yine de emin olun!
1- "Seni seviyorum. Sensiz duramıyorum" demeye doymuyorsanız.

2- En bakımsız halinizi görmesine bile aldırmıyorsanız. Onunla rahatsanız.

3- O sizin en bakımsız halinize bile bayılıyorsa. Sizi her halinizle seviyorsa...

4- En sarhoş olduğu zamanlarda bile, asla size eski sevgilisinin adıyla hitap etmiyorsa.

5- Eski sevgilinizi gördüğünüzde içiniz kıpır kıpır olmuyorsa.

6- İş seyahatine çıktığında ondan haber alamadığınızda, sinirlenmek yerine, başına birşey gelmesinden endişe ediyorsanız.

7- Gazetenin 3. sayfasını okurken gördüğünüz kötü haberler sizi çok etkiliyorsa ve "ya o da böyle bir kaza geçirirse" diye düşünüp telaşa kapılıyorsanız.

8- Başınız çok ağrıdığında, uyumanıza yardım etmek için, bütün gece size Sindrella'yı ve Robin Hood'u anlatıyorsa

9- Birlikte tatlı yaparken çok eğleniyorsanız. Her yeriniz tatlıya bulanıyorsa...

10- Alışverişten sonra sizinle ilgileniyorsa. Ama sadece kredi kartı borcunuzu öğrenmek için değil, aldığınız şeyleri görmek için.

11- Yedekte adam tutmak huyunuz, esrarengiz bir şekilde sizi huzursuz etmeye başladıysa.

12- Sizin için çok önemli bir toplantıda, yüzünüzde bir gülümsemeyle hayallere dalıyorsanız.

13- En aptal aşk şarkıları bile size son derece anlamlı geliyorsa.

14- Eski Türk filmleri sizi ağlatmaya başladıysa.

15- Çevrenizdekiler, sizin çok daha anlayışlı ve pozitif biri haline geldiğinizi söylemeye başladılarsa.

16- Daha telefon çalarken, onun aradığını anlıyorsanız.

17- Siz seyahatteyken, hergün çiçeklerinizi sulamak için size uğruyorsa.

18- Size araba kullanmayı öğretirken, sabrını sonuna kadar muhafaza edebiliyorsa.

19- Saçınızın rengini bir ton bile değiştirseniz, loş ışıkta dahi farkı hemen anlıyorsa.

20- Birbirinizin kredi kartı şifresini biliyorsanız
alıntı
 
Gitmek zorunda oldukları için gidenlere değil sözüm,aşkı oyun sananlara,sadece kendilerinde yürek olduğunu sananlara...Kendi mutluyken geride kalanları görmeyenlere, gözü kör olanlara..

Sizler asla,sebepsiz yere gidişinizden,havada kalmış bahanelerle terkedişinizden sonra arkanızda yalnız kalanların acıklı durumuna şaşırmayın.Anlayışsız ve duygusuz olanlarınızı gördük,tanıyoruz.Biz gidişinizin ardından biz içi acıyanlar,elbette bunu da atlatır ve tertemiz yüreğimizle bunları da aşarız.Ama siz bocalayın kararsızlığınızda ve ciddiyetsizliğinizde..

Hele benim için ne cok ağlayan var,peşimden koşan ne cok diye hiç kibirlenmeyin.Öylelerinizi de gördük..Yalnızlık bir gün sizi öyle bir bulur ki kalabalıkta bile içinizde onu hissedersiniz,ama o gün geldiğinde alaya aldıklarınız da olmayacak yanınızda artık..

Gönlünüzü herkesin çekim kuvvetine vererek,canınızın istediğine istediğiniz zaman yakınlaşıp,istediğiniz zaman uzaklaşıp terkederek,başkalarının duygularını hesaba katmadan hareket edenler,size gelince,bu yaptıklarınızı dünyayı etrafınızda döndürmek ve güçlü olmak sanmayın..Asıl güçlü olmak savaşabilmektir.Ama aciz olduğunuzu gördük..Çünkü gerçekten sevmenin ne olduğunu bilemezsiniz.

Unutmayın,böyle aşk oyunlarıyla zaman gecirenler,arkanızda bırakarak hiç uğruna terkettikleriniz kaybetmedi siz kaybettiniz.Ardınızda kocaman yürekleri bırakarak sahte heveslere koşmanız size elbet bir gün zarar verecek.

Unutmayın,kız ya da erkek olun,siz değilsiniz söz verip tutmayarak bıraktıklarınızı ağlatan..Sizlerin içlerinde açtığınız yaralardan dolayı gözyaşı döker onlar,size değil.O yaralar kapanmayacak,binbir sancıdan,bunalımlar ve kaçışlardan sonra kapansa da her daim sizden sonra hayatlarına girenlere güvensizlik olarak gözüken yara izleri haline gelecek.İşte bunun için ağlar sebebsiz yere bıraktıklarınız...

Öyleyse anlayın bunu aşk oyunu oynayanlar..Geride gözleri yaşlı kalanlar değil siz,sonsuza dek kaybettiniz..!!!
ALINTIDIR
 
ÖyLe ßirini sevin ki , çünKüsüz oLsun . .

Öyle birini sevin ki, "Çünkü" süz, olsun. Yağmurda
gökkuşağınız, baharda sevdanız, yokluğunda varlığınız,
gözyaşınızda inciniz olsun.

Öyle birine tutulun ki, aramak için uzaklara gitmeyeceğiniz
kadar sizin olsun. Ne zaman aşktan, yana söz duyarsınız
kalbiniz çıldırmışçasına onun için gümbürdesin.

Gün onunlabaşlasın. Gözleriniz uykudan uyandığında aklınıza
ilk gelen,"Sevgilim, Canım" derken; yediverenler, onun kokusunu
sunsun benliğinize. Gün yine onunla bitsin, uyurken ve de "Seni
seviyorum" derken o olsun.

Öyle birine tutulun ki, aramak için uzaklara gitmeyeceğiniz
kadar sizin olsun. Ne zaman aşktan, yana söz duyarsınız
kalbiniz çıldırmışçasına onun için gümbürdesin. Onun estirdiği
karayel samyeline, karanlıklar aydınlığa dönüşsün.

O varken "Ümitsizlik" pılını pırtısını toplayıp gitsin. Onunla
zorluklar kolay olsun. Ve de o varsa her şey var olsun.
Öyle birine yürekten sarılın ki, aranızdan rüzgar dahi
geçemesin, kıyametin ayak seslerini duysanız bile o varsa
yanınızda umurunuzda olmasın..

Öyle birinin olun ki, o kalbinizden çıkarsa şayet ruhunuz
bedeninizden sökülecekmiş çesine olsun. "Seni seviyorum"
diyemediğiniz zamanda gözleriniz, ciğeriniz, ruhunuz sevginizi
söyleyip dursun.

Öyle birine bağlanın ki, yüreğinizin adımları onun adına
yürüsün. İçinizden geçen şarkı o olsun ve de.... 'İçimden
geçen şarkı gittiğinde ne yaparım ben! " diyebilirsiniz.
Öyle birine gönül verin ki, gönlünüz onun ardından koşsun,
önünde hiçbir mani olmasın..

Öyle birine Aşık olun ki, şiirinizin ilhamı, duanızın kaynağı
"Seviyor sevmiyor lara" gerek kalmasın onun da sizi sevdiği
biri olsun.

Öyle birine vurulun ki, "Ben seni fakatsız, nedensiz, çünküsüz
seviyorum." Bakma sen şimdiki zaman eki kullandığıma. En geniş
zaman olan sonsuz geniş zamanla diyorum ki "Seni seviyorum".
Adının geçmediği sözü dinlemiyorum. ....

Seni ölesiye ve öylesine çok seviyorum ki birbirimizi bağlayan
ipler görülmeyecek Canımı da, yolumu da, gönlümü de yoluna
döşedim. Bittiğim gün kalbimden çıktığın gündür.

Canım benim,ben senin bana zor gelen taraflarını da seviyorum,
her şeyinle; bilmediğim bilsen ürkeceğim, anlamadığım,
anlayamayacağı m yanlarınla seviyorum
__________________
 
süperrrr bir yazı ya çok duygulandım...ben sanırım çünküsüz sevebileceğim birini buldum :) ellerine sağlık tatlım
 
bleeding6room1.jpg



Biliyorum konuşacak birşeyimiz kalmadı, paylaşacak hiç bir şeyimiz yok.
Yine de yüreğimden gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konuşuyorum... Bugün sana olan kırgınlığımı rafa kaldırdım,
sevgimi aldım avuçlarımın arasına, ona sığınıyorum... Cümlelerimi kısalttım,
kelimelerim buruk, gülüşlerim istenmeyen dudaklarımda...



Gelseydin, kendimi unutup sana koşacaktım, susturacaktım içimdeki isyanı,
kavgaların ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini,
sevinçten ağlayacaktım bu defa, mutluyken hemen sarhoş olmuşum gibi,
dokunacaktım, sarılacaktım. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hiç niyetin yoktu aslında... Kendimi kandırdığımı anladığımda ağlıyordum...

Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi
ayrılığın ardından çalınan her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş
gibi geliyor... Sevdiğim ne çok şarkı varmış, bunu senin gidişin gösterdi bana...
Her şarkıda sen varsın, her yerde, her gördüğüm insanda, denizde,
gecede, uykumda... Nasıl beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eğer, neden benim yanımda degilsin ki?
Gözyaşlarım asilliğini yitiriyor ve yenik düşüyorum sevdana...

Gittin! Belki de hiç gelmemiştin ben, geldiğini sandım... Ayak uyduramadım
yorgunluğuna... Dudaklarına düşlerindeki öpüşü konduramadım...

Kimi zaman bir çocuk oldum gülüşlerinde şımaran, kimi zaman bir kadın;
dokunuşlarında kendini bulan... Ama! En çok da imkânsızın oldum...

Her gelişimde bir kez daha gönderdiğin oldum... İnanamadığın, Yenemediğin,
üzerinden atlayamadığın korkuların oldum... Ağladığın, bağırdığın ya da
sustuğun isyanın oldum, sessizce boşalan gözyaşların, birikmişliğin oldum...
Yüreğindeki kadın ben olmak isterken yüreğine sığınan ve tozlanacak olan
bir anı oldum... Haketmediklerin, artık yeter dediklerin ve herşeyin olmak isterken
belki de hiçbir şeyin oldum... Söylesene ben gerçekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzakları çağırıyordu, ben üstüme alındım, sana geldim...
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenişi sahiplenir miydim?


Söylesene unutulmak kime yakışıyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakışmıyor ...

Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor... Görüyorsun işte, aşk'a ve sana ihanet etmiyorum
benim kırgınlığım aşk'a... Sen üstüne alındın...



( Pelin Onay)
 
14kc12fj17bqex9.jpg



Kızgın kumda çiğ tanesi, deniz ortasında kor ateş, yüreğimde yorgun umutlar, ellerimde şaha kalkmış dilekler, susuz yazda çiçek tohumu, köksüz ağaçta meyve, kanatsız kelebek, sessiz çığlık¦.

Hadi konuşsana,
bir şeyler söylesene,
hadi bana bir damla yağmurla gelebilsene,
beni bir kar tanesi ile üşütsene
Hadi, ne düşündüğümü anlarım dersin, anlasana,
Bilsene içimin acıdığını, ne kadar yandığını,
Görsene içimdeki gizli gözyaşlarını,
Hadi sesini duyurabilsene bana
Sen şiir yazabilirmisin? Ya mektup, benim için? hangi elin yazar döker harfleri satırlara..? Hangi elinden kaleme düşer kalbin? damlatabilirmisin aşkı satırlara? Kokunu doldurabilirmisin zarfa? Ya bakışını, gönderebilirmisin gözlerimi görmeden?

Hadi duysana sesimi,
hani duyardın sana seslenişimi,
çok mu uzaktasın,
çok mu kalabalıklardasın,
o dağlar çok mu yüksek? tırmanılmaz mı?
O denizler çok mi engin aşılmaz mı?
Beklesem getirir mi seni ayakların bana? istesem verebilirmisin çıkarıp yüreğini?...

Kahretsin..

Yoksun işte

Senin bilmediğin, senden çooook uzaklarda, senin için yaşanmış bir sevdanın tutsağıyım şimdi. Ve ne acı ki biz sevda dağının eteklerine bile varamadan toz olup kaybolup gittik..

Kahretsin
Yoksun işte

Ama;
Bugün- yarın bu yazıyı da okuyacaksın eminim ve beklide iç geçireceksin. Yada gözyaşların akacak, sıcak yanaklarından ellerini ıslataca biliyorum, beklide elin uzanacak yazmak için ama gururuna mağlup olup susacaksın..!

Beklemek çare değil şimdi bana. içime düşen ateşten koruyamazsın beni şimdi yanarken ellerim, yağmurunu yağdıramazsın sen, sonra yağsan da ellerim yanık içinde kalacak, sonra getirince ayakların seni bana, ben acılar içinde olacağım. Hadi şimdi kapat biraz gözlerini dal hülyalara beni düşünme.. Sen bakma böyle söylediklerime, sen genede duyma canhıraş sessiz çığlıklarımı

Ben iyiyimmmmmmmm..!
 
1cqq0.jpg




Bir başıma bu kentin sokaklarında yürüyorum. Üşüyorum. Ne kadar uzaksan bana o kadar soğuyor hava. Sen yoksa, sıcaklık hep mevsim normallerinin altında. Bu yüzden meteoroloji raporları umurumda bile değil. Kar mı yağıyor yoksa yağmur mu bana ne? Ben senin hasretinle sırılsıklamım zaten,daha ne kadar ıslanabilirim ki?

Burada mısın değil misin belli değil. Bazen gidişlerin kahramanı oluyorsun, bazen sonsuz kalışların. Doyumsuz gecelerdesin kimi zaman, bazen de yalnız karanlıklardasın. Bitmek bilmez bir şarkısın ama ben mi notaları yanlış basıyorum da sen bu şarkıyı söyleyemiyorsun? Neden susuyorsun?

Aşkın sessizliği ne kadar korkunç olur bilir misin? Bir tek kelimeye hasret geçen gecelerin hesabını soracağın kimse de yoktur üstelik. Kendi kendiyle konuşana deli derler ya, beni çoktan akıl hastanesine kapatmaları gerekirdi. Hem de iflah olmaz hastalar bölümüne…

Yokluğuna alışmaktan korkuyorum,ne kadar kötü… Yokluğunu yürüyorum sokaklarda. Yokluğunu içiyorum kadeh kadeh. Hiç gelmeme ihtimalin bir idam mahkumuna dönüştürüyor beni. Hiçbir şey yapmadan beklerler ya hücrelerinde, ölümün soğuk nefesini hissederek… Anlamlı olan bir şey yoktur onlar için.Belki de bir an önce ölmektir akıllarından geçen ,bu bekleme işkencesi bitsin diye…Bu yokluk hissi öldürecek beni…

Gelebilme ihtimalinse yüreğimdeki kuşları havalandırıyor,kanat seslerini duy. Gelmek iste bana. Bir görsem yüzünü,ah bir dokunsam sana…

Göreceksin,sevdanın çiçek çiçek açtığını umudun bir yangın gibi alev alev ikimizi birden sardığını. Anladım ki mümkün değil seni sensiz yaşamak. Ben o gönlü genişlerden değilim. Madem içimdesin, yüreğimde taşıyorum seni,o zaman yanımda da olmalısın. Sensiz yaşanmayacak bu aşk ötesi yok..

Şimdi yalnız geceleri seviyorum. Seni yıldızlarda buluyorum. Daha bir dayanılır oluyor sensizlik sancısı. Mümkünü yok çıkmayacaksın aklımdan, bu yüzden gece, el ayak çekilmişken, hiçbir ses yokken sen ve gece.. Zaman geçer,her şey unutulur, bir örtüyle kaplanır acılar ama… BİR TEK SENİ UNUTAMAM..
 
adsz0jrce1.png




Biz seninle hep calinti asklar yasadik. Baskalarinin bitirdigi, yitirdigi...
Baskalarinin yazdigi ask siirlerini okuduk birbirimize, yalan melodiler esliginde.
Bestesini baskasinin yaptigi sarkilarla serenat yaptik gecelerce...

Biz yasanip coktan bitmis asklari sunduk birbirimize, hep baska ellerde buyumus cicekleri verdik,
cogu zaman yalan yere edilmis yeminleri kullandik cumlelerimizde...
bayat, hormonlu bira askin son soluklarini yasadik, yasattik, bitirdik, bittik¦

Sen bana hic kendi yetistirdigin bir cicek vermeidn mesela, ben sana hic sarki yazmadim,
yazilmislari armagan etmek disinda...

ask emek istiyordu, oysa biz hic emek vermeden zaten hazir asklari isitip, o iki kelimenin soguklugu
ve basitligiyle surduruyorduk herseyi, emek yoktu, ask vardi saniyorduk, o da yokmus...!

Ve bitti sonunda, bittik her yasanmis sahte sey gibi. Gercek su yuzune ciktigi an yittik.
Simdi basardim anliyormusun, yazmayi, yasamayi, yikmayi, yok olmayi¦
sana ragmen yasamayi ogrendim. Simdi bizden bir yigin enkaz cumleleri kaldi geriye,
bizden sonraki sahteliklere miras⦠hep derdin ya "derman arardim derdime, derdim bana dermanimis".
Bak öyle degilmis derdin sana derman degilmis, ben sana derman degilmisim,
sen de bana¦ne basit bitti gordunmu, tek kelimeyle¦
bitti dedik "BITTI".
 
x1pnprgmi5o50mmscihaakdey4.jpg




Sustuk, dakikalar mıydı geçen, asırlar mıydı ?Bilemedik, sustuk.
İnceden bir yağmur yağıyordu. O benim konuşmamı bekliyordu, ben konuşmaktan
korkuyordum. Yağmur gözlerimize iniyordu, belli etmeden siliyordum. Gözleri
gözlerime değince kaçırıyordum.
-Yağmur yağıyor , dedi usulca.
-Evet , diye fısıldadım.
Herkes biliyor gibiydi, sevgimi, ama o anlayacak diye korkuyordum. Oysa,
onun bildiğini de biliyordum. İlan edilmemiş bir aşkı yaşıyorduk,
sessizlikte.
Bir yağmur yağıyordu inceden ince. Şimşekler çakacak gibi geliyordu
gözlerimiz birbirine değince. Sustuk, konuşmak isterken delice.
Gökkuşağını gördü ,
-Ne güzel , dedi usulca.
-Evet , diye fısıldadım.
İnceden bir yağmur yağıyordu gözlerimize.
-Gidiyorum.
-Biliyorum.
-Bir gün döneceğim.
-Belki !.
-Döneceğim. . .
Sustuk, dakikalar mıydı geçen, asırlar mıydı ?Bilemedik, sustuk.
İnceden bir yağmur yağıyordu gözlerimize.
Elini uzattı, bu eli ilk defa tutmayı istemedim, tuttum.
-Görüşürüz , dedi.
-Belki , bile diyemedim.
Gözlerindeki yağmurları gördüm.
Döndü gitti.
Önce gökkuşağı kayboldu, sonra yağmur durdu. Yanaklarım hâlâ ıslanıyordu.
 
1nw7oh9.jpg


Farklı olmalıydı bizim aşkımız oysa kavuşana kadar neler çekmiştik tıp ki bir masal gibi uzak diyarlardaki prensimi beklemiştim yıllarca gelip beni götürsün diye yalnızlıklarımdan ¦ say ki yalandı yaşananlar peki ya gözyaşları uykusuz geceler şahit değiller miydi aşkımıza ne oldu söyle ne oldu da dağıldık tesbih taneleri gibi

Önceleri çok büyük kavgaları bile tatlıya bağlamayı bilen biz şimdi ufacık problemleri bile büyütüp içinden çıkılmaz hale getiriyoruz neden??
hani hiç değişmeyecektik hani hiç bitmeyecekti aşkımız¦hani zor kavuşanlar kolay ayrılamazdı¦.ne oldu söyle..
Artık bizim şarkımız çalınca radyoda acı bir tebessüm konuyor dudaklarıma geçip giden gençliğime mi üzülmeliyim , hayal edemediğim kadar umutsuz olduğum geleceğime mi

Hayallerim vardı ve hep sen vardın hayallerimin tam orta yerinde hayal bile biterdi de sen bitmezdin bende¦ ve bitmedin de¦

Ne acı bilsen sana en kızgın olduğum anlarda bile sarılmamak sarılıp omuzlarında hıçkıra hıçkıra ağlamamak için ne zor tuttum kendimi bir bilsen¦bir bilsen ne zor sensiz sabaha uyanmak oysa biz her sabaha birlikte günaydın demek için söz vermemiş miydik sıcak bir ağustos günü¦şimdi yüreğimdeki mevsim kış ve zamansız yağacak biliyorum saçlarıma kar¦çünkü gözlerimden sonbahar yağmurları çok önce geçti¦üşüyorum ve ne kızgın güneş ısıtabilecek yüreğimi ne başka bir mevsim yerleşecek gönlüme şimdi kış yüreğimde gel sevdiğim hiç çıkmadığın yüreğimde hüküm sür gene¦gel gel ki çiçekler açsın gönlümde¦.
 
X