kızlar bugün tam 99 günümüz kaldı askerliğin bitmesine.
ama iyi 99 kalmış, iyi ki kısa dönem. uzun dönem olsa nolurdu bilmiyorum.
bizimki askere gitti gideli bi haller oldu. soğuk davranıyor bana. kıbrısta askerlik yapıyor. ben soğuk olunca biraz alttan alıyor ama hiç beni teselli etmiyor.
o askere gittiğinden beri uzun zamandır hep telefonlarını mutlu açtım ki, morali düzelsin. hep iyi şeyler söyledim ki teselli olsun. ama nafile. bana "sen teselli etme canımı sıkıyorsun" dedi. bunu da şu olay üzerine dedi: ben yatacaktım, o da yatacak. "oh dedi yat bakalım hayat sana güzel." ben de dedim ki: "ya olsun en azından yatağın var yastığın var yorgan var. uyu da günler çabuk" geçsin dedim. sonra da işte böyle teselli etme beni dedi.
annesi daha iyi teselli ediyomuş. onunla daha uzun konuşuyorum diyor. ben de artık telefonda neşeli konuşmuyorum. iyi olsam iyi olmuyor çünkü.
bugün bizim yıldönümümüzdü aradı. bu sefer ben yine canım sıkılmış şekilde açtım telefonu. aynen konuşmamız bu.
o: naber napiyosun?
ben: iyiyim çalışıyorum. sen napiyosun?
-öğle yemeğindeyiz de araryım dedim.
-sağol.
-senin hala canın sıkkın?
-evet sıkılıyor.
-niye sıkılıyo? hayatın dört dörtlük. vaktinimi dolduramıyosun. bak bana askerdeyim.
-off keşke ben de askerde olsaydım.
-neyse bugün yıldönümümüz, akşam uykum olur uyurum diye aradım şimdiden.
-aaa evet bugün yıldönümümüz sağol.
-neyse kapatayım ben. görüşürüz
-görüşürüz sağol.
böyle sönük konuşuyoruz. artık ondan soğumaya başladım. hep benden bekliyor. ben mutlu olsam mutlu olmuyor. keyifsiz keyifsiz konuşuyor. işte mutsuz olsam da böyle davranıyor. nasıl davranacağımı şaşırdım. çok sıkıldım.
ailelerimiz tanıştı. 2012'de güya evlenicez. onlar da aramıyorlar. ben bayramda aradım konuştum. bi kere de ablası aradı. o kadar. nereye gidiyoruz böyle bilmiyorum.
içimde heyecan kalmadı. hiç evlenecekmişim gibi gelmiyor.
ama iyi 99 kalmış, iyi ki kısa dönem. uzun dönem olsa nolurdu bilmiyorum.
bizimki askere gitti gideli bi haller oldu. soğuk davranıyor bana. kıbrısta askerlik yapıyor. ben soğuk olunca biraz alttan alıyor ama hiç beni teselli etmiyor.
o askere gittiğinden beri uzun zamandır hep telefonlarını mutlu açtım ki, morali düzelsin. hep iyi şeyler söyledim ki teselli olsun. ama nafile. bana "sen teselli etme canımı sıkıyorsun" dedi. bunu da şu olay üzerine dedi: ben yatacaktım, o da yatacak. "oh dedi yat bakalım hayat sana güzel." ben de dedim ki: "ya olsun en azından yatağın var yastığın var yorgan var. uyu da günler çabuk" geçsin dedim. sonra da işte böyle teselli etme beni dedi.
annesi daha iyi teselli ediyomuş. onunla daha uzun konuşuyorum diyor. ben de artık telefonda neşeli konuşmuyorum. iyi olsam iyi olmuyor çünkü.
bugün bizim yıldönümümüzdü aradı. bu sefer ben yine canım sıkılmış şekilde açtım telefonu. aynen konuşmamız bu.
o: naber napiyosun?
ben: iyiyim çalışıyorum. sen napiyosun?
-öğle yemeğindeyiz de araryım dedim.
-sağol.
-senin hala canın sıkkın?
-evet sıkılıyor.
-niye sıkılıyo? hayatın dört dörtlük. vaktinimi dolduramıyosun. bak bana askerdeyim.
-off keşke ben de askerde olsaydım.
-neyse bugün yıldönümümüz, akşam uykum olur uyurum diye aradım şimdiden.
-aaa evet bugün yıldönümümüz sağol.
-neyse kapatayım ben. görüşürüz
-görüşürüz sağol.
böyle sönük konuşuyoruz. artık ondan soğumaya başladım. hep benden bekliyor. ben mutlu olsam mutlu olmuyor. keyifsiz keyifsiz konuşuyor. işte mutsuz olsam da böyle davranıyor. nasıl davranacağımı şaşırdım. çok sıkıldım.
ailelerimiz tanıştı. 2012'de güya evlenicez. onlar da aramıyorlar. ben bayramda aradım konuştum. bi kere de ablası aradı. o kadar. nereye gidiyoruz böyle bilmiyorum.
içimde heyecan kalmadı. hiç evlenecekmişim gibi gelmiyor.