- 21 Temmuz 2009
- 36.900
- 6.946
- 248
Çok zorlu bir süreçten geçip evlendik eşimle, aileler hayatımızı kabusa çevirdi. Daha tanışmaya geldiği ilk gün kırdı eşimin kalbini? "Sen niye tek başınasın?(Anne baba ayrı) Annen baban olmadan karşıma gelmeye utanmıyor musun?" bile diyebildi çöpsüz üzüme... Ki babam normalde çok vicdanlı bi insandır. Herkes imrenirdi bana... Ama ne olduysa evlenmeye karar verdiğimi söyledikten sonra oldu.
Onun ailesi bir yana babam sürekli tepemizdeydi. Hiçbirşeyi alttan almadı, hep istedi, hep istedi. Maddi anlamda değildi istekleri. Zor olanları istiyordu. 700 km mesafede olan insanları haftasonu ziyarete bekledi, ziyarete geldiler neden kalmadılar, kandilde neden mesaj atmadılar, mesaj attılar neden aramadılar, niye boşandılar(?), sen neden boşanmış (?) bir ailenin çocuğuyla evlendin... Nişanlılık dönemimizi kabusa cevirdi... Babamı alttan alıcam, eşimi sakinleştiricem, annemin gönlünü edicem diye ömrümden ömür gitti resmen yaşlandım.
Tam evlendik huzura erdik derken bu sefer de müdahale etmeye başladı. Edemediği, izin vermediğimiz zamanlarda laf soktu, bağırdı, paramparça etti kalplerimizi. Bağlarımızın kopmamasının tek nedeni eşimin ona cevap vermemesi. Yıllardır ağzını acıp tek kelime etmedi ona. Hep sustu, hep saygı gösterdi... Onu ezdiğini gördükçe ben yüklendim acıları, kelimeleri.Ama ne olursa olsun babamdı ve her seferinde barıştım(?). Elini öptüm, özür diledim, alttan aldım babamdır dedim.
Her söylediğini eşimle sözleşmiş gibi sükunetle karşılamaya başladık evlendikten sonra. 3 günlük dünya, geçmişte yaşadığımız olumsuzlukları boşverelim, susalım dedik, yemeğe almayı, gitmeyi ihmal etmedik ama iki seferdir bardağı taşırdı....
Yaklaşık bir ay önce yemeğe gittiğimiz bir akşam olaylar koptu. Eşimin arabasına taktığı siyasi bir simge için kavga çıkardı. Ağzına ne geliyorsa söyledi. Bağırdı, çağırdı.... Sessizce dinledik eşimle. O sinirden dişlerini sıktı, ben yaşlı gözlerle bekledim. En son bitti mi dedim. Çantamı aldık ve çıktık. Eşim için bitmişti o akşam. Bir daha asla gitmem dedi. Senin babandır, söylediklerini unutursun ama yeter artık ben affedemiyorum dedi. Ben de olgunlukla karşılaştım. Normalde haftada bir kez olsun giden ben o tartışmadan sonra gitmemeye başladım.
Bir haftasonu gittim ve babama "bizim artık bir aile olduğumuzu, onun evinin kücük kızı ve oğlu olmadığımızı, evliliğimize müdahale etmemesi gerektiğini" uygun bir dille anlatmaya çalıştım. "Arabana niye onu taktın, evde bu eşya burda durmaz, niye oraya gittiniz, bize niye gelmediniz" cümlelerinin bizi boğduğunu, ondan uzaklaştırdığını anlattım. Anladı mı? Anladı sanmıştım...
Tatilde çektirdiğimiz fotoğrafları beğenmemiş. Niye bara gitmişiz (muhafazakarlık anlamında değil), evli barklı insanların orda ne işi varmış? Niye bilmem nereye uğramamışız, niye niye niye?
Off delirdim bugün bunları duyunca. Eşim o gün bu gündür gitmiyor. Hatasını anlayana kadar gitmem diyor. Ben derdimi anlatmama rağmen anlamıyor. Hala bizi kontrol edebileceğini düşünüyor. Bu akşam uğrayacaktım, vazgectim. Tutamayacağım kendimi olay çıkacak.
E peki ben ne yapayım arkadaşlar? Kendimi geri çekip gitmeyeyim mi? Ama bu seferde annemi özlüyorum. İki arada bir derede kaldım.
Ne yapayım da anlatayım derdimi?
Onun ailesi bir yana babam sürekli tepemizdeydi. Hiçbirşeyi alttan almadı, hep istedi, hep istedi. Maddi anlamda değildi istekleri. Zor olanları istiyordu. 700 km mesafede olan insanları haftasonu ziyarete bekledi, ziyarete geldiler neden kalmadılar, kandilde neden mesaj atmadılar, mesaj attılar neden aramadılar, niye boşandılar(?), sen neden boşanmış (?) bir ailenin çocuğuyla evlendin... Nişanlılık dönemimizi kabusa cevirdi... Babamı alttan alıcam, eşimi sakinleştiricem, annemin gönlünü edicem diye ömrümden ömür gitti resmen yaşlandım.
Tam evlendik huzura erdik derken bu sefer de müdahale etmeye başladı. Edemediği, izin vermediğimiz zamanlarda laf soktu, bağırdı, paramparça etti kalplerimizi. Bağlarımızın kopmamasının tek nedeni eşimin ona cevap vermemesi. Yıllardır ağzını acıp tek kelime etmedi ona. Hep sustu, hep saygı gösterdi... Onu ezdiğini gördükçe ben yüklendim acıları, kelimeleri.Ama ne olursa olsun babamdı ve her seferinde barıştım(?). Elini öptüm, özür diledim, alttan aldım babamdır dedim.
Her söylediğini eşimle sözleşmiş gibi sükunetle karşılamaya başladık evlendikten sonra. 3 günlük dünya, geçmişte yaşadığımız olumsuzlukları boşverelim, susalım dedik, yemeğe almayı, gitmeyi ihmal etmedik ama iki seferdir bardağı taşırdı....
Yaklaşık bir ay önce yemeğe gittiğimiz bir akşam olaylar koptu. Eşimin arabasına taktığı siyasi bir simge için kavga çıkardı. Ağzına ne geliyorsa söyledi. Bağırdı, çağırdı.... Sessizce dinledik eşimle. O sinirden dişlerini sıktı, ben yaşlı gözlerle bekledim. En son bitti mi dedim. Çantamı aldık ve çıktık. Eşim için bitmişti o akşam. Bir daha asla gitmem dedi. Senin babandır, söylediklerini unutursun ama yeter artık ben affedemiyorum dedi. Ben de olgunlukla karşılaştım. Normalde haftada bir kez olsun giden ben o tartışmadan sonra gitmemeye başladım.
Bir haftasonu gittim ve babama "bizim artık bir aile olduğumuzu, onun evinin kücük kızı ve oğlu olmadığımızı, evliliğimize müdahale etmemesi gerektiğini" uygun bir dille anlatmaya çalıştım. "Arabana niye onu taktın, evde bu eşya burda durmaz, niye oraya gittiniz, bize niye gelmediniz" cümlelerinin bizi boğduğunu, ondan uzaklaştırdığını anlattım. Anladı mı? Anladı sanmıştım...
Tatilde çektirdiğimiz fotoğrafları beğenmemiş. Niye bara gitmişiz (muhafazakarlık anlamında değil), evli barklı insanların orda ne işi varmış? Niye bilmem nereye uğramamışız, niye niye niye?
Off delirdim bugün bunları duyunca. Eşim o gün bu gündür gitmiyor. Hatasını anlayana kadar gitmem diyor. Ben derdimi anlatmama rağmen anlamıyor. Hala bizi kontrol edebileceğini düşünüyor. Bu akşam uğrayacaktım, vazgectim. Tutamayacağım kendimi olay çıkacak.
E peki ben ne yapayım arkadaşlar? Kendimi geri çekip gitmeyeyim mi? Ama bu seferde annemi özlüyorum. İki arada bir derede kaldım.
Ne yapayım da anlatayım derdimi?