Geldim yazıvereyim:
Bizimki de tek torun, iki dede de nasıl seveceğini ne yapacağını şaşıyor bazen.
Havalara atıp tutma değil ancak, bebeklerin bi kafayı geri atma ani hareket dönemi vardır ya; manzara izleteceğim, ağaç göstereceğim diye çocuğu balkonda-cam kenarlarında gezdirirdi. Bir iki uyardım, bana kalmadı zaten annem de "Yaşlandın artık çocuk elinden kayıverir" minvalinde bi konuşma yapmış, tekrar etmedi.
Muziplik yaptıracak güya çocuğa, eline iğne uçlu bi pilot kalem vermiş (Çocuk daha 19-20 aylık o zaman) hadi anneannenin bacağını boya diye çocuğu heyecanla "Yakala şu çocuğu" diye paldır küldür koştura koştura annemin yanına getirir. Ki ne kadar tehlikeli, eline kalem verilecek çağ değil bi de koşturuyor... Aklım oynayıverdi "Baba tuhaf mısın napıyorsun?" diye, kapı eşikleri var bazı odalarda annemlerin, çocuk alışkın da değil düşse Allah korusun gözüne yüzüne saplansa kalem... Gitti işte, bir anda gider.
Öyle bi payladım babamı, yaptığımla övünmüyorum ama ne yapayım canımın canı yani; o da idrak etti sonradan "Düşünemedim" diye mahçup oldu... Öyle...
Yani ben böyleyim; olası tehlikeli şeylerde babamı filan tanımam, çekinmem. Bu konu için de bebek öyle havalara atılıp tutulası bi bebek değil o zaman değil, sarsılmış bebek sendromu diye aratın demiş arkadaşlar katılıyorum, onun daha bıngıldak, beyin kemiğe çarpar zedelenir, yetişkin insan gibi değil o yavrucak, sallar atar havaya kolu omzu ters gelir çıkar fark edilmez, yazık yani. Daha normal sevsinler bi zahmet.