- 13 Mart 2015
- 2.965
- 4.478
- 158
- 41
Uzun bir süre kendi çekirdek ailemin problemleriyle uğraştım. Bir süre iş güç savaşı içindeydim. Bir süremide eşimle yeni başlangıçlar yapmaya çalışarak geçirdim. Sonraki bir dönemde sağlık problemleriyle geçti. Bir süre hamilelik çocuk vs derken hep ertelediğim konu BABAMDI.
Babama olan küslüğümü, kırgınlıklarımı, nefretimi, öfkemi ve bu duyguları hissettiğim için yaşadığım vicdan azabını yıllarca içimde tuttum ve bu yükle yaşadım. Bu duygularla yüzleşmeye vaktim aslında doğrısu cesaretim yoktu. Kendimi meşgul ederek ve düşünmeyerek kaçış yolu bulmuştum ama bu içimdeki karanlığa merhem olmadı. Doğru cümle şu " Ben hep biraz eksiktim. " burada benim durumumda olan insanları oludukça içimi bir korku kapladı. Ya babama bir şey olursa! Ya onu aslında ne kadar sevdiğimi bilemeden bana küs ayrılırsa bu dünyadan?
Cesaretimi toplamam aylar aldı. Kolay değildi bütün ömrün hesaplaşmasını yapmak. Ben hayatımı babamın nefret ettiği şeyleri ona inat yaparak yaşadım. Onun istemediği bana kızacağı her şeyi yaptım. Hep onunla zıtlaştım. Onun anneme yaptıklarının intikamını aldım bilinç altımda. Onu çocuğuyla cezalandırdım. Ama bunu bilerek yapmadım. Uzun süre devam ettiğim psikoloğumun görmemi sağladığı ve gördüğümde şok geçirdiğim bir gerçekti bu.
Babam fedakar bir adamdır. Beni şımarık büyüttü her istediğimi aldı yaptı. Ama evde inanılmaz bir baskısı vardı. Öyleki o baskı somutlaşmış gözle görülür hal almışmtı. Geceleri korkuyla yatağımdan uyanmama sebep olan kavgalar... Ta ergenliğimin en başında babamın beni korumak adı altında bana ve kişilğime verdiği zararlar.... Psikoloğum o dönem benden aylarca babama mektup yazmamı istedi ama ben yazmadım yazamadım. Bu duygularla yüzleşecek cesaretim yoktu. Ama artIk var ve ben mektuptan fazlasını yapıp onunla yüzleştim. Bu yüzleşme kesintisiz 4 saat ağlamamla sarılmamla kokusunu içime çekmemle hala bunları yazarken göz yaşları içinde kalmamla sonuçlandı. Evet o babam ona kızdığımda beni sevdiği için ve ben onu sevdiğim için vicdan azabı duydum. Yıllarca küs kaldım ama her gece onun için dua ettim. Bir eksiği var mı zorda mı iyi mi haberini aldım ama çok zordu. Ruhum bir türlü özgür kalamıyordu. İçimde taş gibi ağır bir boşluk vardı hiçbir şeyle dolmuyordu.
Anladımki yüzleşmem lazım. Yaşadığım her şeyden onu sorumlu tutamam. Yanlışlar benim yanlışlarım. Hercadığım hayat benim tercihimdi. Bunlar için onu suçlayarak ne onu ne kendimi affedebilirdim. hafiflemem özgür kalmam gerekiyordu. Geçen hafta babamın evine gittim. İçimi döktüm ve iyi bir evlat olamadığım için özür diledim. Konuştuk konuştuk konuştuk sarıldık ağladık. Annesinin babasının ölümünde ağlamayan adam beni görünce ağladı.... Yeniden görüşmeye başladık ona karşı bakış açımı ve ön yargılarımı değiştirmek için elimden geleni yapıyorum. O kadar hafifledim ve özgürleştimki. Ruhum kuş kadar hafif... Meğer o küslüğü taşımak onu yargılamak vicdan azabı ne ağır yükmüş. Ben nasıl taşımışım bu yükü. Bunu fark edince hiç şaşırmadım tiroid tansiyon göz tansiyonu gibi kronik hastalıklar listeme. Beden mi dayanır bu yüke ruh mu? Ben önce babamı sonra kendimi affettim. Yıllarca içimdeki hırçınlık öfke önüne geçemediğim intikam duyguları bundanmış. Ben kendime eZiyet ederek kendimi ve babamı cezalandırıyormuşum.
Babasıyla benim gibi problemler yaşayanlar problemlerin ne olduğunu anlatmadım çünkü önemi yok. Sorun ne olursa olsun affetmeden yaşanmıyor. Kendinize verebileceğiniz en büyük ceza bu duygularla yaşamaya devam etmek. Babanızı affedin... Sonra kemdinizi affedin... Yaşadığımız hiçbir şeyin birinci derece sorumlusu bir başkası olamaz. Sorumlu biziz. Şükürler olsunki ikimizden biri bu dünyadan ayrılmadan ben bu adımı attım. Hata hiçbir zaman tek taraflı olamaz. Sadece bir kişi yüzde 100 suçlu olamaz. Yüzde bir de olsa bizde de suç olabilir. Ki benim için bu yüzde daha fazlaydı. Sizde geç olmadan atın bu adımı. Ruhunuzu özgür bırakın. Kendi esaretinizde yaşamayın. Mutlu ömürleriniz olsun.
Babama olan küslüğümü, kırgınlıklarımı, nefretimi, öfkemi ve bu duyguları hissettiğim için yaşadığım vicdan azabını yıllarca içimde tuttum ve bu yükle yaşadım. Bu duygularla yüzleşmeye vaktim aslında doğrısu cesaretim yoktu. Kendimi meşgul ederek ve düşünmeyerek kaçış yolu bulmuştum ama bu içimdeki karanlığa merhem olmadı. Doğru cümle şu " Ben hep biraz eksiktim. " burada benim durumumda olan insanları oludukça içimi bir korku kapladı. Ya babama bir şey olursa! Ya onu aslında ne kadar sevdiğimi bilemeden bana küs ayrılırsa bu dünyadan?
Cesaretimi toplamam aylar aldı. Kolay değildi bütün ömrün hesaplaşmasını yapmak. Ben hayatımı babamın nefret ettiği şeyleri ona inat yaparak yaşadım. Onun istemediği bana kızacağı her şeyi yaptım. Hep onunla zıtlaştım. Onun anneme yaptıklarının intikamını aldım bilinç altımda. Onu çocuğuyla cezalandırdım. Ama bunu bilerek yapmadım. Uzun süre devam ettiğim psikoloğumun görmemi sağladığı ve gördüğümde şok geçirdiğim bir gerçekti bu.
Babam fedakar bir adamdır. Beni şımarık büyüttü her istediğimi aldı yaptı. Ama evde inanılmaz bir baskısı vardı. Öyleki o baskı somutlaşmış gözle görülür hal almışmtı. Geceleri korkuyla yatağımdan uyanmama sebep olan kavgalar... Ta ergenliğimin en başında babamın beni korumak adı altında bana ve kişilğime verdiği zararlar.... Psikoloğum o dönem benden aylarca babama mektup yazmamı istedi ama ben yazmadım yazamadım. Bu duygularla yüzleşecek cesaretim yoktu. Ama artIk var ve ben mektuptan fazlasını yapıp onunla yüzleştim. Bu yüzleşme kesintisiz 4 saat ağlamamla sarılmamla kokusunu içime çekmemle hala bunları yazarken göz yaşları içinde kalmamla sonuçlandı. Evet o babam ona kızdığımda beni sevdiği için ve ben onu sevdiğim için vicdan azabı duydum. Yıllarca küs kaldım ama her gece onun için dua ettim. Bir eksiği var mı zorda mı iyi mi haberini aldım ama çok zordu. Ruhum bir türlü özgür kalamıyordu. İçimde taş gibi ağır bir boşluk vardı hiçbir şeyle dolmuyordu.
Anladımki yüzleşmem lazım. Yaşadığım her şeyden onu sorumlu tutamam. Yanlışlar benim yanlışlarım. Hercadığım hayat benim tercihimdi. Bunlar için onu suçlayarak ne onu ne kendimi affedebilirdim. hafiflemem özgür kalmam gerekiyordu. Geçen hafta babamın evine gittim. İçimi döktüm ve iyi bir evlat olamadığım için özür diledim. Konuştuk konuştuk konuştuk sarıldık ağladık. Annesinin babasının ölümünde ağlamayan adam beni görünce ağladı.... Yeniden görüşmeye başladık ona karşı bakış açımı ve ön yargılarımı değiştirmek için elimden geleni yapıyorum. O kadar hafifledim ve özgürleştimki. Ruhum kuş kadar hafif... Meğer o küslüğü taşımak onu yargılamak vicdan azabı ne ağır yükmüş. Ben nasıl taşımışım bu yükü. Bunu fark edince hiç şaşırmadım tiroid tansiyon göz tansiyonu gibi kronik hastalıklar listeme. Beden mi dayanır bu yüke ruh mu? Ben önce babamı sonra kendimi affettim. Yıllarca içimdeki hırçınlık öfke önüne geçemediğim intikam duyguları bundanmış. Ben kendime eZiyet ederek kendimi ve babamı cezalandırıyormuşum.
Babasıyla benim gibi problemler yaşayanlar problemlerin ne olduğunu anlatmadım çünkü önemi yok. Sorun ne olursa olsun affetmeden yaşanmıyor. Kendinize verebileceğiniz en büyük ceza bu duygularla yaşamaya devam etmek. Babanızı affedin... Sonra kemdinizi affedin... Yaşadığımız hiçbir şeyin birinci derece sorumlusu bir başkası olamaz. Sorumlu biziz. Şükürler olsunki ikimizden biri bu dünyadan ayrılmadan ben bu adımı attım. Hata hiçbir zaman tek taraflı olamaz. Sadece bir kişi yüzde 100 suçlu olamaz. Yüzde bir de olsa bizde de suç olabilir. Ki benim için bu yüzde daha fazlaydı. Sizde geç olmadan atın bu adımı. Ruhunuzu özgür bırakın. Kendi esaretinizde yaşamayın. Mutlu ömürleriniz olsun.