benim yerimde olsanız ne yaparsınız?

hepcocuk

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
2 Temmuz 2014
362
123
53
merhaba kızlar, size bir sey danısacagım: simdi birisi var bana talıp ama benı gordugu tanıdıgı yok benı soylemısler resimimi gostermısler tama olur demıs, yuz yuze gorusecegız daha, fakat on gorusme niteliginde tlfnda mesajlaştık bir iki gun, benim izlenimim pek iyi degil ama gorup oyle karar vereyım diyorum. Kafamı karıstıran konular sunlar: tip olarak ıstedıgım gıbı degıl, aramızda 8 yas var , herseyı kadından bekleyen pasif tiplerden gibi, bı de bıraz enanıyet var sankı.. Ama meslegi cok ıyı, kendi memleketimden felan. Özellikle meslek faktorunden dolayı herkes olumlu bakıyor. Boyle olunca da ben tam olarak nasıl hareket etmem gerektigini bilemiyorum su an tam araftayım. Sunu da belirtmeliyim ki annemler artık birine evet dememi evlenmemi bekliyorlar benden. yasım gecıyormus (25 yasındayım). Siz olsanız ne yapardınız?
 
Gorusurdum. Ama olmayacagini dusunuyorsam 2 3 5. Gorusmeye falan uzatmadan keser atardim.

Tanismak icin mesajlasmak yeterli degil.
Mantik evliligi icin de cok gencsin zaten.
 
Mesleği göz ardı edip gerçekte nasıl diye bir görmek isterdim.
Mesajlarda insan kendini kendisi gibi ifade edemiyor.
Yaş farkını ben önemsemem, önemli olan olgunluk.
Yalnız enaniyet kısmı beni düşündürdü, onu da görüşünce değerlendir bence. Belki gerçekten haklısın ve böylece tekrar görüşmeme konusunda vicdanın rahatlayacak.
 
ben bu tarz seylere hep gıcığım.. en basından restı ceker hayır derdım..
ortam olur tanısılır falan amenna ama boyle gorucu usulu ısler bana ters..
size gelirsek yasınız daha erken , 30 a kadar yolu var , evlenmek olsun dıyede evlenmeyın yani... hem sırf meslegı ıyı dıyede bırı ıle gorusulmez, kafanıza yatmıyorsa uzatmayın bu işi..
 
ne iş yapıyor?
 

mesleğini dikkate almadan düşünün, evet mi hayır mı?
sırf mesleği için evlilik yapılmaz.
 
siz 25 yaşında yaşınız geçiyorsa artık biz napalım sırf bu yüzden yaşım geldi geçiyor deyip istemediğiniz insanlarla görüşmeyin içinize sinmeyen tek bir şey dahi varsa olmaz
 
Zaten bu tür tanıştırılmalarda mantık ön planda değil midir?

Bana kalırsa görüşün bir kez. Ne kaybedersiniz ki? Bir fotoğrafından elektrik alamadığınız bir kişi gülüşüyle içinizi ısıtabilir. Görün, ondan sonra karar verin.
 
Evlenmek niyetiyle görüşmeye gelmişlerdi.
Delikanlı, genç kızı, şöyle bir süzdü ve sessizce düşündü:
"Güzel kız fena değil. Ama biraz kendini beğenmiş. Acaba bu hali devam eder mi? Ya ederse? O zaman bununla yaşanmaz. Ben dayanamam ukala bir kadına, kadın dediğin biraz uysal olmalı... Neyse canım, hele bir evlenmeyi kabul etsin. Ben onu değiştirmeyi bilirim."

Genç kız da simasının ortasına sinsi bir tebessüm kondurdu.
"Fena çocuk değil. İşi de yerinde. Rahat bir hayat yaşarım. Lâkin biraz 'dediğim dedik' gibi. Acaba buna, sözümü dinletebilir miyim? Aman canım, düşündüğüm şeye bak. Evlenelim de ben onu mum gibi yapmasını bilirim."

Ve "değişim savaşı"nın imzaları alkışlar arasında atılır.
Ayaklar birbirini ezmek için yarışır.
"Bal/ayının" tatlı meltemi yerini yavaş yavaş kuzey rüzgârlarına bırakır.

Genç adam, sabah işe gitmeden eşini uyandırmaya çalışır:
"Ben hazırlanırken sen de kahvaltı hazırlayabilir misin?"
Genç kadın uyumaya devam eder.
"Hayatım, geç kalıyorum haydi uyan."
Genç kadın sağından soluna dönerek,
"Sabahın bu saatinde de kalkılmaz ki? İşyerinde bir tostla çay alırsın." der.
"Allah! Allah! Ben akşama kadar çalışacağım, sen bir kahvaltı hazırlamaya zorlanıyorsun."
"Ama çok uykum var."
"Benim de uykum var ama kalkıp işe gitmek zorundayım."
Kadın istifini bozmaz, kapıyı çarpıp çıkarken "Can çıkmayınca huy değişmezmiş." diye söylenerek işe gider genç adam.

Başka bir gün...
"Hayatım, bugün yemek yapamadım. Dışarıya çıksak diyorum."
"Yine mi? Ama çok yorgunum, şöyle evimde dinlenmek istiyorum. Dışarıya hafta sonu gideriz."

"Annem haklıymış. 'Bu adamı değiştiremezsin' demişti de inanmamıştım."

Kimse 'ben onu değiştiririm' demesin...

Birbirini değiştirme hayaliyle kurulan bir aile tablosu bu.
Her iki taraf da
"Acaba eşimi nasıl mutlu ederim?"
yerine
"Nasıl değiştiririm?" sevdasında.
Daha doğrusu "güç savaşında".
Oysa eşler güçlerini" değişim savaşı"nda tüketmek yerine mutluluğu yakalamak yolunda sarf etmeli.
Evlilik,
"Ben seni adam ederim"
yerine
"ben seni mutlu ederim"
düşüncesi üzerine kurulmalıdır.

O zaman evin pencerelerinde mutluluk meltemi eser.
Saksılarında huzur çiçekleri açar.
Odalarında şen kahkahalar çınlar.
Eşler, birbirini mutlu etmek için yarışır.
Planlar, "onu nasıl değiştiririm" yerine "onu nasıl mutlu ederim" üzerine yapılır.
Mürebbiye gibi değil, psikolog gibi davranılır.
"Değişim savaşı" vererek ne kendisini tüketir ne de eşini.

Aksi halde kadın "dırdırcı", erkek "baskıcı" mutluluksa "toz-duman" olur.
Bu sebeple, evlenecek gençler, ruhen uyum sağlayabilecekleri kişileri seçmelidir.
"Ben onu değiştiririm" diye düşünerek başlıyorlarsa, boşuna evlerini dayayıp döşemesinler. Silahlarını yağlasın, kelime mermilerini yığsın, savaş yerlerini belirleyip sığınaklarını hazırlasınlar.
Gelin arabasının arkasına da "Evleniyoruz mutluyuz" yerine "Evleniyoruz savaşa gidiyoruz" diye yazmayı unutmasınlar..!
 
Hayatım boyunca dikkate almadım böyle şeyleri
Meslek eş seçimi için kriter değil benim için, kaymakamda olsa böyle
Zaten negatif sinyaller vermiş biri ile görüşerek bir adım daha ileriye götürmezdim yerinde olsam
 
Mesleğiyle değil kendisiyle evleniyorsun buna göre karar ver derim.. meslek kişinin önüne geçiyorsa bu menfaat beklentisinden başka bir şey değil bence..

Yani konu sahibesi adama ezik demiş. Konu sahibesinin arada kaldığı yer adamın mesleğinin çok iyi olması. Adam ezik ve inşaat işçisi olsaydı kimse yüzüne bakmazdı. Ezik ve kaymakamsa kadınlar allah allah diye durup bir düşünüyor tabi.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…