Bir dahakine kepçeyi ağzına gömeyim mi?

Evlilikte saygının sevgiden daha önemli olduğunun acı bir tecrübesini yaşıyorsun malesef canım :) kavgalar anlaşmazlıklar illa ki olur her evlilikte. Ancak ne olursa olsun saygıyı kaybetmemek gerek. Ben olsam ben de bana bagirmasina tahammül edemezdim. Yerine kendimi koyuyorum ve diyorum ki kepçeyi ağzına yapıştırmak yerine ruhsuz ve sakin bir ses tonuyla "ben saygı değer bir insan olduğumu düşünüyorum. Bana bağırma hakkını da sana vermiyorum. Saygı çerçevesinde konuşmayacaksak bu meseleyi kapatalım" demek çok daha etkili olacaktir.
Evliliklerde boşanma lafı bir kere geçince o evlilik bir daha iflah olmuyor gözlemlediğim kadariyla. Keşke ayrilmayacaktiysaniz bu lafı hiç kullanmadasaydiniz. Belli ki artık yuz-goz olmuşsunuz...
 
Hayata bakış açınız çok farklı. O işe gidiyim eve geliyim benden bir beklentisi olmasın modunda. Malesef bu modeller değişmiyor. İşte bitek kendileri yoruluyor. Evde yayıla yayıla iyice hantallaşıyorlar. Hayattan zevk almayı bilmemek bu bence. Belli bir süre sonra seninde yaşam enerjini sömürüyorlar..
 
Sen boşanmak istemiyorsun

O hadi tamam dese ben her an kabul edecekmişim gibi hissediyorum.

Sizin gibi düşünen de çok kişi var saygı duyuyorum.
Belki de iş ciddiye binse zoruma gidecek ne oluyor yahu diyeceğim.
İstemediğimi o zaman farkedeceğim kim bilir.

Elbette çok emek verdiğim bir evliliği kurtarmak öncelikli amacım.
Seve seve kim boşanmak ister?
Ama bu yorucu ilişki böyle devam edecekse gerçekten boşanmaya razıyım.
Üç beş ay onun acısını çeker alışırım.
Muhtemelen bu sürümcemeden daha kolay olurdu..
 
Mal oglusu...derken

Esinize boyle itham ederken hic rahatsız olmuyor musunuz ?

Sinirlendirdiyse ve çok haklıysam hiç rahatsız olmuyorum.
Yüzüne yüzüne demediğime şükretsin.
Ayrıca babasını tanısanız daha kötü sıfatları hakediyor.
Çok kibar kaldı mal.. :)
 
Öncelikle çok tatlı yazmışsınız.
İlişkinizin dinamiği bu şekilde anlaşılan, genel yapısı bu eşinizin yani.
Açıkçası ben de bozulurdum, herkes eşini tatilini düşünürken sizin eşinizin vurdumduymazlığı sinir bozucu.
Ses yükselmesi olur zaman zaman ama emeğimin karşılığı bu mu diye de düşünebilirsiniz.
Aslında çok büyük şeyler değil ama sinir bozucu.
Güzellikle anlamıyorsa evet düşündüğünüz yöntemler uygulanabilir.
 

nomu, ablacım senin bu konuda yazdıklarını satır satır analiz ediyorum desem yeridir, sen bu evlilikte mutlu değilsin, epey ağır bir mutsuzluk yaşıyorsun ama boşanma dahil herşeyde tabirim yanlış olursa özür dilerim ama sanki bir yanın da sindirilmiş gibi, gücün mü kalmadı, yoruldun mu yoksa çabalamaktan mı vazgeçtin de böyle oldu, haklıyken haksız konuma düşeceğini mi düşünüp harekete geçmiyorsun bilemiyorum, bir kere abla sözü dinle, birşeyi yapmak istediğinde ona söylemek teklif etmekle yetinme icraate geç, yaz bir anlaşmalı boşanma protokolü koy önüne ya da ver boşanma dilekçeni adliyeye, eline celp kağıdı geçmesini bekle, siz bu evlilik bilmecenizi başka türlü çözemeyeceksiniz, işin ciddiye binmesi gerekiyor silkelenip kendine gelmesi için, ikinizin de evliliğiniz biterse ne olur düşüncesini ciddi ciddi ele alabilmeniz için bazı şeylerin resmiyete dökülmesi gerekiyor.

Veya bunları yapmam yapamam diyorsan iznini yalnız başına geçir, bir kafan dağılsın, bir uzaklaşın ama giderken de bu evliliği sen de ben de bir düşünelim, bir karar vermek üzere gidiyorum, döndüğüm de sen de kararını vermiş ol deyip git.
 
Yaptığın fedakarlıklar sana ağır geliyor. Yarın yapmasaydın olur hepsi. Tatile mi çıkıyorsun al biletini. Şu şu tarih sende uydurabilrsen sana da belli olunca alırız de geç. İlla onun yzünden belirsizlik yaşamak zorunda değilsin. Biraz kendini önemse üstüne bu kadar düşme ki sana da ağır gelmesin. Hasta diye alnına bez koyayım yok poğaça yapayım değmez. Yarın hiçbiri hatırlanmaz. Olan sana olur. Yorgunsan yat uyu, dinlen. Yemek yapmak istemiyorsan kahvaltılık koy. Ama mutlu ol ki enerjin yükselsin.

Artı çocuğun değil o senin annesi olma. Bırak biraz hayatını idame ettirsin. Biz hasta olunca kimse gelip alnımıza bez koymuyor.
 
Eski konularınızı bilmiyorum ama konuyu okurken ben bile anladım birikmişlik olduğunu. Çünkü mesele normal geldi bana. Ben de özel okulda çalışıyorum. Net beş hafta tatilim oluyor. Eşimin izni belli olmuyor. İki senedir üç gün denk getirebildik. Onun dışında da ben annemle gidiyorum mesela iki hafta. Ne yapayım o çalışıyor diye evde oturamam ki. Ama izni belli olmuyor diye kızamam da. Onun şubesinde de erken rezervasyon yaptıranlar oluyor ama eşimin işi farklı, pat diyip çıkamıyor. Hiç tartışma sebebi olmadı bu bizde.

Ya da hastaymış, temizlik yapmışsınız, çorba yapmışsınız. Normal bir şey bu zaten, biri hastayken diğeri ona bakar, ihtimam gösterir, ev de sonuçta iki kişiye ait. Bunlar bile ağırınıza gitmiş. Demek ki çok bıkmışsınız. Okurken çok sert geldiniz bana. Sanki böyle keskin kurallarınız var ya da kafanızda şu şöyle olmalı diye belirlenmiş şeyler var ve onlar olmayınca rahat edemiyorsunuz. Kendinizi boşuna yıpratıyorsunuz bence. Herkesi ya da her şeyi kontrol edemeyiz. Eşlerimiz de ailesi de kendi ailemiz de bizim istediğimiz ya da beklediğimiz gibi olmuyor. Beklemektense hayal kırıklığına uğramamak için kabullenmek gerekiyor.

Bazı şeyler size ağır geliyorsa yapmayacaksınız. Ev işlerine yardım etmiyor mu yapmayın, kadın tutun, parasını versin. Ya da pislik götürsün. Sorumsuz mu, bir şey beklemeyin, kendinize yetin, isterse iştirak etsin, istemezse de onu beklemeden de mutlu olduğunuzu görsün.

Mesela şu dünyada nefret ettiğim tek insan kayınpederim. Görmeye tahammülüm yok adamı. Şimdi bizde üç gündür, on gün daha gitmez. Geçen sene geldiğinde de on beş gün filan kalmıştı. Ben de iyi ağırlamıştım, çok özen göstermiştim memnun olsun diye ama asla olmadı. Arkamdan konuşmuş hatta sağda solda. Benim evimde hep üç çeşit yemek olur mesela, salata, arada tatlı. Oturuyordu sofraya "çok bu yemek, bu kadar yenir mi, millet çok yemekten ölüyor" filan diyordu. Bu gelişinde aç kalmak pahasına yapmıyorum. İki çeşit yeter, salata, tatlı yok. Karpuz koyuyorum akşam mesela, karpuz başını ağrıtıyormuş. Bir daha yok. Azarlamaya kalkıyor beni mesela, kalkıp odaya gidiyorum, çekemem. Ben de otuz yaşında kadınım artık, kimse bana bağıramaz. Eşim böyle olsa ona da öyle davranırım. Hatta çeker giderim çekemem. Cidden çekemem yani. Ben milletin kulu kölesi miyim? Bir tane hayatımız var, o da kısacık zaten, yarısında da yaşlıyız, hastalıkla filan uğraşacağız. Belki erkenden öleceğiz. Onda da kapris, sorumsuzluk, mutsuzluk çekemem ya. Cidden başka bir hayat mümkün.

Değişmiyorsa ya beklemeyin, beklemekten vazgeçemiyorsanız da beklentilerinize uyum sağlayan biriyle karşılaşabilmek için bu adamı bırakın gitsin. Yazık canınıza.
 
Nomu, sen ve benim gibi tipler Araf insanlarıyız. Çok afedersin açık yazacağım boşanmaya totomuz yemiyor, mutlu olmaya da gurur elvermiyor. Kendimize de eşimize de zehir ediyoruz hayatı. Yaptığımız fedakarlıklar ve yaşadığımız sıkıntılar "ben bu kadar şey yaptım o da hep benim dediğimi yapacak fedakarlık yapacak" gibi saçma bir düşünceye sebep oluyor. Ama nomu yok öyle bir dünya. Gerçek şu ki bu adamlar değişmeyecek. En başından aynıydılar hala aynılar. Aşk, sevgi hep var olan karakterlerini görmemizi engelledi. Yaptıkları hatalardan sonra sevgi hasar görünce gerçekler yüzümüze çarptı. Yaşadığımız şey hazımsızlık. Bir de şu kocamdır evimin direğidir, tabi ki fedakarlık yapacağım çile çekeceğim onun için kafası yok bizde. Belki bizden çok daha fazla sıkıntı çeken kadınlar var. Yine de mutlu olmayı başarabiliyorlar.

Defalarca yazıldı ben de söyledim. Gerçekten böyle geçmez hayat. Ya hazmedip mutlu olmayı seçecek ve böyle her tartışmada adama "senin konuşmaya hakkın bile yok" der gibi yaklaşmayacaksın ya da boşanacaksın.
 
Aslında bu k0nuda siz haksız değilsiniz iznini ayarlayabilmeli bir insan. Bu kadarcık hassasiyeti göstermeli karşındakine. Bu konuda ben de tartışmıştım eşimle ama siz zaten mutsuzsunuz diğer üyelerinde dediği gibi çocuk olmadıktan sonra kim için katlanıyorsunuz bu mutsuzluğa? Ben yerinizde olsam açıkçası tatile gider düşünür taşınır sonra da boşanırdım.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…