Bir hayat hikayesi

baharçelik

çınarım içimin gülen yüzü
Kayıtlı Üye
8 Ağustos 2008
2.381
22
40
sene 2003. Aylardan haziran sevdiğimin askerden geldiğine sevinemeden ayrılığımıza yanmışım. kendimi odalara kapatıp ağlamaklı bol acılı günler yaşıyorum. hayat umurumda değil de, ya dönerse diye yaşıyorum. odada her şey ona dair; duvarlarda resimleri, elimde mektupları günlüğümle dertleşiyorum. resimler çiziyorum gözlerimle duvarlara. sonsuz bir uçurumda yuvarlanıyorum. bir yandan da kızıyorum nasıl nasıl gider böyle saçma sapan bir şey diyorum, ama geri döndüremiyorum. bir gece arkadaşımda kalıyorum. sabah telefon çalıyor annemin günlerdir acıdan çatlayan sesinde çare bulmuşluğun yumuşak heyecanını hissediyorum. müjdem var sana diyor. tek verilebilecek müjde geliyor aklıma, ama yanılıyorum. anam 30 yıldır gitmediği memleketine sivasa gidiyoruz diyor. Öylemi! Sevindim. demekle yetinip kapatıyorum telefonu. öğle vaktinin sıcağında bir sigara yakıp çıkıyorum yola. eve vardığımda annem valizimi hazırladığını bu akşam 8 de yola çıkacağımızı söylüyor. oysa ben gitmeyi hiç düşünmüyor ve itiraz ediyorum. saat akşam 7 oluyor odamdayım, sigaram elimde, gözyaşlarımı siliyorum birden tüm resimleri mektupları kaldırıyorum bir kutuya öylece ve babamı arayıp bana da bilet almasını söylüyorum. otobüsün son koltuğunu son anda alıyor babam. saat sekiz yaşlı gözlerle boş hayallerle izmirden ayrılıyorum. onu benden alan otogardan şimdi bende gidiyorum. yollar acımı biraz daha perçinlerken, günlerdir kapayamadığım gözlerimi konya ovasının sessiz, ıssız karanlığında şu an sevdiğimin o şehirde olduğunu bilerek kapıyorum. yolculuğumuz 18 saat sürüyor ve sivasa geliyoruz. annem heyecanlı, ben ise umutsuzum. renksiz filmler gibi soğuğum. gelir gelmez eve çıkıp yatıyorum. o gece istanbuldan yola çıkan annemin teyzesinin kızları çocuklarıyla geliyorlar. onları seviyorum belki diyorum iyi vakit geçirebilirim. en küçük teyzemin oğluyla kardeş gibi büyüdük yıllarca her yaz tatile birlikte gideriz. benim teyzem yok. o yüzden annemin teyzelerine ve kızlarına teyze derim. günlerdir sesi çıkmayan midemden gurultuların geldiğini duyuyorum. Acıktım! Diyorum. annem hayretler içinde sofra kuruluyor. küçük teyzem olan bitenden haberdar mutlu olmam için çabalıyor. mis gibi kokuların geldiği köy kahvaltısına oturuyoruz ortanca teyzenin oğlu çağdaş samimi olmadığım ama tanıdığım biri. istanbula gittiğimiz zamanlarda görmüştüm. gözlerimi hafifçe kaldırım ona bakıyorum, aynı bakışı yakalıyorum gözlerinde. hafifçe gülümseyip tekrar kahvaltıma dönüyorum. kahvaltı bittiğinde altında halkalar oluşmuş gözlerimin ışıdığını aynada görebiliyorum. bir sigara içmek için yer arıyorum kendime. kuzenim emre “gel” diyor çıkıyorum evin damına sigaramı içime çekiyorum. biraz muhabbet ediyoruz. orda vakit buralardaki gibi çabuk geçmiyor biraz köyü geziyoruz hep birlikte. annemin mutlu gülümsemeleri beni de mutlu ediyor. meyve ağaçlarına çıkıyor annem çocuklar gibi bir yandan anlatarak çocukluğunu. Gülüyorum! günler sonra tekrar gülüyorum. resimler çekiliyoruz. mor halkalarımın bana hiç de yakışmadığını anlıyorum resimlere bakınca. ve nihayet çağdaşla muhabbet ediyoruz. “senin geleceğini bilmiyordum” diyorum. “son anda karar verdim” diyor. “ne tesadüf bende öyle diyorum” gülüyoruz. gece oluyor tv yok, oyunlar oynuyoruz, fallar bakıyoruz, sessiz sinema vs. annem çok mutlu. seneler sonra köyüne gelmiş teyzelerinin kızlarıyla kahkahalarla gülüyorlar. bizde katılıyoruz. Şarkılar, türküler, bir şeyler değişiyor sanki. gözlerim ne zaman çağdaşın yönüne kaysa gözlerini gözlerimde buluyorum. ama henüz bu tür şeyler hakkında yorum yeteneğim yok. anlamını bilmiyorum bu bakışların. gece annemin dayısında kalıyoruz onlarda anneannelerinin evinde. sabah birlikte güzel bir kahvaltı yapıp kasabaya iniyoruz. biraz gezip yemeklik alışveriş yapıyoruz. dönüş yolunda uzun uzun çağdaşla sohbete koyuluyoruz. annemler at arabasıyla biz yayan gidiyoruz. 3 km var önümüzde koyu bir sohbet yol boyu devam ediyor. fakat ardaki bakışıp gülüşmelerin farkını fark etmeye başlıyorum. “çok değişmişsin son gördüğümden bu yana” diyor. “evet” diyorum. “değiştim ama sende aynı değilsin” gülüyoruz. Gülüyoruumm. aklıma arada bazı siliüetler takılıp gözlerimden aksa da gülüyorum. eve geliyoruz. annemler yemek yaparken bende bulaşıkları yıkamak için aşağıdaki çeşmeye iniyorum. o da bana yardım etmek için geliyor. çeşme başında muhabbet ediyoruz. bir an durup gülüyorum. ne oldu diye anlamaya çalışıyor. “seni bir an güzel köylü kızını tavlamaya çalışan yakışıklı ağa gibi gördüm” diyorum. gözleri yuvalarından çıkarcasına büyüyor ve gülümsüyor. bir an düşündüğüm şeyden kendim ürküyor ve lafı toparlıyorum “mesela yani” diye. tabi o alacağını almış olmanın büyük keyfiyle bir türkü söylüyor. akşam yemeğine oturuyoruz.yemekten sonra dama çıkıyorum nefeslenmeye cayır cayır yanan ciğerlerimi biraz daha yakmak için. kuzen geliyor yanıma arkamızdaki heybetli dağı gösterip başlıyor hikayesini anlatmaya. ardından çağdaş geliyor yukarıda bir yatır varmış korkuyorum. istemeden çağdaşın koluna sarılıyorum. sonra bir sigara yakıyoruz kuzen gidiyor. birden yıldızların ne kadar fazla ve yakında olduğunu görüyorum. “bak” diyorum. yıldızlar ne kadar çok ve bir yıldız gözlerimizdeki yansımayıda alıp sanki yüreklerimize doğru bir yolculuğa kayıyor. “bak” diyorum “çağdaş bak. yıldız kaydı bak. hadi bir dilek tut” diyorum. gözlerime bakarak “tuttum ben” diyor. Utanıyorum. ona sevgilimmiş gibi davranmış olmaktan utanıyorum. ama anlıyorum öyle aç kalmışım ki sevgiye sıcacık bir yüreğe öylesine susamışım ki tek dileğim sevgi oluyor yıldız kaydığında. sonra irkilip birden “hadi ne tuttun bana söyle?” diyorum. sen söyle derken gözleri hala buğulu bakıyor. “hayır” diyorum. “sen söyle” derken teyzemin sesi ürkütüyor ikimizi de aşağı iniyoruz. yemek hazır yerken gözlerimin daha sık gözlerine takıldığını fark ediyorum. yemek bitiyor teyzem yani çağdaşın annesi “bir kız kahvesi içelim” diyor. bakıyorum laf bana geliyor. kalkıp kahve yapıyorum. tek tek dağıtıyorum sonra fallar bakılıyor. bizde hep birlikte oturup kağıt falı açıyoruz. ben ona bakıyorum. o da bana fal bakıyor. gece oluyor teyzemler “burada kalın inmeyin aşağı” diyor kalıyoruz. yataklar yapılıyor. yere koca koca yer yatakları seriyorlar. herkes menemen testisi gibi dizliyor. ben yukarda sedire yatıyorum. çağdaşta tam karşıma yere yatıyor uzun uzun bakışıyoruz. arkamı dönüp kendimi sorguluyor ve acımasızca yargılıyordum. sanki gülmeye hakkım yokmuş. mutluluk benim için çoktan kaçırılmış bir gemiymiş gibi. oysa giden değer vermemişti bana. 6 yıl sonra, minicik bir olay yüzünden güvenmemiş gitmişti. ben şimdi niye hayatı kendime zindan etmeye çalışıyordum. neden toparlanmak için bir çaba göstermiyordum. nereye varacaktım. neydi amacım. bu düşünceler içinde kapanan göz kapaklarım gecenin bir vaktinde yaşlarla açılıyordu. etraf karanlıktı içim gibi. o karanlıkta bir sigara yakıp korkarak da olsa kapıya çıkıyordum. gecenin sessizliği ve karanlığına, sigaramdan aldığım nefesimin sesi ve soluduğum duman karışıyordu. yıldızlar yine çoktu ve elimi uzatsam tutabilecek kadar yakındılar bana. sigaram bittiğinde yere atıyorum tıpkı bir ateş böceği gibi parlıyor, üzerine basıp bitti artık diyorum. ve içeri girip soğuyan yatağıma uzanıp tekrar uykuya dalıyorum. bu geceyle sohbetimden kimse haberdar olmuyor. sabah perdenin altından yüzüme sızan güneşle gözlerim kamaşıyor. etrafa bakıyorum herkes uyanmış. ortalık toplanmış. bir ben uyuyorum. hemen toparlanıp kalkıyorum. gözlerim etrafa bakıyor sürekli, bir şey arıyor gibi. teyzem geliyor “ne arıyorsun” diyor “hiiiiç koca bi hhiiiçç” diyorum. aslında aradığım şeyi bildiğim halde bilmediğimi kendime bile ispatlamaya çalışıyorum. yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra ufak bir köy turu yapıyorum yanlız başıma. sonra eve dönüyorum. kapıdan içeri girdiğimde, aramış olduğum şeyi görüyorum. aradığımın o olduğunu biliyorum. annemler türbeye çıkacağımızı söylüyor. tamam deyip herkesten önce yola koyuluyoruz. bir de kuzenlerle iddiaya giriyoruz. –“farklı yolardan gidelim kim önce varacak” diye çağdaşla ben farklı bir yoldan. kardeşim, kuzen ve çağdaşın kardeşi farklı bir yoldan çıkıyoruz. annemler arkadan geliyorlar. biz açık ara fark atıyoruz. taşlara tırmanmamız gerekiyor. çağdaş önden çıkıyor ben arkadan çıkmaya çalışırken birden elini uzatıyor bana. düşünmeden tutuyorum ve öylece kalıyor eli elimde bırakmıyor. neden bırakmıyorsun elimi diye cesaret edip soruyorum. ya düşersen diye komik bir cevap veriyor. aslında ikimizde olanların farkındalığını yaşarken hiç öyle değilmiş gibi dvaranmaktan kendimizi alamıyoruz. ve zirveye vardığmızda “biz kazandık” diyor, oturup onlar gelene kadar bir sigara çekiyoruz manzaraya karşı. çıt yok. Annemler, arkadan kuzenler geliyor. dua ediyor ve farklı bir yoldan aşağı iniyoruz. annem ve teyzemin yine akıllarına çocuklukları geliyor. başlıyorlar dağdan aşağı doğru seke seke koşmaya. gülmekten katılıyoruz. ertesi gün olduğunda çağdaş ve kuzenler en büyük teyzelerini eşinin köyüne götürüyorlar. bizde dedemlerin köye pikniğe gidiyoruz. Teyzem, ben, annem, çağdaşın annes, çağdaşın anneannesi yani annemin teyzesi ve eniştesi. akşam dönerken traktörle dönüyoruz. güle oynaya. traktörde köyün gençlerinden bir kaç kişiyi de alıyoruz. tam köyün girişinde çağdaşlara rastlıyoruz. suratı birden değişiyor. eve geldiğimizde dama çıkıyoruz. sigara için. –“ne oldu neden suratın asık” diyorum. kimdi o traktördekiler diyor. –“ne bileyim diyorum tanımam ki” gereksiz kıskançlıklar yapıyor anlıyorum. neyse artık hep birlikte kalıyoruz. aşağı eve inmek gecenin bir saatinden sonra zor oluyor. aslında eğleniyoruz da gitmek istemiyoruz. sabah kalktığımızda annem, köyün başındaki mezarlığa gidip ordan anneannesiyle dedesinin mezarından toprak almamızı istiyor. anneannemin mezarına koymak için. “ben yanlız gidemem” diyorum. teyzem “hadi çocuklar hep birlikte gidin” diyor. “hem okulun bahçesinden elma toplayın” diyorlar. sepeti alıp çıkıyoruz ilk önce elma toplamaya giriyoruz. çağdaş yanıma geliyor ve “sana geçen gece ne dilediğimi söylememi ister misin?” diyor. öyle korkuyorum ki. beklediğim ama duymayı istemediğim şeyi duymaktan. kekeleyerek “söyle” diyorum. seninde beni seviyor olmanı diledim”
 
Son düzenleme:
ben çaresizce bakıyorum ne yapacağımı bilemeden eve gidiyoruz o gece öyle sessiz duruyorum gece yatarken bana bazı el işretleri yapıyor eliyle öpücük yolayıp elini kalbine koyuyor bende tekrarlıyorum ve öylece elim göğsümde uykuya dalıyorum uzun zamandır ilk kez huzur buluyorum yatakta sabah güne güzel uyanıyorum iyi bir kahvaltı yapıyorum hergün olduğu gibi bugünde sosyal aktivitelrimizi sıralıyor teyzem bir bir programı dinliyor ve uygulamaya geçiyoruz bahçelerden sebze meyve toplamaya iniyoruz ve piknik yapıcaz bahçeye indiğimizde herkez bir tarlaya dağılıyor biz tam kanalım yanındaki tarladan domates toppluyoruz kuzenler ve çağdaşla ben çağdaş birden duruyor ve benimle evlenirmisin diyor şaşırıyor ve birden ağzımdan çıkan kelimelere hayret diyor onları kontrol edemeyerek evet diyorum gözlerimden yaşlar akıyo ağlıyorum durduramıyorum kendimi ağlıyoum herkes koşuyo noldu diye en son düştüm diyebiliyorum ikimizde ne olduğunu anlayamıyoruz bu neydişimdi diyorum yıldız kayarken dilediğim gerçek oluyordu hesapsızca yargısız sorgusuz seviliyordum belkide seviyordum tüm bu karmaşalar içinde tatalimizin sonuna gelmiştik son gecemizdi ve damda bir sigarayı birlikte içiyorduk yıldızlar yine çok yakındı ve ben içimden binlerce kez teşekkür ediyordum onalara herşey onlarla başlamıştı bir yıldız birşey değil dercesine göz kırpıyordu sanki bana buz kesen yüreğim eriyordu sanki dudakları dudaklarıma değdiğinde gece yatarken yine o meşhur el hareketlerini yapıp ellerimiz yüreklerimizde uyumuştuk nasıl uyumaksa işte o kadar uyuduk teyzeler anlamışlardı bazı şeyleri ama benim güzel annem anlamamıştı belkide bu kadar çabuk beklemiyordu yüreğimdeki yanan ataşin geçeceğini ha geçmimiydi orası tartışılır ben yine gözyaşları içinde yola çıktım önümde düşünmek sorgulama kiçin upuzuuuuun bir yol vardı tekrar görüşmek üzere ayrıldık tüm yol boyunca defalarca yargıladım kendimi ipi boynuma milyonlarca kez geçirdim ama çekemedim ne yaşıyordum neydi şimdi bu boşlukta olduğum için ilgi hoşumamı gitmişti ya onun canını acıtırsam ya bu duygularım sadece acımı dindirmek içinse diye ya o da benim gibi yanarsa yüreğimin acısı geçtiğinde vazgeçersem ondan ya üniversiteye gidince bu boşluğu doldurup onu boşluklara atarsam tam 18 saat kendimle yüzleştim çeliştim ama hiç bir sonuca varamıyordum zaman çok kısıtlı gelmişti bize zamana ihtiyacımız vardı ama uzaktık eve döndüğümde babama istanbula gitmek istediğimi söyledim canım babam sırf üzülmeyim diye tamam dedi 1 hafta izmirde kladıktan sonraistanbula yola çıktık annem ben ve kardeşim indiğimizde sabahtı küçük teyzeme gittik kahvaltı yaptık sonra öğleden sonra çamlıcaya çıktık o işteydi akşam evin önünde asker gecesi vardı benim gzün hep yoldaydı ki sokağın köşesinden çıktı öyle bir koşup sarılmşım ki herkes o an neler olduğunu anlamış canım annem dışında sonra kuzenlerle birlikte gezmeye çıktık onu çok özlemiştim bir ana olsun gözlerine bakmadan yapamıyordum sanki yıllardır yaşadığım bir aşktı bu ço kgüzel bir hafta geçirdik teyzemler bizi vageçirmek için çok uğraştılar benim okulum vardı okumam gerekiyordu ben izmirde büyümüştüm onların örf adetleri farklıydı yapamazdım bir ara gerçekten olmıycanı düşünsemde vazgeçmedim dönme vakti gelmişti e o gün annesi annemle konuşmaya karar vermişti artık annem dışında herkes biliyordu sıra ondaydı öğrendiğinde duydukalrına inanamadı asla dedi ne siz söylemiş olun ne de ben duymuş olayım babasıda bende böyle bir şeye müsade etmeyiz dedi çağdaş çok üzgündü elini tuttum üzülme babamı ikna ederim dedim ya edemessen edemssemde gelirim dedim yüznde güller açmıştı bana güveniyordu otobüse bindik annem konuşmuyordu onu ikna etmeye çalıştımada yapamadım tek dediği diğerini unutmak için başkasının canını yakma oldu bunu tekrar yol boyunca düşündüm öylemi yapıyordum acaba eğer öyleyse bir başkası için bir başkasının canını yakacaktım ben bu değilim dedim böyle birşey yapmam eve döndük babamla konuştu myanıt kesin ve netti hayır asla unut babam boşnaktır onlarda akraba evliliği yoktur. günler geçiyor çağdaş günden güne üzülüyordu bende hergün kendimi yargılamaya yüzleşmeye devam ediyordum bir sabah telefonumun sesiyle uyandım açtım telefonun diğer ucunda beni mahveden biri ağlıyordu konuşmamız gerektiğini söylüyordu ama ben red ediyor kendime şaşıyordum istediğim mucize gerçekleşmişti ama ben öylesine tepkisizdim ki hayır dedim sen gittin bana güvenmedin bitti hem ben evleniyorum dedim nasılmı dedim bende bilmiyorum kapadığımda göz yaşalarım sel gibi akıyordu onun yüzünden günlerce acı içinde kıvranmıştım şimdi hiç birşey olmamış gibi davranamazdım ona güvenmiyordum ufacık birşey için beni bırakıp gitmişti oysa çağdaş bambaşkaydı bana güveniyordu o geldi aklıma bir an sildim gözyaşalrımı artık ağlamıycam senin için dedim sakladığım kutuyu çıkarıp tüm resimleri ve mektupları yırttım yaktım onlar yanarken yansada içim imkansızdı onunla olmam artık ve karar verdim o gece babamla son kez ve kesin konuştum rızanla olmassa rızan olmadan gidicem dedim ve bunu gerçekten yapacağımı belirtti ama babamda benim gibi dik ve inatçıydı sabah oldu uyusuz ve düşüncelerle geçen bir gecenin sabahında annem hastaneye gitmişti kardeşim odada uyuyordu çantama iki üç eşya atıp yola çıktım otogara gelip kalkmakta olan istanbul otobüsüne son anda bilet aldım ve yola çıktım bundan çağdaşın bile haberi yoktu susurluğa geldiğmde telefon açtım ben yoldayım akşam 6 da beni haremden al dedim. şok olmuştu seviniyordu çığlık atıyor yemin etmemi istiyordu akşam orda olursan inanırsın dedim akşa müzeri istanbuldaydım aşkım beni bekliyordu heyecanla iner inmez sarıldık sımsıkı güvende hissediyordum kendimi ama hala irdeliyordum ne yapıyordum okulum ne olacaktı ya bu ortama alışamassam nolur herşeyi silmeye karar verdim kafamdan yeniden başlıyordum hayata onun için yeniden doğuyordum 1 ay sonra düğünümüz oldu annem ve bazı akrabalarım yanımdaydı ama babam benim sağlam çınarım ve herşeyim kardeşim yanımda değildi onun burukluğu olsada güzel bir düğün oldu 23/10/2008 artık evliydik herşey bitmişti derken 1 ay sonra kayınvalidemin yani teyzemin ani ölümüyle yerle bir olduk annem yokkken anam diye sarıldığımdı o ben ağladığımda benimle oturup ağlayadı o annemi kaybetmiştim annemiz yoktu artık küçük kaynım yani kardeşim canım tam anneye ihtiyacı olduğu yaştaydı 17 deydi ve üniversiteye hazırlanıyordu hayatımız birden alt üst oldu artık aşkımın hem eşi hem annesiydim koynumda kaç gece hıçkıra hıçkıra ağladı 9 ay istanbulda kaldıktan sonra izmire yerleşmeye karar verdik bazı nedenlerden dolayı tabi en çok ben itedim canımın içi hiç kırmadı beni babasından ve kardeşlerinden ayrılmak zorunda olsada 2004 haziran izmire geldik 1 yıl babamlarla kaldık eşyalarımız yoktu kayınvalidemlerle oturyorduk çalıştık herşeyimizi aldık bir yıl sonra evimize çıktık aşkım tüm ailemin gözbebeği olmuştu herkes onu çok sevmiş ve bana iandın işe yaradı iyiki gitmişsin dediler ailemi çok üzmüştüm ama buna değmişti artık herşey yolundaydı kutucuk evimizde huzurluyduk mutluyduk bir bebeğimiz olsun istiyorduk ama maleef yine zorlu bir süreç vardı önümüzde iki kez hamile kalmama rağmen ikisinide daha doğmadan kaybetmiştik ben çok üzülürken aşkım beni teselli ediyordu ben seni sevdiğim için eçin evlendim benim bebeğim sensin hiç çocuğumuz olmasada ömrüm bitene kadar seninleyim ve benim bebeğim prensesim sensin dedi şimdi tekrar tadavideyim bu sevgimiz bu aşkımızı bir prens veya bir prensesle taçlandırmayı diliyoruz işte bizim hikayemizde böyle biraz uzun olsada tüm detayları yazdım her şerde bir hayır vardır benim canım herşeyim iyiki kimseyi dinlemeyip sana gelmişim aşkalrın en güzeli seni çook seviyorum ve seninde beni aynı şekilde sevdiğini bilmek mükemmel bir haz veriyor bana dünyam :1hug:
 
Kaderde kısmette ne varsa onu yasıyoruz değilmi yerimseniben
bu mutluluğunuz hiç bozulmasın insallah :Saruboceq:
 
okudum hepsini hemde hiç sıkılmadan sanki bir film izler gibi herşey gözümün önündeydi ve gerçekte yaşanan böyle bir aşk olduğu için gözlerimden sevinçle akan damlacıklara da engel olamadım mutluluğun daim olsun
 
saolun teşekkür ederim evet film gibi bazen ben bile inanmakta güçlük çekiyorum yaşadıklarıma rabbim herkese böyle bir sevgi böylesine anlayşlı ve sevgiyle dolu bir eş nasip etsin saolun
 

canım arkadasıma katılıyorum....
hepsini okudum bende...mutluluklar ömür boyu...inşallah ALLAHım hayırlısıyla birde bebek nasip eder..
 
Okumayı çok istedim. Uzun mesajları seviyorum ben. Aam tek bir tane bile noktalama işareti koymamışsınız. Cümlelerin nerede başalyıp nerde bittiği belli olmadığı için takip edemedim ve okuyamadım üzgünüm. Umarım mutlu şeylerden bahsediyorsunuzdur.
 

gercekten bende çok zorlandım okumakta...
 
bir roman gibi okudum hepsini
her şerde bi hayır vardır derler ya öyle olmuşş
allah mutluluğunu daim etsin inşallah birde bebek sahibi olursun
 
okudum ve çok sevindim
ama merak ettim diğeri ile neden ayrıldın
yani asker dönüşü sen mi ondan ayrıldın yoksa omu senden
gerçi bunun önemi yok

umarım herşey dilediğince gönlünce olur
mutluluklar diliyorum
bebek içinde kafana takma
taktiri ihalidir.
 
benim hayatımda noktalam işaretleri yok son noktayı son nefesimde koyucam diyorum ama tabiki yanlış anlamayın haklısınız işyerinde boş bir vaktimde yazdım dikkatsizce sadece içimden geldiği gibi ama yinede dikkat etmem geekirdi kusura bkamayın
 
gerçekten çok güzel sankı fılm izliyomusum gıbı herşeyı gözümn önunde yasadım...sunu anladım derdi veren allah dermanıda veriyo...herşy bitti derken karsına prensın çıkıyor....ALLAHIM UZUN ÖMÜRLU SAĞLIKLI VE GÜZEL HAYRLI COCUKLAR NASİP ETSİN....
 
canım hepisini okudum çok güzel yazmışsın arkadaşların da yazdıkları gibi bir roman gibi okudum canlandırdım hep senii..ne mutlu sana ki doğru kişiyi bulmuşsun ve doğru kişi için aileni terkedip gitmişsin..düşünüyorumda ya tersi olsaymış SENİ ALLAH KORUMUŞ ALLAH GÖNLÜNE GÖRE VERMİŞ..mutluluğun daim olsun evin güzel bebeklerinle şenlensin..sevgiyle kal..
 
bende okudum hikayeni, roman gibi insan okudukca okuyor bikmadan...
cok begendim yani hem hikayeyi hemde anlatis tarzini..
cok güzel seyler yasamissin ve hala o prenslesin ne güzel..
cok sagol canim umarim hep mutlu olursunuz......
 
canim hemserim bende sivasliyim..:)
Yazin cok uzundu ama hemso hatridir diye hepsini okudum:))
Allah mutlulugunuzu daim kilsin.
Gercekten cesaretli kizmissin.
Herseyde bir hayir vardir demissin ya gercektende öyle..
Iyi olan her insanin sonunda iyilikle karsilasacagina hep inanirim ben.
Ha bazen belki bu dünyada degil, ama onunda mükafati öbür dünyada.
Sen bu dünyada mutlu olmussun, Rabbim ahiretinide mutlu kilsin, esinle birlikte sana uzun ömürler ve mutluluklar diliyorum canim.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…