Çıldırmak üzereyim. Bir hafta olacak imlant kapakları takılalı. Hâlâ ağzımın içindeki yaralar iyileşmedi ve acısı geçmedi.
İnsanın ağzının içinde bu kadar yara ve acı olması ne rezil bir duyguymuş.
Ağrı kesici almayı bıraktım üç gündür. İlaç bağımlısı olacağım yoksa.
Kaç gündür hava parçalı bulutlu, yağmur yağar diye çamaşır yıkamadım. Bugün de öyle güzel bir güneş çıktı ki, ama bu kez de akşam oldu. Ben çamaşırları şimdi atsam makineye, en erken bir buçuk saat sonra asarım ki o zamana güneş batar.
Gene zamanlamam berbat.
Tırnaklarıma oje sürdüm, hiç beğenmedim. Belki güzel duruyor ama beğenmedim.
Keyfim yok çünkü, hiçbir şey tat vermiyor.
Kitap okuyayım bol bol.
Sonra gene akşam yemeğinde yalnızım, kendime bir şehriye çorbası yapayım maydanozlu ve ekşili. En azından tok tutar. Dün akşam bu saatlerde karşı komşum sac böreği getirmişti patatesli. Hepsini yedim, hem de nefisti.
Bu kadını da çözemedim. Bazen yolda görse yüzüme bakmıyor, bazen de iyilik meleği oluyor.
Neyse, gördüğüm son haliyle hatırlamak istiyorum kendisini.
Annemle fotoğraflarımıza baktım uzun uzun. Bazı karelerde rahmetli babam da var. Birkaç gündür babamı ne kadar çok özlediğimi fark ediyorum. Keşke rehberimden silemediğim numarasını arasam, çalsa ve açsa nefes nefese. Bahçede çapa yapıyordum dese, cevizin altında oturuyordum dese...
Ama o yok çok yıllardan beri.
Niye böyleyim bu günlerde bilmiyorum, aşırı bir duygusallık hali var üzerimde.
Daha reglim biteli bir hafta olmadı, pembe bir akıntı geliyor. Aylardır reglim düzene girdi diye ne kadar seviniyordum. Umarım gene başa dönmez bu düzensizlik konusu. Kanama da değil, çok açık pembe bir sıvı ve dünden beri birer damla olarak geliyor sadece.
Sağlıklı olmak istiyorum artık. İyi uyanmak istiyorum.
Mutlu olmak istiyorum.