ne acı ki hepimizin yaşadıkları birbirine benziyor ve arayışları bile aynı, facebook! yanlış insanı mı sevdim, yoksa sevme şeklim mi yanlıştı inan bilemiyorum. herkes değer gördüğünde karşısındakini mi değersizleştirir, kendini bile sevemeyen adamları biz sevdiğimizde acaba içlerinde tuhaf bir öfke duyup ben bile beni sevemezken o neden seviyor diye daha mı zalim oluyorlar, sevebilme kabiliyetimiz mi acaba o duygusuz insanları rahatsız ediyor, sevgi mi ağır geliyor bilemiyorum... şefkatli ve merhametli olmayı artık enayilik gibi görmeye başlar oldum, bu insan beni bu hale getirmemeli, bizi insan yapan temel değerlerimizden bile soğutmaya yetmemeli. bakıyorum da çevremdeki ilişkilere, bir kısmı kariyerin, gücün ya da fiziksel güzelliğin ekseninde ilişkiler yaşama merakında, hayatımdaki insanı kimse istemezdi, onların değer yargılarına ya da eş adayında aradıkları niteliklere uymuyor diye ben ise ne yaşamış olursa olsun, öfkesine, kimi zaman aczine, ne yapacağını bilemez hallerine rağmen bu ilişkinin tüm ağırlığını üstlendim. sandım ki onu sevdikçe o da güçlenir, belki de kimsenin birbirine dokunamadığı bir derinlikten birbirimize dokunup sevgiyi de iliklerimize dek hissederiz. zor olan kıymetlidir dedim, yüküm belki ağır ama insan olmanın ağırlığındandır bu da benim imtihanımdır, onun yanında olmalıyım diye kendimi teskin ettim. onu iyileştirmeye çalışırken benim ruh sağlığım bozuldu, ki terapiste bile gittik beraber onun için... ama herşeye rağmen yanında kaldım. ve ne yazık ki sanki hiçbiri onunla yaşanmamış gibi, ağlayan şükreden o değilmiş gibi bambaşka biri vardı karşımda ayrıldıktan sonra... sadece onu sevdiğim için bana öfke bile duyduğunu hissettim kimi zaman. gerçekten bu insanlardaki bu değişimi izah edebilmekte çok zorlanıyorum.