Hepinize merhabalar hanımlar.
Tanıdık isimler görünce şöyle bi okuyum başlığı dedim de, sadece isimlerin değil hikayelerin de çok tanıdık olduğunu farkettim.
Bence asıl sorun şu ki; miadı dolmuş, can çekişen ilişkilere hayat öpücüğü sunuyoruz inatla.
Adamlar "beni bırak, kendini kurtar" diye hayrkırırken, yok diyoruz, illa senin sırtımdaki bıçağını hissedicem, ömrümün kayde değer bir bölümünü ayakların altına paspas edip zerre haketmediğini anladıktan sonra vazgeçicem bu sürüncemeden.
Çıkmaz yol tabelasını gördüğümüz halde inatla ilerlemeye çalıştığımız bir yol içindeyiz çoğumuz.
Kaza yapmadan da geri dönmeyi dşünmüyoruz sanırım.
Çoğunuz, çok kere "bu defa son, asla affetmem, o artık bitti benim için" gibi cümleler kurmuşsunuz.
Ama bitmediğini, gitmediğinizi en çok kendiniz biliyosunuz.
O yüzden değişen hiçbir şey olmuyo işte.
Biliyosunuz ki kurduğunuz bu cümleleri unutucaksınız.
Affetmem dediğiniz adamları zaten aslında hiç suçlamadınız.
Bunları söylüyorum, çünkü sevgiden, hele de şefkatten dünyamın merkezine oturttuğum adama ben de aynılarını yaptım.
Ne zaman ki gözümle gördüm onun benden çoktan vazgeçip de yerime başkalarını koyduğunu,
"Seni kaybedersem ölürüm" diyen adamın, bana kurduğu cümleleri başkasına kurduğunu,
Unuttuğunu,
İşte o zaman silip attım.
Çok canı yanıyo insanın.
Ben gitmelerin provasını onlarca kez yaptım, olduramadım.
Başkasının varlığını tahmin ettim, hayal ettim o anı, yine vazgeçemedim.
Ne zaman ki ciğerlerime kadar yandım, işte o zaman neyin ne olduğunu anladım.
Bu bi başarı değil tabi.
Ne kadar zavallıca hatta değil mi?
Sırf bu sebepten kendime olan öfkemi dibine kadar yaşamadan affedemiyorum kendimi.
Nefretimden besleniyorum sanki.
Koca bi evde yapayalnız günlerce bktım o fotoğraflara, her karesini kazıdım zihmime.
Tablo tıpatıp aynıydı.
Esas oğlan, mekan, söylenen sözler, bakışlar hatta.
Değişen tek şey resimdeki figüran hatun.
Mutfağa yemek yapmaya gidip dolabın kapağını açtığım,sonra yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağladığımı bilirim.
Gözyaşımı silecek kimsecikleri bulamayınca, gözlerimi kndi ellerimle silip "üzülme bak, hepsi geçicek" diye kendi kendimi teselli ettiğimi.
Ağlıyo elbet insan, sindiremiyo ama neyin acısı geçmiyo ki bu hayatta?
Neye alışılmıyo ki?
Hayatımda tertemiz bi sayfa açtım şimdilerde.
Hatalarımdan dersler çıkardım.
Emeğimi, ilgimi çok daha faydalı şeylere yönelttim.
En çok da kendime.
Bi arkadaşımla konuşmuştum geçenlerde,
Bana şöyle bi örnek verdi.
Çok etkilendim.
"Diyelim uzun süre para biriktirip bi araba aldın
Sonra büyük bi kaza yaptın.
Arabayı almak için çok çalışmıştım diye üzülmeyeceksin.
Canım sağ diye sevineceksin.
Çalışır yine alırım diyeceksin.
Bu işler böyle."
Sizlere tavsiyem, tabelayı gördüyseniz, en az yarayı almak için geri dönün arkadaşlar, kazadan yara almayı beklemeyin.