Cennetteki Meleklerimize Yazdığımız Mektupları Paylaşalım

Güzel kızım...
Mercanım...
Böyle konuşacaktım senle. Daha neler neler diyecektim.. Gittin kızım olmadı rabbim daha çok sevdi seni. Böylesini uygun gördü bize. Rabbimden gelene her zaman razıyız ama yinede bambaşka bir acı. Kapanmayacak bir yara olarak kalacak bizim için 10 aralık 2018 .. Cennet Meleğim nede güzel hayallerimiz vardı süslü süslü giydirecektim seni mayıs ayında doğacaktın ohh yaz bebeği olacaktın arabana bindirip gezecektik senle anne kız.. Uykucu babanı uykusuz bırakacaktık neler neler yapacaktık . Olmadı bebeğim olmadı can parçam... Sen rabbime emanetsin inşallah birgün kavuşcaz..
 
Evlilik yıldönümümüzdü dün.Doğum gününde de özel günlerdede babana hediyemiz bebeğimiz dicektim. Diyemedim
Baktım babanın gözlerine 4 yıl geçmişti dile kolay 4 yıl. Her günü hasretle geçen. Ah oğlum can oğlum Sen bizim 4 yıllık hasretimizdin. Gittin o hasret ömürlük oldu
Yarım kalmak ne zormuş kuzum. Vijdan azabıyla ölücem sanki. Yapamadıklarımıza mı üzüleyim yaptıklarıma mı bilmiyorum.
Tek bildiğim ben senin o hiç içime çekemediğim kokunu özledim
 
Fatih
Bugün sen gideli 2 ay oldu. Sen varken geçmeyen zaman su gibi aktı geçti. Annem! Ocak ayı bitince alışveriş yapıcaktım senin için. Minik minik kıyafetlerini yıkayıp ütüleyecektim. Ama sen gittin Ocak geçti Şubat bitmek üzere
Doğumun için gün sayarken yokluğunla geçen günleri sayıyorum Oğlum ilk göz ağrım...
Hani şimdi sen gittin ya bir damla kanım akmadan öğrendim ölmeyi...
Seni çok özledim birtanem rüyalarıma gel gelde göreyim bir kere daha seni. Ben kışı karı sevmezdim eskidende. Artık hiç sevmiyorum her kış yanacak yüreğim buz gibi havaya rağmen. Ne zaman geçecek bu ateş ne zaman dinecek bu hasret
 
'Kaldı işte; çayımız bardakta,
çocukluğumuz sokaklarda,
mutluluğumuz kursağımızda,
sevdiklerimiz uzakta,

gülüşlerimiz fotoğraflarda...'


Gülüşlerim kalmadı oğlum..
Gözyaşlarımı soracak olursan, susarım..
O kadar çok ağladım ki, ağlamak bile kar etmiyor artık..
Seni toprağa emanet edişimin üzerinden seneler geçti..

Geçmeyen tek şey hasretin oldu yavrum..
Ciğerim mi acıyan ruhum mu bilmiyorum.
Ağrım o kadar çok ki, anlatamıyorum..
Yüreğim sızlıyor sensiz..
Çok hasret çektim halbuki, biliyordum herşeyi.
Bilmediğim tek hasret senmişsin..
Hasretin bana bunu öğretti oğlum..
Sana doyasıya oğlum demek varken,
ben sana buralardan mektup yazıyorum...
Biliyorum hissedersin, "üzülme annem.." dersin..
Lakin üzülmek elimde değil be yavrum,
yüreğim sızlıyor, bu sızı, bu acı unutulmuyor..
Ben sen gittikten sonra yaşlandığımı hissettim.
Ruhum eskisi gibi şen şakrak değil artık..
Ve bu hiç değişmeyecek biliyorum..
Çok şey öğrendim seni kaybettikten sonra
görmeden sevmeyi, kokusunu bilmeden koklamayı..

En acısı da, o kücüçük mezarın...
Bakamıyorum toprağına...
Özledim İbrahimim...
Özledim annesinin yitik yavrusu..

Sensizim ya şimdi , çaresiz yüreğim...



İbrahim Asaf'a...
Mart.. /2019/
 
Son düzenleme:


"Ömür boyu hiç gülmedim.. Gül yarar mı bana doktor...."
 
"Önce anne doğurdu çocuğu acıya ..
Sonra çocuk acıya anneyi ve ölümü kattı..
Sonra her şey ve herkes çocuktan var oldu ..."
 
Baban ve annen biz sana hayırlı anne ve baba olabildik mi bilmiyorum Hamza'm ...
Sen benim en hayırlı evladımsın oglum... saramadıgım doyamadıgım koklayamadıgım ...
Mezarına varmadan üç beş mezar önce minicik bir mezar var önünden her gecisimde yuregim yanar . Yok mu derim icimden bu evladin annesi ... yok mu ... koymuslar mezara ve gitmisler ... sanki sahipsiz sanki mahsun sanki garip... yasasaydi da mahsun mu olurdu ...
Her gecisimde önünden bebek mezari olduguna mi yanayim kimi kimsesi yok ona mi bilemem ...bazen nergis koyarim uzerine bir dal ogluma getirdim bu da senin nasibinmis derim ... ama bir annenin yerini tutabilir miyim ...
Ogluma goturdugum sulardan dokerim kuru topragina ...
Oglumdan cok o bebegin mezari icimi yakar ...
Oyle birakilip gidilmis ve bir daha gelinmemis bebek mezarlari var ki... neden ... dusunur dusunur bulamam nedenini ...
Kanim canim can parcam mezarda ölmesi neyi degistirir ki ...
Biz sana vefali bir anne ve baba olabildik mi Hamza'm ... tek elimden gelen mezarini ziyaret etmek ciceklerle örtmek yatagini topragini koklamak ....
Iyi ki benim oglumsun Hamza'm
 
KIZIM
CAN SIZIM
Eğer gitmeseydin şimdi gün sayıyor olacaktık az kalmıştı şu kadar sadece şu kadar kalmıştı bitmişti be kuzum bitmişti her zorlu aşama sensiz geçen 9 yıl az kalmıştı çok az artık iğneler ilaçlar yumurta toplamalar bitmişti işte zor aşamalar ben bitti sanıyordum bitmemiş bitmemiste ben öyle sanmışım o minik minicik mini minnak benim hayatta duyduğum en güzel ses minik kalp durana kadar özledim be kızım özledim seni senle geçen o mutlu günleri elim boş kucağım boş evim boş hayat boş sensiz insan ne çabuk alışıyor iyi günlere de kötü günlere alışamıyor alışamadım hala sensizliğe biliyor musun kızım seni kaybettikten sonra öğrendim kız olduğunu ama hep hissediyordum kız olduğunu sen benden gittin ya ben.hiç eskisi gibi olmadım hasretim 9 yılım cennetim cennet kuşum
Biliyorum ki mutlusun miniģim şimdi cennetinde koş oyna mutlu ol arkadaşlarınla seni çok sevdim be kuzu kimseyi senin kadar sevmedim ben MİLYA'm kanayan yaram
 
Can kuşum... Hasret duyduğum...
Oğlum, bu dünyada bir kere bile sarılıp koklayamadığım..

Can parçası... Tevekkülle bekleyip sonradan kavuştuğum...
Rabbim ol der ve olur dediğim...
Ben seni nasıl kaybettim...
Seneler geçiyor ama bu soru aklımdan geçmiyor...
Elbet bir gün kavuşacağız, elbette bu hayat sonsuz değil...

Ama sen...
Sen sonsuz olan yerdesin artık...
Sen umuttun benim için...
Sen gideli, umudum da kalmadı...
Üstelik çok uğraştım...
Kardeşin gelsin diye,
tüp bebek denedik..
Hiçbir sıkıntı olmamasına rağmen
o l m u y o
Kardeşin bizi seçmiyor...
Vardır bunda da bir hayır diyerek
bekliyoruz can kuşum...

Senin yerin ayrı bende cennet meleğim...
Annesinin yitik yavrusu...
Senin yerin en derininde yüreğimin...
Üzerine yağmurlar yağıyor karlar yağıyor
belki çığ düşüyor, sel gibi akıyor...
Ama bir adım bile değişmiyor yerin
hep k a l b i m d e s i n ....


Can kuşumsun sen...
Özlemle andığım...
"Allah düşmanımı bile evlat acısıyla sınamasın"
dediğimsin sen...

Bu genç yaşta evlat acısını tattıran Mevlam,
inşallah kardeşini de gönderir de
hiç olmazsa bir tanecik tesellim olur....
İnşallah "kızım" olur...
Oğlum olursa "oğlum..." diyememekten
korkuyorum....
Bunu kendime bile itiraf edemiyorum!

Bak işte yine...
Yine gözyaşım akıyor, İbrahim....
Oğlum, can parçam...
Benden uzaksın ama hep canımdasın!
Seni çok seviyo annen,
her gece başını yastığa koyduğunda
sana dualar ediyor...

Devam edemiycem yazmaya...
ALLAH'A EMANETİMSİN....

ANNEN...

iBRAHİM ASAF'A....

 
Anne ölünce çocuk
Bahçenin en yalnız köşesinde
Elinde bir siyah çubuk
Ağzında küçük bir leke

Çocuk öldü mü güneş
Simsiyah görünür gözüne
Elinde bir ip nereye
Bilmez bağlayacağını anne

Kaçar herkesten
Durmaz bir yerde
Anne ölünce çocuk
Çocuk ölünce anne



Sezai Karakoç
 
Hiç bir dil, ÖZLEM’in ağırlığını kaldıracak güçte değildir..

O yüzden, insan ÖZLEDİKÇE sessizleşir...
 

Ah diyorum ah!!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…