Popüler Konu Coca-Cola bizim hakkımızda ne düşünüyor ?

Beni üzen şeyler:“En büyük derdim eşimin ailesi…”

Not: KK kullanıcılarının en önemli kaygılarını birinci bölümde belirtmiştik. Bunlardan bazılarını (örn. hamile kalamamak) araştırma amaçlarımızla ilgili olmadığı için ele almadık. Bunlardan çocuğunun ve kendisinin beslenmesi ile ilgili olanlarını önümüzdeki iki bölümde ele alacağız.

Bir Derdim Var’, forumun en büyük ana başlıklarından bir tanesi ve burada en çok konuşulan konu eşinin ailesi ile özellikle de kayınvalide ile ilgili problemler.

- “Evlenip de ellere karışma” mevzusu çerçevesinde kayınvalide, görümceler ve eş ile yaşanan problemler burada anlatılıyor ve diğer kullanıcılardan nasıl hareket etmesi yönünde akıl danışılıyor.

- Yaşanan problemlere örnek vermek gerekirse:

- Verilen tavsiyeler duruma göre değişse de yaygın “taktik” saygısızlık yapıyor durumuna düşmeden ona karşı koyduğunu belli etmek üzerine. Örneğin: “Kendini korumak için kibarca laf sok”.

Adında “dert” kelimesi geçen bir forumda daha çok bu konunun konuşulması kültürel bir olgu olan kaynanalığın hala çok önemli olduğuna işaret ediyor.
 
Beni üzen şeyler: Eşimle problemlerim

Eşlerle olan problemlerin en büyük nedeni yine eşin ailesi: Eşinin onlarla olan problemlerde kendisini desteklememesi öne çıkan bir tartışma gerekçesi. Örneğin, “kayınvalidem bana soğuk davranıyor sen hiçbir şey demiyorsun.”

Eşlerle tartışmaların diğer sebepleri arasında en çok öne çıkanlar:

- Gün içinde aramamak, mesaj atmamak gibi davranışlar ve bunların sonunda ortaya çıkan ‘acaba bir şey mi yapıyor’ tarzındaki güvensizlik.

- Eşinin oyun bağımlılığı:

- Cinsellikle ilgili problemler: Örneğin, “eşim bana dokunmuyor”, “cinsel isteksizliği var”.

- Eşinin anne babasına, “anne” “baba” dememek de bazıları için sorun.

Yaşanan problemler, genellikle genç ve evliliklerinin ilk yıllarında olan bu insanların yaşam-dönemsel durumlarıyla örtüşüyor.
 
Aile içi problemler çok ilgi çekiyor: “Dedikoduya da bayılırız…”

Aile içi problemler gerçekten ilgi uyandırıyor.

- Böyle kocası ile ilgili sorunundan bahsediyorsa birisi, herkes oraya üşüşüyor ve didik didik didikliyorlar.
- Bu tarz konuların konuşulduğu başlıklar sayfalarca devam ediyor.

Yine, sosyolojik bir değişim yaşanmış olsa da aynı kültürel değerlerin pek kolay değişmediğini görüyoruz. TV kanallarındaki Türk dizilerinin niye popüler olduğunu bir kez daha anlıyoruz.

ailesiyle arasını düzeltmesine yardımcı ol. sorun yaşamışsın onlarla da anlıyorum zor senin için ama emin ol ki binlerce üyesi olan koca KKda eşinin ailesiyle sorun yaşamayan 10 tane kadın bulamazsın...
 
Boşanmayı düşünmek artık daha kolay!

Mutsuz ilişkilerin yaşandığı durumlarla karşılaşıldığında, bu ilişkiyi devam ettirmemesi yönünde yorumlar dikkate değer bir yoğunlukta geliyor.

- Bu kuşağın annelerinden bekleyebileceğimiz “ne yaparsan yap evliliğini koru” temalı yorumlar konuşmayı domine etmiyor.

- “Facebook hesabına girdiğimde kocamı eski sevgilisiyle konuşurken buldum” diyen birisine “Dik dur boşan!” veya “Bu tarz ilişkiler neden sürüyor anlamıyorum, bitirin!” deniyor.

Bu durum bize bu insanların boşanmayı görece daha kolay bir şey olarak gördüklerine işaret ediyor.

Ayrıca, boşandıktan sonra yeniden evlenmek ve yeni bir hayat kurmak gibi umutları var.



Bence sanal dünyada fazlasıyla gezinen bir adam, bir adam PC başından kalkmıyorsa bunun başka bir açıklaması yoktur, oyun BAĞIMLISI DEĞİLSE. Çocuğunuz da yok, bence iş bulmak için kendinizi geliştirin, çeşitli kurslar almaya çalışın, kendi ayaklarınız üzerinde durabileceğiniz bir konuma gelin ki rahatlıkla boşanın.
 
Beni üzen şeyler: İş yerindeki sorunlar – “İştekileri problemlerimi iş arkadaşlarımla konuşuyorum!”

Eşinin ailesi ve kayınvalide ile ilgili problemler yoğun olarak forum ortamına taşınsa da iş yeri ile ilgili gerilimlerin konuşulduğu pek o kadar görülmüyor.

İş yeri ile ilgili problemler olarak

- En çok iş ortamındaki dedikodulardan şikayet ediliyor.
- Nadiren, patron veya yönetici gibi iş yerindeki bir erkeğin rahatsız ettiği konusu gündeme gelebiliyor.
- İş yerinde ayrımcılık tarzı bir şikayet ise pek yok.

Bu ilginç görünen iş hayatı problemlerinin pek konuşulmaması durumun nedeni, işteki problemleri konuşmak için iş yerindeki arkadaşların daha uygun olması olabilir.
 
Beni üzen şeyler: Borçlarımız

Evliliğin ilk yıllarını geçiren çiftler için evlenme sürecinde yaptıkları borçlar önemli bir sorun.

Bu borçlardan dolayı, çift arasında tartışmalar yaşanıyor.

- Genellikle tutum karşı tarafın ailesini üzerine düşenleri yapmadı diye suçlamak biçiminde.

- Bu sorunları yaşayanlara, kendileri gibi borçlu olanlar, kocasının ailesinin borçları ödemesi ve kocasının çok fazla bu borçları üstlenmemesi yönünde tavsiye veriyor.

Evliliğinin ilk yıllarını yaşayanlar için borçların evde çok önemli bir gündem maddesi olduğu ve ilişkiyi sarstığı anlaşılıyor.


öncelikle Allah yardımcınız olsun.borç elbette ki ödenir,biter.ama eşin tavrına dikkat etmeli,tamam ailelere yardım edilmeli ama gerektiğinde..öyle sürekli oraya buraya para harcarsa huzurunuz kaçar.bu konuda otoriteyi eline almalısın.nasıl başlarsanız öyle gider unutma
 
Borçların yarattığı ilginç bir durum: “Kır dizini otur, borçlarını öde”

Evliliğin ilk yıllarında ekonomik olarak pek de iyi durumda olmayan genç çiftin dışarıda çok fazla sosyal hayatı olamıyor.

- Bunun yerine daha çok evde zaman geçirmek ve evde eğlenmek tercih ediliyor.

- Böyle durumda olanlara borçlu olmamayı beklemenin olağan dışı olduğu söylenerek “evliliğinin ilk yıllarında sosyal hayat beklentin olmamalı zaten; dışarı çıkalım bir yemek yiyelim dememelisin. Olabildiğince evinde oturup eğlencelerini ev içinde götürmelisin.” deniyor.

Evliliğin ilk yıllarında genç çiftin eğlencesi evde dizi veya film izlemek. Bu konu beslenme başlığında tekrar karşımıza çıkacak.
 
Evlilik ciddi ve kutsal bir müessese: Allah bizi korur…

Evliliğin ciddi bir şey olduğu ve kutsal bir şey olduğuna yönelik yaygın söylemler var:

- Evlilik ciddi bir müessese, bu ciddiyet çerçevesinde fazla eğlence-zevk istekleri peşinde koşmamak lazım: Bu durum aklı havadalık olarak görülüyor.

- Evliliğin Allah tarafından korunduğuna dair güçlü bir inanç var ve bu çerçevede sıkıntıları da bir nevi onları birbirine daha çok kenetleyen bir şey olarak görüp kabullenebiliyorlar.

Bir tarafta ekonomik özgürleşme ile boşanmayı daha rahat göze alabilirlerken diğer tarafta toplumdaki geleneksel söylemleri de yeniden üretiyorlar. Söylem ve kültür birbirini sürekli pekiştiriyor.

sakın ama sakın bu hayat çekilmiyor bu evlilik yürümüyor diye düşünme evlilik sadece dışarda yemek yiyip gezip tozmak değil ki beraber zorlukları da paylaşmak o zaman evlenmeseydik zaten gezip tozsaydık sadece
 
Evlilik öncesi cinsellik: Ne boyutta olmalı? Doğru mu?

KK’nin evli olmayan da dikkate değer miktarda kullanıcısı var. Evli olmayanlar için KK cinsellik ile ilgili sorunları hakkında konuşabilecekleri bir yer sunuyor.

- Tipik durum evlilik öncesi cinsellik yaşayıp pişman olanlarınki: Erkeklerden şikayetlerini dile getiriyor, bu konuda birbirleri ile paylaşımda bulunuyor, destek oluyor ve taktikler veriyorlar.

- Bunun yanında dikkat çeken bir kaygı da böyle bir sosyal ortam içinde (bekaretin vb önemli olduğu) bir erkeğin cinsel açıdan sağlıklı olduğunun nasıl anlaşılabileceği sorusu.

Bir erkeğin cinsel açıdan sağlıklı olup olmadığını anlayabilmek gibi bir kaygının olması modern değerleri içselleştirmiş kadınların gündeminde cinselliğin de olduğunu gösteriyor.

ileri gitmem zaten canım, öyle bi şeyin mümkünü yok ama işte sorun da burda başlıyo.. nasıl anlıycam bi şeylere yeltense, ben zaten hayır derim de, en azından içim rahat olur. umarım sadece çok iyi yürekli ve nazik bi insan olduğu içindir
 
Evlilik öncesi cinselliği konuşabilmek: Bu bile zor.

Sevgilinin dokunmasını konuşmak, sosyal kuralları ve normları zorlayan bir şey.

- Evlilik öncesi cinselliği konuşabilmek kadınlar arasında bölünme yaratıyor: Toplumdaki modernlik-muhafazakarlık eksenindeki bölünme forumda da ortaya çıkıyor.

- Muhafazakarlardan gelen “Sen dua et sana dokunmuyor, yoksa buradaki yüzlerce başlıktan biri olurdun!” yorumu çok dikkat çekici:

Cinselliğin olması değil cinselliğin konuşulması, onun olduğunun kabul edilmesi ve görünür olması asıl gerilimi yaratan şey. Çünkü konuşulunca normalleşmiş oluyor; halbuki diğer durum göz ardı edilerek marjinalleşmeye bırakılıyor.


uqruna sayfalarca care aranmıs bı konu....Ben de sandım bunlar ya evlı ya bı kac yıldır beraber..Ey ecdadım gor halımızı!Namahrem tenıne dokunmuyo dıye dert eden torunlarını bı gor....Hey gıdı heyy
 
Biz kadınlar güçlüyüz: Araba kullanıyoruz!

Araba kullanmak önemli bir gündem maddesi kadınlar için: Araba kullanmayı öğrenme sürecinde yaşananlarla ilgili çok konuşma geçiyor.

- Araba kullanmayı öğrenmek, eşleriyle aralarında bir gerilim konusu.

- Buna karşı herkes tarafından kadınların her şeyi yapabileceği vurgusu yapılıyor: “Yaparsın, sen bunu mu yapamayacaksın?” diye her zamanki gibi bir cesaretlendirme var.

Araba kullanmak bir güç göstergesi: Erkeklerin yaptığı bir aktivite olarak araba kullanma dünyasına girerek erkeklerin güç alanına müdahale ediyorlar. Erkekler bundan dolayı rahatsız oluyor, kadınlar bundan dolayı kendilerini güçlü hissediyor.
 
Ben kimim: Ben şehirli ve modern bir kadınım.

Köylü kadınlar, geleneksel teyzelerle kendini kıyaslayarak kendi kimliğini hayal etmek sıkça karşılaşılan bir şey.

- Araba kullanmak konusunda şehirli kadın-köylü kadın ayrımı üzerinden kimliğin kurulduğunu görüyoruz: “Köylü kadınlar bile kullanıyor biz mi kullanamayacağız!” deniyor.

- Ayrıca 25-30 yaş arası çalışan kadınlarla yaptığımız bir focus-grup toplantısında KK kullanan kadınlara bu forumun onların gözünden kimler tarafından kullanıldığını ve kimler tarafından kullanılmadığını sormuştuk. Çok çarpıcı bir şekilde, geleneksel-köylü imgesi etrafında forumu kullanmayan kadınlar anlatılmıştı.

Tüm bu örnekler onların öznel kimlik algılarının şehirli ve modern olmak üzerinden kurulduğunu gösteriyor.
 
Kadınlar arası ilişkilere bakış: Uçlarda söylemler…

Bir tarafta kadınların birbirlerini çekemediği, bir kadına zararın hep bir başka kadından geldiği biçimindeki ataerkil söylemin yaygın olarak yeniden üretimi var.

Diğer tarafta, aldatan, kötü kalpli vb. erkeğe karşı kadınlık dayanışması etrafında birleşme var.

- Sevgiliyi “adam etmek” için hep birlikte taktikler geliştiriliyor, bunlar uygulanıyor, ertesi gün ne olduğu konuşuluyor.

Öte yandan, bu taktikler geliştirilirken ataerkil söylemler yeniden üretiliyor:

- “Kendini ağırdan sat: Ne kadar çektirirsen o kadar kölen olur. Kaçan kovalanır.” tarzında gerçek olmayan taktiksel davranışlar “zeki” kadının yapacağı şeyler olarak öneriliyor.

Erkeklere karşı birleştiklerinde bile ataerkil söylemler kendini yeniden üretiyor.
 
3. Çocukların beslenmesi ile ilgili tutumlar ve trendler

Bu bölümde:

- Çocukların beslenmesi ile ilgili kaygılar
- Çocukların beslenmesi ile ilgili stratejileri
- Çocukların beslenmesi ile ilgili aile içindeki gerilimler
- Ergen annelerinin özel durumu inceleniyor.
 
Beslenme ile ilgili ne konuşuluyor: Giriş

Beslenme ile ilgili konuşulanlar öncelikle ikiye ayrılıyor:

1. Çocuklarının beslenmesi ile ilgili konuşulanlar
2. Kendi beslenmeleri ile ilgili konuşulanlar

Çocuk beslenmesi hakkında çok başlık, az içerik var; kendi beslenmesinde az başlık ama sayfalarca içerik var.

- Bunun nedeni çocuğun beslenmesinde konuşulabilecek konular görece sınırlı. Kendi beslenmesine gelince yiyeceği yemeyeceği şeylerin evreni gelişiyor.

- Bu bölümde çocuk beslenmesini ele alacağız. Kendi beslenmelerini bir sonraki bölümde inceleyeceğiz.


Çocuk beslenmesi ile ilgili konuşulanlar ikiye ayrılıyor:

0-3 yaş arasındaki bebeklerin beslenmesi
3-10 yaş arasındaki çocukların beslenmesi

Daha büyük yaşlardaki çocukların beslenmeleri ile ilgili pek bir söz edilmiyor. Bunun nedeni, annelerin çocukların beslenmesi ile ilgili tutumları 8-10 yaşlarına gelene kadar bir biçime girmiş oluyor.
 
Bayan Mükemmelin çocuğu ne yer (ne yemeli) ?

Bayan Mükemmelin çocuğunun beslenmesi ile ilgili tutumu üç parçadan oluşuyor:

1. Onun yemek yemesini sağlamak, iştahlı ve yemek seçmeyen bir çocuk yapmak;
2. Onu her türlü zararlı yiyeceklerden korumak;
3. Onu doğal, organik, veya evde yapılmış besinlerle beslemek

Bu öyle bir çocuk olsun isteniyor ki annesi sofraya çağırdığında hemen TV’nin başından kalkıp gelsin; patates kızartması ve köfte istemesin, tersine taze fasulye veya brokoli yemeğini hiç itiraz etmeden yesin; çikolatayı canı pek istemesin!
 
Çocukların beslenmesi ile ilgili ana kaygılar: 0-3 yaş

Anneler arasında esas olarak konuşulan dönem 0-3 yaş. Çocuğun beslenmesi hakkında konuşma çocuk yaşı büyüdükçe azalıyor.

- Bu durumun temel nedeni, annelikte tecrübesiz olmaları ve bundan dolayı yoğun olarak korkmaları. Bu yüzden sürekli bir şeyleri danışma isteği içindeler.

Çocuğunun özelliklerini belirterek “benim çocuğum nasıl” diye sormak 0-3 yaş bebeği olan tecrübesiz anneler arasında yaygın bir davranış biçimi.

- “Kızım kadar zayıf bebek var mı acaba” bir beslenme kaygısını ifade eden tipik bir başlık.

0-3 yaş arasındaki çocuklarla ilgili tipik dile getirilen şey çocuğa bir şey yedirememek.

Merhaba arkadaşlar benim 2 yaşında kızım var.çok iştahsız oynayarak bile yediremeyeceğim kadar inatçı…. değişik değişik yemekler yapıyorum yemiyor.yese bile 2,3 kaşık yiyor daha fazlasını yediremiyorum.ne versem ağzından atıyor.
 
Çocukların beslenmesi ile ilgili ana kaygılar – 3-10 yaş

Devam edebilen çocuğun pek yemek yememesi sorunun dışında bu dönemde öne çıkan iki temel kaygı daha var:

1.En çok tartıştıkları konu, çocuğun yemek seçiyor olması: Patates kızartması, köfte vb. birkaç şey dışında çocuğa bir şey yedirememek yaygın bir şikayet.
- “Çocuğum sebze yemiyor” diye anne kendine bunu büyük problem ediyor.

2.Çocuğun çok abur cubur yemesi: Çocuğun yemek yemek yerine başta cips ve çikolata gibi abur cubur yiyecekleri çok tüketmesi.
- Hem bunların sağlıksız olduğu yönündeki düşünceler hem de bunları yediği için çocuğun daha sonra yemek yememesi abur cubur yiyecekleri bir şikayet konusu yapıyor.

Benimde 4 yaş 4 aylık oğlum abur cubur yemesinde hiç problem yok ama yemeğe gelince hep o kafa çevriliyor.Abur cubur vermiyorum yinede acıkmıyor sanki vallahi onun yemek saatlerinde psikolojim herşeyim tavan yapıyor. Daha biz tam anlamıyla katıya bile geçemedik
 
En büyük korkum: Çocuğum yaşıtlarının gerisinde mi?

Çocuğunun yemek yememesi anneler için en önemli problem çünkü çocuk çok küçük olduğu için iştahsızlık çocuğunun fiziksel ve zihinsel gelişiminde diğerlerine göre geride kalmasına neden olacak.

- 0-3 yaş arasında en çok konuşulan konu olan bu problem ilkokula kadar devam edebiliyor.

Bu durumdaki annelere yapılan önerilerden en öne çıkanı “üstüne düşme”.

- Bu önerileri duyduğunda anne rahatlamıyor. Tersine bu tarz öneri anneyi çıldırtıyor.
- Anne, çocuğunu doktor doktor gezdiriyor.
- Buna karşı anneye tecrübeli anne bu yaptığının yanlış olduğunu söylüyor.

26 aylık oğlum 10.5 kilo 12-13 kilo olması gerekirken…
 
“Artık çıldırmak üzereyim: Ona yemek yedirmek için her şeyi yapıyorum”

Çocuğunun yemek yemediği algısı bazen anneyi o kadar etkiliyor ki “artık çıldırmak üzereyim” diye kendini tanımlıyor.

- Bu çıldırma durumuna gelen anne sorununu “ödül sistemi” yoluyla çözmeye çalışıyor: Normal koşullarda çocuğunu uzak tutmaya çalıştığı abur cubur yiyecekleri yemek yemesi karşılığında çocuğa ödül olarak koyuyor.

- Bir başka yöntem de reklam ve çizgi filmlerden yararlanmak: TV karşısında çocuk büyülenmiş bir şekilde reklama veya çizgi filme bakarken ne varsa ağzına tıkıştırıyorlar.

kilosu13,5 normal ama sağlıklı beslenmiyorr..doktora götürdümm yemesi lazım dedii herşeyi normal dedii ama olmuyor olmuyorr..bunun bir ççözümü yokmuu delircemm artıkk..dedimm bu çocuğa biri bir kase çorba içirsinn aylık maaşa bağlıcam dedimm yapacammda ama kim denediysee yok valla biz pes ettik diyorlarr... offf offf yemeyen bi çocukk ne kadar zorr allahım bana sabır ver dmektenn dilimde tüy bitti.. sizin bir önerinz varrmıı ??
 
X