YAZININ DEVAMI:sm_confused:
Süregelen mutsuzluklar
Gelişim dönemlerinin devamında da ebeveynler “memnuniyetsiz”, “mutsuz” çocuklardan yakınabilirler. Ne yapılsa yapılsın mutlu olmayan, heyecanları çok kısa süren, olanlardan keyif alamayan, hoşnutsuz çocuklar ebeveynlerinin de en az kendileri kadar çaresiz hissetmelerine neden olabilirler.
Okulda yaşanılan herhangi bir olay, arkadaşları arasında olan bir sıkıntı, kendi hayatına dair duyduğu bir endişe ve daha birçok neden çocuğunuzun mutsuz hissetmesine sebep olur. Gerçek hayatta çocuğunuzun başına gelebilecek ve onu mutsuz edecek olayları engellemenize imkân yoktur. Olsa da bunu yapmak onun baş etme becerileri geliştirmesini geciktirmekten başka bir işe yaramaz. Onu mutsuz eden nedenlere engel olamayız ama olara yardım edebiliriz.
• Mutsuzluk ve hoşnutsuzluk aslında en temelinde karşılanmayan bir ihtiyacı barındırıyor olabilir. Bu, fiziksel bir ihtiyaç olabileceği gibi, kendini güvende hissetme, sevilme, değer verilme gibi bireysel gelişim içindeki ihtiyaçları da olabilir. Çocuğunuzun ihtiyaçları ve onların tatmini hakkında fikir sahibi olmak bu ihtiyaçların karşılanmasıyla, hoşnutsuzluğu indirgeyebilir.
• Onun duygularını anladığınızı belli edin ve saygı gösterin. Çoğu anne-baba çocuklarını mutsuz gördüklerinde onların mutsuz olmasına sebep olan nedeni hemen ortadan kaldırarak aslında başkalarının mutluluğuyla ilgili sorumluluğu onlara yüklemektedir. Onları mutsuz görmenin ebeveynlere getirdiği üzüntü ve acıma duygusu onlara bazen “Bunda üzülecek ne var canım?” dedirterek, çocuk için önemli
olan olayların ve yaşattığı duygunun hafife alındığını gösterir. Yapılacak olan, onların duygularından haberdar olduğunuzu göstermek ve yardım için her zaman yanında olacağınız mesajını vermektir. “Bugün gerçekten çok üzgün görünüyorsun; sana yardımcı olabilmek isterim” gibi.
• Çocuklar bazen sadece “mutsuz” ve “hoşnutsuz” olma halini yaşamak isteyebilirler. Bu eğer uzun sürmüyorsa onları bu duyguyla baş başa bırakmak, baş etme becerilerine ve problem çözme stratejilerine katkıda bulunacaktır.
• Onlara alternatif sunarak, hoşnutsuzluğun sebep olduğu sonuçlara dikkat çekebilirsiniz. Mesela oyuncağı kırıldığı için huysuz ve hırçın davranışlar sergileyen çocuğunuzu yeni bir oyuna veya oyuncağa davet etmek ya da değişik bir etkinliğe çağırmak, onu içinde bulunduğu durumun alternatifi olduğunu hatırlatabilir.
• Herkesin kendini rahatlatan ve iyi hissettiği anlara, hatta durumlara ihtiyaç vardır. Yatağın çarşaflarını değiştirmek, odayı havalandırmak, pasta yapmak, masal okumak gibi etkinlikler havayı değiştirebilir.
• Hoşnutsuzluk zaman zaman herkesin yaşayabileceği bir durumdur ve uygun ifade edildiğinde öğretici bile olabilir. Davranışlarını hisleriyle eşlemek yardımcı olabilir; “sıkıntılı olduğunda içinden odanı dağınık bırakmak geliyor sanırım” gibi.
• Bazen çocuklar geçiş dönemlerinde, karar almaları gerektiğinde, daha önce hiç bilmedikleri bir durumla karşılaştıklarında ne yapacaklarını kestiremediklerinde “sıkışmış” hissedebilirler. Bu noktada onlara biraz güç vermek yardımcı olabilir.
Hoşnut olma, memnuniyet aynı zamanda model olma yoluyla da öğrenilen davranışlardır. Kendini, etrafını sürekli eleştiren bir anne, sadece olumsuzluklara dikkat çekilen bir yuva ortamı, akşam sofraya oturulduğunda sadece o gün meydana gelen aksilik ve tersliklerden bahsetmek çocuğun da bardağın boş yarısını görmesine neden olacaktır. Olumlu ve pozitif yaklaşımlara sahip ebeveynlerin çocuklarının da aynı dünya görüşüne sahip oldukları araştırmalarla ispatlanmıştır.
Geçici mi? Karakter mi?
Belli yaş dönemlerinde (2 yaş, ergenlik) rastlanılan hoşnutsuzluk ve mutsuzluk durumları bazen çocuğun karakterine ait olarak da karşımıza
çıkabilir. Bu özellikleri karakterlerinde taşıyan çocuklar çok kararsız olabilirler ve aldıkları kararları sıklıkla değiştirebilirler. Geçici hevesleri olabilir, memnuniyetsizlik hayatın her alanına yayılmıştır. İstedikleri hemen karşılansa da, ardından benzer bir talepte bulunabilirler. Baş etme becerileri, problem çözme yetileri yaşlarının seviyesinde olmayabilir ve genel keyifsizlik halleri, olaylar değiştikçe ya da yaşları büyüdükçe de devam eder.
Bu noktada ailede benzer bireylerin bulunup bulunmadığına bakmak ve bu durumun sürekliliğini kontrol etmek, karakterle ilgili olup olmadığını belirlemede yardımcı olabilir.