Çocukluğumuzdan kalanlar....


öyle bi devirde yasiyoruz ki cocuklari sürekli daha cok koruma istegi var büyüklerde.
her yerde kötülük, anne babalar cocuklarini ic rahatliyla sokaga birakamiyor ki.
ve artik herkes rahatina cok düskün, annelerde calisiyor.
cocuk basimda olmasin beni rahat biraksinda ister 10 saat pc basinda gecirsin düsüncesi mevcut cogunda (benim gözlemledigim, genelleme yapmak istemiyorum yinede)

ben cocuk delisi degilim, olmasada olur benim icin. ama ALLAH öyle nasip ederde cocugum olursa
bu kadar koruyucu bi anne olmak istemiyorum.
cocugum ciksin sokaga, oynasin, kirlensin, yaralansin, kavga etsin isterse
cocuklugunu doya doya yasasin.
 

Ben korumacıyım ama sokağa çıkması düşmesi kalkmasının korumacılığa engel olduğunu düşünmüyorum.Aksine çocuk bilgisayardan ve yaşından önce olgunlaşmasından korunmalı.Siz yazmıştınız sanırım 10 yaşındakiler gerçek ken'lerle oynuyor diye,asıl ondan korunmalı işte.Daha tam olarak cinsiyet bilinci bile gelişmeden karşı cinsi sadece arkadaş olarak görmeli benim düşünceme göre.Neyse, konuyu saptırmak istemem
 

haklisiniz.
ben öyle cocuklari göre göre cocuktan sogudum :26:
2 tane kuzenim var 11-12 yaslarinda
biri pc hastasi biri nintendo ds. cocuklarin sokakta oynadigina denk gelmedim hic
hep ev hep ev.
biri 1.5 yasinda basladi pcyle oynamaya, digeri nintendosu olmayinca kiyameti kopariyor, hic bi yerde tutamazasin. aman sarji bitmeye görsün

hep anne baba hatasi, cocuklairn bi sucu yok aslinda.

neyse konuyu saptirdim bende affet flocke
 

ayy buna çok güldüm
 
bi an çocukluğuma dönesim geldi yaa,çok diil şölee yarım saat yeter ben hep evden kaçardım,bi arkadaşım vardı aynı yaşta,o da aynı kafadandı saolsun,piknik yapcaz die evden yicek bişeler alır sabah kaçardık,akşam karanlık biz yok hala,tabi anneler çıldırmış vaziyette,sonra karanlıktan korkar bi posta dayak yicemizi bile bile tıpış tıpış geri dönerdik:18:
 
türk flimlerin de olduğu gibi;dadı dayanmazdı bize (3 kardeş)

babamın gitmesi gerekn biryer var,iş için.
bayan bir arkadaşından rica ediyor bize baksın diye..

kadın kabul ediyor sağolsun.
kadının bulunduğu odanın kapısının koluna ipi bağladık,ipin diğer ucunu tam karşıya gelen odanın kapı koluna (babam bizim huyu bilir,anahtarları hep kaldırmış)kadını oraya hapsettik..
aman yarabbi evi ne hale getirmiştik..
büyük bi balkonu vardı evimizin.
o odanın camı balkonun içine açılıyordu,balkonun kapısıda mutfakta.
kadın camdan çıkıp mutfaktaki kapının camına yumruğunu geçirmiş;heryerini kesmişti
evin o halinin üzerine heryer kan revan..

hiç unutamam o günü,korku flimi gibiydi :s

çocukluğum zaten kabus gibi,hiç hatırlamak istemem o günleri...
 
çocukken sürekli abimle kavga halindeydik tabi sadece annemin yanına baba gelince biz sanki hiç yaramazlık yapmayan uslu edepli çocuklar olurduk..
abim izlediği korku filmlerinden gördüklerini benim üstümde uygulamak isterdi
kapı arkasına saklama elektirkler kesilince aniden önüme çıkıp kendini yere atma
hatta bi keresinde öyle abartmıştıki(belki hatırlayan olur kırmızı balonlarım varrr diye bi korku filmi var palyonça kılığında adam lavoba deliklerinden çıkardı kanlarla )
bi gün dışardan geldik ayaklarımızı elimizi yıkıycaz banyoya girdik sen salçayı al sulandır kan yap
lavoba deliğinin etrafına yay tabi ben görünce çığlığı basmıştım
uzun seneler abimin her an kapının arkasından çıkacağını düşünür kapıların arkasına bakardım
 
benim çocukluğum 80 lere denk geliyor.annem öğretmen olduğundan bize bir bakıcı bakardı.bizi eve gelip alırdı annemler çıkınca.bizde bizi tanıyamasın diye kılık değiştirirdik.değiştirme de şu,babamın ,annemin ayakkabılarını ceketini giyerdik.saçlarımızı karıştırırdık öyle beklerdik sonra tanıyınca da üf yine bizi tanıdı derdik.bir de ben kardeşimi hep kandırırdım benim uçan halım var.annemin porselen bir çaydanlığı vardı.o benim sihirli lambam derdim.inanırdı garibim.bir kere bende kullancam dedi.tamam ben mutfağa gideyim kullan dedim.sofra altını sardım.annemin rujuyla heryerimi boyadım lambayı sürtünce öyle gelmiştim.dile benden ne dilersen diye.birde ben görünmez oluyorum derdim.kardeşimde inanırdı.annemin etrafında gezinirdim.tabi annem yazılı filan okuyorsa ya da yemek yapıyorsa ilgilenmezdi.bak görmüyor derdim.bir kerede okuldan geldim eve annem de az sonra gelcek biliyorum hemen bir plan yaptım annemi balkondan gördüm.kapının önüne bayılmış gibi yattım.annem anahtarla kapıyı açınca çok kötü çığlık attı.tabi ben kalkıp şaka yaptım!! deyip güldüm.devamını tahmin edersiniz,iyi bir dayak yemiştim
 
o dönemin abileri daha mı yaratıcıydı ne?annem bir sabah kahvaltı hazırlarken abimin beni uyandırmasını söylemişti. sayko bu fırsatı kaçırır mı? sinsice yatağıma yaklaşıp çorabını çıkardıktan sonra ayak başparmağını burun deliğime itelemeye çalışıyordu... gözümü bi açtım, burnumda kıllı bi ayak! bi fırladım yataktan hem bağırıyom hem ağlıyom...manyak kahkahalarla gülerek ne çok eğlenmişti benim o histerik halime...bi de uzun zaman deli gibi tutturduğum bi barbi bebek vardı.30'umu devirdim,bebeği hala hatırlarım,fuşya rengi tek omuzlu bi elbisesi vardı ve beline kadar uzanan sap sarı saçları...sırtındaki made in hong kong yazısına kadar hatılrlıyom daha,demek ne çok sevmişim onu...annem onu bana almıştı,bebeğin daha kendine has o yeni kokusu bile uçup gitmemişken bi sabah bi kalktım ne göriim? abim bebeğin saçlarını pankçılar gibi özenle kesip renkli renkli boyamış bi de üşenmemiş onu spreyle dik dik yapmış....rezil bir de onu tam yatağımın karşısında oturtmuş,hani uyanır uyanmaz göriim diye...yanaklarıma kadar kızarıp aynı şu smiley gibi olduğumu hatırlıyom yatakta::84::84::84:....
 
hatıra defterleri vardı sonna... sınıfta herkes birbirine uzatır şiirler ve güzel sözler karalanırdı içine.kimisi bunu bir de sticker'larla süsler ya da resim çizerdi...bir gün o kutlu an bana denk gelmişti.arkadaşım bana defterini uzatmış bişeyler yazmamı istemişti.eve getirdim defteri,ödevimi bitirdim kızın defterini açtım.benden öncekiler ne yazdı acep diye de baktım hani aynısı olmasın,kopya çekmiş gibi olmiim diye...ne yazık ki bildiğim tüm herşeyi benden öncekiler yazmış...kara kara düşünüyom bende ne etcem şimdi diye...sayko abim yanımda bitivermişti.sana yardım ediim dedi,yaş 7 salaklık had safhada o vakit,tamam dedim.bana bi şiir dikte etti, oldukça ağır sözleri vardı ne demek istediğini tam anlamıyom ama ii bişeye de benziyo hani...yazdım her kelimesini.2 gün sonna eve bi telefon geldi bi kadın almanca olarak anneme telefonda bağırıyo resmen!annem olup biteni bilmiyo kadına ne olduğunu neden bu kadar öfkeli olduğunu soruyo.meğer benim gerzek abimin bana dikte ettiği şiir, şiir değilmiş.adolf hitlerin yasaklı alman milli marşıymış! annemin kulaklarındaki dumanı geçtim,gözlerindeki cehennem ateşini gördüm resmen... telefonu kapattı direk bana bunu nerden duyduğumu söyledi ben de adres olarak abimi göstermiştim.alnına düşen bir tutam saçı üfledi ve her ne duyarsa duysun odaya girmememi söyledi.sağ ayağından terliği çıkarıp kapıyla birlikte odaya girdi...o bağırtıları ne siz sorun ne ben söyliim
 

güzelmiş
 
ne güzel seyler Yazmissiniz öyle :))

Bizde Mahallede cocukken Hep saklambac oynardik.. Neyse ben Saymaya basliyorum Artik.. Herkez Saklandi.. Herkezi Buldum bi kardesim eksik.. Artik Sasirdim nere Bakcagimi.. :) Ariyorum Ariyorum Care Yok Ortayada cikmiyor...
Sonra dedim Sesimi duyuyorsan Cik ortaya.. yine tik yok.. Birdaha Seslendimm Sonra bi baktim Cöpün icinden Cikti bide Gülerek bana Sen beni Bulamazdin Kiiii dedi
 
hey gidi günler heyyyy demek geldi içimden,ben 80 doğumluyum,çocukluğum ve ilk gençliğim 80li 90 lı yıllar.

hala o günleri yüzümde mutlu bir tebessümle anarım;keşke geriye gidebilme şansımız olsaydı.işte o günlerden aklımda kalanlar;

kadınların gözlerine aynı anda sürdüğü yarısı pembe yarısı yeşil farlar,permalı saçlar(perma yapıldığı yetmezmiş gibi birde saçın önü kabartılırdı)
jetonlu telefon kulubeleri(bazı uyanıklar jetona ip bağlayıp defalarca kullanırmış,vay uyanıklar vay),oduncu gömlekleri,kilim yelekler,pazarlarda satılan mor renkte uçları boyalı uçan balonlar,tipitip,turbo sakız

çokomel kağıtlarını büküp top yapardık,et balık kurumu,sarelle çeşmesi,mahallenin limonlu,kavunlu,çilekli vs...(neli istersen olurdu)dondurma satan dondurmacısı.

buzdolabı üstü magnetleri(ama şimdiki gibi değil,genelde muz,çilek,kiraz,karpuz dilimi şeklinde olurdu),alman peçeteler,peçete kolleksiyonu,bizimkiler dizisi,videocudan kaset kiralamak,bol bol küçük emrah,kemal sunal videoları izlemek,maviay dizisi,karaşimşek dizisi,salı günleri çıkan bir dizi vardı ismini hatırlamıyorum ama iki kuzendi,kuzen leroydu biri,sonra yalan rüzgarı,marıyana,aile bağları.

meybuz,renkli muz çoraplar,bütün sınıfa yazdırılan hatıra defteri,anket defteri,ayak altından geçirilen taytlar,kelebek tokalar,gazetelerin kuponla verdiği ansiklopediler,daha sonra bunu geliştirip arcopal yemek takımı vermeleri(hatta annemde almış biriktirmiş,şimdi o tabaklarda yemek yemekteyim)
birde milliyet kardeş dergisine aboneydim ben ya,aklıma geldi hala o dergi varmı acaba?

cumartesi günleri ziyaretçiler diye bir dizi vardı,yeşil uzaylılardı bunlar,fare falan yerlerdi,bana izlemek yasaktı ancak hep uyuyor numarası yapıp,yorgan altından gizlice izlerdim,yasak dedimde aklıma geldi,showda kırmızı nokta olurdu,birde çin çin vardı:)
tasa su doldurup barbie bebeğimi yüzdürürdüm hep,bebeğime elbisler dikerdim,saçlarını yıkardım,bizim katın iki kapı arasına kilim serip arkadaşlarla evcilik oynardık.


tetris oyunu,wolkmen,yılbaşlarında satılan simli kartpostallar(artık maalesef yok)gazeterin her cuma verdiği karton evler(uhu ayrılmaz ikilisiydi)
cuma günleri trt nin birbaşka gece diye programı vardı,stardan öncede teleon diye bir kanal vardı,çiğdem tunçla mehmet ali erbil beraber program yaparlardı.
şimdi aklıma gelen bunlar ama ne kadar güzel,ne kadar sıcak samimi günlermiş.bence internet,cep telefonu gelişmeseymiş daha güzelmiş,sanki o günler daha saf daha masum geliyor bana.
 
Son düzenleme:
susam sokağını nasıl unuturum,kırpık,minik kuş,ediyle büdü.

ne çok çizgi film seyrederdim,he-man,voltran voltran voltran diye bir çizgi film vardı,ağaç kakan wody,tazmanya canavarı,tom ve jerry.
bak alf'i unutmuşum,birde tatlı yaratığımız Alf vardı,dizi,onuda kaçırmazdım hiç.

aklıma yine gelirse yine yazarım.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…