Ben yeni üyeyim de önceden de bu forumu takip ediyordum, sizin konularınızı da az biraz biliyorum.
Hiç kimsenin hayatı, çektiği sıkıntılar bir değil, olamaz da zaten. Ancak kişinin bunlarla nasıl mücadele ettiği karakterini belirler. Benim hayatımdaki ilk rol modellerim yani ailem hep talihsizlikleri için başkalarını suçlarlardı. Yok sınav sistemi değişmiş, yok kayınbaba destek olmamış da ev almaktan vazgeçmiş vs. türlü türlü şey. Hepsine de haklısın deyip geçiyorum. Hataları kabul etmek zor geliyor. Ama işte bu noktada insan büyüyor bunu kaçırıyorlar.
Aileniz sizi eleştiriyor tamam, yol göstermiyorlar tamam. Hocalarınız sıkıntılı anladım. Ama şunu kabul edin: Aileniz sizi okutuyor mu, ekonomik özgürlüğünüzü sağlamanıza yardımcı olacaklar mı? Eğer evetse bitmiştir. Size gelip ah kızım ingilizce yanına bir de rusça çince gibi popüler olacak dilleri de öğren veya senin alanınla ilgili şöyle staj imkanları varmış demelerini bekleyemezsiniz ki. Eğitim durumlarını, ne kadar vizyoner olduklarını en iyi siz bilirsiniz.
Hocalar konusunda şunu söylemek isterim: Bizde ilk sene üç, diğer senelerde iki sınıf vardı. Sınıf ayrımı da soyadının alfabetik sırasıydı,mantığa gel. Her sınıfın her dersinin hocası farklıydı ve tabii ki sınav stilleri de. Sınıfına göre yüksek kredili o dersi A düşüren de vardı bizim gibi sınırdan geçen de. Aynı dersin hatırlıyorum iki sınıftaki arkadaşlarımın sınavı 20 dk sürmüştü hemen yazıp çıkmışlardı, bizimki iki saat sürmüştü, altı sayfa yazmıştım, fahiş hata yapsam 0 da alabilirdim. Bir hocamıza(dekandı) bunu söylediğimizde "Ne güzel, adaletsizliği birinci sınıftan öğreniyorsunuz." demişti hiç unutmam. Ama o dersi geçme korkusu bana ders çalışma disiplinini öğretti, diğer arkadaşlarım niye hemen basit bir iki soruya kısa cevaplar yazıp yüksek not aldılar demedim.
Çevrenize ilişkin beklentilerinizi düşürüp, kendinize olan inancınızı arttırın derim tavsiye olarak.